Yayımlayan: Muhittin Salih EREN İstanbul 1992 34-92- Y-70-030
HALİL İNALCIK
I S B N 975-7622-11-7
TANZİMAT VE
BULGAR...
404 downloads
1849 Views
4MB Size
Report
This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
Report copyright / DMCA form
Yayımlayan: Muhittin Salih EREN İstanbul 1992 34-92- Y-70-030
HALİL İNALCIK
I S B N 975-7622-11-7
TANZİMAT VE
BULGAR MESELESİ
i
E R E N Yayıncılık ve Kitapçılık Ltd. Şti.
(Doktora Tezi'nin 50. yılı) 1942-1992
Tünel, Sofyalı Sokak No: 34 BEYOĞLU-ÎSTANBUL Tel: 251 28 58 - 252 05 60 Telefax: 243 30 16 Şube: Sahaflar Çarşısı No: 16 BEYAZIT - İSTANBUL Tel: 522 85 31 Baskı: Çetin Ofset
EREN
Halil İnalcık ve Eserleri
Uluslararası ü n e sahip tarihçimiz H a l i l İnalcık, bundan elli yıl önce, 1942'de Ankara Üniversitesi D i l ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde, Tanzimat ve Bulgar Meselesi adını taşıyan tezi ile Doktor unvanını almıştır. On yıllık bir süre içinde y o ğ u n çalışmaları sonunda, 1952'de, Yeniçağ kürsüsü'nde profesörlüğe atanan İnalcık'ın araştırmaları b ü y ü k bir i l g i çekmiş, kendisi 1956'da, aynı zamanda A . Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde İdarî Teşkilât ve D e v r i m T a r i h i derslerine a t a n m ı ş t ı r . 1949-1950 y ı l l a r ı n d a arşiv ve kütüphanelerde araştırma yapmak üzere birbuçuk yıl Londra'da bulunmuş; 1956'da bir Rockefeller bursu kazanarak Harvard Üniversitesi'nde///
viii
Halil İnalcık
Encyclopaedia of islam'ın yeni basımında, Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili birçok maddeler İnalcık tarafından kaleme alınmıştır. H a l i l İnalcık'ın 1942'den g ü n ü m ü z e kadar süren çalışmaları, herbiri ayrı bir kıymet taşıyan dokuz kitap ile sayılan 200'ü aşkın bilimsel makaleyi kapsar. Bunlara eklenecek yenileri ise şunlardır: Cambridge University Press için dört bilim adamının katılımı ile Osmanlı Sosyal ve Ekonomik Tarihi adlı b ü y ü k eseri t a m a m l a m ı ş ve baskıya vermiştir. Bundan başka, Karadeniz Ticaret Tarihine Katkılar adlı eseri, Harvard Üniversitesi tarafından; The Middle East and the Balkans under The Ottoman Empire adlı eseri de Indiana Ü n i v e r s i t e s i ' n c e b a s ı l m a k t a d ı r . B u n l a r ı n y a n ı n d a Prof. İnalcık'ın The Ottoman Empire: The Classical Age, 1300-1600 ( 1 . basım Londra 1973; 2. basım L a Rochelle 1990) adlı eseri Sırpça ve R u s ç a ' y a çevrildiği gibi, Yunanca ve Romence çevirileri de yapılmaktadır. Burada hemen ilâve edelim k i , bilginimizin yukarıda adlarını verdiğimiz eserlerinin bir özeti olarak, üç ciltlik bir Osmanlı Tarihi, Eren Yayıncılık için hazırlanmaktadır. İnalcık, UNESCO tarafından hazırlanmakta olan A History ofCultural and Scientific Development ofMankind adlı eserin 1492-1789 dönemini kap sayan V . cildinin direktörlüğüne, İngiliz Peter Burke ile birlikte, seçilmiştir. Bu eserin de önemli bir bölümü yazılmıştır. Prof. İnalcık, bu yoğun bilimsel çalışmaları yanında Osmanlı araştır maları konusunda i k i önemli dergi, Archivum Ottomanicum (T. HalasiKun'la birlikte) ve Osmanlı Araştırmaları Dergisi'nm ( N . G ö y ü n ç ve H . Lowry ile) editörüdür; ayrıca birçok bilimsel derginin yayın kurulu üyesidir. İnalcık, aynı zamanda Osmanlı-Türk tarihiyle i l g i l i bazı bilimsel pro jelerin ve milletlerarası kuruluşların örgütlenmesinde önayak olmuştur. Bu arada, 1977'de Profesör Osman Okyar ve Emel D o ğ r a m a c ı ile birlikte kur dukları Milletlerarası Türkiye Sosyal ve İktisadi Tarihi Komitesi bu yıl altıncı kongresini Fransa'da Aix-en-Provence'da t o p l a m ı ş t ı r . Keza, 1990 da istanbul tarihi üzerinde Müftülük arşivinde saklı istanbul kadı sicilleri
üzerinde araştırma ve yayın yapmak üzere bir araya getirdiği değerli bir uz manlar grubu halen faaliyettedir. Bu yıl, Eyüp Sultan Tarihini araştırma ve koruma için yaptığı proje, Tarih Vakfı ve T. C. Kültür Bakanlığınca benim senmiş ve destek görmüştür. Prof. İnalcık'ın, bilimsel araştırmaları ve yayınları bilim dünyasında ilgi toplamış, birçok bilimsel kuruluşa üye seçildiği gibi çeşitli bilimsel ödüllere lâyık görülmüştür. Ülkemizde, 1947'den beri Türk Tarih Kurumu'nun aslî üyesi olan Prof. İnalcık'a, İngiltere'de Royal Historical Society muhabir üyelik ve Royal Asiatic Society fahri üyelik pâyeleri vermiş; American Academy ofArts and Sciences ve Sırp Akademisi üyeliklerine seçilmiş; Atina, Boğaziçi, Konya Selçuk ve B ü k r e ş üniversiteleri fahrî doktor ü n v a n ı tevcih etmişlerdir. 1990'da Türkiye'yi Tanıtma Vakfı ödülünü alan Prof. İnalcık, T.C. Dışişleri Bakanlığınca, Yüksek Hizmet Madalyası'na. lâyık görülmüştür. Prof. İnalcık, Chicago Üniversitesi'nde onbeş yıl hizmetten sonra halen Bilkent Üniversitesi'nde tarih bölümünü kurmaya davet edilmiş bulunmak tadır. Tıpkı basımını Türk bilimine armağan etmekle gurur duyduğumuz Prof. Dr. Halil İnalcık'ın Tanzimat ve Bulgar Meselesi adlı doktora tezi, kanaa timizce i k i y ö n d e n ö n e m taşımaktadır. Bunlardan birincisi ve başlıcası, mevcudu çoktan tükenen ve aranan bu eserin güncel sorunlara ışık tutması ve a ç ı k l ı ğ a k a v u ş t u r m a s ı d ı r . İ k i n c i s i , b i z i m a ç ı m ı z d a n ö n e m l i d i r : Prof. İnalcık'ın 1942'de doktora tezi olarak takdim ettiği bu eserin, b u g ü n 50. Yılı dolmuştur. B u tıpkı-basım, Türkiye'yi uluslararası bilimsel alanda temsil etmiş ve tarih biliminin, özellikle Osmanlı Tarihi'nin az bilinen sosyal ve ekonomik yönüyle kurum ve sorunlarına açıklık ve yeni yaklaşımlar getirerek, haklı bir ün sağlamış olan Prof. İnalcık'a minnettarlığımızın küçük bir armağanıdır.
X
Halil İnalcık
Kendisine uzun ömürler dilediğimiz ve yeni eserlerini beklediğimiz b ü y ü k bilginimiz Prof. Dr. Halil İnalcık'ın yarım yüzyıldan beri süregelen araştırma, inceleme ve çalışmalarını Ek'te tarih sırası ile sunuyoruz.
EK Halil
İnalcık
Bibliyografyası
1941 1.
"Tanzimat Nedir?" TA, I (1941), DTCFD,
I (1940-1941) 237-263.
2. 3.
"Tanzimat ve Fransa", TV, I I (1942), 128-139 "Saray Bosna Ş e r ' i y e Sicillerine göre Viyana Bozgunundan sonraki Harp Yıllarında Bosna", TV, I I (1942-1943), 178-187, 372-383. "Bosna'da Tanzimat'ın Tatbikine A i t Vesikalar", TV, I (1942), 374¬ 389.
1942
4.
5. 6.
1943 "Osmanlı Tarihi hakkında m ü h i m bir Kaynak", DTCFD, 89-96. Tanzimat ve Bulgar özeti, 134-143).
Meselesi,
I (1943),
Ankara, 1943, X I + 1 6 1 (Fransızca
1944 7.
8.
"Yeni vesikalara göre Kırım Hanlığının Osmanlı tâbiliğine girmesi ve A h i d n â m e Meselesi", B, V I I I (1944), 185-229. 1946 "Yaş M u â h e d e s i n d e n soma Osmanlı-Rus Münasebetleri", I V (1946), 195-203.
DTCFD,
xii
9. 10.
Halil İnalcık
Bibliyografya
1947 "Bursa Şer'iye Sicillerinde Fâtih Sultan Mehmed'in Fermanları", B, X I (1947), 693-708 (Almanca özeti ile). "The Origins of the Ottoman-Russian Rivalry and the Don-Volga Canal, 1569", Les Annales de l'Université d'Ankara, I (1947), 47¬ 106; Türkçesi için bkz no. 15.
1951 25.
1952 "Timariotes Chrétiens en Albanie au X V siècle d'après un registre de Timars Ottoman, MÖSA, I V (1952), 118-138. 1953 "Arnavutluk'ta Osmanlı Hakimiyetinin Yerleşmesi ve İskender Bey İsyanının Menşei", Fİ, I I I (1953), 152-175.
11. 12. 13.
"Gâzi Giray I I " , İA, I V (1948), 734-736. "Gâzi Giray I I I " , İA, I V (1948), 738.
27.
14. 15.
"Giray", İA, I V (1948), 783-789. "Osmanlı-Rus Rekabetinin Menşei ve Don-Volga Kanalı Teşebbüsü, 1569", B, X I I (1948), 349-402; İngilizcesi için bkz. no. 10. "Tarih Enstitüsü'nün Orta Anadolu Gezisi" ( H . Demircioğlu ile bir likte), DTCFD, V I (1948).
28.
1949 "Yeni B u l u n m u ş bir Gazavât-i Sultan Murad" birlikte), DTCFD, V I I (1949).
" O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u n u n K u r u l u ş ve İ n k i ş a f ı Devrinde Türkiye'nin İktisadî Vaziyeti Üzerinde Bir Tetkik Münasebetiyle", B, X V (1951), 629-690.
26.
1948 "Erzurum", İA, I V (1948), 345-357.
16.
xiii
29. 30.
e
"od Stefana Dusana do Osmanskog Carstva", Prilozi za Orijentalni filólo giju i istorija jugoslovenskih nar oda pod turskom vladavinom, 3-4 (1952-1953), 23-54, no. 32'ün Sırpça çevirisi. "15. asır Türkiye iktisadî ve içtimaî tarihi kaynakları", İFM, X V (1953-1954), 51-57. "İstanbul Fethinin yakın Sebepleri", DTCFD, X I (1953), 345-354.
31.
"The Ottoman Timar System", Proceedings of the Twenty-Second International Congress of Orientalists (Istanbul: 1951), ed. Z. V . Togan, Leiden (1953), vol. I I , 386.
32.
18. 19.
1950 "Hacı Giray I " , İA, V (1950), 25-27. "Hacı Giray I I " , İA, V (1950), 27-28.
20. 21. 22. 23. 24.
"Hüsrev Paşa", İA, V (1950), 609-616. "İslâm Giray I " , İA, V (1950), 1104-1105. "İslâm Giray I I " , İA, V (1950), 1105. "İslâm Giray I I I " , İA, V (1950), 1105-1108. "İskender Bey", İA, V (1950), 1079-1082.
3 3.
"Stefan Duşan'dan Osmanlı İmparatorluğuna: X V . asırda Rumeli'de Hristiyan sipahiler ve menşeleri", Fuad Köprülü Armağanı!Mélanges Fuad Köprülü, istanbul (1953), 207-248, Sırpçası için bkz. no. 28. "Some Remarks on the Study o f History in Islamic Countries", MET, 7 (1953), 451-455.
17.
(Mevlût O ğ u z ile
1954 34. 35.
Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar I , Ankara: T T K , 1954, VII+245. Hicrî 835 Tarihli Sûret-i Defter-i Sancak-i Arvanid, Ankara: T T K , 1954, X X X V I + 1 5 7 .
T
xiv
36.
Halil İnalcık
"Ottoman Methods o f Conquest", SI, I I I (1954), 103-129. T ü r k ç e çevirisi için bkz. no. 221.
Bibliyografya
55. 56.
"Osmanlı Hukukuna Giriş", SBFD, X I I I (1958), 102-126. "Osmanlı Pâdişâhı", SBFD, X I I I (1958), 68-79.
57.
"The Problem o f the Relationship Between Byzantine and Ottoman Taxation", Akten XI. Internationalen Byzantinisten Kongresses ( M ü n c h e n 1958), 237-242.
1955 37.
" X V . asır O s m a n l ı maliyesine dair Kaynaklar", TV, I (1955), 128¬ 134.
38. 39. 40. 41. 42.
"Land Problems in Turkish History", MW, 45 (1955), 221-228. "Kalgay", I A, V I (1955), 131-132. "Kaplan Giray I " , İA, V I (1955), 202-205. "Kaplan Giray I I " , I A, V I (1955), 205-206. "Kırım Hanlığı", İA, V I (1955), 746-756.
43. 44. 45. 46.
1956 "Ahmed Pasha, called Bursalı", EI ,1 (1956), 292. "Ahmed Pasha, Gedik", EI ,1 (1956), 292-293. "Ahmed Pasha, K h ä ' i n " , EI ,1 (1956), 293. "Bender", EI ,1 (1956), 1166-1167.
47. 48.
58. 59. 60. 61. 62.
1
2
1959 "Bäyazid I " , £ / , 1 ( 1 9 5 9 ) , 1117-1119. "Bennâk", EI ,1 (1959), 1160-1170. " O s m a n l ı l a r ' d a Saltanat V e r â s e t i U s û l ü ve T ü r k H a k i m i y e t Telakkisiyle İlgisi", SBFD, X I V (1959), 69-94. 2
2
"Osmanlılarda Raiyyet R u s û m u " , B, X X I I I (1959), 575-610. "İslâm Arazi ve Vergi Sisteminin Teşekkülü ve Osmanlı Devrindeki Şekillerile Mukayesesi", İslâmî İlimler Dergisi, 1-1 (1959, Ankara), 29-46.
2
2
" V . Beynelmilel Onomastik İlimler Kongresi", B, X X (1956), 223¬ 236. Kanunnâme-i Sultän-l ber Müceb-i 'Örf-i 'Oşmâni (R. Anhegger ile birlikte), Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1956, X X I I I + 9 5 .
50.
1957 " A n Ottoman Document on Bayezid I's Expedition into Hungary and Wallachia", Onuncu Milletlerarası Bizans Tarihi Kongresi Tebliğleri, İstanbul, 1955, istanbul (1957), 220-222. "Mahkeme", İA, V I I (1957), 149-151.
51. 52.
"Mehmed I I " , İA, V I I (1957), 506-535. "Osmanlılarda Ateşli silâhlar", B, X X I , 83 (1957), 508-512.
53. 54.
1958 "Arnawutluk (Albania)", EI ,1 (1958), 650-658. "Azak (Azov)", EI ,1 (1958), 808.
49.
xv
2
2
64. 65. 66. 67. 68. 69. 70. 71. 72. 73. 74.
1960 "Balkan", El ,1 (1960), 998-1000. "Boghdan", (Moldavia), EI ,1 (1960), 1252-1253. "Budjak", (Southern Bessarabia), EI ,1 (1960), 1286-1287. "Bulgaria", EI ,1 (1960), 1302-1304. 2
2
2
2
2
"Bursa", EI ,1 (1960), 1333-1336. "Bursa and the Commerce of the Levant", JESHO, 3 (1960), 131¬ 147. "Bursa X V . Asır Sanayi ve Ticaret Tarihine Dair Vesikalar", B, X X I V (1960), 45-102. 2
"Çerkeş", EI , I I (1960), 14-24. "Çift-Resmi", EI , I I (1960), 32. "Çiftlik", EI , I I (1960), 32-33. "Die T ü r k e i und der Westen: die kulturelle und politische Angleichung der Türkei and den Westen", Internationales Jahrbuch für Geschichtsunterricht, V I I (1959-1960), 10-20. 2
2
r
xvi
75. 76.
"Mehmed the Conqueror (1432-1481) and His Time", X X X V (1960), 408-427. "Murad I I " , İA, V I I I (1960), 598-615.
77.
1961 "Dâr al-'And", EI , I I (1961), 116.
78. 79.
80. 81. 82.
83. 84. 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91. 92.
93.
Bibliyografya
Halil İnalcık
Speculum, 94.
xvii
Byzantines, Ochrida 1961, Belgrade, 1964, 159-164; (Sırpça çevirisi için bkz. no. 81). "Edirne'nin Fethi, 1361", Edirne Armağanı, Ankara: TTK (1964), 189-196; İngilizce çevirisi için bkz. no. 156.
95.
"Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un Fethi ve İmparatorluk", TK, 20 (1964), 8-13.
"Darïba", EI , I I (1961), 146-148. "Dâr al-Darb", EI , I I (1961), 118-119.
96.
1962 "Pjamâlï", EI , I I (1962), 420.
97. 98. 99.
Kıbrıs ve Türkler (C. G ü r s o y , E. Kuran, H . Alasya ile birlikte), Ankara: T K A E , 1964. "Filâha", El2, I I (1964), 906-909. "Kırım Türk Yurdunun Y o k Edilişi", E, I V (1964). "The M a i n Problems Concerning the History o f Cyprus", CT, I (1964), 44-55.
2
2
2
2
"Pitanje Segedinskogo mira i kriza turske drzave 1444 godine", Prilozi, 12-13 (1962-1963), 269; İngilizce orijinali için bkz. no. 93. "The Rise of Ottoman Historiography", Historians of the Middle East, eds. B . Lewis and P. M . Holt, London (1962), 152-167. 1963 "Atatürk ve Atatürk Devrimi Üzerinde Yabancı Tarihçiler", TK, 13 (Kasım 1963), 50-63. "Eyâlet", EI , I I (1963), 721-724. 2
"Atatürk ve Türkiye'nin M o d e r n l e ş m e s i " , B, X X V I I (1963), 625¬ 632. "Dış Türkler Kültürünün K o r u n a m a m a s ı Meselesi Üzerine", TK, 1 (1963), 6-11. "Kıbrıs Tarihinin ana meseleleri", TK, 4 (1963), 31-36. "Djebeli", EI , I I (1963), 528-529. "Pjem", EI , I I (1963), 529-531. "Pjizya", EI , I I (1963), 563-566. "Dobrudja", EI , I I (1963), 613. "Doghandjı", El , I I (1963), 614-615. 2
2
100. çA-C 101. 102. 103. 104. 105.
"Pâdişâh", İA, I X (1964), 491-495. "Tanzimat'ın uygulanması ve sosyal tepkileri", B, X X V I I I (1964), 623-690; İngilizce basımı için bkz. no. 161. " T ü r k i y e ' d e C u m h û r i y e t F i k r i n i n G e l i ş m e Safhaları", TK, 25 (1964), 10-13. "Türk donanmasının beşiği: Gelibolu", TK, 22 (1964), 57-60. "The Place o f the Ottoman-Turkish Empire i n History", CT, I (1964), 57-64. "Social Change, G ö k a l p and Toynbee", CT, I (1964), 209-223; Türkçesi için bkz. no. 110.
106. 107.
"Örf", İA, I X (1964), 671-683. "Reîs-ül-Küttâb", İA, I X (1964), 671-683.
108. 109.
"Rumeli", İA, I X (1964), 766-773. "Sened-i İttifak ve Gülhane Hatt-ı H ü m â y û n u " , B, X X V I I I (1964), 603-622.
2
2
110.
1965 "Sosyal D e ğ i ş m e , G ö k a l p ve Toynbee", TK 31 (1965), 421-433; İngilizce basımı için bkz. no. 105.
111. 112.
"Erzurum", El2, I I (1965), 712. "Filori", El2, I I (1965), 914-915.
2
1964 "Byzantium and the Origins of the Crisis o f 1444 in the Light of Turkish Sources", Actes du XII Congrès International d'Études e
Halil İnalcık
xviii
113. 114. 115. 116. 117. 118. 119. 120. 121. 122.
2
"Gelibolu", El , I I (1965), "Ghâzi Giray I , I I , I I I " , El , I I (1965), 1046-1047. 2
124.
125. 126. 127. 128. 129. 130.
131.
132.
2
"Ghurabâ", El , I I (1965), 1097-1098. "Giray", El , I I (1965), 1112-1114. "Gönüllü", El , I I (1965), 1120-1121. 2
2
2
"Hâdjdji Giray", El , I I I (1965), 43-45. "Hawâla", El , I I I (1966), 283-285. "Adâletnâmeler", Bg, I I (1965), 49-145. "Ghulâm", El , I I (1965), 1085-1091. "Cafer Seydahmet Kırımer (1889-4 Nisan 1960)", TK, 31 (1965),
133. 134. 135.
2
136.
2
473-479.
123.
Bibliyografya
1967 "Notes on N . Beldiceanu's Translation o f the K â n ü n n â m e , fonds turc ancien 39, Bibliothèque Nationale, Paris", Der Islam, V o l . 43/1¬ 2 (1967), 139-157. "The Re-building of Istanbul by Sultan Mehmed The Conqueror", CT, I V (1967). Türkçe çevirisi için bkz. no. 214
1968 "Akademi nedir, T ü r k Akademisi N a s ı l Kurulmalıdır, B i r örnek: Japon Akademisi", TK, 67 (Mayıs 1968), 486-495. Encyclopedia of World History, ed. W i l l i a m L . Langer, 4th éd., Boston 1968 {Turks, Turkey ve Ottoman Empire bölümü). "Les régions de Kruye et de la Dibra autour de 1467 (d'après les documents Ottomans)", SA, V / 2 (1968), 89-102. "Ziya G ö k a l p " , IESS, ed. D . L . Sills, U S A : Macmillan, V o l . V (1968), 194-195. "Türk İlmi ve M . Fuad Köprülü", TK, 65 (1968), 189-204. "The Nature of traditional Society: Turkey", Political Modernization in Japan and Turkey, eds. R. E. Ward and D . A . Rustow, Princeton: PUP, 1968, 42-63. "Osmanlı Devrinde Türk Ordusu", TK, 22 (1968), 49-56.
137. 138.
xix
1969 "Yükseliş devrinde Osmanlı Ekonomisine U m u m î B i r Bakış", TK, 68 (1969), 537-541. 2
"Harir", EI , I I I (1969), 211-218. "Haydar-oghlu, Mehmed", El2, I I I (1969), 317-318. "Osmanlı T ı m a r Rejimi ve Sipahi Ordusu", TK, 111-34 (1965), 758¬ 765. "Kutadgu Bilig'de Türk ve İran Siyaset Nazariye ve Gelenekleri", Reşit Rahmeti Arat İçin, Ankara: T K A E , 1966, 259-275. "Professor Uriel Heyd", B, X X X I I I , 129 (1969), 115. Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest, Ankara: Ayyıldız, 1969, 23 s.
139. 140. 141. 142.
"Giray", Tü. A, X V I I (1969), 185. "Gâzî Giray I I I " , Tü. A, X V I I (1969), 185. "Suleiman the Lawgiver and Ottoman Law", AO, I (1969), 105-138. "Capital Formation i n the Ottoman Empire", JEH, X X I X - 1 (1969), 97-140.
143. 144.
"Gâzî Giray I " , Tü. A, X V I I (1969), 184. "L'Empire Ottoman", Actes du Premier Congrès International des Etudes Balkaniques et Sud-Est Européennes, 26 Août-1 Septembre, 1966, Sofia, (1969), m , 75-104. " B i r i n c i Milletlerarası Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan, 1969)", TK, V I I - 7 9 , 508-516.
145.
146.
147. 148.
1970 "The policy of Mehmed I I Toward the Greek Population o f Istanbul and the Byzantine Buildings of the City", Dumbarton Oaks Papers, 23-25 (1969-1970), 231-249. "The Foundations o f the Ottoman E c o n ó m i c o - S o c i a l System in Cities", La Ville Balkanique (Sofia, 1970), 17-24. "The Ottoman Economic M i n d and Aspects o f the Ottoman Economy", Studies in the Economic History of the Middle East, ed. M . A . Cook, London: Oxford University Press, 1970, 207-218.
xx
149.
150.
151. 152. 153. 154.
Bibliyografya
Halil İnalcık
"The Emergence o f the Ottomans", "The Rise of the Ottoman Empire", and "The Heyday and Decline of the Ottoman Empire", The Cambridge History of Islam, eds. P. M . Holt, A . K . Lambton, B . Lewis, CUP, 1970.
1974 162. 163.
e
"The Ottoman Decline and its Effects upon the Reaya", II Congrès International des Etudes du Sud-Est Européen, Athens, 7-13 May 1970, 73-90; tıpkıbasımı: Aspects of the Balkans, Continuity and Change, Contributions to the International Balkan Conference, UCLA 1969, eds. H . Birnbaum and S. Vryonis, T h Hague: Mouton 1972,338-354. "Islam in the Ottoman Empire", CT, 5-7 (1968-1970), 19-29. Türkçe çevirisi için bkz. no. 227.
164.
165. 166.
"Hacı-Ilbeyi", Tü. A, X V I I I (1970), 279. "Hacı Giray I " , Tü. A, X V I I I (1970), 278-279. "Gülhane Hattı", Tü:A, X V I I I (1970), 147-148.
Osmansko Carstvo, Beograd: Kultura, 1974, 352 p.; No. 159'un Sırpça basımı. "Eastern and Western Cultures in Dimitrie Cantemir's Work", Revue Roumaine d'Histoire, X I I (1974), 27-29. "Turkish Impact on the Development o f Modern Europe", The Ottoman State and Its Place in World History, ed. K . Karpat, Leiden: E. J. B r i l l , 1974, 51-58. "Mehmed I I " , Encyclopaedia Britannica, fifteenth ed. (publ. H . H . Benton 1974), 859-860. "Lepante in the Ottoman Documents", // Mediterráneo nella seconda meta del '500 alia luce di Lepanto, Firenze: L . Olschki, 1974, 185¬ 192.
1975 1971 155. 156.
157.
158. 159.
160. 161.
"Imtiyàzât", El1, I I I (1971), 1179-1189. "The Conquest of Edirne (1361)", A O , I I I (1971), 185-210; T ü r k ç e aslı için bkz. no. 94.
1973 "Quelques remarques sur la formation du Capital dans l'Empire Ottoman", Histoire économique du monde méditerranéen, 1450¬ 1650. Mélanges en l'honneur de FernandBraudel, Paris, 1973, 235¬ 244. "iskender Beg", EI , I V (1973), 138-140.
167.
168. 169. 170. 171. 172.
1
The Ottoman Empire in the Classical Age, 1300-1600, London and New Y o r k : Weidenfeld and Nicolson, 1973, xii+248 p.; S ı r p ç a çevirisi için bkz. no. 162. "Istanbul", EI , I V (1973), 224-248. 1
"Application of the Tanzimat and its Social Effects", AO, V (1973), 97-127; Türkçesi için bkz. no. 101.
173.
"The Socio-Political Effects of the Diffusion of Fire-Arms i n the M i d d l e East", War, Technology and Society in the Middle East, London: OUP, 1975, 195-217. "Köprülü Family', Encyclopaedia Britannica, fifteenth ed., 505-506. "Kânun", EI , I V (1975), 556-562. 1
2
" K â n ü n n â m e " , EI , I V (1975), 562-566. "Şark Meselesi", Türkiye Defteri, Sayı: 18 (İstanbul 1975), 565-571. "Turcoman Principalities and the Emergence of the Ottoman State" and "The Ottoman State", A History of the Ottoman Empire to 1730; chapters from the Cambridge History of Islam and the New Cambridge Modern History, by Parry, Inalcik, Kurat, Branly, ed. M . Cook, Cambridge-London-New York-Melbourne, 1975; ash için. bkz. no. 149.
1976 "Osmanlı İmparatorluğunda Kültür ve Teşkilât", Türk Dünyası Kitabı, Ankara: T K A E , 1976, 974-990.
El-
xxii
174.
175.
176.
177.
178. 179. 180.
181.
182.
183.
Halil İnalcık
"Kırım Hanlığı", Türk Dünyası
El-Kitabı,
Bibliyografya
Ankara: T K A E , 1976,
943-954; Aslı için bkz. no. 42.
"Servile Labor i n the Ottoman Empire", Mutual Effects Between the Islamic and Judeo-Christian World, eds. A . Archer, T. Halasi-Kun and B . K . Kirâly, New York, 1979, 25-52.
1977 " A n Outline o f Ottoman-Venetian Relations", / / Convegno Internazionale di Storia della Civiltiá veneziana, Venice 3-6, X, 1973, Venezia, Centro di Mediazione tra Oriente e Occidente, eds. Beck, Manoussacas and Pertusi, Florence, 1977, 83-90. "Centralization and Decentralization in Ottoman Administration", Studies in Eighteenth Century Islamic History, eds. T. Naff and R. Owen, London, 1977, 27-52. "Tursun Beg, Historian of Mehmed the Conqueror's T i m e " , WZKM, 69 (1977), 55-71.
1980 "The Hub o f the City: The Bedestan of Istanbul", UTS, 1/1 (1979¬ 1980), 1-17. " A Case Study i n Renaissance Diplomacy: The Agreement between Innocent V I I I and Bayezid I I on Djem Sultan", JTS, 3 (1979-1980), 209-230. "Military and Fiscal Transformation i n the Ottoman Empire, 1600¬ 1700", AO, V I (1980), 283-337.
1978 Gazav&t-i Sultan Murâd b. Mehemmed Han (Mevlûd O ğ u z ile bir likte), Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1978, X I I I + 1 2 0 . "The Impact of the Anneles School on Ottoman Studies and New Findings", Review, I (Binghamton, 1978), 69-96. Tursun Beg, The History of Mehmed the Conqueror, t ı p k ı b a s ı m , giriş ve İngilizce özeti ile, Chicago and Minnesota: American Research Institute, Monograph Series, I , 1978 (Rhoads Murphey ile birlikte), 263 p.
184.
xxiii
185. 186.
187. 188. 189. 190. 191.
192.
The Ottoman Empire: Conquest, Organization, and Economy, London: Variorum Reprints, 1978, 362 p. ( T ı p k ı b a s ı m ı yapılan makalelerin numaraları, 36, 38, 57, 69, 130, 138, 141, 142, 146, 148, 150, 156, 161, 166, 167).
193.
1979 "The Question of the Closing of the Black Sea under the Ottomans", Symposium on the Black Sea, Birmingham, March 18-20, 1978, Arkheion Pontu, 35 (Athens, 1979), 74-110.
194.
2
"Khosrew Pasha" ( H . Inalcik-R. C. Repp), EI (1979), 83-85.
"Osmanlı Bürokrasisinde A k l â m ve Muamelât", OAD, I (1980), 1¬ 14. "Osmanlı Pamuklu Pazarı, Hindistan ve İngiltere: Pazar Rekabetinde Emek Maliyetinin Rolü", GD, özel sayı I I (1979-1980), 1-65. "Turkey Between Europe and the Middle East", Dış PolitikalForeign Policy (Ankara) 8/3-4 (1980), 7-31. Türkiye Sosyal ve Ekonomik Tarihi I Social and Economic History of Turkey (1071-1920), First International Congress of the Social and Economic History of Turkey, July 11-13, 1977. Ankara, 1980, eds. O. Okyar and H . İnalcık, xvi+396 s. (Conference Papers); no. 193'deki makaleye bkz. "Osmanlı idare, sosyal ve ekonomik tarihi ile i l g i l i belgeler: Bursa Kadı sicillerinden seçmeler", Bg, X - X I V (1980), 1-90. "Ottoman Social and Economic History: A Review", Social and Economic History of Turkey (1071-1920), A n k a r a Hacettepe University, 1980, 1-8. 1981 "The Khan and the Tribal Aristocracy: the Crimean Khanate under Sahib Giray I (1532-1551)", Essays Presented to Omeljan Pritsak, HUS X (1981), 445-466. Türkçe çevirisi için bkz. no. 203.
xxiv
Bibliyografya
Halil İnalcık
1982 195. 196. 197. 198. 199.
2
"Kutn", EI , V , 557-566. "The Caliphate and Atatiirk's Inkilab", B, 46 (1982), 353-365. "Ottoman Archival Materials on Millets", Christians and Jews in the Ottoman Empire, I , New York: Holmes and Meier, 1982, 437-449.
207.
208.
"Rice Cultivation and the Celtukci-Re'aya. System in the Ottoman Empire", T, X I V (1982), 59-141. "The Question o f the Emergence of the Ottoman State", UTS, 2/2 (1981-1982), 71-79. 209.
200. 201. 202. 203.
204.
1983 " M â " ' , EI , V (1983), 878-883. "Marchés et Marchands Ottomans", Bulletin du Mauss, no. 8 (1983), 13-37; No. 142'deki makalenin Fransızca özeti. 2
"Introduction to Ottoman Metrology", T, X V (1983), 311-348. Türkçe çevirisi için bkz. no. 219. "Han ve Kabile Aristokrasisi: I . Sahib Giray D ö n e m i n d e Kırım Hanlığı", Emel, Sayı: 135 (Mart-Nisan 1983), s. 51-73. Çeviren belli değil, s. 74-96'da İngilizce aslı da konulmuştur: "The Khan and the Tribal Aristocracy: The Crimean Khanate under Sahib Giray I (1532-1551)". İlk yayımlandığı yer için bkz. no. 194
1986 "The Y ü r ü k s , Their Origins, Expansion and Economic Role", Oriental Carpet and Textile Studies, eds. R. Pinner and W . Denny, London: 1986,39-65. 2
212.
"Arab-Turkish Relations i n Historical Perspective (1260-1914)", Studies on Turkish-Arab Relations, (İstanbul 1986), 148-157. Türkçe çevirisi için bkz. no. 213.
213.
1984
206.
Studies in Ottoman Social and Economic History, London: Variorum Reprints, 1985 (Tıpkıbasımı yapılan makalelerin numaraları: 144, 179, 184, 185, 187, 194, 198, 199, 202, 205).
"Mahkama", £ / , V I (1986), 3-5. "Power Relationship Between Russia, Ottoman Empire and Crimean Khanate as Reflected i n Titulature", Melenges en Vhonneur de Alexander Bennigsen, Paris 1986.
"Arab Camel Drivers in Western Anatolia i n the Fifteenth Century", Revue d'Histoire Maghrébine, X/31-32 (Tunis, 1983), 247-270.
"The Emergence of B i g Farms, Çiftliks: State, Landlords and Tenants", Contributions à l'histoire économique et sociale de l'Empire ottoman, Louvain: Peeters, 1984, 105-126. "Yük ( H i m l ) in Ottoman Silk Trade, M i n i n g and Agriculture", T, X V I (1984), 131-156. Türkçe çevirisi için bkz. no. 220.
1985 "The Rise o f the Turcoman Maritime Principalities i n Anatolia, B y z a n t i u m , and Crusades", Byzantinische Forschungen, IX (Amsterdam, 1985), 179-217.
210. 211.
214.
205.
xxv
215.
1988 "Tarihi Perspektif içinde Arab-Türk ilişkileri (1260-1914)", çeviren: Oktay Özel, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 3 (Samsun 1988), s. 205-214. İngilizce aslı için bkz. no. 212. "Fâtih Sultan Mehmed Tarafından İstanbul'un Yeniden İnşaası", çevr. Fahri Unan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 3 (Samsun 1988), s. 215-225. İngilizce aslı için bkz. no. 124. 1990 "Osmanlı Toplum Yapısının Evrimi", çevr. Mehmet Özden-Fahri Unan, Türkiye Günlüğü, Sayı: 11 (Ankara 1990), 30-41.
xxvi
Halil İnalcık
Bibliyografya
xxvii
216.
"istanbul: A n Islamic City" Journal Türkçe çevirisi için bkz. no. 226.
of Islamic Studies, (1990), 1-23.
224.
216 a 217 b
"Ottomans" Crusades, V I ed. K . Setton, Madison 1990. "Köy, Köylü ve İmparatorluk" V. Milletlerarası Türkiye Sosyal ve İktisat Tarihi Kongresi. Tebliğler. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi, İstanbul 21-25 Ağustos 1989. (Ankara 1990), 1-11.
"Süleyman the Le Magnifique Nationales du Paris: Ecole du
225.
"Tax Collection, Embezzlement and Bribery in Ottoman Finances", Turkish Studies Association Bulletin, 1992.
226.
"Istanbul: B i r İslâm Şehri", çevr. İbrahim Kaim, Dergâh, Sayı: 24, 14-15; Sayı: 25, 15-17 (İstanbul 1992). İngilizce aslı için bkz. no. 216. "Osmanlı İmparatorluğu'nda İslâm", çeviren: Mustafa Özel, Dergâh, Sayı: 30, 1-12; Sayı: 31, (İstanbul 1992).İngilizce aslı için bkz. no. 151.
1991 217.
218. 219.
220.
221.
"Ottoman Galata, 1453-1553", Premiere Rencontre Internationale sur Tempire Ottoman et la Turquie moderne, ed. Edhem Eldem, istanbul: l'Institut Français d'Etudes Anatoliennes, 1991, 17-105. "The Status of the Greek Orthodox Patriarch under the Ottomans" T, X X I - X X I I I (1991), 407-436. "Osmanlı Metrolojisine Giriş", çevr. Eşref Bengi Özbilen, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı: 73 (İstanbul, Ağustos 1991), 21-51. İngilizce aslı için bkz. no. 202. " O s m a n l ı İpek Ticareti, Madencilik ve Ziraatinde Y ü k ( H i m l ) " , çeviren: Eşref Bengi Özbilen, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı: 75 (İstanbul, Aralık 1991), s. 9-29. İngilizcesi için bkz. no. 206. "Osmanlı Fetih Metodlan", çeviren: Tahir Sünbül, Yeni Forum, Sayı: 263 (Ankara, Nisan 1991), 21-25; Sayı: 264 (Mayıs 1991), 17-21. İngilizce aslı için bkz. no. 36
1992 222.
"Islamization of Ottoman Laws on Land and Land Taxation", Festgabe an Josef Matuz: Osmanistik-Turkologie-Diplomatie eds. Christa Fragner and Klaus Schwarz, Berlin: Klaus Schwarz Verlag, 1992, 100-116.
223.
"Comments on Sultanism, Max Weber's Typification o f Ottoman Polity", Ch. Issawi and B . Lews, eds., Occasional Papers, Princeton 1992.
227.
Magnificent: The Man and the Statesman", Soliman et son temps, Actes du Colloque de Paris, Galeries Grand Palais, 7-10 Mars 1990, ed. G. Veinstein, Louvre 1992.
Kitap Tanıtmaları
1. 2.
L . Râsonyi, Dünya Tarihinde Türklük: DCFD ( 1943), 89-96. İ. H . Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı: DTCFD, (1947), 241-244.
3.
Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkilâbı Tarihi: DTCFD, 247.
4.
M . M . Alexandrescu-Dersca, La campagne de Timur en Anatolie (1402), B, X I (1947), 341-345. David Ayalon, Gunpowder and Firearms in the Mamluk Kingdom, A Challenge to a Medieval Society: B, X X I (1957), 501-512. R. E. Kreutel, Kara Mustafa vor Wien. Das èûrkische Tagebuch der Belagerung Wien 1683, v erf ast vom Zeremonienmeister der Hohen Pforte, B, X X I (1957), 514-515.
5. 6.
7. 8. 9. 10. 11. 12. 13.
V
V (1947), 244¬
C. B . McLean, J. B . Christopher and R. L . Wolf, A History of Civilization, B, X X I (1957), 513-514. L . A . Mayer, Bibliography of Moslem Numismatics, B, X X I (1957), 195-197. J. C. Hurewitz, Diplomacy in the Near and Middle East: A Documentary Record, B, X X I (1957), 512. K . H . Karpat, Turkey's Politics. The Transition to a Multi-Party System, B, X X I V (1960), 501-508. e
R. Mantran, Istanbul dans la second moitié du XVII siècle, D T C F , Tarih Araştırmaları Dergisi, II/2-3 (1964), 381-402. R. H . Davison, Reform in the Ottoman Empire 1856-1876, B, X X V I I I (1964), 791-793. R. Devereux, The First Ottoman Constitutional Period, A Study of the Midhat Constitution and Parliament, B, X X I V (1965), 663-666.
xxx
Halil İnalcık
14.
V . L . M é n a g e , Neshrï's History of the Ottomans: Development of the Text, B, X X I X
15.
Fahir İz, Eski Türk Edebiyatında Nesir, XV. Yüzyıldan XVI. Yüzyıl Ortasına Kadar Yazmalardan Seçilmiş Metinler, B, X X I X (1965), 673-674.
16.
Kenan A k y ü z , Ziya Paşa'nın Amasya Mutasarrıflığı Sırasındaki Olaylar; I . Belgeler; B, X X X (1966), 163-164. B . Krekic, Dubrovnik et Le Levant au Moyen Âge, AO, I (1969), 322-324. Gabriel Baer, Egyptian Guilds in Modern Times: AO, I (1969), 317¬ 319.
17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27.
N . Berkes, The Development of Secularism L X I V / 9 - 1 0 (1969), 438-446. M . Baulant, Lettres de négociants marseillais, 321.
The Sources
in Turkey,
and
OLZ,
AO, I (1969), 319¬
Uriel Heyd, Studies in Old Ottoman Criminal Law, ed. V . M é n a g e , BSOAS, 37 (1974), 696-698. F. Babinger, Mehmed the Conqueror and His Time, A m e r i c a n Historical Review, 84-2 (1979), 510-511. S. Skilliter, Williams Harborne and the Trade with Turkey, 1578¬ 1582, IJMES, 34-4 (1980), 514. K . K . Barbir, Ottoman Rule in Damascus, 1709-1758, A H R , 87-2 (1982), 509. A . Bennigsen, et al, Le Khanat de Crimée dans les Archives du Musée du Palais de Topkapı: IJMES, 13-3 (1981), 373-374. The Islamic Middle East, 700-1900, Studies in Economic and Social Studies, ed. A . L . Udovitch, JAOS, v o l . 105-1 (1985), 162-164. C. Issawi, The Economic History of Turkey, 1800-1914, IJMES, 17/2 (1985), 273-276.
Kısaltmalar
AHR
: American Historical Review (New York)
AO B
: Archivum Ottomanicum (The Hague) : Belleten (Ankara, T T K ) : Belgeler (Ankara, T T K )
Bg BSOAS CHI CUP CT DOP DTCFD E EP Fİ GD HUS IESS IJMES UTS İA İFM JAOS JESHO
: Bulletin of the School of Oriental and African Studies (London) : Cambridge History of Islam, eds. P. M . Holt, A n n K . S. Lambton and B . Lewis (CUP, 1970) : Cambridge University Press : Cultura Turcica (Ankara) : Dumbarton Oaks Papers (Washington) : D i l ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi (Ankara) : Emel (İstanbul) : Encyclopaedia of Islam, Second Edition (Leiden) : Fâtih ve İstanbul (İstanbul) : : : :
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gelişme Dergisi (Ankara) Harvard Ukrainian Studies (Cambridge, Massachusetts) International Encyclopedia of the Social Sciences (USA) International Journal of Middle East Studies
: International Journal o f Turkish Studies (Madison, Wisconsin) : İslâm Ansiklopedisi (İstanbul) : İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi Mecmuası (İstanbul) : Journal of the American Oriental Society ( Connecticut, New Haven) : Journal of the Economic and Social History of the Orient (Leiden)
xxxii
Halil İnalcık
A N K A R A Ü N İ V E R S İ T E S İ DİL ve T A R İ H - C O Ğ R A F Y A JEH JTS MEJ
: Journal of Turkish Studies (Cambridge, Massachusetts) : Middle East Journal (Washington)
MOSA MW OAD
: Mitteilungen des Österreichischen Staatsarchivs (Vienna) : The Muslim World (Hartford, Connecticut) : Osmanlı Araştırmaları Dergisi (The Journal of Ottoman
OUP Prilozi SBFD
Studies) (İstanbul) : Oxford University Press : Prilozi za Orientalnu Filologiu (Sarajevo) : Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi (Ankara)
SA SI Speculum T TA TTK TK TKAE Tü. A TV WZKM
D O K T O R A TEZLERİ SERİSİ No. 2
: Journal of Economic History (New York)
: Studia Albanica (Tirana) : Studia Islámica (Paris) : Speculum (Cambridge, Massachusetts) : Turcica (Paris/Louvain) : Tarih Araştırmaları (Ankara) : Türk Tarih Kurumu
FAKÜLTESİ
Dr. H a l i l
İnalcık
Tanzimat ve Bulgar Meselesi L e T a n z i m a t et l a Q u e s t i o n B u l g a r e ( T h è s e de doctorat )
: Türk Kültürü (Ankara) : Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü : Türk Ansiklopedisi : Tarih Vesikaları (Ankara) : Wiener Zeitschrift für die Kunde des Morgenlandes (Vienna)
A N K A R A TÜRK
TARİH
1
KURUMU
9
4
BASIMEVİ
3
içindekiler Önsöz I-
V—XI.
imparatorluğun umumî durumu : Tanzimat, mer kezî, i d a r î ve malî t e ş k i l â t t a İslâhat; t o p r a k mesele si. — 1848 A v r u p a ihtilâlleri ve O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u .
1—16
!!• imparatorluk idaresinde Bulgarların umumî du rumu : P a t r i k l i ğ i n B u l g a r l a r ı R u m l a ş t ı r m a siyaseti.— A k s ü l â m e l ve millî u y a n ı ş . — 1841 den ö n c e muhte lif isyan t e ş e b b ü s l e r i . — Niş isyanı ( 1 8 4 1 ) . — Kalas ve İbrail hadiseleri. — Bulgaristan'da h o ş n u t s u z l u ğ u n d e v a m ı . — T a h r i k â t . — S ı r b i s t a n ve Bulgarlar. III. Dekan
: Prof. D r . Ş e v k e t Aziz Kansu
Jüri
: Prof. Doç. Doç. Doç.
E. Dr. Dr. Dr.
Ziya Karal B. Sıtkı Baykal Şinasi A l t u n d a ğ A . Nimet K u r a t
VI. 29. V I . 1942
Vidin isyanı : İlk isyan
t e ş e b b ü s ü ve b a s t ı r ı l m a s ı (1849).—1850 isyanının zuhuru, H ü k ü m e t i n aldığı ted birler. — B a ş ı b o z u k l a r ı n harekete g e ç m e s i ve isya nın b a s t ı r ı l m a s ı
IV. Vidin isyanı v e Sırbistan V.
17—44
45—57
58—64
isyanda komitecilerin rolü
65—67
İsyanda Rusların rolü ve İngiltere
. . . .
69—73
V I I . İdarî ve malî bozukluklar — Yeni İslâhat ka rarları r
75—81
III. Vidin Gospodarlık rejimi ve ilgası
Menşe
leri : O s m a n l ı mirî arazi sistemi ile m ü n a s e b e t i ve fetihten ö n c e k i devirlere ait izler. — V i d i n gospo d a r l ı k rejiminin hususiyetleri, T a n z i m a t ' ı n ilânı ile y a p ı l a n İslâhat. — 1850 d e k i durum ve g o s p o d a r l ı ğın kaldırılması 83—107 IX.
Umumî netice
Vesikalar Fransızca hülâsa
109—111 ,
•
"
Bulgar tarihi üzerinde kısa bir bibliyografya İndeks
.
115-134 137—143
•
145—148
149-161
ÖNSÖZ
Kısaltmalar : Arş. — Vesikanın n u m a r a s ı , Melf. =
Arşiv numarası, Melfuflarından.
İ. =
İrade
Bulgar T ü r k l e r i n i n Karadeniz ş i m a l i n d e n gelerek i l k Bulgar Devletini k u r m a l a r ı n d a n (680-681) b u g ü n e kadar Bulgaristan t a r i h i T ü r k tarihinin ş ü p h e s i z en ziyade d i k k a t l e a r a ş t ı r ı l m a ğ a d e ğ e r sahifelerinden b i r i n i teşkil etmektedir. T ü r k l e r , bilhassa Hunlardan beri Karadeniz ş i m a l i n d e k i memleketleri ve B a l k a n l a r ı kendilerine b i r y e r l e ş m e ve devlet kurma s a h a s ı y a p m ı ş l a r d ı . Hunlardan sonra, T ü r k l ü ğ ü n g a r p kolunu teşkil eden Ogurlar, kalan H u n larla k a r ı ş a r a k Bulgar a d ı a l t ı n d a b u sahada hakimiyet kurdular ve buradan zaman zaman İ s t a n b u l ö n l e r i n e kadar ilerlediler. ( M e s e l â 558-559 k ı ş ı n d a K u t r i g u r l a r h a n ı Zebergan'm İ s t a n b u l ü z e r i n e y ü r ü y ü ş ü ) . B u l g a r l a r ı n , sonra onlarla beraber Avarlann Bizans'la bu m ü c a d e l e l e r i , idareleri, a l t ı n d a k i d a ğ m r k İslav kabile lerinin y a v a ş y a v a ş Balkanlara sokulup y e r l e ş m e s i n i s a ğ l a d ı , ve b ö y l e c e Balkan Y a r ı m a d a s ı , bilhassa V . a s ı r s o n l a r ı n d a n itibaren kuvvetle I s l a v l a ş m a ğ a b a ş l a d ı . Karadeniz ş i m a l i n d e K u b r a t ' ı n b ü y ü k Bulgarya H a n l ı ğ ı n ı n p a r ç a l a n m a s ı n d a n sonra Bulgarlardan b i r k ı s m ı garba ilerliyerek ( 6 4 5 ) Balkanlar ü z e r i n d e Bizans'la a s ı r lık m ü c a d e l e y i d e v a m ettirdiler ve nihayet 680-681 tarihlerinde burada, gelip y e r l e ş m i ş İslav kabileleri ü z e r i n d e - b a ş k a y a b a n c ı sahalara fatih sıfatiyle g i d i p devlet k u r m u ş b a ş k a b i r ç o k T ü r k z ü m r e l e r i gibi-yepyeni b i r devlet kurdular. İşte bu g ü n k ü İslav Bulgarlar, tarihlerini bu devletle b a ş l a t m a k t a d ı r l a r . M ö z y a ' y a gelip b u devleti k u r a n l a r ı , ekseriya i d d i a edildiği g i b i s a v a ş ç ı g ö ç e b e l e r d e n ibaret tasayvur etmek hakikate tamamile a y k ı r ı d ı r . Bulgar T ü r k l e r i y ü k s e k b i r k ü l t ü r sahibi idiler. Geldikleri yerde s ü r ü c ü l ü k kadar ziraatla da o ğ r a ş ı y o r l a r d ı ve şehirleri v a r d ı . O n l a r d a n kalan muazzam â b i d e l e r , kendilerinin h u s u s î b i r yazıları, takvimleri (on i k i h a y v a n l ı T ü r k t a k v i m i ) ve B i z a n s ' ı n k i n d e n ayrı h u s u s î karak terde b i r mimarîleri o l d u ğ u n u ortaya k o y m u ş t u r . Bu B u l g a r l a r ı n 1
1
Bak. Geza Feher, Les monuments de la culture protobulgare relations hongroises, Archaeologia Hungarica, VII, 1931, s. 168.
et
leurs
VII
VI
k a r d e ş l e r i ş i m a l d e , b u g ü n k ü Kazan m ı n t a k a s ı n d a tam m a n a s ı y l a y ü k s e k k ü l t ü r l ü bir T ü r k Devleti kurarlarken, onlar cenupta, kesif bir İslâv kitlesi o r t a s ı n d a î s l â v l a ş a r a k ve h ı r i s t i y a n l ı ğ a girerek aslî karakterlerini kaybettiler. Bilhassa V I I I . a s ı r d a Islavların Bul gar aristokrasisi a r a s ı n a kabul o l u n m a s ı bu T ü r k devletinin Islavl a ş m a s ı n a d o ğ r u b ü y ü k bir a d ı m oldu. O m u r t a g handan (814-831) sonra bu cereyan g i t t i k ç e k u v v e t l e n d i ve hırıstiyanlığın k a b u l o l u n m a s ı (865) ile beraber T ü r k - B u l g a r l a r temamiyle eriyip g i t t i . Bu d e v i r d e bilhassa Islavların havarisi Metod ve K i r i l ile temelleri atılan Islav-Bulgar d i n î e d e b i y a t ı parlak bir ş e k i l d e gelişti. Resmi dil islavlaştı, T ü r k ç e unvanlar atıldı. Bulgar tarihinin bu en parlak s a f h a s ı n d a bilhassa Bizans'la y a p ı l a n a s ı r l ı k m ü c a d e l e g ö z e ç a r p a r . Ö t e taraftan I X . a s ı r d a Bulgarlar, Balkan Y a r ı m a d a s ı n d a k i b ü t ü n tslavlar ü z e r i n d e hakimiyet d a v a s ı n d a , i l k defa olarak, yeni kurulan S ı r p Devletiyle ( R a ş k a devleti) k a r ş ı l a ş ı r l a r . X . a s r ı n i k i n c i y a r ı s ı n d a n itibaren devlet i ç e r i d e n ç ö k m i y e b a ş l a r ve Balkanlar'da p a y i t a h t ı n hemen y a n ı b a ş ı n d a b ö y l e tehlikeli bir dev letin v a r l ı ğ ı n ı hiç bir zaman k a b u l e t m e m i ş olan Bizans, uzun ve ş i d d e t l i bir m ü b a d e l e sonunda (976-1018 ) B u l g a r i s t a n ' ı tekrar ha k i m i y e t i altına alır. Fakat B u l g a r i s t a n ' ı n Bizans hakimiyeti a l t ı n d a b u l u n d u ğ u devirde (1018-1185) Karadeniz ş i m a l i n d e yine bir ç o k T ü r k kavimleri ( P e ç e n e k l e r , Uzlar, Kumanlar) Balkanlara i n i p B i zans'a müşkil anlar y a ş a t ı r l a r ve bir k ı s m ı burada yerleşirler. Nihayet bunlardan sonuncusu, Kumanlar, M ö z y a ' d a yeniden m ü s t a k i l bir Bulgar devletinin k u r u l m a s ı n d a ve y a ş a m a s ı n d a b a ş l ı c a bir amil olurlar *. Kumanlar sayesinde Bulgaristan yeniden par lak g ü n l e r y a ş a r . Karadeniz ş i m a l i n d e k i T ü r k yurdunda K ı p ç a k h a n l ı ğ ı yerine geçen Altm-Ordu, Kıpçakların ( Kumanların) Bulgaristan ü z e r i n d e k i kuvvetli tesirini devam ettirir. İ m p a r a t o r l u ğ u n b a t ı s ı n d a Don nehri ile Tuna a r a s ı n d a hakim bulunan A l t ı n - O r d u Tuman beyi Nogay, Balkan işlerine k a r ı ş a r a k Bulgaristan ü z e r i n d e himayesini kurar ve Bulgar t a h t ı n a Terter a d ı n d a bir
k ı p ç a ğ ı getirir (1230) A r t ı k B u l g a r i s t a n ' ı n ş i m a l i n d e hemen te mamiyle K ı p ç a k l a r ( Kumanlar ) hakim bulunur. Bu devirde Bul garistan tarihi ü z e r i n d e k ı p ç a k l a r ı n hakim r o l ü n ü Bulgar tarih çileri de temamiyle k a b u l etmektedirler. Bundan sonra nihayet X I I I . a s ı r d a Balkanlara A n a d o l u T ü r k l e r i n i n ( e v v e l â g a r b î A n a dolu beyliklerinden) a k ı n l a r ı b a ş l a r . A s r ı n o r t a l a r ı n d a O s m a n l ı T ü r k l e r i y a r ı m a d a y a s a ğ l a m bir ş e k i l d e ayak basarlar. Bilhassa b ü y ü k K o s o v a s a v a ş ı n d a n sonra (1389) b a ş t a Sırpların temsil et tiği Balkan devletlerinin mukavemeti temamiyle kırılır. T u n a ve V i d i n ' e kadar b ü t ü n Bulgaristan O s m a n l ı hakimiyeti a l t ı n a girer. İtiraf etmek l â z ı m d ı r k i i m p a r a t o r l u ğ u n en önemli b ö l g e l e rinden b i r i haline gelen bu memleketin idarî, iktisadî-içtimaî hayatı hakkında henüz esaslı hiç bir tetkik yapılmamıştır . Burada timar sisteminin t a t b i k i , b ü y ü k m a l i k â n e l e r , T ü r k kolonizasyonu, yeni T ü r k şehirlerinin k u r u l m a s ı , B u l g a r l a r ı n d u r u mu, V o y n u k , d o ğ a n c ı ve b a ş k a Bulgar a s k e r î taifeleri, bu b ö l g e n i n İ m p a r a t o r l u k i k t i s a d i y a t ı n d a k i rolü, muhtelif devirlerde idarî teşkilâttaki değişiklikler ve daha bunun g i b i b i r ç o k meseleler b u g ü n için hemen hiç d o k u n u l m a m ı ş bir halde bulunuyor. 2
3
Umumiyetle b a z ı Balkanlı müelliflerin de itiraf ettiği g i b i , Osmanlıların Balkanlara gelişi b u r a d a h ü k ü m süren feodal a n a r ş i y e son v e r m i ş , k ö y l ü y ü ezen eski b o y a r l a r ı k a l d ı r a r a k sıkı, muntazam b i r devlet teşkilâtı ve angaryaya, keyfî mua melelere meydan vermiyen s a ğ l a m bir ziraî-içtimaî nizam kur m u ş t u r . Bulgaristan ü z e r i n d e bu suretle kuvvetle yerleşmiş ve b e n i m s e n m i ş olan O s m a n l ı hakimiyeti b e ş y ü z yıl s ü r e c e k t i r . Yukandanberi y a p t ı ğ ı m ı z bu seri bakış gösteriyor ki b u memleketin ve B u l g a r l a r ı n T ü r k l ü k l e b ü t ü n tarih boyunca ç o k sıkı m ü n a s e b e t l e r i o l m u ş t u r . T ü r k tarihi bilinmeden Bul garistan tarihi a n l a ş ı l a m a z . Fakat b ü y ü k T ü r k tarihinin b a z ı 1
1
«ikinci Bulgar devletini kuran ve kurtaran çar Asen'in, kumanlar yalnız müttefik ve yardımcısı değillerdi, aynı zamanda bizzat kendi adını da kusursuz bir şekilde ancak Kuman dili ile izah edebiliyoruz. Asen sülâlesinin sönmesinden sonraki Bulgar hanedanları, Şişmanlar, Dormanlar, Eltemirler ve Terterler de hep Kumanlardandır.» (L. Râşonyi, Tuna havzasında Kumanlar, Belleten, XI ve XII, 1940, s. 422)-
R. Grousset, V Empire des steppes, Paris 1939, s. 480. Ahmet Refik'in Türk idaresinde Bulgaristan^ Edebiyat Fa. Mec. cilt VIII, sayı 6-7) adı altında neşrettiği vesikalardan başka bilhassa son zamanlarda Prof. ö . L . Barkan'ın İmparatorluğun iskân ve toprak meseleleri üzerinde muhtelif mecmualarda çıkan yazıları bu. hususta yapılması gereken işlerin büyüklüğünü ve önemini ortaya koymuştur. N. Iorga, Hist. des Etats balkaniques. 2
3
VIII
IX
önemli n o k t a l a n da, ancak T ü r k l ü ğ ü n bu b ö l g e ile m ü n a s e b e t l e r i meydana ç ı k a r ı l d ı k t a n sonra tam olarak a y d ı n l a n a b i l i r . Son ola rak, X I X . a s r ı n ikinci y a r ı s ı n d a n itibaren Bulgar meselesinin bizim için g i t t i k ç e ne kadar h a y a t î bir ö n e m k a z a n d ı ğ ı n ı d ü ş ü n e l i m : İ m p a r a t o r l u ğ u n en b ü y ü k p a r ç a l a n m a s a f h a l a r ı n d a n birini g ö s teren 1875-1878 b u h r a n ı s ı r a s ı n d a Bulgar meselesi, B u l g a r i s t a n ' ı n a y r ı l m a d a v a s ı birdenbire b ü t ü n ş i d d e t i y l e patlak v e r m i ş ve İm p a r a t o r l u ğ u n ç ö k ü ş ü n d e en önemli amillerden b i r i o l m u ş t u r . İşte bu kadar d e v a m l ı ve sıkı olan ve son d e v i r l e r d e b ü s b ü t ü n b ü y ü k bir ö n e m kazanan bu m ü n a s e b e t l e r h a k k ı n d a dilimizde u m u m î mahi yette veya monografi ş e k l i n d e esaslı hiç bir eserin b u l u n m a d ı ğ ı n ı esefle s ö y l i y e l i m . Biz burada, bu uzun münasebetler tari hinde son ve en k a t ' î bir safha olan Tanzimat devrinde Bulgar meselesini, ve bunun da 1839-1853 a r a s ı n d a k i ilk devresini inceliyeceğiz. 1
Tarihler karıştırılırsa Osmanlı imparatorluğunda Bulgar meselesi, birdenbire meydana çıkmış bir mesele olarak g ö r ü n ü r . H a k i k a t t e bu meselenin, b ü t ü n İ m p a r a t o r l u ğ u n h a y a t ı n a ve tarihine b a ğ l a n a n bir k ö k ü v a r d ı r , Tanzimatla yeni bir muhteva k a z a n d ı r ı l m a k istenen İ m p a r a t o r l u ğ u n temel m ü e s s e s e l e r i n d e ve devlet a n l a y ı ş ı n d a k i inkişaf ve b ü y ü k k ö y l ü kitlelerinin ziraî - iç timaî durumunu tayin eden t o p r a k meseleleri dikkatle a r a ş t ı r ı l a c a k olursa, b u n l a r ı n bir Bulgar r e a y a s ı meselesini ç o k t a n ortaya at mış b u l u n d u ğ u g ö r ü l ü r . Biz, T a n z i m a t ' ı n i l â n ı n d a n K ı r ı m harbine kadar B u l g a r l a r ı n d u r u m u n u incelerken Tanzimat İslâhatı ve top rak meselesi ile derinden b a ğ l ı olarak bir Bulgar meselesinin daha. o zamanlar, İ m p a r a t o r l u k için nasıl vahim bir safhaya g i r d i ğ i n i g ö s t e r e c e ğ i z . Kırım harbinden sonra Tanzimat ve Bul gar meselesi yeni b i r şekil a l d ı ğ ı n d a n 1853-1878 a r a s ı n d a k i dev r e y i b a ş k a b i r tetkike b ı r a k ı y o r u z . Burada inceleyeceğimiz devir için b a ş l ı c a , B a ş v e k â l e t A r ş i v Dairesinde saklanan O s m a n l ı Dev leti v e s i k a l a r ı n a d a y a n d ı k . O devirde y a ş a m ı ş b a z ı Bulgar a y d ı n l a 1
Türkçede toplu olarak Bulgar tarihinden bahseden şu üç esere rastladık : 1—A. H. Bulgar tarihi, Trabzon, 1326. - Menşe'den XIX. asır ortalarına kadar gelen eser şuradan buradan tertipsiz bir şekilde yapılmış bir toplamadan ibaret tir; 2— H . Zeki, muhtasar Bulgar tarihi, Filibe 1912 - Bulgaristanda İslâm mek tepleri için yazılmıştır; 3— M. Şeref, Bulgarlar ve Bulgar devleti, Ankara 1934. - ilmî değeri yoktur.
rının ve rahiplerin hatıraları, gazetler, e c n e b î seyyah ve m ü m e s sillerin m ü ş a h e d e l e r i T ü r k v e s i k a l a r ı n ı tamamlamak ve k o n t r o l et mek bakımından şüphesiz ayrıca ö n e m l i d i r . Vaziyet dolalayısiyle bunları temamiyle edinmek m ü m k ü n o l m a d ı . Bu nunla beraber T ü r k A r ş i v i n d e k i v e s i k a l a r ı n bilhassa bizim a r a ş t ı r m a k istediğimiz sahada b ü y ü k boşluklar bırakmadığı ve b u devrin daima esas k a y n a ğ ı olarak k a l a c a ğ ı e t ü d ü n m ü t a l â a s ı n d a n da anlaşılacaktır., 1839 dan itibaren Bulgaristan'a ait vesikalar B a ş v e k â l e t A r ş i v Dairesinde Bulgar mesalihine dair iradat-ı seniyye defteri nde o l d u k ç a toplu bir ş e k i l d e tesbit edilmiş tir. Fakat a y r ı c a bu deftere girmiyen pek ç o k v e s i k a n ı n bulundu ğ u da m u h a k k a k t ı r K X I X . a s ı r d a Bulgarlar a r a s ı n d a g ö r ü l e n ü ç b ü y ü k ayaklanmadan b i r i olan Vidin isyanına, ait vesikalar bu rada hemen hemen tam bir ş e k i l d e b u l u n m a k t a d ı r . Biz, bu hadi seyi, bilhassa bu malzemeye dayanarak nisbeten etraflı bir şekil de t e t k i k a fırsat b u l d u k ve tetkikimizin a ğ ı r l ı k merkezini bu is yan hareketi teşkil etti. Eseri sonradan y a z ı l a n l a r a b a ş l ı c a mehaz hizmeti g ö r e n C. J i r e ç e c k ' d e ve bu devrin t a n ı n m ı ş Bulgar ta rihçisi N . S t a n e f f ' d e bu isyan h a k k ı n d a verilen m a l û m a t pek k ı s a ve eksiktir . Her halde sırf Bulgar k a y n a k l a r ı ile i s y a n ı n mahiyeti h a k k ı n d a d o ğ r u bir fikir edinmek m ü m k ü n d e ğ i l d i r . Staneff, isyan sebebleri olarak a r t ı k her isyan için kılişe haline gelen, " t a z y i k , soygunculuk, T ü r k m e m u r l a r ı n ı n a h l a k s ı z l ı ğ ı , ver2
3
l
1
Aynı vesikaların suretleri Dolmabahçe Sarayında on üç defter halinde toplanmış bulunmaktadır. Bu defterleri bana ilk defa haber vererek çalışma larıma çok yardım etmiş olan Maarif Vekâleti Talim ve Terbiye hey'eti üyele rinden sayın Faik Reşid Unat'a ve bunlardan istifade etmekliğim için bütün ko laylıkları göstermiş olan millî saraylar müdürü sayın Sezai Selek'e burada bil hassa teşekkürü borç bilirim. Biz etüdde esas itibariyle vesikaların Arşiv'deki asıllarını kullandık. Fakat .Arşivde asıllarını bulamadığımız bazı vesikalar da yok değildir. Bunlar için Dolmabahçe'deki suretlerine baş vurduk. Vesikalar için kullandığımız kısaltmalardan Arş. Arşiv numarasını, I. irade numarasını, melf. melfufu göstermektedir. 2
3
Geschichte Blgarija
der Bulgaren, pod
igo,
Leipzig ve Prag,
1876.
Vazrazdane i osvobozdenie, Sofya, 1935 ( Bulgarca ).
* Vidin isyanı üzerine V. Todorof'un Bulgarca Vidinsko vzstanie ( Sofya 1924-1925 ) adlı monografisini mâalesef temin edemedik. N. Staneff, yukarda adı geçen kitabında bundan faydalanmıştır.
X
gilerin arttırılması ve cebren t o p l a t t ı n l m a s ı . . „ maddelerini s ı r a l a y ı v e r m e k t e d i r . H a l b u k i T ü r k A r ş i v v e s i k a l a r ı bize i s y a n ı n h a k i k î mahiyetini, safhalarını ve sebeblerini esaslı b i r ş e k i l d e t e t k i k i m kânını vermektedir. Mevzuu i ş l e r k e n e v v e l â Bulgar r e a y a s ı meselesinin İ m p a r a t o r l u ğ u n u m u m î h a y a t ı ile sıkı ilgisini g ö s t e r m e k ü z e r e Tanzimat'tan sonra k a t î surette yeni b i r istikamete y ö n e l e n devletin u m u m î durumunu, b ü y ü k meselelerini inceledik. Bundan sonra 1850 V i d i n isyanına kadar B u l g a r l a r ı n b i r v a r l ı k olarak ortaya ç ı k m a s ı n a , faaliyet ve m ü c a d e l e l e r i n e g e ç e r e k b u n l a r ı a y r ı bir b ö l ü m d e a n l a t t ı k . Burada, belli b a ş l ı eserlerden aldığımız m a l û m a t ı vesikalarla t a m a m l a d ı k veya d ü z e l t t i k , Nihayet b u bahsin sonunda Bul garistan'da b i r isyan havası yaratan âmilleri toplu bir şekilde g ö s t e r m e ğ e çalıştık. Bundan sonra temamiyle orijinal vesikalara g ö r e 1850 V i d i n i s y a n ı n ı a n l a t t ı k ve isyan sebeplerinin ve bunlarla sıkı sıkıya b a ğ l ı olan İslâhatın tahliline ve bilhassa, gerek umumiyetle i m p a r a t o r l u ğ u n içtimaî tarihi, gerekse Bulgar r e a y a s ı meselesi bakımından ç o k dikkate değer bir mahiyet g ö s t e r e n G o s p o d a r l ı k rejiminin t e t k i k i n e g e ç t i k . E t ü d ü n sonundaki netice ile de b ü t ü n bu hadiselerin tarihî m a n a s ı n ı umu mî b i r g ö r ü ş t e t o p l a m ı y a çalıştık. Nihayet ş u n u işaret edelim k i hadiseleri m ü m k ü n o l d u ğ u kadar v e s i k a l a r ı y l a g ö s t e r m e k için notlarda bunlardan s ı k s ı k nakillerde bulunduk ve b u uzun h a ş i y e l e r bazan okuyucu için esas metnin akışını bozacak b i r mahiyet aldı. Fakat işlenen noktaların yeniliği ve t e t k i k i n mahiyeti g ö z ö n ü n e a l ı n ı r s a , bunun z a r u r î o l d u ğ u her halde teslim olunur. Bundan b a ş k a k'itabın sonuna, esas i d d i a l a r ı tevsik edecek mahiyette b a z ı vesikalarla y a b a n c ı devletlerin g ö n d e r d i ğ i bazı önemli yazıların t a m suretlerini ekledik. E n nihayette de Bul garistan t a r i h i ü z e r i n e daha g e n i ş b i l g i edinmek istiyeceklere yar d ı m olmak ü z e r e umumî b i r bibliyografya i l â v e ettik. S ö z ü m e son vermeden ö n c e , e t ü d ü n h a z ı r l a n m a s ı n d a b ü y ü k y a r d ı m l a r ı n a mazhar o l d u ğ u m S a y ı n Hocam D r . Bekir S ı t k ı Bayk a l ' ı n y a k ı n ilgisini, keza S a y ı n h o c a l a r ı m Prof. A . Muzaffer G ö ker, Prof. E. Ziya K a r a l ve Şinasi A l t u n d a ğ ' ı n d e ğ e r l i i r ş a t l a r ı n ı burada ş ü k r a n l a a n m a ğ ı b o r ç b i l i r i m . Bulgarca metinlerin t e r c ü -
XI
m e ş i n d e n a z i k â n e y a r d ı m l a r ı n ı esirgemiyen F a k ü l t e talebelerinden Bn. Firuze E d ü m e n ' e de bilhassa m i n n e t t a r ı m . Nihayet b a ğ ı ş l a d ı ğ ı i m k â n l a r l a eserin çıkmasını s a ğ h y a n s a y ı n Dekan Prof. D r . Ş. A . Kansu'ya burada a y r ı c a t e ş e k k ü r ü b i r borç sayarım. Halil
inalcık
23. I V . 1943-Ankara
İMPARATORLUĞUN
UMUMÎ
Tanzimat: merkezî, idarî ve malî meselesi. — 1848 Avrupa ihtilâlleri
DURUMU
teşkilâtta ve Osmanlı
İslâhat; toprak İmparatorluğu
X I X . uncu a s ı r o r t a l a r ı n a d o ğ r u O s m a n l ı Devleti, h e n ü z A v r u p a n ı n y a r ı s ı kadar b i r saha ü z e r i n d e , ü ç k ı t ' a y a yayılmış, hemen hemen 36 m i l y o n nüfusu ihtiva eden koca bir imparatorluk halinde g ö r ü n m e k t e d i r . Fakat hakikatta, b u koca s i y a s î hey'et, iktisadî, s i y a s î her t ü r l ü b i r l i k e s a s ı n ı gaybederek d a ğ ı l ı p p a r ç a lanma y o l u n a g i r m i ş b i r h e y û l â d a n b a ş k a b i r ş e y d e ğ i l d i . Daha o zaman B a l k a n l a r d a b e ş milyon nüfus resmen muhtar idarelerle Imparatoluktan a y r ı l m ı ş bulunuyor ve h a k i k î hudutlar, ancak N i ş - V i d i n h a t t ı ile Tuna nehrine g i d e b i l i y o r d u . Cenupta ise O s m a n l ı hakimiyeti A n a d o l u sınırlarını pek a ş m ı y o r d u . Tamamen muhtar idareler a l t ı n d a bulunan şimalî A f r i k a memleketlerinden b a ş k a Suriye, I r a k g i b i d i ğ e r arap memleketlerinde de a ş i r e t l e r ve y e r l i â y a n merkezi t a n ı m a z , vergi vermek istemezlerdi. İ m p a r a t o r l u ğ u n kalan k ı s ı m l a r ı n d a ise ahali, bilhassa h ı n s t i y a n reaya b ü y ü k b i r h o ş n u t s u z l u k i ç i n d e , zorla itaat a l t ı n d a tutulmakta i d i . Her tarafta t ü r e m i ş olan tufeylî sınıflar y a n ı n d a , A n a d o l u ve Rumeli'de T ü r k men, K ü r t , A r a p , A r n a v u t g i b i g ö ç e b e v e y a y a n g ö ç e b e z ü m r e l e r yalnız Devlet otoritesini t a n ı m a m a k l a k a l m a z , fırsat b u l d u k ç a 1
2
1
1841 de askerî tensikat dolayısıyla yapılan bir nüfus sayımına göre, bü tün tabi memleketler de dahil olarak İmperatörluğun nüfusu 36 milyon tahmin edilmekte idi. Muhtar veya tabiiyeti zayıf memleketler (Eflâk - Buğdan ve Sır bistan 5 milyon, Afrika'da Osmanlı Devletine tabi sayılan yerler 5 milyon ve Asya'da tabiiyetleri çok gevşek bazı mıntakalar ahalisi) çıkarılırsa bu adet tak riben 23 milyona inmektedir. İmparatorluğun mesahasına gelince, bütün tabi yerler dahil 4.721.341 K m idi. Doğrudan doğruya tabi yerler ise 1.717.680 K m idi (N. Michoff, L a population de_ la Turquie et de la Bulgarie, Sofya 1915, S. 144 - 145). Ubicini'ye göre 36 milyon nüfusun ancak 12 milyonu türktür. 7 mil yon islavın 4 milyonunu Bulgarlar teşkil etmektedir. (A. Ubicini, Lettres sur la Turquie, Paris 1851, S. 14). Muntazam istatistik olmadığı için bütün bu adetlerde yanlışlık nisbetlerinin büyük olacağını göz önünde tutmalıdır, 2
2
2
Bir alayla birlikte Siverek'e giden Zarif efendiye, oralarda çöl padişahı namını alan Millû aşireti reisi, «lizin padişahınız bu çöllere karışmaz; fakat «iz
2
3
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
İMPARATORLUĞUN UMUMÎ DURUMU
ziraatçı m ı n t a k a l a r a k a r ş ı y a p t ı k l a r ı y a ğ m a l a r l a a y r ı c a m ü h i m b i r k a r ı ş ı k l ı k unsuru teşkil ederlerdi. H ü k ü m e t , bunlara k a r ş ı muhtelif ş e k i l l e r d e daima m ü c a d e l e etmek zaruretini h i s s e t m i ş t i r . Velhasıl g e n i ş h u d u t l a r ı i ç i n d e O s m a u l ı i m p a r a t o r l u ğ u , k u v v e t l i ve muntazam' b i r devlet k a d r o s u g ö s t e r m e k t e n uzak, her taraftan d a ğ ı l m a ğ a d o ğ r u gitmekte i d i . H i ç a r d ı a r a s ı kesilmiyen gaileler ekseriya b ü y ü k buhranlar ve p a r ç a l a n m a l a r l a neticelenmekte i d i : i m p a r a t o r l u ğ u on sene kan ve a t e ş i ç i n d e b ı r a k a n ve i l k m ü s t a k i l Balkan Devletinin t e ş e k k ü l ü ile neticelenen "Rum Fetreti,, n i Mehmed A l i i s y a n ı t a k i b e t m i ş , ve O s m a n l ı Devleti b i r on sene kadar daha a ğ ı r tehlikelere g ö ğ ü s gerdikten sonra nihayet, A v r u p a n ı n vesayetini kabul etmek suretile (1839 m ü ş t e r e k n o t a s ı ve 1841 B o ğ a z l a ? mukavelenamesi) nisbî b i r i s t i k r a r k a z a n a b i l m i ş t i . işte Tanzimat, g e ç e n felâketli a s ı r l a r ı n b ı r a k t ı ğ ı ve son buh r a n l a r ı n pek. ziyade s a r s t ı ğ ı bu ç ü r ü k y a p ı y a , muntazam b i r devlet kadrosu vermek, O s m a n l ı S a l t a n a t ı n ı modern esaslara dayanan bir A v r u p a devleti yapmak i d d i a s ı n d a i d i . Bir b a k ı m a T a n z i m a t ı , temel müesseseleri bozulmuş olan Osmanlı imparatorluğunun, yepyeni bir medeniyetle yükselen ^ ve taarruza geçen bir Avrupanın ezici üstünlüğü karşısında yeniden teşkilâtlanma teşebbüsünün kat'î saf hası olarak t e l â k k i etmek m ü m k ü n d ü r . Bizçe bu hareketin u m u m î t a r i h içinde en g e n i ş m a n a s ı da budur. Bununla beraber Tanzimat d e v r i daha y a k ı n d a n tetkik edilecek olursa, onun ç o k muhtelif unsurlarla b a ş k a b a ş k a y ö n l e r i b u l u n d u ğ u g ö r ü l ü r . Tanzimat, ş ü b h e s i z e v v e l â , İ m p a r a t o r l u ğ u garp ö r n e k l e r i n e g ö r e tensik etme, yahut kisaca, bir g a r p l ı l a ş m a hareketidir. Bu y o l d a a t ı l a n m ü t e r e d d i t a d ı m l a r ı n , muhtelif t a r i h î âmillerin tesirile nasıl g i t t i k ç e hız lanarak nihayet b u g ü n b ü t ü n v a r l ı ğ ı m ı z a h a k i m o l d u ğ u m a l û m dur. i m p a r a t o r l u ğ u n b e k a s ı y l a a l â k a d a r b i r mesele olarak tanzimat
tarihinde en ö n e m l i b i r nokta da, "bilâ tefrik-i cins ü mezheb,, m ü s a v a t meselesidir. Sonu gelmiyen reaya isyanlariyle git t i k ç e ehemmiyet kazanarak nihayet 1876 k a n u n - i esasisinde b ü t ü n ş ü m û l ü n ü alan b u s i y a s e t , esasen g a r p l ı l a ş m a hare ketiyle de sıkı s ı k ı y a b a ğ l ı d ı r . Zira garba mahsus h ü r r i y e t esas l a r ı n d a n m ü l h e m her modern prensip ve m ü e s s e s e n i n k a b u l ü i l e beraber b u y o l d a b i r a d ı m daha atılmış o l u y o r d u . Y a l n ı z ş u n u eyice belirtmeliyiz: 1839 H a t t ı H ü m â y û n u ile resmen açılan t a n zimat d e v r i n i n , D e v l e t i tensik etme t e ş e b b ü s ü n d e esas gaye ve m e ş g u l i y e t i , hep h u k u k m ü s a v a t ı prensibile Hıristiyan tebaayı dev lete bağlamak, imparatorluk vahdetini koruyup sağlamlaştırmak o l m u ş t u r . Osmanlılık siyaseti a d ı n ı v e r e b i l e c e ğ i m i z b u hareketin i m p a r a t o r l u k tarihinin son devrinde dahilî siyaset, g a r p l ı l a ş m a ve İslâhat hareketleri, isyanlar, hatta h a r i c î p o l i t i k a ile a l â k a l ı v e y a o n l a r ı izah eden en temelli hadise o l d u ğ u n a ş ü p h e y o k t u r . O s m a n l ı
1
2
3
misafir gelmişsiniz ve seni göndermişler, eğer gelip ifade etmiye idin, cümlenizi harap edecektim» demişti. (E. Ziya Karal, Zarif Paşanın hatıratı, Belleten, C . IV, Sayı 16, S. 456. - Aşiretler hakkında ayrıca S. 466 ve müt.) Tanzimat devrinde aşiretlerin iskânı hakkında bilhassa bak : Cevdet Paşa Maruzat, T. T. E . M., cilt 15, Sayı 10 ve müt. Ayrıca, Takvim-i Vekayi, sene 1266 defa 432. Bunun için daha geniş izahat: Halil İnalcık, Tanzimat nedir?, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yıllık Çalışmaları Dergisi, 1940-41, Tarih araştır maları Cildi, S. 237-263. Garplılaşma hareketi tarihi için Maarif Vekâletinin teşebbüsüyle meydana 1
2
3
1
2
getirilen eser (Tanzimat, I, Yüzüncü yıl dönümü münasebetile, istanbul, 1940) değerli bir mehaz mahiyetindedir.— Engelhardt; bu garba yaklaşma hareketinde lâikleşmenin, dinin devletten ayrılması cereyanının en esası nokta olduğu kanaatındadır (Türkiye ve tanzimat, S. 7). 1
Gülhane hattında Padişah, «ehli İslâm ve milel-i saire bu müsaadat-ı şaha nemize bilâ istisna mazhar olmak üzere» sözlerile hukuk müsavatı prensibini açıkça ifade etmişti. Bu esas, bütün teşkilât ve kanunlara hakim olacaktı. Oh sene kadar sonra Sadrazam Koca Reşit Paşa, bir arz tezkiresinde şunları yaz maktadır . «Mevadd-ı hukukiyede her kes yeksân ve seyyan olarak kendi huku kunu bilip ondan vazgeçmemek ve diğer birisi hukukuna tasallut eylediği halde ref'ini talep ve davaya muktedir olmak kanunname-i hümayun muktezasından» dır. Tanzimattan sonra reaya arasında hoşnudsuzluk sükûn bulacağı yerde bilâkis gittikçe artmış, ve reayanın müsavatı prensibi de gittikçe büyük bir ehemmiyet kazanmıştır. 1856 İslâhat Fermanında artık doğrudan doğruya gayri müslim tebaayı alâkadar eden meseleler hattın esasını teşkil etmektedir. Hattın bir yerinde, "hukukça olan müsavat vezâifce olan müsavatı müstelzim olduğundan» sözleriyle bu İslâhatın temel taşı ifade olunmakta- idi. Abdülâziz, 1868 de Şura-i Devleti açış nutkunda bizzat, "Hangi mezhebde bulunursa bulunsunlar bütün tebaam aynı vatanın evlâdıdırlar» dedi. Şura-i Devlet ve bu nutuk, 1876 meşru tiyetinin öncüsü sayılabilirler; bu tarihte neşredilen kanun-i esaside, Tanzimatın bu ana prensibi nihayet şu şekilde formüllendirilmiştir : «M. 8 - Devlet-i Osmaniye tâbiiyetinde bulunan efradın cümlesine herhangi din ve mezhebden olurlarsa olsunlar bilâ istisna Osmanlı tâbir olunur». 3
Meselâ angaryanın ilgası meselesinin reaya için ne kadar ehemmiyetli olduğunu ve bu İslâhatın nasıl yapıldığını ileride göreceğiz; (Bak. bölümJVIII).
4
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
tarihinde b i r d ö n ü m n o k t a s ı teşkil eden b u yeni siyasetin p a r o l a s ı , imparatorluk tebaasının hukuk müsavatına dayanan Osmanlı bir liğidir. İşte G a r p devletlerinde içtimaî sınıfların siyasî m ü s a v a t ı istikametinde ilerliyen X I X . uncu asır, O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u n d a , onun b ü n y e s i icabı, b ö y l e b i r y o l t a k i p etmiştir, ilerde v a k ı a l a r l a g ö r e c e ğ i m i z g i b i , reaya, her t ü r l ü a n g a r y a n ı n k a l k m a s ı n ı , her sahada t a m b i r m ü s a v a t ı n tesisini, ş a h s î emniyet ve h ü r r i y e t i n tam b i r ş e k i l d e teminini talep etmekte, ve bazan da millî ve m ü s t a k i l b i r idare i s t e m e ğ e kadar v a r m a k t a d ı r , işte T a n z i m a t ' ı n sırf A v r u p a y ı oyalamak için b a ş v u r u l m u ş tedbirlerden ibaret olma dığı, daha ziyade, isteyen, isyan eden g e n i ş reaya kitlelerini tatmin maksadiyle ortaya atıldığı bundan da anlaşılabilir. B ö y l e b i r k a l k ı n m a n ı n Garp d e v l e t l e r i t a r a f ı n d a n da i s t e n d i ğ i v e binaenaleyh bu hareketin devletin h a r i c î nüfuzunu da a r t ı r d ı ğ ı ş ü p h e s i z d i r . B ö y l e c e İ m p a r a t o r l u ğ u n b ü t ü n l ü ğ ü n ü korumak, yeniden teşki l â t l a n d ı r m a k isteyenlerin en ziyade g ü v e n d i k l e r i esas, reayaya verilecek h u k u k m ü s a v a t i y l e İ m p a r a t o r l u ğ u n ruhunu teşkil edecek bu v a h d e t ç i O s m a n l ı l ı k zihniyetini y a r a t m a k t ı r . R e a y a m e s e l e s i n i n İ m p a r a t o r l u ğ u n a n a m e s e l e s i o l d u ğ u n u , hatta ekse riya A v r u p a istismar ve istilâ siyasetinin bile onun a r k a s ı n a giz lendiğini d ü ş ü n ü r s e k , Tanzimat'ta O s m a n l ı l ı ğ ı n neden birinci p l â n a g e l d i ğ i daha k o l a y anlaşılır. 1
2
1
Engelhardt a göre, müslümanlarla hırıstiyanlar arasında bu müsavat kaidesi Avrupanın teveccüh ve yardımını çekmek maksadıyla kabul edilmiştir. (Türkiye ve Tanzimat, S. 6). Fakat yalnız bu maksatla değil, aynı zamanda istilâ etmek, vesayet altına almak isteyen aynı Avrupanın müdahalelerini önlemek, Balkan reayasının imparatorluk nizamına samimiyetle bağlanmasını temin etmek için kabul ve ilân edilmişti. Tanzimatın ilânında haricî tesirler meselesi için bil hassa Prof. Cemil Bilsel'in şu makalesi dikkate değer: Tanzimatın haricî siya seti, Tanzimat, 1. 664 - 669 ve 680 - 682. 2
5
İMPARATORLUĞUN UMUMÎ DURUMU
Şayanı dikkat bir misal olarak şunu zikredeceğiz: Tanzimatın ilânından üç sene sonra (1258 hicrîde) Rusya hükümeti, «Bulgaristan reayasıyle Bosna eyaleti reayası haklarında gerek küçük memurlar ve gerek ehl-i islâm ile arna¬ vutlar tarafından yeniden bir takım mezalim ve taaddiyat vukua» geldiğini ileri sürerek «hırıstiyan sekenesi beyninde âsâr-ı nahoşnudî ve muadatın r e f ü izalesi zımnında (Devlet-i âliyyenin) kendi evamir-i seniyyesinin kâmilen icrası» husu sunda ihtarda bulunmaktadır (Arş. 4/1, İ. 3, 18 Cemaziyyülevvel 1258, Kont Nesselrode tarafından Rusya Maslahatgüzarı Titof canibine varid olan tahrirat-ı mahremane; Bak. Zeyil vesika No. 2). Halbuki öte taraftan Rus casusları Balkan larda mütemadi tahrikâttan geri durmamaktadırlar. Bu vaziyet karşısında Babı
X I X . uncu a s ı r o r t a l a r ı n a d o ğ r u O s m a n l ı tarihinin en m ü h i m ve e s a s î d e ğ i ş i m i n i teşkil eden Tanzimat hareketini b u suretle k a r e k t e r l e n d i r d i k t e n sonra onun belli başlı i c r a a t ı n d a n bahsetmek ş ü p h e s i z zaruridir; fakat bunu yaparken de bilhassa, mevzu ile d o ğ r u d a n d o ğ r u y a a l â k a l ı noktalara ö n e m v e r e c e ğ i z . Tanzimat, g e t i r d i ğ i m ü e s s e s e l e r , aldığı b a z ı cezrî tedbirlerle yeni b i r devri m ü j d e l i y o r d u . Bizzat 1839 hattı, G a r p t a k i m a n a s ı y l a , h ü k ü m d a r ı n k e n d i m u t l a k hakimiyetini b a z ı u m u m î prensiplerle tahdit ettiğini g ö s t e r e n b i r berat (chartes) mahiyetinde i d i . D i ğ e r taraftan I I . Mahmud z a m a n ı n d a , 1838 de teşkil olunan "Meclis-i V a l â - i A h k â m - i Adliye,,, G ü l h a n e h a t t ı n ı n h ü k ü m l e r i u y a r ı n c a tensik edilerek, h ü k ü m e t i n y a n ı n d a İ s l â h a t a müteallik yeni k a n u n lar yapmak, t a t b i k a t ı n ı t a k i p etmek vazifelerile mükellef m ü h i m b i r m ü e s s e s e haline g e t i r i l d i . P a d i ş a h , b u meclisin Tanzimat esas ları dahilinde k a r a r l a ş t ı r a c a ğ ı kanunlara " m ü s a a d e e d e c e ğ i n e , , ve değiştirilmesini "tecviz b u y u r m ı y a c a ğ ı n a , , resmen y e m i n etti. B u suretle, i m k â n dahilinde k a n u n î ve istişarî b i r devlet h a y a t ı n ı n temeli atılmış b u l u n u y o r d u . 1
2
Alî, müdahale ve tahrikâtı önlemek için «alelhusus şimdiki hale göre icra-i adalet ve celb-i kulûb-i tebaa ve raiyyetle idare-i hükümet olunması daha münasip ve mültezem olacağına binaen zîr-i idare-i behiyyelerinde bulunan mahaller reaya sının mümkün mertebe hoş tutulup ve elden geldiği ve- şer'-i şerîfin mesağ ol duğa derece her sınıf tebaa-i devlet-i aliyyenin hukuk-i nefsiye ve maliye ve ırziyyelerinden dolayı hüsnü himayet ve sıyanet olunup iğfalât-ı vakıaya tema yülden muhafaza» edilmeleri lüzumunu bütün valilere bildirdi. (Arş. 7/1, I. 6, 3 Receb 1259, Rumelide bulunan müşiran hazeratına yazılacak tahrirat müsveddesi). Yavuz Abadan, Tanzimat Fermanının tahlili, Tanzimat, I, İstanbul, 1940, S. 39 ve müt. Karşılaştır: Prof. Ö. Lûtfi Barkan, Tanzimat tedkiklerinın ortaya koyduğu bazı meseleler, İktisat Fakültesi Mecmuası, C . II, S. 295 - 302. - Padişah 1256 senesi başında Meclis-i Valâ'ya gelip okuttuğu nutukta Hatt-ı hümayundan «ihsan-ı hümayunumuz olan hukuk ve imtiyazat» şeklinde bahsetmiştir (Lûtfi tarihi, C . VI, S. 53). Meclis-i Valâ'nın teşkilât ve salâhiyetleri hakkında bak: Takvim-i Vekayi, sene 1255, defa 187 ve 188 - Lûtfi tarihi, C . VI, S. 75 - Düstur, 1282, S. 491, «Meclis-i Valâ'nın tertib-i aksamı ve vezaif-i umumiyesi hakkında nizamname». -Meclis-i Valâ'nın işleyiş tarzı ve mahiyeti ileride hadiseleri tahlil ederken müşahhas bir şekilde meydana çıkacaktır (S. 77 ve müt). - Tanzimat devrinde yetişmiş bir müte fekkir olarak Namık Kemal, bu hareket" hakkında kanaatini şu şekilde ifade et mektedir: «Tanzimat hükümetin istibdadını tadil etti; teşkilât-ı idarenin teşettütünü intizam ve ittihada tahvil eyledi...« (İhsan Sungu, Tanzimat ve Yeni Osmanlı lar, Tanzimat, I, 824). 1
2
6
İMPARATORLUĞUN
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
T a n z i m a t ı n i l k hamlede v i l â y e t t e ş k i l â t ı n d a y a p t ı ğ ı değişiklik İ m p a r a t o r l u ğ u n m u k a d d e r a t ı b a k ı m ı n d a n daha az ehemmiyetli değildir. A b d ü l m e c i d , G ü l h a n e h a t t ı n ı n i l â n ı n d a n sonra Meclis-i V a l â ' d a v e r d i ğ i sene b a ş ı n u t k u n d a bundan b ü y ü k b i r ehemmi yetle b a h s e t m i ş t i r . V i l â y e t l e r d e y a p ı l a n yeni teşkilâtla, bilhassa o zamana kadar ç o k g e n i ş s a l â h i y e t l e r e sahip bulunan ve b u y ü z den sui istimale sapan valilerin nüfuzunu tahdid etmek, her sınıf halkın idareye n i s b î b i r ş e k i l d e iştirakini temin etmek n o k t a l a n d ü ş ü n ü l ü y o r d u . Bu maksatla b i r ç o k s a n c a k l a r d a meclisler teşkil olundu. L i v a (sancak) b a ş ı n d a k i mülkî memurun ( v a l i , m u t a s a r r ı f v e y a m u h a s s ı l ) t a b i i reisi b u l u n d u ğ u b u meclisler, o memleket a y a n ı n d a n d ö r t m ü s l ü m a n l a d i ğ e r milletlerin (bununla d i n î cema atlar y a n i Rum patrikine tabi Ortodokslarla ermeniler, yahudiler vesair cemaatler kastedilmektedir) ileri gelenlerinden seçilmiş birer k i ş i d e n m ü r e k k e b d i r . A y r ı c a l i v a d a k i müfti, hakim ve m a l m ü d ü r ü de meclisin tabii a z a l a r m d a n d ı r . Meclisin b a ş l ı c a vazifelerinden biri, tanzimat e s a s l a r ı n ı n i c r a s ı n a nezaret, reaya h a k k ı n d a "hiç b i r t ü r l ü mezalim ve taaddiyat v u k u b u l m a m a s ı n a d i k k a t ve ihtimam,, etmektir. Meclis b ü t ü n mülkî, malî ve a d l î işleri m ü z a k e r e y e s a l â h i y e t t a r d ı r . M ü z a k e r e l e r tamamile serbesttir; herkes fikrini hiç ç e k i n meden s ö y l i y e b i l e c e k t i r . U b i c i n i ' n i n F r a n s ı z departman meclislerine b e n z e t t i ğ i t a ş r a meclisleri, oaun fikrince, " G ü l h a n e Hatt-ı Şerifinin T ü r k i y e ' y e v e r d i ğ i en liberal m ü e s s e s e l e r d e n b i r i d i r . Bu meclis d i n v e m e z h e b f a r k ı o l m a d a n bütün İmporatorluk tebaası arasında h u k u k müsavatını fiilen tesis etmektedir. ,, Engelhardt'a g ö r e de " b u meclislerin teşkili usul-i m e ş v e r e t e d o ğ r u atılmış b i r hatve t e l â k k i o l u n a b i l i r d i . „ H a k i k a t t e b u yeni teşkilâ tın kendisinden beklenen vazifeleri k a t i y y e n yerine g e t i r e m e d i ğ i n i , temamen aksi neticeler v e r d i ğ i n i g ö r e c e ğ i z . 1
2
3
4
5
A h a l i n i n huzur ve emniyetinin i l k ş a r t ı olan i d a r î sahadaki b u yeniliklerle beraber, r e a y a n ı n bilhassa ş i k â y e t mevzuu olan malî 1
Bak. Lûtfi, C . VI, S. 93. Tanzimat teşkilâtı Rumelide Elviye-i Selâse (Yanya, Tırhala, Manastır) Anadoluda Diyaribekir ve Erzuruma ancak 1845 de teşmil edildi (Lûtfi, C . VIII S. 13). 2
3
4
5
6
«Taşra mecalisine verilen talimat» , Düstur, 1287, S. 486. Lettres sur la Turquie, S. 31. Türkiye ve tanzimat, S. 99. Bak. bölüm VII.
UMUMÎ DURUMU
7
usullerde de b a z ı m ü h i m İslâhat v ü c u d a getirildi. E v v e l â her nevi v a r i d a t ı n d o ğ r u d a n d o ğ r u y a hazineye gelip her t ü r l ü masarifin yine buradan ö d e n m e s i esas t u t u l d u . A ş a r , cizye, mukataat ve evkaf h a s ı l a t ı g i b i her t ü r l ü v a r i d a t ı n tahsilinde temel olan iltizam usulü k a l d ı r ı l d ı . Muntazam ve d o ğ r u d a n d o ğ r u y a vergi tahsiline esas olmak ü z e r e e m l â k ve nüfus t a h r i r i için v i l â y e t l e r e " m u h a s s ı l - ı emval,, a d ı y l a memurlar g ö n d e r i l d i . Devlete 49 milyon k u r u ş varidat temin eden cizyenin tahsilinde t u t u l a n yeni usul de reaya lehine m ü h i m b i r d e ğ i ş i k l i k teşkil etmekte i d i . O zamana kadar gayri m ü s l i m l e r e mahsus b u v e r g i y i t o p l ı y a n cizyedarlar veya mültezim ler yolsuzluktan ç e k i n m e z l e r d i . Bu sebeple 1256 senesi b a ş ı n d a n (5 M a r t 1849) itibaren cizyenin reaya k o c a b a ş ı s ı ve v e k i l l e r i eliyle tevzi ve tahsiline k a r a r v e r i l d i . Gayri müslimler lehindeki b u tedbir b u r a d a d a k a l m a d ı ; 1851 tarihine d o ğ r u cizyenin k a l d ı r ı l a 1
2
3
1
Netayic-ül-vukûat, C. IV, S. 102. Daha Koçibey (17 inci asır ortalarına doğru) bu iltizam usulüne şiddetle hücum etmektedir. O, bu usulün yayılmasını Kanunî Süleyman'ın sadrazamı meşhur Rüstem paşaya atfetmektedir (Koçibey risalesi, Ali Kemalî Aksüt tabı, 1939, S. 63.) - Gülhane Hattı'nın ilânından üç ay sonra Tanzimata dair eyaletlere gönderilen ferman-ı âlîde «ahali ve tebaanın rahatsızlığına asıl sebeb veren şey mahruse-i şâhânemde elyevm cari olan iltizamat usul-i muzırrası» dır, de niliyordu. Fakat yeni usulde muvaffak olunmıyarak iki sene sonra tekrar iltizam usulüne dönülmüştür. Vidin isyanı sebeplerinden biri de mültezimlerin suiistimali olmuştur. Cizye tahsilinde «Tanzimat-ı hayriyye müteferriatından olmak üzere . . . reaya-i Devlet-i Aliyyenin bulundukları her bir kaza ve'kurânın hisse-i kadimeleri bittefrik reaya kocabaşısı ve vekilleri marifetile ol kaza ve kurâya ba eşhasihim ve ahvalihim her ne mıkdar akça isabet eder ise bunlar marifetile cem ve tahsil ve toptan taraf-ı Devlet-i Aliyyeye irsal ve tavsil olunması sureti karargir olan usul-i haseneden olarak keyfiyet bu veçhile isdar olunan evamir-i şerîfeye dere ve imlâ ve buna müteferri' şerâit-i muktaziyye muhassılin-i mu maileyhime ita olunan tâlimat-ı seniyyede dahi biletraf beyan ve inba kılınmış...» (Takvim-i Vekayi, sene 1255, defa 491). - Bununla beraber hırıstiyan reaya, vergilerin müsavatsızlığına karşı şikâyetten hiç bir vakit geri kalmamıştır. Avus turya idaresinde, Hırvatistanda Sırp lisaniyle Bosna ve Bulgaristana dair çıkan makalelerden birinde şu satırlar dikkate şayandır: «Hazret-i sultan padişah cümle tebaasının tesavi-i hukukunu Avrupa politikasına alenen vaid buyurmuşken reayanın haracı cibayet ve tahsil olunsun diye Dersaadetten emirler isdar eder ler. Halbuki Türkler teklifat-ı sairede dahi binnisbe reayadan ekal zimmet eda ederler ve bazı vergilerde hiç bir şey vermezler. İşte Türklerin tesavi-i hukuku bu minval üzeredir.» ( A r ş . 14 / 1, İ. 46, 29 rebiyülevvel 1265, Melfuflarından, makalenin tercümesi). 2
3
8
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
Î
he
İMPARATORLUĞUN UMUMÎ DURUMU
r kese
,
a
* ™\
a
h s î
b
i
r
v
? e r g i haline getirilmesi mevzubahs M f oldu N.haye 1856 İ s l â h a t F e r m a n ' ı ile v e r g i b a k ı m . n d a n tam m ü savat e s a s ı ilan olunarak cizye, bedel-i askeriye tahvil edildi. Bu inkişaf, T a n z i m a t m b ü t ü n tebaa a r a s ı n d a her b a k ı m d a n hukuk m ü s a v a t ı temin ederek yeni b i r O s m a n l ı nizamı kurma y o l u n d a k i gayretlerinin dikkate d e ğ e r b i r t e z a h ü r ü d ü r . Bundan b a ş k a r e a y a n ı n b a ş l ı c a ş i k â y e t m e v z u l a r ı n d a n b i r i n i teşkil eden tayyarat n a m ı n d a k ı g a y r i k a n u n î cerimeler de tamamile k a l d ı r ı l d ı . L
1
§ - Devletin esas t e ş k i l â t ı n d a ve idarede girişilen ve İ m p a r a t o r l u ğ u n o zaman i ç i n d e b u l u n d u ğ u ş a r t l a r a nazaran cidden c ü r etkar s a y ı l a b i l e c e k b u İslâhat t e ş e b b ü s l e r i , bununla beraber katiyen istenen neticeyi vermiyor ve r e a y a n ı n h o ş n u t s u z l u ğ u devam edip g i d i y o r d u . 1848 senesi s o n l a r ı n a d o ğ r u B a l k a n l a r ı d o l a ş a n F r a n s ı z zabitlerinin v e r d i k l e r i raporlara g ö r e , " b i l c ü m l e t e b a a n ı n mal ve h a y a t ı n ı temin eden kavanine Dersaadeften maada M e m a l i k - i M a h r u s a n ı n h i ç b i r t a r a f ı n d a riayet o l u n m a d ı ğ ı itiraf olunabilir. H ü k ü m e t de bunu g ö r ü y o r ve itiraf e d i y o r d u . Hoşnutsuzluğun ş ü p h e s i z muhtelif sebepleri v a r d ı : İ m p a r a t o r l u ğ u n g i t t i k ç e artan 2
3
Reay
n
e
birr l\ TT V T
k C d e n
â m İ
e r
a
r
a
a
k
k
S
m
d
d
a
a
b
u
e V İ
V e r
İ l e r
" " * daima büyük Îa dikkat ? n ', u ? ^ - n d a a ç.kard.ğ.mız şu sat.rmekÎûh ", T ' « ^ denilen ceraim d d e - i mekruhas.yla b.esas olarak voyvodalar zamanlarında arahk tevzilerinde al.nagelen müs İr .; ; ' . » » » f i r î n için konak masarifi ve muşıran ve vulat ve saire taraflarından gelen mübaşirlere verildi denilerek tahsil olunagelen hizmet-, mubaşiriyyenin ve sair buna mümasil olan bir takım meba0
lr
m a
a
n
m
m
l h t
a
h
İ
V a
e
t
İ
h
e t m e k t e d İ r :
T
a
ma
i f a t
n
n
f
V e k
ü
i
z
a
a
l
S
e
a
s
b
i
a
y
V
i
e
e
k
u
r
(
â
F
d
e
r
m
İ S y a
a
n
â
i
î
m l
S
8
A r , . 14/1. i. 46, 29 rebiyülevvel 1265, melf. Fransalû Offi allerin takriri. çy
A„ir daır
2 7 0
"T - ! u^f ^ gönderilen b.r hatt-, a y e t
m e k t e < 1 İ r :
a
y
n
C
a
b İ r
T
a
n
2
İ
m
a
t
M e c l İ 3 İ
d
ih as edilmesine hümayunda padişah idaredeki yolsuzlukTardan T a n Z İ m a t
2
3
5
a
R?: ; ı r \ r ; - ^ vns> ar I b f 1 ^ ^ " 1*™°**** * W . uba9.1ar, zabtıyeler ve sa.r memurlar, reayayı bu gibi bir çok gayri kanunî vergi lerle ezmekte berdevam idiler. 2
1
i k t i s a d î ve malî s u k u t u , h a l k ı n ve m e m u r l a r ı n taassup ve emniyetsiz likleri, ş i d d e t l i menfaat t e z a t l a r ı , Tanzimat siyasetinin halk t a r a f ı n d a n benimsenmemesi, dahilî ve haricî gailelerin ç o k l u ğ u v . s. b u n l a r ı n b a ş ı n d a gelir. Fakat Tanzimatm, İ m p a r a t o r l u k dahilinde istenen k a y n a ş m a y ı , s ü k û n ve refahı getirememesi sebeblerini a r a ş t ı r ı r k e n b ü t ü n b u n l a r ı n tesirini teslim ve k a b u l etmekle beraber b u arada bilhassa arazi meslesi ü z e r i n d e d u r m a k l â z ı m g e l d i ğ i n e kaniiz. Ger ç e k t e n İ m p a r a t o r l u ğ u ileri ve s a ğ l a m b i r camia haline getirmenin i l k merhalesi o l a r a k kabul edilen r e a y a n ı n temin ve tatmini mese lesi, her ş e y d e n ö n c e b ü y ü k ç o ğ u n l u ğ u k ö y l ü olan bu sınıfın m a d d î h a y a t ı n ı islâh işiyle a l â k a d a r d ı . Devlet keza bunu da a n l a m ı ş g ö r ü n m e k t e d i r : V i d i n ' d e a ğ a l a r elindeki mirî arazinin r e a y a n ı n tasarrufu altına geçirilmesi meselesi bahis mevzuu o l u r k e n h ü k ü met, " B u l g a r l a r d a h u s u l ü arzu olunan h u b b - i vatan ve emniyet-i daime maddesine dahi araziye m u t a s a r r ı f o l m a l a r ı sebeb-i k a v i olacağı ,, mütalâasını ileri s ü r m e k t e d i r . ö t e taraftan r e a y a n ı n , bilhassa bazı m ı n t a k a l a r d a , toprak ü z e r i n d e orta zamana mahsus b a ğ l a r ı a r t ı k g ü ç l ü k l e t a ş ı d ı ğ ı n ı g ö r m e k t e y i z . * Bahusus b u b a ğ l a r , X V I I I . inci a s ı r sonunda g ö r ü l e n a n a r ş i k devir e s n a s ı n d a b ü s b ü t ü n a ğ ı r l a ş m ı ş t ı . V e l h a s ı l Tanzimat, her ş e y d e n ö n c e r e a y a n ı n m a d d î ve içtimaî vaziyetini t a y i n eden ve tarihî inkişaflarla çözülmez bir giriftlik kazanan arazi meselesini halletmek zorunda bulunu y o r d u . Bu mesele hakikaten halledilmez denebilecek kadar ç e -
h
3
y
H
y
y
e
n
İ
n
d
d
i: r a f ? b Î " — - . - a , > s i he ne kadar kesb-ı ıst.krar etmişse de nizamât-! müteferria henüz bir kararsızhk halinde bulunduğu cihetle usu,-i idare-i mülkiyenin her şubesinde bir n v nok san ve ha el görünmekte ve bu hal ise maksad-, sahiha vusule manî ve hail olmakta olduğundan art.k su ahva!-i müşevveşenin islâhma k e m a l e e k l y y S ve .htımamda bu.unmak farz derecesine varm.şt.r...» (Lûtfi tarihi, C . I X . Türk Tarıh Kurumu yazmaları arasında, Zeyil 20).
1
Bu hususta bak. Tanzimat, I, S. 223-439. - Engelhardt diyor k i : «ahval-i iktısadiye-i memleket son derece bais-i endişe olmasaydı Türkiyenin nail-i teced düt olacağına inanılabilirdi.» (Türkiye ve tanzimat, 253). 2
Arş. 42/1, 17 rebiyülevvel 1267, Arz tezkiresi. Vidin'e isyan dolayısile gönderilen fevkalâde komiser Rıza paşa, «havali-i mezkûre reayasına bir muhabbet-i vataniye hası! olmak için kurâ-i mezkûre ara zisinin bedelât-ı münasibe ve tapu ile emsali misillû tebaa-i mevcudeye d^ruhde olunması» nı tavsiye etmektedir (Arş. 33/5. İ. 585, Rıza paşanın tahriratı). - Di ğer taraftan Bosna'dan Tanzimatm tatbiki dolayısile Meclis-i Ahkâm-ı Adliyede tanzim edilen bir raporda rastladığımız şu ifade de dikkate şayandır : «Tanzimattan murad-ı aslî menâfi-i hazinenin istihsali olmayıp mezalim ve taaddiyatın defiyle ahali ve tebaanın istikmal-i asayiş ve refah-i halleri kaziyesi» dir. (Arş. 14/1, İ. 46, 29 rebiyülevvel 1265, Meclis-i Ahkâm-ı Adliye mazbatası). Hükümet isyan korkusu ile Bosna'da 1848' de angaryayı kaldırmağa karar verecektir. Kıymetli tetkiklerile Osmanlı İmparatorluğunun arazi hukukunun ve toprak siyasetinin mahiyetini aydınlatan Prof. ö . Lûtfi Barkan Tanzimat devrinde toprak 3
4
5
9
10
TANZİMAT V E B U L G A R
MESELESİ
tındı; zira devlet, b u hususta r e a y a y ı tatmin için y a p a c a ğ ı her t e ş e b b ü s t e beylerin ve a ğ a l a r ı n muhalefetiyle k a r ş ı l a ş m a k t a i d i ; Ikı tarafı da ayni zamanda hesaba katmak icabediyordu. Meselâ biraz a ş a ğ ı d a g ö r ü l e c e ğ i g i b i Bosna'da, 1849 da r e a y a n ı n ayak l a n m a s ı n ı ö n l e m e k ü z e r e y a p ı l a n İslâhat, b u sefer beylerin isyan etmesine sebebiyet v e r m i ş t i r . V i d i n isyanını a n l a t ı r k e n bu vazi yetin Bosna'ya m ü n h a s ı r k a l m a d ı ğ ı n ı g ö r e c e ğ i z . T a n z i m a t ç ı l a r , İslâ hat e s a s l a r ı n ı maddeler halinde tesbit etmekte g ü ç l ü k ç e k m i y o r l a r d ı ; fakat b u n l a r ı t a t b i k ederken İ m p a r a t o r l u ğ a mahsus ş a r t l a r ı n meydana ç ı k a r d ı ğ ı z ü m r e l e r i n muhalefetile o ğ r a ş m a k , i c a b ı n d a kanlı m ü c a d e l e l e r e g i r m e k mecburiyeti k e n d i n i g ö s t e r m e k t e i d i . B ü y ü k arazi sahibi a ğ a l a r ı n , İ m p a r a t o r l u k ö l ç ü s ü n d e ehemmiyeti h a k k ı n d a şimdilik k a t î b i r h ü k ü m verememekle beraber mevzuu bahsimiz olan m ı n t a k a d a ( V i d i n ' d e ) buna gayet bariz olarak rast l a m a k t a y ı z . B ö y l e c e Rumeli'nin m ü h i m b i r b ö l g e s i n d e reaya, e k d i ğ i toprak ü z e r i n d e tasarruf h a k k ı n d a n mahrum, a d î b i r k i r a c ı vazi yetinde bulunurken ve b a z ı yerlerde ü s t e l i k b i r t a k ı m feodal y ü k ler a l t ı n d a e z i l i r k e n h ü k ü m e t ekseriya b ü y ü k gaileler ç ı k a r k o r kusu ile meseleye el atmaktan bile ç e k i n i y o r d u . Hemen hemen Bosna'daki vaziyete y a k ı n feodal b i r rejimin h ü k ü m s ü r d ü ğ ü V i d i n m ı n t a k a s ı n ı n , Bosna g i b i m ü z m i n b i r isyan m ı n t a k a s ı o l m a s ı , " B u l g a r i s t a n ı n en m ü h i m ve nazik mahalli „ s a y ı l m a s ı da ş ü p h e s i z bu t o p r a k vaziyetile a l â k a d a r d ı . İlerde etrafile tetkik e d e c e ğ i m i z bu mesele bizi ş u neticeye g ö t ü r m e k t e d i r : Tanzimat, devlet t e ş k i latının yeni b a ş t a n tanzimi kadar ve b e l k i ondan ç o k daha ehem1
2
meselesini incelerken mücerred kanun maddeleri üzerinde çalışmış ve bu sahada lanzımat toprak siyasetinin liberal zihniyete uygun mutlak bir mülkiyet rejimine doğru inkişaf ettiğini tesbit etmiştir (Tanzimat, I , 321-421). Biz bu tedkikle, hayata daha yakın vesikalar üzerinde Tanzimat toprak siyasetinin diğer bazı hususiyetlerini meydana koyacağız. Bundan başka ileriki sahifelerde Prof. Barkan'ın tahmini hilâfına reaya isyanlarının yalnız siyasî mahiyette olmadı ğını, bilhassa ziraî - içtimaî bir durumun neticesi olduğunu göstereceğiz. Vidin için Meclis-i Ahkâm-ı Adliyede tanzim olunan bir lâyihada, «O ma kule ağalar fırsat buldukça bir taraftan zulüm ve taaddilerini arttırıp reayayı bayağı kendi esirleri hükmüne koymuşlar» dır, denilmektedir (Arş 33-5 i 585 ma'bata)! ^ ^ ™ n komisyonda tanzim 'olunan 1
d a İ r e S İ n d e
2
a k d o l u
Arş. 10/1, Arz tarihi 11 şevval 1262,
Bulgaristanın en nazik bulunan V i
din eyaletine Hüseyin paşanın memuriyeti keyfiyetine 2 a
e
!833 t
h U r
A
^
H Ü S e y İ
"
P a Ş a d l r
-
V i d İ n d e
İ l k
v a I i l i
?
î
ve teferruatına dair (Bu 1
2
4
9
rebiyülevvelindedir
İMPARATORLUĞUN
11
UMUMÎ DURUMU
m i y e t l i içtimaî b i r inkilâbı b a ş a r m a k zaruretinde i d i : İmparatorluk içtimaî bir muvazenesizlik içinde bocalıyordu. Devlet müttehid Osmanlı camiasını, yeni müsavata Osmanlılığı tahakkuk ettirmek için her şeyden önce Anadolu ve Rumeli'de hâlâ kuvvetle yaşıyan vücuh ve âyanı, büyük arazi sahibi ağa ve beyleri ortadan kaldır mak zorunda idi. Reayayı tatmin ve teskin etmenin ilk şartı bu idi. Tanzimat, h â l â en iptidaî g ö ç e b e h a y a t ı n d a n en koyu b i r feoda lizme kadar her t ü r l ü içtimaî z ü m r e n i n y a ş a d ı ğ ı vasi İ m p a r a t o r l u k dahilinde, m e r k e z i y e t ç i , muntazam devlet kadrosunu k u r m a k için muazzam meseleler k a r ş ı s ı n d a bulunuyordu. Neticede g ö r ü l ü y o r k i İ m p a r a t o r l u ğ u n içtimaî - i k t i s a d î noktadan d o ğ r u bir tablosu v ü c u d a g e t i r i l m e d i k ç e , T a n z i m a t ı n toprak ve i s k â n siyaseti h a k k ı n d a tam ve etraflı e t ü d l e r y a p ı l m a d ı k ç a bizim için bu hareketin mahiyeti hak k ı n d a h a k i k i bir fikir edinmiye i m k â n y o k t u r . Biz burada, bil hassa V i d i n i s y a n ı n ı incelerken, ç o k dar b i r saha için de olsa b u n o k t a y ı m ü m k ü n mertebe a y d m l a t m ı y a çalışacağız. 1
§— 1850 tarihlerine d o ğ r u İ m p a r a t o r l u ğ u n , mevzuumuzla alâ k a s ı n o k t a s ı n d a n b i r tablosunu çizerken, 1848 A v r u p a ihtilâllerinin O s m a n l ı ü l k e s i n d e u y a n d ı r d ı ğ ı akislere dokunmadan g e ç e m e y ı z . A v r u p a y ı a l t ü s t eden b u liberal ve millî hareketlerin b u s ı r a d a b ü t ü n Balkanlar'da g ö r ü l e n heyecanda o l d u ğ u gibi, 1849 ve 1850 V i d i n i s y a n l a r ı n d a da b i l v a s ı t a m ü h i m tesirleri o l m u ş t u r . 1848 ihtilâlleri A v u s t u r y a i m p a r a t o r l u ğ u n a b u l a ş ı p ta milliyetlerin u m u m î bir k ı y a m ı mahiyetini aldığı zaman, O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u için 2
1 Avrupa için Şark Meselesi, Osmanlı İmparatorluğunun inhilâliyle meydana çıkmış bir meseledir. Bu dağılışın derin ve hakikî sebeplerini araştırmak lüzumu yeni yeni anlaşılmaktadır. Bu sahada bazı kitaplarda, sistemsiz olmakla beraber bu tarihin esas âmillerini teşkil eden köylü sınıflarına ve araz. meselelerine ol dukça mühim bir yer ayrıldığın, görmekteyiz (Meselâ bakınız : J . Ahcel, Peuples et nations des Balkans, 2e éd. Paris, 1931; N. İorga, Histoire des Etats balka niques) . Fakat, şüphesiz bu sahada, meselenin ehemmiyetim ve çetinliğini gorup anlamaktan başka yapılmış esaslı bir şey yoktur. 2 Avusturya idaresindeki Sırpların, 1848 ihtilâlinde Macarlara karşı muhta riyet kazanmak için ayaklanmalar, hadisesinden ilham alan bir Bulgar komitecisi şunlar, yazmaktadır : «Avusturya Sırpları Macardan ayrılarak 1 endi kendilerine bir voyvodal'k oldular. İnşallahi taâlâ ikbalimiz olduğu halde bu günlerde o gü neş bizleri dahi ıs.tacaktır..» (Arş. 24/2. İ. 66, 9 ramazan 1266, Rumeli orduy-i hümâyûnu müşiri devletlû Ömer paşadan Niş ve havalisi hakkında serasker paşa canibine gönderilip sadarete sunulan tahrirat).
12
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
İMPARATORLUĞUN UMUMÎ DURUMU
ufukta vahim tehlikeler b e l i r m e ğ e b a ş l a m ı ş t ı : E v v e l â O s m a n l ı hu d u t l a r ı n ı n hemen y a n ı b a ş ı n d a koca A v u s t u r y a i m p a r a t o r l u ğ u n u temelinden sarsan bu millî ihtilâllerin ayni unsurlarla m e s k û n Os manlı i m p a r a t o r l u ğ u s a h a l a r ı n a da sirayeti; sonra, A v r u p a n ı n bu u m u m î k a r g a ş a l ı ğ ı sayesinde elleri serbest kalan R u s y a n ı n O s m a n l ı devleti aleyhine menfaatler teminine k a l k ı ş m a s ı , daima m ü m k ü n d ü . Hemen ilâve edelim k i bu i k i ihtimal de k ı s m e n g e r ç e k l e ş m i ş t i r . 1
O s m a n l ı ricali k o r k u ve e n d i ş e içinde i d i . S a d r a z a m " d ü v e l - i sairenin d u ç a r o l d u k l a r ı ihtilâlât cihetiyle b ü t ü n âlemin b u l u n d u ğ u hal-ı buhrandan S a l t a n a t - ı Seniyyenin sâlim ve g â n i m ç ı k a c a ğ ı n ı eltaf-ı aliyye-i i l â h i y e d e n me'mul,, etmekte i d i . Fakat k a r ı ş ı k l ı k emareleri daha o andan itibaren k e n d i n i g ö s t e r m e ğ e b a ş l a d ı . A v u s t u r y a idaresindeki H ı r v a t l a r ve S ı r p l a r , Macarlarla muharebeye t u t u ş t u k l a r ı zaman S ı r b i s t a n b e y l i ğ i n d e n bir ç o k S ı r p l a r ı n , Rusya nın g ö n d e r d i ğ i s i l â h l a r l a s i l â h l a n ı p ı r k d a ş i a r m ı n y a r d ı m ı n a k o ş m a s ı n a Beylik h ü k ü m e t i , Babı Âlinin i h t a r l a r ı n a r a ğ m e n , mani o l a m a m ı ş t ı . "Devlet-i A l i y y e S ı r p l û l a r m ı n yine bunlarla ( A v u s t u r y a ı s l a v l a n ile) birlikte hareket etmesi bilâd-ı S ı r b i y e y i ve c i v a r ı n d a bulunan sair e y a l â t ı muhatara-i a z î m e y e ilkâ,, e d e b i l i r d i . Gerçek ten de müfrit İslâvlık hissiyatı ile m e ş b û olan bu S ı r p ihtilâlcileri mutiane bir siyaset t a k i p ettiği için h o ş a g i t m i y e n prens A l e k sandr K a r a - y o r g e v i ç ' i devirmek ve O s m a n l ı l a r ı memleketten temamen ç ı k a r a r a k S ı r b i s t a n ı n istiklâlini ilân etmek i s t i y o r l a r d ı . H a t t â bununla da k a l m ı y a r a k B u l g a r l a r ı da h u d u t l a r ı içine alan b ü y ü k bir cenup islav devleti (Yugo-slavya) k u r m a k emelinde i d i l e r . 2
3
4
5
1
Avrupayı ihtilâller sarmas.yla beraber, 13 Ağustos 1848' de (13 ramazan 3264) Tanzimatın baş., garpç, ve liberal Koca Reşit Paşa hükümetin baş.na geti rilmişti. * 2
Arş. 14/1, İ. 46, 29 rebiyülevvel 1265, Arz tezkiresi. Rusya Sırbistan'a gizlice on bin silâh göndermişti. Bundan haberdar olan Babı Alî Rusya hükümeti nezdir.de protestoda bulundu (Mezkûr irade). Mezkûr irade." 3
Nihayet B a b ı
5
Sırp
hükümetine
ihtarda
bulunmağa
karar
verdi. H ü k ü m e t Bulgaristanda da m ü h i m tedbirler almak l ü z u m u n u his etti ve "yolsuz harekete cüretleri vukubulursa S a l t a n a t - ı Seniyye nin b a ş l a r ı n a v u r m a ğ a ve terbiyelerini v e r m e ğ e muktedir ve hazır b u l u n d u ğ u n u g ö s t e r m e k için Rumeli k ı t a s ı n d a bir k u v v e i ihtiya tiye teşkil,, olunarak S ı r b i s t a n hududunda ve B a l k a n l a r ı n ş i m a l i n d e y e r l e ş t i r i l m e s i n e karar v e r i l d i . Bab-ı Âlî Bosna ve Hersek'teki vaziyetin nezaketini de g ö z d e n k a ç ı r m ı y o r ve A v r u p a ihtilâllerinin buralara b u l a ş m a s ı n d a n c i d d î olarak e n d i ş e d u y u y o r d u . Bu sebepden devlet, burada en zarurî b a z ı İslâhatı b ü y ü k bir t e e n n î ile t a t b i k a çalıştı ; k a r ı ş ı k l ı k ç ı k a r korkusu ile T a n z i m a t ı n i c a b e t t i r d i ğ i d i ğ e r yenilikleri sonraya b ı r a k t ı . Y a b a n c ı matbuata kadar akseden ve r e a y a n ı n t o p r a ğ ı n sahibi beylere k a r ş ı b a ş l ı c a ş i k â y e t mevzuu olan a n g a r y a l a r ı k a l d ı r m a k ve beylere verilen hisseleri tahdid ve tesbit etmek h ı n s t i yan k ö y l ü l e r i n isyan hareketlerini ö n l e m e k için y a p ı l m a s ı icabeden en m ü b r e m İslâhatı teşkil e d i y o r d u . Filhakika h ü k ü m e t i n t e ş e b b ü s ü y l e beyler, reaya ile mukavele yaparak her t ü r l ü angaryadan v a z g e ç m e ğ e razı oldular. Fakat buna karşılık m a h s u l â t t a n b e ş d e bir veya dokuzda bir hisse yerine ü ç t e bir hisse a l a c a k l a r d ı . Esasen ü ç t e bir a l a n l a r ı n eskiden beri hiç bir ş e k i l d e a n g a r y a h a k l a r ı y o k t u ve bunu ancak örfü adet hilâfına y a p m a k t a idiler. Bittabi bunlar da ilga o l u n d u . Bab-ı Â l i n i n bu t e ş e b b ü s l e r i Bos na'da karışıklık ç ı k m a s ı n a mani o l a m a d ı . Beyler g a y b e t t i k l e r i men1
2
3
4
5
1
Mezkûr irade ve arz tezkiresi. - Engelhardt'ın verdiği malûmata nazaran, 1849 başlarında bir ihtiyat tedbiri olarak silâh altına çağrılan redif sınıfı ile ordu mevcudu takriben 50 bin kişi arttırılmıştır. (Türkiye ve Tanzimat, 84). 1845-1846 senelerinde beylerin isyan hareketleri ve reayaya yaptıkları zulümler hakkında bak : Lûtfi tarihi, VIII, 465-472. 2
3
4
Ayni tarihte bir Fransız zabiti, sefaretine gönderdiği raporda diyor k i : «Eğerçi Sırplıların Osmanl, aleyhinde şikâyâta hiç bir sebepleri yok ise de fakat hemcivar olan Bosna ile Bulgaristan sekenesinin Zat-ı Şâhânenin ehl-i İslâmdan olan tebaası taraflarından gördükleri renciş ve taaddiyâtı hikâye ile husumet-i kadîmeyi ikaz eylemeleri muhtemeldir.» (Arş. 14/1, İ. 46, 29 rebiyyülevvel 1265, Mukaddemce Eflâk ve Buğdan ve Sırbistan taraflarına gidip avdet etmiş olan Fransa'.u offiçiyallerin ceneral Opik (Aupick)'e vermiş oldukları takrirlerin hulâ sasının tercümesi)
Âlî,
13
«Külliyât-ı Tanzimat'ın taahhuru şıkkını ihtiyar emr-i zarurî olup...» (Mez
kûr irade). * «Reayanın minelkadim islâmdan gördüğü ve çekdiği taaddiyat pek çok daire-i tahammülden hariç olmağla ye's ve füturlarını istilzam ederek ikide bir bir ecanibe müracaatla şikâyet ve istiane eylediklerine...» (Mezkûr irade, Bosna valisi M. Tahir paşanın tahriratı). Nitekim Rusya hükümeti daha 1842 de «Bosna reayası hakkında gerek küçük memurlar ve gerek ehl-i islâm ile Arnavutlar taraflarından yeniden bir takım mezalim ve teaddiyat yapıldığından» bahs ile bunların izale ve men'ini istemiştir. (Bak. S. 4, not 2). H . İnalcık, Bosna'da Tanzimatın tatbikine dair vesikalar, Tarih ves. mec. V. 5
14
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ İMPARATORLUĞUN
faatın b ü y ü k l ü ğ ü n ü a n l a d ı k ç a mukaveleleri b o z m a ğ a ve karışıklık ç ı k a r m a ğ a çalıştılar. Ç o k g e ç m e d e n Saraybosna'da v e Bihke taraf l a r ı n d a bir isyan hareketi b a ş l a d ı ( H . 1265 s o n l a n - M . 1849). H ü k ü m e t , bu isyanı ş ö y l e b ö y l e b a s t ı r m a ğ a muvaffak o l d u ise d e beylerin muhalefeti hiç b i r zaman k ı r ı l m a d ı ve ilerde V i d i n isya nını a n l a t ı r k e n g ö r e c e ğ i m i z g i b i h ü k ü m e t , Devlet otoritesini k u v vetlendirmek ve İslâhatı kuvveden fiile ç ı k a r m a k için Rumeli ordusu müşiri Ö m e r P a ş a y ı f e v k a l â d e s a l â h i y e t l e Bosna'ya g ö n d e r m e k mecburiyetinde k a l d ı . (1850 H a z i r a n ) . 1
2
1848 A v r u p a ihtilâllerinin O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u dahilinde g ö r ü l e n en m ü h i m akislerinden biri, ş ü p h e s i z E f l â k ' d a v u k u a gelen ihtilâldir. Ş i m d i d e n söyliyelim k i bu ihtilâl neticesinde hasıl olan durum, B u l g a r l a r ı n 1850 de V i d i n ' d e ç ı k a r d ı k l a r ı i s y a n ü z e r i n d e kuvvetle m ü e s s i r o l m u ş t u r , 3
Rumenler a r a s ı n d a i l k isyan harketi, A v u s t u r y a imparatorlu ğ u n a dahil bulunan Transilvanya Rumenlerinin Macarlara k a r ş ı a y a k l a n m a l a r ı y l a b a ş l a d ı , ve hareket Memleketeyn'e sirayet etmekte 4
1
Lûtfi tarihi, IX, Tarih Kurumu yazmaları ara9inda. Ömer paşanın hareketinden az sonra da «cesamet ve nezaket-i mülkiyesi cihetile sair bazı yerlerde olduğu misillû» Bosnada dahi bir meçlis-i kebir teşki line karar verildi (Takvim-i Vekayi,' 19 Ramazan 1266, defa 428). Ömer paşa 1750 - 51 kışında kuvvet kullanarak Bosna aristokrasisinin kuvvetini kırdı ve idareyi feodal karakterinden kurtararak burasını merkeze bağladı. - Ömer paşa Almanya islavlarından idi. Orada mühendislik tahsil ederken Türkiyeye gelip müslüman olmuş ve askeriyeye intisap etmiştir. İlk mühim vazifesi Memleketeyne, 1848 ihtilâli dolayısile gönderilen ordunun kumandanlığıdır. Az sonra (1265 Recep -1849mayıs) vezirlik rütbesile Rumeli müşiri tayin edilmiştir. Sicill-i Osmânî bun dan sonra onun, Arnavudluk İslâhatına memur olduğunu yazarsa da (III, 602) o, bu tarihte Bosna İslâhatına gönderilmiştir. Bundan sonra Kirim harbinde başku mandanlığa getirilmiş, nihayet bir çok büyük memuriyetlerden sonra 1871 de vefat etmiştir. Bak: İlerde, bölüm V I . Burada da ziraî - içtimaî mesele davanın esasını teşkil etmekte idi. Ru men köylüsü macar beyi için senede 52 gün öküzlerile, 104 gün de koli ile an garya işlemeğe mecburdu (J. Ancel, Manuel historique de la Question d'Orient, 133). Fransızların bu tarihlerde Eflâk ve Buğdan'da yaptıkları tahkikata göre burada da «ahalî-i kurâ emlâk ve erazi istimlâkinden bilkülliye mahrum olmağla istediği gibi nakl-i bilmekâna ve ücret-i yevmiyelerinin fiyatını eshab-ı emlâk ile kat' etmeğe muktedir olmadıklarından bunlar bilfiil esir hükmünde bulunup..» (Arş. 14/1, İ. 46, 29 rebiyülevvel 1265, meif. Tuna nehri sevahilinde bulunan Memleketeyn ile Bulgaristanın ahvaline dair lâyihadır). 2
3
4
15
UMUMÎ DURUMU
gecikmedi. B u ğ d a n ' d a prens Mihal S t u r c a ' n ı n aldığı tedbirler saye sinde isyan t e ş e b b ü s ü akim b ı r a k ı l d ı . Fakat B ü k r e ş ' t e , bilhassa liberal vatanseverlerden m ü r e k k e p ihtilâlciler gurubu galebe ede rek h ü k ü m e t i ellerine g e ç i r d i (25 Haziran 1848) K Bunun ü z e r i n e Babı Âlî t a r a f ı n d a n vaziyetin t a h k i k i için a m e d î - i Divan-ı H ü m a y u n Fuat efendi ( m e ş h u r Fuat P a ş a ) B ü k r e ş ' e g ö n d e r i l d i . Bilhassa Ruslara k a r ş ı cephe alan ihtilâlciler, O s m a n l ı l a r a y a k l a ş m a k isti y o r l a r d ı . Fakat her halde R u s l a r ı n e n t i r i k a l a r ı neticesi olarak ş e h i r d e k a r g a ş a l ı k ç ı k t ı . Y e r k ö y ü ' d e n B ü k r e ş ' e gelen O s m a n l ı askerlerile Rumenler a r a s ı n d a bir ç a r p ı ş m a oldu. O s m a n l ı kuvvet leri ş e h r e hakim olarak ihtilâlcileri tevkif ve hapsettiler. Bu kar g a ş a l ı k l a r ı bahane eden Ruslar da B ü k r e ş ' e bir işgal ordusu sok makta gecikmediler. B a b ı Âlî, Ç a r h ü k ü m e t i n e bunun l ü z u m s u z o l d u ğ u n u b i l d i r d i ise de Ruslar, memleketi b o ş a l t ı r l a r s a ihtilâlin tekrar b a ş l ı y a c a ğ ı n ı ö n e s ü r e r e k y e n i teşkilât t a m a m l a n ı n c a y a kadar burada kalmak k a r a r ı n d a o l d u k l a r ı n ı a n l a t t ı l a r . S a d r a z a m ı n arz ettiği g i b i " R u s y a l u l a r ı n d e r d ü emeli orada Devlet-i A l i y y e d e n geri kalmamak ve birer vesile ile hukuk-i cedit kazanmak,, o l d u ğ u meydanda i d i . 20 b i n O s m a n l ı askerine mukabil memlekete 60 b i n rus girmişti. Bu yeni durum i k i Devlet a r a s ı n d a Balta - Limanı a n l a ş m a s ı y l a tesbit ve tanzim o l u n d u (1 M a y ı s 1849). Burada B a b ı Âli hemen n o k t a s ı n o k t a s ı n a Ç a r H ü k ü m e t i n i n tekliflerini k a b u l etmek zorunda k a l m ı ş g ô r û n m e k t ë d i r . Bu Rus işgali, V i d i n isya n ı n d a n sonra ta 1851 tarihine k a d a r u z a m ı ş ve Bulgaristan'da g ö r ü l e n isyan t e z a h ü r l e r i ü z e r i n d e b ü y ü k b i r r o l o y n a m ı ş t ı r . İşgal hadisesi İngiltere ve F r a n s a ' y ı hareketsiz b ı r a k m a m ı ş t ı r . 2
3
4
5
3
7
8
1
Bunların proğramında, millî bir idare ve bütün Rumenlerin ittihadı mad deleri yanında angaryanın ilgası en mühim noktalardan birini teşkil etnekte idi. (J. Ancel, mezkûr eser, 134). The Cambridge Modern History, XI, 284. Lûtfi tarihi, VIII, 169, Tuna başbuğu miralay Salih beyden Vidin Valisi Hüseyin paşaya gönderilen şıkka. Lûtfi tarihi, VIII. 520, Memleketeyn meselesine dair Meclis-i has mütalaatını şamil tezkire-i maruza sureti. Lutfi, VIII, 528, Eflâk meselesine dair diğer tezkire-i maruza sureti. Not 4. de söylenen tezkire ile muahedeyi karşılaştırınız. 1 Mayıs 1851 den itibaren Rus askerleri Tuna'nın sol sahilini terk etmiye başlamışlardır. (N. Iorga, Hist. des Etats balkaniques, 330). Bak. ilerde, bölüm VI. 2
3
4
5
6
7
8
16
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
Her i k i devlet birlikte, Rus askerinin Memleketeyn'den b i r an evvel çekilmesi ve R u s l a r ı n m ü d a h a l e l e r i n i ilerletmelerine meydan verilmemesi için B a b ı Âlî ü z e r i n d e tesir y a p m a ğ a ç a l ı ş m ı ş l a r d ı r . Bilhassa Fransa, Balkanlarda Rus nüfuzunun ö n l e n m e s i için bun dan sonra da m ü t e a d d i t t e ş e b b ü s l e r d e b u l u n m u ş , O s m a n l ı H ü k ü metini m ü t e m a d i y e n teyakkuza davet e t m i ş t i r . 1848 ihtilâllerinden sonra Rusya ile G a r p devletleri a r a s ı n d a g i t t i k ç e artan b u reka betin sonunda Kırım harbi g i b i silâhlı b i r ihtilâfa v a r a c a ğ ı n ı o za man kimse tahmin edemezdi. H ü l â s a , O s m a n l ı Devleti X I X . uncu a s ı r o r t a l a r ı n a d o ğ r u fiilen Garp devletlerinin vesayeti altına g i r m i ş bulunmakla beraber Rus y a ' n ı n d a i m î tehditleri bertaraf edilebilmiş d e ğ i l d i . Bilhassa 1848 de A v r u p a milletleri eski nizamı ş i d d e t l e d e v i r m e ğ e k a l k d ı k l a r ı ve G a r b ı n iç buhranlarla b o c a l a d ı ğ ı b i r zamanda, bu d ı ş tehlike tamamile kendini g ö s t e r m i ş t i . Ö t e taraftan Devlet, bu anda k e n d i içerisinde de h a y a t î b i r d ö n ü m n o k t a s ı n d a i d i . H ı r i s t i y a n reaya meselesini m ü s b e t bir ş e k i l d e halletmek ve i m p a r a t o r l u ğ u G a r p ö r n e k l e r i n e g ö r e m e r k e z î b i r devlet haline getirmek d a v a s ı n a g i rişilmiş ve bu tarihe k a d a r da haricî ç e r ç i v e d e epi d e ğ i ş i k l i k l e r y a p ı l m ı ş bulunuyordu. Fakat için için k a y n ı y a n milyonlarca reaya nın durumunu d ü z e l t e c e k derin b i r ziraî İslâhat işi b a ş a r ı l m a d a n İ m p a r a t o r l u ğ u c i d d î b i r ş e k i l d e yenilemiye . i m k â n y o k t u . Diğer taraftan reaya h o ş n u d s u z l u k l a r ı bilhassa 1848 A v r u p a ihtilâlleri dolayısiyle her tarafta b ü s b ü t ü n e n d i ş e v e r i c i b i r hal almakta i d i .
İMPARATORLUK
İDARESİNDE
UMUMÎ
BULGARLARIN
DURUMU
1
işte bu s ı r a l a r d a , Bosna'daki k a r ı ş ı k l ı k l a r d a n sonra, tam da ayni sebepler y ü z ü n d e n , B u l g a r i s t a n ı n şimal ucunda, V i d i n ' d e b i r k ö y l ü i s y a n ı patlak verdi. Şimdi, bu i s y a n ı n tafsilâtına girmeden ö n c e B u l g a r l a r ı n umumiyetle bu tarihten ö n c e k i d u r u m l a r ı n ı g ö s t e r m e ğ e çalışacağız. 1
«Hatta Bulgaristan ile Bosna'nın menafii hakkında Sırbistan dahi Dersaadette beyhûde çalışmaktan kendisine fütur gelmekle o da Memleketeyn-i mezkûreteyne rouvafakatİa panslavist efkâr ve üsulü Devlet-i Aliyye hakkında günden güne kesb-i vahamet eylemekte olan Rusyalûnun kucağına varmağa tereddüt etmiyeceği rivayet olunmaktadır. İşbu ahval zaten uygunsuz olduğundan başka Rusyalû tarafından Eflâk ve Buğdan memleketlerinin istilâsı karşısında bir kat daha kesb-i vahamet etmetedir.» Arş. 14 II, I . 46, 29 rebiyülevvel 1265, Fransa elçisine gelen tahrirat.
Patrikliğin Bulgarları rumlaştırma siyaseti.— Aksülâmel ve millî uyanış.— 1841 den önce muhtelif isyan teşebbüsleri.— Niş isyanı (1841).— Kalas ve Ibrail hadiseleri.— Bulgaristan da hoşnudsuzluğun devamı.— Tahrikat.— Sırbistan ve Bulgarlar. X V I I I . inci a s r ı n s o n l a r ı n d a d ü n y a c a a r t ı k Bulgar n a m ı y l a b i r millet t a n ı n m ı y o r d u . Bu tarihlerde B a l k a n l a r ı d o l a ş a n âlim ve seyyahlar, Tuna nehri ile Ege denizi a r a s ı n d a yalnız T ü r k l e r d e n ve rumlardan bahsetmektedirler . K a p o d i s t i r y a (1816 - 1822 ara s ı n d a Rusya hariciyesini idare e t m i ş d i r ) , 1828 de ç a r I . N i k o l a ' y a g ö n d e r d i ğ i bir projede, Balkanlarda b e ş h ı r ı s t i y a n devlet tasavvur etmekte ve b u l g a r l a r l a m e s k û n s a h a y ı S ı r b i s t a n ' a ilhak etmekte idi . Fakat a s r ı n i k i n c i y a r ı s ı n d a b ü t ü n A v r u p a , b u î g a r l a r ı Bal k a n l a r ı n en k a l a b a l ı k milletlerinden b i r i olarak t a n ı y a c a k , siyaset â l e m i n d e g i t t i k ç e ' y ü k s e l e n b i r tonda Bulgar halkının h a k l a r ı n dan bahsedilecek, ve nihayet 1878 de Berlin muahedesile Bulgar milletine m ü s t a k i l s i y a s î b i r v a r l ı k t a n m a c a k d ı r . Buna, sırf b a z ı b ü y ü k devletlerin siyasî maksat ve k o m b i n e z o n l a r ı y l a izaha k a l k ı ş mak ş ü p h e s i z y a n l ı ş b i r hareket olur. Bu netice, daha ziyade, O s m a n l ı s i y a s î , içtimaî n i z a m ı n d a k i inhilâl ile beraber, tarihten s i l i n m e ğ e 1
2
3
1
N. Staneff, Geschichte der Bulgaren, Leipzig 1917, S. 43. - Meşhur islav filologu Schafarick, 1826 da Budapeşte'de çıkardığı İslav Edebiyatları Tarihinde elin de hiç bir bulgar kitabı bulunmadığını ve bulgarların ancak 600 bin kişiden ibaret bulunduğunu yazmaktadır ( L . Léger, La Bulgarie, Paris 1885, S. 45). Ahmed Refik, Hazine-i Evrak'daki araştırmaları neticesinde, resmî türk vesikalarında bulgar adının ilk defa H . 1209 ( 1794 ) tarihlerine doğru kullanıldığını tesbit etmektedir (Türk İdaresinde Bulgaristan, Edebiyat Fakültesi Mecmuası, C . VIII, Say, VI, S. 65) , H. Batowski, Le mouvement panbalkanique, Revue International des Etudes balkaniques, 111e année, T. II, S. 330. Babı Âlî tarafından verilen 1870 Eksarhlık Fermanı, Bulgar milletinin ayrı bir mevcudiyete sahip olduğunu gösteren ilk resmî vesika mahiyetindedir. Fermanın onuncu maddesi «Bulgar Eksarhyasınıu» hudutlarını çizerken hakikatte bulgar milletinin hudutlarını çizmekte idi. 2
3
18
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
m a h k û m g i b i g ö r ü n e n bu halk a r a s ı n d a d o ğ a n h a k i k î bir millî k a l k ı n m a hareketine b a ğ l ı d ı r . Bulgarlar, yeniden benliklerini bulmak ve millî varlıklarını k a b u l ettirmek için her sahada çetin mücadeleler yapmağa mecbur olmuşlardır. Bulgar halkı bilhassa XVIII. a s ı r s o n l a r ı n d a varlığını temelinden tehdid eden b ü y ü k bir tehlike k a r ş ı s ı n d a bulunuyordu: Rumlar, o n l a r ı n b ü t ü n t a r i h î ananelerini, hatta k o n u ş d u k l a r ı dili ortadan k a l d ı r m a k ve kendilerini r u m l a ş t ı r m a k gayretinde idiler. §— Fener muhitinde, E f l a k - B u ğ d a n ' d a yahud b ü y ü k rus şehir lerinde ticaretle zenginleşmiş ve m ü h i m mevkilere ç ı k m ı ş Rumlar a r a s ı n d a eski Bizans i m p a r a t o r l u ğ u n u ihya etmek emelleri, daha X V I I I . inci a s ı r d a kuvvetle meydana çıkmıştı. Banlar, bu maksatla, Balkanlar'daki d i ğ e r kavimleri r u m l a ş t ı r m a k için hfer t ü r l ü v a s ı t a y a b a ş vurmakta t e r e d d ü d g ö s t e r m e d i l e r . O s m a n l ı Devletinin Rum Patrikine t a n ı d ı ğ ı g e n i ş dinî ve i d a r î s a l â h i y e t l e r , b a z ı devlet va zifelerini de g ö r e n rumların imparatorluk içindeki imtiyazlı durumu, k ü l t ü r seviyeleri itibariyle y ü k s e k olmaları, hemen b ü t ü n Bulga ristan ticaretini ellerine g e ç i r m i ş b u l u n m a l a r ı bu rumlaştırma işinde kendilerine b ü y ü k i m k â n l a r vermekte i d i . D i ğ e r taraftan bulgarlar, bu temsil hareketine k a r ş ı mukavemet edecek millî bir k ü l t ü r d e n , faal merkezlerden hemen tamamile mahrum idiler. B ü y ü k ş e h i r l e r e t ü r k l e r ve rumlar hakim i d i . Bulgarlar, her hangi bir burju vaziden mahrum, k ö y l e r e yahut h ü c r a d a ğ k a s a b a l a r ı n a s ı ğ ı n m ı ş b u l u n ı y o r l a r d ı . Bulgar halkı hiçbir hayatiyet eseri g ö s t e r m i y o r d u . Os m a n l ı hakimiyeti a l t ı n d a X V I I . inci a s ı r o r t a l a r ı n a kadar bulgarca, o da yalnız dinî mevzulara m ü n h a s ı r olmak ü z e r e , ancak ü ç k i t a p ç ı k a b i l m i ş t i . Memlekette kilise ve m a n a s t ı r l a r a b a ğ l ı iptidaî mek1
2
3
İMPARATORLUKTA
Patriklik bütün Ortodoks tebaayı, tabii bu arada bulgarları, hükümet kar şısında resmen temsil eden en yüksek makamdı. Patrik, onların dinî idaresinden başka aralarındaki sükûn ve asayişten de mesûldü. Vidin isyanı dolayısıyle Pat riğin, asîleri teskin maksadıyla beyannameler gönderdiğini göreceğiz (Arş. 52-1, 28 rebiyülahır 1269, Rum Patrikhanesi tarafından tastîr olunan tenbihnamenin tercümesi). Balkanların ortasında rum demek, tüccar demekti (J. Aneel, Peuples et natinos des balkans, S. 113). — XIX. uncu asır ortalarında Varna'ya uğramış bu lunan bir seyyahın şu müşahedesi kayde değer: «Türkler vakitlerini sigara iç mek ve uyuklamakla gaçirirler; hayatın faal kısmı yunanlıların elindedir» (Schi¬ ckler, en Orient, 1858-1861, S. 20). Bu kitaplar, Roma ve Venedik'te basılmıştır ( L . Leger, Bulgarie, S. 44). 2
3
UMUMÎ DURUMU
19
teplerden b a ş k a tedris m ü e s s e s e s i y o k t u . Burada ç o c u k l a r a , pa pazlar t a r a f ı n d a n mihaniki bir ş e k i l d e , bozuk bir slavonca ile ya zılmış dinî kitaplar, mezamir ezberletilirdi. incili ezbere bilen bir kimse kâfi derecede âlim s a y ı l ı y o r d u . İşte bu vaziyet içinde, Fener Rum Patrikine t a b i olan dinî teşkilât, r u m l a ş t ı r m a işinde esas rolü oynamakta i d i . Bulgaristan'da b ü t ü n " m ü h i m dinî makamlar, esasen r u m l a r ı n elinde i d i . R ü ş v e t l e bu m a k a m l a r ı eline geçirmiş bulunan bu ruhban, ahaliden her v a s ı t a ile para s ı z d ı r m a k t a n b a ş k a bir ş e y düşünmezdi. P a t r i k l i k daha 1767 de, bulgar mazisi ve mille tinin son timsali olan O h r i d a B a ş p e s k o p o s l u ğ u ' n u da k a l d ı r m ı ş t ı . istanbul Patriki, 1800 tarihlerinde metropolitlere g ö n d e r d i ğ i b a ş k a bir tamimle de bulgar kilise mekteplerinin k a p a t ı l m a s ı n ı , kiliselerde yalnız yunanca yazılmış din k i t a p l a r ı n ı n o k u n m a s ı n ı , keza mektep lerde m ü n h a s ı r a n yunanca k i t a p l a r ı n tedrisini emretmekte i d i . Eski bulgar e d e b i y a t ı n ı n kalıntıları her yerde d i n î bir gayretle y o k edilmekte i d i . B ö y l e c e rum p a p a z ı H i l a r y o n , T ı r n o v a katederalinin m i h r a b ı a r k a s ı n d a b u l d u ğ u eski bulgar patriklerine ait k ü t ü p h a neyi merasimle y a k d ı r t m ı ş t ı r . Bulgar dilile ayin yapmak, vaizda bulunmak a r t ı k y a s a k t ı . Y u n a n k l â s i k l e r i n i n tedrisata idhaliyle islâh edilen y u n a n mekteplerinde yetişmiş bulgarlar, a r t ı k kendim lerini bulgar saymaktan u t a n ı y o r l a r d ı . Bulgar tahsilsiz, k a b a k ö y l ü m a . ı a s ı n a geliyordu. A r t ı k Bulgarlık, Rila, Hiliandar m a n a s t ı r l a r ı g i b i d a ğ l a r a sığınmış ve h u s u s î imtiyazlara malik manastırlardan b a ş k a her tarafta tamamile r u m l a r ı n m a n e v î b o y u n d u r u ğ u altına düşmüş bulunuyordu. 1
2
3
4
— Halbuki XIX uncu asır başlangıcından 1885 e kadar yapılan neşriyatın yekû nu takriben 1500 ü bulmaktadır (Mez. eser, 74). Halkın peskoposa vereceği parası yoksa mahsul ve eşyası toplatılarak pazarda satılırdı. Yunan ruhbanın bu hareket tarzı ekseriya Türklerin bile mem nuniyetsizliğini mucip olurdu (Staneff, Mez. eser, 38). — Bu rüşvet ve suiisti maller hakkında Sofroni'nin Hatıratına bakınız (Tercümesi, Leger, Mez. eser, S. 81). Müstakil bulgar patrikliği, bulgar payitahtı Tırnova'nın türkler tarafın dan zaptından sonra lağvolunarak İstanbul rum patrikliğine ilhak olunmuştu (1394). Fakat Ohrida Peskoposluğu «Bütün Bulgaristan baş peskoposluğu» un vanını muhafaza etmekte idi. C. Jireçeck, Geschtchte der Bulgaren, 515. Bulgarların millî mübeşşirlerinden Vraça peskoposu Sofroni, XVIII inci asır sonlarına doğru bulgarca vaizda bulunmak cesaretini gösteren ilk bulgardır. Fakat sonunda Eflak'a kaçmak mecburiyetinde kalmıştır. 1
1
BULGARLARIN
2
3
i
20
İMPARATORLUKTA
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
S— İşte bu suretle a d ı ortadan kalkan Bulgar milletinin, millî b i r maarif yaratabilmesi ve tekrar benliğini b u l m a s ı , ancak y u n a n l ı l a r ı n bu a ğ ı r m a n e v î ve i k t i s a d î t a h a k k ü m ü y l e uzun ve çetin m ü c a d e lelerden sonra g e r ç e k l e ş e b i l m i ş t i r . Bu m ü c a d e l e d e e v v e l â , yeni bir bulgar burjuvazisiyle beraber millî bir bulgar maarifi v ü c u d e gel miş, sonra rum kilisesine k a r ş ı bulgar e k s a r h l ı ğ m ı n kurulmasıyla neticelenen kilise m ü c a d e l e s i açılmıştır.
BULGARLARIN
UMUMÎ DURUMU
21
1
rolü o l m u ş t u r . Sofroni, b ü y ü k tesir u y a n d ı r a n eserinde bilhassa rum ruhbanının açgözlülüklerini, Pazvantoğlu zamanında B u l g a r i s t a n ı n m a r û z k a l d ı ğ ı felâketleri c a n l a n d ı r m a k t a i d i . Ese rinin sonunda d i y o r k i : " Ne kadar insan mahv, bilhassa Vidin civarındaki y e r l e r ne kadar harap oldu; insanın inanacağı gelmez. Buraları şimdi barbarların ve eşkiyaların otur duğu bir yerdir. „ Paisii bulgarlara şanlı mazilerini a n l a t m ı ş s a , Sofroni de onlara, hali h a z ı r d a k i sefaletlerini tasvir etmişti. Sofroni'nin bulgar u y a n ı ş ı n d a k i rolü bu eserle k a l m a m ı ş t ı r : O, b ü t ü n v a k t i n i vaizleri ve y a z ı l a r i y l e Bulgar gençliğini a y d ı n l a t m ı y a has retmiş va a r k a s ı n d a ateşli vatanseverler b ı r a k m ı ş t ı r . 2
3
U y u ş m u ş kalmış olan bulgar milletinin ruhuna ilk millî iman kıvılcımını Paisii a d ı n d a bir bulgar keşişi atmıştır. A t o s d a ğ ı üzerinde Hiliandar m a n a s t ı r ı n d a m ü n z e v î y a ş a r k e n rumların ve Sırpların milletine k a r ş ı g ö s t e r d i k l e r i istihfafla benliği s a r s ı lan bu ..papas , milletinin asaletini isbat etmek için Bulgar l a r ı n tarihini y a z m a ğ a k a r a r v e r d i . 1762 de t a m a m l a d ı ğ ı eser, Bulgar halkının, çarlarının ve azizlerinin tarihi ile o, bulgarlara ma zideki ş a n ve şerefi anlatmakta ve milletine ş ö y l e hitabetmektedir: "Ey Bulgar, ecdadım öğren, dilini tanı.... Ben bütün bulgarlara bizim milletimizin dahi şanlı bir millet olduğunu göstermek için bu tarihi yazmak zahmetine girdim.... Öyle bulgarlar tanıyorum ki şaşkınlıkları içinde kendi soylarım unutacak kadar ileri gidiyorlar ve bunu bilmiyorlar. Bilâkis yunanca okuma yazma öğreniyorlar; hatta kendilerini bulgar saymakdan utanıyorlar. Ey akılsız millet, Bulgar adını taşımakdan neden utanç duyuyorsun; neden öz dilinde düşünmek ve okumak istemiyorsun ?... Bulgar, gaflete düşme, dilini ve neslini öğren, onları takdir ve tazim et! ,,. Paisii, Bulgaris t a n ' d a seyahat ederek eserini kopya ettiriyor, ve bilhassa rumlara k a r ş ı a t e ş p ü s k ü r e n bu kitap, halk t a b a k a l a r ı a r a s ı n d a s ü r a t l e y a y ı larak derin bir heyecan u y a n d ı r ı y o r . 1
2
3
Paisii'den sonra millî (asıl adı" Stoiko Vladislavof
ş u u r u n u y a n m a s ı n d a Sofroni adında 1735 - 1815) b a ş k a bir rahibin b ü y ü k
Filolojik eserleriyle Bulgar milletinin t a n ı n m a s ı ve c a n l a n m a s ı yolunda ç o k b ü y ü k hiz netleri g e ç e n bir y a b a n c ı , Jorj Venelin (1804-1841) a d ı n d a b i r k ü ç ü k rus da, b ü y ü k Bulgar milliyetseverleri s ı r a s ı n d a s a y ı l ı r . O n u n , ruslar 1828 de tam Bulgaristan'a g i r d i k l e r i s ı r a d a ç ı k a r d ı ğ ı heyecan dolu Eski ve Yeni Bulgarlar a d l ı eseri rus efkârını ilk defa kuvvetle bu millet ü z e r i n e ç e k m i ş ve Rusya'da Bulgarlara k a r ş ı b a ş l ı y a n a l â k a n ı n en k u v v e t l i k a y n a k l a r ı n d a n biri olmuştur. 4
5
Bellibaşlı ş a h s i y e t l e r i n e k ı s a c a d o k u n d u ğ u m u z bu i l k u y a n ı ş t e z a h ü r l e r i , yeni bulgar maarif ve e d e b i y a t ı n ı n k u r u l u ş u ile bera ber kuvvetli bir cereyan halini a l m ı ş ve bunda bilhassa bulgar tacir lerinin b ü y ü k rolü o l m u ş t u r . Bir bulgar t a r i h ç i s i n i n ifadesile, bulgar l a n n ticaret ve e d e b i y a t ı , a y n ı zamanda d o ğ m u ş ve g e l i ş m i ş t i r . X V I I I . inci a s ı r d a , yunan tacirleri a r a s ı n d a olarak Ziştovi, Gabrova, T ı r n o v a , Filibe g i b i ş e h i r l e r d e meydana ç ı k a n bulgar ç o r b a cıları zamanla İ s t a n b u l , İzmir, Selanik g i b i İ m p a r a t o r l u ğ u n b a ş l ı c a 8
7
1
Hatırat'\n fransızca tercümesi Leger, La Bulgarie, S. 241. - Hatırat'm as lında, Leger'ye göre, pek çok türkçe kelime vardır. Leger, mez. eser, 141. Leger, 58. Mezar kitabesinde şunlar yazılıdır: «Jorj İvanoviç Vanelin'e Odesa bul¬ garları, 1841. Kendisi, evvelce şanlı ve kudretli olan unutulmuş bir milleti tan ıtmış ve onun canlanmasını hararetle istemiştir» (Leger, 64). Bir müddet sonra da Sen Petersburg ilim akademisi, J . Vanelin'i tedkikat yap mak üzere Bulgaristan'a gönderecektir. N. Staneff, Mez. eser, 64. Çorbacılar hakkında S. S. Bobçev, Notes comparées sur les çorbacis chez les peuples balkaniques et en particulier chez les bulgares, Rev. Int. des 2
3
1
Kitabının mukaddernesinde, «Sırplar ve ramlar çarsız, patriksiz, azizsiz tarihsiz dûn bir nesilden geldiğimizi ileri sürerek bizimle alay etmektedirler» diyor (N. Staneff, Mez. eser, 45) 2
3
N. Staneff, Mez. eser, 34 -46.
Bir Bulgar okuyucu taraf ından bir yazmanın kenarına şu haşiyenin yazıldığı görülmüştür: «Kardeşler, bu kitabı okuyunuz. Onun okunması sizin istifadenize, bulgarlann şan ve şerefine ve yunanlıların mahvına yarasın.» (Leger, 57). - Eser, Çarların Kitabı unvanıyla 1844 de Hristaki Pavloviç tarafından tabolunmuştur.
4
5
6
7
22
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
İMPARATORLUKTA
şehirleriyle Viyana, Moskova, Petersburg- g i b i A v r u p a merkez lerinde zengin bulgar kolonileri v ü c u d a g e t i r m e ğ e b a ş l a m ı ş l a r d ı . Bilhassa eskiden beri m ü h i m m i k t a r d a bulgar muhacirinin k a ç ı p sığınmış o l d u ğ u Romanya'da, B ü k r e ş , İbrail g i b i ş e h i r l e r d e zengin bulgar tacirlerine sık sık rastlanmakta i d i . Keza Odesada da X I X . uncu a s ı r b a ş l a r ı n d a n beri ticaret yolu ile zengin ve k ü l t ü r l ü bir bulgar kolonisi t e ş e k k ü l etmişti. İşte bilhassa Venelin'in eserleri ekseriyetle r u m l a ş m ı ş olan bu tacirler ü z e r i n d e tesir yaparak o n larda kuvvetle b u l g a r l ı k ş u u r ve h e y e c a n ı n ı u y a n d ı r d ı . Bunlardan ilk olarak, evvelce Moskova'da yerleşmiş G a b r o v a l ı bir bulgar taci r i n i n oğlu olan V . E. A p r i l o v ( 1 7 8 9 - 1 8 4 7 ) , milletini u y a n d ı r m a k için a v r u p a î bir mektep a ç m ı y a karar v e r d i . Odesa'daki ve bilhassa B ü k r e ş ' t e k i tacirlerle b i r l e ş e r e k bu mektep için l â z ı m g e l e n p a r a y ı t o p l a d ı ; ve 2 s o n k â n u n 1835 de Gabrova'da bu i l k a v r u p a î bulgar mektebinin açılma merasimi y a p ı l d ı . Mektebin i l k a ç ı l ı ş ı n d a her y a ş t a n 120 talebe y a z ı l d ı . Ziştovi g i b i b a ş k a b ü y ü k ş e h i r l e r d e evvelce k u r u l m u ş olan yunan mektepleri b u l g a r l a ş ı r k e n bir taraftan da Gabrova mektebi ö r n e k tutularak B u l g a r i s t a n ' ı n her t a r a f ı n d a h u m m a l ı bir faaliyetle y e n i mektepler- a ç ı l m ı y a b a ş l a d ı . Tedrisatta 1
2
3
4
études balkaniques, ille année, T. II, 428-445. —Aynı zamanda XIX. uncu asır başlarında bulgar köylülerinin gittikçe şehirlere nüfuz ederek buralarda bulgar sanatkâr ve tacirlerinin çoğaldığını görmekteyiz (Staneft, Mez. eser, 50). Bu hususda tafsilât, N. Staneff, Bulgarya Pod igo, Sofya 1935, S. 136 -151. —Staneff başka bir eserinde (Geschichte der Bulgaren, S. 52) Viyana'daki bulgar tacirlerinin milli kültür için yaptıkları yardımdan bahsederken bunların daima bulgar istiklâlini düşündüklerine işaret etmektedir. Malûmdur ki Romanya, Bulgar istiklâl hareketinde en mühim faaliyet üssü olmuş, maarif çalışmaları buradan idare edilmiş, komiteler, çeteler burada teşkil olunmuş, buradan harekete geçilmiştir. Romanya'ya 1595 isyanından itibaren her kıyam teşebbüsünü mütaakip mühim miktarda bulgar göç etmiştir. 1850 tarihinde yalnız Besarabyada 50 bin bulgar muhaciri vardı (Bousquet, Histoire de la Bul garie, 142 ). - Rumlaşmış olan Aprilov, başlangıçta yunan davası için çalışırken, sonra bütün servetini Bulgarlık uğrunda bu mektebe terk etmiştir. (Jireçeck, Gesch ichte der Bulgaren, 541). Mektebin başına Rila manastırından Neofit adında kendi kendini yetiştirmiş, çalışkan bir bulgar papazı getirildi. Bu adam islav dillerine, eski ve yeni yunancaya hakimdi. Mektepte okuma yazma, hesap, coğrafya, tarih, yunanca ve din dersleri okutuluyor, tedrisatta Bell-Lancaster sistemi takipediliyordu. Mektep i¬ çin lâzım gelen kitaplar sırp matbaalarında basıldı. Ruscadan bir umumî tarih tercüme olundu. Mektep zamanla bir lise haline gelmiştir. 1
2
f
1
B U L G A R L A R I N UMUMÎ DURUMU
23
bulgar diline bilhassa ehemmiyet verilen bu mekteplerin adedi altı sene i ç i n d e o n ü ç e y ü k s e l d i . B a b ı âlî, bu hareketi memnuniyet sizlikle takibetmekle beraber, Tanzimat prensiplerine s a d ı k kalarak b ü s b ü t ü n g ü ç l ü k de ç ı k a r m a m a k t a i d i . 1845 de bu mekteplerin adedi 53 ü b u l m u ş t u . Bulgar maarifinin b u y ü k s e l i ş i n e muvazi olarak bulgar d i l i ve e d e b i y a t ı da s ü r a t l e g e l i ş m e k t e i d i . Daha X I X uncu a s r ı n b a ş ı n d a V i y a n a ve B u d a p e ş t e ' d e , temizlenmiş basit b i r bulgarca ile b a z ı h i k â y e k i t a p l a r ı basılmıştı. 1842 de D r . Piyer Beron (1795-1871), k o n u ş m a b u l g a r c a s ı ile tarih, c o ğ r a f y a ve tabiat tarihine ait k ı r a a t p a r ç a l a r ı n ı muhtevi, a v r u p a î metodla y a z ı l m ı ş bir b u k v a r n e ş r e t t i . K r o n ş t a d l ı b i r bulgar tacirinin y a r d ı m ı y l a b a s ı l a n bu kitap, b ü t ü n bulgar mekteplerinde b ü y ü k b i r ş e v k l e k a r ş ı l a n d ı . Bunu bir ç o k mektep k i t a p l a r ı , u m u m î tarihler, halka mahsus h i k â y e k i t a p l a r ı t a k i p etti. Samakov'da (1828), S e l â n i k ' t e (1838), İzmir'de, İ s t a n b u l ' d a bulgar m a t b a a l a r ı a ç ı l d ı . 1844 senesinde Samakov'lu Konstantin Fotinov, Izmirde Liuboslavye a d ı y l a i l k bulgar m e c m u a s ı n ı n n e ş r i n e b a ş l a d ı . H a l k ı a y d ı n l a t m a k m a k s a d ı n ı g ü d e n b ü t ü n bu talimî ede biyat bulgarlar a r a s ı n d a h a k i k k î b i r fikrî canlanma, b i r okuma a ş k ı husule getirdi. Bulgarca kitaplar halk a r a s ı n d a binlerce n ü s h a ha linde y a y ı l ı y o r d u . Bu arada, A v r u p a ü n i v e r s i t e l e r i n d e ve bilhassa rus mekteplerinde okuyarak ileri b i r k ü l t ü r l e gelip Bulgarlık dava s ı n a k a r ı ş a n g e n ç l e r i n b ü y ü k rolleri de u n u t u l m a m a l ı d ı r . 1
2
H ü l â s a , O s m a n l ı h ü k ü m e t i n i n g ö z ü ö n ü n d e olup giden bu sessiz i n k i l â p , bulgar tacir ve muallimlerinin eseri olan ve ö n c e bilhassa elenizme k a r ş ı cephe alan b u serî k a l k ı n m a , bulgarlara 1
1828 de Samakov'da açılan ilk bulgar matbaası gizli olarak açılmıştı. (Sta neff, Histoire chronologique de la Bulgarie, Bibliothèque slave No:10, Sofia 1938, S. 73). —1849 da bulgarlar yeni bir matbaa açmak için Babı Alîye müracaat ettikleri zaman o sıralarda sadrazam olan Reşit Paşa arz tezkiresinde şu müta laayı yürütmektedir: «Tâife-i mezkûrenin olvechile tabı'hane küşâdıyle hodbehod kitap ve gazete tabu , neşreylemeleri, çünkü bunların lisanlarını herkes .bilme diği cihetle, içlerinde efkâr-1 muzırra eshabı bulunur ise bu tarikle bissühule hem cinslerine neşrü tamim edebilecklerinden mahzurdan gayr-ı salim»dir (Arş.15-1, 13 cemaziyüleyvel 1265, arz tezkiresi ). İlk bulgar gazetesi Bulgarski. Orel, 1846 da Laypzig'de, Dr İvan Bogorov tarafından neşredilmeğe başlamıştır (Staneff, Mez. eser, 74 ). Biraz sonra bu ga zeteyi kapamağa mecbur kalan İ. Bogorov İstanbula gelerek 1848 de Çarigradski Vesnik'i çıkardı. Asıl bulgar gazeteciliğinin başlangıcı' bu sayılmaktadır. 2
24
TANZİMAT V E B U L G A R
İMPARATORLUKTA
MESELESİ
millî benliklerini ve gayelerini ö ğ r e t m i ş , k u r t u l u ş m ü c a d e l e s i için didinecek milliyetçi, u y a n ı k b i r kadro y a r a t m ı ş t ı . A s r ı n o r t a l a r ı n a d o ğ r u m e ş h u r fransız şairi Lamartine ş u n u d i y e c e k t i r : "Bulgarlar istiklâl için tamamen olgun b i r m i l l e t t i r „. 1
2
§— Bulgarlar, Lamartine yolda t e ş e b b ü s l e r d e n g e r i
bu
hükmü
kalmamışlardı.
vermeden Osmanlı
ö n c e de
idaresinin i y i
işlediği, ziraî - i k t i s a d î refahın hakim o l d u ğ u devirlerde, asrın ikinci y a r ı s ı n a kadar yalnız Balkan yarım a d a s ı n d a
bulgarlar
umumiyetle
bu
X V I . ıncı
a r a s ı n d a değil, b ü t ü n
reaya i s y a n l a r ı
görülmemişti.
Fakat inhitat devrinde, b i r i O s m a n l ı hamlesinin kırıldığı 1595 y ı l ı n d a , d i ğ e r i b ü y ü k ric'atm en b u h r a n l ı a n l a r ı n d a , 1688 de
olmak ü z e r e
Bulgarlar a r a s ı n d a i k i defa k a r ı ş ı k l ı k çıktığını g ö r ü y o r u z . Staneff'e g ö r e Veliko - T ı r n o v a havalisinde
çıkarak
Ş a r k î Bulgaristan'a ya 3
y ı l a n 1595 isyanını Sadrazam Sinan p a ş a bizzat gelip b a s t ı r m ı ş t ı r . 1688 de A v u s t u r y a o r d u l a r ı B a l k a n l a r ı n o r t a s ı n a d o ğ r u ilerlerken
B U L G A R L A R I N UMUMÎ DURUMU
25
lisine y a y ı l a r a k b ü y ü k bir k ı y a m halini aldı *; h a t t â İslâm aft'ali a r t ı k Rumeli'den ümitlerini keserek Ş a r k a , A n a d o l u y a k a ç ı ş m ı y a b a ş l a d ı l a r . Bu s ı r a d a , u m u m î d u r u m u n son derece vehameti dola yısıyla sadarete ç a ğ r ı l a n K ö p r ü l ü z a d e Fazıl Mustafa P a ş a A v u s t u r y a l ı l a r ı p ü s k ü r t t ü ve reayaya k a r ş ı gayet y u m u ş a k hareket ederek bu havalide sulh ve s ü k û n u temin e t t i . Bu i k i harekette de y a b a n c ı istilâsı b ü y ü k bir r o l o y n a m ı ş t ı r . Staneff'e g ö r e Bul garlar, 1595 i s y a n ı n d a Eflâk, B u ğ d a n ve Erdel b e y l e r i ile, 1688 de de A v u s t u r y a l ı l a r l a b i r l e ş m i ş l e r d i . 2
3
4
Bulgaristan'a dair yazılmış tarihlerde, 1738 de Sofya c i v a r ı n d a vukubulan bir k ı y a m d a n bahis y o k t u r . H a l b u k i bu tarihte ( H . 1151 Sefer o r t a l a r ı ) , İ z i n b o l ' d a Bulgar köylülerinin k ı y a m ettiklerine ve Ş e h i r k ö y ü , Berkofca, Preznik, Küstendil, Eğridere, Dobnica ahalisinin yerlerini y u r t l a r ı n ı b ı r a k ı p k a ç ı ş t ı k l a r ı n a şahit oluyoruz. Bu m ü n a s e b e t l e g ö n d e r i l e n h ü k ü m d e deniyor k i : "Gerek vali ve gerek yerliden vesair efrad'ı aferideden bir ferd k e n d û l a r ı n a taarruz e t m e y ü p te'lif-i k u l û p l a r ı n a sây-i beliğ olunmak fermanım o l m a ğ ı n işbu emr-i şerifim isdar ve irsal o l u n m u ş t u r „. u
p a t l ı y a n ikinci isyan ise, V i d i n , Pirot, K ü s t e n d i l
ve Ü s k ü p hava-
1
Sonradan Midhat Paşa 1868 de Tuna Vilayeti'nden gönderdiği bir muhtıra da bu maarif meselesine temas ederek diyor ki: «Bulgaristanca yapılacak tedabirin bir kısm-ı mühimmi dahi maarif hususudur ki bulgarlar ilm ü marifetin lüzumunu ve kendilerinde noksanını derk ve teferrüs ettikleri gündenberi çocuk larının talim ve terbiyesi arzusuna düşmüşler ise de mekteplerinin tanzimine halen ve maddeten muktedir olamadıklarından buralarını dahi Rusyalû fırsat adde derek Hocabey ve Nikolayef ve Kişnef memleketlerinde Bulgar çocuklarını mahsusen ve meccanen okutmak üzere mektepler açmış olmalarıyla. . . » —Mamafi Midhat Paşa bunun son zamanlarda başladığını ilâve etmektedir (Arş; 103-2 I. 232, 29 Cemaziyülevvel 1285, Midhat Paşa tarafından ita olunan muhtıra) Midhat Paşanın bu müşahedesile beraber bulgarlarm bu tarihten önce de maarif sahasında mühim ilerlemeler yaptıkları muhakkaktır. 2
Leger, mez. eser, X I V .
Staneff, mez. eser, S. 64. — O devre ait osmanlı tarihçi ve vak'anüvislerinde bulgarların bu şekilde bir kıyamları hakkında hiç bir kayda rastlamadık. Yalnız Naima'da, Eflâk beyi Mihal'in Tuna boylarındaki kasabalara yaptığı taaruzlar anlatılırken, bu taaruzlar yüzünden Rusçuk halkının kalkıp Balkana ve etrafa dağıldıklarından bahsedilmektedir. (Naima tarihi, C . I, S. 106 ). Sinan paşanın, bu tarihte Eflâk beyine karşı bir sefer yaptığını biliyoruz. Bulgarların bu hare keti belki de sadece, kasabaları yakıp yıkan düşmanın sebeb olduğu bir panik ten ibaretti. (Ayrıca bak. Peçevi tarihi, II, 158-174 ). 3
Bundan sonra X V I I I . inci a s ı r d a k i b ü y ü k s a r s ı n t ı l a r a ve nihayet bu a s r ı n sonunda İ m p a r a t o r l u ğ u n tam bir inhilâlini mucip olacak g i b i g ö r ü n e n b ü y ü k a n a r ş i y e r a ğ m e n b u l g a r l a r ı n , d i ğ e r Balkan kavimleri y a n ı n d a isyan hareketlerinden uzak k a l d ı k l a r ı n ı g ö r m e k teyiz. X I X . uncu a s r ı n i l k y a r ı s ı n d a bulgarlar a r a s ı n d a görülen isyanlar da umumiyetle mahallî zayıf t e ş e b b ü s l e r olarak kalmıştır. Bu y ü z d e n bulgarlar d ı ş ellerde, T ü r k hakimiyeti a l t ı n d a esaret 1
Fakat bu isyanda da daha ziyade sırplar büyük rol oynamış görünmek tedirler; (Bak. Netayicülvukuat, II, 3 ). 2
Staneff, yanlışlıkla «Mehmet Köprülü» der (Hist. chro. sahife 66).
de la Bulgarie,
3
«Reayaya tohumluk ve hayvanat itasıyla lâzımgelen ianeyi icra ve esbab-ı muhafazalarına itina ettiğine binaen vatanlarına avdet ve ziraat ve san'atlarıyle iştigal eylemeleriyle..» (Netayicülvukuat, III, 7). Staneff'in, yeniçerilerin ve köprülüzadenin gelmesile «bütün isyan etmiş yerlerin (.emellerinden yıkılıp yakıldığı, ahalinin esir edildiği» şeklindeki iddiası şüphesiz gelişi güzel tekrar lanmış boş bir sözden ibarettir. (Bak. Staneff, Bulgarya Pod igo, S.74 ). 4
5
N. Staneff, Hist. chro. de la Bulgarie. 64 ve 66.
Ahmet Refik, Türk İdaresinde yı. 7, Ves. 81.
Bulgaristan,
Ed. Fa. Mec.
C. VIII, sa
26
TANZİMAT V E B U L G A R
İMPARATORLUKTA
MESELESİ 1
h a y a t ı n ı b e n i m s e m i ş u y u ş u k b i r millet tesiri b ı r a k m ı ş l a r d ı r . Bul g a r l a r ı n bu h a r e k e t s i z l i ğ i n i , bu m ü t e v e k k i l halini kendi tarihçileri şu ş e k i l d e izah etmektedirler: Bulgaristan istanbul'a ç o k y a k ı n o l d u ğ u n d a n m e r k e z î otoritenin k o n t r o l ve tesiri daha kuvvetli i d i ; Memlekette daha b ü y ü k nisbette m ü s l ü m a n ahali v a r d ı ; impara t o r l u ğ u n Edirne, Ş u m n u , Niş, Sofya, M a n a s t ı r g i b i en m ü h i m as k e r î mevkileri memleketi d ö r t yandan ç e v i r m i ş t i . Herhangi bir isyan t e ş e b b ü s ü , v a k t i n d e haber a l ı n a r a k derhal ö n l e n m e k t e i d i . Nihayet b u l g a r l a r ı n , d i ğ e r Balkan milletleri g i b i , e t r a f l a r ı n d a yar dım gelebilecek m ü s t a k i l , m e d e n î seviyesi y ü k s e k hiç b i r devlet y o k t u . G e r ç e k t e n b ü t ü n bu ş a r t l a r b u l g a r l a r ı n isyan için cesaret lerini k ı r a c a k mahiyette i d i . Bundan b a ş k a , bulgarlar, b u esnada millî bir hayattan, istiklâl ruhunu u y a n d ı r a c a k ve t e ş k i l â t l a n d ı r a cak u y a n ı k bir kadrodan da mahrum idiler. Y u k a r ı d a g ö r d ü ğ ü m ü z g i b i , b u n l a r ı temin için her ş e y d e n evvel elenizmle ç a r p ı ş m a k icabediyordu. Mamafih Bulgarlar, X I X . uncu a s r ı n i l k y a r ı s ı n d a da zemin ve z a m a n ı m ü s a i t b u l d u k ç a devlete k a r ş ı isyan b a y r a ğ ı k a l d ı r m a k t a n veya hiç olmazsa O s m a n l ı h ü k ü m e t i n i n , her zaman e n d i ş e ile tayakkuzunu ç e k m e k t e n ve d a i m î b i r huzursuzluk g ö s t e r mekten geri k a l m a m ı ş l a r d ı r . X I X . uncu a s ı r d a g ö r ü l e n bu isyan hare ketlerinde umumiyetle O r t o d o k s l a r ı n hamisi t a v r ı n ı t a k ı n a n R u s l a r ı n r o l ü n ü unutmamak gerektir: Rus o r d u l a r ı n ı n Balkanlara d o ğ r u herrien her ilerleyişini B u l g a r l a r ı n b i r isyan t e ş e b b ü s ü takip etmiştir. Ruslar, b u l g a r l a r ı bilhassa 1828 -1829 seferinde t a n ı m ı ş l a r d ı . Ondan 2
3
1
Mamafih Bulgaristanda XVII ve XVIII. inci asırlarda hayduk denilen (hayduklar bizim vesikalarda geçen «haydut eşkiyası» dır. Bak. Ahmet Refik tarafından neşredilen vesikalar, Edebiyat Fakültesi Mec. C . VIII, sayı 7) bulgar çeteleri pek çoğaldı. Haydutların bu zamanda milli bir faaliyetle alâkaları bahis mev zuu olamaz. Ancel'in dediği gibi bunlar, «alelade şakiylerden ibaretdi» Haki katte bu anarşi devrinde müslüman-bulgar her cinsten türeyen eşkiya memleketi harap etmekteydi (Cevdet, IV-X). Bulgar halk şarkıları da onları vahşi tabiatlı soyguncular şeklinde tasvir etmektedirler (J. Ancel, Question d'Orient, Paris, 1931, S. 176). Fakat sonradan XIX. uncu asrın ortalarına doğru bunların mil liyetçi komitelerle iş birliği yaptıklarını göreceğiz. 2
1847 de imparatorluğun altı ordusundan üçü hemen Bulgaristan etrafında yeralmıştı. Bu ordular, Şumnu'da Tuna ordusu, Manastır'da Rumeli ordusu, İstan bul'da Hassa ordusudur (Necati Tacan, Tanzimat ve ordu, Tanzimat, I, s. 133). Staneff, geschite der Bulgaren, 64. 3
BULGARLARIN
UMUMÎ DURUMU
27
ö n c e Y u n a n l ı l a r ı kurtarmak için harp ettiklerini i d d i a etmekte idiler. Bu harp e s n a s ı n d a rus ordusunda hizmat ederek y ü z b a ş ı l ı ğ a k a d a r ç ı k a n Mamarçef a d ı n d a b i r bulgar, e t r a f ı n d a k i 500 bulgar g ö n ü l l ü s ü ile rus ordusunun h a r e k â t ı n a iştirak etmiş ve Edirne m ü s a l â h a s ı n d a n sonra b ü t ü n B u l g a r i s t a n ı a y a k l a n d ı r m a k için faaliyete g e ç mişti; fakat m ü s a l â h a mucibince memleketi b o ş a l t m a y a b a ş l a y a n rus ordusu k u m a n d a n ı buna m ü s a a d e etmedi. D i ğ e r taraftan Şi malî B u l g a r i s t a n ' ı n b e ş k a s a b a s ı n d a n seçilen 12 bulgar ç o r b a c ı s ı , ruslara B u l g a r i s t a n ' ı terk etmemeleri için ricaya g i t m i ş l e r d i . T a b i î bu da bir netice vermedi. Bunun ü z e r i n e İslimye, Kotel, Yen i - Z a ğ r a , Y a n b o l u , K a r n o b a t ve sair Ş a r k î Bulgaristan ş e h i r l e r i n d e n b i r ç o k bulgar ahalisi rus ordusunun p e ş i n d e Memleketeyn'e ve Besarabya'ya g e ç t i . 1
2
Bundan bir m ü d d e t sonra, 1835 de B u l g a r i s t a n ' ı n istiklâlini ilân etmek gayesile h a z ı r l a n a n b ü y ü k bir isyan t e ş e b b ü s ü daha meydana ç ı k a r ı l d ı . Bu hareketin m ü r e t t i b i V e l ç o a d ı n d a T ı r n o v a l ı b i r t ü c c a r d ı . Mahut Mamarçef, asilerin b a ş ı n a kumandan olarak ç a ğ r ı l mıştı. Fakat bu h a z ı r l ı k l a r d a n haber alan T ü r k idaresi asî reislerin t o p l a n d ı ğ ı Plakovo m a n a s t ı r ı n ı derhal askerle sararak b a ş l ı c a l a r ı n ı ele g e ç i r d i ; s ü r g ü n edilen Mamarçef ve hapse atılan rahip Sergi'den maada hepsi idam e d i l d i . 3
Bu vakalardan az sonra, 1837 nisan a y ı n d a ( H . 1253 muharrem) İkinci Mahmud. " m a h z â şîme-i m ü l k d a r î ve raiyyetperv e r î d e n , , olarak Rumeli'ye bir seyyahat y a p t ı . Staneff, T ı r nova i s y a n ı n ı n b a s t ı r ı l m a s ı n d a ş i d d e t g ö s t e r i l d i ğ i için b ü y ü k devletlerin takbihte b u l u n d u k l a r ı n ı ve I I . Mahmud nin y a p t ı ğ ı b u s e y y a h a t ı n bununla alâkalı o l d u ğ u n u ileri s ü r m e k t e d i r . Bu hususta 4
1
Staneff, Bu'garya Pod igo, S. 317 ve 322. Aynı yer. - Bunlardan bir kısmının gittikleri yerde barınamıyarak bir müddet sonra dönmek için Osmanlı Padişahından müsaade rica ettiklerini görü yoruz. Babı Alî emlâklerinin kendilerine iadesi ve üç sene cizyeden affedilmek gibi çok müsait şartlarla yerlerine dönmelerini temin etmiştir (Arş. I-I, 15 zilhic ce 1255, irade ve melfufiarı). Staneff, Mez. eser, 324-326. —Hükümet bu tarihten sonra bu havaliyi da imî ve sıkı bir nezaret altında tutmak lüzumunu duymuştur. Bu isyandan son ra bulgarlardan, evvelce eşkiyaya karşı kullanmak için taşınmasına müsaade ol unan silâhlar toplatılmıştır. Staneff, yanlış olarak bu seyyahatı 1836 tarihinde gösterir (Hist. chrono logique de la Bulgarie, S. 80). 2
3
4
28
İMPARATORLUKTA
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
biz şimdilik, Mahmudun â y a n ve reaya m ü m e s s i l l e r i n e y a p t ı ğ ı bir hitapta r a s t l a d ı ğ ı m ı z manidar b a z ı ifadelerden b a ş k a delile malik değiliz . P a d i ş a h , Esad efendinin T a k v i m - i V e k a y i ' d e ç ı k a n seyyahatnamesine g ö r e , s ı r a s ı y l a Varna, Ş u m n u , Silistre, R u s ç u k g i b i b a ş l ı c a a s k e r î mevkileri teftiş ettikten sonra isyan mahalli olan T ı r n o v a ' y a gelmiş; sonra G a b r o v a , K ı z a n l ı k , f s k i z a ğ r a , Edirne yoluyla İstanbul'a d ö n m ü ş t ü r . 1
§— Mısır b u h r a n ı , T a n z i m a t ı n ilânı g i b i b i r b i r i n i t a k i p eden b ü y ü k hadiseler İ m p a r a t o r l u ğ u n h a y a t ı n a yeni bir istikamet çizdiği s ı r a d a , B u l g a r i s t a n ı n g a r b ı n d a , Niş havalisinde b u l g a r l a r ı n yeni bir isyan hareketi g ö r ü l d ü . Bu, V i d i n i s y a n ı n d a n (1850) ö n c e bulgar ların ç ı k a r d ı ğ ı en c i d d î i s y a n d ı r . Ö t e taraftan b u hareket, bilhassa İ m p a r a t o r l u ğ u n b u pek nazik devresinde y a b a n c ı müdahalelerini davet ettiği için de d i k k a t l a a r a ş t ı r ı l m a ğ a d e ğ e r . 1833 de, Mısır b u h r a n ı n ı n i l k z a m a n l a r ı n d a S ı r p prensi Miloş O b r e n o v i ç , vaziyetten istifade ederek eskiden beri g ö z diktiği T i m o k vadisini b e y l i ğ e ilhak etmişti. Bu vaziyet civardaki bulgar reaya a r a s ı n d a S ı r p n ü f u z u n u z i y a d e l e ş t i r d i ğ i g i b i , ilhak edilen yerlerden Niş, V i d i n , Pirot havalisine g e ç e n m ü s l ü m a n l a r da, bura l a r d a k i h o ş n u t s u z l u ğ u b ü s b ü t ü n a r t ı r m ı ş l a r d ı . İşte bu y ü z d e n ç o k g e ç m e d e n isyan a l â m e t l e r i b e l i r m e ğ e b a ş l a d ı ; M i l y o ( j ^ - * ) a d ı n d a nüfuzlu bir k o c a b a ş ı i k i defa h a l k ı a y a k l a n d ı r m a y a t e ş e b b ü s e t t i . 2
D i ğ e r taraftan k ö y l e r e kadar her tarafta iylân ve izah edilen yeni Tanzimat e s a s l a r ı n a r a ğ m e n m e m u r l a r ı n suiistimalleri devam edip g i d i y o r d u . 1841 tarihinde bu havaliyi d o l a ş a n F r a n s ı z A k a demisi a z a s ı n d a n M . Blanqui, seyyahatnamesinde vaziyet h a k k ı n a şu m ü t a l â a l a r ı y ü r ü t m e k t e d i r : " H a t t - ı Şerifle v e r g i meselelerinin 3
1
Padişah bu nutkunda şunları söyledi: «memâlik-i mahrûsat - ülmesâlik-i şahanemizde mutavattın kaffe-i ehl-i islâm ve reayanın vikayeleriyle saye-i şevketvaye-i mülûkânemizde asayiş ve istirahatları ahass-ı metalib-i hümâyûnumuz olup işbu külfet-i hareketi dahi ihtiyarımız imar-ı mülk ve himaye-i ahali ve reaya niyyet-i hayriyesinden ibaret olmakla siz dahi ona göre hareket ve me mur olduğunuz umurda sadakat edesiniz.» (Takvim-i vekayi, sene 1252, defa 149). Seyyahat resmen ecnebî sefirlerede bildirilmişti (Lûtfi tarihi, C. V, S. 90). Bu şüphesiz manidar bir noktadır. Lûtfi tarihi, C. VIII, S. 116. Müfettiş olarak gönderilen Arif Hikmet be yin tahriratı. Voyage en Bulgarie pendant l'annee 1841, Paris 1843^ 2
3
BULGARLARIN
UMUMÎ DURUMU
29
halledileceği yalandı. Bu yalan tatbikat sahasına konu lunca bulgarlar bunu ç a b u k g ö r d ü l e r ve ş i k â y e t e b a ş l a d ı l a r . Vazi yetlerinin eskisine nazaran daha fenalaştığını ve gelirlerini a ş a n bu a ğ ı r vergileri ö d i y e m i y e c e k l e r i n i ilân ettiler. T ü r k i y e ' d e b e k a y â vergilerin tahsili k a t l - i â m l a yapılır. Askerler v e r g i mükellefle rinin evlerine yerleşirler, orada g ü n l e r c e kalır, yer ve i ç e r l e r „. 1
Vaziyetin g e r g i n l i ğ i d o l a y ı s ı y l a N i ş ' d e katil v a k a l a r ı , ç a r p ı ş malar eksik o l m ı y o r d u . S ı r b i s t a n ' d a n gelen t e ş v i k k â r tesirler, bu isyan h a v a s ı n ı b ü s b ü t ü n a t e ş l e m e k t e i d i Nihayet 1841 yılı b a ş l a r ı n d a ( ş u b a t 1257) yine milyo'nun t a h r i k i y l e Niş, Leskofca, Ş e h i r k ö y ü k a z a l a r ı hep birden a y a k l a n d ı l a r . Asiler, Kotine b o ğ a z ı n ı zaptederek Niş'ten İ s t a n b u l ' a giden y o l u kestiler; D e ğ i r m e n l e r i zabt ve ellerine g e ç i r d i k l e r i m ü s l ü m a n ahaliyi k a t l e t m e ğ e b a ş l a d ı l a r . Başla r ı n d a yine mahut M i l y o ( ^ . 1 . v e y a ^ L . ) v a r d ı . O n u n etrafa g ö n d e r diği t a h r i k â t ç ı l a r l a isyan daha o zaman ç o k g e n i ş bir sahaya yayılmış bulunuyordu. Bu arada V i d i n havalisinde Sahra ( b u l g a r l a r ı n K u l a ' s ı ) nahiyesi de isyana katılmıştı. B ö y l e c e hareket tâ Vidine kadar k o l a t m ı ş g ö r ü n m e k t e d i r . H ü k ü m e t a d a m l a r ı b ü t ü n Ru2
3
4
1
Blanqui'nin eserini temin etmek vaziyet dolayısıyla mümkün olmadı. Yukarı daki ifadeleri Staneff'in kitabından naklettik (Bak. Bu'garya Pad igo, 330).—is yana vergi meselelerinin sebebiyet verdiğini türk vesikaları da tezyit etmektedir (Bak. A. Refik Mezkûr makale, vesika 99; Lûtfi tarihi C.VII zeyildeki ve sikalar). Malûmdur ki eski Sırp Prensi Miloş, müstebit idaresi yüzünden Kııezlerin zoruyle oğlu Mihal lehine terk-i saltanata mecbur olmuşdu ( 1839). Miloş, türk himayesile mevkilerini koruyan bu knezlere karşı, cenup islavlarınm başına ge çerek müttehit bir devlet kurmak isteyenlerin idealini temsil etmekte idi. Bu sebeble bulgarlara yardım hareketi onu tekrar Sırpların başına getirecekti. Asî bulgarlara, her şeye, hattâ tedbirli davranan sırp hükümetine rağmen yardım arzusunda bulunan yeni Prens Mihal'in annesi Prenses Liubitsa da, bu hareketi ile aynı maksadı takip etmiş görünmektedir. (Saint - René Taillandier, La Ser bie, Kara George et Miloche, Paris 1872, S. 356). >.asen asîlerin istekleri, Tanzimatla vaadedilen şeylerin tamamile tatbiki veya komşuları sırplar gibi muh tar bir idare tesisi idi (Stneff, Bulgarya Pod igo, 327) 2
f
3
«Milyo nam melun reaya-i mersûmunun vergileri maddesini serrişte ederek Niş kazasının bilcümle reayasını ifsada cesaret» (Vidin valisi Hüseyin Paşaya Nişde bulunan müfettiş Arif Hikmet beyin şıkkası, Lûtfi tarihi, VIII, 116) 4
Asîlerin hareket tarzı, İstanbul yolunu kesmeleri, değirmenlerin zaptı ile ride görüleceği gibi Vidin isyanmdakine tamamiyle benzemektedir (Bak. bölüm III. ).
30
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
İMPARATORLUKTA B U L G A R L A R I N
meli'nin a y a k l a n m a s ı n d a n k o r k m a ğ a b a ş l a d ı l a r *. Her tarafta i s y a n h ü k ü m s ü r d ü ğ ü n d e n ve yollar kesilmiş b u l u n d u ğ u n d a n yardım gelmesi ihtimali pek zayıftı. V a l i Sabri p a ş a n ı n y a n ı n d a pek az asker v a r d ı . N i ş ' d e b ü t ü n m ü s i ü m a n ahali d e h ş e t i ç e r i s i n d e i d i . Bu vaziyet k a r ş ı s ı n d a P a ş a , o s ı r a d a Niş'te bulunan Rumeli Mü fettişi A r i f Hikmet beyin d e reyini alarak Kosova, Y e g o v i t s a , ve Prokuple havalisinden, y a ğ m a y a can atan 1500 kadar arnuvut askeri celbetti. " A r n a v u t l a r ı n â d e t - i m e k r û h a l a r ı olan y a ğ m a c ı l ı k t a n , , k o r k u l d u ğ u için e v v e l â sergerdeleri ile m ü z a k e r e olunarak b u g i b i hareketlerde b u l u n m ı y a c a k l a r ı n a dair b e s a l a r ı (yeminleri) a l ı n d ı . 18 nisan 1841 (25 sefer 1257) gecesi hareket edilerek, t o p l a r ı n y a r d ı m ı ile asilerin b a ş l ı c a merkezleri olan K a m a n i ç a W) ve Mütafca(?) (4-b*) kuleleri zaptolundu. Bu ç a r p ı ş m a l a r d a asilerin reisi Milyo m a k t u l d ü ş t ü , d i ğ e r l e r i s a ğ olarak ele geçirildi, isyan eden k ö y l ü l e r i n ekseriyetle baltadan veya sopadan b a ş k a s i l â h l a n y o k t u . K a m a n i ç a ve M ü t a f c a ' n ı n z a p t ı ile g ö z l e r i y ı l a n reaya k ö y lerine d a ğ ı l m a y a b a ş l a d ı l a r . Fakat arnavutlar s ö z l e r i n d e d u r m a d ı l a r . H a r e k â t b a ş l a r b a ş l a m a z y a ğ m a ve kitale, k ö y l e r i y a k ı p y ı k m ı y a giriştiler. B ö y l e c e O s m a n l ı idarecilerinin t e d b i r s i z l i ğ i bu sefer de ç o k vahim neticeler d o ğ u r m u ş t u r . İsyan g e n i ş l e m i ş ve mesele beynelmilel sahaya a k s e t m i ş t i r . A r n a v u t l a r d a n b ü s b ü t ü n d e h ş e t e k a p ı l a n s ı r p hududuna k o m ş u y i r m i sekiz k ö y , hudut boyuna k a ç a r a k orada toplanmaya b a ş l a d ı l a r . Babı Alî S ı r b i s t a n ' ı n v a z i y e t i n d e n ş ü p h e l e n d i ğ i için V i d i n , Niş ve Bosna valilerine ç o k d i k k a t l i b u l u n m a l a r ı husu2
3
4
5
1
Niş muhafızı Sabri Paşanın Vidin Valisi Ağa Hüseyin Paşaya yazdığı mekup sureti, Lûtfi tarihi, VII, 113. Kendi ifadesine göre ancak elli zaptiye neferi (Lûtfi, VII, 114). Arif Hikmet bey, Rumeli'de Tanzimatın tatbikini teftiş için dolaşmakta idi. Anadolu'ya da ayrıca böyle bir müfettiş gönderilmişti (Lûtfi, VII, 118). 2
UMUMÎ DURUMU
31
1
sunda gizli emirler g ö n d e r d i . H a k i k a t e n S ı r p Prensi, hududa gelen asilerin ç o c u k l a r ı n ı ve h a y v a n l a r ı n ı memleketine almış ve ü z e r lerine asker sevk olunursa kendilerine y a r d ı m e d e c e ğ i n i valiye a ç ı k ç a b i l d i r m i ş t i . Fakat asiler, Niş için g i t t i k ç e t e h d i t k â r bir va ziyet almakta idiler. B a b ı A l i , derhal Rumeli valisi Dilâver, V i d i n valisi A ğ a H ü s e y i n , Ü s k ü p n a z ı r ı A l i Hıfzı, V r a n y a (Vb-?- ) zaptiye memuru H ü s e y i n ve Priştineli A b d ü r r a h m a n P a ş a l a r a i s y a n ı n b a s t ı r ı l m a s ı için y a r d ı m a g e ç m e l e r i n i e m r e t t i ; S ı r p prensi Mihal'e şüpheli h a r e k â t ı n d a n d o l a y ı a y r ı c a bir ihtarname gönderildi . Bir m ü d d e t sonra da Edirne Valisi Y a k u p p a ş a , a s a y i ş i iade ve meseleyi t a h k i k etmek ü z e r e kâfi m i k t a r d a askerle Niş'e hareket e t t i . A r n a v u t askerlerini kullanarak y o l s u z l u ğ a meydan veren Niş V a l i s i Sabri p a ş a azlolundu. Y a k u p p a ş a Nişe v a r d ı k t a n sonra o r t a l ı k s a k i n l e ş m i ş ve S ı r b i s t a n ' a g e ç e n ç o l u k ç o c u k ve hayvanat iade edilerek yerlerine g ö n d e r i l m i ş t i . Başlıca s u ç l u l a r , Niş V a l i s i Sabri p a ş a da dahil olarak, muhakeme edilmek ü z e r e İ s t a n b u l ' a çağırıldı . 2
1
3
4
5
6
1
Lûtfi, VII, 12.
2
«Asker sevkolunduğu surette Sırplûdan imdat verilerek iane olunacağı taraf-ı çakerîye mîr-i mumaileyh (Sırp beyi) sarahaten yazmış olmakla» (Sab ri Paşanın Vidin Valisi Hüseyin Paşaya mektubu, Lûtfi tarihi, VII, 114). — S t a neff, Sırp hükümetinin isyan aleyhine vaziyet aldığını ve yardımdan katî su rette çekindiğini yazmakla iktifa ediyor. Halbuki başlangıçta bulgarların büsbü tün yardımsız bırakılmadığını görüyoruz. Prenses Liubitsa, Sırbistanın isyana kati surette' müdahalesini istiyordu. Ranke'ye göre de bulgarlar, Mihal tarafından teşci olunmadıkları halde bütün ümitlerini ona bağlamışlardı (L. von Ranke, Serbien und die Turkei im neunzehnten Jahrhundert, Leipzig 1879, 262). 3
Ahmet Refik, Mez. makale, vesika 99.
3
4
Daha önce Niş vücûhûndan ve meclis azasından Kerim bey de kendi teşeb büsü ile Kotine boğazını asilerin elinden almışdı (Arif Hikmet beyin mez kûr şıkkası). «Ancak arnavut askeri kavgaya şuru' olunduğu vakitte fezahata başlıyarak ve sergerdeleri ise yağma maslahatını terviç için mukaddemce tarefeyni tağlit eyleyerek indifa-ı gaileye değin bir takım kariyeleri ihrak ve üç gün alettevali nehb ü garetle meşgul olup her çend sizinle mukavelemiz böylemi idi denilerek Paşa-i müşarünileyh tarafından serzeniş ve tevbih olunmuş isede ne yapalım ayak takımına söz anlatamadık diye merkumlar irâd-ı özr-i vâhî ile cevap vermiş» lerdir (Arif Hikmet beyin mezkûr şıkkası).
4
Niş valisi Sabri Paşanın Vidin valisi Hüseyin Paşaya gönderdiği şıkka, Lûtfi, VII, 10. — Sırbistanın Niş isyanındaki vaziyeti 1842 de Mihal Obrenoviç'in beylikten atılmasını hazırlayan en mühim amiller arasındadır (Ranke, mez kûr eser, S. 262). 5
5
6
Lûtfi, VII, 10.
1843 de halâ Niş'den kargaşalık haberleri gelmekte idi. Bu tarihde arna¬ vutların yeni çapulculukları yüzünden burada tekrar bazı karışıklıklar görüldü. Vranya, Leskofce, Ürgüp ( u/01 ) kazaları reayası bunların elinden kurtulmak için Niş şehrine yahut Sırbistan'a kaçıp sığınıyorlardı. Nihayet Babı Alî'de meclis-i hasda mesele ehemmiyetle tetkik olunarak «haşarat-ı merkûmenin irae-i kuvve-i kahire-i Devlet-i Aliyye ile def-i taaddi ve habasetleri» hususunda Vidin
32
TANZİMAT V E B U L G A R
Rusya, İ m p a r a t o r l u ğ u n işlerine k a r ı ş m a k ve r e a y a n ı n y a r d ı m c ı s ı o l d u ğ u n u g ö s t e r m e k için Niş i s y a n ı n ı yeni bir fırsat b i l d i . Ç a r , bu münasebetle Osmanlı hükümetine gönderdiği yazıda bulgarların, m e m u r l a r ı n fena muamelelerine t a h a m m ü l edemiyerek isyan ettik lerini, tedip hareketinde çok ş i d d e t l i hareket o l u n d u ğ u n u bahis mevzuu ederek bir daha bu ş e k i l d e u y g u n s u z l u k l a r ı n t e k e r r ü r ü n e mani olmak için lâzım gelen tedbirleri m a h a l l i n d e ' d o l a ş a r a k tesbit edecek bir memur g ö n d e r m e ğ e k a r a r v e r d i ğ i n i bildirmekte i d i Bu t e ş e b b ü s , Babı A l i ' y i telâş ve e n d i ş e y e d ü ş ü r d ü . E v v e l â bundan asilerin cesaret a l a c a ğ ı n ı , sonra, d i ğ e r devletlerin de, R u s y a n ı n n ü fuzunu takviye etmesine meydan b ı r a k m a m a k için ayni şeyi iste yeceklerini, binaenaleyh meselenin b ü y ü y e c e ğ i n i haklı olarak d ü ş ü n ü y o r d u . Babı Alî, esasen o s ı r a d a , Ş a m hadiseleri y ü z ü n d e n b ü y ü k m ü ş k ü l â t i ç e r i s i n d e i d i . H ü k ü m e t hadisenin tamamen ka p a n m ı ş o l d u ğ u n u ileri s ü r e r e k , R u s y a y ı , t a h k i k a t için memur g ö n dermek fikrinden v a z g e ç i r m e ğ e çalıştı. Fakat nihayet, bu memurun ahali a r a s ı n d a tahkikata k a l k ı ş m a d a n Niş'ten ö y l e c e g e ç m e s i şıkkını kabul e t t i . Bununla beraber, Babı A l î ' n i n d ü ş ü n d ü ğ ü g i b i , d i ğ e r b ü y ü k devletler de m ü d a h a l e t e ş e b b ü s ü n d e n geri k a l m a d ı l a r . Fransa ve Avusturya da N i ş ' d e t a h k i k a t yapmak istediklerini b i l dirdiler. F r a n s a n ı n , bu iş için A k a d e m i a z a s ı n d a n M . B l a n q u i ' y i Bulgaristan'a g ö n d e r d i ğ i n i b i l i y o r u z . Mamafih, bildiğimiz g i b i , 2
3
4
5
valisi Hüseyin Paşaya geniş salâhiyet verildi (Arş. 8-1, İ. 7, 16 zilkade 1259). Gö rülüyor ki hükümetin aczi yüzünden karışıklıklara bir türlü nihayet ver ilemiyordu. Niş'e tahkikat için gönderilen rusya memuru Korniç ( ) e verilen ta limat; Lûtfi, VII, ves. III. Rusya Niş meselesinde müdahalesini haklı göstermek için şu behaneyi ileri sürmekte idi: Çar hazretleri hırıstiyan ahalinin, yapılan sui istimaller yüzünden isyana devam etmelerini Osmanlı Devletine karşı hayırhahlığı dolayısile doğru bulmadığından bunların sebeplerini araştırmağa ve Bâbı Alîye bildirmeğe karar vermiştir (mezkûr tâlimat). Lûtfi, VII, 109. Mazbata sureti.—İstanbuldaki rus elçisi bu memurun, «bu Niş ihtilâli pek alevli rivayet olunmuş ve imparator cenaplarına zaten tesir et miş olduğundan tahfifile def ü teskini zımnında» gönderildiğini ifade etmekte idi (Mezkûr mazbata). Burada Dürzîlerle Maruniler arasında çıkan ve Büyük Devletlerin müdahelesini çekerek büyük bir mesele halini alan kargaşalıklar hakkında bilhas sa bak: Baron İ. de Testa, Recueil des traites de la Porte Ottomane, T. III. Mez. mazbata. Blanqui, Fransa'ya döndükten sonra Bulgaristan hakkında intibalarıni şu muhtelif eserlerinde tesbit etmiştir: Communication sur I'etat social des populations 1
2
3
4
5
İMPARATORLUKTA
MESELESİ
BULGARLARIN
33
UMUMÎ DURUMU
B a b ı A l î ' n i n aldığı tedbirler sayesinde meselenin daha ziyade ge n i ş l e m e s i n e meydan verilmeyerek bu t e ş e b b ü s l e r ö n l e n d i . Fakat b u hadise, neticede O s m a n l ı h ü k ü m e t i n e , X I X . uncu asır b a ş l a r ı n d a n beri g i t t i k ç e daha kuvvetle beliren, A v r u p a ' n ı n m ü d a h a l e ve vesayet niyetlerini bir daha a ç ı k ç a g ö s t e r d i . §— Niş meselesi bu suretle k a p a n ı r kapanmaz, B u l g a r i s t a n ' ı n ö b ü r ucunda b u l g a r l a r ı n yeni isyan t e ş e b b ü s l e r i meydana ç ı k m a k t a gecikmedi. Memleketeyn ve Besarabya'daki Bulgar m u h a c i r l e r i , Bulgaristan'da u m u m î bir isyan ç ı k a r m a k için çeteler halinde T u n a ' y ı g e ç m e k tasavvurunda bulundular (1841). Bunun için Eflâk b e y i Aleksandr Kiga'dan açıkça m ü s a a d e istediler. Bey, kendi memleketinin m e n f a a t l a r ı n ı d ü ş ü n e r e k , buna m ü s a a d e etmedi ve Tuna ü z e r i n d e a s k e r î tedbirler aldı. B u l g a r l a r ı n , T u n a ' y ı g e ç m e t e ş e b b ü s ü silâh kuvvetile men' edildi; i k i taraftan ö l e n ve yara lananlar o l d u . Bu hadiseden b i r m ü d d e t sonra, 21 ş u b a t 1842 de (10 muharrem 1258) Eflâk beyliği h u d u t l a r ı dahilinde, İ b r a i l ' d e , b a z ı r u m l a r ı n da dahil b u l u n d u ğ u bir b u l g a r çetesinin yeniden k a r g a ş a l ı k ç ı k a r d ı ğ ı , fakat neticede rumen askerleri t a r a f ı n d a pe r i ş a n e d i l d i ğ i haberi geldi. Rumenlerle v u k u a gelen ve a s î l e r d e n bir k ı s m ı n ı n ö l ü m ü ve bir k ı s m ı n ı n y a r a l a n m a s ı y l a neticelenen ç a r p ı ş m a , b u n l a r ı n i l k ö n c e İ b r a i l ' d e k i rumen kuvvetlerinin silâh ve cepanelerini zaptetmek ve g e ç e n sene hareketlerine mani olan kolonel Engel'i ö l d ü r m e k istemelerinden ileri g e l m i ş t i . İ b r a i l ' d e k i hadise derhal k a p a n m ı ş olmakla beraber y a p ı l a n t a h k i k a t h ü k ü m e t e hareketin ş ü m u l ve mahiyeti h a k k ı n d a m ü h i m bilgiler 1
2
3
de la Turquie D'Europe, Séance et travaux de l'Académie des Scienes morales et politiques. T. I, Paris 1842; Considérations sur l'état actuel de la Turquie d'Europe, Paris 1843; Niş isyanı için bilhassa mühim olanı, Voyage en Bulgarie Pendant l'année 1841, Paris 1843. Bunların arasında Niş isyanından sonra oradan kaçıp gelmiş olanlar da vardı (Arş. 5-1, İ. 4, 11 cemaziyülahir 1258. Arz tezkiresi). İorga, Hist. des Etats balkaniques, 307-309. Staneff'in 1841 tarihile «İbrail bulgarlarının» isyan teşebbüsü hakkında verdiği malûmat Türk arşiv vesikalarıyla uymamaktadır. Bulgar tarihçisine g ö re, 300 kişilik bir bulgar çetesi, Sırp Turiç ve Bulgar Vasil Volkof idaresinde kayıklara binerek Tuna'yı geçmek teşbbüsünde bulunmuş, fakat arkalarından Ru men askerlerinin ateş açması üzerine perişan olmuştur (Staneff, Bulgarya Pod igo, 330). Staneff, İbrail'de vukua gelen hadise ile bir yıl önce Kalas'ta Ru menlerle Bulgarların çarpışmasını mucibolan hadiseyi karıştırmış görünmektedir. 1
2
3
34
TANZİMAT V E B U L G A R
MESELESİ
İMPARATORLUKTA
BULGARLARIN
UMUMÎ DURUMU
35
1
vermekte i d i : Ele g e ç e n asîlerin i s t i n t a k ı n d a n a n l a ş ı l d ı ğ ı n a g ö r e , bu isyan altı senedenberi, y a n i tâ 1835 T ı r n o v a hadisesinden beri h a z ı r l a n m a k t a d ı r . Fransa'ya, gemilerle gizli olarak silâh ve cepane getirmek ü z e r e adamlar g ö n d e r i l m i ş ve B ü k r e ş ' t e k i tacirler isyan hazırlığı için para temin etmişlerdir. B ü t ü n hazırlıklar bittikten sonra Besarabya'da (o zaman Rus idaresinde i d i ) h a z ı r l a n a n 9000 bulgar İbrail ve Kalas'taki 3000 bulgarla b i r l e ş e r e k Bulgaristan'a girecek ve memleketi a y a k l a n d ı r a c a k t ı r . O s m a n l ı h ü k ü m e t i n i n tahmin ettiği gibi*, bu t e ş e b b ü s ü n , o zaman siyaset âlemini ya k ı n d a n . meşgul eden yunan meselesile a l â k a d a r bulunması kuvvetle muhtemeldi. Bahusus a s î l e r a r a s ı n d a r u m l a r ı n b u l u n m a s ı ve Fransa'dan silâh getirtilmesi t e ş e b b ü s ü bunu teyit eder g i b i g ö r ü n m e k t e i d i . Hakikaten bu tarihlerde Yunanistan ve F r a n s a ' n ı n Rumeli'de bir karışıklık çıkmasını istemeleri t a b i î i d i . Yunanistan, Mısır b u h r a n ı e s n a s ı n d a ve sonra, ç o k dar b u l d u ğ u arazisini rum iarla m e s k û n O s m a n l ı ülkeleri aleyhine g e n i ş l e t m e ğ e çalışmış ve bilhassa m a ğ l û p Mısır P a ş a s ı n ı n elinden alınan G i r i d ' i kendisine devrettirmek için b ü y ü k bir faaliyet g ö s t e r m e ğ e b a ş l a m ı ş t ı . D i ğ e r 2
3
5
6
1
Eflâk beyi de hadise mahalline Dahiliye Müdürünün bizzat gitmesine karar vermişti (Mez. irade melfuflarından, Silistre Valisinin tahr.). Esasen yakalanan çete reisi de, Tırnova isyajıını hazırlayan Velço gibi Tırnovalı bir tacirin oğlu imiş (Arş. 3-2,28 sefer 1258, melf. Salih Yazıcı'nın Silistre Valisi Sait Paşa'ya gönderdiği şıkka). Staneff'e göre bu isyan teşebbüsü 1841 Niş isyanı ile alâkadardır. Niş hadisatının bu taraflarda oldukça heyecanla karşılandığını Reni' de oturan bir bulgarin Besarabya Valisine yazdığı bir mek tup açıkça göstermektedir (Staneff, Mez. eser, 330). Esasen Kalas'daki ilk te şebbüs de Niş isyanından üç ay sonra vukua gelmişti. 2
3
Salih Yazıcı'nın mezkûr şıkkası-Bu malûmat şüphesiz bazı rivayetlerden ibaretti. Mamafih bizzat Rus hükümeti, Bulgarların, Çarlığın cenup eyaletlerindeki gizli faaliyetlerini tasdik etmektedir (Arş. 4-1,1.3,18 cemaziyülevvel 1258, melf. Kont Nesselrode tarafından Rusya maslahatgüzarı Titof canibine varid olan tahrirat-ı mahremane, Sondaki Vesikalar : No. 2. Arş. 3-2,28 sefer 1258, Arz tezkiresi. Bu tarihlerde, «Tuna sağ ve sol sahili islav kavimlerinin kurtuluşu cemiyeti» adındaki cemiyet Fransız tarikatçılarla birlikte çalışmakta idi. (Iorga, Mez. eser, 308). ^ Yunan hükümeti bilhassa Fransa'ya güvenerek hummalı bir siyasî faaliyet gösterdiği gibi bir taraftan da Osmanlı arazisine tahrikâtçılar göndererek isyanlar çıkartmağa çalışmakta idi. Velentzas adında azılı bir çeteci Tesalya'ya, Karatasso adında bir yüzbaşı Selânik'e gönderilmişti. Girid'e giden isyancılar orada bir isyan çıkarmağa muvaffak olmuşlardı. ( E . Driault - M. Lhéritiér, Histoire diplo4
5
taraftan A k d e n i z hakimiyeti d a v a s ı için bu s ı r a d a ingilizlerle kar şılaşan F r a n s ı z l a r , rakiplerine bir darbe vurmak için Girit mesele sinde Yunan siyasetine kuvvetle m ü z a h e r e t e t m e k t e y d i l e r . B a b ı Â l î ' d e Meclis-i Has t o p l a n t ı s ı n d a , İbrail meselesi m ü z a k e r e olunur ken bu noktalar g ö z ö n ü n e a l ı n a r a k , hadisenin ş ü m u l ü n e g ö r e b a z ı esaslı tedbirler almak lüzumu kabul edildi. Bu tedbirler a r a s ı n d a b a ş l ı c a , baharda toplanacak redif a l a y l a r ı n ı n daha ö n c e t o p l a n m a s ı ve Eflâk - B u ğ d a n beylerine tenbihnameler g ö n d e r i l m e s i d ü ş ü n ü l d ü . D i ğ e r taraftan Besarabya'daki Bulgar h a z ı r l ı k l a r ı n d a n d o l a y ı R u s h ü k ü m e t i n i n d e d i k k a t n a z a r ı ç e k i l d i . Rusya t a r a f ı n d a n Babı Â l î ' n i n bu husustaki m ü r a c a a t ı n a verilen cevapta, " i h l â l i emn ü a s a y i ş - i â l e m i m u c i p o l a c a k b i l c ü m l e ahval v e k e y f i y â t ı n d ü ş m a n - i k a v î s i o l a n , , Ç a r ' ı n kendi ü l k e sinde " b u misillû t e ş e b b ü s â t ı n ş e d i d e n men ü tahzirine m ü s â r a a t , , e d e c e ğ i bildirilmekte, ve " k â f f e - i h u s u s a t t a R u s y a D e v l e t i n i n m u a v e n e t - i h a l i s a n e s i n e i s t i n a d , , olunduğu için memnuniyet beyan edilmekte i d i * . Ç a r h ü k ü m e t i n i n bu su retle O s m a n l ı Devletine samimî surette dost ve h a y ı r h a h g ö r ü n mekle, ancak H ü n k â r iskelesi muahedesinin infisahından beri zayıflıyan nüfûzunu iade etmek m a k s a d ı n ı g ü t t ü ğ ü a ş i k â r d ı r . H ü l â s a , Niş ve V i d i n i s y a n l a r ı daima S ı r b i s t a n ' l a alâkalı b u l u n d u ğ u g i b i , İ b rail hadisesi de Romanya ve Rusya idaresinde daha serbest faa liyette bulunan bulgar muhacirlerinin Rumeli'deki O s m a n l ı eyalet leri için nekadar tehlikeli isyan ve t a h r i k â t u n s u r l a r ı o l d u ğ u n u göstermekte idi. 1
2
3
§— Bu isyan t e ş e b b ü s l e r i n i n daima muvaffakiyetsizlikle neti celenmesine r a ğ m e n , Bulgaristan'da isyan ruhu hiç bir zaman matique de le Grèce, Paris 1925, 191 ve müt.) îbrail'de teşekkül eden çe tenin reisi de Tesalya Cemiyeti ve Girit Cemiyeti ile muhaberede bulunan «Ma kedonya Komitesi» azasındandı. (Iorga, Mez. eser, 310). E . Driault - M. Lhéritier, Mez. eser, II, 179 ve müt. «Reviş-i hale nazaran ifsad-ı mezkûre Fransızların ihtirâ'kerdeleri olarak elhaleti hazihi derdest-i kaviye olan mesâil-i yunaniyenin dilhahlarına tatbikan tanzimine medar olmak mütalâasıyla her türlü esbaba teşebbüs eylemeleri ve Rumeli reayasını imkân müsait olduğu derecede ifsat ve tahrike çarecû olmaları Devleti Aliyyeye bir gaile çıkarmak kasdile ihlâl-i asayişe kalkışmalarıbaîd olmadığı misillû...» (Arş. 3-2, 28 sefer 1258, arz tezkiresi). Mezkûr arz tezkiresi. Bak. vesika: No. 2 1
2
3
4
37
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
İMPARATORLUKTA B U L G A R L A R I N UMUMÎ DURUMU
tamamiyle kırılmıyor, •> h o ş n u t s u z l u k m ü t e m a d i y e n a r t ı p genişli y o r d u . H ü k ü m e t , her an yeni bir isyan o l a c a k m ı ş g i b i tetikte bulunmak zaruretini d u y m a k t a i d i . A s r ı n o r t a l a r ı n a d o ğ r u Bulga ristan'a ait muhtelif k a y n a k l a r ı n mukayesesi bize, burada İslâhat e s a s l a r ı n ı n , g e r ç e k t e n m ü s b e t b i r netice v e r m e d i ğ i n i g ö s t e r m e k tedir. Bu hususta F r a n s ı z m e m u r l a r ı n ı n , r e a y a n ı n ve nihayet bizzat hükümetin müşahedelerini karşılaştıracağız.
bulan ş a h ı s h a k k ı n d a ş i k â y e t olunsa dahi zabit-i belde t a r a f ı n d a n havale-i sem'-i itibar olunmaz.,, Bir h ı r i s t i y a n , bir m ü s l ü m a n a k a r ş ı d a v a c ı olsa, muhakkak i k i m ü s l ü m a n ş a h i t g ö s t e r m e s i lâzımdır. Fakat b u şahitleri de hiç b i r zaman bulamaz . Velhasıl, rapora g ö r e , "Bulgaristanda... a d e m - i hoşnûdî derece-i nihayeye r e s î d e olmuştur .,,
36
1
1848 senesi s o n l a r ı n a d o ğ r u B u l g a r i s t a n ' ı d o l a ş a n F r a n s ı z me m u r l a r ı r a p o r l a r ı n d a , b a ş l ı c a h o ş n u t s u z l u k sebeplerini şu ş e k i l d e s ı r a l a m a k t a d ı r l a r : E v v e l â en m ü h i m ş i k â y e t mevzuu vergiye taallûk et mektedir. Meselâ, â ş a r t a h s i l d a r l a r ı m a h s u l ü fazla g ö s t e r e r e k fazla vergi almakta ve d i ğ e r memurlar da bundan hisse k o p a r d ı k l a r ı için ses ç ı k a r m a m a k t a d ı r l a r ; cizye vergisi ise b e ş y a ş ı n d a k i ç o c u k l a r d a n bile a l ı n m a k t a d ı r . Resm-i otlak da reaya için a y r ı c a a ğ ı r bir y ü k teşkil etmektedir. Bu v e r g i "senede h a y v a n b a ş ı n a d ö r t k u r u ş t a n ibaret iken m e m u r l a r ı n k â r ve t e m e t t u l a r ı , , y ü zünden i k i m i s l i n e ç ı k m ı ş t ı r . K ö y l ü n ü n iktisaden elleri kolları b a ğ l a n m ı ş t ı r : Bir bulgar, "zabit-i belde,, hin m ü s a a d e s i o l m a d ı k ç a bir ecnebiye hiç b i r ş e y satamaz . H a k i k a t t e bu zabit-i belde k ö y l ü d e n m a h s u l ü n ü ucuz bedel ile alır ve kendisi istediği fiatla s a t a r d ı . H ı r i s t i y a n ahali, u m u m î hizmetlerde v e y a valinin h u s u s î işleri için senede y ü z g ü n (?) angarya ç a l ı ş m a k t a i d i . " E h l - i islâmın b i r i bir b u l g a r i n hanesine v a r d ı k t a y a b a n c ı , sahib-i hane g i b i ken disini ve Beygirini m e r k û m a beslettikten sonra b i r a k ç a vermez ve b ö y l e alenen â h a n n hane ve emvaline t e c a v ü z î hareketi v u k u 2
3
4
1
Tanzimat'ın Osmanlı Devleti için yeni bir isyan ve kargaşalık devri açtı ğını ileri sürenler, şu cihetten haklıdırlar ki, bir taraftan durumun sür'atle iyileş mesini istiyen reaya, diğer taraftan müktesep içtimaî vaziyetleri dolayısile yeni rejime uyamıyan sınıflar ve zümreler, daima hoşnutsuzluk göstermekten ve bazan bunu isyana kadar götürmekten çekinmiyorlardı. Malûm olduğu üzere şeriatça " çocuklardan şahsî bir vergi olan cizye alınamazdı. Vergi bahsinde gösterilen bu suiistimalleri saydıktan sonra 1841 Niş is yanının da bilhassa vergi meselesinden çıktığını hatırlatalım. Bu tarihten on sene evvel Babıâlî İngiltere ile imzaladığı ve diğer dev letlerle yapılanlara nümune olmuş olan 1838 ticaret muahedesinin ikinci madde sinde, ecnebilerin mal almasını meneden ve güçleştiren bütün kayıtları ve bu arada «zabitân-ı belde ve ümenâ tarafından tezkire mutalebe ve ahzı usulü» nü kaldıracağını taahhüt etmekte idi. (Muahedat mecmuası, I, 273). 2
3
4
1
2
Şimdi bizzat r e a y a y ı dinliyelim. V i d i n l i l e r 1850 de p a d i ş a h a sun d u k l a r ı bir arizede ş ö y l e d e m e k t e d i r l e r : "Memalik-i M a h r û s a - i Ş â h â nede b i r Tanzimat-i H a y r i y e icra b u y r u l d u ğ u m e s m û - ı â c i z â n e m i z o l m u ş ise de bunun h a k k - ı a b î d a n e m i z d e i c r â â t - ı fiiliyesine aslâ mübaşeret olunmamıştır. ,, 3
Nihayet, 1843 senesinde Bâbı Â l î ' d e n Rumeli valilerine g ö n derilen bir tamimden ç ı k a r d ı ğ ı m ı z şu ifadede, reaya a r a s ı n d a k i h o ş n u t s u z l u k a ç ı k b i r dille itiraf edilmektedir. Reaya, " b a z ı muamelât-ı anîfe ve ş e d î d e cihetile s ı k ı l d ı k l a r ı n d a o m a k û l e h â l â t zihinlerini b a ş k a sûretlere meyil ettirmeye istidat vermekte b u l u n d u ğ u n d a n b u hususlardan d o l a y ı dahi sıkılıp m e c b u r i y e t m e r k e z l e r i n e g ö t ü r ü l m e m e s i n e himmet olun ması ş a y a n - ı d i k k a t umur-i m ü h i m m e - i nazike-i m ü l k i y e d e n , , d ı r . 4
İşte b ü t ü n b u ifadeler g ö s t e r i y o r k i Bulgaristan'da malî ve içtimaî bir ç o k bozukluklar h a l â devam etmekte, ve bu y ü z d e n r e a y a n ı n hiç b i r zaman eksilmiyen h o ş n u t s u z l u ğ u Devleti d a i m î bir e n d i ş e i ç i n d e b u l u n d u r m a k t a d ı r . §— Bâbı Âlî'nin e n d i ş e s i n i b ü s b ü t ü n a r t ı r a n bir nokta da muh telif kaynaklardan gelen m ü t e m a d i t a h r i k â t t ı r . H ü k ü m e t , bu y ü z d e n m ü l k î memurlara sık sık teftişler y a p t ı r a r a k , a r a s ı r a da u m u m î m ü fettişler g ö n d e r e r e k ziyadesiyle u y a n ı k bulunmak mecburiyetini 1
İngiliz Konsolosları da bu şahadet meselesi üzerinde İsrarla durmuşlar dır (Engelhardt, Türkiye ve Tanzimat, 208). Arş. 14-1, İ. 46, 29 Rebiyülevvel 1265, melfuflarından, Mukaddemce Eflâk ve Buğdan ve Sırbistan taraflarına gidip avdet etmiş olan Frasalû ofiçiyallerin ceneral opik (Aupick) 'e vermiş oldukları takrirlerin hülâsasının tercümesi. Arş. 33-5, İ. 585, 13 Şevval 1266, melf. Atabe-i felek mertebe-i cenab-ı cihanbânîye Belgradcık ve Zagra ( » > j ) nahiyeleri ahalisinden takdim olunan mahzarlardan birisinin tercümesi. Arş. 7-1, İ. 6, 3 Recep 1259, melf. Rumeli'de bulunan müşiran hazaratına yazılacak tahrirat müsveddesi. 2
3
4
38
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
İMPARATORLUKTA B U L G A R L A R I N UMUMÎ DURUMU
duymakta i d i . G ö z d e n g e ç i r d i ğ i m i z vesikalara g ö r e , 1840 dan 1850 tarihine kadar bu t a h r i k â t ı n yine en faal olanı, S ı r b i s t a n , Ro manya ve Besarabya'da y e r l e ş m i ş , yahut o taraflardaki ihtilâlcilerle m ü n a s e b e t e g i r m i ş bulunan bulgar komitecilerinin tahrikatıdır. Burada ş u n a da işaret edelim k i B u l g a r l a r ı n istiklâl faaliyetlerinde millî maarif hazırlıkları, isyan komiteleri g i b i m ü h i m hareketler umumiyetle Memleketeyn'de t e ş k i l â t l a n d ı r ı l m ı ş olmakla beraber, S ı r b ı s t a n d a çalışan komitecilerin de, bilhassa G a r b î Bulgaristanda g ö r ü l e n isyan hareketlerinde, b ü y ü k rolleri o l m u ş t u r .
Rusyadan y ü z ç e v i r m e k t e i d i l e r ; b i r de bilhassa ingiltere ve Frans a n ı n t e ş v i k i y l e ilerletilen Tanzimat İslâhatı R u s y a ' y ı a y r ı c a d ü ş ü n d ü r m e k t e n hâlî k a l m ı y o r d u . İşte bu ş a r t l a r k a r ş ı s ı n d a Rusya, Balkan larda k e n d i s i n e t â b i k ü ç ü k i s l a v d e v l e t l e r i v ü c u d a getirmekten ibaret siyasetini tekrar kuvvetle ele almak l ü z u m u n u d u y d u . Kırım harbine m ü n c e r olan bu siyasetin en ziyade faaliyet gösterdiği sahalardan biri Bulgaristan o l m u ş g ö r ü n m e k t e d i r . Vesikalar, 1850 ye d o ğ r u Rus t a h r i k â t ı n ı n Bulgarlar a r a s ı n d a o l d u k ç a faal bir şekil aldığını ortaya k o y m a k t a d ı r . "Moskof,, tahr i k â t ç ı l a r e v v e l â 1843 senesinde B u l g a r l a r ı n kesif bir ş e k i l d e bu l u n d u ğ u ve millî hareketin merkezi s a y ı l a n G a b r o v a havalisinde o r ü n d ü l e r . Bunlar, reaya a r a s ı n d a tahrikedici b r o ş ü r l e r d a ğ ı t makta yahut tenha yerlerde gizli t o p l a n t ı l a r yaparak d o ğ r u d a n d o ğ r u y a h a l k ı isyana teşvik etmekte idiler. Esas i t i b a r i y l e şu ağzı k u l l a n ı y o r l a r d ı : sizde d i n ve millet gayreti y o k . Nasıl rahat ede ceğinizi bilmiyorsunuz. Bu g e v ş e k l i k y ü z ü n d e n O s m a n l ı b o y u n d u r u ğ u n d a n k u r t u l a m ı y o r s u n u z . Bizim d e d i ğ i m i z g i b i hareket edin; isyan edin, biz devletlerin m ü d a h a l e s i n i temin ederek sizi ezdir meyiz ve nihayet S ı r b i s t a n g i b i sizler de muhtar bir idareye sahip olursunuz... Bu t a h r i k â t ı n mahiyetini g ö s t e r m e k b a k ı m ı n d a n bilhassa şu s a t ı r l a r ç o k d i k k a t e d e ğ e r : "Bizler size d ü v e l c e iane ve Devlet-i Osmaniye'ye y a z ı p bunlar bizim milletimizdir, kabahatleri nedir, m ü r a f a a olalım, anlıyalım d o k u n m a y a s ı n ı z , deyip ayak basup sizlere asker ve o r d u çektirmeyiz ve sizi bir maktua ( S ı r p b e y l i ğ i tara fından B a b ı Â l î ' y e verilen s e n e v î maktu v e r g i ş e k l i n d e bir v e r g i k a s d e d i l m i ş olacak) rapt ile i ç i n i z d e n veyahut â h a r d a n ve bulgar t â i f e s i n d e n sizlere bulgar beyi nasp ve t a y i n i ile serbestiyet ederiz ve bir i k i k a ç sene Devlet-i Osmaniye'den dahi bir nazır bu-
1
En b ü y ü k t a h r i k â t yine bizzat bulgar k o m i t a c ı l a r ı t a r a f ı n d a n gelmekle beraber R u s y a n ı n bu tarihlere d u ğ r u Balkanlarda ajanları v a s ı t a s i l e faal surette t a h r i k â t a giriştiğini g ö s t e r e n deliller de v a r d ı r . Fakat R u s l a r ı n tesirini yalnız, ajanları v a s ı t a s i y l e y a p t ı ğ ı t a h r i k â t a hasretmek d o ğ r u d e ğ i l d i r . Ç a r l ı ğ ı n a n a n e v î Ortodoksluk siyaseti, O s m a n l ı devleti ile y a p t ı ğ ı Balkan harpleri, Romanya, Yunanistan S ı r b i s t a n ü z e r i n d e k i himaye t e ş e b b ü s l e r i , m ü t e m a d i m ü d a h a l e l e r i , Bulgarlar için daha az tesirli bir teşvik ' ve tahrik k a y n a ğ ı olmu y o r d u . Daha 1807 de, Rus o r d u l a r ı Balkanlara d o ğ r u ilerlerken, y u k a r d a kendisinden b a h s e t t i ğ i m i z bulgar- millî m ü b e ş ş i r l e r i n d e n V r a ç a peskoposu Sofroni, B u l g a r i s t a n ' ı n k u r t a r ı l m a s ı için Ç a r ' d a n imdat dilemekte i d i . 2
Bu devirde b ü t ü n islav â l e m i n d e panislavizm c e r e y a n ı b ü y ü k inkişaflar g ö s t e r m e k t e i d i . . Rusya'da Ortodoksluk taassubu y a n ı n d a ırk ve milliyet d u y g u l a r ı n ı alevliyen bu islavlık hissiyatı Balkanlara hulûl siyasetine, b a ş k a bir hız, b a ş k a bir renk vermekte i d i . Ö t e taraftan a y n ı talihlerde, bu m ı n t a k a d a rus emelleri için beliren tehlikeler ç a r h ü k ü m e t i n i bilhassa daha faâl bir politika t u t m a ğ a sevketmekte i d i : E v v e l â Rus y a r d ı m ı ile O s m a n l ı hakimiyetinden çıkmış olan k ü ç ü k Balkan devletleri şimdi muhtelif âmiller tesiriyle 3
1
2
3
ö
1
Iorga, Mezkûr eser, 315 ve müt. 1853 senesi başlarında Çar, Petersburg'daki İngiliz Elçisine Girid ve Mısır'ın İngiltere'ye bırakılması mukabilinde Eflâk-Buğdan, Sırbistan ve Bulgar istan üzerinde kendi himayesinin tanınmasını teklif edecektir (A. Debidour, Histoire diplomatiqus de l'Europe, II, 95). «İfade ve iğfale memur olanlar Karadağ canibinden, Sırbistan ve İbrail ve Eflâk canibinden» idi. Tahkikatı yapan Tırnova kaymakamı bunlar içinde aslen bulgar olanların mevcudiyetini işaret ettiği gibi «moskof» lardan da bahs etmekte ve getirdikleri kâğıtların «Rusya Meclisi» mührünü taşıdığını söyle mektedir. (Arş. 8-1, İ. 7, 26 Zilkade 1259, melf. Tırnova kaymakamı İsmail Adil efendinin tahriratı). 2
1
Rumeli Valilerine gönderilen mezkûr tamimin başında deniyor ki: «Rum eli'nin bazı mahallerinde tebaa-i ecnebiyeden seele heyetinde bazı topal ve ço lak olarak bir takım eşhas-ı mechûle geşt ü güzar ederek tahrik ve idlâl ve iğfal-i ezhan-ı tebea ve beraya misillû hareket ve ihlâl-i asayiş ve emniyet efkârında oldukları istihbar olunmasıyle müteyakkızane ve mütebassırane ha reketle istikrar-ı asayişe mübaderet olunması iktiza eden memurine bildirilmiş ve savb-ı müşîrelerîne dahi yazılmıştı.» N. Stanaff, Hist. Chronologique de la Bulgarie, 73. Bak. Prof. Dr. A. N. Kurat, Panslavizm, Çığır mec. sayı 116-119. 2
3
39
3
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
İMPARATORLUKTA
lunup muahharan onu da defederiz; o t u r m u ş olsa da beis y o k t u r . A n c a k siz v e r g i senedi ve sair her bir ş e y d e n t a h a m m ü l l e r i n i z k a l m a d ı ğ ı b e y a n ı ile ve irz-ı r e a y a y ı serd ile tea ve sair mahaller ile dahi gizlice s ö y l e ş i l e r e k k a r ş ı d u r m a n ı z <:. olabilir.,, "Moskoflar,, G a b r o v a c i v a r ı n d a d e ğ i r m e n ve aba dolap arma gelip toplanan reayaya da şunları s ö y l e m i ş l e r d i : " g ö r m e z misiniz k i d ü v e l - i sairede ve Eflâk ve B u ğ d a n ve Ibrail ve S ı r b i s t a n ' d a nekadar t ü c c a r ve b e z i r g â n l a r v a r d ı r . O n l a r ı n k a z a n d ı k l a r ı y a n ı n d a ve elinde kalır; sizler t a ş ve b a l k a n içinde gece ve g ü n d ü z ç o c u k larınız ile çalışıp k a z a n d ı ğ ı n ı z ı elinizden alırlar; S ı r b i s t a n ' d a cizye, şu kadar v e r g i birer altun olup e ğ e r ç i • sizlerde gayret olup ta elbirliği ye ittifak eyliyesiniz, serbestiyet tahsili ile cizye vesaireden senevi bir a l t ı n d a n b a ş k a bir şey vermezsiniz .,,
islâv Devleti kurmak tasavvuru biraz durmak gerektir.
40
1
Bu t a h r i k â t ç ı l a r T ı r n o v a ' d a n sonra V i d i n isti! ; k ö y ü ' n e , d o ğ r u hareket etmişlerdir. R u s l a r ı n bu bundan sonra g i t t i k ç e g e n i ş l e m i ş ; ve nihayet K r ı n d a rus o r d u l a r ı Bulgaristan'a g i r d i k l e r i zam onları bir k u r t a r ı c ı g i b i karşılamıştır. 2
^tinde, Ş e h i r ie tahrikâtı harbi başla iulgar halkı
§— G a r b î Bulgaristan'daki i s y a n l a r ı n ve o arada V i d i n isya nının zuhurunda en m ü h i m haricî tesirin S ı r b i s t a n b e y l i ğ i n d e n gel d i ğ i n e ş ü p h e y o k t u r . Evvelce Niş i s y a n ı n d a bu tesirin o l d u k ç a m ü h i m bir rol o y n a d ı ğ ı n ı g ö r m ü ş t ü k . Esasen bu tarihlerde bir kısım bul¬ garlar, k u r t u l u ş için en b ü y ü k y a r d ı m ı S ı r p l a r d a n beklemekte idiler. Bunu, coğrafî ve dinî ş a r t l a r tayin ettiği kadar, İ s l â v h k hisleri ve ideolojisi de bilhassa t e ş v i k etmekte i d i . X I X . uncu a s r ı n o r t a l a r ı n a d o ğ r u Bohemya d a ğ l a r ı n d a n R u s y â b o z k ı r l a r ı n a kadar b ü t ü n islâv âlemini saran Islâvlık hareketinin serpintileri, Bulgarlar a r a s ı n a da gelmekte g e c i k m e m i ş ve bilhassa S ı r p l a r ı n t e ş e b b ü s ü ile, bu esasa dayanarak, b u l g a r l a n da içine alan b ü y ü k bir Cenup 8
1
Arş. 8-1, İ. 7, 26 Zilkade 1259, melf. Tırnova kaymakamı İsmail Adil efendinin tahriratı. Bükreş'deki zengin bulgar tacirleri, bulgar gençlerini Rusya'da tahsil et tirmek gayesile bir cemiyet kurmuşlardı (Staneff, Bulgarya pod igo, 332). Rusyada yetişen bu gençler yurtlarına dönüp geniş mikyasda rus propagandası yapmakta idiler (Arş. 57-1, İ. - , 17 Sefer 1270, Tırnova kaymakamının tahri ratı; Arş. 103-2, İ. - , 28 Ce maziyü-levvel 1285, melf. Midhat Paşa tarafından ita olunan muhtıra). Bak. yukarda S. 29. 2
3
BULGARLARIN
UMUMÎ DURUMU
doğmuştur.
Bu nokta
41
üzerinde
S ı r p l a r , istiklâl m ü c a d e l e l e r i n i n i l k reisi K a r a - Y o r g i ' d e n b e r i B u l g a r l a r ı kendilerinden a y ı r d e t m i y o r l a r , onları kendileriyle bir s a y ı y o r l a r d ı . Bu rp sergerdesi, 1809 da Napolyon I . in himayesini istediği sıraci ^na, b ü y ü k bir Y u g o s l a v y a ' n ı n (yani bir Cenup Islâvları Dev ı) t e ş k i l i n d e n b a h s e t m i ş t i . K a r a - Y o r g i ' d e n uonra S ı r b i s t a n içiı. . .'ük bir istikbal vaadeden bu fikir g i t t i k ç e k u v v e t lendi. S ı r p Prer. ii Miloş O b r e n o v i ç de, islâv birliği h a k k ı n d a sarih bir fikir besliy-, ' u . 1839 da t a h t ı n d a n a t ı l a r a k Eflâk'a sığınmış olan Miloş, bur, • i Bulgar komitecileri ile m ü n a s e b e t t e bulunuyor ve belki Tunrt •>';'ıi Islâvları a r a s ı n d a k i bir u m u m î hareket sayesinde k u v v e t l i b.; . -up islâv devletinin b a ş ı n a g e ç m e y i tasavvur edi y o r d u . D i ğ e r taraftan bu tarihlerde B a l k a n l a r l a y a k ı n a l â k a g ö s teren Paris'teki Leh ihtilâlcileri, S ı r p devlet a d a m l a r ı n ı , Y u g o s l a v birliği için kuvvetle t e ş v i k etmekte i d i l e r . A j a n l a r ı v a s ı t a s i y l e S ı r p ricali ile m ü n a s e b e t e girişen leh ihtilâl komitesi reisi Prens A d a m Ç a r t o r i s k i , S ı r b i s t a n ı b ü t ü n cenup i s l â v l a r ı n ı t o p l ı y a c a k m ü s t a k i l b ü y ü k bir İslâv devletinin ç e k i r d e ğ i s a y ı y o r d u . Lehlilerin bu sahada tesirleri o kadar kuvvetli o l m u ş t u r k i 1844 de s ı r p devlet a d a m l a r ı n ı n en b ü y ü k l e r i n d e n sayılan E. G a r a ş a n i n , millî Yugoslav birliği p r o ğ r a m ı n ı d o ğ r u d a n d o ğ r u y a Çartoriski'nin fikirlerinden m ü l h e m olarak tanzim e t m i ş t i . H ü l â s a , Bulgarlarda 1
2
3
4
5
1
H. Batowski, Le mouvement panbalkanique et les différents aspects dans le passé, Revue des études balkaniques, II e année, T. II, s. 334. - Yine bu Sırp isyanı sırasında Rus hariciye nazırı A. Çartoriski'ye de böyle bir muhtıra sunul muş ve cenup ıslâvları devletinin başına Romanof'lardan bir prensin getirilmesi teklif olunmuştu. (A. N. Kurat, mez. makale, Çığır, sayı 117. S. 198). İorga, Hist. des Etats balkaniques, 308 ve mût. Hatta bunların sözde kalmadıklarını, 1843 tarihine doğru Balkanlarda umumi bir isyan çıkararak bütün Avrupayı ateşe vermek için Rumeliye ajanlar gönderdiklerini görüyoruz. Bundan endişelenen rus hükümet Babıi Aliye bir kaç kere İkaz ve ihtarda bulunmuştur. (Arş. 6-1, İ. , 26 Sefer 1259 ve 9-1, î. 8, 5 Sefer 1260). Adam Çartoriski (1770-1861) eski bir leh ailesine mensuptur. 1803-1806 da Rus Hariciye Nazırlığında bulunmuş, sonra 1830 leh isyanında millî hükü metin başına geçmiş, nihayet Paris'e kaçıp orada yerleşmiştir. Burada geniş bir siyasî faaliyete girişmişti. H . Batowski, Un précurseur polonais de l'union balcanique, le prince Adam Czartoryski, Rev. des etu. balk. II e année, T. I, S. 154. Çartoriski, bu 2
3
4
5
42
İMPARATORLUKTA B U L G A R L A R I N UMUMÎ DURUMU
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
millî ş u u r u n h e n ü z tamamile p a r l a m a d ı ğ ı bu tarihte, Balkan İslâvl a n n ı n etnik vahdeti fikrine dayanan b i r l e ş m e hareketini, S ı r b devlet a d a m l a r ı c i d d î b i r ş e k i l d e g ö z ö n ü n e almakta ve bu f i k r i gaye leri için Bulgarlara da a ş ı l a m a ğ a ç a l ı ş m a k t a idiler. V e s i k a l a r ı n diliyle k o n u ş u r s a k : "Miloş'un ser kitabetinde hizmet etmiş olan . . . S ı r p l û D u k a ç i n b i r ç o k v a k i t t e n b e r i Slavon ve S ı r p l û ve Bulgar ve K a r a d a ğ l ı l a r ı n h ü r r i y e t ve serbestiyetleri ile bir h ü k ü m e t - i m ü s takile t a h t ı n d a b u l u n m a l a r ı n ı daima d e r p i ş e d i n m i ş b i r ş a h s r i bedhah olup b u t a s m i m â t ı n ı Mihal b e y i n t a h t ı emaret ve h ü k ü metinde icra niyetinde b u l u n m u ş t u r . D u k a ç i n Slavon milleti beynine taht-ı raiyyet-i Devlet-i A l i y y e ' d e n ç ı k ı p b i r h ü k û m e t - i m ü s t a k i l e t a h t ı n d a bulunmak efkâr ve arzusunu n e ş r ü ilka z ı m n ı n d a b u defa Paris'de bir risale telif eylemiştir ve yine bu mealde olarak rum ve Bulgar lisanlarında dahi bir takım resail ve evrak tab' u neşro lunmuş ve Bulgaristan reayasına dağıtılmıştır .„ 1
Bu ç a l ı ş m a l a r semeresiz k a l m a d ı . S ı r p - Bulgar birliği f i k r i b i r kısım bulgar vatanperverleri t a r a f ı n d a n da benimsendi . Bunlar büyük b i r Cenup İslâv Devleti t a s a r l ı y a n mahut G a r a ş a n i n ' e , bulgar halkı n a m ı n a arzıhaller g ö n d e r m e ğ e b a ş l a d ı l a r . Bil hassa G a r b î Bulgaristan'dan b i r ç o k Bulgar ihtilâlcileri S ı r b i s t a n a giderek beylik arazisini ekseriya komiteleri için emin b i r hazırlık 2
8
hususda islâvların, Babı Âli'nin hayırhahlığını temine çalışmalarını da tavsiye ediyor ve bu suretle kurulacak bir islâv devletinin istikbalde Rusya'ya karşı kuvvetli bir blok teşkil edeceğini düşünüyordu ( aynı yer). 1
Arş. 6-1, İ. 5, 26 sefer 1259, melf. Rusya Elçiliği tarafından Lehlilerin tahrikâtına dair verilen muhtıra. — Rusya'nın Babı Âli'yi bu şekilde ikaza kal kışması her şeyden evvel kendi emelleri için bir set teşkil edebilecek böyle bir birlik teşebüsünü önlemek arzusundan ileri geliyordu. Çarlık, bu muhtırasıyla siyasi bir maksat gütmekle beraber, bahsettiği hadiselerin büyük kısmı itibariyle doğru olduğu tarihen sabittir. Ayni tarihlerde sırp hariciye nazırı bulunan Ab¬ raham Petroniyeviç İstanbul'daki leh ajanına gönderdiği yazılarda bir İllirya- Bulgaristan-Sırbistan devletinin teşekkülünden hararetle bahsetmekteydi (H. Batowski, Le mouvement panbalkanique). 2
Sonraları, 1867 de Sırp vatanperverleriyle bulgar komiteleri arasında Beylik hükümetinin muvafakatiyle bir anlaşma yapılacaktır. Bu anlaşmada şun lar tesbit olmuşdur: Sırplar ve Bulgarlar kan ve din bakımından ayni olan Islâvlardır ve Yugoslav kıratlığı adı altında siyasi bir birlik teşkil edebilirler. (Staneff, Hist. Chro. de la Bulgarie, 83).
ü s s ü yapmakta idiler. İlerde V i d i n i s y a n ı n d a o n l a r ı n , s ı r p ihtilâlcilerile işbirliği y a p t ı k l a r ı n ı bile g ö r e c e ğ i z '. Netice itibarile diyebiliriz k i menşeini bilhassa i s l â v filolojisi t e t k i k a t ı n d a n alan, cenup islâvlarının birliği fikri, X I X . uncu a s ı r o r t a l a r ı n a d o ğ r u Balkanlar'da Bulgar i s y a n l a r ı ü z e r i n d e m ü h i m b i r r o l o y n ı y a c a k derecede k u v v e t l i bir cereyan haline g e l m i ş t i . 2
Bulgarlar a r a s ı n d a y u k a r d a n b e r i anlattığımız b u h o ş n u t s u z l u k ve t a h r i k â t , nihayet I I . Mahmud g i b i A b d ü l m e c i d ' i de, 1846 baha r ı n d a Bulgaristan'a bizzat g i d i p t e d k i k a t t a b u l u n m a ğ a ş e v k e t t i . P a d i ş a h , Edirne, E s k i z a ğ r a , Kızanlık yolu ile m ü h i m b i r t a h r i k â t merkezi olan Gabrova'ya geldi. Burada "hafî ve celî t a h k i k - i ahval-i ahaliye inayet b u y u r u l d u k t a n sonra,, s e y y a h a t ı n y i r m i n c i g ü n ü T ı r n o v a ' y a v a r ı l d ı . Burada b e y a n a t ı a r a s ı n d a , "Memâlik-i Dev let-i A l i y y e ' m i n m a m û r i y e t i ve bilcümle tebaamın refah ve r a h a t ı m a t l û b u m , , dur, diyerek reayaya ümitli s ö z l e r s ö y l e d i . P a d i ş a h , bundan sonra R u s ç u k , Silistre, Ş u m n u yolile s e y y a h a t ı n tam otuzuncu g ü n ü tekrar payitahta döndü. Seyyahatı esnasında yaptığı m ü h i m i ş l e r d e n b i r i , Edirne, Ziştovi, ve Ruscuk'da, h a l k ı n ş i k â y e t i ü z e r i n e kara g ü m r ü k l e r i n i , erzak ve hayvanattan alınan " r ü s u m - i ihtisabiye„yi k a l d ı r m a s ı d ı r . K a r a g ü m r ü k l e r i n i n kaldırılması için V i din'den de ricacılar g e l d i ğ i halde o r a d a k i vaziyete d o k u n u l m a m ı ş t ı r . Bundan b a ş k a p a d i ş a h , avdetinden sonra Meclis-i A h k â m - i A d l i y e ö n ü n d e o k u t t u ğ u h a t t - ı h ü m a y u n d a , t a ş r a l a r d a k i zaptiyelerin derhal islâhı l ü z u m u n a bilhassa işaret e t m i ş t i r . B ü t ü n b u n l a r d a n anlı3
4
5
1
İlerde, Vidin isyanı ve Sırbistan Sırplarla Bulgarlar arasında birlik fikri Avrupa kabinelerine kadar nü fuz etmiştir. Vidin isyanının arefesinde Fransa hükümeti, Balkanlarda rus nü fuzuna karşı koymak maksadıyle Bulgaristan'da «valilerin maiyetine birer sırplû tayin ve terfik olunarak» hıristiyanların menfaatlerine bunların nezaret etmesi ni Babı Âliye tavsiye etmektedir (Arş. 14-1, İ. 46, 29 rebiyülevvel 1265, melfuflarından, Fransa umur-ı hariciyesi nazırı tarafından cenaral Opik (Aupick) 'e varid olan defterin tercümesi). Seyyahatname-i hümâyûn (Abdülmecid'in Rumeli seyyahatı), matbu, S. 11-15. Kara gümrükleri, şehir hudutlarında alınan dahilî gümrük resimleridir. Bu resimler dahilî ticareti pek ziyade sıkmakta idi. Bunların temamen kaldırıl ması ancak 1908 de, ikinci meşrutiyetle olmuştur (Bu hususda daha geniş iza hat : Süleyman Sudi, Defter-i muktesid, C . III, S. 28; Heidbron, Les Finances ottoman, S. 25). Mezkûr risale, Avdet-i Hümâyûnu müteakiben Meclis-i Vâlâ-i Ahkâm-ı 2
3
4
1
3
Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266, melf. Ömer Paşa'nın tahriratı.
43
44
TANZİMAT V E B U L G A R
MESELESİ
yoruz k i vergi ve a s a y i ş meseleleri en ziyade islâha m u h t a ç nok talar a r a s ı n d a g ö r ü l m e k t e d i r . İşte bu seyyahattan hemen d ö r t sene sonra da V i d i n ' d e bir isyan zuhur edecektir. Şimdi bu bahse nihayet v e r i r k e n 1850 tarihlerine d o ğ r u İ m p a r a t o r l u ğ u n umumî durumuna ve Bulgar meselesine toplu bir b a k ı ş yapabiliriz. E v v e l â tesbit edilecek b ü y ü k v a k ı a ş u d u r : O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u , t a b i i k e n d i ş a r t l a r ı dairesinde olarak, Fransa ihtilâ linden beri A v r u p a y ı derin surette d e ğ i ş t i r e n b ü y ü k tarihî o l u ş u n kuvvetle tesiri a l t ı n d a d ı r . B ü y ü k sanayi ç a ğ ı n ı n aksi tesirleri, A v rupa'da devlet t e l â k k i s i n d e galebe ç a l a n modern g ö r ü ş , milliyetlerin uyanışı vakıası, Osmanlı İmparatorluğu'nun hayatını değiştiren k u v v e t l i âmiller halinde m ü d a h a l e d e g e c i k m e m i ş t i r . Balkan reaya sını teşkil eden kavimler a r a s ı n d a , a d ı sanı u n u t u l m u ş "kaba, ahmak k ö y l ü l e r d e n , , ibaret bir halk ş e k l i n d e t a n ı n a n bulgarlar, a s r ı n i l k y a r ı s ı n d a iktisadî bir k a l k ı n m a ile muvazi giden millî bir maarif hareketi sayesinde benliklerini k a z a n m a ğ a ç a l ı ş m a k t a , fakat h e n ü z kendilerinde bir k u r t u l u ş s a v a ş ı n a a t ı l a c a k kadar kuvvet g ö r e m e m e k t e d i r l e r . Babı Âlî ise, T a n z i m a t ' ı n ilânına r a ğ m e n Bulgaristan'da vergi ve toprak işlerini bir t ü r l ü yoluna k o y a m a m ı ş ; a ğ a l a r ı n , zap tiyelerin, t a h s i l d a r l a r ı n suiistimallerini kaldıramamış; eşkiyaları temizliyememiş, v e l h a s ı l v a a d e t t i ğ i h i ç bir şeyi c i d d î olarak yerine getirememiştir. Bulgarlar a r a s ı n d a , g i t t i k ç e artan bir h o ş n u t s u z l u k h ü k ü m s ü r m e k t e d i r . D i ğ e r taraftan, bilhassa 1828- 1829 seferinden beri Bulgarlarla y a k ı n d a n a l â k a d a r olan R u s y a ' n ı n ve b ü y ü k bir cenup i s l â v Devleti k u r m a k h ü l y a s ı n ı besliyen S ı r b i s t a n ' ı n t a h r i k â t ı n a v a y ı b ü s b ü t ü n a t e ş l e m e k t e d i r . İşte bu ş a r t l a r a l t ı n d a , 1850 V i d i n k ı y a m ı n a kadar mevzii kalan muhtelif isyan t e ş e b b ü s l e r i g ö r ü l m ü ş t ü r ; fakat Bulgaristan'da her zaman için u m u m î bir isyan beklenebilir.* 2
3
VİDİN İ S Y A N I ilk isyan teşebbüsü Hükümetin aldığı
ve bastırılması (1849). - 1850 isyanının zuhuru, tedbirler. - Başıbozukların harekete geçmesi ve isyanın bastırılması. 1
1849 nisanı o r t a l a r ı n d a V i d i n c i v a r ı n d a , ş e h r e ancak altı saat mesafede bulunan Boynitza k ö y ü ahalisinin birden ayakla narak zaptiye k o n a ğ ı n a h ü c u m ettiği ve s u b a ş ı y ı k a ç ı r d ı ğ ı haberi geldi. K ö y ü a y a k l a n d ı r a n l a r S ı r p b e y l i ğ i n d e n g e l i y o r l a r d ı . Başla r ı n d a ayni k ö y d e n Pıryo (?.?..) a d ı n d a b i r i v a r d ı ve asıl t a h r i k â t c ı gruba, k ö y ü n d a s k a l ı V e l ç o (j^)) ile p a p a z ı Vadisi i^-ı^s) de dahildi. Bunlar ü ç d ö r t ay ö n c e y a r d ı m temini maksadiyle, yahut aynen vesikadaki ifadeyle, "el t u t m a k için,, o tarafa g e ç m i ş l e r d i . V a k t i y l e eski S ı r p Prensi Miloş O b r e n o v i ç ' i n " d u h a n c ı başılığını,, y a p m ı ş olan Puyo S ı r p l a r ı n y a r d ı m a k o ş a c a ğ ı n d a n emindi. Fesat çılar h u d u d u geceleyin gizlice g e ç m i ş l e r ve " o n b i n s ı r p askeri geliyor,, diye h a l k ı a y a k l a n d ı r m ı ş l a r d ı . G â h bu g i b i cesaret verici haberlerle, g â h "adem-i muvafakat ettiklerinde kariyeleri i h r â k - ı b i n n â r o l u n a c a ğ ı " ş e k l i n d e tehditlerle isyanı y a y m a y a ç a l ı ş ı y o r l a r d ı . A h a l i bu haberlerden d e h ş e t e d ü ş e r e k aileleriyle beraber V i d i n d a ğ l a r ı n d a t a k ı m t a k ı m toplanmaya b a ş l a d ı ; Boynitza'dan b a ş k a c i v a r d a k i b i r k a ç k ö y de â s i l e r e iltihak etti. H â d i s e a r t ı k c i d d î bir şekil almıştı. V i d i n d e f t e r d a r ı İbrahim efendi derhal Niş Valisi Vasıf P a ş a d a n imdat istedi. Vasıf P a ş a da Sofya'daki s ü v a r i mirlivası A l i P a ş a y a , V i d i n ' d e n m ü r a c a a t v a k i olursa, derhal askerle y a r d ı m a k o ş m a s ı için emir v e r d i . Defterdar İ b r a h i m , e.traftan y a r d ı m istemekle beraber y a n ı n a Sahra (Kula) nahiyesi m ü d ü r ü n ü 2
3
4
5
6
Adliye de mübarek huzur-ı Hazret-i Padişahîde kıraat olurıau hatt-ı hümâyûnun suret-i münîfesi. «Bulgaristan ahalisi humku belâhatla mahlûk bir kavim bulunmalarıyle onların iğfalinde suhûiet mütalâa olunarak» (Arş. 7-1, İ. 6, 3 Tecep 1259, mel fuflarından, Rumeli'de bulunan müşiran hazeratına yazılacak tahrirat müsvddesi). Vidin'de isyana iştirak eden reayanın nasıl tereddütle hareket ettiği dik kate değer. Bu hususda bir çorbacı diyor ki: «Rakoviça kariyesinden bize çent nefer reaya gelip ya niçin duruyorsunuz, kalkın beraber olalım deyu ifade eyle diklerinde, kalkalım ama sonra bize bir tarafdan iane olunacak mı. . . . deyu sual eylediğimizde.. . » (Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266, melf. Bregova kariyeli İlyo çorbacının takriri). 2
3
1 26 Cemaziyülevvel (1265 M. 19 nisan 1849). (Arş. 17-2, İ. 23, 9 cemaziyülahir 1265. melf. Vidin defterdarı İbrahim efendinin tahriratına göre). Muallimi Mezkûr irade melfuflarından, Vidin meclisi mazbatası. Vesikalarda «çit» yahut «hatt-ı imtiyaz» tabiri kullanılmaktadır. Mez. irade melfuflarından, Sırbıye Hariciye İşleri müdürü Avram'ın tah riratı meifufu. Mez. irade melfuflarından, Vasıf Paşanın tahriratı. 2
3
4
5
6
46
TANZİMAT V E B U L G A R
MESELESİ
VİDİN
ve zaptiye sergerdesini alarak h â d i s e mahalline k o ş m u ş ve V i d i n despotu da bir papazla i k i v a r o ş ç o r b a c ı s ı g ö n d e r m i ş t i . K ı y a m ettirilen ahali nasihatla k ı s m e n yatıştırıldı ve f e s a t ç ı l a r d a n ü ç ü ele geçirilerek hapsedildi. Fakat t a h r i k â t ç ı l a r d a n Puyo, daskal ve papas kendilerine uyan bir kısım r e a y a y ı S ı r b i s t a n hududuna g ö t ü r m ü ş ve h a t t â bunlardan bir kısmı da hududun ö t e s i n e g e ç mişlerdi. H e n ü z g e ç m e m i ş b u l u n a n l a r ı s ü k û n e t l e yerlerine y u r t l a r ı n a çevirmek için V i d i n ' d e n y a n l a r ı n a daha bir ç o k " v ü c u h - ı İslâm,, , "reaya çorbacıları,, ve papazlar g ö n d e r i l d i . Y a p ı l a n b ü t ü n nasihatlara r a ğ m e n asîler, "geriye gitmeyiz, S ı r p l û y a gideriz,, diye inat g ö s t e r m e k t e idiler. Bunun ü z e r i n e d o ğ r u d a n d o ğ r u y a S ı r p beyliği ile m ü n a s e b e t e girişildi. İ l e r d e a y r ı c a izah e d e c e ğ i m i z g i b i bu esnada S ı r p Prensi A l e k s a n d r K a r a y o r g e v i ç ve h ü k ü m e t i , Bulgar asîlerine, velev el a l t ı n d a n olsun, y a r d ı m d a kendileri için, bir menfaat g ö r m i y o r l a r d ı . Bu tarihte S ı r p l a r ve H ı r v a t l a r a r a s ı n d a , 1848 ihtilâllerinin ve Macarlarla m ü c a d e l e n i n v e r d i ğ i heyecanla cenup islâvları birliği için b ü y ü k bir faaliyet g ö r ü l m e s i n e r a ğ m e n , Aleksandr s ü k û n p o l i t i k a s ı n d a n a y r ı l m ı y o r d u . O zaman S ı r p hari ciyesini idare eden  v r a m K â h y a ( A b r a h a m P e t r o n i y e v i ç ) , O s m a n l ı m a k a m l a r ı n ı tatmin edecek cevaplar g ö n d e r m e k t e acele etti. Y a z ı sında, daha evvel b ö y l e fesat ç ı k a r m a k m a k s a d ı y l a N i ş ' e gitmek istiyen S ı r ı n d a k (?) ( j U ' ^ ) adlı bir b u l g a r i n h a p s e d i l d i ğ i n i h a t ı r latmakta ve Puyo'nun, S ı r p l a r ı n m ü z a h e r e t i h a k k ı n d a s ö y l e d i ğ i şeyleri ş i d d e t l e reddederek, bu g i b i serseriler hududu g e ç e c e k olurlarsa, derhal hapsedilmeleri ve S ı r b i s t a n t a r a f ı n d a n da bu gibilerin katiyyen b ı r a k ı l m a m a s ı için kazalara sıkı emirler g ö n d e rildiğini bildirmekte i d i . Buna r a ğ m e n V i d i n Meclisinin İ s t a n b u l ' a g ö n d e r d i ğ i mazbatadan a n l ı y o r u z k i t a h r i k â t ç ı l a r d a n Puyo, daskal ve papas yine S ı r b i s t a n ' a k a ç m ı ş l a r ve S ı r b i s t a n t a r a f ı n d a bulunan Z a y ç a r n a ç a l n i k ' i b u n l a r ı teslim e t m e d i ğ i g i b i h u d u d u g e ç e n r e a y a y ı da geri çevirmemiştir. A s î l e r i n bu suretle k a r ş ı tarafta himaye g ö r m e s i h e n ü z a y a k l a n m a m ı ş olan reaya ü z e r i n d e tesirini g ö s t e r m e k t e gecikmedi: Golmanova ( xti.y.) , ( o j ü ) , B e r k o v a ç ( ? ) 1
2
3
İSYANI
47
, Grtzi ( < o r ) , Mastilitza ( ^ - ¡ ¿ 1 . ) k ö y l e r i n d e de k a r ı ş ı k l ı k l a r çıktı; zaptiyeler ü z e r i n e a t e ş edildi. H â d i s e g i t t i k ç e b ü y ü m e k isti d a d ı n ı g ö s t e r i y o r d u . Fakat bir m ü d d e t sonra, Z a y ç a r n a ç a l n i k ' i her halde Belgrat'tan k a t ' î emirler almış olmalıdır k i k a ç a k l a r ı n hepsini iade etti. F e s a t ç ı l a r a uyan reaya yerlerine g ö n d e r i l e r e k Puyo ve a r k a d a ş l a r ı hapse atıldı. D a ğ l a r a s ı ğ ı n a n ve h â d i s e l e r i n inkişafını bekliyen k ö y l ü l e r de yerlerine g ö n d e r i l d i , ve b i r daha a r a l a r ı n a bu g i b i e ş k ı y a gelirse, d o ğ r u d a n d o ğ r u y a tutup z a b ı t a y a teslim edecekleri kendilerine taahhüt ettirildi Hâdise bu suretle k a p a n m ı ş g i b i i d i . Fakat Bulgar ihtilâlcilerinin her türlü v a s ı t a ile m ü t e m a d i y e n isyana k ı ş k ı r t t ı k l a r ı bu m ı n t a k a d a kâfi de recede k u v v e t bulundurmak zarureti her zamandan ziyade anla şılmış bulunuyordu. Bu sebeple Niş Valisi Vasıf P a ş a , İ s t a n b u l ' a g ö n d e r d i ğ i tahriratta, "nezaket-i v a k t ü hali,, g ö z ö n ü n e alarak V i d i n ' d e bir tabur a s â k i r - i nizamiyye-i ş â h â n e n i n , , b u l u n d u r u l m a s ı l ü z û m u n u b i l d i r d i . T a h r i r a t ı alan Sadrazam da, arz tezkiresinde " h u s u s - ı m e z b û r oralarca ne mertebe m ü t e y a k k ı z a n e d a v r a n ı l m a s ı hususunun elzemiyetini bir kat daha isbat etmiş,, dir sözleri ile bu d ü ş ü n c e y i teyit e t t i . Filhakika miralay A b d u l l a h bey kumanda s ı n d a V i d i n ' e b i r tabur nizamiye askeri g ö n d e r i l d i ğ i n i s o n r a l a r ı cereyan eden h â d i s e l e r s ı r a s ı n d a ö ğ r e n i y o r u z . 2
3
4
Bu suretle h ü k ü m e t i n yeni h â d i s e l e r e k a r ş ı k ı s m e n tedbirlerini almış o l d u ğ u n u g ö r m e k t e y i z . Bununla beraber için için k a y n a y a n ve S ı r b i s t a n ' ı n hemen y a n ı b a ş ı n d a senelerden beri kışkırtılan bu yerlerde daha m ü t h i ş bir isyan patlak vermekte gecikmiyecektir. §— Bu h â d i s e d e n bir sene sonra, 13 M a y ı s 1850 (1 Recep 1266) d a V i d i n havalisinde yeniden, fakat bu sefer ç o k daha ş i d d e t l i bir ayaklanma oluyor. V i d i n ' i ç e v i r e n b ü t ü n m ı n t a k a ahalisi. Sahra nahiyesindeki seksen kadar k ö y , B e l g r a t c ı k ve L o m k a z a l a r ı n d a b i r ç o k k ö y l e r harekete g e ç i y o r l a r . İ l k ö n c e âsilerin h ü c u m u n a u ğ r a yarak ö l d ü r ü l e n l e r , k ö y a ğ a l a r ı , s u b a ş ı l a r , v e r g i t a h s i l d a r l a r ı ve nahiye 5
0
1
1
Vidin Valisi Ağa Hüseyin paşa bundan bir hafta sonra vefat ettiğine göre, onun hastalığında işlere defterdarın baktığı anlaşılıyor. Mezkûr irade melfuflarından, Emaret-i Sırbiye hariciye müdürü Avram kâhya tarafından varid olan tahrirat. Zayçar kazası müdürü. 2
3
Avram kâhyanın mezkûr tahriratı melfufu. Mezkûr irade melf. Niş Valisi Vasıf Paşa'nın tahriratı. Mez. iradeArş. 19-1, İ. 14-1245, 16 ş. 1266, melf. Vidin meclisi mazbatası. Arş. 21-3, I. 22, 20 Şaban 1265, melf. Kapıcıbaşı Ali'nin gönderdiği mü zekkere. 2
3
4
5
TANZİMAT V E B U L G A R
48
MESELESİ
VİDİN
İSYANI
49
1
m e m u r l a r ı o l u y o r . Âsiler ö n l e r i n e gelen m ü s l ü m a n ı , erkek k a d ı n ayırt etmeden s o y m a ğ a ve ö l d ü r m e y e b a ş l ı y o r l a r . G ö r ü n ü ş e nazaran i l k hedefleri y o l l a r ı keserek V i d i n , B e l g r a t c ı k , Sahra ve L o m k a l e l e r i n i etraftan tecrit etmek ve muhasara a l t ı n a a l m a k t ı r . Bunun için istanbul'a giden b ü y ü k y o l ü z e r i n d e m ü h i m bir b o ğ a z a h â k i m A k ç a r p a l a n k a s ı n ı zaptediyorlar. Buradan hiç kimseyi b ı r a k m ı y o r ve y a k a l a d ı k l a r ı n ı h a p s e d i y o r l a r d ı ; istanbul'la b ü t ü n muhabere ve gidip-gelme kesilmişti . Her t ü r l ü v a s ı t a ile ve bazan cebir ve teh ditle h e n ü z harekete g e ç m e m i ş k ö y l e r i de a y a k l a n d ı r a r a k topluluk l a r ı n ı g i t t i k ç e a r t ı r a n âsiler, V i d i n e t r a f ı n d a k i muhasara ç e n b e r i n i m ü temadiyen daraltmakta idiler. Ş e h i r d e k i l e r a r t ı k civardaki d e ğ i r m e n lerin de âsilerin eline d ü ş m e s i n d e n ve a ç kalmaktan k o r k m a ğ a b a ş l a d ı l a r . B e l g r a d c ı k âsileri de a y n ı suretle kaza merkezini mu hasara ve tazyik etmekte idiler. Bu esnada k ı r l a r d a r a s l a d ı k l a r ı 30 - 35 kadar m ü s l ü m a n ı ö l d ü r m ü ş l e r d i . B e l g r a t ç ı k ' t a n sonra L o m ' d a ayaklanan reaya da k a s a b a y ı muhasara a l t ı n a a l m ı ş l a r d ı . Bunlar, i ç e r d e k i l e r d e n teslim o l m a l a r ı n ı ve silâhlarını vermelerini
2
3
4
5
6
l
istiyorlardı . Âsiler, her ş e y d e n evvel s i l â h l a n m a ğ a ve isyanı g e n i ş l e t m e ğ e ç a l ı ş m a k t a i d i l e r . İ s y a n ş i m d i d e n o l d u k ç a g e n i ş bir b ö l g e y i kap lamıştı ve b a ş l ı c a merkezler muhasara a l t ı n d a i d i . Â s i l e r i n m i k t a r ı , sonradan tahmin e d i l d i ğ i n e g ö r e , her halde 10 binden a ş a ğ ı de ğildi . H ü k ü m e t i n k o r k t u ğ u g i b i , bu a y a k l a n m a n ı n "bir büyük silsile-i isyâniyenin ucu olması,, dahi h a t ı r a g e l i y o r d u ve h ü k ü m e t bu korkusunda b ü s b ü t ü n h a k s ı z da değildi; zira âsiler, k o m ş u sancaklara k o l k o l t a h r i k ç i l e r g ö n d e r e r e k isyânı y a y m a ğ a çalışı y o r l a r d ı . Meselâ bu arada, 1841 de m ü h i m bir isyan hareketine sahne olan Niş s a n c a ğ ı dahilinde Berkofca k a z a s ı c i v a r ı n a y i r m i kadar âsinin gelerek halkı isyana teşvik ettiğini g ö r m e k t e y i z . Keza Ş e h i r k ö y ü ' n e de bu g i b i bazı t a h r i k ç i l e r g e l d i . Neticede Niş muta sarrıfı i s y a n ı n bu tarafa sirayetinden c i d d i olarak e n d i ş e l e n m i y e b a ş l a d ı ve Sofya'dan Berkofca ve Ş e h i r k ö y ' ü n e ikişer b ö l ü k s ü v a r i askeri getirtmeye mecbur oldu. Ş a r k a , N i ğ b o l u t a r a f ı n a giden tahrikâtcılar ahaliyi a y a k l a n d ı r m a k için cebir kullanmaktan dahi ç e k i n m i y o r l a r d ı . İ s y a n haberleri b ü t ü n Rumeli'de m ü b a lâğalı bir ş e k i l d e y a y ı l m a k t a i d i . Bununla beraber B u l g a r i s t a n ' ı n d i ğ e r s a h a l a r ı n d a bir hareket g ö r ü l m e d i . Yalnız o r t a l ı k s a k i n l e ş tikten sonra, âsîler a r a s ı n d a Sofya, T ı r n o v a , h a t t â Filibe tarafla2
3
1
5
ö
1
Beloradcıkta subaşı ve maiyetindeki zaptiyeler (Arş. 19-1, I. 14-1245 16 Şaban 1266, melfuflarından, Silistre valisinin tahriratı), Vidin'e altı saat mesa fede Stavrovitza ( •v*\SJ}\~~~\ ) köyünde bir subaşı, Laviç ( ) köyünde bir zaptiye ve bir topçu neferi, Rakoviça köyünde bir aga (Arş. 26-4, I. 132, 14 ramazan 1266, melf. lâyiha). Sahra nahiyesinde de nahiye memurlariyle «ondalık ağnamı -sayıcıları» (Kapıcıbaşı Ali'nin mezkûr yazısı) ilk maktuller arasındadır.
7
1
Kapıcıbaşı Ali'nin mezkûr tahriratı. «Reaya-i merkûme icra olunan nesâyih ve tenbihâtı dinlemeyip cemiyet-i isyaniyelerini tezyide ve daire-i ihtilâli tevsia çalışdıklarına mebni. ..» (16 Şa ban 1266 tarihli mezkûr irade melf uf larıından. Vidin Valisine yazılan tahriratı mahsusa). isyan bastırıldıktan sonra tanzim olunan bir lâyihaya nazaran (132 No. lu irade melf.) Vidin etrafında 3 bin, Belgratcık kazasında 3 bin, Lom civarında Topolovitza ( •<^Jı> _?& ) köyünde 700-800 kadar reaya toplanmıştı. Kapıcıbaşı Ali'nin mezkûr tahriratına göre ise yalnız Belgradcık'ta âsîlerin adedi sekiz-dokuz bine yükselmekte idi. Gönderilen diğer vesaikten, isyan eden köylerin 88 e yüksel diğini kat'î olarak bilmekteyiz. (14 ramazan 1266 tarihli mez. I. melf. Rıza Pa şanın tahriratı). 16 şaban 1266 T. mez. I. melf. Vidin'e gönderilecek Ferik Rıza Paşaya verilen tâlimat-ı seniyye müsveddesi. Mez. I. - Sofya muhassılı İsmail Paşa'ya göre bu tahrikâtçılar arasında «yabancı Sırplûlar dahi» bulunmaktadır (mez. I. Sofya muhassılı İsmail Paşa'nın tahriratı). Sofya muhassılı İsmail Paşanın mezkûr tahriratı. Arş. 27-5, 1. 20 ramazan 1266, melf. Rumeli mutasarrıfı Hurşit Paşanın tahriratı. 2
2
Müslüman otururlardı. 3
ahali, ağa ve
16 Şaban 1266 tarihli
beyler umumiyetle
mezkûr irade
bu
müstahkem
yerlerde
melfuflarından Vidin Valisinin tah
riratı.
3
4
«Tatar Hasan kullarınızın ihracından bir gün sonra Vidin'e bir saat me safede olan kariyeleri dahi tahrik edilip isyan ettirmiş oldukları (için) posta caddesi şimdilik kapalı olup işbu zuhûrât dahi kayık ile Lom'a kadar ihraç. . .» (16 şaban 1266 tarihli mezkûr irade melfuflarından Mehmet Rüştü mühürlü tahrirat). — Edirne'den her çarşamba Rumeli tarafına üç tatar (Postacı) çıkar ve bunlardan biri Vidine giderdi. Edirne ile Vidin arasındaki mesafe 109 saat idi. (Ubicini, Lettres sur la Turquie, Paris 1851, S. 197). 5
6
Kapıcıbaşı Ali'nin mezkûr tahriratı.
İsyanın daha başlangıcında asilerle temasa geçmiş olan Kapıcıbaşı Ali Ağanın mezkûr tahriratına göre, Vidin, Belgradcık, Lom reayası aynı günde ayaklanmıştır. Bu da, burada daha önce geniş bir isyan hazırlığı yapıldığını teyideder. Gerçekten biz isyanın Rakoviça'da bir komite tarafından hazırlandı ğını biliyoruz. (Bak ileride bölüm V ) .
t
4
5
6
7
TANZİMAT V E B U L G A R
50
VİDİN
MESELESİ
r ı n d a n g e l m i ş kimselere r a s t l a n d ı ğ ı n ı ve b u n l a r ı n memleketlerine d ö n m e l e r i n e m ü s a a d e edildiğini h a t ı r l a t a l ı m . Ö m e r P a ş a n ı n i k i ay sonra isyan hafiflemeğe y ü z t u t t u ğ u bir s ı r a d a N i ş ' d e n g ö n d e r d i ğ i t a h k i k a t raporunda da, V i d i n i s y a n ı n ı n b ü t ü n B u l g a r i s t a n ' ı n a y a k l a n m a s ı n a b i r b a ş l a n g ı ç o l d u ğ u ileri s ü r ü l m e k t e d i r . Biz, bu n o k t a y ı ilerde m ü n a k a ş a e d e c e ğ i z . 1
2
3
4
§ — A c a b a memleketin ç o k nazik b i r yerinde patlak veren bu tehlikeli isyan k a r ş ı s ı n d a h ü k ü m e t i n t u t t u ğ u y o l ne o l m u ş t u r ? T a b i î b u hususda evvelâ, m a h a l l î m a k a m l a r ı n a l d ı k l a r ı tedbirleri araştıracağız. 5
İsyan V i d i n ' d e d u y u l u r duyulmaz v a l i Z i y a P a ş a , " m a k s a t l a r ı ne idiği bilinmek ve ifâ-i nasihat ve olvechile temin ve taltiflerine b a k ı l m a k , , ü z e r e âsîlerin y a n m a k a l a b a l ı k b i r heyet g ö n d e r d i . Bu heyet, " V i d i n v ü c û h u n d a n , , ve " v a r o ş ç o r b a c ı l a r ı n d a n , , b a z ı kimse lerle metropolidin seçtiği bir k a ç papazdan m ü r e k k e p t i . Nasihatcılar, r e a y a y ı V i d i n c i v a r ı n d a k i d a ğ l a r a çekilmiş buldular. A s î l e r onlara, daha ziyade t o p l a n ı p d ü ş ü n m e k istediklerini, b u n u n için şimdilik y a n l a r ı n a kimsenin gelmemesini, aksi t a k d i r d e vuracak larını b i l d i r d i l e r . G e r ç e k t e n g ö n d e r i l e n l e r , ü z e r i n e a t e ş açtılar ve b u y ü z d e n v u k u a gelen ç a r p ı ş m a d a reayadan bir k a ç kişi ö l d ü . 6
7
İSYANI
51
ancak İ s t a n b u l ' d a n g ö n d e r i l e c e k bir memura bildireceklerini i l â v e e t t i l e r B u vaziyet k a r ş ı s ı n d a V i d i n ' d e r e s m î makamlar, "hasbelmevkı kuvve-i cebriye uyamıyacağı,, d ü ş ü n c e s i l e , o zaman için daha ileri g i t m e k istemediler. Bununla beraber, kaza merkezini g i t t i k ç e s ı k ı ş t ı r a n ve t o p l u l u k l a r ı b ü y ü y e n â s î l e r i n hiç olmazsa g ö z l e r i n i k o r k u t m a k ve bu suretle d a ğ ı l m a l a r ı n ı temin etmek ü z e r e İ s t a n b u l ' d a n ihtiyat k u v v e t i olarak i k i tabur piyade ve bir alay s ü v a r i askeri i s t e n d i . İ s t a n b u l ' a i l k haberler gelir gelmez B a b ı Âlî, V i d i n valisine, hadisenin g e n i ş l e m e d e n derhal b a s t ı r ı l m a s ı için " t e d â b i r - i mahalliyenin kuvvetli ve etraflı tutulması,, emrini g ö n d e r d i . S a d r a z a m ı n şu sözleri, hadise k a r ş ı s ı n d a uyanan e n d i ş e l e r i ç o k açık g ö s t e r mektedir : "Hususan asrın nezaketi ve Sırbistan'ın oralara civariyeti münasebetile bir küçük vakanın pek uzun kıl ü kallere sebe biyet vereceği bedihî olduğundan bu şeylerin etrafta duyulmasına bile vakit bırakılmaksızın hemen hakimane tarik ile defi çaresine bakılması ehemmi- mehamdan,, d ı r . H ü k ü m e t , h â d i s e n i n bilhassa hakimane bir ş e k i l d e b a s t ı r ı l m a s ı n ı gerekli bulmakla beraber, her ihtimale k a r ş ı a s k e r î tedbirler almak l ü z û m u n u da h a t ı r d a n ç ı k a r m a d ı ; derhal Rumeli'deki asker mevcudu tespit edildi*. 2
3
4
5
8
1
1
Y a l n ı z y a n l a r ı n a kabul ettikleri ç o r b a c ı Stoyan ( j b - ) ile rahip D i m i t r i ' y e , "bizim derdimiz mültezimlerden ve köy ağalarından ve subaşılardan vesairedendir,, diyerek b a ş l ı c a ş i k â y e t l e r i n i s ö y l e d i l e r . Fakat Vidinlilerle k a t i y y e n m ü z a k e r e edemiyeceklerini, şikâyetlerini 1
Arş. 32-4, İ. 127, 7 şevval 1266, melf. Rıza Paşanın tahriratı. Kırım harbinde baş kumandanlık mevkiine getirilen meşhur Ömer Lûtfi Paşa. Bu sırada Rumeli Ordusu müşiri idi. (Bak. S. 14, Not 2). Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266. melf. Rumeli Ordu-i Hümâyûnu müşiri Devletlû Ömer Paşadan Serasker Paşa canibine gönderilip sadarete sunulan tahrirat. Bak. bölüm V . 1849 da Vidin Valiliğini yapmakta olan A ğ a Hüseyin Paşanın vefatı üzerine yerine eski Tırhala mutasarrıfı Ziya Paşa gönderilmişti (Lûtfi, VIII, 178). Lûtfi, 14 sene (1249-1260 ve 1262-1265 senelerinde) Vidin valiliğinde bulunan Hüseyin Paşa gibi kuvvetli bir idarecinin buralarda isyancıların baş kaldırmasına meydan vermediğini işaret etmektedir (Lûtfi, VII, 11). Arş. 14-1245, 16 şaban 1266, melf. Vidin valisinin tahriratı. Arş. 20-2, İ. 17, 16 şaban 1266, melf. Vidin Meclisinin mazbatası. Kapıcıbaşı Ali'nin mezkûr tahriratı 2
3
4
5
6
7
8
Sonradan h â d i s e h a k k ı n d a yeni haberler g e l d i k ç e , istanbul'da e n d i ş e g i t t i k ç e a r t m ı ş ve h ü k ü m e t , meseleyi b ü t ü n ehemmiyetiyle g ö z ö n ü n e alarak bu husus için, i s y a n ı n zuhurundan on g ü n sonra ( 1 1 ş a b a n 1266 - M . 22 haziran 1850 ) bir meclis-i meşveret toplamıştır. Bu mecliste, " b i r d a k i k a v a k i t zayi' edilmeyerek he men eser-i ihtilâlin indifaı çaresine,, b a k ı l m a s ı için m ü h i m karar lar v e r i l i y o r : E v v e l â Silistre, Ş u m n u ve Ruscuk'dan V i d i n ' e asakir-i nizamiye g ö n d e r i l m e s i ve B ü k r e ş ' t e n bir tabur askerle Y e r k ö y ü ' d e n bir b ö l ü k t o p ç u n u n , i c a b ı n d a nehrin ö t e s i n e g e ç m e k ü z e r e , V i d i n 1
Mez. lâyiha. 16 şaban 1266 tarih ve 17 numaralı irade melf. Vidin meclisi mazbatası. Arş. 19-1, İ. 14-1245, 16 şaban 1266, arz tezkiresi. Bu tarihte 1848 ihtilâllerinin yatışmasından henüz çok zaman geçmediğini, Çar'm askerlerini daha Eflâk'tan çekmediği gibi Avrupa üzerinde de siyasî nüfuz ve baskısını artırdığını gözönüne getirelim. 14-1245 numaralı mezkûr irade melf. Vidin Valisine yazılan tahrirat. * 9789 kişiden mürekkep olan bu kuvvet, Vidin, Niş, Belgrat, Sofya, Tırnova, Rusçuk, Şumnu, Silistre, Babadağı, Edirne ve Filibe'de dağılmış bir vazi yette idi. (Mez. irade, Hassa müşirinin tezkiresi ve leffi). 2
3
4
5
TANZİMAT V E B U L G A R
52
MESELESİ
VİDİN
İSYANI
53
1
k a r ş ı s ı n d a Kalafat" a g i t m e s i karar altına alınıyor. D i ğ e r taraftan V i d i n , Niş ve Rumeli V a l i l e r i n i n değiştirilmesi d ü ş ü n ü l ü y o r . Bul g a r i s t a n ' ı n her tarafına, v a l i ve m u t a s a r r ı f l a r a u y a n ı k ve t e d b i r l i b u l u n m a l a r ı için a y r ı a y r ı tahriratlar y a z ı l ı y o r . Nihayet isyanı y a t ı ş t ı r m a k , i c a b ı n d a askere kumanda etmek ü z e r e A l i Rıza P a ş a n ı n V i d i n ' e g ö n d e r i l m e s i d ü ş ü n ü l ü y o r . Rıza P a ş a y a verilen t a l i m a t , B a b ı Â l î ' n i n bu isyan k a r ş ı s ı n d a d ü ş ü n c e l e r i n i açık bir ş e k i l d e g ö s t e r d i ğ i n d e n dikkatle tahlile d e ğ e r . T a l i m a t ı n esas n o k t a l a r ı ş u n l a r d ı r : Evvelâ, y u k a r ı d a da işaret ettiğimiz g i b i , h ü k ü m e t ş i d d e t g ö s t e r i l m e s i n d e n ve h â d i s e n i n b ü y ü y ü p dal budak salmasından ziyadesiyle k a ç ı n m a k t a d ı r . P a ş a n ı n i l k vazifesi, "hâdise-i mezkûreyi kan dökülmeksizin ve vesâil-i şedîdeye muhtaç olmaksızın tedabir-i maneviye ve usul-i hakimane ile def eylemeye,, ç a l ı ş m a k t ı r . Ş a y e t bu b i r netice vermezse, o zaman kuvve-i nizamiye kulla narak isyan derhal b a s t ı r ı l a c a k t ı r . Zira bu hal devam ederse i s y a n ı n b ü s b ü t ü n y a y ı l m a k tehlikesi v a r d ı r . Fakat "imâl-i kuvvete i h t i y a ç g ö r ü n d ü ğ ü halde yine usul-i rıfk u m ü l â y e m e t elden b ı r a k ı l m a y ı p ziyadesiyle m e r h a m e t k â r a n e olunmak ve bezi s e b ü k m a ğ z a n ı n eser-i t e s v i l â t ı a l t ı n d a hareket eylemiş olan aceze-i ahalinin hasar g ö r m e m e s i n e ve lüzumsuz olarak ferdin burnu kanamamasına kemaliyle dikkat kılınmak,, lâzımdır. H ü k ü m e t , b i l hassa m ü s l ü m a n ahalinin intikam hareketlerinden ve t a ş k ı n l ı k l a r ı n d a n k o r k m a k t a d ı r : " F a r a z â ahaliden bazıları b u h a r e k â t - ı h a r b i y e y i z u u m l a r ı n c a z a m a n - ı fırsat ittihaziyle onlar dahi bir k o l d a n reaya ü z e r i n e h ü c u m etmek., g i b i şeylere t a s a d d î eyle mek vadilerinde bazı h a l â t v u k u a gelecek olur ise bunun ne2
3
tayic-i v a h î m e ve m u z ı r r a s ı hesaba gelmez,, denmektedir. Nihayet P a ş a n ı n son bir vazifesi de i s y a n ı n sebeplerini, S ı r p l a r ı n vaziyetini ve umumiyetle Bulgaristan'daki durumu a r a ş t ı r ı p merkeze b i l d i r mektir.
4
5
1
Malûm olduğu üzere 1848 de Bükreş'te çıkan ihtilâl dolayısile Eflâk'da bir Osmanlı işgal ordusu bulunmakta idi (Bak. S. 14). Vidin Valiliğine, o sırada Halep Valisi bulunan Halil Kâmili Paşanın ge tirilmesi düşünüldüyse de Ziya Paşanın yine bir müddet vazifesinde bırakıldığını ve ancak bir buçuk ay sonra azledilerek yerine Ali Rıza Paşanın tayin edildiğini görüyoruz. 17 numaralı mezkûr irade melf. Edirne ve Silistre valilerde Niş Mutasarrı fına ve Sofya ve Filibe Kaymakamlıklarına gönderilen tahrirat. Ali Rıza Paşa askeriyeden yetişme bir paşa idi. Onun 1844 de Arnavut lukta Tanzimat İslâhatının tatbiki ve 1846 da Bedirhan bey tahkikatı gibi önemli işlere gönderildiğini ve nihayet 1848 de ferik yapıldığını biliyoruz. (M. Süreyya, Sicilli Osmanî, III, 547). Ferikanı kiramdan bu defa memuriyeti mahsusa ile Vidin canibine izam buyurulacak Rıza Paşa hazretlerine tâlimatı seniyye müsveddesi. Bak. vesika. V . 2
3
4
5
işte Babı Âlî'nin isyan k a r ş ı s ı n d a seçtiği hareket h a t t ı budur. O s m a n l ı h ü k ü m e t i n i n d ü ş ü n c e l e r i n e h â k i m o l a n nokta i s y a n ı n , her halde devletin b a ş ı n a b i r gaile a ç m a d a n derhal bastırılması meselesidir. Isvan uzar, veya b a s t ı r ı l ı r k e n b a ş ı b o z u k l a r yolsuz hareketlere saparsa bunun b ü y ü k gailelere sebebiyet vermesi - hele b ö y l e nazik b i r zamanda - h ü k ü m e t i pek k o r k u t m a k t a d ı r . Ş ü p h e s i z bunun da b a ş l ı c a sebebi, ç o k defa o l d u ğ u g i b i , işe y a b a n c ı l a r ı n k a r ı ş m a s ı ve h â d i s e n i n b ü y ü k b i r siyasî mesele haline i n k ı l â p edivermesi ihtimalidir. H ü k ü m e t i n bu korkusunu b ü s b ü t ü n haklı g ö s t e r e n bir nokta da bilhassa o s ı r a d a 1848 ihtilâlleri neticesinde milletlerarası durumda husule g e l m i ş olan gelişmelerdir. §— istanbul'da bunlar d ü ş ü n ü l ü r k e n , V i d i n ' d e h â d i s e l e r s ü r a t l e g e l i ş m e k t e y d i . Â s î l e r , V i d i n kalesine bir i k i saatlik b i r mesafeye kadar g e l m i ş l e r d i . Kasaba c i v a r ı n d a k i d e ğ i r m e n l e r ellerine d ü ş e r s e V i d i n l i l e r a ç da kalabilirlerdi. Bu durum k a r ş ı s ı n d a meclisi tahak k ü m l e r i a l t ı n d a buluduran a ğ a l a r , halk a r a s ı n d a n başıbozuk kuvvetleri teşkil olunarak harekete g e ç i l m e s i n i kabul ettirdiler. Meclise dahil bulunan defterdar, hakim ve müfti efendiler de bunu teşvik edici b i r t a v ı r a l d ı l a r . V a l i buna k a r ş ı b i r ş e y y a p a m a d ı . V i d i n v ü c û h u n d a n ( â y â n ı n d a n ) Hacı Sabri, Y a ş a r , Mustafa a ğ a l a r l a A h met beyin iştirak ettiği i l k çete, âsîleri nasihatla y o l a getirmek için g i d i y o r d u ; fakat b a ş ı b o z u k l a r n a s ı l s a bu maksatla yanla r ı n d a n ileri g ö n d e r i l e n rahip ve ç o r b a c ı l a r ı n ve âsî Bulgar l a r ı n ü z e r i n e a t ı l d ı l a r . Âsîler y ü z d e n ziyade m a k t û l b ı r a k a r a k 1
2
1
Ağaların Vidin meclisindeki tagallüplerini şu hâdise de çok güzel gösterir: «Bu fesat sizden neş'et etmiştir, size dahi emniyet caiz değildir diyerek despotun ve âzadan olan sair kocabaşı ve çorbacıların tekdir ve ta'zirile meclisten tardolunduktan sonra mühürleri ahzolunup...» (Mez. lâyiha). Lâyihaya nazaran başıbozuklar, bu rahip ve çorbacıları, daha âsîlerin yanına varmadan öldürmeğe teşebbüs etmişler ve Bulgarların üzerine birden hücuma geçmişlerdir. Halbuki Kapıcıbaşı Ali'nin tahriratına göre umumiyetle âsîler, gönderilen nasihatcıları dinlemeyip ateş açtıkları için başıbozuklar da «mukabele-i bilmislin icrasında tekâsül» etmemişlerdir (Arş. 21-3, İ. 22, 20 şaban 2
54
TANZİMAT V E B U L G A R
VİDİN
MESELESİ
kaçıştılar. Ertesi g ü n " v ü c û h t a n ve k ö y ağalarından,, Osman bey de b e ş on s ü v a r i y l e n a z ı r mahallesi k ö y ü n d e b i r k a ç r e a y a y ı telef e t t i . Â s î l e r i n d a ğ ı t ı l m a s ı n d a b ü y ü k r o l o y n ı y a n 400 - 500 kişilik asıl b ü y ü k b a ş ı b o z u k kuvveti k a p ı c ı b a ş ı A l i a ğ a n ı n idaresinde, V i d i n ' d e n 18 haziranda (7 ş a b a n ) harekete g e ç t i . Bu kuvvet, e v v e l â İ s t a n b u l ' a giden y o l ü z e r i n d e k i b o ğ a z ı tutan âsîleri d a ğ ı t a r a k derbende h â k i m A k ç a r p a l a n k a s ı n ı zaptetti (18 haziran). Ertesi g ü n Lom'a gidilerek daha ö n c e Molla Feyzi ve H a c ı A b b a s adlı i k i sergerde idaresinde harekete g e ç m i ş olan b a ş ı b o z u k l a r l a beraber buradaki asîler p e r i ş a n edildi; Sonra B e l g r a t c ı k ü z e r i n e hareket eden b a ş ı b o z u k l a r , âsîleri burada da d a ğ ı t a r a k - a y n i vesikaya t â b i olursak - B e l g r a t c ı k kalesine " b i r kedersiz,, girdiler . H a l b u k i isyan b a s t ı r ı l d ı k t a n sonra yazılmış olan bir l â y i h a y a na z a r a n , bu b a ş ı b o z u k t a k ı m ı n ı n B e l g r a t c ı k c i v a r ı n d a " ü ç b i n kadar Bulgarin ü z e r i n e h ü c u m ederek i ç l e r i n d e n d ö r t b e ş y ü z k a d a r ı n ı t ü f e k t e n ve seyften g e ç i r m i ş ve m a a d a s ı n ı k a ç ı r m ı ş o l d u k l a r ı halde kaleye girdikleri,, ve i ç e r d e de bazı müessif h â d i s e l e r e sebebiyet verdikleri a n l a ş ı l m a k t a d ı r . B a ş ı b o z u k l a r ı n devleti müşkil mevkie sokan bu uygunsuz hareketleri k a r ş ı s ı n d a V i d i n Valisi hiç b i r ş e y yapamadı l H ü l â s a , isyan esas itibarıyla • bastırılmış s a y ı l ı r s a da hadiseler İ s t a n b u l ' u n hiç i s t e m e d i ğ i b i r ş e k i l d e gelişmişti. D i k k a t i ç e k e n bir nokta da, adedce o kadar üstün olan âsîlerin nisbeten k ü ç ü k b a ş ı b o z u k kuvvetleri t a r a f ı n d a n b u kadar ç a b u k ve kolay d a ğ ı t ı l a b i l m e s i keyfiyetidir. Bunda, âsîlerin d a ğ ı n ı k bir ş e k i l d e hareket etmelerinin rolü o l d u ğ u g i b i , ekseriyet itibarile 1
2
3
4
1
2
3
4
5
55 1
silâhsız b u l u n m a l a r ı n ı n da b ü y ü k tesiri o l m u ş t u r . Bu h a r e k â t t a n 10 - 12 g ü n sonra p a d i ş a h a sunulan b i r arz tezkiresinde "fesadın s ü k û n e t - i indifâından,, bahs e d i l m e k t e d i r . Bununla beraber isyan tamamiyle s ö n m e m i ş t i ; kasabalar c i v a r ı n d a n a t ı l a n r e a y a n ı n ancak b i r kısmı k ö y l e r i n e d ö n e r e k işlerile u ğ r a ş m a ğ a b a ş l a m ı ş , d i ğ e r kısmı ormanlara sığınmıştı . Ö t e taraftan d a ğ l ı k m ı n t a k a l a r aha lisi de h e n ü z tamamen inkiyat e t m e d i ğ i g i b i b a ş ı b o z u k taarruz l a r ı n d a n d e h ş e t e k a p ı l a n b i r kısım reaya da s ı r p hududuna d o ğ r u kaçmıştı. 2
3
4
§— Y u k a r d a g ö r ü l d ü ğ ü ü z e r e , V i d i n ' e "memuriyet-i mahsusa,, ile tayin olunan R ı z a P a ş a , ancak Ramazan ayı b a ş l a r ı n d a (1850 Haziran) Ruscuk'a v a r a b i l m i ş t i . V i d i n ' e g ö n d e r i l e c e k kuvvetler h e n ü z g e l m e d i ğ i n d e n P a ş a , burada etrafa tekitler g ö n d e r m e k l e m e ş g u l d ü . H a l b u k i b u tarihe kadar V i d i n ' d e b a ş ı b o z u k l a r ı n m ü dahalesile epey işler olup bitmişti. V i d i n ' e muntazam a s k e r î k u v v e t g ö n d e r i l m e s i h a k k ı n d a 16 ş a b a n d a karar v e r i l d i ğ i n e g ö r e hemen bir aylık b i r zaman z a r f ı n d a hiç bir ş e y y a p ı l m a m ı ş ve isyan yolsuz olarak ancak, h ü k ü m e t i n o kadar ç e k i n d i ğ i b a ş ı b o z u k kuvvetle rinin m ü d a h a l e s i l e b a s t ı r ı l m ı ş t ı . 5
0
1
Bulgarlardan bir kısmı ancak balta, tırpan ve orak gibi âletlerle silâhlı idiler (132 numaralı mez. irade melf. Rıza Paşanın tahriratı). Ayni şeyleri Jireçeck de söylemektedir (Geschichte der Bulgaren, 546). Mez. irade. Arş. 21-3, İ. 22, 20 şaban 1266, melf. Mehmet Rüştü mühürlü tahrirat. «Vidin havalisinin emniyet-i münselibesi iade olnnup reaya-i mütehaşşide yerli yerine dağılmış ve Balkan ve Belgradcık kazasının dağ kolunda kâin bazı karyelerde tecemmü' eden reayanın dahi... şimdiye kadar kâr ve kispleıiyle ve ırz u edeplerile iştigale başlamış olacağı...» (Arş. 22-4, İ. 48, 28 şaban 1266, arz tezkiresi). Arş. 25-3, İ. 127, 12 ramazan 1266, melf. Rıza Paşanın tahriratı. Başıbozuk çetelerinin harekete geçmesi idaresizliğin bir neticesiydi. «Hasbelmevki' reaya-i merkumeye zerretünma kuvve-i cebriye irae olunmayıp daima nevaziş yollu muamelât ve taltifât ile /Cfilb-i asayişlerine» çalışılması (14-1245 No.lu irade melf. Vidin Valisinin tahriratı) hiç bir müspet netice vermemişti. Fakat isyanın devamı reayanın isteklerinden esasen kuşkunlanmış olan ağaların kendi başlarına harekete geçmelerini mucip oldu. Vidin'den gelen bir tahriratta deniyor k i : «bunların (âsîlerin) çarçabuk tefrik-i cem'iyetlerine Vidin'de mevcut olan piyade ve topçu asâkir-i muvazzafa-i şahanenin bir kaç bölüğü muktedir iken nasıl ise başıbozuk askeri tertibine canib-i Meclisten lüzum gösterilmişti» ( Mez. Lâyiha ) . Bu hususta müslüman âzanın bazı cebrî hareketlerine 2
3
4
1266, melf.). Başıbozukların hareketi devlet namına bir isyanı yatıştırmak değil, daha ziyade müslüman ağalar lehine mevcut içtimaî vaziyeti idame için yapılan şiddetli bir aksülâmel mahiyetindedir. İsyandan bahseden eserlerin temas etmemiş olduğu bu noktayı ilerde etrafıyla izah ederek isyanın bu esas içtimaî karak terini belirtmeğe çalışacağız (İlerde bölüm VIII). Mez. lâyiha. Arş. 21-3, İ. 22, 20 şaban 1266, melf. Mehmet Rüştü mühürlü tahrirat. Arş. 26/4, I. 132, melf. Bu şiddetli hareketleri hükümet hiç bir zaman tasvib etmiyor. Sonraları Vi din'den gönderilen bir tahriratta «bilâ mucip mahall-i cümhûrun gayrıda kırk elli nü fus idamına sebep ve mütecasir olanların icra-i muhakemelerinde» kusur edilmiyecektır, deniyor. (585 numaralı mezkûr irade melf.). Müslüman ve hırıstiyan mak tullerin ailelerine hükümet tarafından ayrılmış olan tahsisat ayda 1585 kuruşa yükselmektedir. (Arş. 48-2, İ. 40, 13 muharrem 1268, Arz tezkiresi). Mez. Lâyiha.
İSYANI
5
6
TANZİMAT V E B U L G A R
56
VİDİN
MESELESİ
Rıza P a ş a , ancak ramazan ayı o r t a l a r ı n a d o ğ r u , istanbul'dan ve Ş u m n u ' d a n aldığı askerle, T u n a y o l i y l e V i d i n ' e hareket edebildi. B a ş ı b o z u k h a r e k â t ı n d a n sonra da itaatsizlikte İ s r a r ederek d a ğ ı l m ı y a n r e a y a n ı n nihayet b u askerin gelmesile cesaretinin k ı r ı l a c a ğ ı ü m i d i n d e i d i . P a ş a , y o l ü z e r i n d e Lom'a b i r b ö l ü k s ü v a r i b ı r a k t ı k t a n sonra İsmail P a ş a ' y ı ü ç b ö l ü k l e B e l g r a t c ı k ' a g ö n d e r e r e k bu askeri lâzım gelen yerlere taksim e t t i r d i . A z sonra V i d i n ' e Yenipazar'dan ü ç piyade taburu daha geldi. Bununla beraber Sır bistan hududunda t o p l a n m ı ş olan b i r kısım r e a y a y ı y a t ı ş t ı r m a k ve d a ğ ı t m a k b i r t ü r l ü m ü m k ü n o l a m ı y o r d u . Bunlar ailelerini de b u tarafa ç e k m e k t e ve fırsat b u l d u k ç a itaat g ö s t e r m i ş bulunan y a k ı n k ö y l e r i tahrike ç a l ı ş m a k t a idiler. Sadrazam t a r a f ı n d a n kendilerine g ö n d e r i l e n " i k i k ı t ' a b u y r u l t u - i sami,, ile Bulgarca beyannamelerin hiç bir tesiri o l m a d ı . " İ ş b u kariyeler Balkan tarafı ve çite ( S ı r p hududu) m u t t a s ı l olmakla ö y l e m ü d â r â ile y a t ı ş m a l a r ı , , m ü m k ü n g ö r ü l m ü y o r d u . Nihayet Bosna'ya vazife ile gitmekte olan Rumeli ordusu müşiri Ö m e r P a ş a , N i ş ' d e n y a z d ı ğ ı b i r y a z ı d a , a r t ı k bun ların zorla y a t ı ş t ı r ı l m a s ı lâzımgeldiğini b i l d i r d i . P a ş a d i ğ e r taraf tan, S ı r b i s t a n ' a g e ç e c e k â s î l e r i n beylik t a r a f ı n d a n k a t i y y e n k a b u l edilmemesi hususunu da s a ğ l a m bir ş e k i l d e h a l l e t t i . Bu tedbirler 1
tesirile olacak k i az sonra S ı r p y a n ı n hep b i r l i k t e d ö n ü p af 21 ramazanda (31 temmuz 1850) i s y â n i y e n i n â s â r - ı b â k i y e s i dahi delenebilmiştir .
İSYANI
hududunda d o l a ş m a k t a olan rea dilediklerini görüyoruzNihayet arz tezkiresinde, P a d i ş a h a , "hey'et-i k ü l l i y y e n m ü n d e f i ' olduğu,, m ü j -
2
2
3
4
5
6
ve valinin ekseriya onlara tâbi olmak zaruretinde kaldığına yukarıda işaret et miştik. Başıbozukların müdahalesile isyan kısmen yatıştıktan sonra bir iradede itiraf edildiği üzere, «Rıza Paşa hazretlerinin oraya vusulünden evvel def'-i ihtilâl için ittihaz kılınmış olan tedabirin yolsuzluğa eseri olmak üzere hayli kan dökülmüş ve pek çirkin ve uygunsuz şeyler» vuku bulmuştur (Arş. 28-6, İ. 90, 23 ramazan 1266). Vali Ziya Paşa da bilâhara bu yüzden azledildi (Arş. 32-4, I. 127, 27 şevval 1266). Hükümet âsîler kadar müslüman ahalinin de heyecanını önle mekle oğraşmış, meselâ Rıza Paşa Belgradcık'ta bunların taşkınlıklarına mani olmak için buraya bir tabur asker göndermek zorunda kalmıştır (Arş. 26-4, î. 132, 14 ramazan 1266, Rıza Paşanın tahriratı). Başka bir kaynak da muntazam as kerin gelişinin «reaya-i merkûmeye tesliyetbahş olduğunu» söyliyerek bu karak teristik vaziyeti teyid etmektedir (Mez. Lâyiha). 1
2
3
132 No.lu mez. irade, Arz tezkiresi. Mez. irade, Ali Rıza Paşanın tahriratı. Arş. 28-6, İ. 90, 23 ramazan 1266, melf. Vidin Valisinin tahriratı.
4
Mez. irade melf. Rahva (Orehovo) ( °_>?-b ) karyesi müdürü Osman efen dinin tahriratı. 5
Bunlar takriben 1200 aileden mürekkep 15 kadar köyden ibaretti. (Mez. irade melf. Ömer Paşanın tahriratları).
1
2
' Arş. 32-4, İ. 127, 6 şevval 1266, Belgrad muhafızı Vasıf Paşanın tahriratı.
57
Mez. irade melf. Rıza Paşanın tahriratı. Arş. 28-6, İ. 90, 23 ramazan 1266, Arz tezkiresi.
59
VİDİN İSYANI V E SIRBİSTAN
VİDİN
İSYANI
VE
SIRBİSTAN
olmakla beraber Bulgarlar, yine o n l a r ı n m ü d a h a l e d e b u l u n a c a k l a r ı ümidini beslemekte idiler. Ş ö y l e d ü ş ü n ü y o r l a r d ı : E ğ e r biz a y a k l a n ı p V i d i n y o l l a r ı n ı kesersek ve bunun ü z e r i n e m ü s l ü m a n l a r bize taarruz ederse S ı r p l a r bize muhakkak muavenete k o ş a c a k l a r d ı r . Âsiler, muvaffak olamazlarsa, hiç olmazsa, Sırbistan topraklarına sığınabileceklerini hesaplamakta idiler. Bregovalı ( ) bir ç o r b a c ı da, isyandan sonra v e r d i ğ i b i r ifadede, " R a k o v i ç a ' l ı ların gelip d u r m a y ı p k a l k ı n bize S ı r p t a n iane o l u n a c a k t ı r , , de d i k l e r i n i itiraf e t m e k t e d i r . Fakat muayyen bir hareket hattı t â k i b i n e mecbur olan S ı r p h ü k ü m e t i n i n aldığı tedbirler k a r ş ı s ı n d a nihayet, B u l g a r l a r ' ı n b u ümidi suya d ü ş e c e k t i r . S ı r p h ü k ü m e t i , bu isyan k a r ş ı s ı n d a , esas itibarile, ç e k i n g e n bir p o l i t i k a t a k i b e t m i ş ve i s y a n ı n g e n i ş l e m e s i n e m ü z a h e r e t etmek istememiştir. Onu bu ş e k i l d e harekete z o r l ı y a n âmiller nelerdir? Burası i s y a n ı n nisbeten ç a b u k b a s t ı r ı l m ı ş o l m a s ı meselesilede y a k ı n d a n i l g i l i bir nok t a d ı r . Bu âmillerin b a ş l ı c a l a r ı n ı şu suretle sıralayabiliriz: E v v e l â Aleksandr K a r a - y o r g e v i ç | i Mihal O b r e n o v i ç yerine prenslik t a h t ı na ç ı k a r a n i h t i l â l d e O s m a n l ı devleti birinci derecede r o l o y n a m ı ş tı ve Babıâli, bu ihtilâli b a ş a r m ı ş olan S ı r p ileri gelenlerinden Vuçiç'i ö t e d e n b e r i himaye etmekte i d i . Rusya h ü k ü m e t i ise A l e k sandr'm b e y l i ğ e getirilmesini O s m a n l ı H ü k ü m e t i nezdinde protesto etmişti. Binaenaleyh Aleksandr, a y n ı zamanda veli nimeti s a y ı l a n m e t b û u n a k a r ş ı entirika ç e v i r e m e z d i . Esasen 1842 de Mihal'in dev rilmesini mucibolan sebeblerin en m ü h i m l e r i n d e n biri, y u k a r d a da temas ettiğimiz g i b i , 1841 Niş i s y a n ı n a k a r ı ş m ı ş o l m a s ı i d i . Şu halde Aleksandr beyin, asî V i d i n Bulgarları lehinde herhangi bir hareketi, m e t b û devletin, O s m a n l ı Devletinin d ü ş m a l ı ğ ı n ı ç e k e b i l i r d i ve buna k a r ş ı o, R u s y a ' n ı n hamiliğine de g ü v e n e m e z d i . D i ğ e r taraftan S ı r p hariciyesi b a ş ı n d a bulunan A v r a m K â h y a da (Abra¬ ham P e t r o n i y e v i ç ) , y u k a r d a Y u g o s l a v birliği lehinde t e m a y ü l l e 1
Son âsilerin de s ı r p hududundan yerlerine d ö n m e s i y l e beraber isyan h a r e k â t ı sona ermişti. S ı r b i s t a n ' l a m ü n a s e b e t l e r i n bu isyanda da ne kadar m ü h i m b i r yer t u t t u ğ u , h â d i s e l e r takib edilirken ş ü p hesiz g ö z d e n k a ç m a m ı ş t ı r . Ş i m d i d e n söyliyelim k i V i d i n i s y a n ı n d a umumiyetle sırp tesiri b ü y ü k olmuş, fakat neticede s ı r p h ü k ü m e t i yatıştırıcı bir siyaset tutmak zaruretini a n l a m ı ş t ı r . . Niş i s y a n ı n d a S ı r b i s t a n ' ı n r o l ü n e ve umumiyetle S ı r p l a r ı n Bulgarlara ne g ö z l e b a k t ı k l a r ı n a dair y u k a r d a m a l û m a t v e r m i ş t i k . A ş a ğ ı d a V i d i n isya nının d e v a m ı m ü d d e t i n c e umumiyetle S ı r p l a r ı n tesirini, S ı r b i s t a n ' ı n g ü t t ü ğ ü siyaseti ve Babı Âli'nin muhtelif t e ş e b b ü s l e r i n i a n l a t a c a ğ ı z . Y u k a r d a g ö r ü l d ü ğ ü ü z e r e , bir kısım s ı r p ihtilâlcileri, Bulgarlar a r a s ı n d a İslâv birliği n â m ı n a t a h r i k â t t a bulunurken, kendi memle ketlerine k a ç a n bulgar komitecilerini de t e ş v i k ve himayeden geri k a l m ı y o r l a r d ı . S ı r b i s t a n , ile hemhudut bulunan m ı n t a k a l a r d a n (Niş ve V i d i n s a n c a k l a r ı ) , bir ç o k Bulgarlar o tarafa g e ç m e k t e ve u m u m î bir kıyam için S ı r p l a r ı n y a r d ı m ı n ı temine ç a l ı ş m a k t a idiler . H a t ı r l a n a c a ğ ı ü z e r e , 1849 n i s a n ı n d a hududu gizlice g e ç e r e k V i d i n havalisine giren ihtilâlciler " S ı r b i s t a n ' d a n 10 b i n asker geliyor,, diyerek ahaliyi isyana davet etmiş ve k ı y a m ı n umum.îleşmediğini g ö r ü n c e kendilerine iltihak eden Köylülerle beraber s ı r p hududuna çekilmişlerdi. 1850 V i d i n ' i s y a n ı n d a ise B a b ı Âlî, S ı r p l a r l a Bulgarlar a r a s ı n d a k i bu m ü n a s e b e t l e r i m ü t e m a d i y e n g ö z ö n ü n d e tutmak mecburiyetinde kalmıştır. G e r ç e k t e n bu sefer de, S ı r p l a r ı n y a r d ı m ve himaye edecekleri ü m i d i B u l g a r l a r ı harekete g e ç i r e n b a ş l ı c a âmillerden b i r i o l m u ş t u r . Bulgarlar, isyana kalkmadan ö n c e , Belg r a t c ı k Knezi T s o l o ' y u ve Topolof'u y a r d ı m temini maksadile Sır bistan'a g ö n d e r m i ş l e r d i . Sahra nahiyesi m ü d ü r ü n ü n tahkikatına nazaran, B e l g r a t c ı k nahiyesinde i l k olarak isyan eden r e a y a n ı n Rakovitza m a n a s t ı r ı n d a k i t o p l a n t ı l a r ı n d a da bilhassa S ı r p y a r d ı m ı bahis mevzuu o l m u ş t u . Y a r d ı m isteği S ı r p l a r t a r a f ı n d a n r e d d e d i l m i ş l
2
3
2
3
1
2
3
Bak bölüm V, N. Staneff, Blgarya pod igo, S. 331. Arş. 19-1, î. 14-1245, 16 şaban 1266, melf. Vidin Valisinin tahriratı.
1
Mezkûr tahrirat. Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266, melf. Bregova karyeli İlya çorbacı nın takriri. 1841 de Sırbistan'a da uğramış bulunan Blanqui, «Türkler Mişel'in ve onunla beraber Obrenoviç ailesinin beylikten atılmasını 1841 isyanının tekerrürüne mani olacak bir garanti şeklinde terakki etmişlerdir kanaatındayım» diyor (S-R Tail¬ landier, La Serbie de karageorge et de Miloch, Paris 1872, 376). Bu iddiayı Ranke de teyit etmektedir (L. von Ranke, Serbien und die Türkei, Leipziğ 1879, 262). 2
3
60
TANZÎMAT
V E BULGAR
rini g ö r d ü ğ ü m ü z halde, V u ç i ç g i b i B a b ı Â l i ' n i n mahmilerinden b i r i i d i . B ü t ü n bunlarla beraber, 1848 denberi A v r u p a ' y ı sarsan millî a y a k l a n m a l a r ı n temamen t e n k i l edildiği b i r irtica devresinde b ö y le bir isyan lehinde y a p ı l a c a k her hangi bir m ü d a h e l e n i n bilhassa A v u s t u r y a t a r a f ı n d a da tasvip e d i l m e y e c e ğ i m u h a k k a k t ı . H a l b u k i A l e k s a n d r ' ı n Beylik t a h t ı n d a k a l m a s ı n a A v u s t u r y a ç o k y a r d ı m etmişti . - Buna m u k a b i l A l e k s a n d r ' ı , V i d i n i s y a n ı n ı n bir an ö n c e b a s t ı r ı l m a s ı n a t e m a y ü l ettirecek b a ş k a sebebler de y o k de ğildir: Bulgaristan'da i s y a n ı n g e n i ş l e m e s i , S ı r p l a r ı n bundan heye cana gelerek T ü r k l e r e k a r ş ı cephe a l m a s ı n ı ve T ü r k siyaseti g ü den A l e k s a n d r ' ı d e v i r i p O b r e n o v i ç ' l e r i ç a ğ ı r m a s ı n ı i n t a ç edebilir d i . O zaman N i ş ' d e bulunan Ö m e r P a ş a da, B e l g r a t ' d a k i ajan lardan a l d ı ğ ı haberlere dayanarak " f e s a d - ı reaya maddesinin Rusyalû ile Miloş'un tahrikatı,, neticesi o l d u ğ u n u i d d i a etmektedir. O, yine lehli ajanın g ö r ü ş l e r i n i naklederek d i y o r k i , isyan g e n i ş l e seydi Rus t a r a f t a r ı olan S ı r p ihtilâlcilerinin, beyin emirlerine kulak asmadan hududu ğ e ç i p a s î l e r l e b i r l e ş m e l e r i kuvvetle m u h t e m e l d i . Nitekim, g ö r ü n ü ş e nazaran, N i ğ b o l u S a n c a ğ ı kazalariyle Belkov i ç a ' y a ahaliyi isyana t a h r i k için gelen a s î l e r a r a s ı n d a S ı r p l a r dahi bulunmakta i d i . S ı r b i s t a n ahalisinin ekseriyeti ve bilhassa gençler, Obrenoviç'lere temayül gösterdikleri g i b i bunların Aleksandr K a r a - y o r g e v i ç ' e ve o zaman idare b a ş ı n d a bulunan h ü k ü mete k a r ş ı harekete g e ç m e k için Bulgar i s y a n l a r ı n d a n cesaret al4
2
3
4
5
6
7
1
Miloş Obrenoviç lehinde bir halk ayaklanması neticesinde İstanbul'a kaçmış ve sığınmış olan Avram, yine İstanbul Hükümetinin israrıyla Sırbistan'a avdet edebilmişti (S-R Taillandier, mez. eser, S. 353-355). S.-R. Taillandier, mez. eser, 367. Staneff de bunu teyit ederek diyor ki: «Sırbistan'da Obrenoviçler partisi Belgrat'daki Bulgar komitecilerinden istifade etmek istiyorlardı.» (Mez. eser, 347). Belgrat'ta Lenvir (?) j_y~i adlı bir leh, Osmanlı hükümetini vaziyetten ha berdar etmekte idi. Arşivde bunun gönderdiği Fransızca mektuplar saklıdır. (Arş. 20-2, İ. 17, 16 şaban 1266 melfufları arasında). ° Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266, melf. Ömer Paşanın tahriratı. 17 No. lu mezkûr irade melfuflarından Sofya muhassılı İsmail Paşanın tahriratı. «Tahkıkat-ı sahîhe-i bendegâneme göre Sırbistan'ın ekser ahalileri, husu siyle genç takımı Miloş'un oğlu Mihal beyi seviyorlar... Miloş'un sohbeti güzar ettikte ballandırarak beyan ederler. . .» (Arş. 28-6, İ. 90, 23 ramazan 1266, melf. Ömer Paşanın tahriratı). 2
3
4
6
7
61
VİDİN İSYANI V E SIRBİSTAN
MESELESİ
m a l a r ı daima m ü m k ü n d ü . V e l h a s ı l , V i d i n isyanı, S ı r b i s t a n ' ı n iç işleriyle y a k ı n d a n i l g i l i bir mesele i d i ve b ü t ü n bunlar, o zamanki S ı r p h ü k ü m e t i n i isyan k a r ş ı s ı n d a esas i t i b a r i y l e yatıştırıcı bir siyaset takibine mecbur etmekte i d i . Binaenaleyh, V i d i n i s y a n ı için b i r vesikada g ö r d ü ğ ü m ü z "tayife-i B u l g a r i n i ş b u hareketleri Rusyalı! ve Sırplû taraflarından tasmim o l u n m u ş b i r şey,, d i r i d d i a s ı n o k t a s ı n o k t a s ı n a d o ğ r u olarak kabul olunamaz . Zaten hadiseler de S ı r p h ü k ü m e t i n i n t u t t u ğ u bu yatıştırıcı siyaseti a ç ı k bir ş e k i l d e meydana ç ı k a r m a k t a d ı r . 1850 isyanı b a ş l a r b a ş l a m a z , Sahra nahiyesi m ü d ü r ü , hudutta S ı r p arazisinde bulunan Z a y ç a r n a ç a l n i k ' ı ile temasa gelmiş; Naçalnik vaziyetten haberdar o l m a d ı ğ ı ve e ğ e r hududu g e ç m e k istiyenler olursa k e n d i l e r i n i k a b u l e t m i y e c e ğ i n i bildirmiştir. Mamafih B a b ı Â l i ' d e n İ s t a n b u l ' d a k i S ı r p k a p ı - k e t h ü d a s ı n a , " S ı r p beyinin canib-i s a l t a n a t - ı seniyyeye g ö s t e r d i ğ i eser-i sadakat ve istikame ti mucib-i mahzuziyet olduğu,, ifade olunmakla beraber S ı r p h ü kümetinin samimiyetine tamamile m a r n l a m ı y o r d u . Bir m ü d d e t t e n beri y a p ı l a n t e d a r i k â t İ s t a n b u l ' d a ş ü p h e d o ğ u r d u ğ u g i b i , Prens'in bu ş e k i l d e sadakat sözleri ile Babı Â l i ' y i o y a l a d ı ğ ı ve ö t e taraf tan a s î l e r e y a r d ı m ettiği ihtimali de akla gelmekte i d i . Nihayet B a b ı Âli, S ı r p Prensi A l e k s a n d r ' ı n b ö y l e gizli b i r m a k s a d ı o l masa bile, " S ı r b i s t a n ahalisinden efkâr-ı m u z ı r r a e s h a b ı n d a n olan ları dilediği g i b i t u t m a ğ a iktidar-ı kâmili o l a m ı y a c a ğ ı n ı , , d ü ş ü n ü y o r d u . Nitekim 1848 ihtilâlleri neticesinde T u n a ö t e s i n d e , A v u s t u r y a İ m p a r a t o r l u ğ u dahilindeki S ı r p l a r Macarlar'a muharebeye t u t u ş t u ğ u vakit S ı r b i s t a n h ü k ü m e t i , beri taraftan onlara iltihak edenlerin bu hareketine mani o l a m a m ı ş t ı . B a b ı Â l î ' n i n endişelerini haklı g ö s teren b i r nokta da Bulgar âsîleri arasında bazı Sırpların g ö r ü n m ü ş o l m a s ı i d i . H a t t â B ü k r e ş ' t e n Halim P a ş a ' n ı n g ö n d e r d i ğ i haberler daha telâşlı mahiyette i d i : P a ş a n ı n tahkik e d e m e d i ğ i b i r ş a y i a y a g ö r e , â s î l e r e i c a b ı n d a y a r d ı m etmek ü z e r e S ı r b i s t a n hudu1
2
3
4
1
Esasen aynı vesika, müteakiben, «balâ'da bazı mertebe muharrer olan âsâr-ı taaddiyat dahi reaya-i merkumeyi izharı ma'siyete mecbur etmiş» tir diyerek bu hükmünü kısmen tadil etmiştir (Arş. 16-4, İ. 132, 14 Ramazan 1266, melf. Lâyiha). Arş. 20-2, İ. 17, 16 şaban 1266, melf. Vidin hadisesine dair meclis-i has kararını şâmil arz tezkiresi. Meclis-i has'ın mezkûr kararı. 17 No. lu mezkûr irade, melf. Niş mutasarrafinin tahriratı2
3
4
TANZİMAT V E B U L G A R
62
MESELESİ
VİDİN İSYANI V E SIRBİSTAN
duna y a k ı n bir yerde 12 bin S ı r p askeri t o p l a n m ı ş ve S ı r p serger delerinden
Kanica ( **; & ' ) adlı knez Bulgarlara b a ş b u ğ tayin edil
1
m i ş t i r . Bu haberin, aslı olmasa bile tesirsiz k a l m a d ı ğ ı ş ü p h e s i z d i r . Bütün b u n l a r ı n a z a r ı itibara alan Babı Alî, yukarda g ö r d ü ğ ü müz g i b i , isyan mahalline g ö n d e r i l e n Riza P a ş a ' y a verilen talimatta huduttaki Sırpların ahvalini t a h k i k işini P a ş a n ı n b a ş l ı c a vazifeleri a r a s ı n a k o y m a k t a i d i . Mâmafih S ı r p h ü k ü m e t i , daha b a ş l a n g ı ç t a n itibaren bir ş ü p h e y e meydan vermemek için elinden geleni y a p mıştır. S ı r p hariciye m ü d ü r ü (nazırı) A v r a m , derhal, âsîlerin S ı r bistan h a k k ı n d a ç ı k a r d ı k l a r ı ş â y i a l a r ı n tamamen uydurma o l d u ğ u n u ve S ı r b i s t a n ' a k a ç ı p s ı ğ ı n m a k isteyeceklerin katiyyen k a b u l e d i l memesi için h u d u t t a k i kazalara sıkı tenbihat g ö n d e r i l d i ğ i n i b i l d i r d i . Bir m ü d d e t sonra da S ı r p B a ş k n e z i A l e k s a n d r Bey, ^Sırbistan'a iltica etmek isteyenlerin k a t i y y e n kabul o l u n m a m a s ı hususunda huduttaki makamlara sıkı emirler g ö n d e r d i ğ i n i Babı Âlî y a n ı n d a teyit ederek, "bundan b ö y l e dahi ol v e ç h i l e i k d â m â t ve i h t i m â m a t - ı kâmilenin icr'asında b i r veçhile kusur o l u n m a y a c a ğ ı d e r k â r bulun muştur,, sözlerile sadakatini isbata ç a l ı ş m a k t a i d i . H a t t â bunun için S ı r b i s t a n ' a k a ç m ı ş olan Bulgar â s î l e r i n d e n ikisini yakalatarak V i din'e y o l l a d ı . Fakat bunu m ü n a s i p b i r ş e k i l d e , yani S ı r p h a l k ı n ı n Bulgarlar lehinde olan hissiyatını incitmemek için, gizli olarak y a p t ı . Bundan b a ş k a "firarilerin çitin haricinde tevkif o l u n m a l a r ı ve hak l a r ı n d a bir g û n â m ü h a c e m e ve telef misillû h â l â t v u k u b u l m a m a s ı , , için S ı r p meclisi a z a s ı n d a n Stoyan T e ş t a n i ( J ^ j\r~>\ ) a d ı n d a b i r i hududa g ö n d e r i l d i . S ı r p h ü k ü m e t i , â s î Bulgarlara fiilî bir y a r d ı m d a bulunmaktan k a ç ı n m a k l a beraber S ı r p h a l k ı n ı n , isyan m ı n t a k a s ı n d a olup biten h â d i s e l e r tesiriyle h e y e c a n l a n a b i l e c e ğ i m d ü ş ü n ü y o r d u . Prens, b i r m ü d d e t sonra âsîlerin ilticası meselesine ait işleri g ö r ü ş m e k için kendisinden b i r memur istenmesi ü z e r i n e Daavi nazırı ( A d l i y e nazırı) A l e k s i Simiç'i g ö n d e r d i . Bulgar k o m i tacıları ekseriya S ı r b i s t a n ' a k a ç ı p orada faaliyette b u l u n d u k l a r ı n d a n Simiç, m ü r u r tezkerelerinde S ı r b i s t a n ' a g e ç e n r e a y a n ı n nereleri 2
3
4
gezip ne y a p t ı k l a r ı h a k k ı n d a k a y ı t l a r b u l u n m a s ı teklifini k a b u l etti \ işte S ı r p h ü k ü m e t i n i n g ö s t e r d i ğ i b u mutiane siyasete r a ğ m e n , B u l g a r l a r ı t e ş v i k v e himayeden a y r ı l m ı y a n ananevi siyasetin, yine ancak hâlin i c a p l a r ı nisbetinde terk edildiğini g ö r m e k t e y i z . Prens ş ü p h e s i z , b u r a d a k i Bulgarlar ü z e r i n d e S ı r p nüfuzunun sıfıra i n d i ğini g ö r m e k istemezdi . O, sadece şeraiti h e s a p l ı y o r , k e n d i menfaatlarını d ü ş ü n ü y o r d u . Nitekim h ü k ü m e t i n i n d i k k a t e d e ğ e r b a z ı t e ş e b b ü s l e r i , bunu a ç ı k b i r ş e k i l d e g ö z ü m ü z ü n ö n ü n e k o y m a k tadır. B a ş ı b o z u k l a r ı n ş i d d e t l i tedip hareketlerinden sonra i s y a n ı n o l d u k ç a hafiflediğini, fakat bir k ı s ı m r e a y a n ı n aileleri ile b i r l i k t e S ı r b i s t a n hududuna k a ç t ı k l a r ı m g ö r m ü ş t ü k . Bunlar, S ı r p Beyine b i r a r z ı h a l g ö n d e r e r e k T ü r k l e r e itimat edemediklerini, kendisi b i r adam g ö n d e r i r s e ancak o zaman yerlerine d ö n e b i l e c e k l e r i n i b i l dirdiler. B u l g a r l a r ı n kendisine hitap t a r z l a r ı ç o k d i k k a t e d e ğ e r : " H a ş m e t l û S ı r b i y a G o s p o d a r ı , biz cahil B u l g a r l a r ı n d e r d i b ü y ü k t ü r . Biz kendimizi gaybettik... Onun için Gospodar, A l l a h için bize merhamet eyle... G o s p o d a r l ı k h a k k ı için sen bize nazar eyle ve halimizi b i l ve D e v l e t l û P a ş a efendimize halimizi bildir ve mahs û s e n b i r a d a m ı n ı z ı g ö n d e r k i keyfiyeti ifade edip bizleri huzuruna ç a ğ ı r ı p s ö y l e t s i n ve e ğ e r senin a d a m ı n olur ise gideriz, o l m a d ı ğ ı halde c ü m l e m i z h e l â k oluruz; bizim kendimiz g i d i p teslim o l a m ı yoruz; zira bizi ö l d ü r ü r l e r . „ îşte, " H a ş m e t l û S ı r b i y a G o s p o d a r ı , , bu ricayı b ü s b ü t ü n reddedemezdi. A l e k s i Simiç, Ö m e r P a ş a d a n , âsîlerin yatıştırılması işine y a r d ı m için S ı r p l a r d a n b i r zabitle Skupç i n a ' d a n birisinin g ö n d e r i l m e s i n i teklif etti. Ö m e r P a ş a , " m û m a ileyhin şu ifadesi r e a y a n ı n kendilerine imalesine bir sebeb-i k a v î i t t i h a z ı n d a n naşi,, o l a c a ğ ı d ü ş ü n c e s i l e b u teklifi reddetti. A l e k s i Simiç sonra g ö n d e r d i ğ i b i r y a z ı d a da, Bulgarlara y a p ı l a n h a k s ı z muameleleri ve bu vaziyette Bulgarların m a h a l l î makamlara emniyet edemiyeceklerini ileri s ü r e r e k i l k teklifini k a b u l ettirmekte İ s r a r 2
3
4
1
1
Mez. irade, Ferik Halim Paşanın tahriratı. Mez. irade, Rıza Paşaya verilen talimat-ı seniyye müsveddesi. Vesikalar kısmı No. V . Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266. melf Aleksandr bey tarafından gelen tahrirat. Arş. 21-3, İ. 22, 20 şaban 1266, melf. Belgrad muhafızının tahriratı. 2
3
4
63
Arş. 28-6, İ. 90, 26 ramazan 1266. melf. Ömer Paşanın tahriratı. «Bunların (Sırpların) efkâr-ı daimîsi bu havali reayasının taraflarından himayet ve sehabet olunduğunu reayaya bildirmek ve olvechile reayayı kendi lerine meylettirmek...» dir (Mez. tahrirat). Yukarda S. 55. Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266, melf. Aleksandr beyin tahriratı ve Sahra ve Polomie (?) ^j^> nahiyeleri reayaları tarafından verilen arzıhal. 2
3
4
TANZİMAT V E B U L G A R
64
MESELESİ
g ö s t e r d i . H a l b u k i Ö m e r P a ş a , r e a y a n ı n bundan b ü s b ü t ü n cesaret lenerek isyandan v a z g e ç m i y e c e ğ i n i d ü ş ü n ü y o r ve a r t ı k " b u n l a r ı n kesb-i istihkak edecekleri k u v v e i cebriyenin icrası ile yatıştırılmaları,, l â z ı m g e l d i ğ i n e i n a n ı y o r d u B a b ı Âlî, âsîleri kuvvet istimaliyle d a ğ ı t m ı y a karar v e r d i ğ i zaman k a ç a c a k o l a n l a r ı n huduttan içeri k a b u l edilmemesi için S ı r p beyliğine yeniden k a t î ihtarda b u l u n d u . Y u karda g ö r d ü ğ ü m ü z g i b i reaya da, nihayet h ü k ü m e t i n bu katî ted birleri k a r ş ı s ı n d a k ö y l e r i n e d ö n m e ğ e razı oldular. 2
H ü l â s a neticede, S ı r p h ü k ü m e t i n i n Bulgarlar lehinde k a t î bir yardıma girişmekten kaçındığı muhakkak g ö r ü n m e k t e d i r . 3
1
Arş; 28-6, İ. 90, 23 ramazan 1266, melf. Ömer Paşanın tahriratı. «Madde-i isyanda hey'et-i mecmuaları tarafından inat ve İsrar sureti gösterilecek olur ise oltakdirde kuvve-i kâfiye-i askeriye ile üzerlerine va rılıp nüshan ve cebren tefrik-i cemiyetlerile karyelerine sevk ve i'zamları çare sine teşebbüs olunacağından bu halde dahi şayet birazı hatt-ı imtiyazın içine girecek ve oralarda bulunan memurlar dahi kabul edecek olur ise maslahat kül fet ve suubeti mucip olacağına . . . nazaran bunların Sırbistan'a men-i dühûllarına. . .» (Arş. 33-5, İ. 585, 13 şevval 1266, melf. Belgrad Muhafızı Paşa haz retlerine ve bittasarruf Emaret-i Sırbiyye hariciye müdürü Avram kâhyaya ya zılan tahrirat). Meclis-i Ahkâm-ı Adliye'de isyana ait evrakın tedkikinden sonra yazılmış olan şu ifadeler bu iddiamızı katî bir şekilde teyit etmektedir: «Bu hadisede Sırp emaretinin medhal-i hafîsi olduğuna ve bu sebeble Sırbistan'a memur irsa line dair beyan olunan mülâhazat rey-i mecruh olup, çünki Sırp beyinin şimdiye kadar meşhûd olan eser-i istikamet ve hayırhahîsi ve kendisinin devam-ı me muriyeti hususunda Saltanat-ı Seniyye'nin muavenet-i aliyyesine istinad ve ih tiyacının delâili meydanda olarak eğerçi ihtiyar Miloş ile oğlu Mihal'in emel-i kâsitlerine yol bulmak için orada bazı arbedeler çıkarmağa çalıştıkları ve Sır bistan içinde onlara taraftar bulunanların dahi böyle fesatlara karıştıkları ötedenberi umûr-ı malûmedan olduğundan bu Vidin havalisi ihtilâlinde dahi yine bu takımın parmağı ve belki bazı harekât-ı fiiliyesi maznun ve melhuz. . dur dedikten sonra, «Sırplûların bu madde de müzahereti olmuş olsaydı tecemmu etmiş olan on onbeş bin Bulgarlar öyle bir kaç yüz başıbozuk ile perişan olamıyaeağı» aşikâr görülmektedir (Arş. 40-1, İ. 265, 3 zilhicce 1266, melf. Meclis-i Vâlâ'daki komisyonun lâyihası). Jireçeck de eserinde, Sırp hükümetinin asîlere karşı hu dutlarını sıkı bir şekilde kapadığını söylemektedir (Geshcichte der Bulgaren, 546) 2
3
İSYANDA
KOMİTECİLERİN
ROLÜ
S ı r b i s t a n ' ı n isyan hadiseleriyle a l â k a s ı n ı incelerken b u r a s ı n ı n Bulgar komitecilerine, b i r h a z ı r l a n m a ve s ı ğ ı n m a b ö l g e s i hizmeti g ö r d ü ğ ü n e i ş a r e t etmiştik. V i d i n ' d e bu komiteci faaliyeti, a y r ı c a tetkika k o n u olacak derecede ö n e m l i d i r . Esasen V i d i n b ö l g e s i gerek mevkii, gerekse i ç i n d e b u l u n d u ğ u h u s u s î ş a r t l a r itibariyle umumiyetle t a h r i k â t için pek m ü s a i t b i r zemin teşkil etmekte i d i . G e r ç e k t e n b u b ö l g e , i d a r î ve içtimaî b a k ı m l a r d a n b ü y ü k bir kargaşalık içerisinde bulunduğu gibi, tahrikçiler için de sıkışınca hemen S ı r b i s t a n ' a g e ç i v e r m e k i m k â n ı n ı vermekte i d i . Bu sebeble, V i d i n i s y a n ı n d a bilhassa Bulgar komitecileri t a r a f ı n d a n y a p ı l a n tahriklerin m ü h i m bir rol o y n a d ı ğ ı n ı g ö r m e k t e y i z . İ s y a n , Rakovitza ( ^ . j y b ) m a n a s t ı r ı n d a b i r komite t a r a f ı n d a n h a z ı r l a n m ı ş t ı . Burada bir k a ç ay d e v a m l ı ş e k i l d e t o p l a n t ı l a r ya pılmış \ y a r d ı m temini için S ı r b i s t a n ' a adamlar g ö n d e r i l m i ş ve i s y a n ı idare edecek ç e t e reisleri s e ç i l e r e k kendilerine yemin et tirilmişti. B ü t ü n bu h a z ı r l ı k l a r d a n sonra isyan g ü n ü de tesbit o l u n m u ş t u . Komitecilerin b a ş l ı c a k i m l e r d e n ibaret o l d u ğ u n a ge lince, b u n l a r ı n a r a s ı n d a e v v e l â 1841 Niş i s y a n ı n ı ç ı k a r m ı ş olan b a z ı kimseleri g ö r ü y o r u z . Bundan b a ş k a Ö m e r p a ş a n ı n t a h k i k a t ı ile "derece-i y a k ı n d a b u l u n d u ğ u n a g ö r e Üsküp ve Niş ve Vidin metropolitleri ve vekilleri bu eseriyeye dahil,, g ö r ü n m e k t e d i r l e r . Bu " e r b a b - ı fesad,, ın, b a ş k n e z Tsolo , veyahut metropolit g i b i h ü k ü m e t i n reaya b a ş ı n a tayin ettiği kimselerden m ü r e k k e p olması 2
3
4
3
1
Arş. 43-1, İ. 690, 9 recep 1267, melf. Meclis-i Vâlâ mazbatası. Manastır, Rakoviça köyü yakıninde Sveta-troitsa manastırıdır, (Staneff, Blgarya pod igo, 331). Staneff, mez. eser, 331. Arş. 47-1, İ. 160, 8 muharrem 1268, melf. Vidin valisi Ali Rıza Paşa'nın Şekib Efendiye verdiği müzekkire. Arş. 24-2, İ. 66, 9 Ramazan 1266, melf. Ömer Paşa'nın tahriratı. 1
2
3
4
5
Bizim vesikalarda «Başknez Colo ( j l ^ ) » 26-4, İ. 132, Ram. 1266. melf. Lâyiha).
şeklinde geçmektedir
(Arş.
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
İSYANDA KOMİTECİLERİN ROLÜ
bilhassa dikkate ş a y a n d ı r \ Bildiğimiz g i b i , isyan ç ı k a r ç ı k m a z komiteciler, h e n ü z t e r e d d ü t g ö s t e r e n r e a y a y ı vaitlerle yahut k ö y l e r i n i y a k m a k ve y ı k m a k g i b i tehditlerle zorla kendilerine iltihak ettirmişler, her tarafa t a h r i k â t ç ı ç e t e l e r g ö n d e r m i ş l e r d i . İşte hadise, bu ş a r t l a r i ç i n d e Babı Â l i y e b ü y ü k b i r a y a k l a n m a n ı n b a ş langıcı intibaını v e r d i . »Gerçekten Niş'e giderek burada b a ş k a b ü y ü k bir isyan komitesi meydana ç ı k a r a n Ö m e r p a ş a y a g ö r e de, "Bulgaristan hareket-i fesadiyesi, evvelce d a v r a n m ı ş olan V i d i n eyaleti r e a y a s ı n a m ü n h a s ı r olmayup suret-i umumiyede b u l u n d u ğ u h a l d e . . . zuhur eden b a z ı e s b a b - ı v a k ı a y a mebni heyet-i umumiyede hareket,, o l u n a m a m ı ş t ı . S ı r b i s t a n ' d a aylıklı ajanları, baruthaneleri bulunan ye S ı r p ihtilâlcileriyle sıkı b i r temas muhafaza eden Niş komitesi e v r a k ı a r a s ı n d a bulunan b i r mektup bu b a k ı m dan bilhassa dikkate d e ğ e r . Komitenin S ı r b i s t a n ' d a k i a d a m l a r ı n d a n b i r i olan mektup sahibi Suno ( ) bunda d i y o r k i : "benim ç a lıştığım yalnız kendim için ve bizim karyemiz için olmayup T ü r k lerin elinde bulunan umum milletimizi kurtarmak için,, dir; " A v u s t u r y a Sırplûları Macar'dan a y r ı l a r a k kendi kendilerine b i r V o y v o d a l ı k oldular. İnşallahi t a a l â ikbalimiz o l d u ğ u halde b u g ü n l e r d e o g ü n e ş bizleri dahi ı s ı t a c a k t ı r , , Bü s a t ı r l a r l a komitenin gayesi bütün Bulgaristan'ın muhtariyeti o l d u ğ u a n l a ş ı l m a k t a d ı r . İşte b u komitenin de V i d i n i s y a n ı n d a faal b i r r o l o y n a d ı ğ ı n ı , asilere barut v e fişenk tedarikine çalıştığını g ö r m e k t e y i z . D i ğ e r taraftan V i d i n i s y a n ı s ı r a s ı n d a P r i ş t i n e ' d e , keza S ı r p ihtilâlcileriyle sıkı t e m a s ı
bulunan b a ş k a b i r komitenin ç ı k a r d ı ğ ı hadise i s y a n ı n mahiyeti h a k k ı n d a h ü k ü m e t i n telâş ve endişesini b ü s b ü t ü n haklı g ö s t e r e c e k mahiyette i d i . Fakat burada da hareketin ö n ü ç a b u k a l ı n d ı . B ü t ü n bunlar g ö s t e r i y o r k i , gayeleri b ü t ü n B u l g a r i s t a n ı a y a k l a n d ı r a r a k hiç olmazsa S ı r b i s t a n g i b i m u h t a r bir idare temin etmek olan bu komiteciler, g a r b î Bulgaristan'da ve S ı r b i s t a n ' d a o l d u k ç a g e n i ş bir teşkilât k u r m u ş l a r d ı ve 1850 V i d i n i s y a n ı n ı n ç ı k m a s ı ile d o ğ r u d a n d o ğ r u y a a l â k a d a r d ı l a r . İ s y a n es n a s ı n d a h ü k ü m e t ç e bunlardan en azılıları tevkif edildise de h o ş n u t s u z l u ğ u n a r t ı p hadisenin b ü s b ü t ü n b ü y ü m e s i n e meydan vermemek için b ü t ü n işe k a r ı ş m ı ş olanların tevkifine g i d i l m e d i . Sonradan G o s p o d a r l ı k meselesi y ü z ü n d e n reaya a r a s ı n d a heyacan devam ederken de b u komiteciler yeniden b i r isyan ç ı k a r m a ğ a yeltendiler, fakat muvaffak o l a m a d ı l a r . H ü k ü m e t , bunlardan en azılılarını y a k a l a y ı p A n a d o l u ' y a s ü r g ü n e t m e ğ i d ü ş ü n d ü . Fakat sonunda yine cezrî b i r karar verilemedi . Nihayet t a h r i k â t tesiriyle heyacan g i t t i k ç e a r t t ı ğ ı n d a n Rıza p a ş a yeniden b a z ı tevkiflerde bulunmak mecburiyetinde k a l d ı . Bu tarihlerden sonra da V i d i n m ı n t ı k a s ı n d a t a h r i k â t ve heyacan hiç bir zaman e k s i l m e m i ş ve B a b ı Âli hemen her bahar yeni b i r isyan tehdidi k a r ş ı s ı n d a bulun m u ş t u r °.
66
67
1
2
s
4
2
3
4
5
5
1
Ömer Paşa'nın mezkûr tahriratı. Hadisenin teskini hakkında, Arş. 24-2, İ. 20-2, 16 şaban 1266, Arz tezkiresi. Rıza Paşa, İstanbul'a gönderdiği bir raporda bunu şu sözlerle açık bir şekilde ifade etmiştir: «Bulgarların Sırplûlar gibi güya serbestiyet tahsiletmek zu'mile mütecasir oldukları hareket-i isyaniyeleri. ..» (Arş. 26-4, I. 132. 14 ra mazan 1266, melf.). «Mazbata-i mezkûru (Tevkif mazbatası) temhir edenlerin dahi ekserisi bun lardan (erbab-ı fesattan) ma'dût oldukları halde şimdilik sükût muamelesi lâzıme-i halden olmak mülâbesesiyle...». — Niş'de Ömer Paşa tarafından tevkif edilerek İstanbul'a gönderilenlerin adları: Tohar (jU->«), Kosto (jk-y*), Stamenko Stanko (yi'U-l), Marko oğlu Kosto, Mito * İradede bu şu şekilde ifade edilmektedir: «Eşhas-ı muzırranın defi maddesi nin mahallinde etraflıca mütalea ve müzakeresiyle hâlen ve istikbâlen mahzur görün mediği halde icabının icrasına..» (Arş. 42-1,17 rebiyyülevvel 1267 ve melfufları). Arş. 44-2, İ. 1531, 29 rebiyyülâhır 1267, melf. Vidin Valisi Riza Paşanın tahriratı. Kırım harbi sırasında ayni rnıntakada, bu tahrikâtcıların tesiriyle yeni den büyük bir ayaklanma olacaktır (Arş. 62-1, İ. 90, 14 recep 1273 ve melfufları). 2
1
Kırım Harbi esnasında yine Vidin'de vukubulan başka bir isyanda da hadisenin «Meclis-i muvakkatta alenen rüyet olunması merkumlara (çorbacılara) giran gelerek . . . kendilerinin dahi madde-i • mezbûrede medhalleri olduğu meydana çıkarak müttehim olacaklarını his» etmişler ve hadiseye, öteden beriden gelmiş serserilerin sebeb olduğunu ileri sürmüşlerdi; (Arş. 62-1, İ. 98. 24 recep 1273, melf. Enis efendinin tahriratı). 2
Arş. 17, İ. 20-2, 16 şaban 1266 niyye müsveddesi. Bak. Vesika V . 3
4
5
melf. Rıza Paşa'ya
verilen talimat-ı se-
Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266, melf. Ömer Paşa'nın tahriratı.
- Ömer Paşa'nın mezkûr tahriratı.
Bu komite reislerinden Stanko ( > U - I ) Kırım harbi sırasında (1272 şaba nında) Vidin mıntıkasında iki yüz köyün ayaklanmasıyle çıkan yeni bir isyanda asîlere, Belgrad'dan tekrar cephane tedarik etmiştir, (Enis efendinin mezkûr tahriratı)
3
5
6
İSYANDA
RUSLARIN
ROLÜ
VE
İNGİLTERE
V i d i n h â d i s e s i , B ü y ü k Devletlerden R u s y a ' n ı n ve İ n g i l t e r e ' n i n b a z ı t e ş e b b ü s l e r i n e y o l a ç t ı ğ ı n d a n burada, bundan a y r ı c a bahset mek gerekmektedir. Bu isyanla d o ğ r u d a n d o ğ r u y a ilgili devlet, Bulgarlar a r a s ı n d a ö t e d e n b e r i y a p t ı ğ ı t a h r i k ç i faaliyet h a k k ı n d a y u k a r d a bir az m a l û m a t v e r d i ğ i m i z R u s y a ' d ı r . Bilindiği ü z e r e V i d i n i s y a n ı b a ş g ö s t e r d i ğ i s ı r a d a T u n a ' n ı n hemen ö t e s i n d e , Ef l â k ' t a b i r Rus ordusu bulunmakta i d i . R u s l a r ı n , buradan isyan ü z e r i n d e d o ğ r u d a n d o ğ r u y a tesirde b u l u n d u k l a r ı , vesikalara g ö r e muhakkak g ö r ü n m e k t e d i r . 1
2
3
A v r u p a y ı a l t ü s t eden 1848 ihtilâllerini b a s t ı r m a k hususunda ç o k m ü h i m b i r r o l o y n a m ı ş olan ve bu m ü n a s e b e t l e kendisine i h t i lâllerin " d ü ş m a n - i kavisi,, sıfatını veren Ç a r , Ş a r k ' d a s e r b e s t ç e iş g ö r m e k için a r t ı k b ü t ü n A v r u p a ' y ı nüfuz ve b a s k ı s ı a l t ı n a a l d ı ğ ı n ı s a n ı y o r d u . B ö y l e c e , bilhassa Garp Devletlerinin Ş a r k ' t a ö n l e y i c i bir faaliyet g ö s t e r m e k t e n uzak b u l u n d u ğ u bu devirde, Eflâk'ı işgali a l t ı n d a tutan R u s y a ' n ı n , b a s k ı s ı n ı Memleketeyn'den Bulgaristan ü z e r i n e teşmil etmek i s t i y e c e ğ i gayet t a b i î i d i . D i ğ e r taraftan Tanzimat İslâhatı ile biraz c a n l a n m ı y a çalışan O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u n u n b a ş ı n a b ö y l e yeni gaileler a ç m a k , Ç a r l ı ğ ı n h e r k e s ç e m a l û m v a s ı t a l a r ı n d a n b i r i i d i . V e s i k a l a r ı m ı z , V i d i n isyanını ç ı k a r a n k o m i tecilerin, R u s l a r ı n Eflâk'a g e l m i ş o l m a l a r ı n d a n cesaret a l d ı k l a r ı n ı , 4
5
1
Bak. S. 38 ve müt. Bak. S. 15 A Malet'ye göre «1849 dan 1850 ye kadar Bosna ve Bulgaristan'daki karışıklıklarda Rus ajanlarının müdahalesinden şüphe edilemez. » Ona göre Bosna'daki kargaşalıklarla beraber «Rus ajanları, derhal Bulgar reayasının çektiği meşakkatları istismar ederek onları, kendilerine zulm eden sipahilere karşı ayak landırdılar.» ( E . Lavisse - A . Rambaud, Histoire générale, T. XI, S. 189). Malet'nin burada «sipahi» diye adlandırdığı kimseler ağalardan başkası değildir. 2
3
4
Arş. 4-1, I. 3, 18 cemaziyyülevvel 1258, melf. kont Nesselrode tarafından Rusya maslahatgüzarı Titof'a gönderilen tah. - Vesika No. 2 Malet'ye göre Ruslar, Vidin'deki isyanı tahrik etmekle müdahale için bir bahane bulmak maksadını güdüyorlardı (aynı yer). 5
TANZİMAT V E B U L G A R
70
MESELESİ
İSYANDA R U S L A R I N ROLÜ
h a t t â onlarla d o ğ r u d a n d o ğ r u y a m ü n a s e b e t e giriştiklerini g ö s terecek mahiyettedir. Meselâ Ö m e r P a ş a n ı n N i ş ' d e meydana ç ı k a r d ı ğ ı m â h u t komitenin e v r a k ı a r a s ı n d a Rus Ç a r ' ı n a ve Belgrad'daki Rus konsolosuna g ö n d e r i l m i ş istidalar b u l u n m u ş t u r . A l i Rıza P a ş a , i s y a n c ı l a r ı n Ruslarla m ü n a s e b e t i n d e n , h a t t â d o ğ r u d a n d o ğ r u y a on ların t â 1 i m a 11 ile hareket e t t i ğ i n d e n bile ş ü p h e etmemektedir'. B ü k r e ş ' t e k i O s m a n l ı komiseri, daha ileri giderek, E f l â k ' d a k i Rus ların " i ş b u fenalığa i k i seneden beri,, bizzat çalıştıklarını i d d i a etmektedir. Ona g ö r e bu isyan muhakkak surette o n l a r ı n eseridir . Biz bu hususta şimdilik kat'î bir h ü k ü m verememekle b e r a b e r R u s y a ' n ı n , eskiden o l d u ğ u g i b i , " B u l g a r i s t a n ' ı t a h r i k ve ifsad etmek ü z e r e , c â b e c â casuslar g ö n d e r m e k t e , , o l d u ğ u da vesikalarla mey dana ç ı k a n bir hakikattir. Meselâ 1850 h a z i r a n ı n d a Rıza P a ş a tara fından, E f l â k ' t a n R u s ç u k yoluyle, kıyafet d e ğ i ş t i r m i ş bazı Rus zabit lerinin Niş, Sofya, T ı r n o v a t a r a f l a r ı n a hareket ettikleri tesbit edi l i y o r . Babı Â l î ' y e g ö r e , " z a b i t a n ' ı m e r k û m e n i n i s t i h b â r - ı a h v â l ve keyfiy etleriyle derdesti hususu s e d d - i b â b - ı f e s a d h a k k ı n d a b i r t e d b î r - i azîm,, o l a c a ğ ı n d a n mahallî makamlar b u n l a r ı bulmak için taraf taraf a r a ş t ı r ı c ı l a r ç ı k a r a r a k faaliyete g e ç i y o r l a r ; bir m ü d d e t sonra da V i d i n ' i n tam k a r ş ı s ı n d a bulunan Kalafat'tan bir Rus, yine Bulgar k ı y a f e t i n d e olarak Bulgaristan'a g i r i y o r ve muh2
3
4
5
1
Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266. melf. Ömer Paşanın tahr. - Rıza Paşa aynen şunları söylüyor: «Derun-ı Sırbistan'da olan fesede dahi Rusyalû'nun talimatı ile Niş ve Şehirköy ve Berkofca ve Sahra nahiyesi ve Belgradcık ve Lom kaza larında bulunan reayanın tahvil-i efkârına sa'yetmekte-.» (Mez. irade melf. Ali Rıza Paşanın tah.) — R. Paşanın umumî surette ortaya attığı bu kanaata naza ran Ömer Paşanın bulduğu evrak meselenin maddî delillerini teşkil etmektedir. Bununla beraber Rus hükümetinin Sırp ve Bulgar ihtilâlcileriyle mevcut sıkı münasebetleri hakkında Osmanlı vesikalarında görülen umumî hükümlerin daha esaslı kaynaklarla derinleştirilmesi lüzûmu meydandadır.
telif k ö y l e r d e n ikişer Bulgar alarak gizlice tekrar k a r ş ı tarafa, Ef lâk'a d ö n ü y o r . Ruslar, i s y a n ı n g e n i ş l e m e s i m a k s a d ı n ı g ü d e n bu gizli tahrik lerle de k a l m a d ı l a r . Bir Rus generali b i r s ü v a r i k u v v e t i ile tam V i d i n k a r ş ı s ı n d a bulunan Kalafat'a g e l d i . Bu kazak t a b u r l a r ı n ı n k u m a n d a n ı her g ü n d û r b i n ile V i d i n ve civarını g ö z e t l e m e k t e i d i . " B u n l a r ı n y o l bulurlarsa her v e ç h i l e f e n a l ı ğ a t a s a d d î edeceklerini,, muhakkak g ö r e n Halim P a ş a , B a b ı Â l î ' y e V i d i n t a r a f l a r ı n a daha ziyade asker g ö n d e r i l m e s i l ü z u m u n u b i l d i r d i . Rus askerinin Tuna k ı y ı l a r ı n a kadar inmesi N i ğ b o l u , ' Ziştovi g i b i Tuna ş e h i r l e r i n d e heyecan d o ğ u r d u ve bu ş e h i r l e r d e İ s l â m l a r l a reaya a r a s ı n d a emni yetsizliğin a r t t ı ğ ı n a dair Babı Â l î ' y e haberler g e l m e ğ e b a ş l a d ı * . Bu vaziyette, i s y a n ı n g e n i ş l e m e s i t a k d i r i n d e İ m p a r a t o r l u k için ç o k vahim h â d i s e l e r vukua gelebilirdi. Rumenleri T ü r k l e r e k a r ş ı k o r u mak bahanesile B ü k r e ş ' e giren Ruslar, ayni ş e k i l d e B u l g a r l a r ı kıtal den korumak için T u n a ' n ı n ö t e s i n e , Bulgaristan'a da g e ç m e ğ i d ü ş ü n e b i l i r l e r d i . Esasen E f l â k ' d a k i Rus işgal ordusunda da m ü d a h a l e niyetlerini g ö s t e r e n b a z ı emareler b e l i r m e ğ e başlamıştı. Burada bulunan Rus cenerallerinden b i r i , Halim P a ş a ' y a hitaben T ü r k l e r i n reayaya sebepsiz zulm ettiklerini, r e a y a n ı n buna t a h a m m ü l edem i y e c e ğ i n i s ö y l e m i ş ; ve " b u h u ş u n u n men'i ç a r e s i n e b a k ı l m a s ı , o l a m a d ı ğ ı halde ( r e a y a n ı n ) t e r k - i evtan eyliyerek Eflâk canibine dehalet etmek arzu ve r i c a s ı n d a o l d u k l a r ı m a l û m u n u z olsun,, tehdidini s a v u r m u ş t u . Ramazan a y ı ortalarında da (1850 temmuz), Ceneral Lüders ( ) ' i n y a v e r i gelip Kalafat'a y e r l e ş t i ve Halim P a ş a n ı n i s t i h b a r ı n a g ö r e , Petersburgdan i k i alayın Rusya'ya d ö n m e s i h a k k ı n d a emir g e l d i ğ i halde B ü k r e ş ' t e n , V i d i n h â d i s e s i d o l a y ı s ı y l a bu a l a y l a r ı n k a l m a s ı n a lüzum g ö s t e r i l d i . 1
2
3
5
6
7
1
2
Arş. 28-9, İ. 90, 23 ramazan 1266, melf. Halim Paşanın tahriratı. Umumiyetle Balkanlardaki isyanlar için Rus tahriklerini ileri sürerek işin içinden sıyrılmak çok rastlanan basit bir muhakeme tarzıdır. Bu tahrikâtın her zaman rolü bulunduğu muhakkaktır. Burada biz bunu bir defa daha gösteriyoruz. Fakat kitleleri harekete getiren daha başka mahiyette, daha hakiki ve derin sebepler vardır. Meselâ ileride görüleceği gibi, Gospodarlık rejimi bilinmeden Vidin isyanı anlaşılamaz. Rıza Paşanın mez. tahr. 3
4
5
Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266, melf. Niş mutasarrıfı ile Sofya ve Tır nova ve Filibe muhassılları paşalara gönderilen tahrirat.
71
Arş. 33-5, İ. 585, 13 şevval 1266, melf. Rıza Paşanın tahriratı.
2
Arş. 26-4, İ. 132, 14 ramazan 1266, melf. Rıza Paşanın tahriratı. -Paşanın tahkikatına göre buraya üç tabur kazak askeri gelmiştir. (585 No.lu mezkûr irade melf. Rıza Paşanın tahriratı). 3
Arş. 28-6, İ. 90, 23 ramazan 1266, melf. Halim Paşanın tahriratları.
4
Arş. 36-8, 28 şevval 1266, Arz tezkiresi. Keza burada da Rus Hükümetinin gönderdiği talimat ve sair yazıları bulup karşılaştırmak bunların hakikî niyetlerini meydana koymak için zarurîdir. 5
6
7
Arş. 28-6, I. 90, 23 ramazan 1266, melf. Halim Paşanın tahriratı. Mez. irade, Halim Paşanın diğer tahriratı.
TANZİMAT V E B U L G A R
72
MESELESİ İSYANDA
B ü t ü n bunlar, R u s l a r ı n Bulgaristan'daki h â d i s e l e r l e yakından i l g i l e r i b u l u n d u ğ u n u g ö s t e r e n m â n a l ı o l a y l a r d ı r . Fakat b i lindiği ü z e r e , b a ş ı b o z u k l a r ı n s ü r a t ve ş i d d e t l e hareket etmeleri isyanın g e n i ş l e m e s i n e meydan b ı r a k m a d ı . Bir m ü d d e t sonra, 1851 tarihinde de Ruslar, E f l â k ' d a k i o r d u l a r ı n ı geri çektiler. 1
Fakat isyan ve bilhassa b a ş ı b o z u k l a r ı n , âsîlerin tedibinde g ö s terdikleri ş i d d e t ve yolsuzluklar, İngiliz diplomasisini harekete ge tirmekte gecikmedi. İngiltere, bunda, ş ü p h e s i z h ı r ı s t i y a n l a r ı n katle dilmesinden ziyade y a p ı l a n y o l s u z l u k l a r ı n Rusların müdahalesine y o l a ç m a s ı n d a n kormakta i d i . işte bilhassa b u y ü z d e n Palmerston (o s ı r a d a ingiliz hariciyesini idare etmekte i d i ) Babı A l î ' y e i h t a r d a bulunmak l ü z u m u n u d u y d u . G ö n d e r d i ğ i y a z ı d a , "Devlet-i A l i y y e ingiltere Devletinin ianesini istihsal ve h ü s n - i i s t i ' d a d ve mahabbet i n i celbetmek ister ise bu m a k û l e c ü r m ü fezahat edenleri muhkem tedip etmek,, lâzımdır, demekte i d i . Bundan bir m ü d d e t sonra İngiliz Elçiliğine, V i d i n ' d e reayaya k a r ş ı yeniden b a z ı h a k s ı z mua meleler y a p ı l d ı ğ ı n a dair haberler gelmesi ü z e r i n e , elçi Sir Stratford Canning, h ü k ü m e t i n i n ihtarını daha k a t î b i r dille t e k r a r l a d ı (14 a ğ u s tos 1850). Ona g ö r e , Babı Â l î ' n i n isyanı b a s t ı r m a s ı ve bilhassa bunun "ecnebiyeden bazı kesâmn. tahrikile mütekevvin olduğu hakkan maznun b u l u n d u k t a , , , tamamiyle h a k k ı d ı r . Fakat vaadolunan İ s l â h a t a a y k ı r ı hareketlerden de ziyadesiyle k a ç ı n m a k gerektir. Bilhassa t a ş r a m e m u r l a r ı n ı n tayininde daha d i k k a t l i d a v r a n m a l ı , vazifelerini daha sıkı k o n t r o l a l t ı n a almalı ve i s y a n l a r ı n b a s t ı r ı l m a s ı n d a muhakkak surette m u n t a z a m a s k e r kullanmalıdır. Nihayet elçinin, Tanzimat siyasetinin ruhunu ifade eden şu sözleri bilhassa a l â k a ç e k i c i d i r : " A r t ı k m e r k u m l a r ı n ( r e a y a n ı n ) giriftar o l d u k l a r ı •mesâib-i a d î d e n i n s â y e - i m e r h a m e t - v â y e - i hazret-i mülûk â n e d e tahfîf ve teskinine b a k ı l a r a k şimdiye kadar mücerred havf u haşyet nazarı ile teneffür etmekte oldukları hükümete fîmaba'd rabt-ı kalple itimad eylemelerini müstelzim bazı tedabirin c â n i b - i
RUSLARIN
ROLÜ
73
Devlet-i A l i y y e ' d e n ittihaz b u y u r u l m a s ı , , l â z ı m d ı r E l ç i n i n ifadesine g ö r e " S a l t a n a t - ı Seniyyenin menâfi-i azîmesinin tervici arzusuyla,, ihtar edilen bu noktalar, hakikatte İngilterenin Balkanlar'dan A k d e niz'e ilerliyen Rus nüfuzu k a r ş ı s ı n d a d u y d u ğ u k a y g ı y ı g ö s t e r i r . Y u k a r d a F r a n s ı z l a r ı n da ayni yolda t e ş e b b ü s l e r i n d e n b a h s e t m i ş t i k . B ü t ü n bunlar bizi Kırım harbinin m e n ş e l e r i mes'elesine g ö t ü r m e k tedir. D i ğ e r taraftan B a b ı Âlî'yi derhal " e s b a b - ı mezalimin... kül liyen d e f i suretinin istihsaliyle,, b ü t ü n s u ç l u l a r ı n derhal cezalan d ı r ı l m a s ı k a r a r ı n a g ö t ü r e n , Meclis-i V a l â ' y ı bir t a k ı m cezrî İslâhat tedbirleri a l m a ğ a sevkeden âmiller a r a s ı n d a İngiltere'nin bu ihtar ları b i r tesir y a p m a m ı ş t ı r diyemeyiz. İşte bu da, Tanzimat'ta i s y a n l a r ı n , haricî ihtar ve m ü d a h a l e l e r i n İslâhat hareketleri ü z e r i n d e zaman zaman nasıl h a z ı r l a n d ı r ı c ı bir tesir y a p t ı ğ ı n ı bir kerre daha açık bir şekilde göstermektedir. 2
3
2
1
1
Bununla beraber Vidin hâdisesi hakkında Rus Hükümetinin doğrudan doğ ruya teşebbüsünü gösteren bir vesikaya rastlamadık. 2
. Arş. 33-5, İ. 585, 13 şevval 1266, Lord Palmerston tarafından İngiltere Elçisine verilen tahrirat tercümesi. Bak. Vesika VII. -İngiltere Vidin hâdiseleri hakkında Tuna şehirlerinde bulunan konsoloslarından malûmat almakta idi.
Arş. 33-5, İ. 585, 13 şevval 1266 melf. Der-i Aliyye'de mukim İngiltere Elçisi Sir Stratford Canning cenapları tarafından 1850 senesi Ağustosunun on dördü tarihi ile sefaret baştercümanı Mösyö Pizani'ye verilen bir kıt'a talimatın tercümesidir. Bak. Vesika VIII. Yukarda S. 16. Arş. 33-5, İ. 585, 13 şevval 1266. 2
3
İDARÎ
VE
MALÎ
B O Z U K LU K L A R - Y E N İ
İSLÂHAT
KARARLARI B a b ı Âlî, B ü y ü k Devletlerin m ü d a h e l e l e r i ve komitecilerin m ü t a m a d î tahrikleri sebebiyle c i d d î b i r şey yapmak zaruretini a n l ı y o r d u . Esasen idarenin ve toprak işlerinin muhakkak bazı c i d d î İslâhata m u h t a ç o l d u ğ u meydanda i d i . Bahusus V i d i n ' d e n , m ü s l ü m a n ve hıristiyan ahali a r a s ı n d a h e y a c a n ı n devam ettiği ve ş u r a d a burada h a l â b a z ı yolsuz hareketler o l d u ğ u h a k k ı n d a yeni yeni haberler de gelmekte i d i . Babı Âli, bildiğimiz g i b i , i l k tedbir olarak Ferik Rıza P a ş a y ı h u s u s î memuriyetle Vidin'e g ö n d e r m i ş , aynı zamanda bu tarafa muntazam asker s e v k e t m e ğ i de ihmal etmemişti. 9 ramazan 1266 da (19 temmuz 1850), y a n i isyanın zu hurundan ü ç ay sonra da, iradede s ö y l e n d i ğ i g i b i , "reayanın idare-i hazıradan hoşnûdî-i kâmilleri husulü,, için Meclis-İ A h k â m - ı A d l i y e ' d e h u s u s i b i r k o m i s y o n teşkil e d i l d i . Bu komisyona Âlî P a ş a , Fuad P a ş a , Meclis-i V a l â Reisi Rifat P a ş a g i b i b a ş l ı c a Tanzimat b ü y ü k l e r i n i n g i r m i ş b u l u n m a s ı , meseleye ne kadar b ü y ü k bir ö n e m verildiğini g ö s t e r i r . V i d i n meselesine ait yazılar, V ü k e l â Meclisinde g ö r ü ş ü l d ü k t e n sonra "icra-i t e d k i k a t ile bir tedbir-i serî bulunmak için,, buraya havale e d i l e c e k t i . İ s l â h a t a esas ola cak t a h k i k a t için, reaya t a r a f ı n d a n g ö n d e r i l e n mahzarlardan b a ş k a Rıza P a ş a , İ s t a n b u l ' a , Bulgarlar'dan m ü r e k k e p sekiz kişilik bir he yet g ö n d e r d i . Y a p ı l a n incelemelerden sonra bu komisyon tarafın dan içtimaî ve i d a r î sahalarda alınan m ü h i m kararlar umumiyetle Tanzimat tarihi b a k ı m ı n d a n da b ü y ü k bir ö n e m i haizdir. 1
2
V i d i n - N i ş m ı n t ı k a s ı n ı n hemen m ü z m i n bir hale gelen isyan l a r ı n d a idarî t e ş k i l â t t a k i s a k a t l ı k l a r ı n , k o n t r o l s ü z l ü ğ ü n ve suiisti mallerin hissesi az d e ğ i l d i r . Reaya a y a k l a n d ı ğ ı zaman yalnız "köy a ğ a l a r ı n ı n vesairenin tekâlif ve taaddiyahndan,, değil, 1
2
Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266. Arş. 28-6, İ. 90, 26 ramazan 1266.
76
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
İDARÎ V E MALÎ B O Z U K L U K L A R l
a y n ı zamanda " k ü ç ü k m e m u r l a r d a n , , d a ş i k â y e t t e b u l u n m u ş , mahalli idarenin h a k i k î m e k a n i z m a s ı olan V i d i n meclisine k a r ş ı k a t î b i r itimatsızlık - g ö s t e r m i ş t i . B i r kelime ile, Meclis-i Has k a r a r ı n d a d e n i l d i ğ i g i b i , r e a y a n ı n "idare-i mahalliyeden n a h o ş n u t olmaları,, i s y a n ı n başlıca sebeplerindendi . Yalnız hemen tasrih edelim k i h o ş n u t s u z l u ğ u n asıl k a y n a ğ ı , idarenin de, a ğ a l a r ı n tahak k ü m ve m e n f a a t ı n a alet o l m a s ı n d a n ileri gelmekte ve d a v a d ö n ü p d o l a ş ı p yine G o s p o d a r l ı k m e s e l e s i n e dayanmakta i d i . 2
3
4
V i d i n ' d e k i i d a r î teşkilât, Tanzimat'la beraber eyalet t e ş k i l â t ı n d a y a p ı l d ı ğ ı n ı g ö r d ü ğ ü m ü z İslâhat e s a s l a r ı n a u y g u n d u . Y a n i v a l i lerin nüfuz ve s e l â h i y e t i ç o k d a r a l m ı ş ve vilâyet idaresi esas i t i barile, o yerin m ü s l ü m a n ve hıristıyan ileri gelenlerinden m ü r e k k e p mahalli b i r meclisin eline verilmişti. Bu t e ş k i l â t t a , mer kezî otoriteyi temsil etmesi l â z ı m g e l e n valinin s e l â h i y e t l e r i ne kadar mahdut ise, müfti, k a d ı ve d e f t e r d a r ı kolayca kendi taraf larına ç e k e r e k meclise hakim olan m ü s l ü m a n a z a n ı n , yani V i d i n â y a n ı n ı n nüfuzu da o derece b ü y ü k t ü . İlerde g ö r ü l e c e ğ i üzere, T a n z i m a t ' ı n Ük z a m a n l a r ı n d a Vidin'de, r e a y a n ı n itirazları ü z e r i n e a n g a r y a n ı n k a l d ı r ı l m a s ı n a karar verildiği zaman yeni vaziyeti mecliste onlar tanzim etmişler; sonradan 1850 de reaya esas dava için, y a n i d o ğ r u d a n d o ğ r u y a a ğ a l ı k l a r ı n ilgası için ayak l a n d ı ğ ı zaman da b a ş ı b o z u k l a r ı n b a ş ı n a g e ç i p i s y a n ı n ş i d d d e t l e b a s t ı r ı l m a s ı n d a meclisi ve valiyi zorla yine onlar s ü r ü k l e m i ş l e r d i . Hülâsa, bütün Vilâyet işlerine Meclis ve o v a s ı t a ile de a ğ a lar h a k i m d i '. İ s y a n e s n a s ı n d a merkezden R ı z a P a ş a ' n ı n ve mun5
6
1
Arş. 26-4, İ. 132, 14 ramazan 1266, Lâyiha. Asiler, gönderilen nasihatçılara, «biz meclisin şikâyât istimaına razi de ğiliz» demişlerdi, (Mez. lâyiha). Arş. 20-2, İ. 17, 16 şaban 1266, Meclis-i Has kararını şamil arz tezkiresi. Son bölüm bu Gospodarlık meselesi .e tahsis edilmiştir. Tanzimat'ın Eyalet teşkilâtı hakkında yukarda S. 6. «Defterdar-ı sabık saadetlû efendinin muamelât-ı acîbe ve hakim ve müfti efendilerin ve âza-i meclisin taassubât-ı garibesi reâya-i merkûmeden ziyadece telefat vukuunu netice vermiş ve bu halde Atufetlû Zıya Paşa hazretleri dahi âciz kalıp nüfuzuna halel gelmiş..» (Mez. Lâyiha.) Bir kısım âyan da kaza müdürü olarak memleketin idaresine el atmış bu lunuyordu. Osmanlı idaresinde kaza müdürleri Vali tarafından memleketin ileri gelenleri arasından seçilir ve memuriyetleri merkezden tasdik olunurdu. Şekib efendi Vidin'e gönderilirken kendisine verilen Ferman-ı Âlîde bilhassa bil kaza müdürlerinden şikâyet edilmekte ve denilmektedir ki «hususiyle kaza müdürleri buralardan zühul ve gaflet ile hilâf-ı Tanzimat-ı Hayriye ve mugâyır-ı nizâmât-ı adliye meslek-i nâ mergûba sâlik oldukları tahkik ve istihbar olunduğuna...» (Lûtfi tarihi, C . IX, Zeyil, Türk Tarih Kurumu yazmaları arasında). 2
3
77
tazam askerin g ö n d e r i l m e s i hakikatte, burada ağaların tahakkümü yerine Devlet otoritesinin yeniden tesisine bir başlangıç olmuştur. G e r ç e k t e n , B a b ı A l i ' n i n t a h k i k a t ı ile de anlaşıldığı ü z e r e , " V i d i n meclisi b u vukuat e s n a s ı n d a pek yolsuz ve b i ş u û r a n e hareket etmiş o l d u ğ u n d a n , , derhal feshine karar v e r i l d i *. Bu s o n u ç ş u n u g ö s t e r i r k i Tanzimat t a r a f ı n d a n liberal Garp zihniyetiyle k u r u l m u ş olan v e h ı r i s t i y a n â z a n m da dahil b u l u n d u ğ u T a ş r a Meclisleri, V i d i n ' d e esas itibariyle b ü t ü n V i l â y e t idaresini mahallî m ü s l ü m a n â y a n ı n eline b ı r a k m a k t a n b a ş k a b i r netice v e r m e m i ş v e m a l û m hadiselerin zuhurunu h a z ı r l a m ı ş t ı r . İşte Meclisi V â l â ' d a teşkil olunan komis yon, V i d i n ' d e i d a r î t e ş k i l â t t a k i b u s a k a t l ı k l a r ı bertaraf etmek için yeniden b a z ı i d a r î İ s l â h a t a g i r i ş m i ş v e b u arada d i ğ e r bazı m ü h i m eyaletlerde o l d u ğ u g i b i burada da b i r Meclis-i kebir t e ş kiline karar v e r m i ş t i r . Fakat yeni Meclis a z a s ı n ı n "usûl-i a t î k a y a mail olmayanlardan,, s e ç i l m e s i n e d i k k a t edilmesi de bilhassa tavsiye o l u n m u ş t u r . Bu suretle V i d i n m ı n t ı k a s ı , Babı A l i y e g ö r e , "mukaddemleri kospodar ve mültezim makûlelerinin elinde iken şimdi Saltanat-ı Seniyye'nin hükûmet-i muntazama ve âdilesi tah tına,, girmekte i d i ( 1 8 5 1 ) . 2
;i
4
5
D i ğ e r taraftan valilerin eyalet meclisi k a r ş ı s ı n d a nasıl aciz k a l d ı ğ ı n ı g ö r m ü ş t ü k . Naip, müfti v e defterdar, a ğ a l a r l a b i r ola rak V a l i y i hesaba katmadan k e n d i b a ş l a r ı n a işe girişmişlerdi. V a l i l e r i n selâhiyetleri hususunda d a esaslı tedbirler almak zaruri g ö r ü n m e k t e i d i . H a k i k a t e n b i r m ü d d e t sonra, 1852 de umumiyetle valilerin selâhiyetleri genişletilmiş, d i ğ e r m a h a l l î memurlar d o ğ r u dan d a ğ r u y a valinin idaresi altına verilerek Vilâyet t e ş k i l â t ı n d a u m u m î b i r d e ğ i ş i k l i k yapılmıştır . ß
4
5
6
' Arş. 33-5, İ. 585, 13 şevval 1266. 2
Hatırlanacağı üzere bu meclislerin teşkilinden maksat reayanın «angar yada kullanılmamasına, elhasıl hiç bir türlü mezâlim ve taaddiyat vukubulmamasına dikkat ve ihtimam etmekti». (Bak. S. 6. )
7
3
4
5
6
Arş. 33-5, İ. 585, 13 şevval 1266. Mez. irade, Komisyon mazbatası. Bak. Vesika VIII. Arş. 40-1, I. 265, 3 zilhicce 1266. Arz tezkiresi.
Engelhardt, Türkiye ve Tanzimat, 100-101 -Vidin meselesi ile devamlı surette meşgul olan Meclis-i Valâ'nın, 1851 yılı başlarında bütün Eyalet Meclis lerine yeni talimatnameler göndermesi de isyânın umumî neticelerine bağlana bilir (Bu tâlimatnameler için bak: Takvim-i Vekayi, sene 1267, defa 440).
78
TANZİMAT V E B U L G A R
MESELESİ
Vidin'de m e r k e z î otorite için yalnız m ü s l ü m a n a ğ a l a r değil, aynı zamanda hıristiyan knezler de b i r tehlike teşkil etmekte i d i . Fakat bu, daha s o n r a l a r ı anlaşılmış, a l ı n a n tedbirler gecikmiştir. O s m a n l ı idaresinin t â b a ş l a n g ı ç t a k a b u l ettiği ş e k l e uygun olarak Bulgarlar, mahallî idarelerinde o l d u k ç a g e n i ş bi>- muhtariyete sa hip idiler. Tanzimat da, d a y a n d ı ğ ı prensipe s a d ı k kalarak, bu isti kamette y ü r ü m ü ş g ö r ü n m e k t e d i r : y u k a r d a cizye t a h s i l â t ı n m re aya eline b ı r a k ı l d ı ğ ı n ı , reaya k o c a b a ş ı l a r ı t a r a f ı n d a n t o p l a n d ı ğ ı n ı görmüştük Bu k ö y k o c a b a ş ı l arı, Tanzimat'tan ö n c e her k ö y için birer kişiye m ü n h a s ı r iken yeni İslâhat neticesinde her k ö y ü n nüfusuna g ö r e ü ç ilâ b e ş k i ş i y e ç ı k a r ı l a r a k ufak b i r k ö y meclisi şekline k o n u l m u ş t u . V e r g i n i n tevzii ve tahsili işlerinden b a ş k a reaya a r a s ı n d a ç ı k a c a k ufak niza'ları da bu meclis hal lederdi -. K o c a b a ş ı l a r senede bir defa, ç o r b a c ı l a r a r a s ı n d a n se çilirdi . Bulgar hukuk tarihçisi S. S. B o b ç e v , k o c a b a ş ı tabirini y a l n ı z vergi toplama işi için seçilen ç o r b a c ı l a r a hasretmekte, cemaat işlerine bakan ve O s m a n l ı m a k a m l a r ı k a r ş ı s ı n d a h a l k ı n mümessili r o l ü n ü oynayan b a ş k a b i r ç o r b a c ı kategorisi a y ı r d etmektedir. Keza k ö y ve kasabalar için seçilerek mahallî h ü k ü met m a k a m l a r ı t a r a f ı n d a n memuriyeti tasdik olunan ç o r b a c ı l a r o l d u ğ u g i b i b ü t ü n bir m ı n t ı k a y ı temsil eden "Memleket ç o r b a cıları,, da v a r d ı r . İşte h ü k ü m e t , V i d i n ' d e "knez,, ve " b a ş k n e z , , u n v a n ı ile g ö s t e r i l e n bu ç o r c a c ı l a r ı n g e n i ş imtiyazlarını da son3
1
79
İDARÎ V E MALÎ B O Z U K L U K L A R
raları i y i g ö r m e m e ğ e başlamıştır K Hükümet, başknez unvanını t a ş ı y a n b u kimselerin fazla nüfuz sahibi o l m a l a r ı n d a n , yine B a ş knez u n v a n ı n ı t a ş ı y a n S ı r p beyine bakarak istiklâl s e v d a s ı n a d ü ş m e l e r i n d e n ve bilhassa b u maksatla "el a l t ı n d a n ahalinin ezhanını bozmak niyet-i fesidesinde,, b u l u n m a l a r ı n d a n kork makta i d i . H a k i k a t e n , Staneff'in k a y d ettiğine g ö r e , V i d i n is y a n ı n ı n reisi de, B e l g r a d c ı k k n e z ' i Tsolo Todorof o l m u ş t u r . Netice itibariyle diyebiliriz k i V i d i n g i b i m ü t e m a d i t a h r i k â t merkezi olan b i r sahada kontrolsuz b i r ş e k i l d e h ı r i s t i y a n l a r a yerilen mahallî muhtariyet, i s y a n ı n h a z ı r l a n m a s ı n d a b ü y ü k b i r r o l o y n a m ı ş t ı r . Nihayet isyandan b e ş yıl sonra, 1857 de y a p ı l a n ç o r b a c ı nizamnamesi de mevcut vaziyette esaslı b i r değişiklik yapamıyacaktır . 2
3
4
5
İ d a r î t e ş k i l â t t a k i b u sakat taraflar y a n ı n d a , Tanzimat'ın ilânı ile beraber jandarma sıfatıyla, eski deliller, tüfenkci ve sekbanlar yerine getirilen zaptiyeler de , daha az b i r h o ş n u t suzluk k a y n a ğ ı t e ş k i l e t m i y o r l a r d ı Tanzimat siyasetinden biha ber olan v e y a bunu b i r t ü r l ü a n l ı y a m a y a n ve esasen muntazam b i r t e ş k i l â t a b a ğ l a n m a m ı ş bulunan bu asker, reayaya suiistimalleriyle ziyadesiyle bezginlik vermekte i d i . Bunlar, ahaliden kendileri v e h a y v a n l a r ı İçin bedava yiyecek istedikten, evlerinde y a t ı p k a l k t ı k t a n b a ş k a , olur olmaz ş e y için para d a istiyerek onları haraca kes6
1
1
S. 7.
2
Arş. 47-1, İ. 160, 8 muharrem 1268, melf. Şekib efendinin tahriratı. -Tam Vidin isyanı çıktığı sıralarda, cizye tahsilatının her eyalette yalnız reaya tara fından, her sene seçilen bu kocabaşılar marifetiyle yapılacağı yeni bir fermanla teyit olunmuştu, (Ubicini. Lettres sur la Turquie, Paris 1851, 186 - 191). 3
Çorbacı tâbiri umumiyetle Bulgar burjuvazisine verilmiş olan addır. 1857 de Midhat efendi (meşhur Midhat Paşa) Tırnova'ya gönderilerek çorbacıların statüsü tesbit ve tâyin edilmiştir (Bak. S. S. Bobçev, Notes comparées sur les çorbacis chez les peuples balkaniques et en particulier chez les Bulgares, Revue İntern. des Etudes balkaniques, III e Année, T. II, 1938, S. 428). Bu ni zamnameden dört sene önce Tırnova köylerindeki çorbacı teşkilâtına ait şu resmî kayıt bilhassa dikkate değer : «Herkesin malûmudur ki Tırnova kazası karyeleri kaç mahalle ise her bir mahallenin bir çorbacısı vardır. Mahalle ahalisine o çor bacı buyurup onun itaatından çıkmamak âdet-i kadîme-i me'lûfemizden bulundu ğundan..» (Arş. 57-1, 17 safer 1270, melf. Tırnova kaymakamının tahriratı). 4
Bak. S. S. Bobçev, Mez. makale, 431.
Sabık valiler «Memalik-i Mahrûsenin hiç bir tarafında görülmiyen ve müdîr makamında bir kazanın kâffe-i kurâsına hükmeden knezler tayin ederek hükümeti bütün bütün işbu knezlere vermişler ve müdürler yalnız emval-i mirîyeyi tahsil için resmen bir memur bulunmuşlardır», (Arş. 62-1, İ. 98, 24 recep 1273, melf. Meclis-i Valâ mazbatası). Vidin reayası Başknez'e adam başına senede kırk para vermekte idi (Arş. 24-2, İ. 66, 9 ramazan 1266, melf. Bazı reayaların takriri). Babı Âlî için, Vidin'i yalnız ağaların elinden değil, bu knezlerin elinden de kurtarmak lâzım geldiği aşikâr idi. 2
Mez. mazbata.
3
Staneff, Histoire Chronologique de la Bulgarie, S. 80. - Tsolo ( ) vesi kalarımızda Belgradcık «Başknez» i olarak gösterilmektedir. (Mez. Lâyiha). 4
«Reaya-i merkûmenin menşe-i harekât-ı vâkıaları içlerinde bulunan rüesalarının rey ve tahrikiyle vukua gelmiş...» (Arş. 35-7, İ. 193, 20 şevval 1266, melf. Ziya Paşanın tahriratı. Ayrıca Bak. S. 65). 5
6
S. S. Bobçev, Mez. makale, 441 ve müt.
M. Nuri Paşa, Netayicülvukuat, IV, 112.- Esasen bu tamamiyle kaldırilamadığını vesikalardan anlıyoruz (Lâyiha).
eski teşkilâtın da
80
TANZİMAT V E B U L G A R
81
İDARÎ V E MALÎ B O Z U K L U K L A R
MESELESİ
4
mekte idiler . H ü k ü m e t , zaptiyelerin rahat ve asayişi temin ede cek yerde, bilâkis bir h o ş n u t s u z l u k k a y n a ğ ı o l d u ğ u n u pek alâ b i l i y o r d u : İ s y a n d a n sonra t e k r a r zaptiye neferi teşkili d ü ş ü n ü l d ü ğ ü zaman, b u n l a r ı n "husul-i a s â y i ş e sebeb olamayup bilâkis m a z a r r a t l a r ı g ö r ü l d ü ğ ü n d e n „ bundan vaz geçilmiş ve bir m ü d det daha nizamiye askeri b ı r a k ı l m a s ı n a karar v e r i l m i ş t i . 2
3
G o s p o d a r l ı k y ü z ü n d e n V i d i n m ı n t ı k a s ı vergileri, civar yer lere bakarak ç o k a ğ ı r o l d u k t a n b a ş k a , a y r ı c a b u n l a r ı n tahsilin de g ö r ü l e n suiistimaller r e a y a y ı b ü s b ü t ü n meyus etmekte i d i . Bilhassa â ş â r ı n tahsili b ü y ü k suiistimallere y o l a ç m a k t a i d i : me selâ mültezimler bu m ı n t ı k a n ı n esas m a h s û l ü olan mısırı y a ş iken tartmakta, sonra v e r g i y i k u r u d u ğ u zaman yine o hesap ü z e r i n d e n almakta idiler. Rıza P a ş a t a r a f ı n d a n İ s t a n b u l ' a g ö n derilen reaya m ü m e s s i l l e r i Meclis-i V â l â ' d a k i komisyon ö n ü n d e bilhassa bundan ş i k â y e t etmişler, ve ot ö ş r ü n ü n kaldırılmasını ve â ş a r ı n d ö r t seneliği hesap edilerek m a k t û a n kendilerine ihale edilmesini i s t e m i ş l e r d i . Meclis-i V â l â , bu istekleri inceledi: Ot ö ş r ü her yerde a l ı n a g e l e n u m u m î bir v e r g i o l d u ğ u n d a n bu nun k a l d ı r ı l m a s ı n a y a n a ş m a d ı . Fakat verginin ancak h u s u s î ç a y ı r l ı k l a r veya terk edilmiş tarlalardan o n d a bir olarak alın ması icap e t t i ğ i n d e n mültezimlerin, d a ğ a r a l a r ı n d a n veya k ö y o t l a k l a r ı n d a n toplanan ottan a l d ı k l a r ı ö ş ü r g a y r i k a n u n î s a y ı larak i l g a s ı n a karar v e r i l d i . R e a y a n ı n i k i n c i i s t e ğ i n e , yani â ş a r vergisinin m a k t û i y e t l e reayaya ihalesine gelince, komisyon bunu muhtelif cihetlerden faydalı bulmakta, hatta b a ş k a y e r l e r e d e t e ş m i l i n i d ü ş ü n m e k t e i d i . Bu suretle e v v e l â mültezimlerin zulmüne son verilmiş olacak, sonra Devlet v a r i d a t ı zama n ı n d a tahsil edilebilecekti . Fakat sonradan â ş a r ı n maktu 4
5
bir ş e k i l d e ihalesinde b ü y ü k mahzurlar g ö r ü l d ü : Bu u s u l ü n ilerde b ü t ü n Bulgaristan'a ve d i ğ e r vergilere sirayet ederek memleketin muhtariyetine y o l a ç m a s ı ihtimali h ü k ü m e t i k o r k u t t u . Mamafih ö t e taraftan â ş a r mültezimlerinin suiistimallerini ö n l e m e k için k a t î tedbirler a l ı n m a s ı zarureti k a b u l edildi . H ü k ü m e t i n y a k ı n ilgisi ve meseleyi e s a s l ı surette ele a l m a s ı sayesinde reaya, b ü t ü n dertlerini d ö k m e k fırsatını elde etmişti. Bildiğimiz g i b i , k a r a g ü m r ü k l e r i eskiden beri bir ş i k â y e t mevzuu olmakta i d i . A b d ü l m e c i d , 1846 da Rumeli'yi teftişe çıktığı za man Edirne, Ziştovi ve RusCuk'da k a r a g ü m r ü k l e r i n i kaldırdığı halde V i d i n ' l i l e r i n bu hususdaki dilekleri n a z a r ı itibara a l ı n m a mıştı . İ s y a n d a n sonra V i d i n r e a y a s ı , tekrar m ü r a c a a t ı n tam za m a n ı o l d u ğ u n u t a k d i r ederek "ziyade tazyik etmekle c ü m l e n i n fakr u ducret-i halini bâdî,, olan k a r a g ü m r ü ğ ü n ü n de k a l d ı r ı l m a s ı n ı rica ettiler . . Hülâsa, i d a r i ve malî sahada y a p ı l a n tahkikat Babıâli'ye a ç ı k ç a g ö s t e r d i k i , ş i m d i y e kadar T a n z i m a t ' ı n g e t i r m i ş o l d u ğ u m ü e s s e s e l e r , b u r a d a idarenin k a r ı ş ı k l ı ğ ı n a ve r e a y a y ı bezdiren türlü t ü r l ü suiistimallere bir son v e r e m e m i ş t i r . Bu sefer Meclis-i V â l â da alınan yeni İslâhat k a r a r l a r ı da, h ü k ü m e t i n b ü t ü n i y i niyetlerine r a ğ m e n katiyyen istenen neticeyi vermiyecek, s ü k û n ve intizamı temin edemiyecektir. Bunun b a ş l ı c a sebebi, bu ka r a r l a r ı n g e t i r d i ğ i v e y a g e t i r m e ğ i v a a d e t t i ğ i yeniliklere r a ğ m e n bu m ı n t ı k a n ı n b ü y ü k içtimaî d a v a s ı olan gospodorlar t a h a k k ü m ü n ü n hiçbir zaman y ı k ı l a m a m a s ı d ı r . A ş a ğ ı d a k i b ö l ü m d e , Gospo d a r l ı k a d ı y l a ç o k dikkate d e ğ e r hususiyetler g ö s t e r e n bu rejimi incelemeğe çalışacağız. 1
2
3
6
1
Mez. Lâyiha. Arş. 42-1, 17 Rebiyülevvel 1267, Rıza Paşa ve Nail beyin müşterek tah riratları. Mez. irade, arz tezkiresi. «Gospodarlık varidatı tahmin olunduğuna göre vergiye muadil ve daha ziyadece olacağından bu halde vergileri hemcıvarları vergisinden yine ağır ge lerek kat'â hoşnut olmıyacaklarından...» (Arş. 42-1, 17 rebiyülevvel 1267, Riza Paşa ve Nail beyin müşterek tahriratı). Reayanın subaşılara, papazlara, zaptiye lere, kneze verdikleri diğer vergileri de ilâve edersek durumun nekadar ağır olduğu daha iyi meydana çıkar. Arş. 33-5, İ. 585, 13 şevval 1266, melf. Komisyon mazbatası. Bak Vesika VIII. Mez. mazbata. 2
3
4
5
6
1
Mezkûr irade melf uf'.arından, Vidin Valisi atûfetlû Rıza Paşa hazretleri tarafından Raşit efendinin kalemiyle gönderilen lâyihaya Meclis-i Valâ'da kırmızı kalemle yapılan derkenarlar. Bak. yukarda S. 43. Arş. 40-1, 1. 265,3 zilhicce 1266, melf. Vidin sancağı Bulgar reayası kulla rının arzıhali tercemesi. Bak. Ves. I.- Bu arzıhalin ne netice verdiğini maalesef tesbit edemedik. 2
3
VİDÎN
GOSPODARLIK
REJİMİ
VE
İLGASI
Menşeleri: Osmanlı mirî arazî sistemi ile münasebeti ve fetihten önceki devirlere ait izler. — Vidin Gospodarlık rejiminin husu siyetleri, Tanzimat m ilânı ile yapılan İslâhat. — 1850 deki durum ve Gospodarlığın kaldırılması. 1
V i d i n b ö l g e s i n d e hemen b ü t ü n arazinin, menşeleri ç o k gerilere giden feodal karakterde mahdut b i r m ü s l ü m a n a ğ a l a r z ü m r e s i n i n eline g e ç m i ş o l m a s ı ; buna k a r ş ı r e a y a n ı n , a s ı r l a r d a n beri işle d i ğ i topraklar ü z e r i n d e iktisaden g i t t i k ç e daha fena ş a r t l a r a l t ı n a d ü ş m ü ş b u l u n m a s ı , i s y a n ı n h a k i k î ve en m ü h i m sebebidir. G e r ç e k ten burada, daha ziyade, angaryaya t a b i t o p r a k s ı z b i r reaya k i t lesinin, m ü s l ü m a n b ü y ü k arazi sahiplerinden m ü r e k k e p bir a ğ a l a r z ü m r e s i n e k a r ş ı a y a k l a n ı ş ı n ı g ö r ü y o r u z . Fakat bu t i p i k d u r u m nasıl meydana g e l m i ş t i r ? Bu a ğ a l a r z ü m r e s i n i d o ğ u r a n â m i l l e r n e l e r d i r ? Bunu anlamak için e v v e l â , umumiyetle İ m p a r a t o r l u k arazi rejiminde husule gelen inkişafları k ı s a c a g ö z d e n g e ç i r m e k zarureti v a r d ı r . §—
Osmanlı
İmparatorluğunda,
b a ş l a n g ı ç t a n beri umumiyetle
Devletin
feth
tâ
daimî ve irsî b i r k i
1
vaziyetinde
topraklar
y ü k s e k m ü l k i y e t ve mura-
k a b a s ı a l t ı n a k o n m u ş ve k ö y l ü , t o p r a ğ ı n d a racı
olunan
b ı r a k ı l m ı ş t ı r . M ü l k i y e t i Devlete ait
topraklar,
yani mirî arazi rejimi, t â b i memleketler h a r i ç , asıl İ m p a r a t o r l u ğ u n en b ü y ü k k ı s m ı n d a
h a k i m bir t o p r a k rejimi teşkil etmekte
2
idi .
Bilindiği ü z e r e timar sistemi de, tamamen bu çeşit t o p r a k l a r a isti nat
etmekte 1
idi
3
ve
İ m p a r a t o r l u ğ u n en
mühim
Prof- ö . L . Barkan, Türkiye'de toprak meselesinin
eyaleti
olan
tarihî esasları, Ülkü
mecmuası, sayı 61, S. 54. Aynı müellifin, Türk toprak hukukunda Tanzimat ve 1274 tarihli arazi kanunnamesi, Tanzimat, 1, 1940, S. 321. 2
Türkiyede toprak meselesinin tarihî esasları, Ülkü, Sayı 63, S. 273.
3
J . Deny, Timar, Ency. de l'Islâm.
84
G O S P O D A R L I K REJİMİ
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ l
Rumeli , bu timar sisteminin ve m i r i arazinin en ziyade y a y ı l mış b u l u n d u ğ u m ı n t ı k a i d i . Bu rejimde, Balkan yarımadası ahalisinin b ü y ü k ç o ğ u n l u ğ u n u teşkil eden k ö y l ü r e a y a n ı n va ziyeti ne o l m u ş t u r ? . Hemen söyliyelim k i , bu sınıf, b ö y l e c e top r a ğ ı n sahibi olmaktan u z a k l a ş t ı r ı l m a k l a beraber, mirî arazi ve timar rejimi sayesinde, fetihten ö n c e k i devirlere bakarak ç o k daha i y i bir durumda bulunuyordu: Fetihten ö n c e " k ö y l ü n ü n ekseriyeti kendisine ait olmayan bir t o p r a ğ ı i r s î ve d a i m î b i r kiracı ş e k l i n d e işleyen ve a y n ı zamanda bir t o p r a k kölesi (serf), veya sadece k o l o n ş e k l i n d e t o p r a ğ a b a ğ l ı bulunan,, kitlelerden iba retti . H a l b u k i eskiden t o p r a ğ ı n sahibi olan boyarlar Osman lılarla y a p ı l a n muharebelerde ekseriyetle ortadan kalktığından fatih devlet, bu sahipsiz t o p r a k l a r ı n mülkiyetini kendi ü z e r i n e aldı . Esasen islâmî esaslar da buna engel teşkil etmiyordu: B e y t ü l m a l e ait topraklar rejimi t â Halife Ö m e r ' d e n b e r i tatbik edilen bir usul halinde y a ş a m a k t a i d i . Bu rejimde k ö y l ü yine d a i m î ve irsî bir kiracı vaziyetinde kalmakla beraber, a r t ı k b a ş ı n d a keyfî ş e k i l d e angarya ve vergi isteyen b o y a r l a r ı y o k t u . Bazı B a l k a n l ı müellifler, fetihtén sonra, v o y n u k , d o ğ a n c ı g i b i imtiyazlılar istisna edilirse, r e a y a n ı n umumiyetle "hiç bir h u k u k u haiz olmayan ve sipahilerin t o p r a k l a r ı n ı e k m e ğ e mecbur e s i r l e r „ 2
3
5
u
85
vaziyetine getirildiğini iddia etmektedirler. H a k i k a t t e ise bu devirde, ne Bulgar k ö y l ü s ü bir serfle, ne de sipahî, feodal b i r beyle — Meselâ b u ' k ö y l ü n ü n eski efendisi boyarla- asla muka yese edilemez. O s m a n l ı timar sisteminin esas itibariyle feoda lizmle bir ilgisi y o k t u r . K ö y l ü , tapu resmi, resim-i çift g i b i kiracılık d u r u m u y l a ilgili devletin tayin ettiği vergileri si pahisine ö d e d i k t e n sonra a r t ı k h i ç b i r a n g a r y a ile mükellef değildi. Toprağı b o ş bırakmamak, yerini değiştirerek başkasının Umarına gidememek g i b i bazı mecburiyetler, Prof. B a r k a n ' ı n ifa desiyle, ancak n a z a r î bir liberalizm zaviyesinden k ö t ü g ö r ü l e bilir . Mirî t o p r a ğ ı i s t e d i ğ i g i b i kullanamamak, satamamak, hibe edememek ve b ü t ü n varislerine g e ç m e s i n i temin edememek g i b i k a y ı t l a r da netice itibariyle yine g e n i ş k ö y l ü sınıfı lehinedir. Ç ü n k i bu suretle a r a z i n i n m u a y y e n ellerde toplanarak b ü y ü k arazi sahiplerinin meydan ç ı k m a s ı ihtimali ö n l e n m i ş b u lunuyordu. H ü l â s a , mirî arazi rejimi ve timar sistemi, r e a y a n ı n istihsal kabiliyetini birinci p l â n d a tutan tam d e v l e t ç i bir si yaseti temsil etmekte i d i . T i m a r ı b a ş ı n d a , arazinin b o ş k a l m a m a s ı r e a y a n ı n e ş k ı y a elinde p e r i ş a n |olmaması, nihayet İ m p a r a t o r l u ğ u n g e n i ş h u d u t l a r ı n ı muhafazaya k o ş a r a k memleketin istilâdan k o r u n m a s ı vazifelerile mükellef olan t o p r a k l ı sipahîler, k u v v e t l i ve müreffeh i m p a r a t o r l u ğ u n asıl temelini teşkil etmekte idiler . Y e n i yeni b a z ı hıristiyan müelleflerin de itiraf ettiği g i b i , O s m a n l ı idaresinde "Balkan y a r ı m a d a s ı halkı uzun zamandanberi unutul m u ş bir r a h a t l ı ğ ı n t a d ı n ı t a d ı y o r d u .„ 1
2
3
1
XVII inci asır başlarında Rumeli Eyaleti, Moradan Akkerman'a kadar bütün Balkan yarımadasını sınırları içine almakta idi. Eyalet merkezi Sofya ve Manastır'dı (Bak. Ayni Ali, Kavanin-i Al-i Osman der hülâsa-i mezâmin-i defter-i Divan, 1018; Tasvir-i Efkâr tab'ı, S. 11-12). Sonradan Mora ve Silistre Eyaletleri teşkil edilmiş, Rumeli hudutları gittikçe daralmıştır. 1834 de Rumeli, hemen hemen Garbı Trakya, Makedonya, Arnavutluk ve Tesalya'dan ibaret kalmıştı. Vidin, bu tarihte Niğbolu ile müstakil bir sancak teşkil etmekte idi. (Hammer, Hist. de l'Empire Ottoman, tra. Hellert, C XVII, S. 56, 194). İki yıl sonra da Vidin'i bir Eyalet olarak görüyoruz. (Babinger, Rumeli, Ene. de l'İslam).
4
1
Karşıla. Ömer Barkan, Osmanlı İmparatorluğunda çiftçi sınıflarının hu kukî statüsü, Ülkü, Sayı 49-50-53. - Umumiyetle İslâm-Türk devletlerinde feodolizm hakkında bak. Prof. Dr. M. F. Köprülü, İslâm-Türk devletlerinde feo dalizm, Belleten. C. V, sayı 19, S. 317- 334. 2
2
Rumeli, "cebelûleriyle beraber 33000 sipahi çıkararak eyaletler arasında birinci gelmekte idi (Ayni Ali risalesi. 40). - Üsküp Eyaleti kanunnamesindeki şu fıkra Rumeli'de mirî arazinin genişliği hakkında başka kuvvetli bir delildir: «Rumeli'de reaya elinde olan amme-i arazinin hali budur (yani mirîdir).» (Ömer Barkan, Ülkü mec. Sayı 61, S. 58). 3
Ömer Barkan, Tanzimat, I, 326. Staneff'e göre Tırnova'nın zaptında Bayazıt, tabiiyeti kabul etmeyen 110 boyarı idam ettirdi (Hist. Chro, de la Bulgarie, 57). Ö. Barkan, Ülkü, Sayı 63, S. 238. Staneff, Hist. Chronologique de la Bulgarie, Sofya 1938, 57. 4
5
6
Bu gün bir kısım iktisatçılar tarafından, ziraî liberalizmin sakatlıklarına karşı bu Osmanlı arazi sistemini ziyadesiyle andıran bir rejimin kuvvetle müda faa edildiğini hatırlatalım. 3
İmparatorluğun hakikî askerî kuvvetini timarlı sipahisi temin etmekte idi. XVI ıncı asır ortalarında timar ve zeametlerden 200 bin muntazam asker çık makta idi (D'Ohsson, Tableau générale de l'Empire Othman, Paris 1824, C VII, S. 375). Netayicilvukuat'a göre- 140 bindir (C. II, 141). Bu zamanda ulûfeli kapı-kulu ancak 41 bin kadardı (Kâtip Çelebi, Düstur-ül-amel li islâh-il-halel 1063, Tasvir-i efkâr tab'ı S. 131). 4
F . Grenard, Grandeur et Décadence de l'Asie, Paris 1939, S. 128.
86
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
G O S P O D A R L I K REJİMİ
Bu timar sistemi ve ona bağlı olarak da arazi rejimi, X V I ıncı a s r ı n ikinci y a r ı s ı n d a n itibaren muhtelif âmiller tesirile i n h i lâl e t m e ğ e b a ş l a d ı . Bu a s r ı n s o n l a r ı n d a bir m ü d d e t Defter-i H a k a n ı emini olan A y n i A l i ' y e g ö r e , " l â c e r e m zuama ve erbab-i t i m a r ı n ihtilâline sebeb i k i maddedir: Evvelkisi, P a d i ş a h d i r l i ğ i n e mutasarraf olan z u a m â ve e r b a b - ı timar sancağı askeri ile ol mayıp âhara koşuntu olduğudur. İkincisi, v a k i olan seferlerin yok lamaları mahfuz olup düsturülamel olmadığıdır . „ A y n i A l i , bu sözleriyle Timar sisteminin b o z u l u ş u n u h a z ı r l a y a n b a ş l ı c a sebebleri ç o k g ü z e l h ü l â s a e t m i ş t i r . T i m a r l a n n valiler, saray halkı ve tevabii t a r a f ı n d a n nasıl g a s p e d i l d i ğ i n i A y n i A l i ' d e n 25-30 yıl sonra m e ş h u r K o ç i b e y de kendine has k u v v e t l i ifadesi ile şu ş e k i l d e a n l a t m a k t a d ı r : "Nice y ü z yıl mukaddem f e t h o l u n m u ş k u r â ve mezârii birer tarik ile k i m i n p a ş m a k l ı k ve kimin a r p a l ı k ve kimin temlik ettirip ve kendilerine tamam i s t i ğ n a geldikten son ra her biri tevabiine nice timarlar ve zeametler ettirip e r b a b - ı seyfin d i r l i k l e r i n kat' ettiler .,, İşte bu y ü z d e n t i m a ı i ı sipahisi nin g i t t i k ç e a z a l m a s ı n a mukabil ulûfeli asker pek ziyade ç o ğ a l m a ğ a b a ş l a d ı . Devlet, ulûfe y e t i ş t i r m e k için yeni v a r i d a t kay n a k l a r ı bulmak zorunda kalmakta i d i •'. Bunun en tabiî y o l u da eskiden T i m a r h spahisine d i r l i k teşkil eden t o p r a k l a r ı n varida tını hazineye a l m a k t ı . Bunun neticesinde, " c a n l ı c a timarlar mahlûl o l d u k ç a m u k a t a a t - ı m i r î y e y e tebdil o l u n m a ğ a , „ yani d o ğ rudan d o ğ r u y a h ü k ü m e t i n elinde t o p l a n m a ğ a b a ş l a d ı . G ö r ü y o ruz k i , zeamet ve timarlar mukataa n a m ı y l a ş u n u n bunun eline g e ç m e k t e devam ederken ö b ü r taraftan bizzat Devlet de b u
araziyi kendi eline a l m a ğ a ç a l ı ş m a k t a d ı r . Bu g e l i ş m e n i n b a ş k a tesirlerle g i t t i k ç e k u v v e t l e n d i ğ i n i g ö r ü y o r u z : Meselâ, 1787-1792 sefe rinde cepheden k a ç a n A n a d o l u t i m a r l û l a r ı n ı n t i m a r l a r ı cezaen İ r a d - ı cedid hazinesince zaptolunuyor ( 1 7 9 1 ) . Nihayet 1792 de on keseden ziyade g e l i r i olan b ü t ü n mukataat m a h l û l â t ı n ı n zaptedilerek iltizam usuliyle, hazinece işletilmesine karar v e r i l i y o r . Devlet mirî araziyi b u suretle d o ğ r u d a n d o ğ r u y a elinde topla maya ç a l ı ş ı r k e n , bu t o p r a k l a r ı n bir k ı s m ı da zaten eskidenberi bir t a k ı m ş a h ı s l a r ı n elinde, m ü l k haline g e ç m i ş bulunuyordu. P a d i ş a h ı n lâyık g ö r d ü ğ ü kimselere temliknamelerle m ü l k olarak v e r d i ğ i , yahut hazinenin sıkıntısı d o l a y ı s i y l e m ü l k olarak sa tılmış olan b u mirî arazi a ğ a l a r z ü m r e s i n i n t e ş e k k ü l ü n d e a y r ı c a b ü y ü k bir rol o y n a m ı ş t i r . Mülk haline gelen b u arazinin bir k ı s m ı da t a b i a t ı y l a kolayca vakıf arazi haline g e ç m i ş t i r °. B ö y l e c e mirî T o p r a k l a r , m ü l k ve evkaf arazisi lehine saha itibariyle m ü t e m a diyen daralmakla beraber bu, hiç bir zaman b ü y ü k b i r nisbet
1
2
87
i
2
3
4
8
1
Asım tarihi, C . I, S. 41. —Koca sekbanbaşı lâyihası (Hülâsat-ül-kelâm
4
6
7
1
Ayni Ali'nin mezkûr risalesi, 75. - Sonradan yapılan İslâhat nizamnamelerinde hep bu noktalara dikkat edil miştir (Meselâ Bk. nizamname-i timar ve zeamet, Cevdet, C . II, S. 317 ve C . V. S. 289). Koçi bey risalesi, Ali Kemali Aksüt tab'ı, 1939, S. 31. Düstûr- ülâmal, 131. 1564 tarihinde hazinenin açığı 66 yükten ibaretken (bir yük-lOC bin akça) 1650 de 1543 yüke çıkmıştır. Bu sırada ulûfeli askerin yekûnu yüz bine yük selmiş bulunuyardu (Düstûr-ül-amel, 131-134). 3
4
5
6
M. Nuri Paşa, Netayic-ilvukuat, C. I, S. 177. Timar sistemi o kadar inhilâl etmişti ki 1768 de Rusya ile harp başladığı zaman orduda ancak 20 bin cebelû kalmıştı (D'Ohsson, mez. eser, C . VII, S. 376). 7
fi redd-il- avâm), Tarih-i Osmanî Encümeni Mec. tab'ı, 53. 2
Osmanlı arazi hukukunda mukataa meselesi ayrıca incelenmesi gereken mühim bir konudur. Bu hususda şimdilik şu tedkiklere bak: M. Sobernheim, İkta'. Ene. de l'İslam, II, 489; Ö. Barkan, malikâne-Divanî sistemi, Türk hukuk ve iktisat tarihi mecmuası, II. 119; Bizim, Tanzimat nedir?, D. T. C . Fa. yıllık dergisi 1940-41. — Burada yalnız şuna işaret edelim ki Devlet'in elinde muka taa namı altında bulunan bir kısım arazi, ekseriya müzayede ile irsî ve daimi bir kiracılık şeklinde şahısların tasarrufu altına verilirdi Fakat toprağın hakiki mülkiyeti daima Devlet'e aitti. Veraset hakkı yalnız erkek evlâda tanındığından mukataa sahibinin oğlu yoksa bu arazi mahlûl olur, yani Devlet onu yeniden îcare-i muaccelesi mukabilinde başka birisine ihale edebilirdi. Yukarıda bu gibi mukataa mahlüllerinin yeniden ihale edilmesi bahis mevzuudur. Bu suretle Dev let bu mukataa topraklarında devamlı bir varidat kaynağı bulmuş olacaktı. 3
Cevdet tarihi, VI, 58. Bu şekilde eski bir temlikname Belleten, sayı 11-12. Ö. Barkan, Tanzimat, I, 414. 4
nümûnesi. Prof. I. Hakkı
Uzunçarşılı
5
6
Mukataa mirî arazi olduğundan vakf
edilemezdi. Halil Hâmit Paşa'nın
vakfa tahsis ettiği mukaatalar «canib-i mirîyi sıyanet ve
hizem-ı müessesini vi
kaye maksadıyla. . . vakf-ı mezburdan ifraz ve hey'et-i ûlâsına irca' ile mezada çıkarılarak bey' olundu» (Cevdet tarihi, III, 133). Ayrıca Bak. Ö. Barkan, Tan zimat, I, S. 335.
88
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
G O S P O D A R L I K REJİMİ
k a z a n a m a m ı ş t ı r . Ç ü n k ü devlet hazinesi d ü ş ü n ü l e r e k temliknamelerin verilmesinde daima titiz d a v r a n ı l m a k t a i d i . Bu sebeple m i r i arazi X I X . a s ı r d a da halâ g e n i ş bir saha kaplamakta i d i . Zamanla d o ğ r u d a n d o ğ r u y a Devletin eline g e ç m i ş bulunan b u g e n i ş m u k a t a a l a r ı n işletilmesinde en ziyade y a y ı l m ı ş usullerden b i r i i l t i z a m u s u l ü i d i . P a d i ş a h a mahsus h â s l a r l a mukataa ların daha ziyade bu usul ile işletilmesi bilhassa, K a n u n î S ü leyman'ın sadrazamı Rüstem P a ş a ' d a n itibaren başlamıştır . A n l a ş ı l d ı ğ ı n a g ö r e X V I . ıncı a s r ı n i k i n c i y a n s ı n d a n itibaren, mukataa olarak ş u n u n bunun eline g e ç m i ş bulunan araziden b a ş k a , sahiplerinin ü z e r i n d e o t u r m a s ı m e c b u r î olan timar ve ze ametler bile umumiyetle iltizama veriliyordu . Bu u s u l ü n İ m p a r a t o r l u k için ne kadar m e ş ' u m neticeler d o ğ u r d u ğ u m a l û m dur .
sisteminde o l d u ğ u g i b i , toprak icare-i muaccele ile tasarruf edildiği zaman da bu, ancak daimî b i r kiracılık h a k k ı b a h ş e t m e k t e ve arazi d o ğ r u d a n d o ğ r u y a yalnız erkek e v l â d a g e ç m e k t e d i r *. B ö y l e c e timar e s a s l a r ı zahiren devam e d i y o r g i b i g ö r ü n ü y o r s a d a haki katte b u y e n i vaziyet, içtimaî noktadan ç o k m ü h i m neticeler do ğ u r m u ş ve Devletle reaya a r a s ı n d a , b u m u k a t a a l a r ı tasarrufu altına g e ç i r e n b i r a ğ a sınıfının meydana ç ı k m a s ı n a âmil o l m u ş t u r . Reaya a r t ı k k a r ş ı s ı n d a , daima azledilmek m ü e y y i d e s i a l t ı n d a bir Devlet memurundan b a ş k a b i r ş e y o l m ı y a n timar ve zeamet sahipleri yerine, fiilen t o p r a ğ ı n sahibi olarak sırf k e n d i ş a h s î menfaatlerini d ü ş ü n e n b i r b e y - a ğ a sınıfının y ü k s e l d i ğ i n i g ö r m ü ş t ü r . Bu suretle k ö y l ü a s ı r l a r d ı r işlediği topraklar ü z e r i n d e bu mirî arazi sahiple rinin basit kiracıları durumuna d ü ş e r k e n ö t e taraftan a ğ a l a r mer k e z î otoritenin g i t t i k ç e fazlalaşan zaafı ve k o n t r o l s ü z l ü ğ ü netice sinde, reaya k a r ş ı s ı n d a mirî arazinin h a k i k i sahipleri vaziyetine g e ç m i ş l e r d i r . H a t t â b u n l a r ı n , mahallî nüfuz ve kudretlerine daya narak s i y a s î - i d a r î b i r kuvvet haline g e l d i k l e r i n i , halkla h ü k ü m e t a r a s ı n a girerek â y a n , v o y v o d a sıfatıyla mahallî i d a r e y i d o ğ r u d a n d o ğ r u y a ellerine a l d ı k l a r ı n ı bile g ö r ü y o r u z . I I I . Mustafa devrinde Muhsin zade Mehmet P a ş a n ı n sadaretinde â y a n l ı k a r t ı k D e v l e t ç e t a n ı n m ı ş b i r amme m ü e s s e s e s i halini a l a c a k t ı r . Netice i t i b a r ı y l a diyebiliriz k i X V I I I . a s r ı n s o n l a r ı n d a İ m p a r a t o r l u k hemen hemen
1
2
3
4
Devletin b a ş l ı c a gelir k a y n a k l a r ı n d a n b i r i n i teşkil eden muka t a a l a r ı n işletilmesinde kullanılan b a ş k a b i r usul de, bu t o p r a k l a r ı n istiyenlere "icarei muaccele,, denilen peşin b i r kira ve s e n e v î b i r hisse a l ı n m a k suretiyle ihalesidir. V i d i n ' d e k i vaziyet esas itibariyle buna b a ğ l ı b u l u n d u ğ u n d a n b u şekil bizi d o ğ r u d a n d o ğ r u y a i l g i lendirmektedir. Bu usul, esas itibarıyla sipahinin timar arazisini tapu resmi alarak reayaya vermesi ş e k l i n d e n f a r k s ı z d ı r . T i m a r 5
89
2
3
1
Kalan timar ve zeametler bile oldukça külliyetli bir miktara varmakta idi: 1831 de bütün timar ve zeametler Devlete mal edildiği zaman sipahilere tazminat mukabilinde verilen Devlet eshamı o zamanki hesapla 60 milyon kuruşa yükselmiştir ( J . Deny, Timâr, Eney. de l'İslam). 2
Rüstem Paşa'nın birincisi 1544-1552, ikincisi 1555-1561 tarihlerine rast
layan iki sadrazamlığı vardır. 3
Koçi bey risalesi, A . Kemali Aksüt
tab'ı,
63. — Mukataalarda iltizam
usûlü hakkında, Netayic-ilvukuat, I, 177; IV, 102. Çiftliklerin iltizam usulünün
genişlemesine ve bunun
vahim neticelerine
Devlet eline geçip dair ayrıca bak.
Cevdet Paşa, Marûzat, T. O. E . M. Sayı 79, S..107. 1
3
Cevdet tarihi, I, 106.
Mukataaların ihalesi doğrudan doğruya Devlet memurları tarafından ya pıldığı gibi mukataaları iltizamla alan mültezimler tarafından da yapılırdı (Bu husustaki muamelelere dair bak. Arş. 40-1, İ. 265, 3 zilhicce 1266 ve melfufları). — 7 cemaziyülevvel 1263 tarihli resmî bir tebliğle mültezimlerin tapu temessükleri vermesi usûlü kaldırılarak temessüklerin, bundan sonra yalnız Defterhaneden verilmesi kararlaşbrılacaktır ( Ö . Barkan, Tanzimat, İ, 359).
1
Mezkûr resmî tebliğle ilk defa olarak kızlara da veraset hakkı tanın mıştır. — Raşit tarihinde umumiyetle mukataa ihalesi hakkında çok dikkate şa yan şöyle bir kayıt vardır: Buna göre 1695 tarihine doğru Osmanlı impara torluğunun bir çok yerlerinde «Vali ve muhassıl ve voyvodaların taht-ı iltiza mına dahil olan mirî mukataatın ekser kurası rical-i devlet ve âyan-ı memle ket uhdelerinde» idi. Her sene yeniden yapılan ihalelerin sebebolduğu rüşvet ve suiistimallere nihayet vermek için o zaman bunların «Mısr-ı Kahire karye leri gibi» kaydi hayatla satılması ve erkek evlâdın müzayede de rüchaniyeti gibi yeni esaslar konmuştur. (Raşit tarihi, II, 288). 2
Bu şekilde mirî araziye dayanan ağaların, imparatorluk dahilinde hakikî bir sınıf teşkil edecek derecede şümullü bir hal alıp almadığı ve bunların du rumları meselesi, esasen derin ve etraflı tedkikler istiyen bir konudur. Biz yalnız Vidin'de mirî araziye dayanan ağalar rejimini tahlil edarken burası için katî bir hükme varabilmekteyiz. 3
hüküm.
O. Nuri, Mecelle-i umur-ı belediye, I, S. 1658. İzmir mollasına vesaireye
fetihden ö n c e k i feodal
a n a r ş i haline d ö n m ü ş
Rumeli i s y a n l a r ı n ı n bizce esas k a y n a ğ ı Ve
G O S P O D A R L I K REJİMİ
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
90
bu d u r u m
bulunmaktadır,
umumiyetle bu
işte 1
olmuştur .
ü z e r i n d e d u r d u ğ u m u z t a r i h l e r d e V i d i n ' d e tamamiyle
h a k i m d i r . V i d i n ' d e mirî t o p r a k l a r a dayanan b ü y ü k arazi sahibi a ğ a lar rejimi, yahut k ı s a c a . G o s p o d a r l ı k r e j i m i
2
muhtelif b a k ı m l a r d a n ç o k
şekilde bu
1
reddolunmuştu .
arazi
bir
nevi
Fakat,
peşin
91
y u k a r d a da
mu sayıl
kiracısı
olan
gibi,
kabilinde a ğ a n ı n tasarrufu altına g e ç s e de yine onun m ü l k ü 2
demek
anlattığımız muaccele
m a z d ı . Mamafih a ğ a l a r ,
kira
bulundukları
bu arazi
üzerinde
yine hiç b i r k o n t r o l a t â b i o l m ı y a n mutlak m ü l k sahipleri
gibi
ha
onlar
bu
d i k k a t e d e ğ e r hususiyetler g ö s t e r m e k t e d i r . G e r ç e k t e n , sırf m ü s l ü m a n
reket etmekte g ü ç l ü k ç e k m e m i ş l e r d i r
bey
t o p r a k l a r ı , ancak ya d o ğ r u d a n d o ğ r u y a Devlet'ten veya a ğ a l a r d a n
ve a ğ a l a r d a n m ü r e k k e p b i r z ü m r e n i n , b ü t ü n mirî a r a z i y i n a s ı l
ele g e ç i r d i ğ i n i , k ö y l ü n ü n i k t i s a d î b a k ı m d a n renin tabiiyeti
altına düştüğünü
doğan iktisadî
zıddiyetin
nasıl
bu k ü ç ü k
v ë nihayet t o p r a k
neticede
tetkikimize
züm
meselelerinden
konu
gör
mekteyiz. V i d i n ' d e isyan ç ı k a n
mıntakalarda
Buranın
bir
mirî
hususiyeti de
o l m a s ı y d ı ve O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u n d a
arazi
g e n i ş sahalar
b i r serhad
bölgesi
umumiyetle serhad kaleleri 3
e t r a f ı n d a k i mukataalar k a l e d e k i m u h a f ı z l a r a tahsis o l u n u r d u . lece V i d i n ' d e de Devlet eskidenberi a ğ a l a r a , b u r a d a k i veregelmi^ti yalnız
1
3
4
de
T a n z i m a t ' ı n i l â n ı n d a n sonra H ü k ü m e t , mirî k ö y l e r i n durdurmağa
çalışmış
ve
bu arazinin
doğrudan
4
mirî
köyleri
ve serhat vaziyeti d o l a y ı s ı y l a , b u araziyi s o n r a l a r ı da
müslümanlar mahrumdu,
satın
alabilmişlerdi;
bu husustaki
hırıstiyan
istekleri her
reaya
defasında
Sahra ve Polomye
(^r)
mültezim
iyi değildi. satılmasını
doğruya
Devlet
daha ö n c e ,
nahiyelerinde b i r kısım k ö y l e r , s a t ı l m a s ı
h a k k ı n d a irade ç ı k m a d ı ğ ı halde m ü z a y e d e y e k o n m u ş
ve neticede
bu k ö y l e r d e y e r l e ş e n a ğ a l a r sonradan m ü k t e s e p hak i d d i a
ederek
Böy
bu katî
Prof. Ömer Barkan'a göre Balkanlarda toprak meseleleri ihtilâllere sebeb olmamış, isyanlar daha ziyade başka amiller ve bilhassa dış hadiseler tesirile husule gelmiştir (Ülkü, Sayı 61, S. 53. ve Tanzimat, I, 321). Bazı hıristiyan mü ellifler ise aksine Balkanlarda Türk hakimiyetini daha menşeden itibaren reaya nın esareti üzerine kurulmuş bir Türk feodalitesi şeklinde tasavvur etmekte dirler (Meselâ bak. J . Ancel, Manuel historique de la Question d'Orient; N. Staneff, Hist. Chronologique de la Bulgarie, 61). Bunun sathî bir hüküm olduğuna yukarda işaret etmiştik. Burada görülecektir ki Vidin isyanı, esasında ziraî-içtımai sebeblere bağlıdır ve bu içtimai durum da bilhassa inhitat devrinde Osmanlı toprak rejiminde husule gelen inhilâl hadisesiyle münasebettadır. Bütün bunlar için daha geniş izahlar şu yazımızda: Tanzimat nedir? Dil ve tarih-coğrafya Fakültesi yıllık çalışmaları Dergisi, Tarih araştırmaları cildi. «Belgrad'cık ve Lom ve Sahra nahiyelerinde Kospitarlık (jljlL^-yl) namıyle bulunan köy ağaları. ..» (Arş. 33-5. İ. 585, 13 şevval 1266, Meclis-i Vâlâ'da tanzim olunan mazbata, Bak. vesika VIII). Bak. Tarhoncu Ahmet Paşa lâyihası, A. Vefik, Tekâlif kavaidi, 332. «Nevahi-i sülüse uhdesinde arazi bulunmaması Vidin sancağı serhadât-ı hâkaniyeden olup ahâlî-i İslâmı dahi bir kaç bin neferden ibaret olmasıyle mücer ret kal'enin muhafazasına takayyüt ve ihtimam eylemelerine medar olmak için her bir karye tapu ile birer ağaya verilmiş bulunmasından neş'et edip.. .» (Arş. 42-1, 17 rebiyülevvel 1267, Rıza Paşa ve Mehmet Nail efendinin müşterek tah riratı). 2
lerin suiistimalleri d o l a y ı s i y l e i k i n c i s i n d e n pek
eliyle k i r a y a verilmesini daha u y g u n b u l m u ş t u . Fakat
kaplamakta i d i .
haktan
4
k i r a ile tutmak suretiyle i ş l e y e b i l i r l e r d i ; ve b i r i n c i hal,
teşkil eden
k a n l ı isyana nasıl m ü n c e r o l d u ğ u n u , burada, a ç ı k b i r ş e k i l d e
Reaya'ya gelince,
1
«Belgradcık nahiyesinde olan mirî köylerinin mübayaasına kurâ reayası talip bulunmuş isede mahall-i mezkûr Sırp ve Eflâk ve Nemçe memleketlerine hemcivar bulunduğundan kurâ-i niezkûrenin reayaya füruhtu ilerde mazarratı mucip olacağına binaen.. . füruhtu icra olunan kurâ-i mezkûrehin ba'dezin eh!-i İslâm beyinlerinde alınıp satılması câiz olup hiç bir vakitte reayaya füruhtu tec viz olunmamak.. .» (Arş. 40-1. İ, 265, 3 zilhicce 1266, Altmış bir tarihinde şerefsudûr eden emirnâme-i sâmiye-i hazret-i sadaretpenâhî suret-i seniyyesi). XIX uncu asır başlarında Koca Sekbanbaşı, lâyihasında diyor ki «Devlet-i Aliyyenin fil-asıl mâl-i muaccele ile taliplerine verdiği mukâtaa hakikat-i halde şer'an ve aklen hiç bir kimsenin mal-i mevrûsu olmadığı cümlenin malûmu olup halâ beratlarda dahi sarihtir. » (T. O. E . M. tab'ı, 52). Tanzimattan önce Sahra nahiyesi dahilinde Blerada köyünün tapu senedinde herhalde toprağın mîriliği ile ilgili şöyle bir kayde rastladık. Buna göre köyü alan kimse her sene Voy vodasına «mukatai zemin» olarak yüz yirmi akçe verecektir. (265 No. lı mezkûr irade melfuflarından. Tanzimattan evvelki bir senet) Bu acaba timar sisteminde hersene timar sahibine verilen «resmi çift» e mümasil yıllık bir kira mı oluyor ? 2
3
Tanzimatın ilânıyle beraber Vidin reayası, arazi kirasına karşılık sa yılan angarya işlemekten imtina' ettiği zaman, ağaların buna itiraz şekli ara ziyi nasıl benimsemiş olduklarını göstermesi bakımından çok enteresandır. Di yorlar ki: «Kaffe-i tebaa-i Saltanat-ı seniyye emlâk ve arazisine bervechi serbestiyet malik ve mutasarrıf olarak kimse kimsenin bilâ bedel ve ırza arazisini zapt ve kendisi ziraat ederriiyeceğini umûr-ı bedihiyeden bulunmak cihetleri ile. . .» (265 No. lu mezkûr irade melf. Suret-i mazbata-i Meclis-i Vidin-mazbata tam Tanzimatın ilânı sıralarına rastlamaktadır). Aynı mazbatada ağaların elinde bulunan bu araziye «çiftlik» dahi denmektedir. «Sahra ve Lom ve Belgradcık nahiyelerinde ba-tapu eshabı uhdelerinde bulunan çiflikât arazisinde reaya îcaren ziraat etmekte...» (265 No. lu mez. irade melf. Suret-i cevab-ı âlî). 4
92
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
G O S P O D A R L I K REJİMİ 1
tasarruf h a k l a r ı n ı resmen de tasdik ettirmişlerdi (1845) . Bu işte bazı e n t i r i k a l a r ı n d ö n d ü ğ ü v e s i k a l a r ı n dilinden anlaşılıyor : Filha k i k a k ö y l e r satılığa ç ı k a r ı l d ı ğ ı zaman muhayyer k a y d ı k o n u l u y o r ; y a n i bu satışın muteber o l m a s ı için irade-i seniyyenin ç ı k m a s ı ş a r t ı v a r d ı r . H a l b u k i sonradan b ö y l e bir k a y ı t t a n bahs e d i l m e d i ğ i i d d i a olunuyor ve neticede H ü k ü m e t olanı tasdik etmek zorunda k a l ı y o r . D i ğ e r taraftan B e l g r a d c ı k nahiyesinde reaya, bu g i b i k ö y l e r i satın almak istediği halde bu talepleri k a t î b i r ş e k i l d e r e d d e d i l i y o r . İşte Tanzimat devrinde bile b i r ç o k köylerin, idare sizlik y ü z ü n d e n bu suretle yeniden a ğ a l a r ı n h ü k m ü a l t ı n a verilmesi isyanın menşeleri b a k ı m ı n d a n dikkatle göz ö n ü n e alınacak bir vakıadır. • Buraya kadar v e r d i ğ i m i z izahatla, V i d i n a ğ a l a r rejiminin O s m a n l ı mîrî arazi esaslariyle ve onun gelişimleriyle ilgisini anlatm ı y a çalıştık ve g ö r d ü k k i , V i d i n ' d e her halde ekseriyetle eski kale m u h a f ı z l a r ı n ı n ve sipahilerin ç o c u k l a r ı olan a ğ a l a r , timar sis teminin mukataa sistemine - ve bilhassa irsî b i r tasarruf h a k k ı veren muacceleli mukataalar sistemine - d ö n m e s i sayesinde b ü y ü k arazi sahibi b i r z ü m r e teşkil e t m i ş l e r d i r . Fakat V i d i n G o s p o d a r l ı k ( a ğ a l ı k ) rejiminde g ö r ü l e n " ü c r e t - i arazi,, mukabili angarya, hirizme ve b u d a r l ı k ( j ' j ' - ^ J ) g i b i b a z ı d i k k a t e ş a y a n hususiyet 2
3
5
lerin, asıl O s m a n l ı m ü e s s e s e l e r i y l e izahı biraz g ü ç t ü r . Hakikaten O s m a n l ı n i z a m ı n ı n hiç bir zaman kabul e t m e d i ğ i angarya m ü e s s e sesinin, b a z ı h u s u s î vergilerin, Bosna'da o l d u ğ u g i b i burada da y a ş a m a s ı ve a s ı r l a r c a t u t u n a b i l m i ş o l m a s ı a y r ı c a izaha m u h t a ç b i r noktadır. Herşeyden önce şunu unutmamalıdır k i İmparatorluk, kendi ana prensiplerine u y m ı y a n m ü e s s e s e l e r i zamanla tasfiyeye ç a l ı ş m a k l a beraber, umumiyetle b i r ç o k malî ve i d a r î sebeplerle m a h a l l î örfü a d a t â reayet etmek mecburiyetinde kalmıştır. İşte bu suretle timar sistemi de, İ m p a r a t o r l u ğ u n en k u v v e t l i bir z a m a n ı n d a bile, b ö y l e fetihten ö n c e y e ait b a z ı ananelerle u z l a ş m a k y o l u n u t u t m u ş g ö r ü n m e k t e d i r . Fetihten ö n c e arazi, kalelerinde y a r ı m ü s t a k i l y a ş ı y a n boyarlara aitti. K ö y l ü vergisini ö d e m e k ve angarya 1
Satılan bu yirmi köyün isimleri ve muaccele miktarları, bak. Arş. 33-5, İ. 585. 13 Şevval 1266, melf. 265 No. lu mez. irade melf. Altmış tarihinde şerefsudur eden emirname-i samiye-i hazret-i sedaretpenahî suret-i seniyyesi. Aynı emirname. 2
3
93 l
hizmet g ö r m e k ş a r t ı y l a topraktan istifade edebilmekte i d i . İşte b ü t ü n hususiyetleriyle g o s p o d a r l ı k rejiminin uzak m e n ş e l e r i n i b i l hassa burada aramak icabeder. Eski V i d i n kanunnamesi, bir taraftan sipahilerin, s u b a ş ı l a r ı n veya sancak v o y v o d a l a r ı n ı n reayadan fazla b i r ş e y a l m a l a r ı n ı ş i d d e t l e men'ederken, d i ğ e r taraftan "harman mevsiminde z i k r o l u nan vilâyetin kanûn-ı kadimi üzere her m ü z e v v e c i n d e n sipahisine birer tavuk birer b o g a ç a alına,, ifadesiyle eskiden kalma b a z ı örf leri de teyit etmekte i d i . K a n u n î S ü l e y m a n z a m a n ı n d a Sofya ha valisine ait b i r k a y ı t da konumuz b a k ı m ı n d a n bilhassa d i k k a t e ş a y a n d ı r . B u m ı n t a k a d a reaya, m a h s u l â t ı n d a n ö ş r ü v e r d i k t e n b a ş k a , "âdet-i kadim üzere,, resm-i harman n a m ı y l a sipahiye hane başına iki kile buğday, iki kile arpa vermekte i d i . K a n u n î , Belgrad seferine giderken r e a y a n ı n şikâyeti ü z e r i n e bu mahallî v e r g i y i k a l d ı r d ı . Fakat sonradan sipahiler, U m a r l a r ı n a noksan g e l d i ğ i n i ileri s ü r e r e k bunun iadesini istediler. Y a p ı l a n t a h k i k a t ü z e r i n e b u verginin f e t i h t e n ö n c e de mevcut o l d u ğ u anlaşıldığından Sofya V i l â y e t i r e a y a s ı n ı n sipahiye, "ber âdet-i kadim,, her b e ş haneden i k i k i l e b u ğ d a y i k i k i l e a r p a vermesi k a b u l ve tasdik olundu . 2
3
4
Tanzimat devrinde a ğ a l a r ı n m a h s u l â t t a n aldıkları muayyen m i k t a r d a hisseler, ekim a n g a r y a s ı , b i r nevi arazi kirası s a y ı l m a k t a ise de b u t e a m ü l l e r i n , e s a s ı n d a , y u k a r d a anlattığımız ananelerle b a ğ l a n t ı s ı a ç ı k bir ş e k i l d e g ö r ü l m e k t e d i r . Timarlı sipahi b u n l a r ı Devlete y a p t ı ğ ı hizmetlere karşılık olarak a l ı r k e n şimdi a ğ a l a r , icare-'i muaccele ile toprak ü z e r i n d e k a z a n d ı k l a r ı tasarruf h a k k ı n a dayan m a k t a d ı r l a r . Fakat bunun k a n u n î formülü ne olursa olsun, reaya için d e ğ i ş m i ş bir ş e y y o k t u . A s ı r l a r c a evvelki vaziyet şimdi müs¬ l ü m a n a ğ a l a r ı n lehine olarak devam edip gitmekte i d i . Şimdi biz, T a n z i m a t ' ı n ilânı tarihine d o ğ r u hırıstiyan k ö y l ü l e r l e bu a ğ a l a r a r a s ı n d a k i durumu tesbite çalışalım : 1
Bilindiği üzere, X. uncu asırda Bulgarlar arasında meydana çıkan Bogomil mezhebi, insanın efendi için çalışmaya mecbur olmadığını va'zederek köylü leri angarya aleyhine harekete getirmeğe çalışmış ve köylüler, beylerin ezici tahak kümü altında bu esasları kolaylıkla ve geniş ölçüde benimsemişlerdir. Ö. Barkan, Osmanlı İmparatorluğunda çiftçi sınıfların hukukî statüsü, Ülkü Sayı 49, S. 46. Bilindiği üzere Vidin bu tarihlerde merkezi Sofya ve Manastır olan Ru meli Eyaletine tabî idi. O. Barkan, mez. makale, S. 44. 2
3
4
94
TANZİMAT V E B U L G A R
/ —
G O S P O D A R L I K REJİMİ
MESELESİ
Vidin reayası Tanzimat devrine kadar "ücret-i arazi mukabili olarak,, bir iki ay ağanın hesabına zahire ekerdi ; 1
95
s u b a ş ı denilen adamlar \ reaya s ı r t ı n d a n yer içer; ve y o l h a r ç l ı ğ ı vesair m a s r a f l a r ı n a k a r ş ı l ı k olarak da senede 1400— 1500 k u r u ş t o p l a r l a r d ı . İşte a ğ a n a m ı n a k ö y ü h ü k m ü a l t ı n d a tutan, r e a y a y ı keyfine g ö r e para c e z a s ı n a ç a r p t ı r a n bu k ö y k â h y a l a r ı , V i d i n k ö y l e r i n d e senede bir i k i defa v e r g i mültezimleri ile kendini belli eden zayıf Devlet otoritesi y a n ı n d a h a k i k î a ğ a l a r h â k i m i y e t i n i temsil etmekte idiler. İşte V i d i n r e a y a s ı , bu rejime k a r ş ı a y a k l a n m ı ş t ı . Fakat b u an l a ş m a z l ı ğ ı n bir de ö n c e s i v a r d ı r : 1839 Tanzimat h a t t ı ile her t ü r l ü angarya i l g a edildikten pek az m ü d d e t sonra , V i d i n r e a y a s ı da a r t ı k a ğ a l a r için angarya ç a l ı ş m a k istemediklerini a ç ı k ç a b i l d i r i r l e r . İki taraf a r a s ı n d a ihtilâf b a ş g ö s t e r i r ve nihayet mesele İ s t a n b u l ' a akseder. Bunun ü z e r i n e g ö n d e r i l e n b i r irade-i seniyye ile V i d i n ' d e angarya k a l d ı r ı l ı r . Fakat, a ğ a l a r ı n h â k i m b u l u n d u ğ u n u bildiğimiz V i d i n meclisine g ö r e , "kimse kimsenin bilâ bedel ve irza arazisini zapt ve kendisi ziraat e d e m i y e c e ğ i u m û r - ı b e d i h î y e d e n , , olmakla reaya bu k i r a y ı b a ş k a bir ş e k i l d e ö d e m e k mecburiyetindedir. Bunun ü z e r i n e merkezden arazi k i r a s ı n ı n "gerek e s h a b - ı çiftlikâta ve gerek r e a y a y a gadr ü hasar v u k u a gelmiyerek tarafeynin rızalarıyla,, yeniden t â y i n edilmesi emrolundu . V i d i n ' d e derhal, Sahra, L o m 2
3
I I — Köylü, ayrıca ağaya senede bir araba odun meğe . veya onun yerine on iki kuruş vermeğe bur idi ;
getir mec
2
III
— Her ev "hırizme,, zahireden yirmi
IV—
( ^'j_Jbeşer
) zahiresi okkasını;
adıyla
Ayrıca "budarlık„{ ) namıyla kokoroz mahsulünden araba başına otuz kırk okkasını verirdi;
her
cins (mısır) ağaya
V—
Bağ olan yerlerde her dönümü için (bin asma bir dönüm itibar olunurdu) on iki para ödenirdi; VI — Nihayet koyunların "otlakiyesi,, olarak da bir miktar peynir verilirdi . 3
Fakat r e a y a n ı n v e r d i k l e r i bununla da bitmezdi. A ğ a l a r , k o v a n b a ş ı n a k ı r k para, m a n d ı r a p a r a s ı olarak altmış para vesair bunun g i b i daha bir t a k ı m vergiler almakta idiler. B ö y l e c e k ö y l ü n ü n Devlet'e ö d e d i ğ i vergilerden b a ş k a a ğ a y a v e r d i ğ i ş e y l e r , h ü k ü metin incelemelerine g ö r e , bu vergilerin t o p l a m ı n a m ü s a v i , h a t t â daha ziyade i d i . Fazla olarak a ğ a l a r ı n , k ö y l e r i n e g ö n d e r d i k l e r i 4
1
«Arazi-i merkume icaresine mukabil reaya-i mersûme senede bir iki mah esbab-ı araziye hizmet etmekte iken» (Arş. 40/1, İ. 265,3 zilhicce 1266. melf. suret-i mazbata-i Meclis-i Vidin). 2
Osmanlı İmparatorluğunda bütün bir köy veya kasaba tarafından müş tereken istifade olunan mer'alar yanında, «arazi-i mirîye muamelesi gören ve tapu ile tasarruf edilip yalnız sahiplerinin hayvanlarının otlatılmasına mahsus olan mer'alar» da vardı, ve «bilhassa son zamanlarda bu neyi mer'alar ve or manlar çoğalmıştır.» (Ö. Barkan, Tanzimat, I, 376). Elimizdeki bazı tapu senet lerinde, mirî köyleri alan ağaların, tarla ve bağlardan başka köye ait mer'a ve korular üzerinde de tasarruf hakkı kazandıkları görülmektedir. Odun taşıma ve sürülerin mahsûlünden bir kısmını verme mükellefiyetleri buna bağlı olsa gerektir (265 No. lu mezkûr irade melfufları arasında bulunan senetlere bakı nız ). - Orta çağlardanberi Bosna'da da kmet toprak sahibine mahsulden ayırdığı muayyen bir hisseden maada otlak hakkı, ormanı varsa kereste hakkı verirdi. 2
Mez. mazbata.
4
Arş. 42/1,17 rebiyülevvel
4
5
6
7
1
Osmanlı imparatorluğunda subaşı, umumiyetle muayyen bir mıntakada ahâli ve tımarlı sipahi üzerinde polis hizmeti gören bir memurdu; yeri alay beyinin altı idi. İnhitat devrinde İmparatorluk müesseselerinin soysuzlaşması neticesinde Sipahî kethüdaları şeklinde bir subaşı sınıfı görüyoruz. Meselâ XVII. asır sonlarında Bosna'da Sipahiler mahsulâttan öşrü gönderdikleri subaşılar ile toplamaktadırlar. ( Bosna kadısı sicil defteri, sahife 10 a, vesika 1, Türk Tarih Kurumu yazmaları arasında ). Vidin'de ağaların adamları olarak gösterilen subaşılar da her halde bu kategoriye girmektedir. Arş. 33/5, İ. 585,13 şevval 1266, Meclis-i Valâ dairesinde akdolunan komisyonda taflzim olunan maizbata Bak. Vesika VIII. «Köy ağalarının hizmetkârları köyün fukarasına sen şunu attın, eğri bastın diye beş kuruş, on kuruş, altı yüz kuruş, paşanın haberi olmadan köy subaşıları köyden tuz ile koyun, kuzu, arpa, şair ufak tefek» almaktadırlar. (Arş. 24/2, İ. 66,9 ramazan 1266, melf. Bazı reayaların takrirleri- Bulgarca aslı da saklıdır). Bunu vesikada geçen «bid&yet-i Tanzimat-ı hayriyede» tabirinden ve alınan kararların 1257 senesi hasadından itibaren tatbik mevkiine konulmasından anlıyoruz (265 No. lu mezkûr irade melf. Suret-i mazbata-i Meclis-i Vidin). Mez. mazbata. Mez. mazbata. Mez. mazbata. 2
3
4
5
6
1267, Rıza paşa ve Nail beyin müşterek tah.
7
TANZİMAT V E B U L G A R
96
G O S P O D A R L I K REJİMİ
MESELESİ
ve B e l g r a d c ı k "knezleri ve s ö z anlar muteber knezleri,, ile " e s h a b - ı çiftlikât,, Meclis huzuruna ç a ğ r ı l d ı ; !rade-i seniyye kendilerine o k u n d u k t a n sonra, arazi k i r a s ı olarak çift b a ş ı n a verilecek zahire mik t a r ı n ı n tayini için d ı ş a r d a g ö r ü ş m e l e r i b i l d i r i l d i . Fakat m ü z a k e r e l e r i k i saat s ü r d ü ğ ü halde a r a l a r ı n d a b i r a n l a ş m a y a varamadılar: A ğ a l a r , çift b a ş ı n a b u ğ d a y , arpa ve m a h l û t u n her birinden y e t m i ş b e ş e r o k k a zahire ve a y r ı c a h a y v a n l a r d a n da o t l a k i y e olarak ikişer k u r u ş i s t i y o r l a r d ı . Bunun ü z e r i n e Meclis " r e a y a n ı n dahi gadr ü hasardan vikayeleri m a t l û b - ı âlî,, o l d u ğ u n u g ö z ö n ü n d e tutarak her çift (yahut boyunduruk) b a ş ı n a elli o k k a zahire tesbit etti. Bundan b a ş k a , B e l g r a d c ı k nahiyesi d a ğ l ı k o l d u ğ u n d a n burada, b u nisbetin otuz b e ş e r o k k a o l m a s ı n a karar v e r i l d i . Böylece H ı r i z m e , budarhk n a m ı y l a a l ı n a n zahire, angarya ekim tamamen k a l d ı r ı l a r a k arazi k i r a s ı reaya lehine birleştirilmiş ve tesbit edilmiş oluyor; fakat otlakiye ü c r e t i ile odun t a ş ı m a a n g a r y a s ı b ı r a k ı l ı y o r d u . Meclis, r e a y a n ı n otlakiye olarak " s a b ı k ı veçhile,, on k o y u n d a b i r o k k a peynir verilmesini ve o r m a n ı olan yerlerde de senede hane b a ş ı n a b i r araba odun t a ş ı n m a s ı n ı "hadd-i itidalde,, b u l u y o r d u . K ö y sahibi b a z ı a ğ a ların dahil b u l u n d u ğ u n u bildiğimiz mahut meclis t a r a f ı n d a n verilen ve 1257 (1841) senesi h a s a d ı n d a n itibaren tatbik edilecek olan bu kararlar, istanbul'da p a d i ş a h t a r a f ı n d a n da tasvip ve tasdik olu narak b i r kanun k u v v e t i k a z a n d ı . Merkezî h ü k ü m e t için gaye, a n l a ş m a z l ı ğ ı , i k i tarafı da k o l l ı y a r a k ş ö y l e c e y a t ı ş t ı r m a k t a n ibaretti. Meselenin aslı, yeni hal ş e k l i n i n mahiyeti ve neticeleri ü z e r i n d e hiç d u r u l m a m ı ş t ı . Bu s ı r a l a r d a b ü t ü n A v r u p a ' y ı k a p l a m ı ş olan h ü r r i y e t fikirlerinin s a t h î bir t e l â k k i s i y l e l m p a r a t o r l u ğ u islâha k a l k a n bu Devlet a d a m l a r ı ş ü p h e s i z V i d i n ' d e angaryaya nihayet v e r m e ğ i b i r mecburiyet olarak hissetmektedirler .
97
Nihayet y a p ı l a n da bundan ibaret kaldı. Fakat ö t e taraf tan t o p r a ğ a "ber vechi serbestiyet mâlik ve mutasarrıf,, olan "as h a b ı çiftlikâta,, da her h a n g i bir ş e k i l d e " g a d r o l m a m a s ı n a , , pek ziyade d i k k a t e d i l d i . Netice itibariyle bam b a ş k a âmillerin tesiriyle mey dana ç ı k a n V i d i n t o p r a k meselesinde, ş i m d i liberal m ü l k i y e t pren siplerine n o k t a s ı n o k t a s ı n a sadakat g ö s t e r e r e k a ğ a l a r ı n k ö y l ü ü z e r i n d e k i y ü k ü n ü devam ettirmek, Tanzimat a d a m l a r ı n ı n içtimaî meselelerdeki a n l a y ı ş s ı z l ı ğ ı n ı meydana koyacak ve cezrî b i r İslâhat l ü z u m u ancak tehlikeli b i r isyan k a r ş ı s ı n d a k a b u l edilecektir. l
1
2
3
1
Yani iki öküz başına demektir. Bu, başka bir vesikada tasrihen «Boynıca karyesinin ağası olan Yaşar ağa bir tek öküzü olanların mahsûlünden yirmi beşer ve iki öküzü olanların mahsûlünden ellişer ve dört öküzü olanlardan yüzer kıyye hınta ve arpa ve kokoroz» almaktadır, deniyor. (Arş. 26/4. İ. 127, 10 Ramazan 1266, Lâyiha). Bir araba odun yerine verilebilecek bedel de beş kuruş olarak tesbit olunmaktadır. (Arş. 26-4 İ. 132, 14 ramazan 1266, melf. Lâyiha). Zaten dışarıdan da bu yolda ihtarlar eksik olmuyordu. Bosna için, «mez kûr angarya hususu hakk-ı arazi demek ise de hakikat-i keyfiyet herkesin malû mu olmadığından gayrı zaten dahi pek barid söz olduğundan Avrupa halkının dikkat-i nazariyeleriyle gazeteler dolusu sözlerin neşru ilânını müstevcib...» (H. inalcık, Bosna'da Tanzimat'ın tatbikına ait vesikalar, Tarih Vesikaları Mec. C. I. sayı V, S. 381) 2
3
2
H a k i k a t e n a ğ a k ö y l e r i n d e y a p ı l a n d e ğ i ş i k l i k l e r , esasa ait hiç bir şeyi d ü z e l t m i y o r d u . T o p r a ğ ı a n g a r y a olarak ekmek mecburiyeti ilga o l u n d u ise, o d u n t a ş ı m a k mecburiyeti k a l m ı ş t ı ; H ı r i z m e ve budarhk zahiresi k a l k t ı ise, yerine " ü c r e t - i arazi,, olarak m a h s û l â t t a n yine muayyen bir m i k t a r ı a ğ a y a verilmekte i d i . Esasen bu k ü ç ü k t â d i l â t dahi tamamiyle yerine getirilmedi. Meselâ mazbatada b a ğ l a r d a n kira a l ı n m ı y a c a ğ ı s ö y l e n d i ğ i halde 1268 (1851-1852) senesinde Borilofca k ö y ü n ü n tapu senedinde b u b a ğ k i r a s ı n a tekrar rastlamaktayiz . Mamafih mesele f e v k a l â d e ç a p r a ş ı k t ı . Ç ü n k ü Devletin ilân ettiği liberal prensiplere dayanarak a ğ a l a r ı n y ü k l e diği mükellefiyetlere isyan eden reayaya k a r ş ı bu araziyi impara t o r l u ğ u n eski kanun ve n i z a m l a r ı n a dayanarak ellerinde t u t a n a ğ a l a r ı n da h a k k ı v a r d ı . Bu, eski ile yeniyi beraber g ö t ü r e n Tan z i m a t ' ı n içtimaî sahada k a r ş ı l a ş t ı ğ ı b i r ç ı k m a z d a n b a ş k a b i r ş e y d e ğ i l d i r . B u g ü n a ğ a l a r , y a r ı n onu idame eden hakimiyete k a r ş ı ayaklanacak b ü y ü k k ö y l ü kitlelerini t a t m i n etmek için imparator l u ğ u n b ü t ü n toprak sisteminde esaslı b i r i n k ı l â p isterdi. G e r ç e k t e n r e a y a n ı n asıl m a k s a d ı n ı n da a ğ a l a r ı k a l d ı r a r a k t o p r a ğ ı kendisine verecek bir i n k ı l â p o l d u ğ u 1850 V i d i n i s y a n ı n d a a ç ı k b i r ş e k i l d e g ö r ü l m e k t e d i r . Fakat her hangi taraf lehine k a t î b i r vaziyet almak, derhal ş i d d e t l i a k s ü l â m e l l e r e sebebiyet v e r e b i l i r d i . Binaenaleyh "gerek e s h a b - ı çiftlikât ve gerek reaya-i m e r s û m e memnunen ve mutayyeben mahallerine iade,, olunarak şimdilik meseleyi usulü ile kapatmak en u y g u n siyaset o l a c a k t ı . İşte b u sebeple, V i d i n ' e g ö n derilen irade-i seniyyede yalnız angaryaya benzer şeylerin k a l d ı 3
1
Mez. mazbata.
2
Vesikada ağa köyleri tabiri aynen kullanılmıştır (Mez. mazbata). Arş. 40-1, İ. 265,3 zilhicce 1266, melf. Borilofca'ya ait senet sureti.
3
G O S P O D A R L I K REJİMİ
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
98
rılması ve r e a y a n ı n her halde gadirden k o r u n m a s ı emredilmekle iktifa olundu . § - İ ş t e V i d i n havalisinde bu zahirî İslâhat t e ş e b b ü s ü n d e n on sene sonra b a ş g ö s t e r e n ayaklanma, d o ğ r u d a n d o ğ r u y a bu t o p r a k mese lesine b a ğ l ı d ı r . Esasen bu on sene z a r f ı n d a da vaziyet iyileşeceğine reaya aleyhine daha ziyade k ö t ü l e ş m i ş t i r . T a n z i m a t ç ı l a r , fiilî neti celerini d ü ş ü n m e d e n t o p r a k siyasetinde t a t b i k a çalıştıkları liberal prensiplerle, mirî arazi m u t a s a r r ı f l a r ı n ı n h a k l a r ı n ı , tam m ü l k i y e t e y a k l a ş a c a k ş e k i l d e g e n i ş l e t m e yolunu t u t m u ş l a r d ı . Meselâ 7 Cemaziyülûlâ 1263 (23 nisan 1847) t a r i h l i bir r e s m î tebliğle mirî arazi ü z e r i n d e kız e v l â t l a r ı n da erkek e v l â t g i b i veraset h a k k ı t a n ı n d ı . Daha sonra ç ı k a r ı l a n d i ğ e r kararnamelerle bu istikametteki cereyan inkişaf etmiş ve mirî toprak ü z e r i n d e k i tasarruf h a k k ı mutlak m ü l k telakkisine g i t t i k ç e daha ç o k y a k l a ş m ı ş t ı r . B ö y l e c e vaktiyle top r a ğ ı işletmek ü z e r e tasarrufu altına alan mirî arazi sahipleri ve t a b i î bu arada V i d i n a ğ a l a r ı y a v a ş y a v a ş bu k ö y l e r i n h u k u k e n de h a k i k î s a h i b î vaziyetine g e ç m e ğ e b a ş l a m ı ş l a r d ı r . Neticede bu ted birler, esasen gergin olan i ç t i m a î m ü n a s e b e t l e r i n daha ziyade k ö t ü l e ş m e s i n e y a r d ı m etmekten b a ş k a bir s o n u ç v e r m e m i ş t i r . 1
2
99
şeyleri cebren ahzediyorlar. H a c ı Hasan k a r ı n d a ş ı H a c ı Ö m e r efendi b a ş knezini istemeyiz . V l a d i k a İ g n a d Tsanko ( . ^ L ^ L T l ) , fukarayı d a ğ l a r a d ü ş ü r e n bunlar. K ö y a ğ a l a r ( ı ) kılınç çekip bu toprak padişahın değil, bizimdir diyorlar. K ö y b a ş ı n a birer kuzu kezalik. V o y v o d a k ö y a ğ a l a r ı n (herhalde v o y v o d a ve k ö y a ğ a larının olacak) hizmetkârları k ö y ü n fukarâsına sen ş u n u ettin, e ğ r i b a s t ı n diye b e ş k u r u ş , on k u r u ş , altı y ü z k u r u ş , p a ş a n ı n ha beri olmadan k ö y s u b a ş ı l a r ı k ö y d e n tuz ile k o y u n , kuzu, arpa şaîr ufak tefek alıp biz zannederiz k i Tanzimat v a r d ı r . . . „ . K ö y a ğ a l a r ı n a k a r ş ı d ü ş m a n l ı k ve emniyetsizlik o derecededir k i b a ş k a bir a r ı z a d a , " m a l û m u n u z olsun, karye a ğ a l a r ı n ı ferd-i vahit karye leri t a r a f ı n a g e l m e ğ e ruhsat v e r m i y e c e ğ i z ve kura ağalarının hı yanetliğini istemeyiz . . . C ü m l e l e r i m i z telef o l m a ğ a ç a b a l a r ı z ve 1
2
3
4
3
V i d i n i s y a n ı n ı m ü t e a k i p Meclis-i V â l â y - i A h k â m - i A d l i y e ' d e teşkil olunan komisyonda, a ğ a l a r ı n , bu ü s t ü n k ö r ü İslâhatı fırsat b u l d u k ç a ç i ğ n e y i p "reayayı bayağı kendi esirleri hükmüne koymuş,, o l d u k l a r ı a ç ı k ç a itiraf o l u n m a k t a d ı r . İşte isyanı bilhassa bu vazi yet d o ğ u r m u ş t u r . 4
Daha i s y a n ı n b a ş l a n g ı c ı n d a g ö n d e r i l e n n a s i h a t c ı l a r , reayaya, niçin bu ş e k i l d e hareket ettiklerini s o r d u k l a r ı zaman o n l a r ı n ce v a b ı ş u o l m u ş t u : "Bizim derdimiz m ü l t e z i m l e r d e n ve köy ağala rından ve s u b a ş ı l a r d a n vesairedendir, zira o n l a r ı n t a a d d i y a t ı n a t â b - â v e r o l a m a y ı z . „Asîlerin, sonradan h ü k ü m e t e v e r d i k l e r i b i r t a k r i r d e de b a ş l ı c a b u a ğ a l a r d a n ş i k â y e t edilmekte ve denilmekte d i r k i : " K ö y a ğ a l a n elli k ı y y e şaîr ve dahi d a r ı elli k ı y y e bu 5
1
Sonradan hükümetçe de bu İslâhat için «bir nevi tahfif» ifadesi kullanıla caktır (Arş. 33-5,1. 585, 13 şevval 1266, melf. Meclis-i Valâ dairesinde akdolunan komisyonda tanzim olunan mazbata. Bak. Vesika VIII.) ö . Barkan, Tanzimat, I, 359. Mezkûr makale, 351-421. Mez. Mazbata. Arş. 26-4, İ. 132, 14 ramazan 1266, melf. Lâyiha. 2
3
4
5
1
Şu hale göre lâzımgeliyor.
müslümanlardan da
başknez
tayin edildiğine
hükmetmek
2
Voyvoda, hükümetin ekseriya mahallî âyan içinden seçtiği kaza müdürleridir. Daha 1827 (H. 1243) tarihinde Vidin muhafızlığından alman bir yazı üzerine hükümetin aldığı bazı kararlar, buradaki subaşılar hakkında bizi oldukça aydınlatmaktadır. Arz tezkiresinde deniyor ki «Malûm-ı hümâyûn-ı mülûkâneleri buyrulduğu üzere Rumeli'nin ekseri kurâlarında voyvoda ve kaza âyanları tarafından birer subaşı ikame ve ik'ad olunarak her karyenin ahalisi ol subaşının ve rakip olduğu hayvanın yem ve yiyeceğini bilmünavebe ita eylediklerinden gayrı vakt-i hizmette tuzluk namıyla zahire vermek dahi âdet hükmüne girip halbuki bu subaşılar bir işe yaramadıklarından ve fukaradan ise âdet denilerek ol miktar şey çıkmakta olduğundan böyle olmaktan ise bunlar bir taht-ı rabıta ya bend ile başı bağlı bir nevi asker idâdına idhal olunması ve meselâ ikisi üçü elli haneli kurâ ve bir karye itibar olunarak gerek böyle bir kaç karyenin içtimaiyle olsun ve gerek müstakilen bir karye olsun elli haneye bir subaşı inti hap ve tayin birle mutad üzere subaşılık umûru ol kimsenin marifetile idare ettirilerek ve ahalisi dahi vergi-i mûtadelerini veregeldikleri veçhile vererek bu veçhile dahi bir nevi süvari asker husûle getirilmesi münasip» tir. Yine aynı vesikadan anladığımıza göre bu suretle Vidin, Niğbolu sancaklarında 600 subaşı kaydolunuyor ve ayrıca Vidin'e «Mârr-üz-zikr askeri güzelce zapt u rapt ile ahali fukarasına mutaddarn ziyade şey mütalebesi ile taaddî ve renciş vukua gelmemesine aleddevam nezaret ve dikkat eylemesine dair tenbihat-ı lâzıma» gönderiliyor; (O. Nuri, Mecelle-i umur-i belediye, I, 904). Diğer taraftan yukarda gördüğümüz gibi, bu subaşılar ağa köylerinde ağanın kâhyası durumuna geçi yorlardı. 3
4
Arş. 24-2, I. 66.9 ramazan 1266, melf. Bazı reayaların takrirleri. İfadedeki bozukluk tercümededir. Arşivde aynı evrak arasında bu arzıhallerin bulgarca asılları da saklıdır.
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
100
G O S P O D A R L I K REJİMİ
l â k i n üzerimize z u l ü m ve t a a d d î istemeyiz ve cümlemiz dahi Pa dişah reayası o l d u ğ u m u z u , , beyan ederiz d e m e k t e d i r l e r . Bizzat a y a k l a n m ı ş olan r e a y a n ı n a ğ z ı n d a n naklettiğimiz bu ifadeler, on ların daha ziyade a ğ a l a r ı n i k t i s a d î - i ç t i m a î istismar ve t a h a k k ü m lerine k a r ş ı isyan e t t i k l e r i n i a ç ı k bir ş e k i l d e g ö s t e r m e k t e d i r . A s î l e r i n , i l k hamlede a ğ a l a r a ve o n l a r ı n a d a m l a r ı olan s u b a ş ı l a r a h ü c u m etme si de bilhassa m a n i d a r d ı r . 1
2
R ı z a p a ş a y a verilen
" t a l i m a t - ı seniyye,, m ü s v e d d e s i n d e
ağa
3
lar meselesine sarih b i r ş e k i l d e temas e d i l m e k t e d i r . Fakat h ü k ü met, esas d a v a n ı n hakikaten a ğ a l ı k l a r , veya mahallî tabiriyle "gosp o d a r l ı k l a r , , meselesi b u hususta e s a s l ı
olduğunu
tahkikata
sonra
anlıyacak
ve İ s l â h a t a
ve o zaman
girişecektir.
Sonradan
4
h â d i s e l e r i n cereyan t a r z ı n ı da d ü ş ü n ü r s e k g ö r ü r ü z k i , isyan rudan ağalar
doğruya
Devlete k a r ş ı
bir hareket
ve t e v a b i i i l e r e a y a
arasında
olmaktan bir
doğ ziyade
mücadele şek
l i n i almış, asileri d a ğ ı t a n ve i s y a n ı b a s t ı r a n kuvvet, bildiğimiz g i b i , muntazam Devlet k u v v e t i
değil,
a ğ a l a r ı n teşkil
ettiği
başıbozuk
çeteleri olmuştur. H ü l â s a , V i d i n ' d e r e a y a n ı n kitle halinde a y a k l a n m a s ı aslında
İmparatorluğun
ziraî-
içtimaî
bünyesinde
hâdisesi
husule gelen
101
bir yer t u t t u ğ u h a k l ı olarak i d d i a edilebilir \ Millî ş u u r u n uyan m a s ı , millî e d e b i y a t l a r ı n d o ğ m a s ı , Garp fikirlerinin g i t t i k ç e g e n i ş nisbette nüfuzu ve nihayet u m u m î siyasî vaziyet bu ayaklanma larda ş ü p h e s i z kuvvetle m ü e s s i r sebeplerdendir; fakat k ö y l ü kitle lerinin b ü y ü k k ı y a m hareketlerinde, asıl sebebi, v a k ı a l a r ı n g ö s t e r d i ğ i g i b i , daima t o p r a k ve v e r g i meselelerinde aramak lâzımdır. H ü k ü m e t , nihayet, " B u l g a r i s t a n ' ı n k i l i d i mesabesinde olan V i d i n , , s a n c a ğ ı n d a esaslı tedbirler almak zaruretini a n l a d ı . Daha isyan temamiyle y a t ı ş t ı r ı l m a d ı ğ ı bir s ı r a d a , Meclis-i A h k â m - ı A d liye'de bir k o m i s y o n teşkiline k a r a r v e r i l d i ğ i n i y u k a r d a g ö r m ü ş t ü k '-. Bu meclisin b a ş l ı c a işi, i s y a n ı n h a k i k î sebebi o l d u ğ u a n l a ş ı lan G o s p o d a r l ı k rejimini k a l d ı r m a k o l m u ş t u r . Burada e v v e l â me selenin esaslı bir ş e k i l d e tetkikine girişildi. Rıza p a ş a n ı n isyan sebebleri h a k k ı n d a g ö n d e r d i ğ i t a h k i k a t r a p o r l a r ı , yine onun m ü saadesiyle İ s t a n b u l ' a " g ö n d e r i l e n reaya m ü m e s s i l l e r i n i n verdiği a r z ı h a l l e r ve ifadeler, nihayet V i d i n m ı n t ı k a s ı n a dair eskiden alın mış kararlar ü z e r i n d e uzun incelemeler y a p ı l d ı ve buna dayanı larak e s a s l ı bir ı s l â h a t projesi h a z ı r l a n d ı . Bu' ıslâhat k a r a r l a r ı n a nasıl v a r ı l d ı ğ ı n ı , ne g i b i d ü ş ü n c e l e r l e hareket edildiğini incelerken Tanzimat ricalinin T a n z i m a t ı a n l a y ı ş t a r z ı , ç a l ı ş m a şekilleri ve bilhassa b ü y ü k içtimaî meseleler k a r ş ı s ı n d a k i d u r u m l a r ı h a k k ı n d a d i k k a t e d e ğ e r bilgiler edinmekteyiz. D i ğ e r taraftan yalnız V i d i n ' e m ü n h a s ı r k a l m ı y a n bu hareket, s o y s u z l a ş a r a k veya h a y a t î d e ğ e r i n i gaybederek İ m p a r a t o r l u ğ u n y a ş a m a s ı için z a r a r l ı hale gelen eski m ü e s s e s e l e r i n tasfiyesi ve D e v l e t i n m o d e r n l e ş m e s i c e r e y a n ı n ı n içtimaî sahada ö n e m l i bir t e z a h ü r ü o l a r a k da a y r ı c a d i k k a t i m i z i ç e k e c e k mahiyettedir. B a b ı A l î ' d e dinlendikten sonra Meclis-i V a l â ' d a k i komisyona g ö n d e r i l e n reaya m ü m e s s i l l e r i n e , burada, "iktiza eden ş e y l e r i n tafsilâtını hiç ç e k i n m i y e r e k , , s ö y l e m e l e r i tenbih o l u n m u ş t u . H ü k û 3
d e r i n t a r i h î d e ğ i ş i k l i ğ e b a ğ l a n a b i l i r . Burada b ü y ü k k ö y l ü
kitlele
r i n i i s y a n a s ü r ü k l i y e n âmillerin en kuvvetlisi ş ü p h e s i z t o p r a k reji mindeki h e m e n her
inhitat
ve
kargaşalık
15-20 senede
Balkan i s y a n l a r ı n d a da
olmuştur,
bir İmparatorluğu
bu noktanın
ve
XIX.
temelinden
umumiyetle en
asırda sarsan
ehemmiyetli
1
Mez. irade melf. Rakoviça ve Gramada (o^Ul,/-) bölükbaşılarının arızası.
2
Bak. Yukarda S.47.
3
«İhtimal-i agleptir ki asıl taraf-ı Devletten gelen tekâlif-i mutedile değil bazı küçük memurların veyahut kendilerini çiftlik ve arazî sahibi addeden, kimselerin ve bazı mültezim güruhunun taaddiyat-ı vakıaları şu uygunsuzluğun hudûsuna sebebiyet vermiş...»(Bak.VesikaV.). Sonradan bir arz tezkiresinde de şun ları okuyoruz : «Bu kerre Vidin eyaleti reayasından mugayir-i meslek-i tâbiiyet harekette bulunanların vesile-i cemiyet ittihaz eyledikleri şeyler köy ağaları ve bazı mültezimlerin mezalim ve taaddiyat-ı mufritaları olarak..» (Arş. 32-4, İ. 127, 6 şevval 1266, Arz tezkiresi). Bak yukarda S. 53 ve müt. 4
1
J . Ancel umumî bir şekilde diyor k i : «1804, 1821, 1848, 1876 da Balkan ların her tarafında görülen isyanlar, neticede, köylülerin toprağı zaptetmek için yaptıkları ziraî ihtilâllerdir. «(Peuples et Nations des Balkans, Paris 1930, S. 152). Bu isyanlar hakkında ayrı ayrı etraflı tedkikler yapılmadıkça böyle bir umumî hükme karşı daima şüpheli kalmak tabiî yerinde bir hareketi olur. Sahife 75. Daha bu tarihten önce (1849 dan itibaren) Bosna'da feodal rejimin tadili için teşebbüslere girişildiğini biliyoruz, (Bak. S. 13). 10 sene sonra da Bosna beyleri arazisinde bilhassa angaryanın ilgasını hedef tutan mühim bir kanun çıkarılmıştır. (Bak. Bosna çiftlikâtı hakkında nizamname, 14 safer 1276, Düstur, I, 77.) 2
3
102
TANZİMAT V E B U L G A R
MESELESİ
met, "halkı ta böyle hareket-i isyaniyeye kadar mecbur edecek âsâr-ı zulmiye her ne ise ta esasından defetmek gerek oraca ve gerek bütün memleketçe elzem ve ehem,, o l d u ğ u n a kanaat g e t i r m i ş t i . A n laşıldığına g ö r e reaya, esas itibariyle g o s p o d a r h k l a r ı n k a l d ı r ı l m a sını ve arazinin, şimdilik d o ğ r u d a n d o ğ r u y a mülkiyetini i d d i a y a cesaret edememekle beraber, beylerden a l ı n ı p tapu ile kendilerine ihale edilmesini istemekte i d i l e r . V i d i n valisi bulunan Rıza p a ş a da d e v a m l ı bir s ü k û n k u r u l m a s ı için bunu z a r u r î bulmakta idi'-. Komisyonda y a p ı l a n m ü z a k e r e l e r sonunda, e v v e l â g o s p o d a r h k l a r ı n m u t l a k a k a l d ı r ı l m a s ı k a r a r l a ş t ı , fakat bundan sonra y e n i vaziyetin ne ş e k i l d e d ü z e n l e n e c e ğ i h a k k ı n d a kesin b i r ş e y s ö y l e n e m e d i : Gospodarhkların ( köy ağalıklarının) kaldırılmasıyla " e s h â b m m ş ö y l e c e b ü t ü n b ü t ü n me'yus ve mahrum,, b ı r a k ı l m a s ı mahzurlu g ö r ü l ü y o r d u . Sonra burada yeniden tesis - olunacak muntazam idare için b u mirî t o p r a k l a r gelirinden istifade etmek lâzımdı. İşte bu noktalar g ö z ö n ü n e a l ı n a r a k b a ş l ı c a i k i hal şekli b u l u n m u ş t u : Birincisine g ö r e toprak, d o ğ r u d a n d o ğ r u y a hükümetin idare ettiği mirî arazi ş e k l i n d e reayaya b ı r a k ı l a c a k ve onlar ta r a f ı n d a n s e r b e s t ç e işlenebilecekti. Ö t e taraftan G o s p o d a r h k reji minde r e a y a n ı n v e r d i ğ i ş e y l e r d e n g a y r ı m e ş r û s a y ı l a n l a r ı k a l d ı r ı l makta, kalan v a r i d a t ı n yarısı Umarlar l â ğ v o l u n d u ğ u zaman y a p ı l d ı ğ ı g i b i , k a y d ı hayat ş a r t ı y l e k ö y a ğ a l a r ı n a verilmekte, d i ğ e r y a r ı s ı a ğ a l a r rejimi yerine kurulacak y e n i idare m a s r a f l a r ı n a kar şılık olarak Devlet hazinesine a l ı n m a k t a i d i . İkinci ş e k l e gelince, 1
3
1
Komisyon mazbatasına göre reaya mümessilleri «Hazine-i Celilenin mürettebatı olan vergi ve cizye emvali hadd-i itidalde bulunmasıyla eltâf-ı seniyye-i hazret-i padişahiye teşekkürden ve acz ü dehşet, sebebiyle vukubulmuş olan hatalarının rehîn-i aff-ı âlî buyrulması istidasından başka bir diye cekleri olmayıp fakat Belgradcık ve Lom ve Sahra nahiyelerinde ötedenberi Kospitarlılc (¿JJ.UJ._J;) namıyla bulunan köy ağalarının mezalim ııe taaddiyat-ı mufritaları nezd-i merahimvefd-i âlîde dahi tecviz buymlmtyacağından bu ağa lıkların külliyen kaldırılmasını» istemişlerdir. (Bak. Vesika VIII). 2
G O S P O D A R L I K REJİMİ
bu r e a y a n ı n isteklerine daha uygundu: Arazinin, bedelleri alı narak tapu ile reayaya "deruhde,, o l u n m a s ı ve b u suretle husule gelen para ile a ğ a l a r ı n muaccelelerinin ö d e n m e s i düşünülmekte idi; y a n i reaya, tazminat vermek suretiyle a ğ a l a r ı n yerine g e ç e cekti . Fakat h ü k ü m e t e (o zaman Sadrazam h a l â Mustafa Reşit P a ş a i d i ) "şimdiye kadar carî olan teamülün bütün bütün hilâfına olarak tapu ile reayaya arazi vermek şıkkı muvafık-ı maslahat görünmemekle,, b i r i n c i ş e k l e t e m a y ü l e d i l d i . Bununla beraber sair işlerle b e r a b e r b u meseleyi de yerinde daha e s a s l ı bir ş e kilde incelemek ü z e r e , Meclis-i A h k â m - ı A d l i y e a z a s ı n d a n Nail beyin Vidin'e g ö n d e r i l m e s i n e karar v e r i l d i . Nail bey, Vidin'e va r ı n c a meselenin ne kadar nazik o l d u ğ u n u g ö r d ü . Reaya, h ü k ü m e t e eski Gospodarhk v a r i d a t ı n ı aynen vermek ş ö y l e dursun, b u n l a r ı n t e m a m i y 1 e kendisine b a ğ ı ş l a n a c a ğ ı n ı bile ummakta i d i . O r tada " G o s p o d a r h k b ü t ü n b ü t ü n l â ğ v o l u n d u , , yahut, P a d i ş a h "bizlere imtiyaz vererek her ş e y d e n y a n i vergi ve teklifât-ı saireden af buyurupalelhusus G o s p o d a r l ı k a r a z i s i n i i h s a n ile b e k â m eyledi . „ şeklinde şayialar dolaşmakta idi; Ağalıklar varidatın dan "mezalim,, t e l â k k i edilen ş e y l e r ç ı k a r ı l s a bile, r e a y a n ı n razı o l m ı y a c a ğ ı , hatta bunun için ş i m d i d e n i s y a n a bile h a z ı r l a n d ı ğ ı Nail bey t a r a f ı n d a n B a b ı A l i ' y e b i l d i r i l d i . Bu d ü ş ü n c e yersiz de değildi: O s ı r a l a r d a ( i l k k â n u n 1850) İ z v o r (J^'J) manastırında t o p l a n m ı ş b i r t a k ı m i s y a n c ı l a r " e ğ e r bizim dediklerimize, m ü s a a d e olunmazsa bundan bir mah sonraca et kesiminde ve yetiştirilemediği t a k d i r d e behemhal martta umumen ayaklanmak ü z e r e sizlere haber g ö n d e r e c e ğ i z diye Bulgaristana havadis neşr,, etmekte i d i l e r . G ö r ü l ü y o r k i reaya t o p r a k meselesini k e n d i lehine halletmek için h ü k ü m e t i isyanla tehditten bile ç e k i n m e m e k t e d i r . Nail bey durumun vahametini anlatmak için y a z ı s ı n ı n sonun şu müthiş 1
2
3
4
5
8
1
Arş. 33-5, İ. 585, 13 şevval 1266, melf. Rıza paşa tarafından Raşit efen dinin kalemile gönderilen lâyihaya komisyonca yapılan ilâveler. 2
Bak. Yukarda S. 90.
3
Arş. 40-1, İ. 265, 3 zilhicce 1266.
4
İdarî, malî İslâhata ait bu işler hakkında yukarda S.
Mez. irade melf. Rıza paşanın tahrirâtı.
3
Bu havaliyi ellerinde tutan ağalar ve adamları kaldırıldıktan sonra müntehap kaza müdürleri ve muntazam zaptiye neferleri ( jandarmalar ) tayin edil mesi düşünülüyordu. Yukarda da işaret ettiğimiz gibi ( S. 77 ) Tanzimat'ın tatbiki demek, burada Devlet otoritesinin yeniden tesisi, muntazam idare ile beraber merkeziyetçiliğin kuvvetlenmesi demekti. Böylece II. Mahmut devrinde âyânlara karşı başlıyan mücadele, Vidin'e asrın ortalarına doğru gelmiş oluyor.
103
5
75 ve müt.
Arş. 42-1,17 rebiyülevvel 1267, Nail bey ve Rıza Paşanın tahrirat-1 müşterekeleri ve Arş. 47-1, İ. 160,5 muharrem 1268, Rıza Paşanın Şekib efendiye verdiği müzekkire. 6
Nail bey ve Rıza paşanın mez. tahriratları.
G O S P O D A R L I K REJİMİ 104
TANZİMAT V E B U L G A R
105
MESELESİ 2
satırları ekliyor: "Burasını şimdiden beyan ederim ki Bulgaristan elden gidecektir . „ Vali Rıza P a ş a ile g ö n d e r d i k l e r i müşte rek bir y a z ı d a da vahim h â d i s e l e r i n zuhurunu ö n l e m e k için esasen ç o k a ğ ı r olan G o s p o d a r l ı k v a r i d a t ı n d a n hiç olmazsa yarısının b ı r a k ı l m a s ı lâzımgeldiğini bildirmekte i d i . Fakat, d i y o r d u , "nevahi-i sülüse ahalisinin avuç içi kadar yerleri ve yurtları olmadığından,, bu arazinin kendilerine tapu ile verilmesi onlarda "muhabbet-i va taniye,, d o ğ u r a c a k ve kendilerini t o p r a ğ a b a ğ l ı y a c a k t ı r . G e r ç e k t e n o zamana kadar bu k ö y l ü biraz dara gelince, arkada korkacak bir şeyi k a l m a d ı ğ ı n d a n , "hemen familyasını b i r arabaya y ü k l e t i p S ı r b i s t a n ' a g e ç m e ğ i â d e t edinmiş,, i d i . 1
2
3
G o s p o d a r l ı k meselesi u z a y ı p bağlanamıyordu.
Vidin'den
g i d i y o r , b i r türlü bir hal şekline
gelen
korkutucu
h ü k ü m e t nihayet şu i k i ş e k i l d e n b i r i n i
haberler
üzerine
s e ç m e k zorunda
bulunu
yordu: Evvelâ Gospodarlık hasılatından yarısının bağışlanarak
diğer
y a r ı s ı n ı n tahsili; evvelce d ü ş ü n ü l e n
deği
ş e k l e bakarak b u n d a k i
şiklik, sadece, G o s p o d a r l ı k v a r i d a t ı n ı n y a r ı
e d i l m i y o r d u ' ; b ü t ü n mirî topraklar g i b i arazi mahlûl o l u n c a tekrar Devlete d ö n m e k t e i d i ve Devlet bunu yeniden s a t ı l ı ğ a çıkarabi l i r d i . D i ğ e r taraftan arazinin, y a b a n c ı l a r ı n veya f e s a d c ı l a n n eline g e ç m e m e s i n i s a ğ l a m a k için a y r ı bir madde k o n m u ş t u . Buna karşılık arazi s a t ı l ı ğ a .çıkarıldığı zaman a r t t ı r m a d a o k ö y r e a y a s ı , d ı ş a r d a n gelen m ü ş t e r i l e r kadar v e r m i ş s e , bu y a b a n c ı l a r onlara tercih edilemiyecekti. Nihayet, G o s p o d a r l ı k arazisinin reayaya sa tılması h a k k ı n d a m ü s a a d e y i ihtiva eden b u irada 1851 S o n k â n u n u n d a (1267 R e b i ü l e v v e l ) V i d i n ' d e resmen ilân o l u n d u . Bununla beraber mesele yine uzun m ü d d e t s a l l a n t ı d a kaldı. Bulgar komitecilerinin tahrikleri yine ş i d d e t l e n m i ş t i ve B u l g a r i s t a n ' ı n a y a k l a n a c a ğ ı sözleri d o l a ş m a k t a i d i . Teftiş yapmak ve İslâhatı hız l a n d ı r m a k gayesiyle V i d i n e Meclis-i V a l â â z a s ı n d a n Ş e k i p efendi de g ö n d e r i l d i ğ i h a l d e G o s p o d a r l ı k arazisinin reayaya satılması ve s ü k û n u n iadesi bir türlü m ü m k ü n o l a m ı y o r d u . Tersine Bulgarlar t a r a f ı n d a n , mültezimlerin k ö y l e r d e n k o ğ u l m a s ı , şeriye mahkemeleri t a r a f ı n d a n verilen h ü c c e t l e r i n yırtılması g i b i h â d i s e l e r h a v a y ı git t i k ç e karartmakta i d i . Bilhassa "Gospodarlık arazisi reayaya ihsan 3
4
5
3
?
y a r ı y a indirilmiş o l 1
m a s ı d a n ibaretti. İkinci şık, evvelce
düşünüldüğü
gibi,
arazinin
d o ğ r u d a n d o ğ r u y a tapu ile reayaya ihale edilmesi i d i , k i bu suretle köylü t o p r a ğ ı n g e r ç e k t e n s a h i b i i k i n c i şekli kabul etmek
olmakta i d i . Babı Âlî, nihayet
zaruretini a n l a d ı .
Onu
bilhassa t e r e d d ü t t e bulunduran nokta, bu b ö l g e hat s a y ı l d ı ğ ı n d a n , arazi tasarrufunun
şimdiye
eskidenberi ser
yalnız m ü s l ü m a n l a r a
edilmiş o l m a s ı i d i . H a l b u k i b ü t ü n tebaa "sahib-i arazi halde yalnız nevahi-i m e z k û r e reayasının
müstecir
yabancı
de
sıfatında
bulundurulmalarına
pek
kadar
makamında
icâb„
tahsis
oldukları ve
görünmediği
" m a l û m a t - ı cedide-i mahalliye,, ile a n l a ş ı l d ı ğ ı d a n nihayet k e ş i n ola rak tapu u s u l ü n e m ü s a a d e e d i l d i .
Mamafih bu yeni kararda da b i r
t a k ı m ş a r t l a r v a r d ı : E v v e l â reayaya s a t ı l a r a k bedeli a ğ a l a r a (gospodarlara) verilen bu arazinin m ü l k i y e t i mutlak b i r ş e k i l d e
terk
Arş. 42-1,17 rebiyülevvel 1267. Bu hususta ayrıca fetva da alındı. Arz tezkiresinde deniyor k i : «Arazi-i mezkûrenin olvechile reâyâ-i Devlet-i Aliyyeye satılması Memâlik-i Saltanat-i Seniyyenin her tarafında merîyülicra olup usûle muvafık olması cihetiyle bunda mahzûr-i şerî olmadığı dahi taraf-ı fetvâpenâhîden ifade olunmağla..» (Mez. İrade, arz tezkiresi). -Burada sadrazamın, «kâffe-i Devlet-i Aliyenin sahib-i arazi» olduğu iddiası noktası noktasına kabul edile mez. Şüphesiz Vidin'de büsbütün hususî şartlar bulunmakla beraber, Rumelinin diğer sahalarında da toprak ekseriyetle, mirî arazi, evkaf veya büyük çiftlikler halinde yine d o ğ r u d a n d o ğ r u y a köylüye ait değildi. Esasen Vidin'de yapı lan yeni İslâhatla da toprak reayanın m ü l k i y e t i n e geçmiyor, «gospodarlık arazisi ihsan olunmuyordu.» 2
Bak. Yukarda S. 87, not 2. «Nevâhi-i merkumenin arazi-i mevcudesi nizamı mucibince mahlûlatı hazine-i celileye ait olmak ve vakten minelevkât ecnebî uhdesine geçmemek ve ora dan defi iş'ar olunan müfsit makûleleri gibi eşhasa verilmemek...» üzere «ba tapu nevahi-i merkume ahalisine satılması..» ( Arş. 42-1,17 rebiyülevvel ). 3
4
Arş. 44-2, İ. 1531, 1 cemaziyülevvel 1267, Rıza paşa ve Nail beyin müş terek tahriratları. Arş. 44-2, İ, 1531,29 rebiyülahir. 1267. Nail bey talimat mucibince harekete muvaffak olamıyacağını anlıyarak istifa etmişti. ( Lûtfi tarihi, IX, Tarih Kurumu yazmaları ). Rakoviça manastırı keşişi, tahrikâtta devam ettiğinden Aynaroz'a sürüldü. (Arş. 43-1, İ. 690.9 rebiyülahir 1267). 5
1
Arş. 42-1,17 rebiyülevvel 1267, melf. Nail beyin tahriratı.
2
Bak. Yukarda S. 94.
3
Rıza paşa
ve Nail bey, aynı zamanda,
Anadolu'da münasip bir yere tahriratları ).
6
reayayı kışkırtan
sürgün edilmesini de
istemekte
komitecilerin
idiler ( Mezkûr
7
TANZİMAT V E B U L G A R
106
edildi,,
t a r z ı n d a çıkarılan ş a y i a l a r
1
G O S P O D A R L I K REJİMİ
MESELESİ
Bulgarların
esas istekleri ne
o l d u ğ u n u a ç ı k ç a belli etmekte i d i . O n l a r para, tazminat g i b i h i ç b i r ş e y 2
vermeden t o p r a ğ a d o ğ r u d a n d o ğ r u y a sahib olmak i s t i y o r l a r d ı . Bu s ı r a l a r d a V i d i n valiliğine Rıza P a ş a yerine, buradaki ş a r t l a r ı bilmiyen, göz dağı Paşanın
vererek
iş b a ş a r a c a ğ ı n ı
gelmesi vazi yeti
sanan bir valinin, Zarif Mustafa
büsbütün
karıştırdı.
Y e n i vali, bizzat
Ş e k i p efendiye, G o s p o d a r l ı k arazisinin reayaya s a t ı l m a s ı işini aklı a l m a d ı ğ ı n ı s ö y l e d i . Onun b a ş k a sözleri ve hareketleri de t u t t u ğ u n u ve eski usule
taraftar
olduğunu
ağalan 3
g ö s t e r m e k t e i d i . Bir
taraftan r e a y a n ı n , t o p r a ğ a tazminat vermeden temamiyle
sahip o l
mak istemesi, d i ğ e r taraftan a ğ a l a r ı n e n t i r i k a l a r ı meseleyi ç ı k m a z a s o k m u ş t u . D a v a n ı n bu ş e k i l d e durması hoşnutsuzluğun lerinin belirmesini
1
4
mucip
Arş. 47-1, I. 160,8
hiç bir neticeye varmadan
g i t t i k ç e a r t m a s ı n ı ve yeni isyan olmakta i d i . 1850
muharrem 1268, melf.
uzayıp alâmet
isyanındanberi iki
Vidin valisi Ali Rıza Paşanın
kendi kâtibi hattıyla Şekib efendiye vermiş olduğu müzekkire. 2
«Lom'un fukarası kendi taraflarından elli adam intihap ve Vidin'e irsal edip bunlar Vidin'e geldikte Meclis'te, biz padişahımızın toprağını satın almağa kadir değiliz, demişler..». Vali bulunan Zarif Paşa, tehdid ederek veya «görecek siniz size çiçekli tapu vereceğiz» şeklinde çocukça vaitlerle bunları yola getir meğe çalışıyordu. ( E . Z. Karal, Zarif Paşaya ait vesikalar, Tarih Ves. Mec. Plevne'den yazılan mektup ). Şekib efendinin şu kaydı da dikkate şayandır: «Gospodarlık arazisini reâyanın almamaları emrinde bazı taraftan tedabir-i hafiye-i hariciye icra olunmakta olduğu..» ( Aynı yer, Şekib efendinin lâyihası ). -
3
Zarif paşa «Vidin vücuhundan kendisiyle görüşen adamlara buranın rea yası pek yüz bulmuş olduğundan usûl-i memleket çığırından çıkmış ise de ben bunu yoluna koyacağım, sizler müsterih olun yollu sözler söylemekte ve bu tavr u lisanı beynerreaya şüyû bularak bütün eyalet reayasını bilâ icap havfa düşürüp düşündürmektedir.», (Şekib efendinin mezkûr lâyihası ). Pilevne'den gön derilen mezkûr mektupta da şunu okuyoruz : «Zarif paşanın Vidin'e vusûlünden sonra bu tarafın müslümanları Zarif Paşa Bulgarları müfsittir diye kesecek diyorlar». 4
Muhtelif kaynaklardan gelen şikâyetler üzerine Babı Âli Şekib Efendinin
lâyihasını nazarı itibara alarak Zarif Paşayı
derhal azl ve yerine Belgrad mu
hafızı Vasıf Paşayı (Vidin isyanı başladığı zaman Niş Valisi idi. ) Vidin ğine tayin etmiştir; ( 6 Rebiyülahir kiresi ).
Valili
1268-29 son kânun 1852-Aynı yer, Arz tez
107
yıl g e ç m i ş t i . Bir m ü d d e t sonra da Kırım harbi b a ş l a d ı . Bu harp e s n a s ı n d a V i d i n r e a y a s ı Ruslardan y a r d ı m istiyerek yeniden b ü y ü k b i r isyan t e ş e b b ü s ü n d e bulundular. Bu hareket de b a s t ı r ı l d ı . Fakat B u l g a r i s t a ' n ı n b u k ö ş e s i n d e k i isyan o c a ğ ı hiç b i r zaman temamiyle s ö n d ü r ü l e m e d i .
UMUMÎ
NETİCE
Bulgaristan, O s m a n l ı h a k i m i y e t i a l t ı n d a eski tarihî ş a h siyetini en ziyade g a y b e t m i ş sahalardan birini teşkil etmekte i d i . Bir ç o ğ u O s m a n l ı l a r t a r a f ı n d a n k u r u l m u ş olan ş e h i r l e r d e hayat ve manzara tamamiyle t ü r k t ü . Bulgarlar o zaman ancak köy lere, d a ğ k a s a b a l a r ı n a sığınmış bir halde, her türlü iktisadî, fikrî hayattan mahrum, d a ğ ı n ı k u y u ş u k b i r halk olarak g ö r ü n m e k t e i d i . Fakat Balkanlardaki milletler yeniden c a n l a n ı p O s m a n l ı hakimiye tine b a ş k a l d ı r m a ğ a b a ş l a d ı k t a n sonra da, t â 1875 tarihlerine kadar bu "köylülerin,, hiç bir c i d d î hareket eseri g ö s t e r m e d i k l e r i i d d i a s ı d o ğ r u d e ğ i l d i r . A r a ş t ı r m a l a r ı m ı z bize, X I X . uncu a s r ı n ilk y a r ı s ı n d a da B u l g a r l a r ı n bir millet olma yolunda b ü y ü k gayretler y a p d ı ğ ı n ı , Bulgar milletinin ç ö k ü ş devrinde O s m a n l ı tarihinin gidişi ü z e r i n d e k u v v e t l e m ü e s s i r b i r â m i l olarak meydana çıktığını g ö s t e r m e k t e d i r . Bilhassa a s r ı n tam o r t a s ı n d a , y a b a n c ı tarihlerde o l d u ğ u kadar bizim tarihlerde de pek bahsi g e ç m i y e n , fakat her b a k ı m d a n b ü y ü k ö n e m i olan V i d i n ayaklanması bunu b ü t ü n açıklığıyla ortaya k o y m a k t a d ı r . 1848 ihtilâlleri ve onu t a k i b eden y ı l l a r d a A v r u p a , liberal, millî ve içtimaî mahiyette şiddetli hareketlere sahne o l m u ş ve bu hadiseler Devletlerin iç teşkilâtı, u l u s l a r a r a s ı m ü n a s e b e t l e r ve b ü t ü n k ı t a n ı n m u k a d d e r a t ı b a k ı m ı n d a n derin izler b ı r a k m ı ş t ı . Bu arada, esasen bir zamandanberi l i b e r a l ve v a h d e t c i mühim İslâhat hareketlerine girişmiş bulunan O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u da her y ö n d e n o l d u k ç a m ü h i m s a r s ı n t ı l a r g e ç i r m i ş t i r . A v r u p a daki ihtilâller kızıştığı ve O s m a n l ı h u d u t l a r ı n a y a k l a ş t ı ğ ı zaman İmpa r a t o r l u ğ u n b a ş ı n a derhal yine K o c a Reşit P a ş a çağrıldı. Bu s ı r a d a Bosna'da reaya ve beyler a r a s ı n d a eskidenberi devam eden içti maî z ı d d i y e t had bir noktaya v a r m ı ş t ı . Ç o k g e ç m e d e n Eflak'da bir isyan çıkdı, ve Rus o r d u l a r ı hemen Tuna y a l ı l a r ı n a kadar indiler. B ü t ü n Rumeli'de tehlikeli bir isyan h a v a s ı esmekte i d i . İşte bu genel ş a r t l a r i ç e r i s i n d e , 1850 de İ m p a r a t o r l u ğ u n "en nazik bir ye rinde,,, V i d i n ' d e b ü y ü k bir köylü k ı y a m ı g ö r ü l d ü ve İ m p a r a t o r -
TANZİMAT V E B U L G A R M E S E L E S İ
UMUMÎ NETİCE
luk için her b a k ı m d a n b ü s b ü t ü n vahim b i r durum y a r a t t ı . A s î B u l g a r l a r ı n , esasen Islâvhk d u y g u l a r ı y l a A v r u p a ihtilâllerine ka rışmış bulunan S ı r p l a r d a n her zamanki g i b i y a r d ı m a l m a s ı k u v v e t l e muhtemeldi. Ruslar, hemen V i d i n k a r ş ı s ı n a , Kalafat'a asker g ö n d e r m i ş l e r ve t e ş v i k edici hareketlerde b u l u n m a ğ a başlamışlardı, ö t e d e n Ingiltre de m ü l â y i m hareket o l u n m a s ı ve İslâhatın tatbikinde d i k k a t edilmesi h u s u s l a r ı n ı i l e r i s ü r e r e k tazyikte bulunuyordu. İşte İ m p a r a t o r l u ğ u bu kadar çetin b i r duruma sokan b u i s y a n ı n bilhassa t a r i h î m e n ş e l e r i ve neticeleri b a k ı m ı n d a n b ü y ü k b i r m a n a s ı o l m u ş t u r . E v v e l â isyan b ü y ü k ve ş i d d e t l i bir hareketti; en az on b i n kişi a y a k l a n m ı ş t ı ve y ü z l e r c e ölü ve y a r a l ı v a r d ı . Bu hal, h a k i m m i l letle Bulgarlar a r a s ı n d a k i k i n i a r t t ı r d ı ğ ı g i b i y a b a n c ı l a r ı n da b a z ı m ü d a h a l e l e r i n e sebebiyet v e r d i . Devlet, bu hareket k a r ş ı s ı n d a i ç e r d e ve d ı ş a r d a ç o k daha vahim hadiseler, b e k l e m e ğ e ve k a y g ı l ı anlar g e ç i r m e ğ e b a ş l a d ı . Fakat bilindiği ü z e r e isyan, sonunda tamamiyle y a t ı ş t ı r ı l d ı . Bununla beraber b ö l g e y i tam m â n a s ı y l a s ü k û n a k a v u ş turmak için y a p ı l a c a k daha pek b ü y ü k işler v a r d ı . Malî ve i d a r î İs l â h a t y a n ı n d a bilhassa, aynı tarihlerde Bosna'da o l d u ğ u ş e k i l d e , f e o¬ d a 1 mahiyet g ö s t e r e n a ğ a l a r h a k i m i y e t i n i n tasfiyesi meselesi b ü t ü n çıplaklığı ve çetinliği ile meydana çıkmıştı. Bu a ğ a l a r h a k i m i y e t i veya vesikalardaki ifade ile " G o s p o d a r l a r idaresi,, bize bilhassa i s y a n ı n asıl karakterini, z i r a î - i ç t i m a î mahiyetini g ö s t e r m e k t e ve b ü t ü n Rumeli hatta, b ü t ü n İ m p a r a t o r l u k isyanla r ı n d a z i r a î - i ç t i m a î vaziyetin yani, b ü y ü k k ö y l ü kitlelerinin t o p r a k ü z e r i n d e k i durumu meselesinin ne kadar esaslı b i r rolü o l a b i l e c e ğ i n i a n l a t m a k t a d ı r . O zaman bunu V i d i n için a ç ı k b i r ş e k i l d e g ö r e n Reşit P a ş a h ü k ü m e t i a l d ı ğ ı b a z ı esaslı kararlara r a ğ m e n hiç b i r m ü s b e t netice elde edemedi, ve bu b ö l g e d e b a ş lıca b u sebeblerden ileri gelen h o ş n u d s u z l u k h i ç bir zaman eksilmedi. Burada bilhassa g ö z e ç a r p a n b i r nokta d a h ü k ü m e t i n b ü t ü n i y i niyetlerine ve f e d a k â r l ı k l a r ı n a r a ğ m e n d u r u m u d ü z e l t m e k i m k â n l a r ı n ı n k e n d i elinde o l m a m a s ı d ı r . G e r ç e k t e n reaya a r a s ı n d a her türlü h o ş n u d s u z l u ğ u n b a ş l ı c a k a y n a ğ ı olan t o p r a ğ ı n tasarrufu meselesini k ö k ü n d e n hal etmek için h ü k ü m e t c e z r î b i r karar ver mekten ç e k i n m e d i . Fakat bu sefer zaten h o ş n u d s u z l u k l a r ı n ı a ç ı k ç a belli eden a ğ a l a r ı n mukavemeti b a ş g ö s t e r d i . H ü k ü m e t , Bosna m ü s l ü m a n beylerinin i s y a n ı n ı u n u t a m a z d ı . K a r a r l a r ı n t a t b i k i n d e daha fazla İsrar ederse bu sefer b a ş k a b i r isyanla u ğ r a ş m a k zo-
r u n d a k a l a b i l i r d i . Binaenaleyh i d a r e i m a s l a h a t p o l i t i k a s ı n ı tutmak z a r u r î i d i . İşte İ m p a r a t o r l u ğ u n b ü n y e s i icabı her sahada o l d u ğ u g i b i içtimaî sahada da kendini g ö s t e r e n bu i d a r e i m a s l a h a t ç ı l ı k , bize i ç e r i s i n d e , İ m p a r a t o r l u ğ u n mukadder çöküşü sebeblerini t a ş ı y a n dikkate ş a y a n b i r durumu g ö s t e r m e k t e d i r . V i d i n isyanı genel b a k ı m d a n , içtimaî o l d u ğ u kadar mil lidir de. Asilerin b a ş l a r ı b ü t ü n Bulgaristam a y a k l a n d ı r m a ğ a çalış makta ve S ı r b i s t a n g i b i muhtar bir Bulgar b e y l i ğ kurmak gayesini g ü t m e k t e idiler, onlar d u r u m l a r ı hakikaten çetin ve isyana elve rişli olan V i d i n k ö y l ü l e r i g i b i b ü t ü n Bulgar k ö y l ü kitlelerini ar k a l a r ı n d a n s ü r ü k l i y e c e k l e r i n i u m u y o r l a r d ı . G e r ç e k t e n isyan s ı r a s ı n d a y a y ı l a n haberler b ü t ü n Bulgarlar a r a s ı n d a heyecan u y a n d ı r m a k t a i d i . İ s y a n ı n umumiyetle Tanzimat tarihi b a k i m ı n d a n önemli neticelerindek b i r i de, h ü k ü m e t i n aynı tarihlerde, i d a r î s a h a d a aldığı bir t a k ı m yeni İslâhat k a r a r l a r ı d ı r . Meselâ b ö y l e c e b ü t ü n İ m p a r a torluk dahilinde valilerin mahallî meclisler k a r ş ı s ı n d a salâhiyetleri genişletilmiş, Bosna ve V i d i n g i b i b i r toprak aristokrasisinin ha kim o l d u ğ u yerler sıkı b i r ş e k i l d e merkeze b a ğ l a n m ı ş ve neticede bu tarih, T a n z i m a t ı n İ m p a r a t o r l u ğ u m e r k e z î l e ş t i r m e p o l i t i k a s ı b a k ı m ı n d a n da m ü h i m bir t a r i h o l m u ş t u r . Nihayet son olarak işaret edelim k i ç ı k a r ı l a n hattı h ü m â y û n l a r ve n i z â m n â m e l e r ü z e r i n d e y a p ı l a n incelemeler, bizi Tanzimat t a r i hinin i ç e r i s i n e ulaştırmaz; T a n z i m a t ı h a k i k î olarak ancak onun, İ m p a r a t o r l u ğ u n t ü r l ü b ö l g e l e r i n d e her t ü r l ü h u s u s î ş a r t l a r l a k a y n a ş a r a k meydana ç ı k a n canlı v a k ı a l a r ı n d a g ö r e b i l i r i z .
110
111
VESİKALAR
I
Vidin S a n c a ğ ı Bulgar r e a y a s ı kullarının arzıhali tercümesidir
1
"Şevketlû â m m e y e merhametlû Padişahımız efendimiz lerinin
atabe-i (<^) aliyye-i
daraet-meal-i ( J l . c^\^>)
mülâkânelerinin
türâbına
hazret arzıhâl-i
fakiranemiz budur ki, avatıf-ı ( ^ 1 ^ . ) aliy
ye-i âlemşümûl-i şahanelerinden Rusçuk ye Ziştovi ve sair
Vidin
S a n c a ğ ı civar kazalarının fukarası karagümrük tazyikâtından tahlisine
terahhum
sancağımızın
buyurdukları
misillû
zikrolunan
Karagümrük
ahalisi kullarını ziyade tazyik ve iz'ac etmekle cüm-
mizin fakr u dücret-i ( c j?)
haline bâdî olup ş ö y l e ki m e ' v a ( l / L ) ve
mesken-i fakiranemizden bir saat mesafeden on kuruşluk ş e y ihraç ve naklinden ve gümrüksüz bir k ı y y e
rûgan-ı
sade
ihracından
v e y â h u t idhalinden memnû ve bu gümrük rüsumatı ancak senede on bin kuruşa bâliğ iken biz kulları mahsulatımızı bir karyeden karyeye ihraç ve idhal ile bey u şirâ (\ ^-z
^
öbür
) edemediğimizden
nice hasar ve ekdâre duçar olmaktayız. Binaenaleyh plşgâh-i taht-ı âli baht-ı rriülûkânelerinden tazarru (
)
ve istişfak-ı abîdânemizdir ki
mezkûr Karagümrügün bâr-ı tahammülgüdazından bu kullarının dahi tahlisi ile ihya ve olveçhile istidâme-i
avâm-ı ömr
ketleri ve her nevi âda-i ( Jjuil) Devlet-i Aliyyelerinin duasına âminen
ve sâlimen
makhûriyeti
müdavemetimize müsaade-i
padişahaneleri bidiriğ ve seza buyrulmak
âliyye-i
babında eıtır ü ferman
hazret-i mert leh-ül-emrindir deyu masturdur.,, 1
ve fer ü ş e v
Arş. 40-1, I. 265, 3 Zilhicce 1266, melfuflarından.
VESİKALAR 116
TANZİMAT V E B U L G A R
II 1
K o n t Nesselrode ) t a r a f ı n d a n Rusya m a s l a h a t g ü z a r ı T i t o f c â n i b i n e v a r i d olan t a h r i r a t - ı mahremane 2
" B u l g a r l a r ı n f e s a d a t ı n a dair U m û r - ı H a r i c i y e Nezaretiyle se faret beyninde v u k u b u î a n ifadat ve izahatı havi v a r i d olan tahri ratınızı İ m p a r a t o r c e n a p l a r ı n a arz ve t a k d i m eyledim. T a h r i r a t - ı m e z k û r e mealiyle S a r ı m e f e n d i hazretleri t a r a f ı n d a n size mahre mane verilmiş olan m ü z e k k i r e müfadı ( j l u ) İ m p a ı a t o r - ı m ü ş a r ü n i l e y h c e n a p l a r ı n ı n m a l û m u o l d u k t a kendi n i y y â t - ı s a h î h a s ı n ı Devlet-i âliyyenin t a k d i r b u y u r m a k t a o l d u ğ u ve Memalik-i M a h r û s a - i Mülûk â n e l e r i n i n a s a y i ş ve istirahat-i halini mucip olabilir kâffe-i husustta Rusya Devletinin muavenet-i halisanesine istinad olunduğunu ve etraftan v a k i olan ilkaat-ı b e d h â h a n e y e havale-i sem'-i itibar b u y r u l m a d ı ğ ı n ı kemal-i mahzuziyetle m ü ş a h e d e eylemiştir. Bu hususta t a r a f ı n ı z d a n m ü ş a r ü n i l e y h S a r ı m efendi hazretlerine ita olunan ve k o n t D r o n ç o f caniplerinden tarafınıza v u r û d eden 3
4
ihbarat ile tasdik o l u n m u ş olan t e m i n a t - ı k a t ' i y y e d e n sonra, e g e r ç i B u l g a r l a r ı n e y a l â t - ı cenubiyemizle teatisine i b t i d a r eyledikleri m ü n a s e b â t - ı hafiyyeden d o l a y ı Devlet-i A l i y y e n i n daha b a z ı mertebe vesvese ve e n d i ş e s i o l d u ğ u halde kendisini tekrar temin z ı m n ı n d a bir miktar ilâve-i k e l â m a i b t i d a r olunur: Ş ö y l e k i filhakika müşa r ü n i l e y h S a r ı m efendi hazretlerinin salif-üz-zikr m ü z a k e r e d e İ m p a rator c e n a p l a r ı n ı n ihlâl-i emn ü a s a y i ş - i âlemi mucip olacak b i l c ü m l e ahval ve k e y f i y y a t ı n d ü ş m a n - ı kavisi o l d u ğ u n u ifade eyle melerinde h a k l a r ı olup zira İ m p a r a t o r - ı m ü ş a r ü n i l e y h cenapları memalikinde bu misillû t e ş e b b ü s a t ı n ş e d î d e n men ü tahzirine müsaraat o l u n a c a ğ ı d e r k â r d ı r , ve Basarabya z a b i t a n ı Devlet-i A l i y yenin b i l v a s ı t a v a k i olan davet ve iltimas-ı â l i s i n e intizar etmiye1
Rus hariciye nazırı. Arş. 4-1, İ. 3, 18 cemaziyülevvel 1258, melfuflarından. Çar I. Nikola (1825-1855). İbrahim Sarım (Paşa)( 1801-1854), elçilik, Meclis-i Valâ azalığı gibi muhte lif memuriyetlerden sonra 1841 senesi sonlarında Hariciye Nezaretine getirilmiş, 1843 e kadar bu mevkide kalmıştır. Yukardaki vesika onun bu nazırlığına rast lamaktadır. Sarım (Paşa) muhtelif mühim memuriyetlerden" sonra nihayet bir aralık (1848 Nisan-Ağustos) sadrazamlık da yapmıştır . 2
3
4
117
MESELESİ
r e k a h z ü girft olunan Bulgarlarla m ü n a s e b â t - ı hafisi o l d u k l a r ı m e ş k û k olan k a l î l - ü l - a d e t e ş h a s h a k l â r ı n d a t e d a b i r - ı ihtiyatiye-i d i k k a t ve basirete mübaşeret eylemiş o l d u k l a r ı n d a n bu cihetle Devlet-i A l i y y e n i n dilhâh-ı âlisi tarafımıza i ş ' a r olunmazdan evvel icra o l u n m u ş ve bundan b ö y l e az ç o k m e ş k û k bulunan e ş h a s h a k l a r ı n d a dahi bir usûl-i nezaret-i k â m i l e vaz' o l u n m u ş isede İmparator-ı müşarünileyh cenapları Devlet-i A l i y y e h a k k ı n d a d e r k â r olan h a y ı r h a h l ı ğ ı i k t i z a s ı n c a işbu tedabire kanaat et meyip Ceneral Duhamel ( J - ' k j - ) in Memleketeyne azimetinde Bulgarlar t a r a f ı n d a n oralarda i k a m a çalışılmakta olan ve cemiyet-i ifsadiyeler m e m u r l a r ı taraflarndan tahrik ve ikdam olun d u ğ u ' azade-i ş e k ve iştibah bulunan f e s â d a t a sarf-ı efkâr-ı d i k k a t eylemesi k e n d u y a mahsusan tavsiye ve s i p a r i ş olun m u ş o l d u ğ u n d a n ceneral-i mumaileyhin v a k i olacak tahkikatı nın m ü ş a h e d e - i semere-i hasenesi m e ' m û l u m u z olup d e r û n - ı Memâlik-i Mahrûsa-i Mülûkânede îka-ı fesâdâta çalışmakta 5
olan k e s â n ı n m e s a î ve gayretlerini ç ü r ü t m e k ü z e r e ne m a k û l e esbab ve vesaile t e ş e b b ü s o l u n m a s ı lâzımgeldiği t a h k i k a t - ı mezk û r e d e n Devlet-i A l i y y e n i n m a l û m - ı âlîsi b u y r u l a c a ğ ı d e r k â r ise de mamafih B u l g a r i s t a n ' ı n sulh ve a s a y i ş - i hali, sekene ve ahalisi nin himayet ve s ı y a n e t i ve z a b i t a n - ı memleket t a r a f l a r ı n d a n hak l a r ı n d a zulüm ve t a a d d î v u k u a gelmemesi z ı m n ı n d a taraf-ı Dev let-i A l i y y e ' d e n b a z ı tedabir-i ş e d î d e ve m ü e s s i r e y e t e ş e b b ü s olun m a d ı k ç a hasıl o l a m ı y a c a ğ ı n ı ketm e t m i y e c e ğ i m i z d e r k â r olup, zira tarafımıza v a r i d olan ihbarata nazaran Bulgaristan r e a y a s ı y l a Bosna Eyaleti r e a y a s ı h a k l a r ı n d a gerek k ü ç ü k memurlar ve gerek ehl-i İslâm ile A r n a v u t l a r t a r a f ı n d a n yeniden bir takım mezalim ve taaddiyat v u k u a gelmekte olarak g e r ç i Devlet-i A l i y y e n i n h ü s n - i n i y y e t - i seniyyesine zerre kadar iştibahımız y o ğ i s e de alelitlâk Memâlik-i M a h r û s a - i Osmaniye'de bulunan hırıstiyan sekenesi beyninde a s â r - ı n a h o ş n û d î ve m u â d â t ı n ref ü izalesi z ı m n ı n d a kendi evamir-i seniyyesinin kâmilen icrası a r z û k e r d e - i halisanemiz o l m a ğ l a işbu ifadatı V ü k e l â - i S a l t a n a t - ı seniyeye t e b l i ğ ile v ü k e lâyı m ü ş a r ü n i l e y h i m h a z e r a t ı n ı n ifadatı m e z k û r e d e Rusya Devletinin S a l t a n a t - ı Seniyyeye ibraz ve izhardan halî o l m a d ı ğ ı h u l û s ve muhadenetine bir delîl-i c e d î d m ü ş a h e d e b u y u r a c a k l a r ı n ; me'mul etmekte o l d u ğ u m u z u ifade ederiz.,,
118
TANZİMAT V E B U L G A R
MESELESİ
III Fransa Umur-ı hariciyesi t a r a f ı n d a n 1849 senesi k â n u n u sanisinin alafranga on altısı tarihiyle v a r i d olan t a h r i r a t ı n h ü l â s a s ı tercümesi "Bahis S ı r b i s t a n ve Bulgaristan ve Bosna havalisine gelince m e ş h û d o l d u ğ u n a g ö r e Devlet-i A l i y y e y i belki ihafe etmiş olan muhatara şimdiki halde A v u s t u r y a l û memalikinden n e ş ' e t etmeyip belki bu ü ç eyaletlerin yine kendilerinden ve bir de o r a l a r ı n isya na i s t i d a d l a r ı n d a n istifadeye fırsatbîn olan -Rusyalû tarafından olmak lazımgelir. Bu ahval ü z e r i n e Devlet-i A l i y y e ' n i n d i k k a t i n i c e l b e t m e ğ e cenabınızı memur e y l e d i ğ i m s ı r a d a havali-i m e z k û r e ahalisinden olan hırıstiyanların m e v a d d - ı ş i k â y e t l e r i n i n istimaı (>C-I) ile bir mukaddeme-i h o ş n u d î irae olunarak ve m ü m k ü n mertebe mu h a t a r a n ı n ö n ü a l ı n m a s ı hususuna Devlet-i A l i y y e y i sevk ve t a h r i ş eylemenizi tavsiye etmiştim. Bu n e s â y i h i m i z dahi m ü c e r r e t k e n d i menafii h a k k ı n d a d e r k â r olan sa'y ü gayretimizin â s a r ı demek o l u p hatta devlet-i A l i y y e ' n i n ilkâatı tesiratı ile M ü s y o Fabri ( i i / * ) ye iş'arınız olan m ü t a l e a t , Devlet-i A l i y y e n i n ez-her cihet ( ^ . ^ ^ j l ) zeval ve inhilâline b ü t ü n b ü t ü n muhalif olan politikamızı m u maileyhe ihtar etmiştir.,, IV 6 ş a b a n 1266 t a r i h i y l e
2
Aleksandr bey t a r a f ı n d a n v a r i d tahrirat .
olan
3
"Marûz-ı ç a k e r l e r i d i r k i , S â y e b a h ş - ı atıfet ve i k b a l b u y u r d u k l a r ı V i d i n k a z a s ı n ı n ( * . j ^ i l j ) tabir olunur kura r e y a s ı ile B e l g r a d c ı k k a z a s ı r e a y a s ı t a r a f ı n d a n b a z ı mertebe serzede-i zuhur olan u y g u n s u z l u k l a r ı n d a n naşi ç e n t nefer ehl-i İslâmı idama ibtidar ve fırka fırka olup bir fırka mezb û r B e l g r a d c ı k kalesini muhasara ve b i r fırkası dahi V i d i n ' e bîr 1
2
3
Arş. 14-1, İ. 46, 29 Rebiyülevvel 1265, melfuflarından. 17 Haziran 1850. Arş. 24/ 2, İ. 66, 9 Ramazan 1266, melfuflarından.
119
VESİKALAR
b u ç u k saat mesafede v a k i ( <~iyr ) karyesi c i v a r ı n d a içtima' ile A k ç a r derbendini kesmek niyet-i k â z i b e s i n d e b u l u n d u k l a r ı n d a n b a ş k a Sırplû t a r a f ı n d a n kendilerine muavenet o l u n a c a ğ ı n ı b i r ta kım t ü r r e h â t - ı k e l i m â t ı n n e ş r i n e ictisar ettiklerinden b i l m ü b a h e s e h a s b - e l - c ı v a r i y e icra-ü muhabere ile bu babda olan m a l û m a t - ı bend e g â n e m bu veçhiledir, ve S ı r b ı y a t a r a f ı n d a n bazı k e n d u y u b i l mez ve n i k ü bedi farketmez makuleleri b u n l a r ı n içlerine g e l m i ş m i d i r ve o makule e ş h a s firar ile u s s a t - ı merkumeye dehalet ve icra-i mefsedetlerine muavenet (de) bulunan var m ı d ı r ve o l d u ğ u takdirce men' ü d e f o l u n m a l a r ı hususuna t a k a y y ü d a t - ı k â m i l e iyfa k ı l ı n m a k ü z e r e hudutta bulunan kazalar n a ç a l n i k ( j J ^ ) l a n y l a m e m u r î n - i saireye sûy-i â c i z î d e n t e n b i h a t - ı ektdenin i c r a s ı y l a keyfiyyetin ber vech-i izah s a v b - ı sami-i h i d î v a n e l e r i n e iş'ar ve icra-i levâzım-ı muhabereye sarf-ı v u s ' u iktidar o l u n m a s ı hususuna dair bu kere 5 ş a b a n 66 tarihiyle r e s î d e - i dest-i tazim olan t a h r i r a t - ı d â v e r a n e l e r i müfad-ı ü b b e h e t - i t i y a d ı ( J L P I ^ I J L L . ) malûm-ı a b î d a nem o l m u ş ve rehîn-i ilm-i âlî-i â s a f a n e l e r i b u y r u l d u ğ u ve akdemce s a v b - ı s a v a b - n ü m a y - i hidivanelerine ^ l i - l ^ ^ ) ba tahrirat-ı mahsusa ifade ve beyan k ı l ı n d ı ğ ı ü z e r e u s s a t - ı merkume tara fından bulunan ve bu taraftan olan hiç bir kimesnenin g e ç e m e m e s i hus u s a t ı n a mezid itina ve d i k k a t k ı l ı n m a k ü z e r e hudutta v a k i kazalar naç a l n ı k l a r ı y l a m e m u r î n - i saireye taraf-ı i h t i s a s k â r î d e n t e n b i h a t - ı e k î d e bil-icra sınır b a ş l a r ı n d a olan k a r a k o l l a r a i s t i h k â m a t - ı lâzıma verilmiş ve keyfiyet bundan evvelce mahsusan i h r a ç olunan tatar vesatetile h a k i p â y - i v a l â y - i â s a f a n e l e r i n e beyan ve i ş ' a r kılındığı ü z e r e bundan b ö y l e dahi olvechile i k d â m a t ve i h t i m â m a t - ı kâmilenin i c r a s ı n d a bir v e ç h i l e kusur o l u n m ı y a c a ğ ı d e r k â r b u l u n m u ş t u r . S ı r b ı y a tara fından b a z ı kenduyu bilmez makulelerinden vak'a-i m e z b û r e n i n hîn-i t a h a d d ü s ü n d e n evvel ve sonra b i r kimesnenin firar y o l l u veyahut p a ş o ş ile olhavaliye g i d i p g i t m e d i ğ i ç a k e r - i istikametperverlerice m e c h û l olmak ve n a ç a l n ı k l a r t a r a f l a r ı n d a n dahi buna dair bir g û n a iş'arat v u k u bulmamak cihetile b i r m a l û m a t kesb o l u n a m a m ı ş ise de s a v b - ı sami-i m ü ş i r î l e r i n e b i r taraftan haber verilmiş veya g ö r ü l m ü ş o l d u ğ u takdirce levazım-ı taharrinin iyfa1
2
1
2
Kaza müdürleri. Sırpça pasaport demek.
1
120
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
sıyla ahz u girift olunarak sûy-ı â c i z î d e n suale hacet b ı r a k ü m ı yarak h a k k ı n d a t e r e t t ü p edecek m u a m e l â t - ı cezaiyenin icrası menût-ı rey-i âli-i d â v e r i l e r i b u l u n m u ş o l d u ğ u n d a mukteza-i şîme-i kerîme-i m e h a m - â ş i n a î ( J l i i T ve reviyyet-i müselleme-i m ü n 'imaneleri ü z e r e iktizasının icrası hususuna himmem-i âli-i d â verileri ş a y a n buyrulmak b a b ı n d a . , , V F e r i k a n - ı kiramdan bu d e f a memuriyet-i mahsusa ile V i d i n canibine izam buyrulacak Rıza P a ş a hazretlerine t a l i m a t - ı seniyye m ü s v e d d e s i 1
" Ferik-i m ü ş a r ü n i l e y h hazretleri bu kerre V i d i n eyaletinde bazı' k u r â r e a y a s ı t a r a f l a r ı n d a n zuhura g e l m i ş olan h a r e k â t - ı isyaniyenin s ü r ' a t - i indifaı e s b a b ı n ı n istihsal ve istikmaline memur o l d u ğ u n d a n kendisine mukaddeme-i m a l û m a t olmak ü z e r e işbu vak'anın mahallinden iş'ar olunan hal ve keyfiyetile buraca ittihaz olunan tedabir beyan olunup bunun ü z e r i n e kendisi t a r a f ı n d a n ittihaz olunacak tedabir ve usûlün e s a s ı n a dair bazı ihtarat i c r a s ı y l a müteferriat-ı memuriyeti kendisinin ,dirayet ve reviyyet-i m a l û m e sine havale olunur. V i d i n valisi atûfetlû P a ş a hazretleri tarafın dan en ibtida vukubulan iş'ara nazaran V i d i n c i v a r ı n d a k â i n Sah ra nahiyesinde bazı kariyeler r e a y a s ı m ü s a l l e h a n t e c e m m ü ve ta h a ş ş ü t ederek i k i nefer ehl-i islâmı ve bir zabtiye neferini d a r p ve cerh edip sebeb-i hareketleri a n l a ş ı l m a k ve telif ve teminlerile cemiyetlerinin d a ğ ı t ı l m a s ı n a ç a l ı ş m a k ü z e r e b a z ı adamlar g ö n d e rilmiş ve V i d i n ' e on saat mesafede k â i n B e l g r a d c ı k k a z a s ı n ı n bazı k u r â s ı r e a y a s ı dahi bunlar g i b i ilân-ı isyan ederek kaza-i m e z k û r c i v a r ı n d a t e c e m m ü ile ahali-i memleket B e l g r a d c ı k kasa b a s ı kalesine k a p a n ı p b u n l a r ı n dahi ahvalini ve istediklerini an lamak üzere memurlar g ö n d e r i l m i ş olup sonradan gelen tahrirat meallerine g ö r e g ö n d e r i l m i ş adamlar reaya-i merkumeyi m ü s e l l a h olarak Balkanlar içinde m ü c t e m i ve m ü t e h a ş ş i d bulup k e n d i lerine icra olunan n e s â y i h ve t e b l i g a t ı isga etmeyip g ü y a sebeb-i hareketleri m ü r e t t e b a t - ı mîrîyelerinin a ğ ı r o l m a s ı keyfiyeti isede (
1
Arş. 20-2, İ. 17, 16 Şaban 1266, meflûflarından.
VESİKALAR
121
daha ziyade t e c e m m ü ve t a h a ş ş ü d ederek onun ü z e r i n a b e y a n - ı hal edeceklerini ifade ederek daire-i isyan ve h a r e k â t ı tevsi için sair k u r â ahalisini cebren ve kerhan kendilerine ittiba ettirmekte ve bu hal ile b a z ı t u r u k ve meâbiri L.«_j J » veDersaadet caddesi olan A k ç a r t a r i k i n i kat' ü sedd ile ü z e r l e r i n e u ğ r a y a n ve ellerine d ü ş e n kimseleri soyduktan sonra habs ve tazyik eylemekte o l d u k l a r ı velhasıl m a s l a h a t ı n i b t i d a s ı b i r k a ç kariye ahalisinin ş ö y l e c e hareketi s e r k e ş a n e leri g i b i g ö r ü n ü y o r k e n sonradan madde ehemmiyet kesb edip daire-i i s y a n ı n b a z ı mertebe t e v e s s ü ü ile bir b a ş k a renk aldığı a n l a ş ı l m a k t a dır ; evvelki i ş ' a r d a maslahat hafifçe g ö s t e r i l m i ş ise de b ö y l e ş e y l e r d e usul-i i h t i y a t î y e y e kemalile riayet olunmak icab-ı halden o l d u ğ u n a binaen mahallince ittihaz kılınmış olan tedabirin etraf lıca t u t u l m a s ı vesair taraflardan muavenet ve m ü z a h a r e t e m ü s a raat o l u n m a s ı y l a beraber her yerde dahi m ü t e b a s s ı r a n e ve m ü t e y a k k ı z a n e hareket k ı l ı n m a s ı için v e s â y a ve t e n b i h â t - ı lâzime irsal ve t e b l i ğ o l u n m u ş , m a s l a h a t ı n sonraki i f a d â t t a n m ü s t e b â n olan ehemmiyetine nazaran tedabir-i m e ş r û h a n ı n daha v ü s ' a t l i ve kuv vetli t u t u l m a s ı n a lüzum g ö r ü n m ü ş velhasıl hadise-i m e r k û m e n i n s ü r ' a t - i indifaı için her türlü vesâil-i k a v i y y e ve s e r î a y a t e v e s s ü l o l u n m a k l ı k i c a b e t m i ş o l d u ğ u n a ve bu dahi ehl-i isyanı s ı n d ı r a c a k ve korkutacak kuvve-i m u n t a z a m a n ı n ş e v k i y l e hasıl o l d u ğ u n a b i naen elân V i d i n ' d e bulunan bir tabur a s â k i r - i nizamiye-i ş a h a n e den maada Silistre'de bulunan piyade taburunun m ü m k ü n olursa Tuna tarikile, o l m a d ı ğ ı halde berren seyr-i serî ile V i d i n ' e azimet eylemesi ve R u s ç u k ' t a bulunan s ü v a r i a s â k i r - i nizamiye-i c e n â b - ı m ü l û k â n e dahi acele yine V i d i n canibine azimet edip B a b a d a ğ ' ı n da bulunan s ü v a r i alayı dahi bunun y e r i n i tutmak ve sonra ne emrolursa ona g ö r e hareket eylemek ü z e r e Ruscuk'a d o ğ r u gel mesi ve B ü k r e ş ' t e bulunan asâkir-i nizamiye-i hazret-i ş a h a n e d e n bir tabur piyade ile Y e r k ö y ü ' d e bulunan t o p ç u b ö l ü k l e r i n d e n dahi bir b ö l ü ğ ü kezalik s ü r ' a t - i seyr ile V i d i n p i ş g â h m d a bulunan K a lafat k a s a b a s ı n a g i d i p T u n a ' y ı g e ç m e k ü z e r e b e r û d e n v a k i ola cak ifade ve i ş a r e t e b a k m a s ı ve buradan i k i tabur piyade a s â k i r - i hazret-i ş a h a n e dahi V a r n a ve ondan Ş u m n u tarikile V i d i n ' e g ö n d e r i l i p ve Ş u m n u ' d a bulunan t o p ç u b ö l ü ğ ü n ü n dahi hemen hareket ve m ü m k ü n mertebe s ü r ' a t ederek V i d i n ' e yetişmesi veri len karar i k t i z a s ı n d a n olup b u n l a r ı n k u m a n d a n l a r ı n a icap eden v e s â y a ve talimat derhal g ö n d e r i l m i ş t i r . Ferik-i m ü ş a r ü n i l e y h i n
122
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
memuriyeti i k i dereceden ibaret olup evvelkisi hareket-i v a k ı a n ı n mebde' ve menşeini tahkik ve istiknah ile z u h û r u e s b a b ı n ı n s ü r ' at-i indifama bakarak bununla ve sair tarikle icra-i temin ve te'lif edip hadise-i m e z k û r e y i kan d ö k ü l m e k s i z i n ve vesâil-i ş e d i d e y e m u h t a ç o l m a k s ı z ı n tedabir-i maneviye ve usûl-i h â k i m a n e ile d e f e y l e m e ğ e ç a l ı ş m a k ve ikincisi dahi bu t a r i k - i rıfk u m ü l â y e m e t l e husul-i matlap m ü m k ü n olmaz ise n â i r e - i ihtilâlin sair yere sira yet etmeksizin derhal b a s t ı r ı l m a s ı mecburiyetine mebni muamele-i cebriyeye zaruret ilca eder ise ,cem ü tahaşşüt edecek kuvve-i nizamiyenin icabına g ö r e sevk ve imaline b a k m a k t ı r . Bu cihetle m ü ş a r ü n i l e y h buradan hareketle Varna'ya ç ı k ı p kemal-i s ü r a t l e bir gür, evvel Vidin'e y e t i ş m e ğ e azimet ederek v u s û l ü n d e V a l i P a ş a hazretlerinden vesair e r b a b - ı vukuf tan şu vak 'anın sebeb ve m e n ş e i ne o l d u ğ u ve ne renk ve r e v i ş te b u l u n d u ğ u bil-etraf tahkik olunduktan sonra ihtimal-i a ğ l e b d i r k i asıl taraf-ı Devletten gelen tekâlif-i m û t e d i l e d e n değil, bazı k ü ç ü k m e m u r l a r ı n veyahut kendilerini çiftlik ve arazi (sahibi) addeden kimselerin ve bazı mültezim g ü r û h u n u n t a a d d i y a t ve mezalim-i v a k ı a l a r ı şu u y g u n s u z l u ğ u n h u d û s u n a sebebiyet v e r m i ş o l m a s ı y l a bunlara cezm hasıl olur ve her ne kadar şu surette hareketleri cihetiyle m ü t t e h i m o l d u k l a r ı d e r k â r ise de d i ğ e r taraf tan dahi m a ğ d u r ve mazlum o l d u k l a r ı t e b e y y ü n eder ise t u t t u k ları y o l u n şerait-i raiyyet ve mutavaata ne derecelerde m ü b a y i n o l d u ğ u ve bu tarikle hiç bir ş e y e vasıl o l a m a y ı p bilâkis d u ç a r - ı u k û b â t ve m ü c a z â t o l a c a k l a r ı kendilerine tefhîm ve daire-i itaat ve teslimiyete girerek bir g û n a ş i k â y e t l e r i var ise t a r i k - i m e ş r u u ile arz ettikleri halde â l e m e mebzul olan ni'met ve şefkat ve m a ' delet-i hazret-i ş e h i n ş a h î d e n temamiyle h i s s e y â b o l a c a k l a r ı ve o makule me'zalim riezd-i â l î d e bir v e ç h i l e i ğ m a z olunur şey o l m a d ı ğ ı n d a n t a h k i k a t - ı lâzimenin i c r a s ı y l a e s b a b - ı refah ve saadet-i hallerinin istihsaline b a k ı l a c a ğ ı gûş-ı h u ş l a r ı n a lâyıkıyla t e l k i n olunarak tatmin-i k a l b ü e f k â r l a r ı n a sebeb olacak teminat ve nesâyih ve i h t a r â t tebliği akdem-i tedabirden olmasıyla bunun için derhal reaya-i m e r k û m e n i n c e m i y e t g â h ı n a bir söz anlar adam g ö n d e r i l i p veyahut i ç l e r i n d e n b a z ı kabil-i hitap o l a n l a r ı g e t i r t i l i p t a h k i k - i ahvalleriyle ş i k â y e t - i v a k ı a l a r ı m a k r û n - ı hakikat ise icra-i ma'delete ve evvel emirde nasihata memur o l d u ğ u n u ve s ö z d i n lemezler ve t a r i k - i m ü s t a k i m - i mutavaata girmezler ise maiyetine
VESİKALAR
123
verilmiş olan k u v v e - i kâfiye-i askeriye ile kendilerini v u r m a ğ a ve tedib e y l e m e ğ e mecbur o l a c a ğ ı n ı lisan-ı m ü n a s i b ile tahriren veyahut şifahen t e b l i ğ ve beyan ile hem g ö s t e r e c e k ve hem de korkutacak sözler ile teskin-i e z h a n l a r ı n a himmet, velhasıl tayin olunan k u v v e - i askeriyenin imaline hacet k a l m a k s ı z ı n yalnız ka raltısı ile şu hareketin def ' i e s b a b ı n a her suretle sarf-ı makderet oluna. Me'mûl o l d u ğ u ü z e r e bunlar icra olunacak nesayihin ve g ö s t e r i l e c e k t e h d i d â t - ı . lisaniyenin teşiratı ile yola yattıkları ve terk-i silâh ederek arz-ı mutavaat eyledikleri halde şikâyet-i va k ı a l a r ı s e m ' - i hakkaniyet ile dinlenilip ve her g û n a tahkikat icra olunup bunların h a k k ı n d a her ne y ü z d e n olur ise olsun mahallince bir t ü r l ü zulüm ve taaddi v u k u u anlaşılır ise hakikat-i halin bu tarafa bildirilmesine musaraat kılına. Hilâf-ı melhûz olarak reaya-i merkume icra olunacak nesayih ve ihtaratı k a b u l etmeyip ve cemiyetlerini dağıtmayıp merkez-i isyanda duracak olur ise olhalde bizzarure bazı mertebe irae-i kuvvete ihtiyaç g ö r ü n e c e ğ i n d e n a r t ı k b u n l a r ı n mik t a r ı n a g ö r e a s â k i r - i memurenin cümlesi t e c e m m ü ve t a h a ş ş ü t et mesine intizar olunmak mı lâzım gelir, yoksa m i k d a r - ı kâfîsiyle kuvve-i mahalliye birleştiği vakit ü z e r l e r i n e gidilmek mi icab eder, hal ü m a s l a h a t ı n tayin e d e c e ğ i tarikle hareket olunmak farîzedendir. Şu kadar k i u s s â t ı n k a l a b a l ı ğ ı ziyade, sevk olunacak asker derece-i k â f i y y e d e o l m a d ı ğ ı halde kendilerini hatar ve teh likeye koymak demek olup bu ise hiç bir veçhile caiz o l m ı y a c a ğ ı misillû işbu hal-i isyana meydan verilir ise daha k u v v e t b u l m a s ı ve allah etmesin etrafa dahi sirayet eylemesi m ü l â h a z a s ı dahi der piş olunmak l â z ı m g e l e c e ğ i n d e n bu i k i d a k i k a y ı tevfik ederek ve icra olunacak tedabir ve h a r e k â t - ı askeriyeye pek ziyade d i k k a t edilerek m a s l â h a t ı n semt-i s ü h û l e t i b u l u n m a s ı yani silah k u l l a n m a ğ a hacet getirmiyerek yalnız n ü m a y i ş - i a s k e r î ile tahvif edile rek ve k a r a l t ı g ö s t e r i l e r e k bununla cemiyetlerinin t e f r i k i için i b raz-ı meâsir-i reviyyet ve fetanete fevk-el-gaye sarf-ı m e s a î ve gay ret oluna ve zaruret-i sahihe haline m ü n h a s ı r olarak irae ve imal-i kuvvete ihtiyaç g ö r ü n d ü ğ ü halde yine usul-i rıfk u m ü l a y e m e t el den b ı r a k ı l m a y ı p ziyadesile m e r h a m e t k â r a n e olunmak ve bazı seb ü k m a ğ z a n ı n eser-i t e s v i l â t ı a l t ı n d a hareket e y l e m i ş olan aceze-i ahalinin hasar g ö r m e m e s i n e ve lüzumsuz olarak ferdin burnu ka rt a m a m a s ı n a kemalile d i k k a t k ı l ı n m a k ve birde hey'eti isyaniyede
124
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
bulunanlara icra olunacak nesayih tesir etmeyip de maslahat k u v ve-i cebriye imaline d a y a n d ı ğ ı halde asakir-i nizamiye-i Hazret-i Ş a h a n e n i n kâffe-i h a r e k â t ı usul ve k a v a i d t a h t ı n d a bulunarak yal nız harbce vezaif-i zimmetlerini icra ile y ü z l e r i n d e n zararı m ü e d d i bir keyfiyet zuhura g e l m i y e c e ğ i m ü s e l l e m isede faraza ahaliden bazıları bu h a r e k â t - ı h a r b i y e y i z u u m l a r ı n c a z a m a n - ı fırsat ittihazıyla onlar dahi bir koldan reaya ü z e r i n e h ü c u m etmek y a ğ m a ve istirkak g i b i ş e y l e r e t e s a d d î eylemek vadilerinde bazı halât vukua gelecek olur ise bunun netayic-i vahime ve m u z ı r r a s ı he saba gelmez olmasiyla bu s ı r a l a r ı n dahi h ü s n - i idaresine b a k ı l m a k f a r î z e d e n d i r . B a l â d a tahrir ve beyan kılındığı veçhile şu hareket mahallince b a z ı t a a d d i y a t ı n eser-i müellimi o l a s ı melhuz isede b a z ı tarafların iğfalatı t e s i r a t ı y l a olması dahi m ü l â h a z a d a n g a y r - ı b a î d o l d u ğ u misillû b u madde yalnız orada m ü t e k e v v i n ve mahalline mahsus olup veyahat h û d a nekerde ( Ji .\J^) beru taraflar r e a y a s ı dahi ittifakda olarak bir b ü y ü k silsile-i isyaniyenin ucu olması d a h î te emmül ve t e f e k k ü r olunacak b i r ş e y o l m a s ı y l a b u babda t a h k i k a t - ı a m î k a icrasiyla şu hareketin sebeb ve m e n ş e i nedir ve b e r û taraflarla bir g û n a eser-i iştirâk var mıdır, var ise ne taraflara d o ğ r u rahatsızlık emaresi g ö r ü l ü y o r ve bunun ö n ü kestirilmesi ne esbaba mevkuftur; ş u r a l a r ı n a dahi ziyadesiyle sarf-ı efkâr oluna rak ve meselâ bu hadise e s b a b - ı mahsuseden n e ş ' e t etmiş ve bu cihetle mahallihe m ü n h a s ı r g ö r ü n d ü ğ ü halde dahi ş a y e d ç a r ç a b u k b a s t ı r ı l a m ı y a c a k yahut tedabir-i i c a b î y e yolunda tutul a m ı y a c a k olur ise yine sirayet mahzurunu ve enva' uygun suzlukları câlib o l a c a ğ ı n d a n b u r a s ı dahi h a t ı r d a n çıkarılmıyarak istihsal olunacak m a l û m a t ı n s ü r ' a t - i iysaline himmet buyrula. İşbu hareket-i isyaniyeye c ü r e t eden kariyeler S ı r b i s tan'ın c i v a r ı n d a o l d u ğ u n d a n H ü k û m e t - i S ı r b i y e mukteza-i farîza-i sadakati ü z e r e S ı r p eyaleti ahalisinin bu maddede ehl-i isyanla her g û n a m ü ş a r e k e t ve muavenetten berî o l m a s ı n a ç a l ı ş a c a ğ ı me'mul olup hatta buna dair icra-i teminat e y l e m i ş ise de mahalince m a s l â h a t a t e ş e b b ü s olunduğ-u ve hususen hareket-i askeriyeye başlanıldığı vakit bunun hilâfına olarak ö t e taraf ahalisinden ehl-i isyana ma 'nen veya maddiyen muavenet ve m ü z a h e r e t eseri g ö s terilecek olur ise olbabda Emaret-i S ı r b i y e t a r a f ı n a ifâdât-ı lâzime icrasına Ferik-i m ü ş a r ü n i l e y h mezundur; ve h u d u d - ı eyalette bulunan ahalinin etvar ve mişvarı ne surettedir ve bir g û n a eser-i :
c j
VESİKALAR
125
m ü ş a r e k e t ve muavenetleri var mıdır; b u r a l a r ı n ı tahkik ile keyfiye tin b u tarafa iş ' a r ı n a m ü s a r a a t edecektir. Ferik-i m ü ş a r ü n i l e y h gerek icra-i tahkikat ve gerek ittihaz olunacak tedabir iktizasın dan olarak taleb-i muavenet ve m ü z a h e r e t için etrafta bulunan v ü l â t ve memurin ile muhabereye mezun olup her b i r taraftan tahkik e d e b i l e c e ğ i ahvalin serian ve peyderpey bu tarafa i ş ' a r ı na ve buraca y a p ı l a c a k ve lüzûmu halinde ittihaz olunacak teda b i r - i külliyenin dahi i h t a r ı n a himmet e y l i y e c e ğ i misillû V a r n a ' d a n tâ V i d i n ' e kadar g e ç e c e ğ i yollarda dahi bizzat ahval-i reayaya medd-i nazar-ı d i k k a t eyliyerek ve m ü m k ü n mertebe tahkikat icra ederek her ne m a l û m a t istihsal eyler ise b u tarafa b i l d i r m e ğ e m ü s a r a a t b u y u r a c a k t ı r . Celb ve cem' olunacak asakir-i nusretmeâsir-i hazret-i ş a h a n e n i n saye-i m e â l î - v â y e - i c e n â b - ı ş e h i n ş â h î d e her g û n a e s b â b - ı istirahatlerinin h u s û l ü n e b a k ı p bir g û n a zaruret ve sıkıntı ç e k m e m e l e r i ve gerek esna-i rahda ve gerek t a h a ş ş ü t g â h l a r ı olan mahallerde zad u zahirelerinin v a k t ü z a m a n ı ile tedarik ve istihzarı z ı m n ı n d a her b i r tarafın m e m u r l a r ı n a vesaya ve t e b l i ğ a t icrasiyla vesâil-i istirahat-i kâmilelerinin istihsal olun m a s ı hususuna himmeti bilhassa dirayet ve gayret-i m a l û m e ve m ü c e r r e b e s i n e muhavveldir.,, VII Der-i A l i y y e d e mukim İngiltere elçisi Sir Stratford Canning c e n a p l a r ı t a r a f ı n d a n 1850 senesi A ğ u s t o s u n u n on d ö r d ü tarihi ile sefaret b a ş t e r c ü m a n ı M ü s y o Pizani'ye verilen bir k ı t ' a talimatın t e r c ü m e s i "Muahharan Bulgaristan t a r a f ı n d a serzede-i zuhur olan v u k u at-ı müteellime sahib-i insaniyet bulunan kaffe-i zul-ukûlün kalbini p ü r ı s t ı r a p ve melâl ederek h a y ı r h a h â n - ı S a l t a n a t - ı Seniyyenin kemal derece esef ve e n d û h u n u m ü s t e l z i m o l m u ş t u r . Bu bapta tarafınızdan D e v l e t l û Âlî P a ş a hazretlerine ifade ve t e b l i ğ olunan ihtarat benim t a r a f ı m d a n dahi bizzat h a k i p â y - i ülyây-i hazret-i S a d a r e t p e n a h î y e arz u takdim kılınmış olmakla Tuna sevahilinde 2
1
Arş. 33-5, İ. 585, 13 Şevval 1266,
2
Mustafa Reşit Paşa-
melfuflanndan.
126
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
bulunan İngiltere k o n s o l o s l a r ı n ı n inha ve t a h r i r a t l a r ı ü z e r i n e muahharan L o r d Palmerston c e n a p l a r ı canibinden tarafıma v a r i d ve vasıl olan b i r k ı t ' e talimnamede münderiç bulunduğu üzere h u s u s - ı mezbura dair Ingilere D e v l e t i nezdinde hasıl olan efkâr ve m ü t a l e a t V ü k e l â - i S a l t a n a t - ı Seniyyeden m ü ş a r ü n i l e y h i m a i k i zat-ı f e h a m e t - s i m a t ı n ( o ^ ^ - . U j ) m a l û m u b u y r u l m u ş t u r . K a l d ı k i zikrolunan talimnamenin yedime v u s u l ü h e n g â m ı n d a taraf-ı ahardan ahz olunan habere g ö r e evvel emirde zuhur e t m i ş olan şuriş ve i h t i l â l d e n d o l a y ı S ı r b i s t a n d a ğ l a r i y l e etraf ve c i v a r ı n a iltica eden Bulgar familyaları h a k k ı n d a m ü c e d d e d e n b i r t a k ı m sui-muamele v u kua gelip işbu vak'a-i a h î r e n i n m ü t e f e r r i a t ı n d a n olmak ü z e r e V ü k e l â - i H â z ı r a - i S a l t a n a t - ı Seniyye h a z a r a t ı n ı n m a l û m l a r ı buyruld u ğ u v e ç h i l e Devlet-i A l i y y e n i n e s h a b - ı m e r â t i b - i refîasından bulunan b a z ı memurin c â n i b i n d e n aff-ı u m u m î y e dair n e ş r ü ilân o l u n m u ş olan m e v â i d - i aleniyenin külliyen hilâfı olarak b i r t a k ı m h a r e k â t - ı menfûre ve muamele-i g a y r - ı l â y ı k a i r t i k â b olunmuştur. H a l b u k i Devlet-i A l i y y e ' n i n zîr-i d e s t a n ı bulunan ahali beyninde k a v a i d - i itaat ve i n k i y a d ı icra ve tenefize ve isyan ve tuğyana dair olan meyi ü i s t i d a d ı n hemen alâimi zuhurunda ve hususiyle b u i s t i d a d ı n ecnebiyyeden b a z ı k e s â n ı n tahrikiyle mütekevvin o l d u ğ u hakkan meznun bulundukta b u n l a r ı men' ve zecr etmeğe memurin ve m ü s t a h d e m i n - i S a l t a n a t - ı Seniyyenin istihkak ve mecburiyetleri d e r k â r idiği t a r a f ı m d a n hiç bir v e ç h i l e i n k â r olunm a y ı p V ü k e l â - i S a l t a n a t - ı Seniyye canibinden dahi b i h a k k ı n â m m e n i n menfûru bulunan v u k u a t - ı m e z k û r e t a k b i h olunarak t e k r a r zuhurunu men' etmek ü z e r e icap eden tedabiri ittihaz edecekleri vaad buyruldukca bu vaad ve takbihlerinin ihlâs ve samimiyet ü z e r e o l d u ğ u n u her veçhile teslim etmekte olduğum umûr-ı v a z ı h a d a n bulunmuş ise de zat-ı şevket-simat-ı hazret-i mülûkânenin mahz-ı rahm ü şefkat-i b i - n î h a y e s i n i m ü b î n olan m e v â i d - i celilelerinden ve v ü k e l â - i fiham h a z a r a t ı n ı n m e ş h u d ve müsellem bulunan lûtfu merhametlerinden ve irade-i nısfat-âdei zat-i hazret-i ş e h r i y a r î y e imtisalen usul-i idare-i s a l t a n a t - ı seniyyeye t a t b i k ve ilâve k ı l m a n islâhat-ı a d î d e den sarf-ı nazar olunarak z u l m ü r e n c i ş ve etvar u h a r e k â t - ı mut a a s s ı b a n e n i n kesret-i vukuundan naşi Devlet t a r a f ı n d a n himayet v e s ı y a n e t o l u n a c a k l a r ı hususunda ahalinin emniyet-i k â m i l e s i hasıl o l m a d ı ğ ı n a binaen en ziyade nâfi' olacak İslâhatın bazan bi-faide
VESİKALAR
127
ve bazan dahi muzır o l a b i l d i ğ i d e r k â r d ı r . .Kaldı k i işbu azîm u y g u n s u z l u ğ u n ç a r e s i t a ş r a m e m u r l a r ı n ı n i n t i h a b ı n d a evvelkinden ziyade d i k k a t olunarak memurin-i merkumenin nezd-i S a l t a n a t - ı Seniyyede daha ziyade mes'ul t u t u l m a s ı n d a n ve bir nevi fesad zuhurunda bunun d e f ü izalesi z ı m n ı n d a m ü c e r r e t a s â k i r - i nizami yenin istihdam o l u n m a s ı n d a n ve İ s l â m d a n o l m ı y a n z a b ı t a n ve me murinin ehl-i ırz ve m ü s t a k i m - ü - l e t v a r b u l u n m a s ı n a im'an-ı nazar buyrulduktan sonra b u n l a r ı n sıfat-ı resmiyeleVine reayet-i lâzımanın icra ve iyfa ettirilmesinden ve asi u esası m ü s b e t bulunan iştikâ ve i s t i r h â m â t a havale-i sem'-i itibar olunarak ref'i ç a r e s i n e ba k ı l m a k t a n ibaret o l a c a ğ ı v a z ı h a t t a n b u l u n d u ğ u misillû Devlet-i A l i y y e n i n d e r k â r buyrulan l u t f u merhamet ve adaletini şâibe-i ş ü p h e d e n tahlis z ı m n ı n d a muahharan serzede-i zuhur olan vukua tın e s b a b ı t e c e s s ü s ve taharri olunup v u k u a t - ı m e z k û r e n i n netay i c i olarak zuhura gelen ş e n â â t m sebeb ve m ü r t e k i b i bulunan e ş h a s ı n m ü s t a h a k o l d u k l a r ı v e ç h i l e terbiye ve tekdir b u y r u l m a s ı iktiza-i halden b u l u n m u ş t u r . Ç ü n k i Bulgar taifesinin zuhur eden kabahatleri ve d u ç a r o l d u k l a r ı z u l ü m ve taaddiyata t a h a m m ü l edememeleri e c n e b î t a r a f ı n d a n v a k i olan t a h r i k â t a imtisal eyleme leri sebebile adem-i itaat ve t u ğ y a n m a n a s ı n d a her ne g û n a etvar izharına ictira etmişler ise de bu h a t a l a r ı n ı n mukabili olarak r a h m ü ş e f k a t t e n a r î muamele-i ş e d î d e ibraz o l u n m u ş o l d u ğ u bi-iştibah bulunmakla a r t ı k m e r k u m l a r ı n giriftar o l d u k l a r ı m e s â i b - i a d î d e n i n saye-i merhamet-vaye-i hazret-i m ü l û k â n e d e tahfif ve teskinine b a k ı l a r a k ş i m d i y e kadar m ü c e r r e t havf u h a ş y e t n a z a r ı y l a teneffür etmekte o l d u k l a r ı h ü k ü m e t e fîmaba ' d (_w^) r a b t - ı kalple itimad eyle melerini müstelzim bazı tedabirin c â n i b - i Devlet-i Aliyye'den ittihaz b u y r u l m a s ı icab ederek bu tedabirin ihtiyarıyla S a l t a n a t - ı Seniy yenin hem istikrar-ı d a h i l î s i n e t a k v i y e t v e r i l e c e ğ i ve hem de ehibba-i hariciyesinin irtibat ve ihtisasları t e ş d i d olunarak â d â s ı n ı n tahatti ve t e c a v ü z e ekva ve enfa' ( ^ ü ^ s l ) bulunan vesilesinin m e h v u ifna k ı l ı n a c a ğ ı d e r k â r b u l u n m u ş t u r . K a l d ı k i bu kerre Bulgaristan t a r a f ı n d a n bazı m e b ' u s a n ı n Dersaadete v ü r u d u Eyalet-i m e z k û r e ahalisi kalbinden â s a r - ı b u ğ z u k i n i n def ü izalesine ve sekenesin den nicelerinin d u ç a r o l m u ş o l d u k l a r ı rîş-i t a h a m m ü l - g ü d â z ı n i l t i y â m ı n a bir fırsat-ı hasene idiği azade-i k a y d u iştibahtır. Binaena leyh b a l â d a b a s t u beyan olunan ihtarat ve ifadatı Vükelâ-i Salta nat-ı Seniyye h a z a r a t ı n ı n h ü s n - i m ü t a l a a l a r ı n a arz e t m e ğ i vecibe-i
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
128
zimmetimden a d d e t m i ş ve S a l t a n a t - ı Seniyyenin menafi-i a z î m e s i n i n tervici arzusuyla m e v â d - ı m e z k û r e y i halisane ve h a y ı r h a h a n e ta hattur eylemişimdir. İşte bu t a l i m a t ı n t a r a l ı n ı z d a n hem D e v l e t l û Âlî P a ş a hazretlerine ve hem de zat-î ulyây-i hazret-i sadaretpen a h î y e arz ve k ı r a a t o l u n m a s ı ve t ü r k ç e y e t e r c ü m e olunup Meclis-i Has azası h a z e r â t ı n a t e b l i ğ olunmak ü z e r e b i r k ı t ' a suretinin m ü ş a r ü n i l e y h hazretlerine t a k d i m ve ita kılınması m a t l û p ve mültemestir.,, VIII Meclis-i V â l â dairesinde a k d olunan komisyonda tanzim olunan mazbata . 1
" V i d i n hadisesinin t e k e v v ü n ü n e sebebiyyet veren ve r e a y a y ı ö y l e b i r harekete mecbur eden mezalim ve t a a d d i y a t - ı merviye her ne ise külliyen d e f i ç a r e s i n i n istihsali ile beraber bu maddenin zuhurunda ve evvelce v u k u bulan tedabir-i mahalliyenin hatiyat ı n d a sebebiyyeti o l a n l a r ı n derece-i kabahatleri t a h k i k ve t e d k i k olunmak ve o l havalinin islâh-i ahvali vesail-i lâzımesi d ü ş ü n ü l mek ü z e r e buna dair olan evrak ve reaya t a r a f ı n d a n t a k d i m k ı l ı n a n mahzarlar emr ü ferman-ı hazret-i ş e h i n ş a h î mukteza-i celîli ü z e r e Meclis-i V â l â dairesinde teşkil o l u n m u ş olan komisyona ita b u y r u l d u ğ u n d a n cümlesi k ı r a a t olunup reaya t a r a f ı n d a n ifade-i hal eylemek için g e ç e n d e g e l m i ş olan k e s â n dahi celb ile söylettirilip i ş b u vukuatta kendilerini n a z a r - ı S a l t a n a t - ı Seniyyede kabahatli g ö s teren yolsuz hareketleri ma'-el-ma'zeret ( o j J U l ^ t a h t - ı hicab ve nedamette b u l u n d u r d u ğ u halde â s a r - ı a d â l e t - i hikmet-gayet-i cihandarileri h a y a t - b a h ş - i m ü l k ü millet olan veli ni'met-i b î m i n n e t i m i z Pa d i ş a h ı m ı z efendimizin efkâr-ı m e r h a m e t - n i s â r - ı c e n a b - ı ş e h i n ş a h î l e r i icab-ı â l î s i n c e V i d i n h u s u s a t ı h a k k ı n d a bu kerre tutulan usul ve tedabir-i m a ' d e l e t k â r î ve r a i y y e t - p e r v e r î pek b ü y ü k şefkat ve a t ı fet o l m a s ı y l a ve hazine-i celilenin m ü r e t t e b a t ı olan v e r g i ve cizye emvali hadd-i itidalde bulunmasiyle eltaf-ı Seniyye-i hazret-i Pad i ş a h î y e t e ş e k k ü r d e n ve acz u v a h ş e t sebebiyle v u k u bulmuş olan h a t a l a r ı n ı n rehîn-i aff-ı alî b u y r u l m a s ı i s t i d a s ı n d a n b a ş k a b i r 1
Arş. 33-5, İ. 585, 13 Şevval 1266 melfuflarından.
VESİKALAR
129
diyecekleri o l m a y ı p fakat B e l g r a d c ı k ve L o m ve Sahra nahiye lerinde ö t e d e n b e r i k o s p i t a r l ı k ( j J ^ L . ^ ) n a m ı y l a bulunan k ö y a ğ a l a r ı n ı n mezalim ve t a a d d i y a t - ı mufritaları nezd-i m e r â h i m - v e f d - i â l î d e dahi tecviz b u y r u l m a y a c a ğ ı n d a n bu a ğ a l ı k l a r ı n külliyyen k a l d ı r ı l m a s ı n ı ve hayvanat-i mevcudeleri için orman ve d a ğ a r a l a r ı n d a n top l a d ı k l a r ı ottan ö ş ü r a l ı n m a m a s ı ve sair â ş a r mültezimleri dahi ora nın b a ş l ı c a m a h s u l ü olan k o k o r o z u y a ş iken vezn-i kantar ettirip k u r u d u ğ u vakit y i n e o hesap ile ahz ve istihsal ile gadr ü . t a a d d i y e m ü t e c a s i r o l m a s ı h a k l a r ı n d a b â r - ı g i r a n o l d u ğ u n d a n ot ö ş ü r ü n ü n affı ile sair â ş a r ı n altmış i k i senesi bedelatiyle d ö r t senelik o l a r a k m a k t û a n zikr olunan mahaller r e a y a s ı n a verilmesini mer kumlar niyaz ve istirham eylediklerinden ve muahharan v e r d i k l e r i a r z ı h a l d e d a h i V i d i n ahalisinden ber mucib-i pusla Ma'ruf kap tan ile L o m l u A r a p ve B e l g ı r a d ç ı k m ü d ü r ü A l i efendi ve sair b a z ı e ş h a s - ı m a l û m e y a n l a r ı n d a bulunan b a ş ı b o z u k askeri ile be raber B e l g ı r a d c ı k ' a giderek v a r o ş t a bulunan reayadan ç e n d neferini kati ü idam ve i k i y ü z k ı r k bu kadar b i n k u r u ş luk e m l â k ve e ş y a l a r ı n ı g a s b u garet e y l e m i ş o l m a l a r ı y l a bu babda dahi a h k â m - ı ş e r î y e ve kanuniyenin icrası istida o l u n d u ğ u n dan buna dair bir k a ç defa akdolunan meclisde icab-ı hal ledelm ü l â h a z a cereyan eden m ü z a k e r â t ı n h ü l â s a s ı n d a i ş b u k ö y - a ğ a l ı k ları o r a n ı n usul-i s a b ı k a s ı n d a n k a l m ı ş b i r uygunsuz ş e y olup b i dayet-i T a n z i m a t - ı h a y r i y e d e b u n l a r ı n ö t e d e n b e r i itiyad edindik leri mezalim ve taaddiyat ahzeyledikleri şeylerin tadil ve tayin-i m ı k d a r ı ile bir nevi tahfif kılınmış ise de ü z e r i n d e n yine b a z ı v a k i t m ü r u r u ile yani o makule a ğ a l a r fırsat b u l d u k ç a bir tarafdan zu lüm ve t a a d d î l e r i n i a r t t ı r ı p r e a y a y ı b a y a ğ ı k e n d i esirleri h ü k m ü ne k o y m u ş ve her b i r i n i n a ğ a s ı o l d u ğ u k ö y l e r e g ö n d e r d i k l e r i ikişer rîefer a d a m l a r ı n reaya tarafından y i y i p içip senede biner k u r u ş a y a k ı n a k ç a a l d ı k t a n fazla V i d i n ' e gelip g i t t i k ç e y o l h a r ç l ı ğ ı olmak ü z e r e d ö r d e r b e ş e r y ü z k u r u ş a k ç a dahi almakta b u l u n m u ş o l d u ğ u n d a n ve â ş a r mültezimleri mevsiminde gelip g i t mekte ise de bunlar d a i m î surette zikrolunan k ö y l e r d e oturmakta b u l u n d u k l a r ı n d a n bu misillû taaddiyata t a h a m m ü l l e r i k a l m a m ı ş olup b ö y l e uygunsuz ş e y l e r ise memalik-i hazret-i ş a h a n e n i n her yerinde icrası mültezim-i âli olan usul-i âdile ve n i z a m a t - ı mülki yenin ve â l e m l e r e şamil olan rna'delet ve merhamet-i celîle-i cenab-ı m ü l k d a r î n i n hilafı olarak sayei m ' d e l e t - v â y e i cenab-ı
130
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
c i h a n d a r î d e işbu usul-i m u z ı r r a m n s ü r a t - i ilga ve imhası m ü l k ç e ve m a s l a h a t ç a merkez-i v ü c u p t a b u l u n d u ğ u misillû zikrolunan k ö y a ğ a l ı k l a r ı n ı n bazıları e c d a d ı n d a n t e v a r ü s e n k a l m ı ş ve bazıları da hi muaccele ile hazineden alınmış o l m a s ı y l a şimdi e s h a b ı n ı n ş ö y lece b ü t ü n b ü t ü n m e ' y u s ve mahrum b ı r a k ı l m a m a s ı esbabının istihsal ve icrası dahi veli nimet-i biminnetimiz P a d i ş a h ı m ı z efen dimizin ş a n - ı âli-i H ü m â y û n l a r ı n a muvafık ve ş a y a n o l d u ğ u cihetle a r t ı k şu hallere g ö r e bu a ğ a l ı k l a r ı n her ne suretle olursa olsun b e k a s ı bilvücuh caiz ve m ü n a s i b o l a m a y ı p mahallince hemen ale nen mahvu i l g a s ı y l a k ö y l e r d e n o makule a ğ a l a r ve t a r a f l a r ı n d a n memur a d a m l a r ı külliyen k a l d ı r ı l ı p bu taraftan yedlerine talimat-ı mahsusa verilerek ve m ü n a s i p miktar m a a ş tahsis olunarak m ü n t a hap m ü d ü r l e r tayin ve V i d i n ' de teşkili irade-i seniyye iktizasın dan olan meclis-i k e b î r marifetile dahi oralara icabı m ı k d a r zapti ye neferatı tertib olunup k ö y - a ğ a l a r ı n ı n dahi sayei m e k â r i m - v â y e - i hazret-i p a d i ş a h î d e mahrum b ı r a k ı l m a y a r a k hasılat-1 v a k ı a l a r ı hak k ı n d a icra olunacak tahkikat ü z e r i n e kendilerine m ü n a s i p m ı k d a r ş e y tahsis k ı l ı n a c a ğ ı n ı n lisan-ı m ü n a s i b e ile mahallinde ilân ve i ş a r e t o l u n m a s ı ve bu a ğ a l ı k l a r hasılâtının istida o l u n d u ğ u veçhile b ü t ü n b ü t ü n afvı mahzurdan salim o l a m ı y a c a ğ ı n d a n ve o makule k ö y a ğ a l a r ı n a t i m â r â t e s h a b ı h a k k ı n d a icra o l u n d u ğ u misillû hasılat larının nısfı k a y d - ı hayat ş a r t ı y l a verilip nısf-ı d i ğ e r i masarifat-ı mahalliyeye karşılık olarak Hazine-i c e l î l e y e kalmak ü z e r e bun l a r ı n i ç i n d e n tadil ve tenzile ş a y a n olan şeylerin i c a b ı n a b a k ı l d ı ğ ı halde hem a ğ a l a r m a z h a r - ı atıfet-i seniyye o l m u ş ve hem de reaya ö t e d e n b e r i bunlardan g ö r d ü k l e r i mezalim ve taaddiyattan kurtu larak v e r d i k l e r i şeyler dahi tadil o l u n m u ş o l u n a c a ğ ı n d a n ve bu r i v a y â t e s n a s ı n d a usûl-i m e z k û r e o r a n ı n k a ç aded k u r â s ı n d a ca r î d i r ve m u t a s a r r ı f l a r ı kimlerdir ve yedlerinde olan senedleri ne makule ş e y l e r d i r ve reayadan a l d ı k l a r ı ş e y l e r bir senede neye b a l i ğ o l m a k t a d ı r b u r a l a r ı emirname-i sami-i c e n a b - ı v e k â l e t p e n a hîleriyle mahallinden isti'lâm o l u n m u ş o l d u ğ u n d a n ve hazinece m â l û m a t - ı kuyudiyesi dahi s o r u l m u ş i d ü ğ ü n d e n gelen cevabname ile Hazinenin m e v r û d ' p u s u l a l a r ı n d a mahal ve m i k d a r ı ve kemiyet ve h a s ı l â t ı h a k k ı n d a izahat-ı m a t l û b e o l m a d ı ğ ı misillû kâffesinin k e y f i y a t ı n a m a l û m a t - ı tamme hasıl o l m a d ı ğ ı n d a n b u n l a r ı n cümlesi ne m i k d a r a b a l i ğ o l a c a k t ı r ve el'an k u r â - i m a l û m e ahalisinden a l d ı k l a r ı ş e y ne k a d a r d ı r ve k e n d û l a r a bunun mukabili ne m ı k d a r
VESİKALAR
131
şey verilse h ü s n - i h o ş n u d î - i halleri hasıl olabilir ve bundan ka lacak ş e y d e n şimdi ahval-i â d i l e y e tevfikan tayin olunacak m ü d ü r l e r ile zaptiye neferatma tahsisi l â z ı m g e l e c e k m a a ş l a r k o r u d u labilirmi; ş u r a l a r ı n ı n ve t e f e r r ü a t ı sairesinin Meclis-i m e z k û r tara fından bil-etraf tahkik ve i s t i k n a h ı y l a v u k û bulacak i ş ' â r a t ü z e r i n e buraca iktizalarının m ü t a l â a y a icra kılınması ve ot ö ş r ü y a l n ı z o r a y a mahsus o l m a y ı p v a r i d a t - ı r h e ş r û a d a n olarak memalik-i haz ret-i ş a h a n e n i n her bir mahallinde m e r ' î y ül-icra bir keyfiyet o l m a s ı y l a bunun afvı sirayet m a h z u r m ı m ü s t e l z i m o l a c a ğ ı n d a n bu istidaya m ü s a a d e o l u n m a s ı m ü n a s i p o l a m a y a c a ğ ı g i b i öyle m ü l t e zimlerinin nizamının m u g a y i r i orman a r a s ı n d a t o p l a n ı l a n ve k u r â m e r ' a l a r ı n d a n hasıl olan ottan ö ş ü r a l m a l a r ı m e ş r û o l m a d ı ğ ı n d a n mahsusen ekilmiş ve t e r k - i ziraatla t a r l a l a r ı n d a y e t i ş e r e k t ı r p a n ile b i ç i l m e ğ e salih olan çayır o l d u ğ u halde onlardan usûlü veçhile onda bir ö ş ü r a l ı n m a s ı ve bu babda bir g û n a taaddi v u k u a ge tirilmemesi ç a r e s i n e b a k ı l m a s ı dahi f a r î z e d e n o l m a s ı y l a bu husus h a k k ı n d a mahallince t a k a y y ü d â t ve tedabir-i k â m i l e n i n icra olun m a s ı ve â ş a r - ı sairenin ahali-i memlekete ihalesi zihinlere m ü l â yim gelip şu kadar k i bu â ş â r m a k t û i y e t i n d e gerek Vidin'ce ve gerek sair mahallerce d ü ş ü n ü l e c e k ş e y l e r tebaa-i S a l t a n a t - ı Seniyyenin mültezimlerin t a a d d i y a t ı n d a n k u r t a r ı l a r a k h o ş n u t l u k ları e s b a b ı n ı n istihsaliyle beraber emval-i Hazinenin v a k t ü zamanıyla tahsil kılınması ve bir de m â m u r i y e t - i memalik hasıl o l d u k ç a v a r i d a t - ı seniyyede g ö r ü n e c e k menafi-i Hazinenin ketm ü h a f â d a (U=>-) k a l m a m a s ı vesail-i kaviyyesinden ibaret olarak reaya-i m e r k û m e dahi işbu a ş a r ı n k e n d û l e r i n e verilmesine m ü s a a d e b u y r u l d u ğ u halde mahallerince bulunan k a c a b a ş ı l a r vesair l â z ı m g e l e n ler ile s ö y l e ş i l m e ğ e ve t a a h h ü d a t - ı k a v i y y e n i n i c r a s ı n a m ü t e v a k kıf o l d u ğ u n u ifâde e t m e ğ i n bu madde h a k k ı n d a dahi icab eden tahkikat ve t e d k i k a t ı n meclis-i m e z k û r a havalesiyle, ç ü n k ü â ş a r - ı merkume altmış altı ve a l t m ı ş yedi senelerine. m a h s û b e n mukad dema ihale o l u n m u ş o l d u ğ u n d a n b u hale g ö r e mültezimleri ta r a f ı n d a n bundan b ö y l e h i ç bir y ü z d e n t a a d d i vukua gelmemek ü z e r e m a h â l - i m e r k û m e â ş a r ı n ı n reayaya maktuan verilmesi hu susunun m ü d d e t - i m e z k û r e h i t a m ı n a talik ve tehir o l u n m a s ı su reti mi m ü n a s i b olur, y o k s a zikrolunan ihalenin feshiyle ş i m d i d e n verilmesi mi mahallince daha h a y ı r l ı g ö r ü n ü r , b u r a s ı dahi anla ş ı l a r a k tahkikat ve m ü t a l e a t - ı mahalliyesinin bil-etraf bu tarafa
132
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ VESİKALAR
iş'ariyla ona g ö r e iktizalarının tesviye ve icra o l u n m a s ı ve alelhusus v u k u u beyan olunan k a t l - i nüfûs ve g a s b - ı emval mad desi g e ç e n d e dahi r i v a y e t ve istihbar k ı l ı n d ı ğ ı n d a n o makule fezahata cesaret edenlerin habs ü tevkif o l u n m a s ı h a k k ı n d a v e s â y a ve t e n b i h a t - ı muktaziyeyi şamil mahsusen ve serian emirname-i sami-i hazret-i v e k â l e t p e n a h î l e r i irsal b u y r u l u p gelen cevapta muahharan v u k u u rivayet olunan keyfiyâtın bî asi ü esas o l d u ğ u t a h k i k ve iş'ar o l u n m u ş ise de hadise-i s a b ı k a n ı n d e f i e s b a b ı n ı n istihsali a r a s ı n d a b ö y l e hayli- fenalıklar o l m u ş ve işte bunun için meclis-i eyalet fesh k ı l ı n m a k ü z e r e b u l u n m u ş o l d u ğ u n d a n meclis-i m e z k û r â z â s ı n d a n ve naip ve müfti efendiler ile e r k â n - ı eyalet ten hadise-i m e z k û r e d e u y g u n s u z l u k l a r ı v ü k u b u l a n l a r ı n . ve reaya t a r a f ı n d a n dahi kabahatli o l a n l a r ı n muhakemelerinin mahallinde o l m a s ı n d a pek de m a t l û p hasıl o l a m ı y a c a ğ ı n d a n ve buraya celb ile ind-el-muhakeme t e b e y y ü n edecek c ü n h a l a r ı n a g ö r e t e d i b â t - ı lâzimelerinin i c r a s ı n d a hal ve tesir b a ş k a o l a c a ğ ı n d a n o m a k û l e lerin derece-i hata ve kabahatlerinin meclis-i m e z k û r marifetiyle t a h k i k ve iş'arile beraber kendilerinin l i - ecl-il-muhakeme bu canibe izam ve a r t ı k ifade-i hal ve isti'taf için bu tarafa gedenlerin şu m ü t a l a a y a g ö r e Dersaadet'de d u r m a l a r ı n a lüzum k a l m ı y a c a ğ ı n d a n o n l a r ı n dahi V i d i n ' e iade ve isra kılınması ve h u s u s a t - ı muharrerenin t a h k i k a t ı V i d i n eyaletinin u m û r - ı m ü l k i y e ve ahval-i ,hâzırasının efkâr-ı m a ' d e l e t - â s â r - ı c e n a b - ı ş e h n i ş â h î y e tevfikan İs l â h a t ı zikrolunan meclis-i kebirin cümle-i m e m û r i y e t i n d e n olma s ı y l a verilecek talimat ve icra olunacak t e n b i h â t ve tefhimât a h k â mını m a t l û b v e ç h i l e icra eylemek ü z e r e meclis-i m e z k û r riyase tine tayin buyrulacak zatın dirayet ve fetanet-i k â m i l e eshabmdan o l m a s ı l â z ı m g e l e c e ğ i n e ve Batum k a y m a k a m ı sa b ı k Galib efendi bendeleri sıfat-ı m a t l û b e ile muttasıf ola rak bu memuriyet için h a t ı r a gelen b e n d e g â n ı n cümlesine müraccah göründüğünden h e n ü z Batum'dan g e l m e d i ğ i cihet le Trabzon Valisi Devletlû P a ş a hazretlerine bil-iş'ar ve mu m a i l e y h bendelerinin hemen bu tarafa celbiyle a ç ı k t a n v e r i l e c e ğ i n e nazaran şimdilik y e d i bin b e ş y ü z k u r u ş m a a ş ile Meclis-i m e z k û r riyasetine tayin o l u n m a s ı ve b u Meclisin v a z ' ı n d a V i d i n ' c e olacak t e d k i k a t ve m u h a k e m â t ı n i c r a s ı n d a bulunmak ve avdetinde kara dan gelerek Rumeli'nin sair t a r a f l a r ı n d a usûl-i T a n z i m a t ' ı n icraat-ı fiiliyesi ne merkezde o l d u ğ u n u ve ahali ve r e a y a n ı n ahval-i ha-
133
zırasını ve â ş a r maktuiyeti h a k k ı n d a bilinmesi lâzimgelen mevad ve keyfiyeti mahramane ve reviyetmendane tahkik eylemek ü z e r e Meclis-i V a l â ' d a n iktizası v e ç h i y l e talimat verilerek bir m e m u r - ı mahsus dahi g ö n d e r i l m e s i icab-ı maslahattan o l m a s ı y l a Meclis-i V a l â â z a s ı n d a n S a a d e t l û Nail bey efendi bendelerinin liyakat-i zatiye ve bu misillû muhakematta m ü m a r e s e - i v a k ı a s ı cihetiyle memuriyeti tensip o l u n m a ğ ı n mumaileyh bu suretle gidecek ve avdetinde dahi karadan gelecek o l d u ğ u n d a n k e n d û y a altmış bin k u r u ş h a r c ı r a h ve mahallinde bunun için bir az m ü d d e t tevakkuf ederek masarifât-ı v a k ı a s ı n ı saye-i ma'delet-vayei- hazreti m ü l û k â nede k e n d û s u r ü ' y e t e y l i y e c e ğ i n e ve mîr-i mumaileyh zaten dahi m ü s t a h a k b e n d e g â n d a n olarak âzalık m a a ş ı dahi burada hanesi masarifine terk o l u n a c a ğ ı n a binaen memuriyeti tarihinden itibaren işbu memuriyet-i m u v a k k a t a s ı z ı m n ı n d a on bin k u r u ş m a a ş itası ve û m u r - ı tahririyede bulunmak için maiyetine bir k â t i p terfiki dahi i c a b ı n d a n o l m a s ı y l a mazbata o d a s ı h u l e f a s ı n d a n Burhan efendi kullarının maiyet-i mumaileyhe terfikiyle ona da b e ş bin k u r u ş h a r c ı r a h ve i k i b i n k u r u ş m a a ş iyfa ve tahsis ettirilmesi ve Meclis-i m e z k û r e ulemadan birinin tayini dahi emsali i c a b ı n d a n ve V i d i n niyabetine r a b ı t a l ı bir zatın g ö n d e r i l m e s i iktiza-i irade-i seniyyeden b u l u n d u ğ u n a ve Y e n i ş e h i r naibi s a b ı k m ü d e r r i s i n d e n Nazif efendi dâîleri taraf-ı eşref-i f e t v a - p e n â h i d e n intihap buyruld u ğ u ihbar o l u n d u ğ u n a mebni cânib-i c e n a b - ı müşarünileyhden tensip kılındığı v e ç h i l e âzalık için efendi-i mumaileyhe şimdilik bin k u r u ş m a a ş itası vesair âzanın dahi mahallince ehl ü erbab olanlardan ve usûl-i a t î k a y a mail o l m ı y a n l a r d a n intihab ve t a y i n o l u n m a s ı suretinin dahi mahalline iş'arı ve tavsiyesiyle gidecek memurun dahi t a l i m a t ı n a dere ve ilâvesi meyane-i â c i z a n e m i z d e t e z e k k ü r ve tasvib kılınmış o l d u ğ u m u h â t - ı ilm-i âlî-i v e k â l e t p e n a h î l e r i b u y r u l d u k t a emr ü ferman hazret-i m e n - l e h - ü l - emrindir.
28 L . Sene 66. ( 7 Eylül
Mehmed Muhtar Mehmed Fuad
Mümtaz Mehmed A r i f Mehmed Rifat
1850)
Esseyid İbrahim Edhem Esseyid Mehmed Emin Alî
134
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
" V i d i n v u k u a t ı n a dair Meclis-i V a l â dairesinde b a z ı zevat-ı fihamdan m ü r e k k e b olmak ü z e r e a k d olunan komisyonda cereyan eden m ü z a k e r a t ı şâmil tanzim ve temhir o l u n m u ş olan mazbata-i mufassala meclis-i V a l â ' d a k ı r a a t ve h ü k m ü ifadesine im'an-ı n a z e r - ı d i k k a t olundukta m ü z a k e r a t - ı v a k ı a pek yolunda o l d u ğ u anlaşılmış ve saye-i t e s h i l â t - v â y e - i hazret-i c i h a n d â r î d e suver-i icraiyesi o r a l a r ı n islâhât-ı m ü l k i y e - i m a t l û b e s i n i müstelzim o l a c a ğ ı b e d î h i y a t t a n b u l u n m u ş o l d u ğ u t e z e k k ü r kılınmış ise de ol babta ne v e ç h i l e emr ü irade-i i s a b e t - â d e - i v e k â l e t p e n â h î l e r i müteallik ve ş e r e f s u d u r b u y r u l u r ise ona g ö r e icra-i m u k t e z a s ı babında emr ü ferman hazret-i men leh ül-emrindir. Seih-i L . Sene 66. (9 Eylül 1850) Esseyid İbrahim Edhem Mehmed Salih
Mehmed A r i f
Esseyid Hasan Tahsin
Esseyid H ü s e y i n
Muhsin
Mehmed Said Ş e k i p Efendi (Bugün bulunamadı) Mehmed Şerif
Mehmed İzzet,,
LE TANZİMAT ET L A QUESTION
BULGARE
§— Nous connaissons peu de chose, dans la p r e m i è r e p é r i o d e du Tanzimat, c ' e s t - à - d i r e entre 1839 et 1853, sur les a c t i v i t é s d u peuple bulgare, qui prendra, d è s ce moment, g r â c e à sa popula tion et à sa situation g é o g r a p h i q u e , une importance p r é p o n d é rante dans les d e s t i n é e s de l'Empire ottoman. En é t u d i a n t ici la situation des Bulgares durant ces a n n é e s et en recherchant sur tout le c e r a c t é r e et les phases d u s o u l è v e m e n t des paysans de V i d i n en 1850-qui sera l'objet principal de notre é t u d e - , n o u s au rons en m ê m e tems l'occasion de saisir de façon palpable la si tuation sociale et administrative et l'activité d u gouvernement d u Tanzimat dans ce pays, i l est certain que cela nous fournira sur le p r o b l è m e d u Tanzimat des d o n n é e s beaucoup plus solides que les é t u d e s de c a r a c t è r e g é n é r a l . Les é c r i t s des auteurs b u l gares concernant cette é p e q u e de leur histoire tirent surtout leur documentation de quelques m é m o i r e s l a i s s é s par certains mo ines et patriotes ainsi que de quelques livres de voyage. Ces sources, sans doute importantes pour suivre les é t a p e s d u réveil du peuple bulgare, sont tout à fait insuffisantes pour une é t u d e de la situation sociale et administrative et conduisent le plus sou vent ces auteurs à des r é s u l t a t s e r r o n é s . C'est ce que nous constatons g r â c e aux recherches faites dans nos archives nati onales. Citons un exemple: d ' a p r è s les historiens bulgares, les causes de l'insurrection de V i d i n en 1850, sont, comme pour tou tes les autres insurrections, "l'oppression, le pillage, la r e p a c i t é des agents turcs, l'accoissement des i m p ô t s etc.. .„ . En v é r i t é elle est n é e surtout d'une é v o l u t i o n sociale q u i remonte à p l u seurs siècles. Dans les lignes q u i suivent, nous retracerons b r i è v e m e n t cette é v o l u t i o n , et nous é t u d i e r o n s les causes qui ont engen d r é dans cette c o n t r é e une classe de grando p r o p r i é t a i r e s dite des Gospodars ou agas. 1
1
N. Staneff, Blgarija pod igo, 1393 - 1878, Sofya 1935, s. 331.
139
L E TANZÍMAT E T L A QUESTÍON B U L G A R E
L E TANZIMAT E T L A QUESTÍON B U L G A R E
§— La proclamation du Tanzimat marque, dans son sens g é n é r a l un pas décisif dans la voie de l ' e n t r é e de l'Empire ottoman dans le cercle de la civilisation e u r o p é e n n e . Pour les hommes d'Etat du Tanzimat, ce mouvement paraissait le seul moyen de p r é s e r v e r l'Empire contre les facteurs d é s a g r é g e a n t s , intérieurs et e x t é r i e u r s . D'abord, on e s p é r a i t r é u s s i r au dehors, en faisant entrer l'Empire dans le concert e u r o p é e n et en prouvant q u ' i l le méritait. Mais ces hommes d'Etat pensaient surtout et naturellement a unifier et à fortifier l'Empire au dedans. Dans ce but, un principe mis en oeuvre par les Etats q u i , de leur c ô t e , d é s i r a i e n t la conservation de l'Empire ottoman, fut pris comme base dans' toute la r é o r g a n i s a t i o n de l'Etat: O n a n n o n ç a i t l'égalité pure et simple pour tous les sujets de l'Empire. D é s o r m a i s , tous les ottomans (Osmanh) devaient ê t r e é g a u x en droits et en devoirs. Voilà l ' i d é e i n g é n i e u s e que les hommes d'Etat du Tanzimat ont t r o u v é e pour r é g é n é r e r l'Empire. D'ailleurs une telle politique s'accordait parfaitement avec les i d é e s l i b é r a l e s et egalitaires de l'Occident. Cependant les é v é n e m e n t s ont m o n t r é qu'ellene pouvait arranger tout à elle seule. M a l g r é toutes les réformes entreprises dans ce sens pour l'organisation de l'Empire —elles ont é c h o u é d'ailleurs pour la plupart—,il restait toujours une question q u i i n t é r e s s a i t tout l'édifice social, et cette question, é t a n t d o n n é sa nature et son ampleur, eut pour c o n s é q u e n c e la faillite de toutes les é s p e r e n c e s : En Roumelie, la plupart des terres appartenaient, non aux paysans qui les cultivaient, mais à l'Etat, aux vakifs, et aux agas ou beys; et c'étaient surtout ces derniers q u i paraissaient le plus insupportables pour le paysan. E n outre, dans quelques c o n t r é e s comme la Bosnie et V i d i n , m a l g r é certaines initiatives de gouvernement impérial les relations entre l'aga et le paysan c h r é t i e n conservaient un c a r a c t è r e tout f é o d a l . Cette situation y avait c r é e , pour le reaya, des conditions si lourdes que m ê m e le gouvernement ottoman ne les aurait jamais a p p r o u v é e s . Ce sont surtout de telles conditions q u i é t a i e n t susceptibles de provoquer dans la p é n i n s u l e les s o u l è v e ments des masses paysannes et q u i avaient fait des c o n t r é e s de Bosnie et de V i d i n le domaine d'insurrections p e r p é t u e l l e s . Si le Tanzimat favorisait dans sa politique agraire la petite propriété, et, s'efforçait p a r t i c u l i è r e m e n t de supprimer toutes les cor-
v é e s ' i l ne pouvait faire aucune modification essentielle dans la législation foncière q u i d é t e r m i n a i t dans l'Empire les conditions de vie des masses, un pas dans ce sens pouvant bouleverser tout l'édifice. La r é s i s t a n c e des grands p r o p r i é t a i r e s n'était pas un péril moins grave que le m é c o n t e n t e m e n t des reaya. Le gouvernement ne voulait donc rien faire q u i p û t causer une crise inévitable tant q u ' i l ne s'y sentit pas contraint.
138
§— Mais ce furent les Bulgares q u i , a p r è s avoir é c h o u é dans l'insurrection de Nich en 1841 et dans les tentatives de Kalas et d ' î b r a i l en 1841-1842, p r o v o q u è r e n t e u x - m ê m e s une telle crise dans les a n n é e s 1849-1850. Le moment paraissait favorable à leur dessein : L'Europe était p l o n g é e dans un d é s o r d r e g é n é r a l p r o v o q u é par les secousses des r é v o l u t i o n s de 1848. Surtout, les a r m é e s russes, en envahissant la H o n g r i e et la Roumanie, avaient c r é é pour l'Empire Ottoman une situation e x t r ê m e m e n t critique. En Serbie, l'activité agitatrice des r é v o l u t i o n n a i r e s serbes q u i r ê v a i e n t la fondation d ' u n grand Etat des Slaves de Sud, allait croissant. En Bosnie, la situation devenait de plus en plus menaç a n t e par suite des troubles n é s d'un essai de r é f o r m e agraire c o m m e n c é e en 1848. L'agitation et le m é c o n t e n t e m e n t dans les autres parties de la Roumelie n ' é t a i e n t pas moins inquiétants. Bref, l'Empire courait de toutes parts de grands dangers, et A b d ü l m e c i d comprit la n é c e s s i t é d'appeler au pouvoir le g r a n d homme d'Etat du Tanzimat, Moustafa Rechit pacha. Les Bulgares de la c o n t r é e de V i d i n se s o u l e v è r e n t d ' a b o r d en avril 1849. Le centre d'insurrection était le village de Boynitsa (*f-_f.)' Ce premier s o u l è v e m e n t , p r o v o q u é par les agitateurs bulgares venus de Serbie, fut a p a i s é par les efforts des autorit é s locales. Mais au printemps de l ' a n n é e suivante ( 13 mai 1850 ), les paysans bulgares des kaza de V i d i n , Sahra, Belgraddjik et L o m se s o u l e v è r e n t plus violemment encore. Les* i n s u r g é s , au nombre de 10.000 au moins dans les différentes localités, massacraient et d é p o u i l l a i e n t les musulmans qui'ils rencontraient dans la campagne. T o u t d'abord, ils c e r n è r e n t les principales forteresses de la c o n t r é e ; ils c o u p è r e n t la grande route d ' î s t a n b u l V i d i n . ils s'efforçaient d ' é t e n d r e l'insurrection à toute la Bulgarie en l a n ç a n t de toutes parts des bandes d ' agitateurs. A istanbul, ce fut une i n q u i é t u d e de plus en plus croissante, quand les nou-
140
L E TANZİMAT E T L A Q U E S T I O N
BULGARE
velles fâcheuses se s u c c é d è r e n t . Cependant le gouvernement i m p é r i a l d é c i d a tout de suite d'envoyer à V i d i n un commissaire extra ordinaire. L ' o n d é s i r a i t surtout une pacification sans violence, d'autant plus que la situation g é n é r a l e était grave. Cependant les é v é n e m e n t s m a r c h è r e n t vite à V i d i n ; avant que le commissaire A l i Riza pacha y a r r i v â t . Les agas de V i d i n o r g a n i s è r e n t des bandes de bachibozouks et fondirent sur les a s s i é g e a n t s . Les Bulgares se d i s p e r s è r e n t sans aucune r é s i s t a n c e s é r i e u s e devant ces bachibozouks beaucoup mieux a r m é s qu'eux. Si Quelques uns des i n s u r g é s r e t o u r n è r e n t à leurs foyers, d'autres se réfugiè rent à la frontière serbe. Ceux-ci ne r e n t r è r e n t dans leurs villages qu'un mois a p r è s ces é v é n e m e n t s , quand Riza pacha parvint fina lement à V i d i n . L ' a r r i v é e des forces r é g u l i è r e s - asakir-i n i z a m i é apaisa les paysans bulgares terrifiés par les assauts violents des bachibozouks. A u x derniers jours de Juillet, on a n n o n ç a i t au Sultan que les i n s u r g é s s ' é t a i e n t c o m p l è t e m e n t soumis. §-Cette insurrection est l'oeuvre des "comités,, bulgares, tra vaillant surtout en Serbie et qui fondaient toutes leurs e s p é r a n c e s sur l'appui des Serbes. M ê m e quelques uns de ces "comités,, y avaient des p o u d r i è r e s . Mais le s o u l è v e m e n t des paysans bulga res de V i d i n n'est sans doute pas exclusivement le r é s u l t a t d'une activité r é v o l u t i o n n a i r e . I l existe d'autres raisons essentielles et plus profondes pour que ces masses paysannes aient suivi ces conspirateurs. Nous ne voulons pas r é p é t e r ici les facteurs g é n é raux comme le réveil national ou le d é v e l o p p e m e n t des rapports internationaux, qui eurent certainement une part c o n s i d é r a b l e dans les mouvements insurrectionels parmi les Bulgares. En outre II ne faut pas oublier aussi la situation g é o g r a p h i q u e p a r t i c u l i è r e de cette con t r é e q u i est voisine de la Serbie et de la Valachie, affranchies et pro t é g é e s par la Russie. Mais avant tout, i l faut insister sur la question agraire, source de tous les m é c o n t e n t e m e n t s dans ces r é g i o n s . Presque toutes les terres a V i d i n , Sahra, Belgraddjik et L o m appartenaient exclusivement à un petit groupe d'agas et toute la vie é c o n o m i q u e et administrative y était en leur pouvoir. Ce ras semblement des terres domaniales aux mains des agas s'est p r o duit surtout par suite de certaines modifications a n t é r i e u r e s dans le r é g i m e agraire de l'Empire : la plus grande partie des terres en Roumelie était devenue comme on le sait, d è s le d é b u t de la
L E TANZİMAT E T L A QUESTÎON
BULGARE
141
c o n q u ê t e , la p r o p r i é t é de 1' Etat. Q u a n d le s y s t è m e de timar s'est dissous, ces terres domaniales q u i l u i avaient servi de base, sont p a s s é e s de nouveau dans la possession i m m é d i a t e de l'Etat. Mais ces terres ne t a r d è r e n t pas à lui é c h a p p e r à cause de l'anar chie g é n é r a l e q u i r é g n a i t dans l'administration. O n recourait g é n é r a l e m e n t , pour les exploiter, à l'affermage contre une somme fixée aux e n c h è r e s . Mais, faute d'un c o n t r ô l e régulier, ceux q u i les achetaient, devenaient en fait les vrais p r o p r i é t a i r e s . C'est par cette voie que ces terres domaniales affermées par fermes ( çift¬ lik ) ou par villages, ont c o n t r i b u é dans l'Empire à la formation d'une classe de grands p r o p r i é t a i r e s . Les é v é n e m e n t s comme l'apparition, au X V I I I e siècle d'une aristocratie locale avec les beys, les agas et les ayans sont au fond la c o n s é q u e n c e de cette transformation profonde. Quant à V i d i n , l'apparition de la classe des agas, possesseurs des terres avec "tapu,, (<Jj~<£* x&> 1?) s'y rattache aussi. Mais, à V i d i n , i l y avait encore d'autres con ditions p a r t i c u l i è r e s q u i aggravaient tout à- fait la situation pour les reayas. Enumerons les principales : 1 - Les terres domaniales n'y sont d o n n é e s qu'aux musulmans: parce qu'elles se trouvent dans les marches; 2 - Le paysan n'a jamais pu é c h a p p e r , dans cette c o n t r é e , aux usages f é o d a u x , h é r i t é s de l'ancienne Bulgarie. Il est soumis à la c o r v é e pour cultiver les terres de l'aga; 3 - En outre, i l est tenu de l u i donner une partie de ses productions, d'apporter d u bois, de l u i payer, une redevance pour le p â t u r a g e ; 4 - Les villages sont sous l'administration des hommes des agas, a p p e l é s parfois " s u - b a c h i „ . Tel es't donc le r é g i m e sous lequel se trouvaient presque tous les villages dans les kazas de V i d i n . A v e c la proclamation du Tanzimat (1839) ces reaya protestent contre la c o r v é e et on l'abolit d é f i n i t i v e m e n t g r â c e à l'intervention de la Sublime-Porte. L ' o n fixe collectivement entre les agas et les reaya, la part que les premiers prendraient de la p r o d u c t i o n , et le taux des diverses redevances. Mais ces demi-mesures, prises d'ailleurs par un conseil provincial d o m i n é par les agas, ne satisfirent point les paysans bulgares. Par contre, nous y voyons encore la vente des terres domaniales. Le paysan paie à son aga ou gospodar une somme é q u i v a l e n t e au total des i m p ô t s dus à l'Etat. De plus, i l supporte les frais des s u - b a c h i s , subit des amendes arbitraires, paie des
142
L E TANZİMAT E T L A Q U E S T I O N B U L G A R E
subsides pour son c l e r g é et ses k n è z e s . Tant de charges é c r a s e n t ce paysan et le r é v o l t e n t , car i l travaille sur les terres d ' a u t r u i et donne t o u t le produit de son travail. § - Le gouvernement ottoman avait fini par comprendre la n é c e s s i t é d'une r é f o r m e radicale dans cette c o n t r é e , et i l renvoya la question au g r a n d conseil des r é f o r m e s O --tS^'b ^ f ) O n d é c i d a de constituer pour cette affaire, une commission par ticulière, c o m p o s é e des plus grands personnages du Tanzimat. A p r è s une e n q u ê t e minutieuse, cette commission p r i t certaines d é c i s i o n s administratives et fisacales: T o u t d'abord, on supprima le conseil provincial de V i d i n et l ' o n y constitua un g r a n d con seil t^f^r) q u i devait se trouver plus i m m é d i a t e m e n t sous la d é p e n d a n c e d u gouvernement central. Les i m p ô t s seraient per ç u s r é g u l i è r e m e n t et d ' a p r è s des principes é q u i t a b l e s . Mais l'on s ' a p e r ç u t vite que c'était le r é g i m e des gospodars (Gospodarlar i d a r e s i ) q u i constituait le fond de la question. Les plaintes incessantes des paysans bulgares et les rapports p r é cis des agents ottomans finirent par faire comprendre au gou vernement la . n é c e s s i t é absolue de lé supprimer définitivement. En janvier 1851, on é m e t une ordonnance supprimant les agal i k s ( o u g o s p o r d a r l i k ) et accordant la possession des terres aux reaya contre une fermage (muaccele). Mais devant la r é s i s t a n c e sourde des agas et la p r é t e n t i o n des reaya q u i voulaient p o s s é d e r ces terres en p r o p r i é t é pure, les nouvelles d é c i s i o n s restaient toujours i n a p p l i q u é e s . C'est pourquoi, au d é b u t de la guerre de C r i m é e , en 1853, é c l a t e un insurrection plus violente dans cette c o n t r é e non satisfaite. 4
s
§-Nous avons s i g n a l é plus haut les d é c i s i o n s de r é f o r m e s prises par le gouvernement pour la c o n t r é e i n s u r g é e . Mais les r é p e r c u s s i o n s de l'insurrection de V i d i n n'en sont pas r e s t é là. A la m ê m e date, la province de Bosnie finit par ê t r e mise é g a l e m e n t sous l'administration directe du gouvernement g r â c e aux efforts d ' Ô m e r Pacha. O n y constitua tout comme à V i d i n , un g r a n d conseil LyT ^M)- Les attributions des gouverneurs devant les a s s e m b l é e s provinciales furent é l a r g i e s dans tout l'Empire. En somme, on assiste alors à une grande activité visant à la centralisation de l'Empire, a c t i v i t é sur laquelle les
L E TANZİMAT E T L E QUESTÍON B U L G A R E
143
é v é n e m e n t s de V i d i n ont eu sans doute une grande influence. Enfin, c'est une v é r i t é , confirmée aussi par les documents que les troupes russes venues à Kalafat devant V i d i n j o u è r e n t un certaine rôle dans l'insurrection de V i d i n . Et cette situation a m é n a une intervention officielle du gouvernement anglais q u i , tout en d é s a p p r o u v a n t la conduite des' bachibozouks, exigeait l'application exacte des r é f o r m e s p r o m u l g u é e s . Pour terminer nous dirons encore que l'histoire de la for mation des Etats balkaniques au X I X e siècle est intimement liée à celle d u Tanzimat et, qu'une é t u d e exacte sur ce sujet est subordonnée aux recherches à éffectuer dans nos archives nationales.
BULGAR
TARİHİ ÜZERİNDE K I S A BİR B İ B L İ Y O G R A F Y A
Bibliyografik
eserler
G . Bengesco
Essai d'une notice bibliographique sur la Question d'Orient, Orient e u r o p é e n 1821-1897; Bruxelles ve Paris 1897.
V . M. Yovanovitch
A n English bibliograpy on the Near Eastern Question, 1481-1906 ; Belgrad 1909. Bibliographie sur l'Histoire de la Turquie et de la Bulgarie, I V eilt, Sofya 1914-1934. L a population de la Turquie et de la Bulgarie au XVIII e et X I X e S . , recherches bibliographico-statistiques ; Sofya 1915. Bibliographie balkanique, Paris 1920-1937.
N. V . Michoff N. V . Michoff
L . Savadjian
U m u m î eserler ve J . Chr. Engel A . F . Hilferding
C . Jireçeck G . Bousquet G . Songeon N. Staneff J . Samuelson L . Lamouche L . de Launay V . Antonoff
mecmualar:
: Geschichte der Bulgaren in moesien, Halle 1797. : Geschichte der serben und Bulgaren ( R u s ç a dan Almancaya çeviren, J . E . Schmaler, 2 eilt Bautzen 1856-64). : Geschichte der Bulgaren, Leipzig ve Parag, 1876. : Histoire du peuple Bulgare, Paris 1909. : Histoire de la Bulgarie, Paris 1913. : Histoire chronologique de la Bulgarie, Biblio thèque slave No: 10, Sofya 1938. : Bulgaria, past and présent, London 1888. : L a Bulgarie dans le p a s s é et le présent, Paris 1892. : L a Bulgarie d'hier et de demain, Paris 1907. : Bulgarien vom Beginn staatlichen Bestehens bis auf unsere Tage, 679-1917, Berlin 1917.
146
A n n u a i r e de l'Université de Sofia, F a c u l t é Historico-philologique. Revue de l ' A c a d é m i e Bulgare des Sciences. A r c h i v für slavische philologie. Revue historique d u Sud-Est e u r o p é e n . Revue internationale des Etudes balkaniques. Zeitschrift für O s t e u r o p ä i s c h e Geschichte. Orta çağlarda V . Zlatarski V . Zlatarski
V . Zlatarski
P. N i k o v P. N i k o v P. N i k o v Geza Feher
Geza Feher
BİBLİYOGRAFYA
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
Bulgaristan: : Geschichte der Bulgaren, Bulgarische Biblio¬ thek, B d . V I I , Leipzig, 1918. : Istorija na p r v o t o blgarska ç a r s t v o (İlk Bul gar çarlığının tarihi), Sofya, 1918-1927 (Bulgarca). : Blgarija pod vizantinjsko vladincestvo, 1018¬ 1187 (Bizans hakimiyeti a l t ı n d a Bulgaristan) Sofya 1934 (Bulg). : İkinci Bulgar Kırallığı, Sofya, 1937 (Bulg.). : O r t a Ç a ğ l a r d a Tatar-Bulgar m ü n a s e b e t l e r i , Sofya 1921 (Bulg). : V i d i n Beyliği tarihi, Sofya, 1922 (Bulg.). : Les monuments de la culture protobulgare et leurs relations hongroises, Archaeologia Hungarica, 1931, V I I . : A Bolgar-—Torökök szerepe es m ü v e l t s e g e (Bulgar T ü r k l e r i n i n r o l ü ve medeniyetleri), Budapest, 1940, (Macarca)- Bulgar T ü r k l e r i n e ait d e ğ e r l i a r a ş t ı r m a l a r i y l e t a n ı n a n bu Macar âliminin a y n ı mevzu ü z e r i n d e i k i cilt halinde h a z ı r l a d ı ğ ı eser T ü r k T a r i h K u r u m u t a r a f ı n d a n Türkçeye çevirtilmektedir.
A . Refik A . Refik
A . Refik A . Hajek B. Penev Dozon K . - S. C h a n d o n
D . Michev B. Petkov
Dr. T. K o k a r i ç A . Boué
N . Staneff
L a f é d é r a t i o n balkanique, origine, d é v e l o p p e ment et perspectives actuelles, Sofya, 1930. S ı r p l a r ı n , H ı r v a t l a r ı n , Slvonlerin ve Bulgar ların millî birliği, Prag, 1937, ( Ç e k ç e ) . Recueil d ' i t i n é r a i r e s dans la T u r q u i e d'Europe, Paris 1854.
Kanitz
Donau-Bulgarien und der Balkan, Leipzig, 1875-1879, 3 cilt ; 1860-1875 senelerine ait tarihî, coğrafî ve etnografik seyahat t e t k i k l e r i . ( F r a n s ı z c a t e r c ü m e s i ; Bulgarie danubienne, Paris 1881, 3 cilt).
L . Leger L . Leger S. S. Bobtcheff
Serbes, Croates et Bulgares, Paris, 1913. L a Bulgarie, Paris, 1885. Le shisme bulgare au point de vue historique, canonique et politique, Sofya 1936. L a politique russe en Orient, le shisme bul gare, Paris 1907.
O s m a n l ı idaresinde Bulgaristan: Blgarija pod igo, vazrazdane i osvobozdenie, (Boyunduruk a l t ı n d a Bulgaristan, u y a n ı ş ve K u r t u l u ş ) , Sofya 1935, (Bulg.). Geschichte der Bulgaren, Bulgarische Bibliothek, Bd. V I . Leipzig, 1917.
T ü r k idaresinde Bulgaristan ( vesikalar), Ede biyat F a k ü l t e s i m e c m u a s ı , cilt V I I I . s a y ı 6-7. O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u n d a Fener Patrikhanesi ve Bulgar kilisesi, T ü r k T a r i h E n c ü m e n i Mec m u a s ı , No. 8, Mart 1341. 1284 Bulgar ihtilâli, T . T . E. M . , No. 9, M a y ı s 1341. Bulgarien unter der Turkenherrschaft, Berlin, 1925. L a renaissance Bulgare, Sofya, 1933. Chansons populaires bulgares, Paris 1875. L a Presse bulgare, d è s son origine à nos jours, Paris, 1933. Bulgarie devant l'Europe, B ü k r e ş , 1866.
ve
G. Troubetzkoi
N . Staneff
147
M. Celâlettin P a ş a Stoîanoff D . de I .onlay
Mir'at-ı Hakikat, Istanbul 1326-1327. M é m o i r e s sur les insurrections Bulgares. En Bulgarie, Paris 1883, (müellif 93 harbinde Rus ordusunda g ö n ü l l ü olarak hizmet etmekte idi ).
TANZİMAT V E B U L G A R MESELESİ
148
—
A t t e n t i o n s aux Balkans, B ü k r e ş , 1876.
—
"Filibe t a r a f l a r ı n d a zuhur eden ihtilâlin tahki k a t ı h a k k ı n d a Filibe'de bulunan K o m i s y o n - ı f e v k a l â d e a z a s ı n d a n b i r z a t ı n tanzim ile B a b ı â l i y e t a k d i m e y l e d i ğ i lâyiha-i m ü h i m m e n i n su reti,, , Matbu', 195 S.
A . Caleb
: L a Bulgarie et le T r a i t é de Berlin, Cenevre, 1909.
C. J i r e ç e c k
: Das F ü r s t e n t h u m Bulgarien, Prag, 1891.
İ N D E K S
A
A n a d o l u —- 1, 6, 11, 25, 30, 67, 104; — tımarlûları : 87.
A b a d a n , Y a v u z — 5. Ancel, J . — 11, 14, 15, 18, 26, 90, 101. A b d u l l a h bey (miralay) — 47. A n g a r y a — 3, 13, 36, 83, 84, 92, 93, A b d ü l a z i z — 3. 97, 101 : — ekim: 96; — İlgası : 76, 95; A b d ü l m e c i d — 6, 43, 81. — müessesesi: 92. A b d ü r r a h m a n P a ş a , Priştineli — 31. A p r i l o v , V . — 22. A ğ a (Gaspodar) — 91,94, 95; —köy A r a p memleketleri — ı. leri : 97, 99; — sınıfı : 89; ağalar: A r a z i k i r a s ı — 96; — meselesi : 9; —
10,48.53,55, 63, 69, 71, 79,81, 89, 90, rejimi: 86; — tasarrufu : 104. 91, 92,93, 94, 95,96,97,100, 102, 103, A r i f Hikmet (Rumeli müfettişi) — 104, 106, 110, — Hakimiyeti: 95, 110; 28, 29, 30. — rejimi: 90, 102 : — tahakkümü : 77: A r n a v u t l u k — 4, 13, 30, 31; — aske — zümresi: 83, 87. ri : 30. A ğ a l ı k (gaspodarllk) — 100; ağalık
A r n a v u t l u k — 52, 84; — İslâhatı : 14. lar : 103 : — ilgası: 79. A r p a l ı k — 86. A h m e t bey — 53. A s â k i r - i muvazzafa — 55; — niza A h m e t Refik — 17, 25.26, 29, 31. miye : 47, 51. A h m e t P a ş a , T o r h o n c u — 90. Â s î l e r — 29, 48, 49, 50, 51, 53, 54, 56, A h m e t Vefik — 90. 58, 59, 60, 62, 63, 64, 72, 100, 111. A k ç a r P a l a n k a s ı — 48, 54. A s ı m tarihi — 87. AkdenİZ — 73;— Hakimiyeti. 35. Â ş a r — 7, 80; — mültezimleri; 81; — A k k e r m a n — 84. tahsildarı: 36; — tahsili: 80; — ver A k s ü t , A l i Kemali — 86, 88. gisi: 80. Aleksandr bey ( S ı r p b e y i ) — A ş i r e t l e r — ı, 2. Bak. Kara-Yorgeyiç A t o s d a ğ ı — 20. A l i a ğ a ( k a p ı c ı b a ş ı ) — 47, 48, 49, Aupick (Fransız maslahatgüzarı)— 50, 53, 54.
Âlî Ali Ali Ali
Paşa Paşa Hıfzı Rıza
37, 43.
— 75. A v r a m k â h y a ( A b r a h a m Petroni( s ü v a r i mirlivası) — 45. y e v i ç : S ı r p hariciye nazırı) — 4 5 , ( Ü s k ü p nazırı) — 31. 46, 47, 59, 60, 62, 64. P a ş a ( V i d i n Valisi) — 9,
A v r u p a — 69, 96; — halkı: 96; — ihti 49, 50, 52, 55, 57, 62, 65, 66, 67, 70, lâlleri fl848): 11, 14, 16, 69, 110. 71, 75, 76, 80, 81, 90, 94, 100, 101, 102, A v u s t u r y a — 7, 11, 32, 60, 91; - ida103, 104, 105, 106.
151
150 70, 90, 91, 96; — muhafızı : 62, 64; — resi : 12; — İmparatorluğu; 11, 12, nahiyesi : 91, 92, 102. 14, 61; — orduları : 24; — Sırplûları : 66; Avusturyalılar : 25. B e l k o v i ç a ahalisi — 60. A y â n — 89; ayanlar: 102; kaza ayan Berkofca ( B e r k o v a ç ) —25,46,49,70. ları : 99. Berlin muahedesi (1878) — 17.
 y â n l ı k — 89. Beron, D r . P. — 23 A y n a r o z — 105. Besarabya — 22, 27, 33, 34, 35, 38. A y n i A l i (Defteri h a k a n î nazırı) — Bey, Beyler — ıo, 48, 102, 109; — 84, 86.
bey-ağa sınıfı : 89.
Beylik — 56, 59; — hükümeti : 12.
B B a b a d a ğ ı — 51. Babinger, F. — 84. B a b - ı Âlî — 4, 12, 13,15,16,23,27,30, 31, 32, 33, 35, 44, 51, 52, 53, 66, 67, 70, 71, 101, 103, 104,
36, 37, 39, 41, 42, 43, 58, 59, 60, 61, 62, 64, 72, 73, 75, 77, 79, 81, 106.
Balkan — 8, 24, 55, 56; — harpleri: 38;
B e y t ü l m a l — 84. Bihke — 14. Bilsel, Cemil — 4. Bizans i m p a r a t o r l u ğ u — 18. Blanqui, M . — 28, 29, 32, 59. Blerada k ö y ü — 91. B o b ç e v , S. S. — 78, 79. Bogomil mezhebi — 93. B o ğ a z l a r mukavelenamesi ( 1841)
— isyanları : 100; — kavimleri : 25; — 2. — İslâvları : 42; — milletleri: 27; — müellifleri: 84; — reayası: 4,44; — Bogorov, D r . î. — 23. yarım adası : 24, 84. 85; Balkan Bohemya d a ğ l a r ı — 40. lar : 1, 4, 11, 13, 16, 17,18, 24, 26, 38, Borilofca k ö y ü — 97. 39, 41, 43, 73, 101, 109.
Balta Limanı a n l a ş m a s ı (1849) — Bosna — 7, 9, 10, 12, 13, 14, 16, 56 69, 15.
Barkan, Prof. Ö . L . — 5,9,10,83,84, 85, 87, 88, 90, 93, 94, 98.
B a ş ı b o z u k — 53, 54, 64. — çeteleri. 55, 100; bozuklar
— harekâtı; 63, 72, 76.
56;
B a ş k n e z — 79, 99. Batovvski, H . — 17, 41, 42. B a y a z ı t — 84. Bedel-i askeriyye — 8. Bedirhan bey t a h k i k a t ı — 52. Bell-Lancaster sistemi — 22.
Başı
92, 94, 95, 96, 101, 109, 110, 111; — aristokrasisi : 14, — beyleri : 101; — çiftlikâtı : 101; — İslâhatı : 14; — ka dısı : 95; — müslüman beylerinin is yanı : 110; — reayası : 4, 13.
Bosna ve Hersek — 13. Bousquet, G. — 22. ( Boynitza ) kariyesi
70, 71; — âsiler: 46, 61, 62; — beyi: 39; ^— beyliği. 111; — burjuvazisi. 20, 78; — çeteleri. 26, 33; — çorba cıları. 21; — davası. 23; — dili. 23; eksarhlığı. 20; — eksarhyası. 17: — halkı. 40; — halkının, çarların ve azizlerin tarihi. 20; — ihtilâlcileri. 42, 47, 70 — istiklâl hareketi: 22;— isyanları. 43, 60; — kolonileri. 22; — komitecileri. 38, 42, 58, 60, 62, 65, köylüsü. 85; — köylüleri. 22; — köy lü kitleleri 111; — maarifi. 20^23;
—
45, 96.
B ö l ü k başı — ıoo. Bregova ( k ö y ) — 44. Belgrat — 47, 51, 60, 66, 70; — Sefe B u d a p e ş t e — 23. B u d a r l ı k — 92, 94, 96, 97. r i : 93. B e l g r a t c ı k — 37, 47, 48, 49, 54, 55, 56, B u ğ d a n — 12, 15, 37, 40; — beyi: 25.
C i z y e — 7, 8, 27, 30, 40; — emyali — 102;—
tahsili: 78. -
Vergisi. 36.
Cizyedar — 7. COİO — Bak. Tsolo ç Çar
— 32, 35, 38, 39, 51. 69; -
hükü
meti: 15, 35, 38.
Ç a r l ı k — 38, 42. Ç a r i g r a d s k i Vesnik — 23. Ç a r t o r i s k i , A d a m (Leh ihtilâl ko mitesi reisi) — 41. Ç o r b a c ı l a r — 53, 66, 78. Ç o r b a c ı N i z â m n â m e s i — 79.
— maarif ve edebiyatı. 21; — mek tepleri. 23; — meselesi; 44; — milleti 10, 9, — milliyetseverleri. 21; — muhacirleri. 33 35; — reayası. 28, 81, — tacirleri; 21, 22, 23; — ta ifesi. 39; — uyanışı. 21; Bulgarlar — 1, 9, 14, 17, 18, 20, 24, 25, 26, 28, 29, 31, 32, 33, 38, 39, 42, 43, 44, 53, 55, 58, 60, 62 63, 64, 67, 69, 71, 75 78, Daskal — 46. 93, 105, 106, 109, 110, 111.
D
Debidour, A . — 39. Bulgaristan — 7, 10, 13, 15, 16, 19, 21 Defterdar — 53, 76, 77. 22, 25, 26, 27, 28, 32, 33, 34, 35, 36, D e f t e r h â n e — 88. 37, 39, 40, 44, 45, 49, 50, 52, 53, 66, Deny, J. — 83, 88. 67, 69, 70, 71, 72, 81, 101, 103, 104, 105, 107, 109, 111; — muhtariyeti. Departman Meclisi — 6. 66; — reayası. 4, 42; — sekenesi. 12; Dersaadet — 7, 16. — ticareti. 18. Despot — 53.
gaze Devlet e s h a m ı — 88. Devlet hazinesi — 102, 12. B ü k r e ş — 15, 22, 34, 40, 51, 52,61, 70, Devlet-i â l i y y e — 4, 12, 15, 35, 42, Bulgarski Orel ( i l k bulgar tesi) — 23. 71.
Boyar — 85; boyarlar : 84, 92.
Boynica
Bulgar — 17, 20, 34, 35, 36, 42, 46, 54, Cevdet P a ş a — 2, 26, 88.
72, 91, 105.
Devlet-i Osmaniyye — 39. B ü y ü k devletler — 17, 69, 75. D i l â v e r P a ş a (Rumeli Valisi) — 31. D i m i t r i (Rahip) — 50. C D i r l i k — 86. Canning, Sir Stradford ( İ s t a n b u l - D i y a r b e k i r — 6. Dobruca — 2 5 . da İngiliz e l ç i s i ) — 72, 73. D o ğ a n c ı — 85. C e b e l û — 86. Cenup İSİâvlan — 29, 56; — devleti: D'Ohssan, M . — 85, 86. 41, 42, 44; — birliği: 43.
153
152 Filibe — 21, 49, 51, 70; - Kayma Driault,.E. — 34, 35, kamlığı : 52. D u k a ç i n (Sırp ihtilalcilerinden)—42. Fotinov, K . — 23. D ü r z i l e r — 32. Fransa — 15, 16, 32, 34, 39; — hükü meti : 43; — ihtilâli : 44.
Edirne — 26, 28, 43, 48, 51, 81; —
F r a n s ı z l a r — 35, 73; — memurları :
36; — tahrikâtçıları: 34. müsalâhası (1829) : 27; — Valisi : 52. F r a n s a l û offiçyaller — 8, 37.
Eflâk — 12, 19, 37, 39, 40, 41, 51, 52, Fuad Efendi ( m e ş h u r Fuad P a ş a ) — 61, 69, 70, 71, 72, 109; — beyi: 24, 25, 34;—beyliği : 33;— ihtilâli : 14;— memleketi : 91 ; — ta Rus işgali: 71.
E f l â k - B u ğ d a n — 1, 14, 16, 18, 27, 33, 38, 39, 69 ; — beyleri : 33.
E ğ e denizi— 17. E ğ r i d e r e — 25. Ekim a n g a r y a s ı — 93. E k s a r h h k f e r m a n ı — 17. Elenizm — 26. Engel (kolonel) — 33.
15, 75.
43, 44.
G a b r o v a — 21, 22, 28, 39, 40, 43. G a r b î Bulgaristan — 38, 40, 42. G a r b î T r a k y a — 84. G a r a ş a n i n , E. ( S ı r p devlet a d a m ı ) — Garp devletleri — 16. Garp zihniyeti — 77. G a r p l ı l a ş m a — 2, 3.
H Hacı Hacı Hacı Halil
A b b a s — 54. Hasan — 99. Sabri a ğ a — 53. H â m i t P a ş a — 87.
İcare-i muaccele — 88, 89, 93. İçtimai meseleler — 101. İ d a r e - i m a s l a h a t ç ı l ı k — 111 İllirya- Bulgaristan- S ı r b i s t a n dev leti — 42. İltizam u s u l ü — 7, 87, 88. İlyo ( Ç o r b a c ı ) — 44, 59. İ m p a r a t o r l u k — 6, 9, 11, 32, 44, 71, 85, 88, 89, 92, 96. 97, 100, 101, 109 110, 111, — arazi rejimi : 83; — tebaası : 6.
İ m p a r a t o r l u ğ u m e r k e z i l e ş t i r m e po H a t t ı şerif (1839) — 28. litikası — 111. H a y d u k — 26. İncil — 19. Haydutlar — 26. İngiltere — 15, 36, 39, 69, 72, 73, H ı r i s t i y a n ahali —36; — aza: —77;K110; — devleti : 72. nezler: 78—Köylüler 93; — reaya: 1, İngiliz — 35; — diplomasisi : 72;— 16, 90. elçiliği ; 72;—elçisi : 39;— konsolos Hİrİzma — 92, 96, 97; — zahiresi: 94 ları : 37. H e i d l b r o n — 43. İ o r g a , N . — 11, 15, 33,34, 35,39, 41. :
41, 42.
Engelhardt — 3, 4, 6, 9, 13, 37, 77. G İ r i d — 34. 39; — Cemiyeti : 35;—me Enis Efendi — 66. selesi : 35. Erdel beyi — 25. Golmanova — 46. Ermeniler — 6. G û S p o d a r — Bak: Ağa. Erzurum — 6. G o s p o d a r l ı k — 63, 77, 81, 90, 100, Esad Efendi — 28, 102, 103; — arazisi : 103, 105, 106i E s h a b - ı çiftlikât — 96, 97. — hasılatı : 104; — idaresi : 110; — E s k i - Z a ğ r a — 28, 43. meselesi : 67, 76, 104; — rejimi : 70 90, 93, 101, 102; — varidatı: 80, 104. E ş k i y a — 27, 47, 85. G o s p o d a r l ı k l a r — 102. Eyalet M e c l i s i , — 77. Gramada — ıoo. Eyalet teşkilâtı — 76. Gritzi ( k ö y ü ) — 47. G ü l h a n e H a t t ı — 3, 5, 6, 7. Fazıl Mustafa P a ş a ( K ö p r ü l ü zade — 25. Fener — 18; — Rum Patriki; 19. Feodolizm — 11. Feodal rejim— 10, 101. F e s a t ç ı l a r — 47, 105.
Halil Kâmilî P a ş a ( H a l e p Valisi)—52. Halim P a ş a , Ferik ( B ü k r e ş t e Os manlı komiseri) — 61, 62, 70. Hammer — 84. H a r a ç — 7. Hasan ( T a t a r ) — 48, Haslar — 88. Hassa Müşiri — 51. Hassa ordusu — 26. Hattı H ü m a y u n (1839) — 3, 8,
:
H i l a r y o n — 19. Hiliandar m a n a s t ı r ı — 19, 20. H ı r v a t l a r — 12, 46. H ı r v a t i s t a n — 7. Hocabey — 24. H u r ş i t P a ş a (Rumeli m u t a s a r r ı f ı ) — 49.
H ü n k â r iskelesi muahedesi (1833)— 35.
İrtica devresi — 60. İslâhat (Bosna'da) — ıo. İslâhat fermanı (1856) — 3, 8. İslâhat hareketleri — 73; — projesi: 101; — tatbiki : 110; —teşebbüsü: 98.
İslâv — 1. 12; — alemi: 38, 40; — birliği : 41, 58; — lavlar : 12, 42. j
devleti : 12; İs-
İslâvllk d u y g u l a n — 38, 110; — ha H ü s e y i n ( V r a n y a zaptiye memu reketi : 40; — ideolojisi 40. ru) — 31. İslimye — 27. H ü s e y i n P a ş a , a ğ a , ( V i d i n valisi)— İsmail P a ş a (Sofya m u h a s s ı l ı ) — 1
10, 15, 29, 30, 31, 32, 46, 50.
49, 56, 60.
İsmail A d i l efendi ( T ı r n o v a kay İ m a k a m ı ) — 39, 40. İ s t a n b u l — 21, 23, 26, 28, 29, 31, 32, İ b r a h i m efendi ( V i d i n d e f t e r d a r ı ) — 45.
İbrail — 2 2 , 33, 34, 39, 40; — bulgar¬ ları : 33; — lesi : 35.
42, 47, 48, 51, 53,. 54, 56, 60, 61, 75, 80, 95, 96, 101; — hükümeti: 60
hadisesi : 35 ; —mese İ s y a n
İzinbol
komiteleri — 38. — 25.
155
154 İzmir — 21, 23; — mollası: 89. İzvor m a n a s t ı r ı — 104. Irak — l . J J i r e ç e c k , c — 19, 22, 64.
liyeti: 65.
Komiteler — 22. Konsoloslar — 72. K o r n i ç (Rus komiseri) — 32. Kosova — 30.
K K a d ı — 76. K â h y a — 99. Kalafat — 52, 71, 110. Kalas — 33, 34. K a m a n i ç a — 30. Kanica (knez) — 92. Kanunu e s a s î — 3. Kapodistirya — 17.
Kospodar •— bak : gospodar. Kospodarlık, Kospitarlık —
bak .
gospodarlık.
Kosto, M a r k o o ğ l u ( k o m i t e c i ) — 67, 69.
K a r a d a ğ — 39; Karadağlılar, 42. Karal, E. Z. — 2, 106. K
K o t e l — 27. Kotine b o ğ a z ı — 29, 30. K ö p r ü l ü , Prof. D r . M . F. — 85. K ö y a ğ a l a r ı — 47, 50, 54, 75, 95, 98, 99, 100;—ağalıkları: 102.—Kâhyaları 95;—kocabaşıları. 78 — reayası: 105; — subaşıları: 95, 99. K ö y l ü İ S y a n i — 16; — kıyamı : 109. :
K a r a g ü m r ü k l e r i — 43, 81. Karatasso ( Y u n a n i h t i l â l c i s i ) —34. Kara - Yorgeviç, Aleksandr ( S ı r p p r e n s i ) — 12, 41, 46, 59 vd. K a r a - Y o r g i ( K a r a George, S ı r p s e r g e r d e s i ) — 29. 41. Karnobat — 27. K a r y e a ğ a l a r ı — Bak. köy ağalan. K â t i p Ç e l e b i — 85. Kaza m ü d ü r l e r i — 76, 99, 102. Kazak askeri — 71;—taburları : 71. K e r i m bey — 30. Kilise m ü c a d e l e s i — 20. Kişnef — 24. K ı ğ a , Aleksandr (Eflâk beyi) — 33. Kırım harbi (1853-1856) — 14, 16, 39, 40, 50, 66, 67, 73,
K ı z a n l ı k — 28, 43 Knez — 29, 78, 79, 80, 96. K o c a b a ş ı — 7, 53, 78. Koca sekban b a ş ı — 87. 91 Koçi bey — 7,. 86; 88. Komiteciler — 65 vd. 6, 75, 104;—faa
107.
K r o n ş t a d t . — 23. K u r â a ğ a l a r ! — Bak. köy ağaları. Kurat, Prof. D r . A . N . — 38, 41. K ü ç ü k İslâv devletleri — 39. K ü r t — ı. K ü s t e n d i l — 24, 25. L L â i k l e ş m e — 3. Lamartine, A . — 24. L a v i ç — 48. Lavisse. E. — 69. Leger, L . — 17, 18, 20, 21, 24. Leh
ihtilâlcileri — 41; — ihtilâl komi tesi : 41; Lehliler: 42.
Lenvir ( Lehli O s m a n l ı a j a n ı ) — 60. Mehmet, K ö p r ü l ü — 25. Mehmet Nail efendi — 90. Leskofca — 29, 31. Mehmet Tahir P a ş a ( Bosna V a l i Lheritier, M . — 34, 35. Liubitsa ( S ı r p Prensesi) — 29, 31. si ) — 13. Liuboslavya(Bulgar m e c m u a s ı ) — 23 Mehmet R ü ş t ü — 54, 55. Lom — 47, 48, 49, 54, 56, 70, 90, 95, Mehmet S ü r e y y a — 52. 106; — nahiyesi : 91, 102; — rea Memleket ç o r b a c ı l a r ı — 78. yası : 48. Memleketeyn — Bak : Eflak-Bugdan. L ü d e r s ( Rus genereli) — 71. Merkeziyetçilik — 102. Lûtf: — 5, 6, 8, 13, 14. 15, 28, 29, 30, M e ş r u t i y e t ( 1876) — 4. 31, 32, 76, 105. Metropolitler — 19, 50. Michoff, N . — ı. M Mithat P a ş a — 24, 40, 78. Maarif meselesi (Bulgarlarda)— 24. Miha! bey ( Mişel, S ı r p P r e n s i ) — Macar — 66; — beyi : 14;
Macarlar :
11, 12, 14, 46. 61.
Mahallî â y â n — 99. Mahallî meclisler — m . Mahmut I I — 27, 28, 43, 102. Malet, A . — 69. Makedonya — 84; — Komitesi : 35 M a m a r ç e f — 27. M a n a s t ı r — 26, 84, 94. M a n d ı r a p a r a s ı — 94. M a r û n i l e r — 32. Mastilitza — 47, Meclis-i A h k â m - ı adliye — 5, 6, 9,
29, 31, 42, 59, 60, 64.
Milliyetlerin uyanışı — 44. Millû aşireti — ı. M i l y o ( k o c a b a ş ı ) — 28, 29, 30. Mirî topraklar ( a r a z i ) — 84, 87, 88, 90, 98, 102, 105; — arazî muta sarrıfları : 98: — arazi rejimi 89, 85; — arazi sahipleri : 89, 98; — köyler : 90, 91, 94; — mukataat: 89; :
Mito ( k o m i t e c i ) — 67. MlSir — 28, 39; — buhranı : 34; — Kahire = 89; — Paşası : 34.
Molla Feyzi — 54. Mora — 84. 10, 43, 48, 64, 73, 75, 77, 79, 80, Moskova — 22. 81, 90, 95, 98, 101, 103. Moskof — 39, 40Meclis-i has — 31, 35, 61, 76; Muaccele — 91, 103. Meclis-i kebir — 14, 77. Muacceleli mukataalar sistemi —92. Meclis-i m e ş v e r e t — 51. MuhaSSll — 89; — ı Emval: 7 MeCİİS-İ V a l â — Bak : Meclis-i Ah- Mukataa — 86, 87, 88; — ihalesi : kâm-ı
Adliye.
89; — sistemi : 92; Mukataalar. 7, 87, 88, 89, 90; mukataatı mirî = 86.
Meclis-i V i d i n — 91, 94, 99. Mehmet P a ş a , Muhsin zade (Sad Mustafa I I I . — 89. Mustafa a ğ a — 53. razam — 89. Mustafa N u r i P e ş a — 79, 86. Mehmet A l i P a ş a , K a v a l a l ı — 2.
157
156 Mustafa Reşit — Bak. Reşit Paşa. O b r e n o v i ç , Miloş ( S ı r p P r e n s i ) — Müfti — 6, 53, 76, 77. 28, 29, 41, 42, 45, 59, 60, 64; Mültezim — 7, 77, 80, 88, 98, 105; — güruhu : 50, 100; leri : 91.
— suiistimal
tahrikatı : 50; Obernoviçler.
60.
Odesa — 22; — Bulgarları : 21. O d u n t a ş ı m a a n g a r y a s ı — 96. M ü r û r tezkeresi — 62. M ü s l ü m a n a ğ a l a r — 54, 78, 90, 93; O h r i d a b a ş k e s k o p o s l u ğ u — 19. O n d a l ı k a ğ n a m ı s a y ı c ı l a r ı — 48. — zümresi : 83. M ü s l ü m a n â y â n — 77. O r t o d o k s — 26; — tebaa : 18; Orto dokslar. 6. M ü s l ü m a n beyler — 90. O r t o d o s l u k siyaseti — 38. M ü s t e c i r — 104. Osman bey — 54. M ü t a f c a — 30. Osman efendi ( R a h v a kariyesi m ü d ü r ü ) — 56. N Osman N u r i — 8 9 , 99. N a i l bey — 94, 103, 104, 105. O s m a n l ı l ı k — 4, 11; — siyaseti : 3 N a i l P a ş a — 80. O s m a n l ı Devleti ( İ m p a r a t o r l u ğ u ) — Naima — 24. 1, 2, 4, 9, 11, 12, 14, 16, 18, 32, N a m ı k Kemal — 5. N a p o l y o n I . — 41. N a z ı r mahallesi k ö y ü — 54. N e m ç e memleketi — Bak :• Avusturya. Neofit — 22. Nesselrode, K o n t ( R u s n a z ı n ) — 4, 34, 69. Nİğbolu —
hariciye
49, 71, 84; — sancağı :
60, 99.
35, 36, 38, 44, 59, 83, 85, 89, 90, 93, 94, 95, 109 — eyaletleri 35; — hakimiyeti : 38, 109; — hükümeti : 16, 23, 27, 32, 33, 34, 53, 60; idaresi : 24, 76, 78, 85, — idareci leri. 30; — müesseseleri, 92; — ni zamı : 8, 92: — ricali : 12; — top rak rejimi : 83, 90; Osmanlılar. 12, 15, 84, 103.
O t l a k i y e — 94; — ücreti : 96. Ot ö ş r ü —
N i k o l a I — 17. Nikolayef — 24. Niş — n , 26, 28, 29, 31,
Ömer
80.
efendi, H a c ı — 99.
32, 46, 50, 51, 60, 66, 70; — hadisa'tı : 34; — Ö m e r (Halife) — 84. isyanı : 31, 32, 33, 34, 35, 40, 58; — Ö m e r Lütfi P a ş a (Rumeli ordusu isyanı(1841) : 30, 59, 65, 67; - ko müşiri ) — 11, 14, 42, 50. 56, 58 mitesi : 66; — meselesi : 33; — met60, 63, 64, 65, 66, 67, 70. ropolidi : 65; — mutasarrıfı : 49, Ö ş ü r — 80, 93, 95. 52, 61; — sancağı : 49, 52; — Va lisi : 52. — vücûhu .- 30-
Niş - V i d i n h a t t ı — ı . Nizamiye askeri — 80.
P a d i ş a h — 5; — dirliği : 86; yası . 100.
Palmerston ( ingiliz
hariciye na
:
— 20, 21.
keşişi)
— 38.
Panslavizm
:
:
zırı) — 72. Paisii (Bulgar
105, 106, 109, 110: — çorbacıları 46; fesadı 60; — isyanları : 3, 10, 24; — kitlesi 83; — kocabaşısı : 7, 78; — meselesi; 4, — mümessil leri .• 28, 80, 101, 102.
Redif a l a y l a r ı — 35; — sınıfı. 13. Reni — 34. Resm-i çift — 85, 91. Resm-i harman — 93, Resm-i otlak — 36. Reşit P a ş a , Koca ( S a d r a z a m ) —
Paris — 41, 42. P a ş m a k l ı k — 86. Patrik — 18. Patriklik — 18, 19. P a z v a n t o ğ l u — 21. P a v l o v i ç , H r i s t a k i — 20.
3, 12, 23, 103, 109; — hükümeti; 110.
Peskopos — 19.
Rifat P a ş a (Meclis-i V a l â reisi)—75. Pirot — 24, 28. Rila M a n a s t ı r ı — 19, 22. Pizani ( i n g i l i z sefareti b a ş t e r c ü Roma — 18. m a n ı ) — 73. Romanoflar — 41. Plakovo m a n a s t ı r ı — 27. Romanya — 22, 35, 38. Plevne — 106. Rumlar — 17, 18, 20, 34 — fetreti: 2; Polomye nahiyesi — 63, 91. — kilisesi ; 20; — Patriki; 6, 18; — Patrikhanesi; 18, — ruhbanı; 21. Preznik — 25. R u m l a ş t ı r m a — 18, 19. P r i ş t i n e — 66. Prokuple — 30. P u y o — 45, 46, 47.
Rumeli — 1, 5, 6, 10, 11, 13, 25, 27,
R Rahva (Orehovo) — 56. Rakoviça
( R a k o v i t z a ) — 44, 48,
53, 56, 59, 65, 58; 105.
100;
—
30, 46, 57, 76, 88, 98,
31, 47, 62, 77, 89, 99,
32, 48, 63, 78, 91, 100,
71.
R u s ç u k — 24, 28, 43, 51, 55, 70, 81.
Reaya — 6, 7, 8, 9, 10, 11, 13, 16, 29, 44, 56, 75, 85, 97,
35. 37, 41, 44, 48, 49, 51, 81, 105, 109, 110; - cebelûleri: 84; eyaleti; 84, 93; — hudutları, — isyanları; 90; — ordusu;14, — ordusu müşiri; 50; — reayası; - valisi; 37, 38, 52.
Manastır : Rumen, Rumenler— 14, 15, 33, — köylüsü; 14.
Rambaud, A . — 69. Ranke, L . V o n , — 31, 59. Raşit efendi — 81. Raşit — 89. 25, 43, 55, 72, 84, 96,
30, 84, — 84; 26; 35;
RUS — 15, 26, 35, 70; - askeri; 71; ajanları. 69; — casusları; 4; — Çarı 70; — elçiliği; 42; — generali. 71; — hükümeti. 13, 34, 59, 70, 71, 72: — idaresi. 34; — işgali. 15; — mec lisi. 39; — nüfuzu. 16, 43; — ordu su. 27, 69, 38, 109; — tahrikleri. 39, 70; — yardımı. 38; Ruslar. 15, 21, 26, 40, 68, 70, 71, 72, 107, 110; — müdahaleleri; 16.
36, 37, 39, 40, 49, 50, 52, 54, 65, 67, 69, 71, 79.- 80, 8 , 83, 92, 93, 94, 95, 102, 103, 104, Rusya — 12, 16, 21, 1
32, 35, 38, 39,
158
159 42, 44, 69, 86; — bozkırı; 40; — S ı r b i y a g o s p o d a r ı — 63. hamiliği; 59; — hükümeti; 4; Rus- S ı r p - Bulgar birliği — 42, yalu; 15; 16, 24, 60, 61.
Rüstern P a ş a ( Sadrazam ) — 7, 88. R ü s u m - i ihtisabiye — 43.
Sabri P a ş a ( Niş v a l i s i ) — 30,31 Sahra ( K u l a ) — 29, 48, 63, 70, 95. — nahiyesi. 47, 90. 91, 102; — na hiyesi müdürü. 45, 58, 61.
Sait P a ş a (Silistre v a l i s i ) — 34. Salih bey ( m i r a l a y , Tuna b a ş b u ğ u ) — 15.' Salih yazıcı ( O s m a n l ı casusu)—34 Samakov — 23. Saray bosna — 14. Schafarick — 17. Sekban — 79. S e l â n i k — 21, 23, 34. St. Petresburg — 21, 22, 39, 71. Serasker P a ş a — ı ı . Serf — 85: Sergi ( R a h i p ) — 27 Serhad b ö l g e s i — 90 — Kaleleri 90
S ı r p l a r ( S ı r p l û l a r ) — 11, 12, 20, 29, 31, 41, 42, 43, 46, 53, 58, 59. 60, 61, 63, 64, 67, 110; - ahvali. 62. Sırp arazisi —61 — askeri. 62; — beyi- 31 61, 63, 64, 79; — beyliği. 39, 45, 46, 64; — biladi. 12; — ha riciyesi. 46, 59; — hududu. 55, 57. 58; — hükümeti. 13, 59, 61, 62, 63, 64; — ihtilâlcileri. 12, 43, 58, 60, 66, 70, — kapıkethüdası. 61; — memleketi. 91; — nüfuzu. 63, — va tanperverleri. 42; — yardımı. 58.
S k u p ç i n a — 63. Slavon — 42. Slavonca — 18. Sobernheim, M . — 8 7 . Sofroni, (Stoiko Vladislavof; V r a ça peskoposu) — 19, 20, 21, 38; — hatıratı : 19, 21:
Sofya
— 25, 26, 49, 51, 70, 84, 93;—
kaymakamlığı : 52; — yası : 93.
vilâyeti rea
Stanko ( komite reislerinden) —
66, 67. — e aleti. 84; Staneff, N . — 17, 20, 23, 24, 25, 26, 27, 29, 31, 33, 34, 38, 40, 42, 50, 60 65, 79, 84, 90. Simiç, A l e k s i ( S ı r p adliye nazırı ) — 62, 63' Stavrovitza k ö y ü — 48. Silistre — 28,43, 51; valisi. 34, 48, 52.
Sinan P a ş a ( Sadrazam ) — 24. S t u r c â , mihal (Eflâk beyi) — 15, 24. S İ p a h î — 69, 85, 88, 93; — Kethüda Stveta-troitsa m a n a s t ı r ı — 65. ları: 84, 92, 93, 94.
Siverek — ı .
S u b a ş ı — 48, 95, 99; — sınıfı : 95; Subaşılar. 47, 50, 80, 93, 98, 99, 100.
S ı r ı n d a k ( komiteci ) — 46. S u b a ş ı l ı k — 99. S ı r b i s t a n — 1, 12, 13, 16, 17, 29, 30, 31, 35, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, Sungu, İ h s a n — 5, 44, 46, 47, 56, 58, 59, 60, 61, 62, Suno ( k o m i t e c i ) — 66. 63, 64, 65, 66, 104, 111; — ahalisi Suriye — l .
60, 61: — hududu. 61, 63; — da Obşenoviçler partisi. 60; — toprak S ü l e y m a n , K a n u n î — 7, 88, 93. S ü l e y m a n S u d î — 43, ları. 59.
ş
Timar
— 85, 88, 89,
— arazisi. 88: — rejimi. 84: — sa hibi: 91; — sistemi: 83, 84, 85, 86, 91, 92; Timarlar; 86, 37, 93, 102.
Ş a m hadiseleri — 32. Ş a r k meselesi— 11. Ş a r k î Bulgaristan — 24. T i m a r h sipahi — 86, 93, 95. Ş e h i r k ö y — 25, 29, 40, 49, 70. Timok — 28. Ş e k i p efendi (Meclis-i v a l â a z a s ı ) — T i t o f (Rusya m a s l a h a t g ü z a r ı ) — 65, 76, 78, 103, 105, 106.
Şer'iye Şimalî Şimalî Şumnu Şura-i
mahkemeleri — 105. A f r i k a memleketleri — l . Bulgaristan — 27. — 26, 28, 43, 51, 56. devlet — 3,
4. 34, 69.
T ı r n o v a - - 21, 27, 28, 40, 43, 49, 51, 70,
78, 84; — hadisesi (1835); 34, — is yanı: 34; —katedrali: 19;—kaymaka mı: 39, 78, — kazası: 78, — köylü leri: 78.
T o h a r ( k o m i t e c i ) — 67. T o p ç u neferi — 48. T Topolovitza — 49. Tacan, Necati — 26. T o p r a k aristokrasisi — 111. T a h r i k ç i l e r — 46, 49. T o p r a k ve i s k â n siyaseti — 11. Taillandier, S a i n t - R e n è — 29, 59, 60. T o p r a k işleri — 75. Tanzimat — 2, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, T o p r a k k ö l e s i (serf) — 84. 11, 13, 28, 29, 30,- 36, 37, 73, 76, 77 78, 79, 81, 91, 97, 99, 102, 111 ; — adamları : 97 ; — anlayışı : 101; — büyükleri : 75 ; — devri : 92, 93, 94 - esasları : 6 ; — Hattı (1839) : 95 — ilânı . 44, 93 : — İslâhatı .• 39, 52, 69 ; — Meclisi : ; — prensipleri ; — 23 ; —ricali : 101; —siyaseti : 9, 72; — Tarihi. 111; Tanzimatçılar - 10, 98.
T o p r a k meselesi — 9, 83, 90, 97, 98, 101, 103.
T o p r a k rejimi — 83,100 T a p r a k siyaseti — 10, 98. T o p r a k l ı sipahiler — 85. Transilvanya rumenleri — 14. Tsanko, Ignad (Vladika) — 99. Tsolo ( B e l g r a t c ı k b a ş k n e z i ) — 58, 65, 79.
Topolof — 58. T u n a — 1, 17, 33, 69; — kıyılan: 71; — ordusu: 26; — ötesi islâvları. 41; — T a p u — 103, 104, 106; — resmi : 85, 88; — senedi : 97; — temessükleri ; 88 ; — usulü : 104.
T a ş r a meclisi — 6 ; — -.11 Temlikname — 87.
sağ ve sol sahilleri islâv kavimleri nin kurtuluşu cemiyeti. 34; — şehirleri. 71, 72; — Vilâyeti 24; — yalıları. 109;
T u r i ç — 33. Tesalya — 34. 84. — Cemiyeti : 35. T ü f e n k c i — 79. Testa, Baron İ. de. — 32. T ü r k — 109; — arşiv vesikaları. 33; — T e ş t a n i , Stoyan (Sırp meclisi aza feodalitesi. 90; — hakimiyeti. 25; — s ı n d a n ) — 50, 62. siyaseti. 60; — Türkler. 7, 17, 19, 59, 60, 71. Tezkire u s u l ü — 36. Ticaret muahedesi (1838) — 36. T ü r k i y e — 29, 37, 77. T ü r k m e n — 1.
161
160 u
Ubicini — l , 6, 48. Ulûfeli asker — 86. Uzunçarşıh, Prof. 1. Hakkı — 87.
Ü Ü r g ü p — 31. ÜskÜp — 24; — eyaleti
101; — metrepolidi. 65; — mıntakası 67, 77, 101; — muhafızlığı . 99; reayası. 79, 81, 91, 94, 95, 107; — Sancağı. 58, 81, 99, 101; — Valiliği. 50, 52, 106, — Valisi. 48, 49, 51, 52, 54, 5 5 . - V ü c û h u (âyan) 50, 53,106; — yolları . 59, Vidinliler . 37, 50. 53 81.
84; — met- Vidin-Niş
repolidi : 65.
mıntakası — 75.
Vilâyet idaresi — 76, 77; — işleri: 76
— teşkilâtı . 6, 23, 77. V V i y a n a — 22. Vadisi (papaz) — 45. Volkof, Vasil — 33. V a r n a — iş, 28. Voynuk — 84. V a r o ş Çorbacıları — 46, 50. V o y v o d a — 8,89, 91, 99; Voyvodalar. Vasıf P a ş a (Belgrad muhafızı) — 45, 47, 56, 106.
V e l ç o — 27, 34, 45. Velentzas — 34. Veliko - Tırnova isyanı — 24. Venedik — 18. Venelin, Jorj Ivanoviç — 21, 22. Vergi
89, 93.
V o y v o d a l ı k — ı ı , 66. V r a n y a — 31. V u ç i ç ( Sırp knezlerinden ) — 59 60.
V ü k e l â meclisi — 75.
— 7, 8,36, 62;— emvali . 102;
—• meselesi . 36; — mültezimleri ; 95; — senedi . 40; — tahsildarları ,
Y
Yahudiler — 6. Vidin — 9, 10, 14, 16, 21, 24, 28, 29, Yakup Paşa (Edirne valisi) — 31, 31, 40, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 50, 51 Yanbolu — 27. 52, 53, 54, 55, 56, 62, 65, 66, 71, 72 Y a ş a r a ğ a (Boynica karyesi a ğ a 47; — tevzii ve tahsili : 78.
75, 76, 77, 78, 79, 84, 88, 89, 90, 92 93, 95, 97, 100, 103, 104, 105, 106, 109, 110; — ağaları . 98 ; — ağalar rejimi . 92, — ayaklanması . 109; — âyan. 76; — bölgesi ; 83, 65; — dağları ; 45 ; — despotu . 46 ; — eyaleti . 10: — eyaleti reayası. 100, Gospodarlık rejimi. 83, 92; — hadi sesi . 61, 69, 71, 72; — havalisi . 55, 58, 98; — isyanı. 7, 8, 9, 10, 11 14, 15, 18, 28, 35, 40, 43, 44, 45, 50 58, 60, 61, 65, 67, 78, 79, 90, 97, 98 111; — kalesi. 53; — köyleri. 95, — köylüleri. 111; — meclisi. 46, 50, 51 53, 76, 77, 95; — meselesi. 75, 77,
sı)
—
53, 96.
Yegovitsa — 30. Yeniçeriler — 25. Yenipazar —
56.
Y e n i - Z a ğ r a — 27. Y e r k ö y ü — 15' 51. Yugo-slavya —12,
41; -
birliği 41, :
59; — Krallığı : 42.
Yunanlılar — 20, 27. Y u n a n — 34, 38. — hükümeti. 34; — klasikleri 19; — meselesi. 34. — ruh banı. 19. — siyaseti. 35.
Z Zağra — 37. Zaptiye — 47; — neferi. 48, 102; sergerdesi. 46; Zaptiye-ler. 48, 79, 80.
Zarif efendi (Paşa) — l , 2, 106.
Zayçar naçalniki (kaza müdürü) — 46, 47, 61.
Zeamet — 85,88,89.
Ziştovi — 21, 22, 43, 71, 81. Ziya P a ş a (Tırhala mutasarrıfı) — 50, 52, 76, 79.
HAL
TERCÜMEM
1916 da İstanbul'da doğdum. İlk tahsilimi Ankara, Orta tahsi limi Balıkesir'de tamamladıktan sonra 1935 de yeni kurulan A n kara Dil ve T a r i h - C o ğ r a f y a Fakültesinin açtığı harçlıklı talebe müsabaka sınavını kazananlar arasında bu Fakülteye girdim. Esas disiplin olarak tarihten Yeni ve Y a k ı n Zamanlar şubesini seçerek Prof. Muzaffer Göker, Prof. Enver Ziya Karal, D o ç . Dr. Bekir Sıtkı Baykal, D o ç . Dr. Şinasi A l t u n d a ğ ve D o ç Dr. Cemal Tukin'den 8 sömestr bu şubenin derslerini ve 6 sömestr de Prof. Dr. Fuat K ö p rülü'den Ortazaman tarihi, Prof. Dr. Herbert Louis'den Coğrafya derslerini takip ettim. 1940 da Fakülteyi bitirerek Fakülte Tarih Enstitüsünde ilmî yardımcı olarak kaldım ve doktora yapmak üzere çalışmağa başladım. Tanzimat devrinde Bulgar meselesine dair bil hassa Başvekâlet A r ş i v dairesindeki O s m a n l ı vesikaları üzerinde yaptığım araştırmalar sonunda bu tez meydana geldi. Tez, 29.VI.1942 de Prof. Enver Ziya Karal, Dr. A k d e s Nimet Kurat, Dr. Bekir Sıtkı Baykal ve Dr. Şinasi Altundağ'dan mürekkep bir komisyon önünde müdafaa ve Doktora tezi olarak kabul edildi. Şimdi yayın alanına çıkarken onu, en çok kendilerine borçlu olduğum hocalârıma ithaf edebilmekle eşsiz bir sevinç duyuyorum. Halil
İnalcık