This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
p "İh >h oıAp I .D'ED Vı Mirii ayı ip-ip-p i'h i'h vovpl'A *p iv.-) i>p pM ytthp MW pi İ'A I p r t orA i» 'p c h 8 n ai •*n e*A prcrnfeMt "i t í a 7:0 w A r n p jıp , w c n cuín SPO*O 1
H
.prífpA'P 'p vpoi o*«p p b T f C l r i'i-A i» * P b T W l rA i ' 7 Ù *a *P o*A 9 1 a** 1 » -p iVftí» •ttr* :A pjnoif't 'p op>ü -h I7"Jn»v> w aA mft -o*)T>f n no •W.A W W Eft - A T Í V A 7 I D pnA'TVS'lA , « |Q 'p C'A I I ) *1 a> V*p 111P -p *p7"i& 7»o) (••» Í'BAI» p-h 'p IVCA ípro oin r»'i>A M i'6 *0 ri'iîïlp pefrKp )ip 57A73î*ft V ' p -7 VA jf,P'h'VD. . . C 1 İ * 7 D'A .07.*)) 1 p*>*A \»yí pp rnVı ip "7 7Au-ü'l \\> •İV i») 'p con* prVh * 7 P Y H '"İA& *p » -p p-A 11 ' i 3 7 ft
1
S
.0"vp c-A iu v « V ,*G6TJ íA»7j-iA pp ii?í *i p'D >*7 ic pt i'pm a>h -p cA 12 n aó vu*i 1 pÉ4H *¡> *A *C?*A 3ft "W* Vp'o iAtf> 'p O*.*» ||*10) .TAOÍ.VJ K> imp i m « *7 TtoııVİ a!t .0-*7 aiAp rrfTTJPgfr íó rA 0*Vco pVfi V B*é 14 *1«)
3
'Arî!» cin O " D T P ) V A ¡-A pr> S> t>'» 0*«hp 'p (.'A |j »7 3*t
%
?•£.*••; ih"p -A VpVi 'PÏ'-.ÎÏ-A pAiftp e** art ai -PVJ *p ai eo ,A>h -PpAA i v 'pey"'» SiİT w'P'-A pii'7 'OTAB ("A p-lApA 'p »pO'A iti *7 Cİ c*» D >p /.lítóT '7 ı7':pft VA 7 » 'A cılıh pıi CVTCPIVO 7W C'A 'W*A •* *p o *c ctnajrt 0 i'iA 'p /.J7!p VA 7 W ?;.7 •.*) livıA «7 'pfiTAiB'A .«A 6 *p apc*J ai c* VD9 -p *p Mp CÎ'JI *
ti
.pi"Vh pp r7j»)*p w 'p p-A p n s i 7 h 7 u 7 V 3 c ı r h c « * A a V n n n 3 v * ' i ı * 7 ' 5 A - h ' p ' ' ; p h ı s n &i
u 3
,
l
l
ı
.1Ü>hp ÛMŞ VA 'l)*íl ' 7 1 " 7 V 3 ' 7 VA •7 wrfeo *p mom |>-N*> (TMÍO oo»Vi>*A orno ıs pitpit «p
>
V IUI IV
64
.SOV61*
TAI
: "on* 1*0 4*1 PHD-AIÄ- •;•> irt-A UH*4 (*')
tMrfı .>) v ı o m ' p nDWtt*-rw ,onî *v*> i pop"V(i fpf*f> i'-iHH'ti'A ,ovp » *A on ırp ift*.)' n pıl'h n ap'.Ar/J Vı»'5 I * (fttn» v .ff'fi'j ID * TOVBh'.çî'ft ID ,wo ju ııp'A ,Ü .»ıh I T » |tt *• i .r< t» ıy» pıWı virpA ,*A ,n:A-,ı cccA V * *ı '»ft iA*>*P«V Di"i MrAfiHi o\ o'h -p ap» ol T IO'-ÎP-O ,*f> ıno»)*A ıi) *f> o)r>ftn VP *p ltt*A »«ıy | f't»'n [A) 'p nıVih 'fi O»D O> -.Am-CA 1 jTİftph •? 'p ti |Avoc » n -o 'm-hVıvA "iA »ı 'A w;»nAT*5ıne'i i ı wj"p »rtsı.'i ',ı ',-> ıfıviij-) Î " C ,p*W:A oniD 'A"p *ft DATS n İISTA , ,
,
.|Df)
ıPP'TO
l|h metnin l ı.ınsızca çevirisinin içeriği: lif*» •m'nvnınmiız, kralımız, Mesih'İrnİz S.S/nuV» şanını T Irk ve eşsiz olan ve onun dışında hiçbir benzeri mevcut •Jtfttıvnı Vıı.timya olan i m a m korumaya itina göster. |
l . n ı , e k Mesih olan Mesih'ine inan; şamm artıran Da-
fpjpj'ln •ovuııd.ın gelen senyorumüz, kralımız S.S. haricinde* Ktr)l>iı k ı ı ı i a i H i yoktur. 1 Ne tanrının ne de Mesih'inin adına sahte y e m i n etme, fil*
yorunun adı ondan alınmıştır ve bu kutsal varlığa
M|-|tı*ı/lık «-dilme/ 4 h m ı n ı n ve Mesih'in adı geçtiği zaman saygı d u y u l u r . I Ifttu m-aııe göre ustun olan doğası nedeniyle her k i m olursa HUUII
ı»ıı.ı **aygı göstermelidir.
) Mrsıhin sırrım anlatmak ve incelemek için toplantıdan |MUnlıya koşuşturmalıdır iı
kemlilerinden
ne kadar nefret ederlerse etsinler
•utUmul.ı (Sabetayalar), diğer uluslara mensup olanları ıikhıreı ı k, katiller bulunmaz.
fi 5
7-16 Kislev günü herkes bir araya gelir ve herkes Mesih ilgili başkalarından duyduğunu ve Mesih'e olan inancın zemİ hakkında ne aniadıysa yanındakine anlatır. ft- Zina onlar arasında hüküm süremez, Beriya * kural] mevcut olsa bile, buna rağmen hırsızlar için tedbir almak ge rekir. 1
1
9- Yalan şahitlik yapılmaz, mümin' olmasalar bile hem-j cinsine yalan söylenmez ve birbirini ele vermek olmaz. 41
10- Türban dininde olan b i r i n i kendisi inansa aramıza almak için zor kullanmaya için verilmez, savaşçılar gurubuna bağlı bir kimse tam bir inanç ve arzusu ile hiç bir şekilde tereddüt etmeden aniden katılır.
bile! /ıra ruh biz-a]
11- Aralarında kıskançtık yoktur ve kendilerine ait ot yan şeyleri açgözlülük ve hırsla istemezler. 12- Kİslev ayırım 16'smdaki bayram büyük sevinçle kut nır. 13- Kişiler birbirine karşı iyiliksever ve merhametli ol lıdır ve hemcinsinin istenci için kendi istenci gibi çaba sarf melidir. 14- Her gün gizlice Mezamir okunmalıdır. 15- Her avın doğuşu izlenmelidir ve avnı çehresini güneşJ le karşı karşıya gelmek üzere çevirmesi ve ay ile güneşin yüj 3 Herıv.*. yaradılışı simRrler. Bu emir bit yandan rinayı vaşaklarken i >:••* yândan belirsiz bir şekilde üin vermektedir. Sa beta yalar evlilik h ı o J sunda uzun süre kjHTuıni/mt uyguladılar Avnı emirde anılan bu h-M/laaj kimdir? Bize • :< n yabancı kimseler «.t* evli olmayan sabetayalardır, yani * f lilifein sırbnna vakıf olmayanlardır. 4
7
Yani,«abetayaolrmdıklanruldebile
5 Türban inancı İslamiyet, Sabetav doktrincilerine özgü bir islamiyet lamına gelmektedir. Üstat mücadeleciler, gizemlerinde, hiç bir şeyden ter dut etmeksizin RÛOUIIÜ olarak eirenler dışında, dinsel olmavan unsur yer veımeven tarikat yönetici lendtr.
66
ytı/ı
bakmaları için dua edilmelidir.
16- Türklerin gözlerini boyamak için onların adetlerine dikkat edilmelidir. Mecbur olmadıklan ( Sabetayalar) |Uma/an orucu ve kurban İçin de böyledir. Gözün gördüğü htt f#ey yerine getirilmelidir. 17- Onlarla evlilik
sözleşmesi
yapılmamalıdır
(Müslü
manlarla). 18- Oğulların sürmeline itina gösterilmelidir ve b u n u aziz Kail ın utananı kaldırmak için yapmalıdır. Ma/ilan Beriya (yaradılış) Yasasına ait olduğu halde b u 18 tthlrı tespit ettim, çünkü İsrail'in oğlu şeytandan ve onun lejH)
ıdan intikam alacak kadar sağlam b i r saltanata erişme-
ilı O çağda, her şey eşit olacak; hiç bir savunma ihtiyacı, izC# tabı hiçbir şey, kirlilik, saftık olmayacak, hepsi, en küçükiı-ıı en büyüğe kadar beni tamyacaklar. Mümin olan, ve m u hıih İT .ınlamma gelen türban gizemine girmemiş dostalara, nine kadar Beria (yaratılış) ve A k i l u t ' a (intişar) hiç bir p v el Mİtmeden özenle uymalannı bildir. Bu d u r u m d a , hayat Aft-u mm allına nüfuz edecekler ve hepsi birer melek olacakl.n İlahi irade yatanda ortaya çıkmalarım sağlasın. Amin.»
fl Huymnıhır Sabetay Sevi'nin emir buyurduğu ve burada (a) ile gösterıllftııiM/ bayramlar listesi dışında a d l a n Karakaş Rüştü ve "<Mf tıırulduiu zaman, av dünya ile güneş arasına girer. Diğer bir !(••'>> I. .ı\ guı*->> : ••./ vuz« kalır. Temmu/ıın 2 gunu güneş lutulıru-M ol¬ M ı ılnı.lıkt bu «ıl.ıvı bir Mesihlik emaresf' saydılar. Sabbetav muhtemeM tUtoı muinde her av geryek "eşmesini beklediği, d ı f y t bir tfadcyk Me tisini ı,.ıbuklaştıran bir mucize saydığı bu olayı ima elti. (*) VI M u m d e "Sabetav Sevi'nin bir Ermeni şiiri" adlı çalışmaya bakıHH
67
genç bir kapana tarafından anılan bayramların listesini de veriyoruz.
.)
(on-jm) o**tj)ie>ı DIS
B M p*D 36 pà iia'jft io 99%
fo
M
pf» T/.D*J -T TDD N
1*6
ab |*ft |'p « p ^ i p:ft"> n»»- 9 1*A d » » fcoia ninno Ma ova CİM J I )-h pnp r-JC 24 [*6 2.1 pft .nnıftDo » 17 |*6 .ıpnı> Wi atp*h ö**oıp ft (ıjf))) njo) 3o l i ı*ft D W D C 9 ın -rfı 9 ı*f) : V » . 7 D 7 Ç P nİnoo jft 3 •)uv:t; ör- 28 ı*n ıh:c :v nf> aı pp onıo rtpJ ıc Avant de traduire ce qui urécîde. rectifions certains pauafcs: ,p*p 20 i*f> .»'•>•) '"P f*i» j n 24 rft uni imn ,*vp u pft |ittn,01).-. 17 r h a*»»p»*o riVifo ,nn.ı o ı*o.5o:ı*p-;to)C5î*o.-) la suite du texte .pip : » .nrp -.»4 rA MVtoO 10 ,lîBP 23 |'6 . i n i w j est exacte. t i O z
5 S <
Ribbi A b r a h a m D a n o n ' u n anlaşılır hale gehrmeyi denedi ği b u bayramların anlamlaannı inceleyelim: 1 - 1 4 Sıvan, Moed Tsemah (Tarım bayramı). Danon, Tsemah sözcüğünün tam olarak ne anlama geldiğini incelenr tir. Ona göre, bu sözcüğün seçilme nedeni, Sabetay'tn b i r d ger adı olan Tsvi'yi anımsatmasıdır, ve bu ad şu aynı ayette mevcuttur: "Bayom hahu yihyve Tsemah A d . . . Tsvi olehavod ofri haaretz legaon oltiferet iifleytat Yisrael", yani "IsraiUUtH rin kalıntılarının şöhreti ebediyetin t o h u m u ile bezenecek, toprağın meyvası onların gururu ve süsü olacak (bava 4/2)" Danon'un söylediğine göre, burada, Talmutçu b i r gelene68
ğe göre Tsemah adlı Mesih'in en yüksek mertebeye yükselişi ni' şahit olacak bir bayramın, yani Paskalyanın da bir tanımı yapılmaktadır. Bize göre, Tsemah, doğanın ilkbahar ile başlangıç yapan uyanışını simgeler. Bu bayramın, 24 Sivan bayramı ile ben zerlikleri vardır. 2- 24 Sivan', N i m Shah Alyede Eliaou (Sabeta/m Elie tar.ıfından tannya adanma bayramı). Burada Elie, Sabetay'ın peygamber olarak tannya adamşım ilan eden anzî peygam ber Gazzel'İ Nathan'ı tammlar. 3- 26 Sivan*, Natenou İanem beetsem ayom aze (bayra mın anlamı: " o size o gün verildi"). Danon, Natcnoou«verdiler sözcüğünü ne tan o şeklinde okumak istemiş, ve " o (Sabelay) onu size o gün v e r d i " anlamı çıkmışbr. Danon'un kendi l i de söylediği gibi, bu cümle bu şekilde sunulduğunda hiç h r anlamı yoktur. Yukanda yayınladığımız metni kopyala yan kimse lahem (size) sözcüğü yerine lev (yürek) sözcüğü nü koymuş ve böylece natenou lev beetsem a y o m aze cümle•t meydana gelmiştir. Bu cümledeki yürek ile daha aşağıda lmx'leyeceğimiz kuzu bayramı veya dört gönül ile herhangi bir şekilde ilişki olabilir mi? 4 - 9 Tammouz, Adhalat alevoush anefesh (Ruhun kuşan maya başlama bayramı). Ruhun kuşanması ifadesinden Sabetay'ın esinlenmeye başlaması anlaşılmalıdır, yani o, esink'tımenin başlangıcım bayram günü olarak ilan etmek iste miş olabilir. 5 -17 Tammouz, Rishon Leorat (İdrakinin i l k gününü kut layan bayram). Görülüyor k i bu tarih bir Yahudi orucu günü ne tekabül ediyor. Oruçlann faydasızlığmı b i l d i r m e k için Sal* tay ın bu bayramı tayin ettiği ileri sürülüyor. Bu tahmin 1
• HJIKHVJ göre bu rakamlar 21 ve 24'tür.
68
bize pek ciddî gelmiyor. Bu bayram münasebetiyle. Sefer Ahalomot Kets apelaot 'ın yazarı, Sabetay'ın eniştesi Samuel P r i m o ' n u n doğum gününü yüceltmek için Abidos'ta kutla nan hag Çel N e v i i m (Peygamberler Bayramı) adının 17 Tammouz'a verildiğini yazmıştır ". 1
6 - 23 Tammouz, Hag amerot (Aydınlanma bayramı). 5426 yılının 23 Tammouz gününde Sabetay Yahudi topluluklarına bir m e k t u p göndererek 9 A b o r u c u n u büyük bayram şeklin de değiştirmelerini, ve bu bayramı sevinç içinde, evlerini ay dınlatarak kutlamalarını emretti. Bu, M e s i h ' i n gelişi ile başla yan b i r tür dinî reform hareketinin başlangıç tarihiydi"". 7 - 24 Tammouz, Sabat Kodeş (Değerli Cumartesi bayra mı). Sabetay değerli Cumartesi olan 23 T e m m u z ' u büyük C u martesi adı altında yeni bir bayram olarak ilan etmeyi düşün müştü. Pazartesiyi Cumartesi olarak değiştirdi. Bu reformu k a m ı Sara'nın şerefine yaptı"». 8 - 3 A b , A d h a l a t Atarat Aperet (Şanlı Tacı G i y m e n i n Baş langıç bayramı). Danon, b u bayramın kökeni bilinmemekte dir, ve Kahire'deyken sarrafbaşı Rafael Jozef Çelebi'nin ya nındaki görevinde elde ettiği başanyı hatırlatıyor olabilir der. Bu başarı parlak çalışmalannın ilk i z l e r i d i r Diğer yandan, b u tarihin kökeni şu olaydan kaynaklanıyor olabilir: Yukanda 7». 113. )s ın mam ıı« a»*ı '.n"ı rtiu*»J n » 17 n ol \* >BI> >ft -Anı «o ,|n"î'i A'»> VI* lî»P '> i m D'U'6 *1 0>63 1*A ll6l>B*i»»Îı 06«1A lölO |lV>11'X> «0 •* |t-| pvı-A «A |t,"cA-|>.1-» M'J "30* (4 •»•o** •? (*.»<•>») >M
70
Sefer Ahalomot Kets apelaot. s. 131.
umulduğu gibi, l'ulonvalı haham \ehemva Koîıon. Salvtav'ı bulmaya ve onunla Mesihlik çağı hakkında konuşmaya •der. Kohen A b ayının l ' i n d e Abidos'a gelir ve Sevi ile üç gün üç gece suren, yani A b ayının 3'ünde son bulan bir tar tışma yaparlar. Giderken, Sabelaycılara göre Sevi'nin ka/anmış olması gereken, tartışmanın zaferinden hiç bah•rlmediği için, b u zaferi hatırlatmak için anılan gün bayram tayın t-dilmistir "'. 1
9*9 A b Hag, Asemahot (Eğlence bayramı). Kudüs tapmağı harabeleri matem yıldönümünün eğlenceyle kutlanmaya başi an maşıdır, zira, sabetaycılann söylediğine göre bu tarih Sabetay'ın doğum günüdür. 10 - 15 A b , nimlah (hat ile yazılır) Sabetay'ın tuzlandığı e,uıulür . Hat ile yazıldığında bu bayram onun kral ilan edildiği günü ifade eder. <m
11- 16 Kislev (Purim bayramı). 7 ve 12 numaralı emirler de bu bayramdan bahsedilir. Bu tarih, sabetaycılann d i n de ğiştirdiği gündür. Bu tarihi bir oruç gününden önceye rast Hi-tırirler" *. 1
12- 21 Adar, Y o m Şematah (Sabetay'ın doğum günü). Bu tarih, onun doğum günü olduğu sanılan 9 A b ile çelişmekte dir. 13 - 28 Adar, Y o m Senimol {Sabetay'ın sünnet olduğu gün). Bu tarihe göre, Sabetay 9 A b değil 21 A d a r günü doğ muştur. Rosanes bunlara ilaveten şu bayramlan da İlave eder*"*: 10 a.R c. 1116, 11 Çocukların doğumundan hemen sonra onlan tuzla yıkamak bir alış kanlıktır. Bu durumda. Sabbetav'ın doğumu *> değil 15 Ab olmalıdır. Aynı alışkanlık küçük kuzulara da uygulanmıştır. 12 Rosanes, IV. s. 471.
-
Iİ a . g * , IV, s. 471 7:
14- 16Tevet (?) 15-15 Şevat. Bu Yahudilerin bilinen bayramıdır. 3- 15 Adar. Bu, Yahudilerin tanıdığı Pourim'dir. 4 - 22 Adar, kuzu bayramı. b) Karakaşzade Rüştü'nün söylediği İşte Rüştü tarafından sıralanan bayramlann adlan: 1 - K u z u bayramı. Bu bayram 22 Adar'da kutlanırdı. Her sene özel bir törenle bir gece i l k kez bir k u z u n u n yendiği bir bayramdı. O halde bu töreni oluşturan neydi? Evli i k i erkek ve i k i kadından oluşan en az dört kişi k u z u bayramına iştirak etmelidir. Bu sayı artınlabilir ama daima evli karşı cinslerden oluşan çift sayıdan oluşmalıdır. Şık g i y i m l i ve mücevherleri ni takmış kadınlar sofrayı hazırlarlar. Yemekten sonra eğlen ceye başlanır ve belirli bir anda büyük mumlar söndürülerek ortalık karartılır. K u z u bayramının anlamından kaynaklanan aşkı en uzun yaşatmayı bilenler o gecenin kahramamdır. Bu bayramdan sonra doğan çocuklar tarikatm kendisi kadar aziz sayılırlar. Bu bayram dört gönül bayramı olarak da bili nir. Balon Kapana gurubundan genç b i r sabctaycı bu bayramı nasıl tasvir e d i y o r " " . «Sanırım "Büyük mumların sönmesi" olarak anılan tören Karakaş gurubu tarafından da uygulanmaktadır. Aynca, be n i m g u r u b u n u m mensuplannm da eskiden uyguladıklanna inanıyorum; ama itiraf etmeliyim k i buna benzer hiç b i r şey görmedim. Henüz yakın bir geçmişe kadar, dönmeler kuzu töreni denilen Özel b i r tören yapılmadan k u z u eti yemiyorlardı. İlkbahar mevsimine rastlayan belirli bir gecede k u z u l a j 13 a.g*,IV.s.471 14 15 Kasım 1925 tarihli Resimli Dünya dergisi.
72
ftccl bir ayinle kesilerek (lus) hazırlanır ve dualar edilirken pişirilirdi. Dönme ailelerinin her birine kuzudan bir parça düşerdi ve daha sonra bu eri hangi kasaptan olursa olsun sa tın almakta serbesttiler. K u z u gecesi denilen bu gece esnasın da bekârların kabul edilmediği törenlerde başka dualar da •dilirdi. Evli erkekler eşleri ile birlikte.orada hazır bulunur lardı. Ben, genç ve bekâr olduğum için oraya katılamadım. Ama, bekârlara uygulanan bu yasak, tören esnasında eşlerin değiştirilmesi uygulamasına dayanıyor olsa gerek sanınm. Bu sırn çözmek için harcadığım çabalanmın hepsi boşa çıktı. I [erkesin verdiği cevap şuydu: Evlen o zaman anlarsın». 2 - 27 Adar, Osman Ağa' ' ve on üç mümûıi (ashabı) anı tına yapılan bayram. Büyük şölenlerle kutlanır ve en önemli bayramlardan biri sayılırdı. 15
3 - Meyva bayramı. Bu, 15 Şevat bayramıdır ve kutlanışı şöyledir: Etrafında sabetaycılann dua ederek tur attığı büyük bfr sini (yuvarlak bakır masa) üzerine meyve tabaklan konur. Bu törenden sonra, hepsi k u y r u k o l u p ellerinde tuttuklan mendillere okunmuş meyve dağıtılmasını beklerler. 4 - Haman bayramı. Yahudilerin Purimidir. Bu bayram es nasında Maase denilen Meqila okunur ve Haman'ın kellaya yani yok etmeyi gerçekleştirmek İstediği söylenir. 5 - Jozef bayramı. Bu bayram Hanouca.bayramıdır. Zira doğuda geri kalmış toplum, genellikle Mikes'ın peraşas^ İle karıştırılan, Yozef tarihindeki Hanuka'run gerçek önernini bilmez. 1
161
I
6 - Ağaç bayramı. Ağaçlar sulanır ve sulanırken dualar 7 - Tan bayramı. Yılın belirli bir gününde dönmeler gün 15 Bu isme IV. Bolümde bakınız. 16 Genesc, 41. bolüm.
73
doğarken kalkarlar ve k a n l a n ve çocuktan ile birlikte kendi Özel sinagoglarına g i d i p dua edip hahamlara sadaka verirler. Bu sadakalar daha sonra fakirlere dağıtılır"". 8 - Ydın belirli bir gününde, A f bayramı kutlanır. O gün, dönmeler san renkli mest ve c ü p p e " " giyer, Osman Ağa'nın r u h u önünde secdeye varırlar ve günahlarının affedilmesini dilerler (bu K i p p o u r bayramıdır). c) Genç K a p a n a n ı n söylediği: Genç Kapana aşağıdaki bayramlan rastgele sayar: 1 - H i n a l i Balouk. Bu bayramın anlamı acaba nedir? Genç K a p a n a bu k o n u hakkmda bir şey söylemez. H i n a l i Balouk ' u n Türkçe'de "kınayla boyanmış balık" anlamına ge tir. Bu bir açıklama yapmayı gerektirir. Eski b i r adete göre, bir evliliği kutlamak gerektiğinde, erkek nişanlısına parmaklan* nı boyaması için kına gönderirdi. Evlilik bayramı sekiz gün sürerdi. Bu sürede yeni evli damat evde kalır, bu süre biter bitmez İşleriyle uğraşmaya giderdi. O gün, yeni evli gelini büyük (muhtemelen kınaya boyalı) bir batığın üzerinden at latırlardı. B u evlatlann simgesiydi, ve kendisine etrafı evlat larla çevrili m u t l u bir anne olması temenni e d i l i r d i . Bu tören b u soydan gelenler için bir çeşit bayramdı'- . İşte bize göre b u bayramın kökeni. 111
17 Ağaçların yeşermesini kutsama Miskinliği doğulu Yahudiler .ırasında eskiden mevcuttu, ve belki de hâla mevcuttur. Bu, tören sırasında bazı d u aların okunduğu kırsal bir törendi. Beranot'un İnceleme eserinde bu konu hakkımla şunlar yazılıdır
|m İMA ,*>İ>V» ftpl »ll*A «HM |0')1
İV»" 1*3 **» .»l-B» >1 HU» Ji. m m
,ot>> U»>ıv> ->Df> r>):
18 Tan bayramı denince. Selihot metinleri okunan IUHJI ayının kızıl tan vakitleri ve Tischri ayının ilk 9 lan vakti anlaşılmalıdır Burada konu olan tö ren, en önemlisi olan, Kipur gecesinden önceki olmadı gerekir. 19 Bak. IV Bolüm, O l ve adetler".
74
Başka bir versiyon daha aklımıza geliyor. Sabetay'ın bir U tu •• hır balık bıraktığı Yahudilerin kurtuluşunun balıklar dan oluşan bir burç aihnda olacağını açıkladığı bilinir, n h u d i Ispanyolcasında beşik cuna (kuna olarak telâfuz ediiH-1 demektir. Bu sözcüğe Türkçedeki l i takısı ilave edilirse, U^ıkle ilgili anlamına gelen kounali sözcüğü elde edilir. Bu ı n ya da bayrarrun kaynağını bize aydınlatacak başka biri Ihmadığı taktirde, biz şahsen bu versiyonu tercih ediyoruz. • 2 - Purim, Yahudilerin bilinen bayramı. 3 • Kipir (Kippur) Yahudilerin bilinen bayramı. 4 • Mishibirah. Bu bayram büyük törende okunmuş özel bu rnethiyenin metninde (Shabbetay, Shabbetay Tsvi) yer al mak ı.tdır. Methiye şöyle başlıyor: "SenyÖrümüz ve kralımız, doğru, Sabetay Sevi, Yakub'un Tannsının Mesih'ini kut|t"
t 5 - Taaniyt = oruç. Bu sözcük genelde tüm oruçtan ifade jhilyoı 6 - Kuzu, yukanda anılmıştır '. 01
JU I vltlık vesilesiyle benim Rodv»s. Kos. Sakız. vs. Yahudileri Tarihi'ne •kını/ ] l istanbul Üniversitesinde 1 •• >ğu Halktan Eski Tarihi profesörü olmam t doğulu bir sakin olarak, sık sık vakın doğunun ba/ı yorek-rinde henüz Mulanan ha/ı örf ve adetleri kıyaslama fırsatı buldum. Burada söz konusu • ek-, büyük mumların söndürülmeğinden sonra oluşan gülüne sahMH kaynağını antik doğudan alır. İste bu kaynağın neden ibaret olduğu llotıt}!ve cim- ıltığa kı>ın uvkuva yatar ve gokyü/ü tanrısı zincire vurulur Uııvf iııiıılunca, gökyüzü tanrısı 'Attis evrenin çiçeldeneceğini haber ver i l İtlere yeryüzüne indiğinde kendisini karşılayan dı>ğa tanrıçası Ma veı Anxn.iv ılı* evlenir Bu ask bayramıdır. Tannnın inişi su şekilde kutlanı.Inİıı Hır tam seçilip rnı-rıekselerk- kaplanıp Attıs'nin imajı ve dininin simnVtlvIr «üsleniyordu. İlkbahar nasıl bir sonraki sen.' tekrar gelmek üzere m hu İM yolsa. Attıs de bir sonraki vıl tekrar ortaya okmak üzere ölmeye Kfthuı ıJduftu için, inuı aynı btr olu K>bi baııdailarla sanlıydı. Çam, özel bir >••<
75
kıhrdı. Eski tarihi incelersek, zaman içinde hu törenin gözlendiğini ve izlerine bugün bile rastlandığını. On Asva'daki bir ekol mensubu gurur tararından uygulandığını görürüz. Kızılbaş va da tahtacı olarak tanınan bu gurup men* suptan kendilerini bu tuhaf içki alemlerine vermek için buyuk mumların söndü ruldüğû gece törenleri düzenlerdi. Garip tesadüf Biz bu satırları.vazarken, İstanbul'da yayımlanan Ak sam* adu Türk gazetesi Maraş'lı (ön Asya) muhabirinin telgrafını yayınlı yordu. I>te bu telgrafın tarafımızdan tercümesi şudur 'Maras, 4 Mavi* 1935. - Bir odada büyük mumların söndürülmesi tont* ni uygulayan birkaç kişi curmümcşhut halde yakalandılar Olay yerinde, er kek ve kadınlardan başka, müzik enstrümanları ve kafası kopanlmıs bir ka ra tavuk da butundu." Görüldüğü gibi, bu tören, Sabetay'ın ekol mensuptan tarafından yapılan törenin aynısıdır, Aradaki tek fark, kuzunun yerini tutan kara tavuktur. Bu antik akmlerin çamuru, oryantal antik Yahudilenn örf ve adetlerine sıçra madan edememiştir. Bu örf ve adetler karşısında Amos peygamber hırsla se*j sini yükseltip şövle haykırmıştır: Ashohevim al mitot shen ousrouhim al arsotam** "Fildİşinden yataklarda yatıyorsunuz ve divanlarınıza Yayılıyorsu nuz!" Talmud, seruhim sözcüğüne ahlâksız ve leş gibi kokan anlamı ver» mektedir ve bu ayeti yorumlayarak: FJou bene adam sheavu önelim ve sho* tim ze ımze ve dovekin mitoteen zo bez o oumehalifin neshoteen ze i m "Bu kişiler birlikte yiyip içen. vataklan birbirine bitişik vatan ve kanlanm değiştiren kimselerdir." Günümüzde de, Attis'e vapılan törenin çamurlarının, büyük Kabalist Kibbı Şimon bar Yohav'ın anısına vapılan törene de sıçradığı saptanmıştır. Doğunun bazı şehirlerinde, Ömer'in Uao laomer) 33'üncü günü. bu Ribbi'nin ölüm vıldönümu olarak kutlanır. Bu günün gecesi Özel bir ayinin ve dinî şatv kılann okunmasına adanmıştır. F.vterin avlulannda odun yığınları tutuştu rulup yakılarak etrafında dans edip şarkılar söylenir. Bu törenin adı llouia deriM Shîmon ben Yohav, vani, Rabbi Şunun Bar Yohav'ın nikahı dır Buradâ bahsedilen hangi nikahtır? Yakılan odunlar ile dans ve şarkılar arasında bir benzerlik söze çarpmaz mı? Ribbi 'nin nikahı ve ölümundeki dans ve şarkı larla yakılan odunlarla, Auis'nin nikahı ve ölümündeki dans., ve şarkılarla yakılan odunlar arasında bir benzerlik görülmez mi? İstanbul Üniversitesin de antik doğuda din ve tapınma dersleri verirken bu benzerliğin farkına var dık. Safet yakınındaki Mcron'da vıl dönümü kutlanan Ribbi'nin şerefine, ço cuklar gibi kendi kendimize defalarca vanan odunlar etrafında döndük. Bu rada, bu tören şimdiye kadar İlk kez bu kadar vurgulanmıştır. İpekten bir fal alınır ve birçok yerden bu bayrama katılmak için gelip yıldızlar altında uyu mak zorunda kalmadan öner, orada şarkı söyleyerek eğlenen halkın ortasın da yanan odun ateşinde bu şal yakılır.
* 5 Mayıs 1935 tarihinde ** Amos. VX 4. *** Sabat Antlaşması. 62/2.
76
(
Oruçlar --av *•'»•**
^5
— i * j /w^y < i — » M * « M » / ^ « l y . ^
•/../(.ı/j /»..->/«<
J ; ^
- A \ - ~ & ^ _ s , ^ sy~~*' ^
r
/f*» * • * ! ^ M
*
-
*^ V
Y
M * * " '
« '
M "
^
M *
(..A.*-».* i - * - - v - ^ - — * * ' v r 1
İşte k o p y a l a n a n m e t n i n R a ş İ k a r a k t e r l e s u r e t i :
w
•p onp a«ft PD *p ch*vıftıvS »T cnnfıph P ' I D (Itnc) ifi-jj*» •*• r*»m v w f t w n t n n p o ' f t m
psm
* n »oo'rYı» *'c " i i'^pnumc i'.*» p-fı
ıJApi'o tflon oinft nro-n »(-•âftcrtı) * t * p r t *o *p hnftr.'S v.ı nuo*MD »i (ıratn) T 9 M 'pp'h ıoom*5 pp ' h o*ıfnn*D ]ip D M ' D ' I ' p t » -h n ıTjp İ n anîm tHp tflnd <mı>n) TJDD W> ->f>>o *p *'D n " ) ' D •ifY.vi nVı pm-3 pop |'0 oonon pıi p m o p v i - c i
*p (noı) n-rı
ıo 'Vn) von *n ı»>*) crrop »Dp* s»f> oto yt> -jftib n o o-pin o v a o t o ftVçyfn »pnpvn *p *p f'p
W T » v p noD'hm *ıTODtfJr*| r n i n
noo'bm *ı ı ı » Vh K I M TMO l3to lunopft aîvVı
otofentrölD
|ip p'ı)Ml ph; D'VDYD CIO pp D'ıf>lb"0 Chi 'PVOO'I 'P *p H'O'p ,
Vi) *1 'DO'h i * a*H Vft ft» Tp)9h »O *p »1130p 'D n i V p I lplO 'OO'A p't'*) DnoıruV) trayp DÎ*3 ' I P P CMpıtınfı pfnSft 'p (n'roo) T f N •>•> | V i ' H ' D - w h pXn4 W pnpıtıcA nlh "rfw'p ı « ıvİhıı »'pTİ .•Wim ' i l i 'O(T>5İ Kb P'ioı *o 'TJA p M vo») DO-ÂM
77
(J s
Oruca baslarken «Senyör ve kralımı/, Mesih'imiz, kurtarıcımız, gerçek Me sih, krallığı en yüksek mertebelere ve sonsuza dek yükselsin, Sabetay Sevi'nin şahsında birleşen gerçeğin üç rabıtası ile İs rail'in şan ve şerefini koruyan ebedî İsrail tannsı adına. Senyörümüz Sabetay Sevi'nin bu orucunu merhamet ve sevgiy le kabul et. Orucum gökyüzünde g u r u r u n ruhu olarak karşı lansın. Gerçeğin üç rabıtasının ilahî u y u m u n a inanan ve senyörümüzün şan ve şerefi için - tanrı çok yükseklerde ve ebe dî bir saltanat ihsan eylesin - o n u n öğrencisi bilgin Barzilay'dan bu günün orucunu tutma emri almış olan herkesin sahip olduğu değer yargılarına ödül olarak, yüce merhameti ne sığınarak soruyorum, bu gün bu oruçtan sonra azalmış olan ve bize ışığı göstermek üzere zekânın kapılarını açıp kurtarıcımızı göndermen için sana valvaran şu kanımın tü kenmesine göz yumabilir misin. Ey kurtarıcım, ebedî t a n n m , ağzımdan çıkan sözler ve k a l b i m i n daldığı derin düşünce se nin hoşuna gitsin.»
78
/C6— y i
* S
/İM
\ +
ggfjĞut» Lt-fi frl- - | j ^J/ ., | » M
_/
»•I - z^-^—» / / v i / U - l . ^ y l ı « - i ' — . .f « V H . - / - — - i /&L
aI
(O»:RN) N*»=*J VıF>«»7
• J V S ' i Dnnhyft p'VJ Vmv rnf»n> p»o b6ıc* -pıVı MO> CCJ
i w n i » " i Wı ' i n-iprı H oft "inwü'S pp phü'o-) p preıV po »p d m 'OO'ft i'h vıaf 'P ? '"»»to '0 1 ı5"p »ı ıW'»opıafı H . o i *n>c '»p n o ' i h 1X0*16 (mrap) noıcp W «rhu i'h taç inrfiu i *p n*ıw »•> i n o o o '*»•() rn " Î B * mıp n>f>?ı (o» DO mptti 'p İM İiı 1 nwhi» tvp) ıvpc'hm " i nwAw r'c y,»:>D nppba onwio pp Df) *p)6 n>fni oıon M I * .pAjA yj>nıp o*v nofrnvä .Air* a>n Divite/ı 3 rh pnp *p 'uı*S oı>tovn oı-up'Aıo onra pp (
|'C ıDD'ıS DVİDlI'I) &f> D ' f l ' J n * »p I W p I W f r U l »ift |p 'p i V l ' ı H
p r i n *p 'p *f> pıhn cnptvftu» |M *p pıi oo ai5"î*o n *n »of») .|nft IDÖ'TO cfmV) cr>wr>:o fût *D 'p *ft poin.p nDCOin *f) (OIIÜD) nhııpp n ora n OVDO mAİ pt o p w n *o ODO oi »jn nco7nn * * W n c c f t ı n n ntowp o i ODCft : 4 0 o JDjfio A p ,
l«o a i ıh aä'TO brn ıp (iinfcvn) «hert 'D 'p *h iv ıh ı v5 DTD H T B . f c " i nop*fvn "ÎVO'D nçp'AiD O'jjföo orn o i awvh ıîrp 1
İşte yukarıdaki metnin Fransızca'ya yapılan çevirisi: Orucu bozarken
w
Tetragram adına, gerçeğin u y u m içindeki üç rabıtası İle İsrail'in şan ve şerefini koruyan İsrail tannsı adına, kralımız •rnyör Sabetay Sevi'nin orucunu hoş görüyle kabul eyle. Bu oruç sebebiyle damarlarımda azalan kanım g u r u r u n r u h u n u 'aşısın SenyÖrümüz ve kralımız, Mesih'imiz, kurtarıcımız, yükseklere lâyık gerçek Mesih S.S.'nin lehine büyük bir m u dze yarattığın gibi, derin uçurumun içine indiği zaman da 79
5 rj
g £
senyörümüze ve şahsında birlesen genzeğin üç rabıtasına ina nan bize ve kardeşlerimize mucizeler yarat ve kurtancımız S.S.'yi bize gönderip bizi karanlıklardan aydınlıklara çıkart Gözlerimiz görsün ve kalbimiz sevinçle dolsun k i ruhlanmızı bir an önce sevindirsin. A m i n . Bu (aşağıdaki masa duası) ladino (judeo ispanyol) dilinde söylenir ve 40 numaralı Mezamir anlatılır: «İşte senyörümüzun, kurtanarruzm, gerçek Mesih'in yemeği, tann ona çok yükseklerde ve ebedî bir egemenlik ihsan eylesin. İşte senyörümüzün, kralımız S.S.'nin masası.»
0
s.
<
80
IV. BÖLÜM S A B E T A Y C I L A R I N TEŞKİLATI - DİNSEL, AİLEVİ VE S O S Y A L YAŞAM D U A L A R - Ö R F VE A D E T L E R
A - Sabetaycıların Teşkilatı Türkiye curnhuriyetinin ilanından sonra, Türk hükümeti iilns.il programım uygulamaya koydu. Türk basını d e b u ko•lya eğildi ve diğer konular yaraşıra "Dönmeler kimdir, ya İ l kimler dönmeydi?" sorulan çerçevesinde b u konuya da W r verdi. Basın kampanyası, bir kısmı gazetelerde beyanat11* veren, diğerleri de b u konuda çalışmalar yayınlayan Sabe|«y ekolü mensuplannın teşkilatına ve örf ve adetlerine nis peten az da olsa perdeyi kaldırdı. Bu bölümde mevcut olan Jöjumların hemen hepsi bu gazetelerden altnmışhri '. 1
Sabetay Sevi ölünce, sabetaycılann kolu kanadı kınldı. Onun yerini alacak bir başkan anyorlardı. Aslında, b u baştuml.ır çok geçmeden ortaya çıktılar. Daniel Israel Bonaföux 1 Vakit günlük gazetesi (1924 ocak ayı 8,10,18.24.28 numaralı sayılan)
B1
adında bir ozan, Sabetay anısına saygı gösterisinde bulunan kalabalık bir Yahudi gurubunu biraraya getirmeyi basardı. Yardımcısı Abraham Michael Cardoso, İzmir'de, İstanbul'da ve Kahire'de sabetaya fikirleri yaydı. Polonya'da Mordahay Ayzenştad Mesihlik propagandası yaptı ve çok geçmeden, Sabetay Sevi'nin kendisinde can bulduğunu açıklayıp Maca ristan, Çekoslovakya, Bohemya, İtalya ve Polonya'ya d i n i ge ziler düzenledi. Selanik de kendi açısından faaliyetsiz kalmadı. Cemaatte yeniden sorunlar getiren yeni bir Mesihlik hareketi baş gös terdi. Bu hareketim bitirmek için, şehrin hahamları kışkırtıcılan yerel makamlara bildirdiler. Takip edilmekten şikâyet eden kışkırtıcılar türbana hüründüler, yani Sabetay Sevi gibi Müslüman oldular ve 1687 yılına doğru İbranîce adı bugün maaminim olarak bilinen, Türkçe'si " d ö n m e " olan tarikab kurdular. Yazann bu tarikat hakkında yaphğı ve Vatan gazetesinde çıkan araştırmasında sözü kendisine bırakalım: Mehmet Azİz'in (Sabetay) Ülgün'de* ölümü öğrenilir öğ renilmez, kayın pederi A b d u l Gaffur ", kayın biraderi A b d u l 0
1
2 Bu Berat şehridir. 3 Bu bölümde görülecek ö/el isimler donmrU-rin aklığı Müslüman ¡»dlandır. Örneğin, Sabbetav Sevi - Mehmet A r i / veva Mehmet FJendi'dİr. Abdul Gaffar - foseph Pilossof. Yanlışlıkla jacob Sesi adını alan Abdullah Yakup veva Yakup Efendi facob Querido; asluıda A viche (Ayşe) nin erkek kardeşiydi. Aviene - Yocheved. loseph Pilnssot un k m ve Sabbetav'ın kansı (karsı Sara'nın ölümünden sonra). Abdul Rahim (?k Mustafa Çelebi (?) Abdullah Çelebi - leşi Şatom Hüsey in Efendi (?) Mustafa Efendi. Mekke'den döndükten sonra Han Musíala Etendi ol muştur.
82
lah Yakup ve Abdül Rahirn, Sabetay'm karısı Ayşe'yi Selanik'e götürmek için b u şehre gelirler. Sevi'nin ölümü 200 ai leden oluşan sabetaycılan güç d u r u m d a bırakmıştı. Bir baş kana ihtiyaçtan vardı. Sevi'ye atfedilen ve ölümünden Önce yazılmış bir mektup b u husustaki mirasçısı olarak, sabetaycı cemaatin yönetimini devralan Abdullah Yakup'u öneriyordu. Sürüsünü Sevi'nin emirlerine göre gütmek için kendini zor ladı, halkı onun kehanetlerinin gerçekleşmesini beklemeye teşvik etti, 613 misvot'un artık onlar için bir z o r u n l u l u k ol madığını açıkladı ve Müslüman dinine bağlı kalmalan gerek tiğini de ilave etmeyi unutmadı. Bu sonuncu tavsiye, Sevi'nin hükümlerine bağlı olan bazı sabetaycılann hoşuna gitmedi. U z u n süredir Yakup'a tatsız bir saldın hedefleyen Mustafa Çelebi adında birinin yönettiği nahoş bir hareket nihayet ger çekleşti. Bir sabetaya b i r diğerine bir meşin parçası sattı; sa tın alan kişi bu parçayı kendi zevkine u y g u n bulmayınca sa h a y a iade etti ama saha geri almayı reddetti. Her i k i taraf Yakup'a başvurdular ve ondan meseleyi yargılamasını istedi ler. Yakup'un y o r u m u şuydu: "Önceden bclirlenmemesi ne deniyle geri alma hakkı mevcut olmadığından ve sablan mal hatalı olmadığı için sabm işlemi yasal sayılır ve sonuç olarak saha malı geri almaya mecbur değildir . 141
Bu hüküm, Yakup'un evinde yapılan ve Mustafa Çelebi'nin de hazır "bulunduğu fırtınalı bir toplantıda sabetaya halk tarafından tartışıldı. Yakup için pek sempatik olmayan atmosferden yararlanan Mustafa Çelebi ayağa kalkıp şöyle bağırdı: "Beni seven arkamdan gelsin". A b d u l l a h Çelebi da hil partizanlan kalkıp onu takip ettiler. Bu olay, hicri 1102 (1690) yılında sabbetayalann içinde meydana gelen bir fikir ayrılığının başlangıam sahneye k o y u y o r d u . 4 27 Mav» 1927 tarihli Son Saat bu hükümden soz ederken (3. Sayfası) meselenin bir meşin sorunu deftil, bir anlaşmazlık sorunu olduğunu vardı. Yakup. Sabbetav'ın yasakladığı anlaşmazlığı emretmişti, ki bu durum Sevi taraftarları açısından yasaya karşı gelmek olarak değerlendiriliyordu.
Sonuç ne olacaktı? Bu tarihten itibaren sabctaycılar i k i g u r u p oluşturdular Yakubiler (Jacobites) ve Osman Baha'nın müritleri Karakaşlar. Bu tarihten itibaren aralannda sadece evlilik ilişkileri de ğil, en ilkel sosyal İlişkiler bile kesildi. Bü-birlerine selam ver mez oldular. I ) Yakubiler*» 43 aile Yakup'a sadık kaldılar. Ona körü körüne itaat edi yorlar ve çilekeş bir hayat sürüyorlardı. Yakup'un sahip o l duğu Yılan mermeri civarındaki büyük evin adı Saadethane idi. Burası Yakubi cemaatin merkeziydi. Yakubi görüş şeriata dayanıyordu. Bu d i n i n mcnsuplanna maaitıinim** adı veriliyordu ve dua, oruç, hac ve zekat gibi islamî hükümleri de ciddiyetle verine getiriyorlardı. Yakup, dinsel fikir aynlığmdan hemen sonra, cemaat mensup larına bir örnek harekette b u l u n m a k amacıyla, Mustafa Efen d i adındaki biriyle birlikte Mekke'ye hacca gitti. Mekke ile Medine arasındaki mesafeyi katederken bir devenin altında kalarak Öldü. Hacı unvanını almış olan Mustafa Efendi Selanik'e döndü ve herkese Y a k u p ' u n ölmediğini, Kıblei*' yönüne doğru gittiğini anlattı. 1
171
Y a k u p ' u n erkek çocuklan olmamıştı "'. Kısaca h a r u m olarak anılan kızı Ayşe, d a m a d " " unvanını alan Hüseyin 1
,,ot
5 Bu gurup aynı zamanda 'Hamdı beyin gurubu" diye de tanınır. 6 Maominıım •• mümin 7 Kuran'da öngörülen. Müslümanların verdiği bir (eşil asar vergisi. 8 Mekke 9 Rosanes, [V, 467, İbrani'ce metinlere dayanarak. Yakup'un halefinin oğ lu Berahya olacakını söyler. Belki Berahva ölmüştü ve bu yüzden başka bir halef aramava başladılar. 10 Diver guiveret - Seruora 11 Damat.
84
Efendi ile evlendi. Erkek neslin namevcut olması, Yakup için bir halef aranması ihtiyacım doğurdu. Bu halef Hacı Mustafa Efendi o l d u . Hükümet binasının karşısındaki Sabri Paşa so kağının köşesinde bir evde o t u r u y o r d u (şimdiki Venizelos Bulvan). Yeni başkan şeriatı benimsemişti ve görevi devraldı. D u r u m u n u sağlamlaştırmak için. Hacı Mustafa Efendi Mekke seyahati dönüşünde kendisine hakaret eden Mustafa Çelebi ve Abdullah Çelebi ile asla ilişki k u r m a k istemediğini anlattı. Diğer bir ifadeyle. Hacı Mustafa i k i parti arasındaki diyaloga son veriyordu. Hacı Mustafa Efendinin halefleri sırasıyla Mehmet Ağa ve İzak Ağa oldular. Unvanlan zişan'dı. Izak Ağa'dan sonra 15 adet başkan devletou (devletli) unvanı ile sırasıyla görev al dı. O n ikinci devletli çağına kadar Yakubiler g u r u b u kapalı t u t u l d u ve bundan sonra düşüşü başladı. Yakubi başkanlar gerçek otokrat kimselerdi. D i n , giysiler, örf ve adetler ve yaşam kavranılan hususunda mevcut olan düzene ayak u y d u r m a k t a güçlük çekmiyorlardı. Evlenmek için, seyahate çıkmak için, bir oğlan çocuğu sünnet ettirmek için, b i r iş veya bir meslek seçimi yaparken, hattâ bir ameli yat olurken bile başkanın izni alınıyordu. Hastalara, fakirlere ve i h t i y a a olan kimselere vermek üze re para toplanan bir fon mevcuttu. Toplanan meblağlar baş kanın koyduğu zorunlu vergiler sonucu ortaya çıkıyordu ve nikahlarda, hastalıklann tedavisinde vs. kullanılıyordu. Bu şekilde toplanan paralar ya başkanın kendisine ya da dos doğru yararlanacak kişiye ulaşıyordu. Doğum günü kutlamalan, nikahlar ve ölümler Müslüman adetlerine göre yerine getiriliyordu ama tarikat ayininden sonra bir dua da başkan yapıyordu. Çok eşliliğe ya da boşan malara ilişkin hükümler tamamen kaldınlmışh. Miras yasası kadınlara tanınmıyordu. 85
43 aileden meydana gelen b u gurubun acayipliklerinden biri, asırlarca birbirinden a y n kalan ve kesinlikle evlenmeye yaklaşmayan i k i a y n gurubu, bir zengin sınıf ve bir de fakir sınıfı oluşturmuş olmasıdır. Bu evlenme sınırlaması yabana kişilerin g u r u b u n örf ve adetleri hakkındaki şüphelerini art tırmıştır. Türk okullara giden sabetaya çocuklar Türk arkadaşları nın başkan hakkında ve g u r u b u n örf ve adetleri hakkında konuşmalanna şahit oluyorlardı. Sabetaya çocuklar, Türk ço cukların söylediklerini ailelerine sorduklarında, ailelerin ce vabı şu o l u y o r d u : " H a n g i başkandan bahsediyorsunuz? Baş kan denince biz mahkemedeki başkanı (yargıç) ya da beledi ye başkanını anlarız, başka bir şey değil." Sabetaya bir gen cin evlenme zamanı geldiğinde, önceden beri içinde olduğu gurubun sırlarım Öğrenmeye başlardı. Dönmelerden söz ederken, Hasan Paşa adında Selanikli bir va li, nco-müslümanlann ne İslamiyet! ne de Yahudiliği izlemedikleri ni öğrenince 1722 yılında onları imha etmeye karar verir. Projesini uygulamaya koymakla uğraşırken, bazılarının dediğine nöre Hasan Pasa öldü veya diğerlerinin dediğine %öre öldürüldü. Valinin öiıimii kendi durumlarım dolıa da sağlamlaştırmak için, dindar dön meler tarafından istismar edildi . t,1,
Bu d u r u m i k i asır boyunca devam etti. 19. Yüzyılın ikinci varisi boyunca sırlan muhafaza eden örtü şu koşullar altında açıldı: G u r u p mensuplarından C a m b o u r (Kambur) adında b i r i Selanik'in ileri gelenlerinden A b d u l l a h beye başvurdu ve sırlann neler olduğunu ve saadethane evinin, yani Yak u p ' u n tarikata miras bıraktığı evin. Sevi Yakup'un bırakbğı kutsal kalmblann nerede bulunduğunu ona anlatb. Vali Hüs nü Pasa'ya müracaat eden Abdullah bey, valiyi Kambur'un 12 Bu italik kısım Rosancs'dan alınmıştır. IV, s. 460.
86
beyanatlanndan haberdar etti ve gerekeni yapmasını istedi. D u r u m u haber alan guruptaki erkekler kutsal kalınman der hal ortadan kaldırdılar. Evin koruması Nimetullah Hanım so rulan sorulara hiçbir cevap vermek istemediği için tutuklan dı. İlk kez denenen bu tarikatın sırlanın elde etme çabası so nuç vermedi. 1291 hicri tarihinde (1874) Mithat Paşa Selanik valisiyken birçok devlet görevlisinin başlarını kazıttığını şaş kınlıkla öğrendi. Nedenini sorunca, ona onlann Sabetay'ınmüritleri oldukları söylendi. Mithat Paşa onlara başlarını bu şekilde kazıtmalarını yasakladı. Göz dağı olarak, aksi takdirde işten kovmakla tehud etti. 1291 ve 1300 hicri yılında (1874-1882) gençlerden oluşan bir g u r u p okuldan çıkmış ve açıkça başkanlanmn davranışla rına karşı olduklannı beyan ediyorlardı. Başkan verdiği ce vapta onlann tarikattan ihraç edilmelerini bir kararname ile bildirdi. İhraç edilenler kendileri hakkında alman karara ta mamen karşı olmakla birlikte ailelerine saygılan nedeniyle daha fazla ileri gitmediler. 1300 (1882) yılma doğru Sabetay Sevi, gençler tarafından yayınlanan Gonca-i Edeb (Eğitonin goncası) adlı bir dergide, "17. Yüzyılın şarlatanı" olarak ta nımlandı. Bu d u r u m karşısında, gurubun başkanı gençlere ait olan bazı haklan smırlamak zorunda kaldı. 1300'den ön ce (1882), yabana bir dilin eğitimi, İstanbul yüksek okullanna gitme, tıp eğitimi, h u k u k ve eczaalık gibi eğirim faaliyet leri onlara yasaklandı. Daha sonra bu yasak kalktı ama bu gençlerin A v r u p a ' d a eğirim görmeleri yasaktandı. Bu g u r u b u n mcnsuplan genelde pek fazla ticaretle uğraş ma eğilimi göstermediler. Büyük bir kısım devlet m e m u r u görevini talep ettiler ve mükemmel şekilde de başarılı oldu lar. 87
2) Karakaş G u r u b u * " ' Yakubi g u r u p gibi bu g u r u p da i k i asır boyunca fanatik düşünceler içinde kapalı kaldı. Sabetaya fikir aynlığının m i m a n Mustafa Çelebi'nin partizanlarından biri Abdül Rah man Efendi adında bir dönmeydi. O n u n da 1088 (1677) yılın da, yani Sabetay'dan tam dokuz ay sonra doğmuş bir oğlu vardı. Mustafa Çelebi sabetaycı gücü eline geçirmek için r u h göçü (reenkamasyon) temeline dayanan bir plan hazırladı. İşte bu plan şu şekildedir: Genel kanıya göre Sabetay ölme miş t i , sadece r u h u başka bir vücuda geçmişti. Bu beden de ğiştirme olayının Yakup'un bedeni ile ilgisi olamazdı zira Sa betay sağken o da sağdı. Sevi öldüğü gün r u h u Abdül Rahman'ın karısının döl yatağına göçmüş ve dokuz ay sonra Sabetay'ın direkt halefi olan Osman adındaki erkek çocuk dünvaya gelmişti. Mustafa'nın planı i y i kombine edildiği için Yakup'tan aynlan büyük sayıda sabetaya tarafından kabul edildi. Mustafa Çelebi'ye gelince, mistik bir hayat sürdü. 1114 (1702) yılında, yani Yakubilerle aynlıktan 12 yıl sonra Musta fa, Osman'ı Sevi'nin temsilcisi ilan etti. O tarihte Osman 26 yaşındaydı. U z u n boylu, esmer, i r i y a n , mavi gözlü ve cahil görünüşlü b i r i y d i . Mustafa, başansından güç alarak, 1128 (1716) yılında o n u aynen Sevi gibi Mesih ilan etti. Yeni Mesih o zamanlar 40 yaşındaydı. Bu açıklamalar tepkilere yolaçu. İbrahim Ağa adında biri, Osman'ın Mesih'in temsilcisi olabileceğini ama bir Mesih o l maması gerektiğini söylüyordu. Diğerleri buna karşıt bir fik ri savunuyorlardı, ki bu duruma göre bu gurubun da dağıl13 Bu gurup avnı /amanda Komşu Ağalan olarak, da bilinir. Mümin I.Maaminj. Muştala Çelebi, Osman Baba ve On Yollu (bu son kelime Honvo parti/anlan honvolar'dan, Osman'ın oğlu ve halefi, hjretilrrusrir). On yollu Türkçe'de on volu takip eden anlamına .-.>• u varü Sabbetav'ın dirilişine ina nan on ekol mensubu Kurup. Bu şurup, Çağan. Yunan, Yahudi, Polonyalı. Ar navut Türk, Rus, Mafcüare, Mımtenegrin ve Bulgar'lardan ohısuvordu w Sabbelav Sesi've olan inançları diğerlerinden (ok daha sağlamdı. |Bu ayrın tı Rene bir Kapancı tarafından Kesimli Dunva adlı Türk dergisinden alınarak 5 kasım 1341 (1925) tarihinde İstanbul'da tercüme edilmiştir!. :
Rfi
ma eğilimi gösterdiği anlaşıbyordu. Aslında, yoğrulma döne mindeki fikirler tartışma halindeyken, Osman Ağa kesin b i r karar alınmadan önce 1133 (1726) yılında öldü. ö l ü m ü yeni tezatlann ortaya çıkmasına neden o l d u . İbrahim Ağa ve parti/anlan kendi görüş açılarında ısrar ediyorlardı. Bu görüş şuydu: "Mesih ölmez, bedeni çürümez"." Aksini iddia eden lere mezan açıp cesedin d u r u m u n a bakmayı önerdiler. Eğer çürümemişse Mesih'tir, ama çürüdüyse değildir diyorlardı. Bu teklif kabul edilmeyince olan o l d u ve ayrılık baş gösterdi. Yeni g u r u b u n başına İbrahim Ağa geçti. Osman Ağa ya da Osman Baha'nın üç oğlu ve dört kızı o l d u . Büyük oğlu Abdül Rahman ya da U o n y o onun yerine geçti. Ondan sonra on tane başkan birbiri ardına başkanlığı devraldılar ve gurubu yönettiler. Honyo'nun yerine geçen kişi kabalist Derviş Efendi idi. Zohar ve Kabbala Öğretilerituteki cinsel konulara olan yaklaşımlara yaptı ğı yorumlara istinaden kadınlara tam Özgürlük tanımak istiyor du^. Bu g u r u b u n başkanlan arasında Ambarcı adlı şahıs halkı ahlâk bozukluğuna sürükledi. Çevresi kötü kişilerle dolu merhametsiz b i r i y d i . Önceki g u r u b u n başına gelenler bu g u r u b u n da başına geldi. O da gelişmelere ayak uyduramadı. I " ur., u yüzyılın sonlanna doğru g u r u b u n saçmalıktan karşısında yeni bir ne sil ayaklanmaya başladı. Bu.yeni nesil, önce Feyz-i Sübyan adlı okulu ve daha sonra Feyziye o k u l u n u kurdular ve yete nekli öğretmenlerden oluşan bir ekip oluşturdular. Eğitimleri ni tamamlayanlar yüksek okullara gidiyor ve doktor, avukat, profesör vs. oluyorlardı. Eğitim, ticari yeteneklerini yükseltti ve k.ıh. ı yararlar sağlamalan için gemken sosyal dayanışma yı güçlendirmeye yardım eden refaha erişmelerine yaradı. 14 Bu italik bulum Rosams'dan, IV. 469. ahnadır.
89
3) Kapana Gurubu" * 5
İbrahim Ağa 1133 (1726) yılında yeni g u r u b u n başına ge çince Yakubİ guruba yaklaşmanın yollannı aradı. Bu amaca erişmek için 31 yıl boyunca emekler sarf edildi ama aradaki fark gerçekten büyük olduğu için yakınlaşmak mümkün o l madı. Bu g u r u p yeni bir batü inançlar dokusu yaratma ihtiyaa duymadı. Karakaş gurubu ile kader bağı kurmuş olduklan için, bildikleri ile yetindi. Bu g u r u p "İlerleme"nin etkisine de manız kaldı. Yabana diller öğrenmenin gerekliliğini diğer guruplardan önce anla dı ve bu öncelik ticari hayatlannın geniş ölçüde gelişmesine yaradı. Kurduğu Terakki okulu iyi sonuçlar aldı.
B • Dinsel, ailevi ve sosyal yaşam 1) Sabetay ve haleflerinde tann i n a n a Dönmeler dünyayı yaratan bir tannnın mevcudiyetine inanırlar. O n u n diğerlerine göre olan üstünlüğüne inanırlar. Tanndan sonra Sabetay Sevi gelir»'*'. Daha yukanda Osman Ağa'nın neden sonra ve hangi kav rama istinaden doğduğunu ve nasıl Sabetay'ın direkt halefi tayin edildiğini gördük. Sabetay gibi, Osman da "baba" adı verilen müritlerinden oluşan 63 kişi tarafından tann ilan edil iş Bu gurup ibrahim Ağalar ve Papuolar olarak da Unınır. Papou sözcü ğü İspanyol YahudKcsinde "vaslı" anlamına gelir ve " l a r " Türkçe'nin çoğul takısıdır. Tapular "yaslılar* demektir. I/miılıler ayn bir gunıp oluşturmadı lar Bu inm altında Sabbetav'ın Ümidi partuanlan anılıyordu. 16 Resimli Dünya. 15 Kasım 1925 90
d i . Osman'ın haleflerine halife (khalifes) denir. Osman'ın sağlığında tannsallığına inanan g u r u p mensup tan, yangına karşı koruması için takılannı ve benzer değerli şeylerini ona bırakıyorlardı. Osman'a atfedilen bu korumacı lık her şeyi yakıp yıkan bir yangın karşısında anlamsız kalın ca kişilerin y o r u m u şu şekilde o l d u : "Cünahlanmı/an çoklu ğu yüzünden mallanınız kurtu!amadı( >. ,7
2) Dönmeler ve diriliş Dönmeler Yahudi adlan taşıyan çeşitli ailelere bölünüyor d u . İçlerinden en önemlileri: Ruso, Florentin, Tironf?) (belki de Ghiron ya da Niron), ve Kohen. Rivayete göre Ruso ve Kohen ailelerinin aziz olma özellikleri mevcuttur. Bu dört aile nin inançlarına göre ölülerin dirildiği gün diğer tüm insanlık yer alhnda kalırken dönmeler mezarlanndan çıkacaklardır. Bu şekilde dirilecek olan dönmeler bayraklar taşıyan gurup lar halinde birleşecek ve cennete gireceklerdir. Kohen'ler ye şil bir bayrak taşırken diğer aileler kırmızı-beyaz bir bayrak taşıyacaklardır"" . 1
3) Sünnet Dönmelerin sünnet adeti Müslümanlannkinden farklıdır. Dönmelerin çocukları i k i ya da üç yaşında sünnet edilir. Her sünnet halifenin (ya da baba veya Ağa) İzni ile yapılır. Sünnet edilecek çocuk-onun elini Öpmek zorundadır. Sünnet töreni amnda Ibranîce dualar o k u n u r \ Bu dualardan biri şudur Yemin ad ... osa hail. :
17 Vakit ga/tftni SOcak 1424. 18 a R C 24 Ocak 1924. 19 a R . c 18 Ocak 1924.
91
4) Nisan ve nikahlar Nişan ve nikâhlar genellikle çocuklar dogmadan önce ya pılır. İki kadın gebe kalınca farklı cinsiyetten olan çocuklannı nişanlarlar. Nişanlılar üç ya da dört yaşına gelince bu n i şan değer kazanır. Düğünde yapılan kutsama genellikle Per şembe akşamı cereyan eder. G u r u b u n dinî başkanının refakat ettiği çift, içinde Osman Baba nın heykelinin bulunduğu oda ya girip önce kız sonra erkek o n u n karşısında diz çökerler ve elleri ile ayaklarım öperler. Daha sonra törende dinî başkanın yaphğı kutsaması yer alır ve b u kutsama esnasında hahamlar (maanimin) İbrani'ce dualar okurlar. Kızın kollanna eşkenar dörtgen şeklinde kutsal bir bilezik takıldığında evlilik takdis edilmiş sayılır. Bu bilezik Osman Baha'dan kalan bir kutsal semboldür. Evlilik yemeği süresince hahamlar yeni evlilerin ortasına otururlar ve uzun dualar okurlar. Yemek bittiğinde yeni evli ler yalnız bırakılır. Bir süre sonra, yeni evli genç kız yatak odasına çekilir, daha sonra yeni evli erkek onunla orada bu luşur ve her ikisi yüz yüze d u y g u ile birkaç dakika süren bir dua okurlar* ". Ertesi gün, tüm şüphelerden arınmak İçin bir imam (Müslüman bir imam) çağıntır ve Müslüman tören usulüne göre evlilik yapmak İçin dostlar davet edilir. 5
Çoğu kimse, Osman Baha'nın heykeline yapılan ziyareti genç nişanlı kızın dinî başkana sunduğu bir çeşit bekâret ada ğı olarak kabul eder. Bu inanç hiçbir temele dayanmaz.
5) ö l ü m l e r ve mezarlar Hasta özel bir tedavinin objesidir. Bir dönme can çekişi yorsa yatağının etrafındakiler, erkek ya da kadın, herkes d u alar okur. Ölünün bedenini yıkayan kimse, ölen kadın olsa ZOValıi
92
•-. 18 Ocak 1924
-
bile daima erkektir.t ». 21
Yedi gün boyunca yas tutulur ve bu süre boyunca düzen li olarak d u a edilir. Ölümden sonraki 40. günde dua edilir ve her sene yıldönümü anılır' '. 21
Dönmelerin Selanik'te ve İstanbul'da özel mezarlıkları mevcuttur. Bu tarikattan biri bu i k i şehre yakın bir yerleşme merkezinde ölürse tabut b u i k i mezarlıktan birine taşınır. İs tanbul mezarlığı Üsküdar*da. Boğazın Anadolu kıyısmdadır. Eskiden her gurubun kendi a y n mezarlığı vardı.
6) İyilikseverlik Sabetay'ın 13. Emrine istinaden dönmeler iyilikseverliğe ve tankatm dayanışmasına çok önem verirler. Şu şekilde: 1 - Fakir hastalara yardım amacı güden "Sağlık Yardımı" adlı kuruluş onlara ilaç, doktor ve diğer malzemeyi tedarik eder. O d u n , kömür ve gıda tedariki yapar. 2 - "Genç Kadınlar" adlı cemiyet önceki cemiyetle aynı ga yeyi güder. 3 - "Bayanlar Cemiyeti" adındaki cemiyet kalıcı olsun ge çici olsun, dişil teşkilatların tümünün merkezidir ). 121
Dönmeler, tarikatlanndan bir kimsenin askerlik hizmetin den muaf tutulması için gerekli muafiyet vergisini ödemek üzere müşterek masraflara ortak olmak için bir araya gelirler.
21 a g * . 18 Ocak 1924. 22 Resimli Dünya dergisi. 15 Kasım 1925 23 15 Kasım 1925 Unhit Resimli Dünya
93
C-Dualar
İşte a d l a n açıklanmış d u a l a r 1 - "Sabahleyin yüz yıkandıktan sonra Tela ledavid arominha eloay ameleli< ' Mezamiri okunur. Bu duayı herkes :4
" h a v l u " duası olarak anımsar. 2- Tefila denen sabah duası. Karakaşzade Rüştü, Vakit""
1
gazetesi temsilcilerinden birine bu duadan bahsederken göz lerini kapamış, dudaklannı kıpırdatarak sağdan sola doğru bir sarkaç gibi sallanmış, ve gözlerini açtığı zaman, " B u Tefi la denilen duadır" demiş ve ilave etmiş: "Dönmeler yalnız lık duygusuna kapılınca b u n u okurlar ve Osman Ağa onlara yardıma koşar." 3- Akşam duası (Karakaş A r v i t denilen duayı ima etmiş tir), belirli bir saatte, özel evlerde, küçük sinagoglarda düzen lenerek yapılır. Şu dualar Yahudi İspanyolcası dilinde söylenir: 4- °
.vıfnnınvüh a t a , D f i W ) o f r p . n . y i ' O j r - p rn-o
.ıvoDn-jrh tf'D TrfçVop*i eft'p .YrtMta cf>'D l
, » w p 'ft '"isn "o înfV n t e t o ,xn o;3 , ı n - H
\Vvn oft'o
OIVD wnb
'aıuını*}
6
7- İşte SenyÖrümüzün yemeği, kral Sabetay Sevi, kralımız, Mesih ve K u r t a n a , gerçek Mesih, ihtişamı artsın ve kralbğı 24 M .
-
ı
25 21 Ocak 1924 tarihinde. Qastcrisk ile İşaretli duayı bana grne bîr di tnme söylemişti (**) ıkı tane
94
ılı- işaretli dualan bana bir dönme okudu.
çok yükseklere, En-Sof u n mertebesine çıksın. İşte Senyörümüzün sofrası... 8- Sabetay Sevi'nin (Ayet 9) ima edildiği İlâhilerin İlâhisi ' n i n 2. Bölümünün de b i r dua olduğu kabul edilir. Resimli Gazete *' adındaki Türk dergisi bu bölümün İbrani'ce metni ni A r a p harfleri ile yayınladı. 1
D - Örf ve adetler Örf ve adetler genel olarak uygulayan kimseler tarafından muhafaza edilmiştir. Sadece anıların sürdürülmesi gayesiyle, geçen zamanın gerisinde kalan örf ve adetleri koruma eğili minde olan aydınlar görülmektedir. Aynca, ilerleyen zaman içinde şüpheye düşen aydınlar, örf ve adetlerin ötesinde ka lan, batılcılann sıkıca sanldığı düşüncelere saplanmıştır. Bu saplantılar her yerde aynıdır. Aşağıda öğrenebildiğimiz örf ve adetlerden bazılarım ve riyoruz; - T o p u k l u ayakkabı giymek yasakh. Özel bir model olma ları gerekiyordu. Modelde hiçbir sapma kabul edilmeyecekti. Karşı gelenlerin hepsi, bir mübaşir ve bir ktlavuzcu kadın (çöpçatan) aracılığıyla g u r u p başkanının huzuruna çağırıla caktı, Özel adları olan memurlar başkan huzuruna çıkan er kek veya kadınların ayakkabılarını İnceliyordu. Ayakkabılan n topuklan önerilen modele göre imal edilmemişse, i r i bir bıçak darbesiyle kesiliyordu. Başkan bu gibi aykmlıklan yargılarken beyaz bir türban giyiyordu ve suçlulara buna benzer günahlardan kaçınmalannı Öğütlüyordu. Aynı suçu tekrarlayanlar ayıplanarak cezalandınlıyordu. Islah olmayanlara aforoz cezası veriliyor ve gerekirse selam dahi verilmeyerek halkla olan İlişkileri dış26116. Sayı, 3. YıL 1341 (1925)
95
lanma yöntemiyle kısıtlanıyordu. İhraç edilmeyi gerektiren çok körü durumlarda başkan gurubun yaşlılarının fikrini so ruyordu. - Roşa Sana'da (Yahudi yılının ilk günü) I z a k i n yerine kurban edilen k u z u n u n anısına kuzu yeniyordu (hâlâ yeni yor). - Mesih'i beklemek üzere deniz kıyısına, ya da bir ırmak kıyısına gidilirdi (hâlâ gidiliyor) ve şöyle söylerürdi: Sabetay Sevi, esperamos a t i , yani Sabetay seni bekliyoruz (günümüz de de söylenir). - Yakubiler kafalarım tıraş etmek zorundaydılar (günü müzde de geçerli). K a n l a n ve ktzlan braş olamadıklan için saçlannı çok ince (günümüzde de geçerli) örerler. - Kadınlar sokağa çıkarken yüzlerini örtmek zorundaydı lar ve eğer birlikte o l d u k l a n kimse babalan, kocalan ve erkek kardeşleri değilse asla örtünmeden karşılarına çıkmazlardı (henüz aynı). - Kadınların ferace (üst giysi) giysisini Türk kadınların so kağa çıkarken sanndığı çarşaf ile değiştirmeleri yasakb. - Her dönmenin bir Yahudi adı vardı. - Yahudi İspanyolcası dilinde bazı i y i niyet sözcükleri ve bazı kötü niyet sözcükleri kullanılıyordu (günümüzde de ku Hamlıyor). - Sakallı olmak mitzva (bu tavsiyeyi tammlamak için dön melerin kullandığı sözcük) sayılırdı (günümüzde de sayılı yor). - Günah sayıldığı için ve günahın işlendiği sene içinde ölme korkusuyla özel bir tören olmaksızın kuzu eti yenmez di ". 1
27 Vakit Gazetesi. 8 Ocak 1924.
96
- Dönme olmayan kadınlarla ilişkiye girenler cehenneme gitmeye adaydı '. 138
- Bir dönmeden Önce dönme olmayan birini selamlamak - Oruçken sigara içmeye İzin vardı'*'. Ramazan orucu t u tarken sigara içmeye i/.İn y o k t u . - Kutsallığı kendilerini yangına karşı koruyan değerli ta kılan ve eşyayı tarikat başlcanının evinde depolamak alışkan lığı mevcuttu.
2 ü 3 < x < 28 a.g*.
|
29 Resimli Dünya. 15 Kasım 1925 30 a.g*.
97
V. BÖLÜM
ÇEŞİTLİ ÖZELLİKLER Sevi auesinin İzmir'deki izleri -Yahudiler ve Dönmeler D i l ve fonetik başkalaşım - Sözdiziminin başkalaşımı - Dön melerin arşivleri - İkinci Abdülhamid ve dönmeler - Önemli şahsiyetler - Yahudiliğe dönüş üzerine i k i deney - Dönmele rin güncel d u r u m u Sevi ailesinin İzmir'deki
izleri
Karataş'ta bulunan ve Birinci Dünya Harbi sırasında (1914-1918) park haline getirilen eski İzmir mezarhğında mevcut binlerce kabir arasında Sabetayin babası Mordehay Sevi ve muhtemelen Mordehay'ın erkek kardeşi Izak SeW n i n kabirleri de b u l u n u y o r d u . Bu i k i mezar birbirinin ya rımda yer alıyordu ve yazıt olarak aynı metni taşıyorlardı. I z a k i n ölümü ile Mordehay Sevi'nin ölümü arasındaki za man farkı i k i ay üç gündü. İşte 1903 yılında b u kabirdeki araştırmalanmız esnasında kopya ettiğimiz b u yazıtın metni: 99
NTM2GIS M ı R O P I L vnnv S : jjıa 1 0 I K I I vropv* via ıo*ıp
n*?i;)i ne» »"¿".1 n-n;p rvjw) Y ^ N M " S
xrvh
F A OVA
Nnısoı "TK M M A p3i rVno' S A yno I D I M I vnıpıs v;e lanp
nSjnı paı t s\ı r n v j p rt
T R N ' E
¡0'}
n-*-ö
N N S F N Oı*A
İzmirli Yahudi cemaati hakkında 1903 yılında topladığı mız notlar arasında şu ibareleri keşfettik: " O t u z sene önce, başlarında Kordoso ailesinin b i r üyesinin bulunduğu İzmirli birkaç Yahudi her sene Sabetay Sevi'nin Ölümünü anmak için bir tören düzenliyorlardı." 1932 yılında İzmir'e yaphğımız se yahat esnasında b u törenin konusu ile ilgili aynntılan sordu ğumuzda hiçbir şey hatırlamadıklarını ve Kordoso ailesinin şehirden aynldığını söylediler. Irgat Pazan semti yakınlarında, haham başılığın lokaline vakın sayılacak bir mesafede, bugün bile "Lamba Sokağı" ad lı bir sokak bulunuyor. Sokağa girildiğinde Sevi'nin Cortigo'su adında b i r cortijo (çeşitli ailelerin bir arada oturduğu birkaç odalı b i r ev) gözden kaçmıyor. Halihazırda b u evde kumaş satıcısı H a y i m Katan oturmaktadır, Resimli Dünya dergisine göre"» Tişorel ailesi eskiden Sevi'nin evinde ikâmet etmiş.
Yahudiler ve dönmeler Selanik'te: Sabetaycılar genel olarak maaminim genel adı altında b i linirler. Selanikli Yahudiler tarikatın meydana geldiği üç g u ruba aşağıdaki nitelikleri atfediyorlardı: 115 Kasım 1925 Urihli.
100
Yakubüere: sözcük
Arapados,
tıraşlılar anlamında
İspanyolca
Karakaşlara: Honieros, b u r u n d a n konuşan (hon hon) Kapancalara: Kavalyeros veya Terpuşlu, i l k sözcük İs panyolca, ikincisi Türkçe, her ikisi de uzun saçlı anlamında. Aynca onlan borckas^' adıyla da tanımlıyorlardı çünkü dönmeler her İspanyol Yahudisi gibi bu isimle anılan çörek ten yerler.
Edirne'de Edirneli Yahudiler, dönmeleri ardamını Türkçe'deki sazan babğından alan ve sözcüğün sonundaki icos çoğul küçültme eki ile sazancık anlamına gelen sazanikos adıyla anıyorlardı. Bu alegorik çağrışım, i k i dinli olanlar ve (Yahudi ve Müslü man) tatlı suda ve tuzlu suda yaşayanlar olarak (sazan sade ce tatlı su balığıdır) dönmeleri sazan balığına benzetme eğili¬ mindeydi. Suda çeşitli dolambaçlar yaparken vücudunda çe şitli renkler göstermesi bakımından sazaniko ' y u anımsattığı düşünülüyordu. Aynı şehrin Yahudileri, dönmelerin ikamet ettiği sokağa caleja des gaicos (genç horozlar sokağı) diyorlardı. Bunun ne deni, sosyal izolasyon ve kendi aralarında evlenme gibi u n durlar nedeniyle sinirli olduklanndan, çok esniyor olmalanydı. Bu şehrin dönmeleri, Yahudileri küçümsemek için onlara çıfıt (olumsuz anlamda Yahudi) diyorlardı. Buna karşılık, Ya hudiler ise onlan eski çıfıt (eski Yahudi) olarak çağınyorlardı.
2 Et veva peynirle doldurulup pişirilen hilal seklinde çörek türü.
101
Dil ve fonetik başkalaşım Dönmelerin az çok Önemli guruplar halinde İstanbul Edime, Selanik ve İzmir'de yaşadıkları bilinir. Selanik Sabetaya Metropol olarak tanınır; b u nedenle günlük Türk d i l i n de Selanikli sıfatı da dönme aniarmna gelir. Dönmeler d i n değiştirdikleri i l k andan başlayarak 19'un cu yüzyılın i l k yansına kadar evde daima Yahudi İspanyol e t i konuşmuşlar, ve Türklerle birlikte olduklarında ya da onlarla temas halindeyken Türkçe konuşmuşlardır. 80.000 Yahudi'nin yaşadığı Selanik'te, Birinci Dünya Sa vaşının başlangıcına kadar (1914-1918), dönmelerin tümü ve Yahudi olmayan nüfusun büyük bir kısmı, o zamanlar nere deyse şehrin ortak d i l i olan Yahudi îspanyolcası konuşuyorlardıfl). Yahudi İspanyolcasım Selanik'te yaygınlaştıran bu ayncalığa rağmen, b u şehrin dönmeleri kendi okullarını Türk eği tim temeline göre tesis ettiler ve yeni nesil başlangıçta tarika tın hiçbir geleneğini kaybetmeden yetişti. Bu gençler Yahudi Îspanyolcası yerine Türk yazısını kullanıyorlardı ve bu d u r u m İbranî cenin ve Yahudi İspanyolcasırun fonetik değişime uğramasına sebep o l d u . İbranîce yazısını ve Yahudi Îspanyolcası denilen yazıyı tanımayan bu gençler o çağda tarikatın çeşitli dinî ve ahlakî ernirlerini ve İbranîce ve Yahudi Îspanyolcası dualan kopya etmek için Türkçe yazıyı** , yani A r a p yazısını kullandılar. Arap yazısı İbranîce gibi, Sami dili olduğundan sesli harf ye tersizliği vardı ve sözcükleri düzgün telâffuz ermek için nok1
3 İspanyol Yahudiresi Selanik'te oldukça yaygındı ve Yunanlı tüccarlar bile ticari varmalarında bu dili kullanırlarken. Hıristiyan takvimin yanı sı ra ibrani takviminden de yararlanıyorlardı. 4 10 Ağustos 1928 tarihinde Türkiye alfabe devrimini gerçekleştirdi, ya ni. Latin İM tileri benimsedi kı harflerin bazdan fonetik ihtiyaç nedeniyle ba zı İşaretler taşıyordu.
102
talama yapmadan seslendirme yapılamıyordu. Dua kabul edilen İlâhilerin İlâhisİ'nin I I . bolümü (İbranîce meün) A r a p alfabesi ile yazılmış ve Resimli Gazcte'de ya yınlanmıştır'*'. Fonetik başkalaşımın çarpıcı bir örneğidir. Sözdiziminin başkalaşımı Günlük yaşamda Türkçe konuşmuş olan ve henüz konu şan dönmeler b u dili Yahudi İspanyolcası modeline göre ko nuşarak Türk sözdiziminin bir kısmını bozmuşlar ve bozma ya devam etmektedirler. Bu d u r u m Türk okullarda eğitim alan dönmeler için söz konusu değildir, O k u m a yazma b i l meyen bir dönme ben eve gittim demek yerine şöyle konu ş u r Ben g i t t i m eve. Y a n n bize k i m gelecek? demek yerine, k i m gelecek y a n n bize? der. Türkçe'deki m i som ekini genel likle kaldınr. Böylece yazdı mı? Demek yerine, sesle soru ton laması yaparak yazdı? der, vs.
Dönmelerin
arşivleri
Bilgin dostumuz S.A. Rosanes, sabetaycı tarikata yabancı olan ve 1915 yıbnda Karakaş g u r u b u n u n arşivlerini ziyaret eden ilk ve son kişi olmuştur. Biz ona ilk ve son diyoruz zira 1917 yılında Selanik'i kasıp kavuran yangından sonra bu ar şivlerden bugüne hiçbir şey kalmamıştır. Kaybolan bu arşiv ler g u r u p başkanının evinin alt katında korunan sandıklarda saklanmaktaydı. Bu sandıklann muhteviyatının en büyük M kısmı Yahudi İspanyolcası dilinde ve diğerleri İbranice yazılİ mışh ve g u r u b u n ilk kuruluş vıllanna kadar uzanan belgeler- <
S
di.
< İşte Rosanes'ın orada ilginç bulduğu bazı örnekler a) Başı ve sonu eksik, büyüden, dinî hükümlerden bahse5 No. 166. Hicrî yıl 1431 (1925).
103
I ^
den ve Zohar'dan bazı paragraflar ihtiva eden Ibranîcc yazılı bir elyazması. b) Gerçek Yahudilerin maaminim'ler olduğunu ispatla¬ mak için yazılmış ve Sabetay'a yazılmış kasidelerle d o l u el yazması halinde çeşitli şiirler ihtiva eden Yahudi İspanyolcası dilinde kırk küsur örnek. c) Raza De Mehemamıta. Bu eser Nehemya Hayon'un ese rinin Yahudi İspanyolcası tercümesidir. Bu eserin bizzat Sabetay tarafından meydana getirilip Hayon tarafından ter cüme edilen orijinal eser olma ihtimali de mevcuttur. d) Zohar Akadoş. Zohar'ın üç kısım halinde Yahudi Ispanyolcasme tercümesi e) Itgalot. Bu broşür, Pesah gecesi 24.000 meleğin. Sabe tay'a yaphği ifşaatla ilgilidir. Melekler hep birlikte şöyle de mişlerdir "Sen b i z i m senyöriimüzsün, sen b i z i m kralımızsm, sen bizim Mesih'imizsin vs.". 0 Ganshoşhanim. A m a a Sabetay'a olan İnana güçlendir mek olan vaazlar. g) Deraşot. Çeşitli hatiplerden toplanmış vaazlar. Diğer i k i sandığın içindekiler Torah'ın (Eski A h i t ' i n gele neksel olarak Musa'ya atfedilen ilk beş kitabı) çeşitli örnekle rinden ve Selanik baskısı bir tam Tevrat*dan ve yine Selanik baskısı bir dua kitabından ibaretti. Bu kitapların yanında Odessa baskısı Atsat Tsvi ve Kitzour Tsitat novel tsvi gibi Sevi'ye yapılan saldınlan anlatan eserler vs. de mevcuttu' '. 7
6 Satulann baskı va girdiği anda, ilfri duyan kısücr tarafından Zohar'ın ispanyol Yahudtecsine tercüme edildiğim öğrendim. 7 Bu kccıu tcuı bakınız Rosanev IV. y 464-475
104
II. Abdülhamid ve Dönmeler II. Abdülhamid'in körü yönetimi gerek ülke içinde gerek se dışında bir çok düşman edinmesine neden o l d u . Selanik şehri Jön Türkler hareketinin merkeziydi. O r d u ve halk Sul tanın mutlakıyetçi yönetimine karşı çalışırken, dönmelerin büyük bir kısmının kendisine karşı yönetilen hareketin başın da olduğunu öğrenen Sultan, Sabetay Sevi hakkında ayrıntı lı bilgi getirilmesini emretti. Hahambaşının Kaymakamı M o şe Levi'yi çağırarak Yahudi dmİrün farklı tarikatlannın neler olduğunu sordu. Hahambaşı kaymakamı verdiği yanıtta i k i tane tarikat bulunduğunu, birinin Tevrat'ın ve T a l m u d ' u n hükümlerine, diğerüıin ise sadece Tevrat'ınkilere uyan tari katlar olduklarını açıkladı. Sultan, "Ya, pekiyi Sabetay kim?" diye sordu. Hahambaşı kaymakamı verdiği yanıtta Sabetayin Yahu dilerle hiçbir ilişkisi olmayan müritler c^üımiş, sahte bir Me sih olduğunu söyledi. Selanik baş hahamı ile yazışıp konuya ilişkin daha kesin bilgiler edinmek için Sultan'a yalvardı ve Majesteleri kabul etti. Moşe Levi, Abdülhamid'in emirleri doğrultusunda, Sela nik hahambaşısı Yakub Hananya Kovo'ya Ibranice dilinde bir mektup yazarak Sabetay Sevi'nin yaşamı ve faaliyetleri hakkında bilgi talep etti. Selanik hahambaşısı S u l t a n i n arzu su ve e m r i n i bir an önce yerine getirmek için acele ederek Moşe Levi'ye İbranîce dilinde bir cevap yazdı. Moşe Levi'nin küçük oğlu Yeşua ben Elnekave hahamba şı Kovo'nun mektubunu" Türkçe'ye çevirdi ve büyük babası çeviriyi Sultan'a sundu. Sultan k o n u y u etüt edeceğini söyledi. 111
8 Bu mektubun bir Fransızca tercümesini vani Sabetay SeA-i'nin biyog rafisini Bene - Ben th in organı. İstanbul'da yayınlanan Hamenora'da verdim (bak. 1934 yılının Temmuz-Ağustos-Eylül sayılan).
105
< ^ J I
• < S
Birkaç gün sonra, Moşe Levi saraya davet edildi. Sultan ona Sabetay Sevi'nin kişiliğini etüt ettiğini ve onun bir veli (mülhem) olduğunu söyledi. Sultanın bu gibi insanlara, yani, veli, derviş, büyücü, fala, astrolog vs. gibi tiplere hiç itimadı olmadığını unutmamak gerek**». Abdülhamid, Moşe Levi'ye bu işin parasal hacminin ne olduğunu sordu. Hahambaşı kaymakamı verdiği cevapta. Efendilerinin arzulan için k e d i s i n i n ve Selanik'teki dostu n u n gönüllü olarak çatıştığım söyledi. Bu yanıttan m e m n u n olan Sultan Moşe Levi'ye 200 Türk lirası altın verilmesini em retti. Anlaşılan, Abdülhamid, Jön Türk partisine üye dönmele rin peşine düşmeden hayır dualarım kazanmak istediği için b u mümemin, yani Sabetay'ın biyografisinden etkilenmek is tedi. önatıli
şalısiyetter
Dönmeler Türk okullara ya da Türkçe eğitim veren kendi okullarına gitmeye başladıklanndan beri, onlan hükümet gö revlerinde yer alıp liberal kariyerler yapmaya iten bir hare ketlenme yaşadılar. Özel mesleklerinde olduğu gibi resmi gö revlerinde de fark edilir oldular. Bir dönme tersane-emini eörevini yürütüyordu. 1908 Türk anayasasından sonra, Meh met Cavid ve Nüzhet Faik maliye bakam, ve Mustafa A r i f es ki Osmanlı İmparatorluğu içişleri bakam oldular. Cavid ma lî bilgisi ile (anmıyordu. M u s l i h i d d i n A d i l , Millî Eğitim ba kanlığında müsteşar ve H u k u k fakültesinde profesördü. A h met Emin, seçkin bir gazeteciydi. Vatan gazetesini yönetiyor 9 Kızlanndan birinin nikâhı vesilesiyle, Abdülhamid lörene bakanlan, elçileri, eslerini ve şehrin yüksek sosyetesini davet etti. Davetiyede belirtilen davet saati gelip çatmış ve tören henüz başlamamıştı. Bu gecikmenin uza masının nedeni merak edilmeye başlandı. Meğer Aodülhamid'in astrologu elindeki saate bakarak koruyucu tannnın uygun gördüğü saati, eşref saatini vani mutluluk getiren saati beklemeye koyulmuş. Abdülhamid de ondan bu saati bildirmesini beki i yormuş.
106
ve yazı yazıyordu, aynı zamanda edebiyat fakültesinde pro fesördü. Parlamentodaki nrilletvekilleri; üniversite ve yüksek okullardaki profesörler; basındaki gazeteciler; barodaki avu katlar; T ı p fakültesindeki doktorlar vs. vs. Sabetaya cemaat mensupUnnın soyundan gelen kişilerdi.
Yaltudiliğe dönüş üzerine İki deneme Türkiye'de yaşayanlarla hiçbir bağı olmayan Yunan SelaruİVinin dönmelerinden birkaçı, geleneksel Yahudiliğe dön meyi denediler. Şehrin hahamları d u r u m u öğrenince, b u d u r u m u n tarikatın bazı örf ve adetlerinin muhalif olduğu olayı nı öne sürerek dinî formaliteleri yapmayı reddettiler. Ret et melerinin sebebi, kanlann değiştirildiği büyük mumların söndürülme törenini ima. ermeleri ve b u törenin b u birlikler de doğan çocukların meşruiyetini müphem bırakması nede niyle, " g a y r i meşruluk asla ebediyetteki birliğe kahlamayacak, hattâ onuncu nesli bile ebediyetteki birliğe kablamayacak" diyen Tevrat ayetine ters düştüğünü öne sürmeleriy di. m
İkinci deneme daha ziyade p o l i t i k düzenle i l g i l i . 1914¬ 1918 Birinci Dünya Savaşından sonra İstanbul şehri itilaf devletlerinin askerleri ile d o l d u . Bu çeşitli devletlerin ma¬ kamları hizmetlerine tercüman niteliği ve telgraf m e m u r u olan Y u n a n l a n ve Ermenileri alıyor ve Yahudileri reddedi yorlardı, çünkü Yahudiler Türklerle aynı davayı savunuyor lardı" '. B u makamlar Yunan ve Ermeni tüccarlann seyahat etmelerine i z i n veriyor, Yahudilere yasaklıyorlardı. Birkaç gösteri yürüyüşünden sonra b u yasaklamalar son b u l d u ve Yahudiler serbestçe dolaşmaya başladılar. Yahudi orijinlerin1
10 r>utemnome, 23/2 11 Benim Türkler ve Yahudiler adlı eserime bak. tarihi ve politik çalış ma, İstanbul, 1932.
107
den istifade etmek isteyen birkaç dönme seyahat müsaadesi istedi. Talepleri kabul edilmedi. Dönmelerin güncel durumu 1912 Balkan savaşından sonra, yani Selanik'in Türk hâki miyetinden Yunan hâkimiyetine geçmesinden sonra dönme lerin d u r u m u yeni b i r safhaya g i r d i . Sabetaycılann tarikat metropolü olarak gördüğü bu şehir, Türkiye'den a y n bir ko numa sahip g i b i y d i ve b u d u r u m , o zamana kadar bütünlük içinde yaşayan Sabetaycılan rahatsız ediyordu.
S j|
jjjj ip
îjj
Balkan savaşı ite birlikte seyreden 1914-1918 Dünya Sava şı, itilaf ülkelerinin, Türkiye'nin de taraf olduğu guruba kar şı kazandığı zaferle sonuçlandı. Mağlup ülkeler, Türkiye ha ricinde, yenilgiye b o y u n eğdiler. Yenilgiyi kabul etmeyen Türkiye, Kemal Atatürk'ün girişimiyle bağımsızlık mücade lesine başladı, ve b u savaş 23 Temmuz 1923'de Lozan antlaş ması Ue Türkiye lehine sonuçlandı. Kapitülasyonların esiri eski Osmanlı İmparatorluğunun kalınblan üzerine inşa edi len, hür ve bağımsız, bilinçli, yeni bir Türkiye doğuyordu. İtilaf devletlerinden biri de Yunanistan olduğu için ve savaşla doğrudan ilgisi olması nedeniyle, Türk ve Yunan hükü metleri sonradan meydana gelecek anlaşmazlıklardan kaçın mak için Türk ve Yunan nüfusun mübadelesine karar verdi ler. Müslüman ve Selanik'ti Türk nüfusun arasında yer alan dönmeler, takasa karşı çıkarak Yunan hükümetine başvurdu1ar ve sabetaycı kökenlerini öne sürüp mübadeleye tabi edil memeyi talep ettiler. Ticaretle uğraşan bir unsurdan yakayı sıyırmak isteyen Atina yönetimi dönmeleri sıradan bir Türk gibi kabul edeceklerini açıkça beyan ederek mübadeleye tabi oiduklannı b i l d i r d i . Yunanistan'ın çeşitti şehirlerindeki dönmeler de aynı muameleye maruz kaldılar ve başka ülkelere gitmek için Yunanistan'ı terk edenlerin yanı sıra, Türkiye'ye 108
gelerek b i r merkezde toplananlarla birlikte çeşitli şehirlere yerleşenler de o l d u . Aslında, en büyük oemaatleri İstanbul'da bulunur, İzmir'de küçük bir cemaat vardır. Çeşitli küçük guruplar şura ya buraya dağılmışlardır. Sabetaya Öğretilere olan bağlılıkla rı yaşlarına göre değişiklik arz eden Yaşlılar kitaba ve baş kanlarının emirlerine hâlâ bağlıdır; olgun yaştaki kimseler Yahudi dinine yakınlaşmışlardır ve kökenlerinin bilincinde olan gençler liberaldir. 9 A b orucu da şu şekilde uygulan maktadır Sabetay'm emirlerini takip eden ilkJer bu günü ne şeyle kutlarlar; ikinciler aksine oruç tutarlar ve üçüncüler 9 A h i n tarihinden haberleri olmasına rağmen oruç tutmazlar. Beş sene önce Bulgaristan'ın kaplıcalanndan birinde bulunan bir dostum bana şunu anlatmışh: "Bu kaplıcada epeyce kala balıktık ve doğuda konuşulan her d i l orada mevcuttu. Bir ka dın Türkçe konuşarak bana yaklaştı ve orucun tarihini sordu. Bilmed iğimi ve kendisine bilgi verebilecek başka kişilere sor masını ona söyledim, Bunu reddetti. Dört gün sonra, tekrar beni b u l d u ve dedi k i : «Nasıl? Yani dün tanıt (oruç) olduğu nu b i l m i y o r muydunuz?; sizi masada gördüm, oysa ben bü tün gün oruç tuttum». Benim Yahudi olduğumu nasıl arıladı ğını ona sorunca, beni bir başkasıyla Yahudi İspanyolcası ko nuşurken gördüğünü ve k^ndUinin (dönmeymiş) 9 A b i n ke sin tarihi için bilgi almak üzere bana başvurduğunu söyledi. Yahudi oruçlarım ve bayramlarını kutlama konusunda çok t i tiz olduğunu ve dönmelerin çoğunun kendisi gibi olduğunu da ilave e t t i . " Türkiye dışında yaşayan dönmeler mevcuttur. Onlara Balkan ülkelerinde, A v r u p a ' d a ve Amerika'da rastlanır. Bu ülkelerin hepsinde, yaşadıklar şehrin Yahudi cemaatleriyle ilişkileri olsun olmasın, bu dönmeler birer Yahudi'dir.
109
V I . BÖLÜM T Ü R K Ç E BELGELER - ERMENİCE BELGELER Y U N A N C A BELGELER Aşağıda günümüze kadar henüz yayınlanmamış olan Türkçe, Ermenice ve Yunanca belgelerin çevirilerini veriyo ruz.
A - Türkçe belgeler a) A b d i Paşa Vakaymamesi'nden*') Bir süre önce İzmir'de b i r haham ortaya çıkbğında Yahu d i tayife büyük bir bağlılık gösterdi. Sorun çıkartmasın diye Çanakkale surlarına hapsedildi. Diğer yandan düzeni bozu cu ayaklanmalardan sonra b i r araya gelen Yahudilerin saçma inanışına göre b u hahamın peygamberleri olduğu haberi ya yılınca. Padişahın emri ile b u haham Edirne'ye gönderildi. Ayın on altısı Perşembe günü. Kaymakam Paşa Seyh-ül İslam Vani Efendinin refakatinde. Yeni Köşkteki İmparatorluk h i I Sabetay Sevi ile cagdaş olan Müslüman Halıam unvanlı Abdi Paşanın bu ga/ete fıkrası Abdi Pasa Vakavinamesi {Abdi Paşa Yıllığı) adlı elyazmasında mevcuttur. Ankara'dakı Türk Tarihi Enstitüsündeki kütüphanede bu lunan elvazması hicri 1058-1093 {t648-1682) yıllarında meydana gelen olay la tt kapsamaktadır.
111
mayesi alanda, haham konuşturuldu. Sultanımız efendimiz onu pencereden bakarak d i n l i y o r d u . Epey uzun konuştuktan sonra anılan haham kendisine mal edilen akıl ve mantığa ay kırı hükümleri üıkâr etti. Kendisine İslamiyet'i kabul etmesi teklif edildi ve şöyle denildi: «Bu nasihatten sonra firar etmen mümkün değil, ya Müslüman olursun, ya da derhal Ölür sün». Affetmeyi bilen Tanrının lütfü sayesinde, Haham ken disini derhal i n a n a n berraklığı içinde b u l d u . Ona kapı ortası unvanı vermeye karar verdiler ve imparatorluğun iyilikse verliği, sayesinde kendisine günde 150 kuruş bağlandı. Padi şahın kabul etmeyi tenezzül buyurması üzerine, onu iç oğ lanların banyosuna götürdüler, orada giysilerini yeniledi, ona bir şeref kürkü g i y d i r i l d i ve bir kese dolusu para verildi. Aynı yerde onunla birlikte Müslüman olan arkadaşına da i m paratorluk sadakası (hediye) verildi. 121
b) Silahtar Tarihi'nden*
31
Bir süre önce izmir'de b i r haham ortaya çıktı ve Yahudi tayife*** ona büyük bir bağlılık gösterdi. Sorun çücartmasın d i ye Çanakkale surlarına hapsedildi. Diğer yandan düzeni bo zucu ayaklanmalardan sonra bir araya gelen Yahudilerin saç ma inanışına göre bu hahamın peygamberleri olduğu haberi yayılınca. Padişahın emri ile b u haham Edirne'ye gönderildi. Rebi-ul evvel ayının on altısı Perşembe günü. Kaymakam Pa şa, Şeyh-ül İslam ve Vani Efendinin refakatinde, Yeni Köşk'teki imparatorluk himayesi altında, haham konuşturul d u . İmparator Majesteleri onu pencereden bakarak dinliyor d u . Epey u z u n konuştuktan sonra anılan haham kendisine mal edilen akıl ve mantığa aykın hükümleri inkâr etti. Ken¬ disine İslamiyet'i kabul etmesi teklif edildi ve şöyle denildi: 2 lc oğlan, Enderun'da ilk eğitimini aldıktan sonra sarayın Kinde soylu addedilen genç Öğrencilere verilen ad. 3 Findtklılı Silahtar Mehmet Aga, aşağıda çevirisini verdiğimi/ ZuhurHaham adlı gazete fıkrasını yazmıştır. 4 Millet.
112
«Bu nasihatten sonra firar etmen mümkün değil, ya Müslü man olursun, ya da derhal ölürsün». Affetmeyi bilen Tanrının lütfü sayesinde. Haham kendisini derhal inancın berraklığı İçinde b u l d u . Ona kapı ortası unvanı vermeye karar verdiler ve imparatorluğun iyilikseverliği sayesinde kendisine günde 150 para bağlandı. Padişahın kabul etmeyi tenezzül buyur ması üzerine, onu iç oğlanlann banyosuna görürdüler, orada giysilerini yeniledi, ona b i r şeref kürkü g i y d i r i l d i ve b i r kese dolusu para verildi. Aynı yerde onunla birlikte Müslüman olan kansı imparatorluk sadakası (hediye) ile taltif edildi ve çavuş (tchaouch) unvanını aldı.» c) Tarih-i-Raşid'den^ «Bir süre Önce izmir'de ortaya çıkan b i r çıfıt ' Haham, Ya hudi tayife tarafından büyük ilgi gördü. Sorun çıkartmasın diye şehirden uzaklaştınldı ye Çanakkale surlarına hapsedil d i . Buna rağmen Yahudiler arasında entrikalara neden o l u n ca, hicrî Rebİ-ul ahir 1077 ayının on altısında Edirne'ye götüriUdü. Majestelerinin karşısında Kaymakam Paşa, Şeyh-ül İs lam ve Vani Efendi bulunduğu halde, anılan Yahudi Majeste lerine taruşünldı ve kendisine olaylann nasıl meydana geldi ği soruldu. Kendisine mal edilen ve onu ün sahibi yapan akıl ve mantığa aykın hükümleri, ölümüne neden olabileceği İçin inkâr etti, İslamiyet'e meyletti.» 16
B - Ermenice belgeler a) Dostum M r . B. Nişanyan, ender bulunan kitaplann t i careti ile iştigal eden, aradığı her kitabı bulan İstanbullu bir 5 Mehmet Raşit bir Urihridîr. Adım anmadan Sabetav hakkında yazdığı gazete fıkrası Tarih-İ-Rasid (kaşifin Tarihî) adlı elvazmastnda bulunmakta dır. S. 46/a(*). Gazete fıkrasının bastığı şudur "Unlu bir Yahudinin Padişah huzurunda yargılanması ve İslamiyet'i seçişi*. 6 Çıfıt * olumsuz bir sıfat * Köprülü Kütüphanesinde 211 no İle kayıtlıdır.
113
kitapçıdır. Bilime katkısı olan türden kitapçılardandır. Son olarak, bana Sabetay Sevi'nin hayatını konu alan ve 20 sayfa dan oluşan, kapağı ile 17. ve 18. sayfalan eksik, Ennenice ya zılmış bir şiir göstermişti. İstanbul Kınalı Adadaki Ermeni o k u l u n u n müdürü Bay Hamparsum Hatadyan'a b u şiiri Türkçe'ye çevirttim ve önce Bene-Berith doğu bölgesi organı Hamenora'da^ çıkan Fransızca çevirisinden ve özel baskısın dan verdim. Bu arada Nişanyan, eksik olan İki sayfayı bulmak, şiirin yazarını tanımak ve yazıldığı tarih ve yer hakkında bilgi top lamak için Venedik'teki St. Lazare adasının Mechitariste'lcr Manastın Kütüphanesine başvurmuştu. Rahip Eghia Petçikyan ona bu sayfalan sevinerek vermiş ve o da bana verdi, ben ise çevirinin sonlarına doğru Haladyan'a ilettim. M u t l u tesadüf! Mechitariste Rahibinden talepte b u l u n u lan gün. Nişanyan şiirin yazarının^ elyazmasının tamamım b u l d u , yani anılan ve çevirisi yapılan i k i metinde bulunma yan yeni ilavelerle birlikte. Aşağıda şiirin tam çevirisini veriyoruz. I
Sözde sahte peygamber Sabetay Sevi - İzmir'de ünleniyor, Kudüs'e gidiyor, oradan kovuluyor, ve Gazze'ye iniyor, ke hanetini (Sabetay'ın) halka yayması için, orada Nathan d i y e birine rastlıyor 1 - Şehir tellalı ve simsar Kara ıVlenteş'in*** oğlu, Sabetay adında bir Yahudi, izmir'de doğdu ve tanındı. 7 Temmuz-Eylül 1934 sayısı. İstanbul. Fra telli Haini Matbuası $ Vazar hakkında ayrıntılar için önsöze bak. 9 Kara Türkçe'de siyah demektir Mentes ise Mordehay'ın Türkçe'sidir. Kara Mentes 'in anlamı Esmer Mordehay 'dur.
114
j
10- Orada büyüdü, eğitimini tamamladı ve soyunun kitap larım tamdı. Y o r u m l a n ve analizleriyle ün kazandı. Kendisi ne yöneltilen hangi som olursa olsun, derhal cevaplandırma hususunda daima zafer kazandı. 11- Etrafındaki birkaç öğrenciyi gruplaştırdı ve bazı ilginç emarelerden yararlanarak tanrının adım tüm dünyaya yazdı ve böylece onu okumayı da Öğretti. O n u n adını telaffuz eder ken yaşadıklan korku onlan titretiyordu. O n l a n kendilerine getirmek için onlara su serpiyordu. 12- Konseyler oluşturuyor, hahamlan çağırıyor ve onlan orada açık olan kitaplardaki konulan tartışmaya davet edi yordu. 13- Kudüs'e geldiği zaman aynı şeyi orada da yapmak is tedi. Saygın bir kişi olmak istediği için, düşüncelerini orada bulunan halka sunabilmek maksadıyla kendisine i y i bir kar şılama yapılmasını talep ediyor. 14- Ona inandılar. Şöhreti yavaş yavaş yayıldı. Ne kadar az olursa olsun, bilgelik temeline dayanarak b i r d i n tesis etti ve büyük bir kişi olduğunu beyan e t t i . ' 15- Portekizli yaşlıca b i r âlim doktor yazılanlann farkın daydı, hatırı sayılır mevzuların çoğu ile mutabık bulunuyor d u ve Sabetayı ciddi şekilde yargıladı ve o n u kınadı. 16- N u t u k l a r ani ve o n u n (Sabetay'ın) düşüncesiz, cahil, utanmaz ve küstah olduğunu dile getirdi. 17- O n u iyice gülünç hale düşürdü, alçalttı ve yerel ma kamlara teslim etmek istedi. Kulağına çalınınca Sabetay kaç maya karar verdi, ve Kudüs'ten kaçtı. 10 - Kendi başına yükselemeyeceğini ve aşın elde etme ar zusu ile dolu bir yüreğe sahip olduğunu anlayınca, Gazze'ye geldi, Nathan adında birine rastladı, birlikte hareket etmek 115
için görüştü ve onunla antlaşma yaptı. 11 - U z u n süre beraber yaşadılar. Bir gün Nathan'a: "Be ni dinle, projemde başanlı olursam, seni kendimle aynı mer tebeye yükselteceğim; seni İmparator yapacağım." dedi. 12 - N a ıhan, menfaati gereği birçok şehri ziyaret etti, Sabetay lehine propaganda yaptı ve onun adına fermanlar ya yınladı. 13- Nathan,.bu fermanlarda Sabetay ı tanrının gönderdi ğini ve milleti/ancak onun kurtaracağım söyledi. Böylece, likyalılanni'^ İzmir şehri tarafından kutsanarak kendisini b u şekilde tanıttı ve parladı.
n
Sabetay şöhret olmak için İzmir'e gelir - Otoriteler onu ta nırlar 1 - Sabetay tekrar İzmir'e gelir ve N a t h a n i hiç görmemiş gibi davranıp mührüne şu yazıyı o y a r «Sabetay, Yahudilerin Peygamberi». 2 - Ünü g ü n geçtikçe gitgide artar. Yoluna değerli kumaş lar sererler, ona çeşitli değerli kumaş hediyeler verirler ve şe refine çeşitli şölenler tertip ederler. 3 - Cübbesmin' ' etekleri elleri ile kaldırılır, başının etrafı na bir örtü kaldırılır. Arkasında gunıplar onu izler. 11
4 - Verilen bir işaretle ona itimadı olmayanlan taşlatırdı; birçok İnsan ona itaat ederdi çünkü ondan korkarlardı. Görü nürdeki hahamlar matem halindeydiler. Üç büyük haham 10 Yazar burada İzmir'in Kan a ile Pamtilva arasındaki eski Likva bölge sinde olduğunu yazarak bir hata vapıvor. "IjdyalıUnn İzmir'i" demek iste miştir, çünkü bu şehir eskiden Lidya olarak anılan bölgededir. 11 Doğulu din adamlarının givdıgi kürklü veya kürksuz uzun tıstan, bir çesıt rahip entarisi.
116
hakaret gördü. 5 - Ona üç bakire sunuldu, belirli bir zaman sonra vumu şadılar; ama uzak ülkelerden yeni hediyeler (?) geldi I laik < ma değerli ve lüks birçok eşya verdi. 6 • Kitaplar ve mektuplar yazıldı ve b u olağanüstü olay taraftarlanna bildirildi: "Sıra sizde, sefalete dalmış köleler! Sıra dünyaya dağılmış sizlerde! Size i y i bir haber veriyoruz, kur¬ t a n a Sabetay' geldi. 7 - Hastaların, delilerin, dengesizlerin ve saralıların tümü, erkek ve kız bu gürültüyü birbirine iletti: "Sabetay geldi ve bize kurtancı olarak koşarak geldi." 8 - İzmir'de krallığım ilan etti ve yasalan değiştirdi. O n u n kurtaracağı millet tümüyle büyüyecek v e dağılmış olan İsra il çocuklan birleşecekler. 9 - Sakatlann" sözleri yazılıp şarkı söylendi ve belge ha linde Sabetay'ın lehine sergilendi. Bu kehanet üzerine çocuk ların ağzından bir tahkikat yapıldı ve b u türden başka yön temlere başvuruldu. 11
10 - Tüm bu olup bitenleri duyan yetkili yerel makamlar şöyle d e d i l e r "Vezire yazacağız", ama Yahudiler hiç Önem vermediler. Onlardan yüklüce para cezası ve rüşvet aldılar ve böylece işi ihmal ettiler. 11 - Kudüs'e gitmek İsteyen İstanbullu Yahudiler mallannı ve mülklerini satmaya başladılar, zira dağılan millet orada birleşecekti. 12- O n u H a s k e ^ ' getirdiklerinde, Yahudiler onun ge çeceği yerlerde guruplaştılar çünkü onu kucaklamak istiyor lardı. Kurtulma u m u d u y l a , uzaktan ve yalandan ellerini ona 1
1
12 Bu bolümün 7. Paragrafındı andan sakatlar. 13 istanbul'da f^Kİlikk Yahudilerin oturduğu varoş.
117
doğru uzabyorlardı, ve b u hareket onun ilgisini çekmek için di. m
Şöhretinin şehir içinde propagandası - Milletin sevinciVezir yetkili makamlarca haberdar edildi - Sabeta/ın zincir lenerek İstanbul'a getirilişi ve tutuklanması 1 • Meseleyi saray duymasın, bu k o n u n u n yankılan yayıl masın ve millet dünyaya alay konusu olmasın diye sakin ve ihtiyatlı hahamların yürekleri titriyordu. 2 - Küçük, büyük, sıradan ve önemli, İstanbul nüfusunun tümü tatsız bir şekilde Yahudi milletini sorguluyordu ve "çi t t i r " geldi mi? H a h a m " geldi m i ? " diyerek kızdınyorlardı. 41
11
3 - Kadınlar, erkekler, gençler, küçük çocuklar, kızlar, yaş lılar nerede olursa olsun rastladıklan bir Yahudi'ye şunu so ruyorlardı: " N e b i " " geldi m i ? " "Deccal" geldi mi?" 71
4 - H o r görmeye daima devam eden halk sokaklarda aym sözcükleri tekrar ediyordu: " N e b i " * geldi mi? Mesih geldi mi?" 1
5 - Evlerde, sokaklarda şarkılar bestelendi ve bu kelimele ri içeren oyunlar icat edildi: " y a l a n a geldi mi? Yezid"^ geldi mir 1
6 - Kadı ve serdar V e z i r i d u r u m d a n haberdar ettiler. 14 Yahudileri hor görenlerin kullandığı bîr kelime, Fransızca'daki "voupin" ile eşanlamlıdır. 15 Haham - haham 16 Nebi - peygamber 17 Dünyanın sonunda ortaya çıkıp H/ İsa'ya yenilecek sahtekâr. 18 Pey Kamber anlamına gelen Arapça kelime. 19 Bu kelime burada metaforik anlamda kullanılmıştır ve dinsiz demek tir. Yezidive tarikatının kurucusu Yezidin tarafta rUn şeytana derin bir say gı duyarlar
118
Sabetay Selanik'e kaçmak istiyordu. Arkasından derhal taki be çıkanlar onu denizde yakaladıktan sonra sımsıkı bağlayıp İstanbul'a getirdiler. 7 - Bu olay 1666 yılının 23 ocak günü meydana geldi. O n u deniz kenarına, gümrüğün yaranda b i r yere bağladılar. Yüz lerce, binlerce kişi onu görmeye gitti. 8 - O n u Vezirin huzuruna çıkardılar. Vezir o n u sorguladı. Sabetay yasalardan fazla anlamadığını, sadece yorumlamayı büen sıradan biri olduğunu ve kendisi hakkında söylenenler le benzeşen hiçbir tarafı olmadığını söyledi. 9 - Yarat olarak Vezir ona şöyle dedi: " i z m i r l i şahitler bun ların aksini ispatlarsa kendi kitaplanmızı ye yasalanmızı sa na uygulayıp seni gülünç d u n u n a düşüreceğim". 10 - Yukanda anılan tarihle aynı güne rastlayan bir Pazar günü hapse götürüldü. Subaşı* ona dayak abp tutukladı. 301
11 - Yapılan b u kötülüğe karşın şehir kanştı. Yahudi halk evlerine kapandı. Çeşitli milletlere mensup g u r u p l a n n ettiği hakaret karşısında ne pazarda ne dükkanlarda hiçbir Yahudi kalmadı. 12- Yahudiler, "geldi m i ? " demelerini Önlemek için asrlanna sert emirler yağdıran Yeniçeri Ağasına' * şarap fıçılan ar mağan ediyorlardı, ama Türk milleti fazla övgüye dayanamı yordu. 21
13 - Bazıları istihbarat toplamak için hapishaneye gidiyor d u . Ona " K e n d i n hakkında sen ne düşünüyorsun" diye so rulduğunda, yarat olarak "Herkes gibi düşünüyorum, ben, sizin düşündüğünüz gibi f a l a peygamber veya beklenen Me sih değilim." d i y o r d u . 20 Polis memuru; mahallenin komiserine bağlıdır. 21 Yeniçerilerin kumandam
119
14 - Makamlar akdi yazdılar, kararlaştırdılar ve akdi alıp Vezire götürdüler; onu birkaç gün sakladıklar. Ama Yahudi ler g i d i p gelip o n u selamlıyorlar ve ona "Gelen sensin" d i yorlardı.
rv
Tutukevi etrafındaki Yahudi meclisi - Sabetay'ın Vezir ta rafından Boğaz'âW sürgüne gönderilişi - Oraya deniz ve ka ra yoluyla gidenler - Dayak atılması 1 • O günlerde, her millet Yahudilere hakaret etmekle meş guldü. Ne şekilde olursa olsun, sızlanmalannı Vezire bildir mesi için, Subaşı'yı kazanmaya çalıştılar. 2 - Ona, "Yahudiler tutukevine baskın yapıp bizi askerleri (gardiyanlan) fena halde sinirlendirdiler." dediler ve Vezir Sabetayi tutukevinden alıp sert bir gözetim altında Boğaz surlarına hapsetti. 3 - Veziri ' Girit seferine gitti. Kadın, erkek, yeni doğmuş, evde* kalması gereken yaştaki kızlar, ve diğer Yahudilerin hepsi Boğaza doğru yola döküldüler. 23
241
4 - Şehrimiz İstanbul'dan, Polonya'dan, Kınm'dan, İran' dan, Kudüs'ten, merkez ülkelerden ve Frenk ülkelerinden gelen insanlarla d o l d u . 5 - Deniz ve kara yoluyla gelip gidiyorlardı. Kendilerine dua etmesi ve kutsaması için ona yalvanyorlardı. O n u k u r t u luş u m u d u olarak görüyorlar ve " N e zaman gelip kralımız olacaksın?" anlamına gelen bakışlarla süzüyorlardı. 7
22 Çanakkale boğazı 23 Ahmet Köprülü Paşa 24 Eski bir adete göre 13 yaşını geçen kızlar, erkek cinsin nazanna ma ruz kalmamak için dışan çok nadiren çıkıyorlardı.
120
25- Bostanabaşı' onlara nezaret ediyordu. Deniz yoluyi ıyla gelenleri geminin bordasında karşılayıp, şefleriyle birlikte ikte kaymakama gönderiyordu'*'. Kaymakam onlan sorgulama maya başlıyordu. 251
26- Ve diyorlardı k i : "Tutukevinde erdem sahibi okumayı bilen biri var. Aramızda entrikalarla onun hayır duasına sa hip olmaya çalışanlar var, veya ona bir i y i l i k yapılmasını ar zu edenler var." Bunun üzerine kaymakam onlan serbest bı rakıyordu. 8 - Tutukevinin kapısında sıralanmış olan gardiyan asker ler, onlann tutukevinden çıkıştan esnasında anlamlı b i r ses tonuyla ondan nasıl bir çıkar sağiadıklannı soruyorlardı. Ya hudiler söyle yanıtlıyorlardı: "Yakında neler olacağını gözle rinizle göreceksiniz.'' 9 - Bu sözler Kaymakama d u y u r u l d u . Yahudiler geri çağ rılıp, sopa ile korkunç bir dayağa maruz bırakıldılar. Olanla rı duyanlar k o r k u İçinde matem tuttular. Ama daima şunu söylediler: "Umutlanmızın gerçekleşmesi yalandır". 10- Sohbetten anlayanlar güzel şeyler ve şarkılar yazdılar. Gençler neşeli bir halde sokaklarda şarkı söylüyorlardı. 11 - Subaşı'yı yeniden kazandılar. Şef gözcüler kalpten bağlılıklarını sürdürdüler. Görüşmelerin ardı arkası kesilmek bilmedi. Değerli eşyalanndan ona hediyeler yapıldı.
Sabetay'ın, "Peygamberlerin söylediklerine istinaden, kara bayramı* " Özgürlük bayramına' * dönüştüren b e n i m " d i 17
3
1
25 Sultanın sarayının ve bahçesinin kahyası. Önceleri vargı yetki alanı Boğaziçi kıyılanndan ibaretti.
E z 5 ^ <
26 Bas Vezirin temsilcisi Mustafa Pasa Girit seferine girmişti. 27 Ab ayının 9\ı. 28 Pcsah bayramı
£
121
yen emri - Birçok kişinin yücelmesi ve deniz ve kara üzerin deki gezileri. 1 - A k l i dengesi değişen Sabetay, halkının sersemliğini ve körlüğünü fark edince iyice kabalaşıp şöyle konuştu: "Ben Tanrının oğluyum. Özgürlük bize bpkı bir nergis(?) gibi gel di." 2 -15* ** Ağustos * kara bayram günüdür. Bu bayrama b u adın verilmesinin nedeni Babil'lilerin Kudüs'ü imha etmele ridir. 2
13
3 - Bu bayramda yas, oruç t u t u l u p perhiz yapılardı. Acıklı yazılarında Yeremya adlı Peygamberin da yazdığı gibi, Ya hudiler o günden b u güne bu adetleri asla unutmamışlardır. 4 - Sabetay, milletine emsali olmayan b i r şey yayınladığı bir mektuba atıfta bulunuyordu: "Sizleri yas ve mateme bo ğan bu eski bayramı büyük bir sevinç bayramına dönüştü rün". 5 • Zira, buraya dek sizi matem çevreledi. Bu nedenle üz gündünüz ve kurtuluşu bekliyordunuz. 6 - Peygamber A b r a h a m i n çocuklan ile arzu ettiği şeyi Tann kabul etti ve arzularım yerine getirdi. O halde, bugün sevinin ve Pesahı kutlayım Tann size ülkeler arasında bir ha miyet armağan etti." 7 - Akıl yetenekleri bozuk olan kişi gittiği her yerde mate m i n neşeye dönüştüğünü, davula vurulduğunu fark ediyor d u k i bu manzarayı Yahudiler şimdiye kadar asla görmemiş lerdi. 8 - Duyduklarımıza göre, 80 kadar önde gelen Yahudi ra zı olmadılar ve dediler k i : "Atalarımızın bize devrettiği ve 29 Yazarın bahsetmek istediği Ab ayının 9'udur 30 Ab avı Ağustos avına tekabül eder.
122
günümüze kadar koruduğumuz bu müesseseyi peygamber lerimiz ve yasa yapıcılarımız tesis ermişlerdir. 9 - Neden atalarımızın sınırlarını aşıyorsunuz ve Sabetay adında intihar eden b i r i n i n sözlerine kulak veriyorsunuz? Bugüne dek çok sayıda bilginler ve büyük adamlar yetiştir d i k ama onlar düzenin akışım değiştirmediler. 10- Yaptığı mucizeler nedir? Aksine kaçmaya çalıştı ve hapse g i r d i . Uzaklara sürüldü ve zindanlara atıldı 11 • O bir dolandıncı, yalana ve delidir. Sandığınız gibi, büyük peygamberlerin yazdığı şeylerle ilgili hiçbir iz bırak mamıştır. O n d a n gelen hiçbir fayda görmedik." 12 - Bu 80 Önemli kişi bu sözleri sarf edince, tüm halk ayaklanıp unlan küçük düşürdü. Onlan taşlayıp öldürmek istedi ve 530613/3 şikâyet etti. 13 - Sabetay halkı teskin etti, 80 kişiyi azarlayıp, onlara, kendisini peygamber yapan gücün iradesine karşı çıktıklannı yazdı. 14 - Uyumsuzluk halk arasında birkaç kez daha tekrar et ti. Cahil sınıl ona olan kalpten bağlıuğını devam ettirdi. D i ğerlerine gelince, umut d o l u bir şekilde ona gidiyorlar ve se lamlıyorlardı. 15 - Oraya giderken, tanınmamak ve hakarete uğrama mak için Ermeni kılığına giriyorlardı. Ama, bir defasında ta nınıp Türk makamlannca fena halde cezalandırıldılar. 16 - Kardeş kardeşten, kadınlar kocalarından uzaklaştı, kaynanalar gelinlerinden soğudu. Tüm ulus b u d u r u m a mü dahale etmek için enerji ile d o l d u . Bu meseleleri halletmesi için, gerek karadan gerekse denizden ulaşarak ona (Sabetay) baş v u r u l d u . 17 - Günler yetersiz kaldığı için gece de y o l kat etmek zo123
runda kalınıyordu. Onunla ilgili rivayetlerden bahsediliyor ve şuradan buradan onunla İlgili haberler veriliyordu, k i bunlar asla doğru çıkmıyordu. 18- Ona saygılarım sunmak üzere yola çıkamayan yaşlı lar dahil bazı kimseler herhangi bir nedenle şu bildiriyi ya yınladılar: "Mesih Sabelay bize gelecekten haberler getirdi, bize bir kurtancı olarak gözüktü ve tam zamanında özgürlü ğümüzü vermek üzere geldi." 19- Hıristiyanlar! ortadan kaldıracak ve hakimiyeti ele ge çirecek, Türk'leri cebren haraç "' Ödemeye mecbur edecek; kralın tahtının kapılan kendiliğinden açılacak ve oraya aziz Mesih Sabetay oturacak." 4
20 - Yahudiler sabah akşam kapı ve pencerelerinden gök yüzüne bakıyorlar, denizi seyrediyorlar, ellerini göğe doğru kaldırarak dua ediyorlardı. 21 - Başlan göğe doğru kalkmış şekilde dans ediyorlar, ga rip pozlar alıyorlar, dişlerini gıcırdatıyorlar, salyalannı akıtı yorlar, yere düşüyorlar ve sara krizlerine benzer hallere giri yorlardı. 22 - Günler boyu b u şekilde meşgul oldular. Geceleyin sandalla deniz üzerinde turlar atıyorlar, gökyüzüne bakıyor lardı. Uçarak gelip üzerlerine yeni bir ışık saçmak üzere gön derilen kişiyi bekliyorlardı.
VI Yahudilerin bariz bir işaret arayışı içinde olduklan gün lerde mevdana gelen ve dünyanın sonu anlamına gelen gü neş tutulması - Bu haberin tüm dünyaya yayılmasıyla Hıris tiyanlar ile Yahudiler arasında başlayan tartışmalar. 4 5l Eskiden Osmanlı İmparatorluğunun ıtavn Müslim telıisı «•denen verjri.
124
5 3 3 9
1 - Huzursuz ve endişeli ulus, mucizeleri görmek ve bir şeyler anlamak istedi ve, "Bunlar şimdi ortaya çıkan ve pey gamberin emirlerini ispatlavıp doğruladığı emarelerdir." de di. 2 - Bunun üzerine taraflar arasında mücadele başladı ama cahil kitle ona sevgiyle bağbydı. Diğer taraftan insanlar onu görmeye gidiyor ve onu selamlıyorlardı. 3 - Bazılan onun peygamber olduğunu söylediler. Halkın yansı onun bir dâhi olduğunu söyledi. Büyük b i r çoğunluk onun göğe yükselip tekrar indiğim ve kurtuluşun o n u n tara fından geleceğini söylediler. 4 - Temmuz ayının 2'nci günü güneş tutulması oldu ve gö rünürde sadece ay kaldı. Yahudiler bu olayın olmasını bekle diklerini söylediler ve ekmeklerini hazırlamaya başladılar *. 31
5 - Her şeyden önce, dünyayı şu hususta haberdar ettiler "Hâkimiyet günümüz yakındır, uluslann kuvveti karşımızda tükendi ve zayıflıktan k u r t u l u p güç kazandık. 6 - Lehimize olan emareler ortaya çıka, Sabetayimız kral olacak, dünyayı yöneteceğiz, kurtlar ve kuzular birlikte otlayacaklar"<*> 7 - O günlerde, Yahudilerin diğer uluslan yok etmek üze re silahlanması üzerine birçok insan k o r k u ve şüpheye düşe rek evlerinden çıkamadılar. 8 - Tüm konuşmalar peygamber üzerine odaklanıyordu. Yahudiler Hıristiyan krallığına karşı savaşıyorlardı. 9 - Yahudiler az koşul öne sürerken, Hıristiyanların olduk32 Burada yazar Mesih'in geldiği gün yapılacak olan şölene dıkkah çek mek istiyor. 33 Burada yazar. Isava'nın (Bolüm tD kehanetini ima ediyor Peygamber bir Mesıhlık (afonin gcfeccgini. vani kuzu ile kurdun bile birlikle ntlavaeagı oldukça büyük bir adalet ve esıllik çağının geleceğini bildiriyor.
125
ça fazla koşullan mevcuttu. Mesih'in gelişi süresinin uzama sı üzerine ve yeni düzen gereği, Hıristiyanlar Yahudi olma ya razı olacaklardı. 10 - Bu konuyla ilgili sözleri teyit edilmezse ve vaftizi ka bul etmezlerse, Yahudiler bıçak sırtında kalacaklar ve dünya üzerinden silineceklerdi. 11 - Yılı ve ayın tarihini ve ortaya koyduklan koşullan ya zarak, divani * huzurunda ve şahitlerin mevcudiyetinde res men onayladılar. 1
1
12- Divanın sekreterleri geldiler, filozoflar tartıştılar, hü kümet noterleri yazmaktan yorgun düştüler ve antlaşmalan kralın damgası ile mühürlediler. 13- Polonya'da birçok insan ölürken, yansı korkudan b u raya iltica etti. Diğer ülkelerde Yahudilerin çoğu dağılarak sürgüne gönderildüer. Bazılan, aynı umutla Sabetayin etra fında toplandılar.
VII Boğazlarda Yahudilere yöneltilen kınama - Sabetay'ın ya rattığı hareket sonrasında sıralanan şikâyetler üzerine sinirle nen yöre halkının Edirne'ye hareketi - Görünürdeki kişilerin tamkbğında meydana gelen bir olay, Sabetay'ın Müslüman olduğu Edirne'ye seyahati 1 - Ülkesinde Yahudilere karşı çok savaş veren bir haham gelerek şöyle dedi: "İnandığınız kişi bir yalanadır. G i d i p gö receğim ve b u konuda bîr araştırma başlatacağım." 2 - Bu haham gelip Sabetayin karşısına çıkarak ona şunu sordu: "Niçin ulusunun başım derde sokuyorsun? Niçin ken d i kendini Mesih ilan ediyorsun?" 34 Mahkeme.
126
3 - Doğup büyüyünceye kadar yaptığın mucizeler neler dir? İşte İzmir'de bıraktığın kardeşlerin, işte mücevherle süs lediğin kadınlar ve işte bizzat d u r d u r u l a n kendin. 4 - Yücelik emareleri gösteren sen, bize yasalanrmzda ve düzenimizde yazılı olanlara uygun ne getirmek için çaba sarf ettin? 5 - Sabetay verdiği cevapta Polonyalıyı azarladı, onunla alay etti ve korkunç bir şekilde hakaret etti. Bu sözlere kızan haham, dinî hükümleri inkâr etti ve Müslüman o l u p Edir ne'ye gitti. 6 - Kent yöneticilerine gitti ve onlan b u l d u . Onlara Sabetay ile ilgili şeyler anlattı. Yetkililer derhal kaymakamı durumdan haberdar ettiler. Kaymakam Boğaza > adamlarını gönderdi. lM
7 - Sabeta/ı Edirne'ye getirten bir diğer nedende şuydu: M a h m u t adında bir şeyh Çanakkale'de b u l u n u y o r d u . Şehrin bir yargıcı sıfahyla, şehrin önde gelen Müslüman kişileriyle birlikte Edirne'ye geldi. 8 - Şeyh onlara Yahudilerin cüretini anlattı, hahama yaptıklannı anlattı, rüşvet vererek serdan davalarına nasıl ka zandırdıklarım ve Sabetayin kadınlarla olan ilişkilerini an lattı. 9 - Ve şeyh devam etti: "Ekmek bolluğu yaşarken şimdi ekmeğimiz azaldı. Bu küçük yerdeki Müslümanlar arasında kıtük var. Alelacele onun yanında toplanan biz Yahudiler, ta vuklarımı zın *» yumurtalarının bile azaldığını gördük. 1
35 Çanakkale Boğazı 36 Burada Mahmul Sabetay'ı termeye gelen Yahudiler yüzünden arlan nüfusun sebep olduğu bavat pahalılığını ima etmek istiyor.
127
VIII Sabetay'ın, üzeri zincirlerle d o l u vaziyette Sultanın h u z u runa çıkışı - Ulusunun kendisine söylediklerini ve dinî hü kümlerini yadsıyarak Müslüman oluşu 1 - Kapıcı Başı' Boğaz'a geldi. O n u derhal asacaktı. Diğer hususlardan haberdar olan kaymakam onu orada aşmamala rım söyledi. 171
2 - Bu olayın ses çıkaracağını ve tüm ulusun İşiteceğini düşünerek şöyle dedi: " O gökyüzüne çıktı; öldürülen başka b i r i y d i " . Bu nedenle ona refakat eden bir kişiyle birlikte Edir ne'ye canlı olarak gitti. 3 - Sabetay Gelibolu üzerinden götürüldü. Yahudi mürit leri onu görmeyi ümit ederek gardiyanlara paralar saçtılar. Onu göremeyenler akıllarım kaybettiler. 4 - Edirne'ye götürülüp kaymakamın hu/.unına çıkarıldı. Sabetay hemen konuşmadı. Bu d u r u m d a kaymakam onu derhal saraya gönderdi. Şehir sarsıldı ve alt-üst o l d u . 5 - Kaymakam, adanılan ve Kazaskerle"** birlikte oraya geldi. Askerler sıraya girdifor. Yüksek makam sahibi kişiler Padişahın etrafında yer aldılar. Halk onlan görmek için so kaklara birikti. 6 - Oradan biraz ötede okçular sıraya girdiler. İşkence ale ti olarak kullanılacak ateşleri yakıp darağaçlannı kurdular. 7 - Zira onun için, ateşte yanmaz, suda boğulmaz, tüfek ve kılıç onu yaralamaz ve tüm işkence aletlerini faydasız hale getirir deniliyordu. 8 - Yahudilikten Müslümanlığa geçmiş Hayati Zade adın37 Kâhyaya karşılık kullanılan unvan. 36 Şeyh-ül-İslam'dan sonra dinî hiyerarşide « ı yüksek makam sahibi.
128
da biri**" tercümanlık yaptı. Sabetay ile konuşup ona içinde bulunduğu d u r u m u n ciddiyetini anlatarak hazır olmasını söyledi. 9 - "Sen yaptığın bu yeni işk? dünyayı altüst ettin ve Padi şah senin Öldürülmeni emretti. Eğer mucizeler yapma gücü* ne sahipsen yap ve kendini kurtar. Bunu yaparak ulusunu da kurtaracaksın." dedi. 10- Sabetay ulusunun ve diğerlerinin kendisi hakkında söylediklerini orada inkâr etti. Çihjtun kalbi kanla d o l d u . Bü yük bir sarsınh geçirdi ve r u h u sendeledi. 11 • Sonra ona şöyle dendi: "Kendine, seni ve ulusunu gü lünç ve küstah d u r u m a düşürecek ne dedin?" Bunun üzerine Sabetay bu işin ulusu tarafından icat edildiğini ve bu u y g u n suz unvanı ona verenin Yahudiler olduğunu söyledi. 12- Buraya kadar okumuş olduğunuz yazılanından ve verdiğim bilgilerden çıkan sonuç {kitabın yazan konuşuyor), dünyayı kurtarmak için gelen peygamberiniz 20 yıldır gör düğü rağbetten yoksun kalmış olmasıdır**-*. 13- Böylelikle tannmız'*" bize tüm gücünü gösterdi; Mer yem'in oğlu onu komik duruma düşürdü; peygamberim İsa mtikamınt aldı ve sahte peygamberi küçük düşürdü. 14- İsa, şeytanı Sabela/ın gardiyanı yaptı; böylece o (şey tan) onun (Sabetay'ın) soluna geçti ve onu koruması alhna al dı. O n u aziz ve senyör ilan eden halk ondan ayrıldı ve Müs-
z 3 U
39 Bu doktorun Yahudi adı Mose Ben Rafael Abravanel'dir. 40 Sabetay 1626 'da İzmir'de doğdu ve 1676 'ya doğru Arnavutluk'la oldü. Kasıp kavuran faaliyetleri 1666"da Mutlunun olduktan sonra sona erdi. Yirmi yıldır bir kurtarıcı gibi kabul edildiği gibi rağbet görmediğini söyleyen yazar gerçeği ifade ermektedir. 41 İsa.
129
2
lüman oldu' - . 4
3
15 - Alrurun üstünde Sabetay, Mesih unvanını taşıyordu. Buna rağmen Musa'yı inkâr ederek Müslüman o l d u . 16 - Zira, şeytan devam ettirebilsin diye kötülüğün baş langıcı dünyaya geldi. Fakir ulusu her konuşmanın amacı ha line geldi. Ulusların tümü Yahudilerle alay ediyorlardı. 17 - Burada kurtarıcı İsa'nın sözü gerçekleşmiştir; zira, sahte peygamberler kendileriyle birlikte düzensizlikler getir diler. Örneğin, işte i l k Deccal kayıp çocuktan aramak için gel di. 18 - Sabetayin karısı Boğaz dan (Çanakkale) getirildi ve (ikisi de) Müslüman oldular. Cahil halka saygı gösterisi olsun diye onu (Sabetay) şerefe boğdular ve Padişah ona kapıcı ba şı unvanım verdi. 19 - O n u Vani Efendi'nin okuluna gönderdiler ve hiçbir Yahudi görmesin, çifutun d u y g u l a n Türkleşsin diye o n u G h i linoz'un (?) sınıf arkadaşı yaptılar. ÜM
b) Yukarıda adı geçen sahaf dostum M r . B. Nişanyan, Tif> rizli rahip doktor Ermeni Arakel'İn Sabetay ile ilgili tarihine**- * ait bir bölüme d i k k a t i m i çekti. Yine yukarıda adı geçen dostum Haladvan bana b u n u n Türkçe tercümesini verdi ve ben de onu Fransızca'ya çevirdim. 1
İşte, bu eserin giriş bölümüne konu olan b u bölümün ter cümesi:
Yahudi ulusunun ve "Ben kurtancıyım, Yahudilerin İsa'sıve*.
42 V i i . n gü/tumüzde ÖV dönme oUrak Unınan, SabetavcıUn ima etü 43 Arakrl'ın Ya>ımına Ihjkın Tanhi Bdgdcn s. 470-471
130
yım! işte bakın, ben geldim ve ortaya çıkhm, zira onlan kur taracağım" diyen Sabetay adındaki çıtı tın. (Yahudiler) ve b u nu takip eden diğer olayların t.1 rıhı Hayat veren peygamberimiz İsa'nın 1666 yılında ve Erme nilerin 1115 yılında, ve Katholik Doğalı A g o p ' u n aziz Etchmeyazin'in şerefli tahtım işgal ettiği sırada ve Osmanlı hane danından Sultan İbrahim'in oğlu Sultan Mehmet'in saltanatı esnasında akıllı bir Yahudi ortaya çıkb. Adı Sabetay i d i ve İz mir'de doğup orada eğitim gördü. Yahudilerin yazısına ve bilimine h a k i m d i ve gün geçtikçe edebiyat ve diyalektik b i l gisini a r t i n y o r d u , hem de Öyle k i , bir çok kişi o n u n öğrencisi olmuştu. Sabetay kendisini takip edenlere itibarlı ve akıllı sözler öğretiyordu. Öğrencilerine daima t a n n r u n adından bahsediyor ve onu okumayı öğretiyordu. Bundan başka, ön lerine kitaplar apyor, öğütler veriyor ve yasalan biten bilgin lerle tartışıyor ve onlara hükmeden bir belagata sahip o l d u ğu asla gözden kaçmıyordu. Tann'nın adım tersten yazayor ve böyle okunmasını i s t i y o r d u , ö n c e d e n b u n u öğrenmiş olanlar o n u cesaret ve yüksek sesle okuyorlardı. Konseyde bulunan halk b u n u görünce şaşınp kalıyordu. Yazılı metni okuduktan sonra, kişiler titremeye başbyor, sendeliyor, kötü pozlara giriyor, yere düşüyor, sanki sara krizi geçirirmiş gibi değişik hareketler yapıyorlardı. Sabetay ayağa kalkıp saralı nın suratına Yahudilere özgü suyu serperek onu iyileştiriyord u . Bu d u r u m orada b u l u n u p şaşkına dönenlerin hoşuna g i diyor ve b u n u Sabetay'ın yapbğı büyük bir mucize olarak de ğerlendiriyorlardı. Sabetay'a gelince, kendini tanrının havarisi ve sevgili k u l u olarak tarubyor, Peygamberlerin Mesih'in gelip İsrail'i kurtaracağına dair sözlerini kendi yorumuna gö re tekrarlıyordu ve şunu söylüyordu: "Bu Mesih berüm, işte, geldim ve İsrail'i kurtaracağım". Halka şunu söylüyordu: "sabah ( kutsal cumartesiyi) ve oruçları iptal edin ve sevin meye başlayın". Adını ve imzası m yaymalarını, ve kendisi131
5 O
run Yahudileri kuriarmaya gelen haberci olduğunu söyleme lerini tavsiye ediyordu. Aslında, insanlar ondan çok gurur duydular ve evlerine davet ettiler. Sokaklarda vururken başı nı şemsiyelerle muhafaza ediyorlar, giysilerinin üzerinde bayraklar tutuyorlar, ayaklarının önüne halılar ve kumaşlar seriyorlardı. Kendisine sunduktan üç bakireyi bir süre ya rımda tuttu ve daha sonra bırakh. Tüm Yahudi ulusu onun ardından geliyordu. Daha y u k a n d a da söylediğimiz gibi, saralılar yere düşün ce ilgisiz sözler dile getiriyorlardı. Sarf ettikleri b u sözlere, büyücülerden öğrendikleri daha başka benzer şeyler de İlave ediyorlar, dahası, kartlar üzerine örneğin "Dağınık halde sıkınb içinde yaşayan bizlere i y i bir haber var, Sabetay kurtancımızdtr ve İzmir'de kral olacak ve öğretilerini hazırlayıp b i zi kurtaracak, sayıca artacağız ve tüm ulusla toplanarak, da ğınık halde yaşayan İsrail birlik oluşturacak" yazarak uzak memleketlerdeki Yahudilere gönderiyorlardı. Ama akıllı, okumayı biten Yahudiler onu tüm ulusun ta kip ettiğim anladılar. Bazılan sadece itaat ettiklerini göster mek için o n u İsteksizce izliyorlardı. Bu nedenle bazılan on dan uzak d u r m a k için başka ülkelere gitti. Bazılarının düşün cesine göre, eğer Müslümanlar bundan haber alırsa tüm u l u sun işini bitireceklerdi * '. Aslında, ulusun alt sınıfındakiler Sabetayin etrafında epey gürültü yaptılar ve İzmir'deki Türk makamlan o n u tamdılar. Şeririn sivil makamlan b u konuda bir konsey oluşturup meseleyi Vezire İletmek istediler. Bu arada, meselenin fazla önemli olmadığına kanaat getirince Vezire haber vermediler. Her şeye rağmen, bu onlan Yahudi leri gözaltına alıp sonra da serbest bırakmaktan alıkoymadı. Bu tedbirlere rağmen, sahte Mesih'in şöhreti günden güne ar tıyordu, ve ülkenin sınırlan dışına çıkıyordu ve özellikle İs1
4
44 Müslümanlara gore peygamberlerin -onuncusu Muhammcd olduğu icın, kendini peygamber ilan eden olursa ölümle cezalandınlacaktı.
132
tanbul'a yayılıyordu. Haberi duyanlar coşkunluktan yanıp tutuşuyordu. Kaynaşmalan fark eden bazı kimseler onu z i yarete geliyor, ona hediyeler getirip karşısında secdeye vanyorlar, diğerleri ona gümüş ve altın gönderiyordu. Yahudiler arasında şunu söyleyenler mevcuttu: " M a b mülkü yok paha sına satıp Filistin'e gidelim." Zira, Sabetayin gelip kral olaca ğını ve dağınık Yahudileri bir araya getireceğine inanıyorlar dı. Sabetay'ın şöhreti arttıkça halkın şaşkınlığı da artıyordu. İstanbullu Müslüman ve Hıristiyan gençler, zengin olsun yoksul olsun cahil tabaka Yahudileri sokakta görünce şu so r u y u soruyorlardı: "Çıfıt** * geldi mi? Haham'**' geldi m i ? " Er kek- kadın, çoluk-çocuk, ihtiyar-genç, küçük-büyük herkes Yahudilere rastlayınca: "Nebi* geldi mi? Deccal **' geldi mi?" diye soruyorlardı. Bu vesileyle Yahudileri matrağa al mayı alışkanlık haline getiren halk sürekli Nevİ<**> geldi mi? Missah ** geldi m i ? " sorulanm soruyordu. Bu da yetmeyin ce yalana peygamberle alay etmek için evlerde ve sokaklar da söylenen şarkılar besteliyorlardı ve Yahudilere "Deccal geldi mi?"^ kelimeleriyle takılmaya devam ediyorlardı. 1
471
1
M
1
,,,
Diğer b i r taraftan, Sabetay ile b i r anlaşma yapıp o n u n dostu olan Nathan adında bir Y a h u d i Gazze şehrinde o t u r u yordu. Oradan Sabetay'a şahitlik ederek yarımda olduğunu belirten bir yazı yazmış, ve o n u n İzmir'de oturduğunu ve tanrının sevgili k u l u olduğunu anlatmıştı. Bunun üzerine İs tanbullu Yahudiler müthiş şekilde etkilendiler. Sabetayin ünü o kadar arttı k i , İstanbul yetkili makamlan tedbir atma45 Çıhl Yahudileri küçümseyen bir kelime 46 Haham bilinen İla ham anlamındadır. 47 Nevi - peygamber 48 Deccal * Teccal (yalancı peygamber) 49 Nebi - pey Ramber 50 M i s a a h - M r u h 51 Teccal geldi mi?
133
ya karar verdiler, İstanbul'un KadısıP ve scrdan< > izmir'e göndermek üzere görevliler tayin ettiler ve Sabetayi yakala yıp başkente getirmelerini istediler. D u r u m u haber alan Sabetay Setanik'e kaçtı. A m a gözcüler onu denizde yakalayıp İstanbul'a getirdiler ve Gürnrük Han'ın"* önüne bıraktılar. Yahudilerin Mesih'inin geldiği öğrenilince, yüzlerce, binlerce kişi onu görmeye koşuştular. Yanlış bir yolda macera aradıkl a n için Yahudilerle alay edildi. î>
5î
Vezir karşısına çıkanhnca ününün ne olduğunu sordu ve Sabetay herşeyi inkâr etti. Dedi k i : "Ben dinî hükümlerin y o rumuna saygı duyan ve dua etmekle meşgul olan b i r i y i m . " Vezir ona şöyle dedi: "Hakkında yapılan soruşturma tamam lanıp, sarf ettiğin sözler hakkında bir kanaat edinilinceye ka dar İzmir'de t u t u k l u kalacaksın." Bu arada Subaşı** ) Sabetay'a b i r tokat attı, boğazına sanlıp hapse attı. Ermeni yı lına göre 28 ocak 1115 tarihinde tutuklandı. 5
Bu skandali Öğrenen Yahudi halk pazara gitmedi ve dükkanlanm açmadı. Türk çocuklar her fırsatta "çifut geldi m i ? " Deccal geldi m i ? " diyerek alay etmeye devam ediyorlardı. Bu sahnelerden bıkan ve d u r u m a engel olmak isteyen Yahudiler, "Geldi m i ? " denmemesi için Yeniçeri Ağasına ve astlarına b i r sürü para ve hediyeler verdiler. Bu tedbirler " G e l d i mi?" d i yenlerin sayısını arttırmaktan başka işe yaramadı. Sabetay hapisteyken, h i z m e t k a r l a n hediyeler sayesinde artan eşyalannı o'na getirdiler. Bir süre sonra bu hediyeler Hasköy'e *) getirilmeye başlayınca, ona inananlar bu hediye lerin üzerine atılıp onlan öpüp, yaklaşabildikleri kadanyla 15
52 Yargıç 53 Genel kurnandan 54 İstanbul gümrüğünün yanındaki bina 55 Polis memuru: Matullİ komiser yardımcısı 56 Halic'in sağ kıyısındaki İstanbul varoşu.
134
kollarına sarılıp bu hediyelerin ona teslim edilmesi için ya kardılar. Bir gün, sivil idareci, naib* * ve teftişçi ^ hapishaneye gel diler ve şunlan sorarak Sabetayi sorguya çektiler: "Bize doğ r u y u söyle, ulusunun söylediği gibi gerçekten kral mısm? Bi ze gerçeği söyle. Kendinin k i m olduğunu söyleyeceksin?". O ise, herşeyi inkâr etti ve "Ben ne kral, ne peygamber, ne de meşhur b i r i y i m , sadece sıradan bir bireyim, ve benim mesle ğim bir hazanınki (dua okuyan kişi) ile aynı olsa gerek" de d i . Görevliler Sabotayin beyanatlannı not ettiler, tescil ettiler ve bu notlardan Vezir'e sunulmak üzere bir rapor hazırladı lar. Yahudilere gelince, Sabetay'ı ziyarete devam ettiler. Ha pishane İstanbul ilinin merkezinde yer alması sebebiyle, Ya hudiler ziyaret etmek için yeterince serbest değildiler. Hapis haneye rahatça girip çıkmak için subaştna para teklif etmek gerektiğine inanıyorlardı. Subaşı vezirin hu/uruna çıkıp: "Yahudiler hapishaneye gide gele saldırgan b i r vaziyet eyle diler" dedi. O zaman, vezir sert bir emir vererek Sabetay'ın boğaza*'" gönderilerek surların içine hapsedilmesini u y g u n gördü. Bir süre sonra. Vezir İstanbul'dan aynlarak batıya git ti zira orada da büyük bir savaş vardı** *. 57
1
1
0
Vezirin gitmesinden yararlanmak isteyen Yahudiler cesa retlerini toplayıp, çoluk çocuk sık sık Sabetayi ziyarete baş ladılar. Genç, yaşlı, zengin, fakir, evden çıkmayan kizir, yeni e v l i l e r O n u z i y a r e t e g e l i y o r l a r ve h u z u r u n d a secdeye vanyorlardı. Sadece çevre illerden değil, Polonya'dan, M o l davya'dan, Yafa'dan, Kudüs'ten, A n a d o l u ' d a n ve özellikle İs t a n b u l ' d a n gelen ziyaretçiler ağlayarak o n d a n kendilerini kutsamasını istiyorlar ve d u a ederek şunlan soruyorlardı: 57 Kadı*um görev lendirdiği hakim vekili 58 Müfettiş 59 Çanakkak- Boğazı 60 Candie adasının fethi için yapılan *avas
135
" N e zaman çıkacaksın ve kral olup bizi kurtaracaksın?" Ya hudilerin bu goldi-gittisi Müslümanlar arasında kıskançlığa neden o l d u ve Bostana Başı* ' adlı sivil görevli Sabetay'ı z i yarete gelen Yahudileri göz altına alıp kaymakamın h u z u r u na çıkardı. Kaymakam onlara şunu sordu: "Niçin ona g i d i yorsunuz? Doğruyu söyleyin. O b i r Peygamber mi? Kral mı? Pekiyi ya kim?*' Yahudiler doğruyu söylemediler. Sadece o n u n suçsuz olduğunu, bir kanun o k u t m a m olduğunu ve ya sal olmayan ve kötü bir şekilde tuhıklandığmı, onu teselli edip kendilerini kutsaması için geldiklerini beyan ettiler. 1
Kaymakam hiç bir şey demeden onlan serbest bıraktı. Ya hudiler kaymakamın makamından aynlırken gardiyanlar kızdılar ve onlara: " H e y ! Siz, kendinizi aldabyorsunuz. O n a inanmakla nasıl bir çıkarınız var?" Yahudilerin cevabı şu o l d u : "Çok geçmeden ne olacağını gözlerinizle göreceksiniz." Gardiyanlar b u d u r u m u derhal kaymakama ilettiler. Kayma kam Yahudileri geri çağırttı, o n l a n vahşice dövdükten sonra serbest bıraktı. Bu olaydan haber alan diğer Yahudiler yaka lanmaktan korktular. A m a b u onların umutlarını çok derinle mesine sarsmadı. Yahudilerin atalarının devrinde, Babil kralı Nabukadnezar/ın Yahudileri sürgüne gönderdiği dönemde, bu atalar bü yük bir matem günü tespit ettiler. O günden bu güne dek, Ya hudiler bu günü oruç tutarak, matem ve dua ederek kutlarlar ve nefislerine hakim olmaya çalışırlar, Jeremi'den < > matem sözcükleri okurlar. w
Bu bayram her yılan ağustos ayı ortasında ay ışığı altında kutlanır. Müslümanlar b u bayramı kara bayram "» olarak b i l diler. ,j 1
61 Boğaziçi'nde sahil korumadan sorumlu polis62 Yeremya'nın yakanları. 63 9 Ah orucu kara havrama rastlar.
136
Dengesiz Sabetay, ulusunun kendine olan kur aşkım laik edince onu daha fazla b i r kuvvetle kendine doğru çekmeye başladı. Zira, birçok bildiri yazarak Yahudilerin oturduğu bölgelere gönderdi ve onlara benzeri olmayan bir haber ver d i : "Ben tannrun oğluyum ve sizi kurtarmaya geldim."
İşte bu beyanın metni: "Tannnın yegâne oğlu, Mesih Sabetay Sevi, İsrail'in kurta rıcısı, tannnın sevgilisi İsrail oğullarının tümüne selam gön deriyor. Cennetlik Abraham, Izak ve Yakup'un görmeyi arzu ettiği b u günleri, tannnın büyük gününü görmeyi hak ettik. Tanrının peygamberlerimize ve İsrail atalarına sözü olan öz gürlüğü ve kurtuluşu size vermek üzere tanrı tarafından gönderildim. O hatdc, matemlerirüz ve bayram günü tuttu ğunuz onıçlann tümü sevince dönüşecek ve bugünden itiba ren ağlamayacaksınız. Ey İsrail oğullan, artık geçmişi düşün meyin çünkü verilen Özgürlük tasvir edilemez ve anlatılması mümkün olmayan bir sevinçten ibarettir. O halde dualarınız esnasında ona davul ve müzik aletleri vasıtasıyla şükredin ve kalbiniz neşeyle dolsun, zira atalanmızla yaptığı anlaşmayı yerine getirmiştir. Her gün ve her aybaşında bir çeşit eğlence düzenleyin. Purim"*' adıyla bildiğiniz matem günlerini, size sevinç getirecek olan L a m p r a n ^ olarak değiştirin. Hiç kimse hiç bir işle ilgilenmeyecek, sadece sevinç yaşanacak. Yaşa sın!" 1
Deli ve saralı Sabetay bu b i l d i r i y i İbrani'ce harflerle ve bu dilde yazıp her yere gönderdi. Çok geçmeden. Sultan Mehm e f in zeki ve çok nitelikli tercümanının'*» girişimi sayesinde 64 Sabctavcılann Müslüman olduğu gün 16 Kislev debdebevle kullanır dı. Uykusuzluk oruca adanmıştı, be nı\lenle bu güne Purim denilir. 65 Bu sirkülerin Ezmeni çevirmeni Purim'i vas günü, Lampran'ı sevinç günü olarak anmıstjr. Bu sirküler Yunanca'dan Fzmenicc've çevrilmişti, lampra sözcüğünün i-hali olan Lampran vvcüğünden de hu anlatılmakta¬ dır.
137
bu sirküler İbranice'den Yunanca'ya ve Yunanca'dan da Türkçe'ye çevrildi. Aynı zamanda, İstanbullu Yeremiya * adındaki bir yazar tarafından Yunanca'dan Ermenice'ye de çevrildi. Bu akli dengesi bozuk şahsın mektubunun eriştiği her yerde, o zamana kadar Yahudilerin hiç görmediği şekil de, davul ve müzik eşliğinde, vasb günler sevinçli günlere dönüşüyordu. Zira, Sabetay, Yahudilerin Babil'e sürülmesin den sonra atalarının tesis ettiği bu yas gününün sevinçli bir güne dönüştürülrnesini emretmiş ve y i y i p içip eğlenerek k u t lamalannı istemişti çünkü b u yasb günler g i d i p yerine neşeli günler gelecekti. ,
7)
Sabetay'ın beklentisi hakkında fikir yürütmek isteyen ba zı Ermeniler bilginlere ve Yahudi hahamlara başvurup fikir aldılar: "Siz ne diyorsunuz? O bir peygamber mi? O gerçek ten Mesih m i yoksa İsa m ı ? " Şöyle yanıtladılar: "Bütün bun lar yanlış. O bir dolandıncı, b i r saralı ve hilekar; biz 80 kişi ayni fikirdeyiz ve onu kabul etmiyoruz, zira marifetleri u l u sal hükümlerimize aykındır." A y n i fikirde olan bu kişiler Ya hudilere çatmaya g i d i p şöyle konuştular: " O n u niçin pey gamber kabul ediyorsunuz? Ona niçin itaat ediyorsunuz ve gittiği yoldan gidiyorsunuz? O bir dolandıncı ve hilekardır. Ulusal hükümlerimize aykın bir t u t u m içindedir. Zira bunca zamandır dünyaya gelen atabnmızdan hiçbiri kendisini pey gamber ilan etmedi ve hükümlerimizi değiştirmeyi düşün medi. Bu adam ise, şabat ve büyük matem gününü ilga et mek istiyor; sarf ettiği sözler ve yaptığı marifetler yüzde yüz yalan d o l u . Peygamberlik emarelerinden hangisini görüyor s u n u z o n d a ? " Sabelay'a inanan Y a h u d i t o p l u m u n a ters düşen bu 80 kişiye karşı t o p l u m ayaklandı, onlan lanetledi, hakaret etti, onlarla savaşı göze aldı ve hatta Sabetay'a g i d i p 66 Burada andan lercuman. Türkiye'nin Gınt adasını fethi vle - •IUCUnan Türkiye İle Venedik arasındaki savaş esnasında. Cevahır-ut-tcvarıh'in yazan tarafından anılan Yunan tercüman Panaghk*» - tur 67 Yukanda anılan "Sabetav Sesi hakkında Ermeni Ştin'nin yazan.
138
onları şikayet etti. Bu şekilde gelişen olaylar, biri inananlar diğeri inanmayanlar olmak üzere ulusu i k i karşıt guruba ayırdı. Bu karşıtlık babanın oğuldan, kardeşin kardeşten aynlmastna ve ailelerin birer birer dağılmasına sebep o l d u . O n u kabul edenler onu görmeye ve selamlamaya gittiler. Gündüz görmeye gidemeyenler gece olmasını bekliyor ve birçok zorluğa rağmen onu selamlamaya gidiyor, çıktıktan sonra şaşkınlık ifade eden sözler mınldanarak, birbirlerine, Me sih'in, b i n b i r fedakarlıkla kraliyet tahtım hazırladığım, Hıristiyanlann itibarini tamamen silip süpürecek ve Müslümanla ra haraç***" verdirecek kurtancının geldiği haberini veriyorlar ve u m u t l u m u destek olması için çeşitli rivayetlere başvuru yorlardı. 1
Gelişini beklemek için bazılan sürekli olarak gökyüzüne bakıyor, diğerleri denize bakarken bazdan da geceleri deniz de sandalla dolaşıyorlardı. Şöyle konuşan bazı kimseler de mevcuttu: "Gökyüzünden uçarak gelecek ve bize ışığı getire cek". Herkes Sabetay'ın tannnın elçisi olduğuna ve Yoel pey gamberin sari ettiği sözlerin Sabetay için sarf edildiğine ina nıyordu. İşte bu sözler: "Bundan sonra, fikirlerimi tüm yara tılanlara yayacağım; oğullarınız, kızlarınız kehanette buluna caklar; yaşlılarınız düşüncelere dalacak ve gençleriniz hayal ler görecek. O günler gelince b u fikirlerimi köleler ve uşakla ra bile yayacağım "'». 1
Haziran ayında güneş tutulması meydana geldi; bu doğal bir olaydı. Ama aklını yitiren Y a h u d i ulusu bu tutulmayı özel b i r işaret olarak değerlendirdi ve: "Görüyor musunuz, gökyüzü o nedenle (Mesih'in gelişini haber vermek üzere) bu işareti veriyor" dedi. Bu basit olayı sayısız kutlamalar takip etti. Yahudilerin silahlandığı konuşuluyordu, zira Mesih'in 68 Eskiden Cknunlı tmpar-hırlııjtu'ndjkı j y v n mühimlerin odedifb vergi. 69 YovL 3/1-2.
139
gelmesiyle birlikte diğer uluslara savaş açacaklardı. Sahte İsa Sabetay'ın şöhreti öyle bir yayıldı k i sonunda Hıristiyan ülkeler rahatsız oldular. Yahudiler Hıristiyanlar ile hararetli tartışmalara giriyor ve Mesih'in gelişi üzerine bahse girmeye devam ediyorlardı. Hıristiyanlar "Sabetay'ın işleri yolunda giderse hepimiz Yahudi olacağız" derken, Yahudiler ise "Sabetay'ın sözleri doğru çıkmazsa hepimizi kılıçtan geçi rin" diyorlardı. Bu konuda bir antlaşma yaparak bir süre be lirlediler ve antlaşmayı hakime götürerek hakimler ve sivil makamlar tararından kaşeletip, belirlenen süreyi beklemeye koyuldular. Polonya'da oldukça fazla Yahudi katledildi ve sağ kalanlann bazdan yabana ülkelere, ve bazdan dosdoğru Sabetay'ın yanma gittiler. O dönemde, Polonya'da Sabetay'ın ününü d u y a n bir haham yaşıyordu, ama onunla ayni fikirde değildi. Şöyle düşünüyordu: "Sabetay'ın yanına bizzat gidip işleri hakkında fikir edineceğim''. Gerçekten de gitti ve Sabetay'ın huzuruna çıktı ve birkaç gün süreyle o n u n d u r u m u n u inceledi. Haham, konuşmalan esnasında Sabetay'ın yalanlanndan şüphelenince cesur bir şekilde ona sordu: " N i çin kendini Mesih ilan edip zavalb halkımızın aklını başın dan aldın? Onlara gösterdiğin, gökyüzünden ya da topraktan gelen mucizeler nerede? Kanunlanmızın hükümlerine uyan kurtuluş hareketleri neler? Doğumun esnasında ne gibi ola ğanüstü olaylar meydana geldi? İşte ailen, iste erkek kardeş lerin, karın ve çocuklann, hepsi lüks içinde yaşıyor. Hayatın ve t u t u m u n bizimkilerden farksız. Yiyorsun, içiyorsun, kor kuyorsun ve seni yakalamalarına izin veriyorsun; b u n u n is patı ise, kaçtın ve yakalandın, hapse g i r d i n ve zincire v u r u l d u n " . Ve, onunla bu şekilde konuşmaya devam etti. Sabetay'a inananlar hahamın sözlerine kızdılar, ona haka ret edip, üzerine atlayıp linç etmek istediler. Ona çok ağır 140
sözler söylemekterı.zevk duydular, onu aforoz edip kovdulaı Yahudilerin cahilliğine kızan haham, Müslümanlara gidendi Yahudi dminden çıkıp Müslüman o l d u . Türk yetkililer haha mın şikayetlerini kaymakama iletince, zaten Sabetay ve Ya hudiler hakkında yeterince mevcut olan şikayetler yüzünden bıçak kemiğe dayandı. Çanakkale'de oturan ve Sabetay olaylan ile ilgilenen Mahmut adında bir şeyh, Yahudilere verdiği cesaretler ve o n l a n n ziyaretlerini kabul etmesi nedeniyle ve özellikle kadınlarla ve gözdelerle yaşadığı hayat sebebiyle Kadı'nın huzuruna çıkıp şikayet etti, olup bitenlerin hepsin den onu haberdar etti ve önemli Türkleri şahit olarak getirtti. Kadı'nın ve önemli Türk şahsiyetlerin yazdığı şikayet mek tuplarını alıp Edirne'ye gitti, zira Padişah, kaymakam ve d i ğer yüksek makam sahibi kişiler orada bulunuyorlardı. Kay makamın huzuruna çıkıp, Sabetay ve Yahudiler hakkında şi kayetler içeren mektuptan sundu. Çılgına dönen kaymakam, kapıcıbaşma ^ Çanakkale'ye gitmesini ve onun orada asıl masını emretti. Ancak, başkaları da kaymakamın bilgisine bazı veriler sununca, derhal başka b i r kapıcıyı (kajoujou) gönderip Sabetay'ın asılmamasını ve Edirne ye götürülmesi ni emretti. Görev yerine getirildi ve Sabetay kaymakamın h u zuruna çıkarıldı. Kaymakam onunla konuşmadı, padişah onun gelişinden haberdar oluncaya kadar ve daha sonra ya pılması gerekeni emredinceye kadar göz altında b u l u n d u r u l ması için kaymakam onu memnuniyetle saraya gönderdi. 1
Sabetay ile i l g i l i konular padişaha b i l d i r d i , Türkiye'nin sultam Sultan İbrahim'in oğlu Sultan Mehmet bizzat o n u yar gılamaya k o y u l d u . Yargılama esnasında kazasker, müftü, kaymakam ve Sultanın diğer önemli yüksek makam sahibi şahsiyetleri mevcuttu. Askerler ve halk yığını epey kalaba lıktı; bu eğlenceyi görmek için orada toplanan kalabalık gök teki yıldızlar ve denizdeki k u m kadar fazlaydı. Tüfekli, oklu 70 Chambellan a tekabül eden bir unvan
141
ve yaylı askerlerin geldiğini herkes görüyordu. Sabetay sor gulanmak üzere konseyin karşısına çıkartıldı. Hayarizade adında, bir zamanlar dini ve m i l l i bakımdan Yahudi olan ve sonradan Müslüman olmuş biri konseyde b u l u n u y o r d u . Sabetay ile Sultan arasında tercümanlık yapmakla görevlendirildi. Hayatizade Sabetay'a hitap ederek şöyle de d i : "Burada gördüğün her şey senin adına hazırlandı. Şimdi, ününle tüm dünyayı altüst ettiğin için padişah seni en kor kunç işkenceyle öldürtecek. Şu halde, mucizeler yaratma gü cüne sahipsen b u gücünü göster ve mucize yarat k i gerek kendini gerekse ulusunu kurtar." Bu arada Sabetay o kadar korktu k i kalbi küt küt abyordu. Yapılan suçlamalan inkar ermeye başladı ve kendisine Mesih adını veren ulusunun gözlerini ve akimi kaybetmiş olması nın ulusu için bir ayıp olduğunu dile getirdi. "Ben Yahudile rin söylediği gibi biri değilim. Ben sadece yasalan yorumla mayı b i l i r i m . Bütün kitaplan o k u d u m ve şu kanaate vardım: Sadece sizin peygamberiniz gerçek peygamber ve o b u dün yaya tüm İnsanlan selamlamak için geldi. O n u n kitabı ile i l gilenmeye ve onu kabul etmeye başlayalı 20 sene o l d u . " Bu n u n üzerine tüm Yahudi d i n i hükümlerini inkar etti. O n u İs lam dinine kabul ettiler. Böylece, dininden aynlıp Müslüman oldu. Bu d u r u m karşısında, tüm uluslar Sabetayi ve Yahudileri aşağılamaya ve suratlarına tükürmeye başladılar. Yahudiler b u d u r u m a şaşırdılar, başlarım öne eğdiler, ve utançlanndan birkaç gün evlerinden dışan çıkamadılar. Sabetay bir zamanlar göğe çıkacağı için övünüyordu, ama şimdi yerin dibine batmıştı. Eskiden Abraham, İzak, Yakup ve Musa'yı överken, şimdi inkar ediyor ve Müslüman olu yordu. Önceleri "Tüm dünyaya kendi d i n i m i kabul ettirece ğ i m " derken, şimdi tannnın atalanna armağan ettiği dini i n 142
kar ediyordu, zira düşüncelini yönlendiren şeytan onu b u yola sürüklemişti. İsa'mızı yalana addeden o, İsa tarafından küçük düşürülüyordu. Böylece, İsa'nın dediği gerçekleşmiş oldu. İsa, y a l a n a peygamberler ve İsa'lar gelecektir demişti, günümüzde bile bunu görüyoruz. Böylece yüce İsa peygam berimizin şerefi arttı. Tann onun iktidannı, faziletini ve adını sonsuza dek kutsasın. A m i n !
C - Yunanca belge Piskopos patrikliğinin Saint-Synode üyesi, başpiskopos Monsenyör Gennadios M . Arabadjoglou adındaki bilgin dos t u m bana Yunanca bir eserin Sabetay Sevi ile ilgili bazı pasajtanndan bahsetti. Eklisiastiki Istoria Meletios Mitropolitou A t h i n o n (Atina metropoliti Meletios'un Kilise ile İlgili Tarihi) adli b u eser, 1784 yılında Venedik'te yayınlanmıştı. Meletios, 17. Yüzyılda yani Sevi ile aynı çağda yaşamıştı. Bu yazarın yazılannın içeriği, izmirli olan Sabetay Sevi'nin kökenine iliş kin a y n n b l a n n ve diğer ayruıtilann dışında tarihsel gerçek lerle u y u m l u d u r . Bundan başka bizlere Sabetay adının etra fında yapılan propagandalardan sonra yaygınlaşan popüler inançtan bahsediyor, k i bu inanca göre, Yahudileri Kudüs'e götürmek için bulutlar taşıma araa olacaktır. Aynca, Arta ilinde yasayan bir Yahudi'nin başına gelen bir olaydan bah sediyor. Bu taşıma şeklinden etkilenen bu şahıs, deneme yap maya kalkışınca ölümle karşılaşıyor. İşte bu pasajların
_
tercümesi:
" O zamanlar, sahte bir Mesih Yahudiler arasında şu şekil- ^ de ortaya çıktı: İstanbullu asil Yahudilerden olan Sabetay Se- \\ vi adında b i r Yahudi bu şehrin herhangi bir yerinde oturmak- 5 taydı. Orada hakarete maruz kalıp k o v u l d u k t a n sonra İz- < 71 Tome 111. p 470-171
143
mir'e, ve oradan da Gazze'ye girmişti. Mesih olduğunu i l k kez b u şehirde duyurmaya basmamıştı. Yanılttığı kişilerle (öğ retisine inananlar) birlikte Filistin yakınında bir mağarada yaşıyordu. Orada, Kudüslü Yahudileri kendisinden haberdar etti ve Yahudiler ona inandılar, Kudüs'e geldi ve oradan ko v u l d u . Daha sonra İzmir'e gitti ve oradaki Yahudiler de ona inandılar. İstanbullu Yahudilere buradan mektup yazdı ve önce oradaki sonra da tüm dünyadaki Yahudiler tarafından tanmdı.' Her yerde bir Yahudi ayaklanması baş gösterdi. İs tanbullu Yahudiler izmir'e gitmiş ve o n u n mucizeler yarattı ğı i n a n a bir patırtı çıkmasına neden o l d u . İzmir'den Gelibo lu'ya gitmek üzere yola çıktığmda muazzam b i r Yahudi kitle si onu karşılamaya gitti Patırtı Vezirin kulaklarına çalınınca Sabetayi deniz yoluyla Bizans'a getirtti. Gemiden indirip tar takladıktan sonra cellatlar o n u vezirin karşısına çıkardılar. Vezir o n u n hakkında duyduklarının doğru olup olmadığım sorunca sahte Mesih şu cevabı verdi: "Ben SoİoVi^um ve tannyla ilişkili olan şeyler söylüyorum." Bunu d u y d u k t a n sonra, vezir onu hapse attı. Bu adamın ilan ettiği sevinçli ve yeni kehanetler sonrasında Yahudilerin neden olduğu sorun lar karşısında onu Abidos kalesine kapattılar. Bu arada, Ya hudiler her tarafta gökyüzüne bakarak bulutlan izliyor ve alelacele yükseleceklermiş gibi "İşte bulutlar Yahudileri K u düs'e taşımak için havaya kaldınyor" diyorlardı* '. Ve Arta'lı 73
72 Bu yunanca kelime. İbranke'de haham kelimesine tekabül eden b i l ' gin anlamındadır. 73 Yahudilerin büyük bulutlar vasıtasıyla Filistin'e taşınmalan sorunu Tevrafdeki bazı ayetlerin yorumuna dayanmaktadır. Örneğin. T a n n büyük bulutlardan iniyor^. Göç 34/5. Ve tann Musa'ya şöyle dedi: Sana doğru bü yük bir bulutun içinde getecefeim. Cöç 10/9. Amaçlanan hedefe uygun şekil de, Tevrafdeki pasajların vorum lan ma siy la yapılan propaganda, saf beyin lerde etki yaratması gerekiyordu. Deniliyordu ki, Tann, nasıl Mısır'dan israil'i çıkartmak için Mısırlı ilk nesli imha etmek üzere yeryüzüne indiyse (bu gece Mısır ülkesine geleceğim ve Mısırı yaşlı nesli yok edeceğim vs. Göç 12/12). Hezekiyel peygambere dediği gibi, aynen gelecek ve İsrail oğulları nı kölelikten kurtarıp ülkelerine götürecekti (İsrail oğullarını yerleştikleri ül kelerin bağrından çekip atacağını. Onları her yerden toplayıp bir araya geürerek ülkelerine göndereceğim (Hezekiyel 37/31). İsrail'i* esaretten kurtar-
144
bir Yahudi fa/laca etkilenip gece yansı uçup gitmek istemesi bu şekilde gerçekleşti. Bunu yapmayı denerken çaüdan aşa ğıya düşüp ezildi. Ve tüm Yahudiler vannı yoğunu satıp elde ettikleri parayı alana çevirerek (çünkü altını taşımak daha kolaydı) oraya gitmeye hazırlanıyorlardı. Türk hükümdannın Edirne'de ikamet etmesi ve vezirinin C i r i f e gitmesi ne deniyle ve Yahudilerin rahat durmaması üzerine daha birçok önemli işi olan yöneticileri oyalayan bu adamı, kaymakam zincirleriyle Abidos'tan getirterek hüJçümdarın huzuruna çı karttı. Orada Müslümanlığa geçiş yaptı, A n c a k sinagoglan ziyaret etmeye devam ediyor ve Türklere b u n u M u h a m met'in dinini anlatmak için gittiğini söylerken, diğer taraftan Yahudilere kendini çeşitli şekillerde Mesih olarak tanıtmaya devam ediyordu. Kendilerine "Henüz vakit gelmedi" diyen Sabetayin Mesih olduğuna inanıyorlardı. Asilzadeler ona kızlarını vererek ondan çocuk doğurmalarım istiyorlardı' ». Gizli başka şeyler de yapıyordu ve sonunda Coronee'ye (Yunanistan) sürüldü ve orada öldü. 74
Başka b i r kez, 1683 yılında, Selanikli bir Y a h u d i * kendi sinin M e s i h olduğunu anlatıyordu. Kudüslü Y a h u d i l e r i n hepsi ona inanıyorlardı ve Yahudilerin bulunduğu diğer ille re yazarak ondan bahsettiler. Böylece, yazılan mektuplarda onu i l k İsrail Prensi ilan etmişlerdi- Yahudiler sahte Mesulle ri ile g u r u r d u y u y o r ve o n u bir kral gibi değerlendi riyorlardı. Bu haber o sırada Belgrad'da bulunan Türk hükümdan17
mak İÇÜ1 tanrının bizzat müdahale edeceğini vc tanrının hareket kabiliyetini sağlayan vasıtanın bulutlar olduğunu bildi kk-nnden. mucizeler yapmaya muktedir biri olarak gelen Mesih Sabetay'a inanan Yahudiler, Kudüs'e dö nen ilkle n k n olma acelesin deki Arta Yahudilerinin ölümüne sebep olan İh bulutlann hareketini büyük bir İmanla izliyortardı. 74 Sabetav. karşı cinsten birivle temas kurmaktan kaçınma prensibine rağmen kadınlarla ve güzel kı/larta ilişkiler kurmava başladı (Rosanes, IV, s. 62). 7? Burada anılan kişi, erkek kardeşi olduğu halde. Sabetav'm dul karısı nın oğluymuş gibi tanıttığı Yakup Sevi dir. Yakup Sevi, querido ( w g i l i ) adı nı aklı. Yakup ve ona İnananlar 1678 yılına doğru İslam dinine geçtiler ve bövlece dönme tarikatı doğdu.
145
nın da kulağına gitti. Hükümdar bu sahte Mesih'i d u r d u r mak için adamlannı yolladı. Hükümdarın adamlan onu bir evde parlak ışıklarla çevrili halde oturur ve b i r kral gibi itibar edilirken buldular. Ona engel olup hükümdara gönderdiler. Korkup, İslam d i n i m kabul ettiği yer orasıdır. Selanik'e dön düğü zaman, önemli Yahudi şahsiyetler bu aşağılanmaya ta hammül edemeyip Müslüman oldular."
VII. BÖLÜM
BAZI BELGELER
Bu eserde bazı olaylara, okuyuculanmızı onlara ilgili bel gelerle tanıştırarak, değindik.
Aşağıda bunların metinlerini veriyorum
Belge A™ Kardeşlerimiz, İsrail oğullan! Mesih'irnizin İzmir'de doğ duğunu bilgilerinize arz ederiz. Adı Sabetay Sevi'dir ve kra liyeti yalanda gözler önüne serilecek. Kraliyet t a a m ismail'in başından alacak ve kendi başına koyacak, zira krallık ona aittir. Sonra, Mesm'irniz kaybolacak ve kimse nereye gimğuti, yaşıyor m u , öldü mü bilmeyecek. Mesih'imiz, haftanın her günü akarak i r i kayalar fırlahp. Cumartesi günü dinlendiği rivayet olunan Sabation nehrine gidecek. Her İdm bir Cumartesi günü oradan geçmeye kalkışırsa, kutsal Cumartesi'ye 1 Eki konuvLa ilgili .unnt-.br için wv(a 31 'e bakınız (Bu belge Rosane-. tanhinden tercüme edilmiştir, cilt IV, s. 58).
147
İ 3 u
< 5 <
Ij 3 C-
saygısızlık ettiği için taşlanır. Ancak, M e s i h ' i m i z geçerken Musa ve o n kabilesi İle birlikte olacağı için, bir ara dinlenecek ve
taşlanmaya
ara verilecek. O zaman, o n başlı
yılanın
arabası olduğu tanrısal aslan™ gökten inerek ateş kusacak, ve Mesih'imiz, Musa ve K i m Yahudiler Kudüs'ten gelerek ateşin 2 Aryeh deve Ilay'ın tercümesi tanrısal aslandır. Sabetaycıtar arasında dünyayı paylaştığı antlaşmayı imzalarken bu unvandan yararlanıyor*. Tal* mucr~ Roma hükümdarı ile ribbi Yeşua ben Hananya arasında Tann konu su hakkında çıkan bir anlaşmazlıkla ilgili bir anektotta tanrısal aslandan bahseder. Burada işte bu pasajın metnini ve tercümesini vvnvoruz. İşte bu metin: nı* srcyı taotr*«a r*nrUıım*| 1*1*0*^ * * p ı*A*« .*>•** n*H •»•»s srt -a* - i ' * * *xp «T-J JVnon *o . n » «*• *a w : m a ^ a  . ' M Aw»»¥ıi *nrn*üio i r i .Sw n*»? *aı k*rta MhQ M «3 JKOnq -p>-.ı* - « m U*J - i * K*« a-»:** .vS _vS .1** 3A--ıa .*•£: »Cin ««"vı o*.:>'3 *o rWa iaf *-*• "B"B M S ,
•"onooHı vs M * u n v ı ı v t f j ı ı n i M f B n • . **•*. nw«ftn
n 4 f v n UFJ IPÂMII ıwS-> r*4y -em «n wa MMW .T** ss«
s
O Aşağıdaki belge IX w bakınız. (**) Holin. 59/2 Vc, işte tercümesi: "Hükümdar, Yeşua ben Hananva'va şöyle der Tannmz bir aslana benzi¬ yor. Aslan kükrevince kim korkmaz?"* Bunda şaşılacak ne var? Bir şövalye bir aslanı öldürebilir. • Ben Hananya ona şöyle der Tann böyle bir aslana benzemivıv. ama tanrısal aslana benziyor - Hükümdar ona şövle der "Bana onu göstermeni istiyorum" - O da ona şöyle der. "Sen onu göremezsin" • O da "Onu görmem lazım" der. Ben Hananya bir dua okur ve aslan verinden okıp gelir. Aslan 400 mil mesafededen hafifçe kükrer. Hamile kadınlar ço cuklarını düşürürler ve Ruma'nın duvarlan yıkılır. 300 mile gelip kükrerdifcnvie imanlann dişleri dökülür ve hükümdarın kendisi de tahtından yere düşer. Hükümdar ona: "Onun geri dönüp gitmesi için bir dua söylemeni ri ca ediyorum" der. O zaman Ben Hananya dua eder ve aslan geri döner. Yorumcu Raşi'nin dediğine göre Deve Hay bir ormanın adı ve Arveh De ve Hay ise Bet İle ormanının aslanı anlamındadır. Anlaşmasını imzalarken. Sabetay, antlaşmanın defterini yükseltmek için kendini tanrının kendisinin de benzediği tanrısal aslanla kıyaslamışhr. Peka la, kendisinin tanrının ojUu olduğuna hattâ kenduînin tann olduğunu söy lememiş midir? (*) Amos.3/8 148
üstüne akacaklar. Yol üzerinde, refakatlerinde denizdeki k u m kadar çok bir kalabalıkla birlikte savaşmak üzere gelen Goy ve Magog' a rastlanacak, ama Sabetay Sevi savaşırken ne mızrak ne de kılıç kullanacak, sadece ağzından çıkan soluk dinsizleri öldürecek ve onlan tanrının sözü ile yere çarpacak. Mesm'irnizin Musa ile birlikte Kudüs'e gelişinde, tann gök yüzünden altınla ve değerli taşlarla kaplı tapınağı indirecek ve tapınak şehri aydınlatacak ve derhal kurbanlar kesilecek. Ve bundan sonra, dünyadaki tüm ölüler dirilecek. Sırlar için de sır oluşturan bu sözler üzerine k i m bir araya gelmek iste mez? A m a yakında gözler ölümsüzün vaat edilmiş toprakla ra dönüşünü görecek. Bu sözleri sizlere yazdım, zira yalanda kurtuluşa lâyık olacaksınız. Nathan Benjamin Eskenazi'nin sözleri bunlar.
Belge B « 'Tanrının i l k ve tek oğlu Sabetay Sevi, İsrail'in Mesih'i ve kurtanası, tüm İsrail oğullarına, b a n ş olsun. Ey, İsrail oğulla¬ n , b u büyük kurtuluş ve İsrail'i selamlama gününü, ve tann¬ run peygamberleri ve pederlerimiz tarafından, tannnın sev gili oğlu İsrail için, kederinizin sevince dönüşeceğini ve oruç larınızın eğlence gününe dönüşeceği hususunda ehle getiri len sözün tutulacağım görmeye lâyık olduğunuza göre, artık ağlamayacaksınız. T a n n sizlere bu ifade edilmesi imkansız teselliyi verdiğine göre, asırlardır verilen sözü yerine getirenin şerefine d a v u l çalarak, org çalarak eğlenmeye başlayın, Ayın ilk gününde yapmaya alışık olduğunuz eğlenceyi her gün yapmaya başlayın ve yas tuttuğunuz günleri gelişimin şerefine kutlamaya aytnnız. Hiçbir şeyden korkmayın zira üstünlüğünüz tüm uluslara yayılacak ve sadece dünya üze-
f 5 U < g <
3 Bu konunun avnntılan için vukanda savfa 35'e bakını/. (Bu belge Ricaut tarihinden alınmıştır (Cilt U. sayfa 180)
5 —
149
rindekilere d e ğ i l derüzin dibindeki yarahklara bile h a k i m olacaksınız. Hım bunlar teselliniz ve sevinmeniz için. Sabctay Sevi Belge C « c » -o*nlw
noİn ınuin ,o X!>i olcum o'jinJ cıncn ını» ı
, ? i ) D opoı» roin o'icı» ıcro» ı ö » OO;DO *JJ» ^ı> fıvjoı lOM j n » •îliî'i IDCM
6v» .oh» Ti VJOİD ftps rft po) mo 7njr»n> m ı »
cim p*U pipo J^M ı>3jn ı:jrîft rh oiacl ritnl nevi Vırı o m Ytm V> İ f j * afi-ypTi 3'j .»«İn toruıı TIW oıv ıpo; «pjft n»c*n oJ 'nj-. tın p r o t a ip» ito DİD |O»C mfo» (»İD* O-^ » ' » İ I n*n» i) 9 t a
.0)60*1 onp tapı ıfb» O'JİD .ıcftı JP IMV) ?m ı c » oım Dip) İ3wn u s 10' c»D *)0i "Ausl no tf
» T o n y n c cnp inf» ıcft *o (CDA
D t V D r-> i'>3J ı » İ riD&-ı O'Î'P ıfrrı KttCtn OMI İJ o ı
VW\
.\ntt ınft>ı nh 0 ' pı T V HW "o cip» ı:tnhw>ı l
Belge D°» Bu belgeyi okuyanlar, dünyayı bölerek ya da daha doğru su çağının siyasal bölünmelerini muhafaza edip, kendisine h i z m e t edenlerle ya da propagandasına yardım edenlerle paylaştığı dünyanın belki de tümüne sahip çıkan Sabetay'ın gösterdiği küstahlığın derecesine şaşıracaklardır. Sabetay inananlara her şeyi yapabileceğini kabul ettirdiği mucizeleri gerçekleştirirken kanılarında daha santimi olsaydı kimse b u paylaşıma şaşırmazdı. Buradan hareketle, elini Sultanın başı nın üzerine götürüp tacını almaktan daha kolay ne olabilirdi? Taç alındıktan sonra mucizeler devam edecekti, ve sıra Sulta nın çevresindeki yetkililere ve kuvvetlerine gelecekti. Tüm dünya aynt akıbete maruz kalacak, ve böylece Sabetay dün4 Bu konuvia İlgili ayrıntılar için vukanda sayfa 35'e bakınız. (Bu belge Sefer Ahatomot Ket* Apelaot kitabının Özetidir.«. 75). 5 Bu konuyla İlgili ayrıntılar İçin yukarıda sayfa 38"e bakınız. (Bu belge Sefher Ahalomot vs. kitabının özelidir, s. 123-128).
150
yanın sahibi oiacakh. Samimi ya da değil Sabetay, aşağıdaki gibi, dünyayı paylaşma listesi yapmıştı: "Ben, Davİd'in oğlu Salomon, tüm dünyanın kralı olmak ve yukandakilere, aşağıdakilere, herkese hükmetmek zorun dayım. İkametgahım kutsal topraklarda, dünyanın en güzel yeri olması gereken Kudüs'te olacak. Yuda'nın kraltan, Yuda krallıktan üzerinde bir kral olma sı gereken erkek kardeşim Eii'nin kumandası altında olmalı dır. İkametgahı büyük kutsal topraklar şehri olacaktır. Bu şe hir Yuda krallarının başkenti olmalıdır. Erkek kardeşim Elie başının üzerinde güzel bir taç taşımalıdır. İşte inananlan ile birlikte Yuda krallarına atfedilen payla şım listesi: 1 - O k u l d a k i i l k öğretmenim, i z m i r l i Ribbi Moşe, Abİa'nın kralı, Afrika'daki Sambation nehri kenarında bulunan Khalah ve Habor topraklannda yer alan İskar'ın ve Zaboulon'un tüm topraklarım almalıdır* . 1
2- Selanikli varlıklı kişi Hilel, Akhaz kralı, tüm Portekiz ve 6 Sabetay'm coğrafya hususundaki cehaleti onu komik duruma düşür mektedir. Filistin'de bulunan Iskar ve Zabulon topraklarını Afrika'daki Khalalı ve Habor topraklan üzerine taşımaktadır. Khalah, Harran'dan çok uzakta değil, Fırat'ın kolu Balich üzerinde, Mezopotamya'dadır. Cuneliformes'İn Kalaba'sı ve Yunanların Hatkitis veya Halakini'sıdir. Habor*, Fırat'ın bir .koludur. Sambation nehrine gelince, konusu hakkında abartılmış bir efsane bilin mektedir. T a l m u d " , Joscphe Flavius*** ve birkaç Yahudi ve Yahudi olmayan seyyali on kabilenin sürülmesi sorunu ile ilgilenmiştir ve birden fazlası sür günlerin Asur" a sürgünü esnasında yol boyunca takip etlikleri Saba ti on neh ri (Nahar Sabation) denilen bir nehirden bahsetmektedir. Kökenini Sabbat (Cumartesi) sözcüğünden alan Sabation, rivayete göre, tüm hafta boyunca akan ama Cumartesi günü dinlenen bir nehirdi. Talmud'da, Sabation * Sam bation sözcüğü Mem ile yazılıdır. Bu imlada, be - b harfi mevcut olmayan ve bu telaffuzu yapabilmek için (( harflerinin kullanıldığı Yunan dili ödünç alınmıştır. O Derlemeler. L 5/26 (-)Sanednn. 65/2; Bereschit Raba. bölüm II. (***) Bölüm 24.
151
İspanya topraklarını almalıdır. 3- Marmara
kasabasında
oturan
varlıklı
kişi
Bezallel,
A m o n kralı, İsveç ve kuzey topraklarım almalıdır. 4- İskenderiyeli
varlıklı
kişi Rafael
Yosef, Hizkia
kralı,
tüm Mısır, Arabistan, N u b i e ve Saran (Sahra?) çölünü almalı dır. 5- Malİpapalı varlıkh kişi A v r a m Rubia, (?) Josia kralı. Kü çük Tataristan ve Karadeniz ve çevresindeki topraklan alma lıdır. 6- A f r i k a ' d a yer alan Cezayirli varlıklı kişi Zarah, Yoakin kralı, tüm Hazar denizi ve Özbekistan topraklarım almalıdır. 7- T u n u s ' l u genç D a v i d , j o a k i m kralı, tüm Yafinou (?) ve Odesa topraklarım ve sınır komşusu şehirleri almalıdır. 8- Gelibolulu varbklı kişi Çateb, j o r a m kralı, tüm Frenk topraklarını almalıdır. Sorunu tarihî acıdan inceleyelim. Ramses II (M.Ö. 1330 vüına doğru 19. M m r hanedanlığı döneminde) hakimiyetini kabul etmek istemeyen Hitit kralı Chatoustl'i cezalandırmak için Sunye've geldi. Mısır ordusunun bir kısmı. Kodschou'nun (Tevrat'ın Kades'i) biraz güney batısında ver alan. ku zeyinde Halep bulunan küçük bir Surive kasabasında. Schabafouna'da ko nakladı. Schabatouna'nın yakınından Nahr-el-Sebta adında, tamamen Nahar Sabation'a tekabül eden bir ırmak geçer. Schabatouna'nın coğrafî duru mu, on İsrail kabilesinin sürgün arterinden biri olan Khalah in bulunduğu Balich'ten uzak değildi. N'ahar Sabation kökenini Schabatouna'dan almış olabilirdi Arabistan'ın günev batısında. Yemen'dc Sabama* adında bir nehir mev cuttur. Rivayet edilen Sabation nehri bu olabilir miydi? O Dr. VVolfgang VVeisI Viyana'daki Neuc Freie Presse'de 21 Eylül 1928 \ı!ınd.ı yayınladığı bir makalede İsrail'in kaybolan on kabilesinin krallığın dan bahsetmiştir. Makalenin yazan, bu yazışmayı Yemen'deki Sanaa'ya on gün mesafedeki Sada şehrinden gondenvocdu. Sada'ntn doğusunda yedi günde geçilen bir çöl vardır ve sonuna gelebilmek için kayalık bir yolun or tasından vurumek gerekir. Serbest Yahudilerin yaşadığı ver tşte bu rssı/ kayalann arkasıvdı. 50 - 60 sene önce bu serbest Yahudi k*rin mevcudiyetinin Farkına varan Filistinli bir Yahudivdi ve Dr. VVeisl'ın Vıvana'daki dergide yawi I vınladığı mev/üyu bir Yahudi tüccardan duymuştu. 152
9- Kahireli varlıklı kişi Baruh, Yosefal kralı, tüm Fas top raklarım ve batıda yer alan adaları almalıdır. 10- V a m a b senyör Salamon Joef, Yoakhaz kralı. Kim İran topraklarını almalıdır. 11- Halepli senyör Naftali, Eli kralı, tüm Fes şehirlerini ve güneyde yer alan şehirleri almalıdır. 12- Tahat'lı genç İh-Boşet, Jotham kralı, Selanik'te evlendi ğim ikinci karımla evlenmek, ve Hindistan ve çevresindeki güney adalarım almalıdır. 13- Gazzeli senyör M i s e l Menaşe kralı, tüm Çin topraklan m ve Çin sınırındaki büyük adalan almalıdır. 14- İzmirli Ribbi Yohannan, okuldaki üçüncü öğretmenim, Yosia kraü, A f r i k a ' d a k i Sambation nehrinin yanında yer alan Khalah ve H a b o r ' u n yarundaki Ruben ve Simeon kabileleri n i n Kim topraklarını almalıdır^. 15- İzmirli Zadeketh, annem Ester, Atahc kralı, tüm büyük Polonya, küçük Polonya, kita, Ukra>Tia ve Almanya toprak larını almalıdır. 16- Gazzelİ Ribbi Benyamin, büyük peygamber Nathan'm babası, Zedekya kralı, tüm İngiltere, Hollanda ve çevresinde ki adalan almalıdır. 17- Safetlİ senyör Hananya, Roboam kraü, tüm Barbar ül kelerini ve güneyde bulunan şehirleri almalıdır. 18- İspanya'dan gelen ve kökeni büyük haham Aron'a da yanan Ribbi Cardoso, kısa sürede inşa edilecek olan Tapına ğın baş Hahamı olacaktır. İmza: D a v i d Ben Yishay, A r y e h Deve Hay lşaya'nin oğlu David, tanrısal aslan dır.
7 Burada bu beİRenin l noJu bölümündeki avın hatalara rastlanmakta
153
İşte erkek kardeşim Yosef ın kumandasında olmaları gere ken ve saltanat sürecek olan İsrail krallanmn listesi: Ben Sabetay Sevi, Mesih, yukanda ve aşağida olanlara hükmetmeliyim. İsrail'deki, dünyanın tüm şehirlerinin büyük sahi besi Kudüs'teki yüksek mertebede bulunan ve aziz tahtıma oturacağım. Mesih'in erkek kardeşi, krallar kralı, 19 İsrail kralım yöne tecek olan Senyör Yosef i n tahb Büyük Samarya şehrinde ola cak. O İsrail krallan içinde büyük ve üstün bir konuma sahip olmalıdır. O (Yosef) başının üstünde büyük bir taç taşımalı dır. 19 - Selanik'li ikinci kayınpederim Moşe Şlomo Qerido, Akhab kralı, büyük'Tataristan topraklanmn tümünü almalı dır. 20 - Bulgar şehri Sofya'lı senyör Yuda, Akhia kralı, tüm Amissana (?) topraklanru almalıdır. 21 - O l y m p o s ' l u Ribbi Nahon, Elie kralı, tüm Hotitat (?) topraklarını ve kuzeyde yer alan şehirleri almalıdır. 22 - Edirneli senyör Samana, Beşha krab, Atriafe (?) top raklarım almalıdır. 23 - Delf ülkesinden senyör Yoanan, Hoşea kraü, bah Hindistam almalıdır. 24 - i z m i r l i senyör Aaron, Zakarya kralı, Gine toprakla rım ve kuzey komşusu şehirleri ve güneye doğru yer alan tüm adalan almalıdır. 25 - Konstantinlİ genç İzak, Z i m r i krab, İzmirli ilk k a n m dır.
6 Burada bu belgenin 1 noJu bölümündeki avnı hatalara rastlanmakta
154
la evlenmeli ve ve tüm Magli (?) topraklarını, kuzeye doğru yer alan topraklan, güneye doğru yer alan doğu Hindistan adalarını almalıdır. 26 - Büyük İstanbul şehri hatibi Ribbi Abraham Yakini, Yeroboam ben Nabat krah, İstanbul şehri ve A v r u p a ' d a k i ve Asya'daki tüm Türk şehülerini almalıdır. 27 - Damaslı senyör Zakarya, Yehu krah, tüm Kanarapi A g h i n i (?) topraklannı ve babya doğru uzanan şehirleri al malıdır. 2 8 - Modeneli senyör Akiba, Joakhaz kralı, tüm Florida topraklarını ve bahda yer alan adalan almalıdır. 29 - İranlı, İsfahanlı senyör Eliezer, Yoram krah, tüm Maguellane (Macellan?) topraklarım ve b u toprakların kuzey ba tısındaki şehirleri almalıdır. 30 - Alibabalı senyör Yeremya, Yoaş krah, tüm Plaradi (?) topraklarım ve bu toprakların doğusunda yer alan adalan al malıdır. 31 - Baal Zafonlu Ribbi Nahor, Yeroboam ben Yoaş kralı, Afrika'daki Sambation rıehrinin yanmda Khalah ve Habor topraklan üzerinde bulunan Levi'nin kabile topraklannı. Be ne -Moşe'nin topraklarım, Nafhtali ve Aşehn kabile toprak larım ve Yosef kabilesinin yansım almalıdır™. 32 - i z m i r l i İlk kayın babam senyör Ribbi Aron, Menahem krah, Sibirya topraklarını ve çevresini ve k u t u p denizi adalarını almalıdır. 33 - Mamarcakili (?) senyör Jacob, Nadab kralı, tüm yeni İspanya topraklarım ve İspanya'nın batısında yer alan şehir leri almabdır. 34 - Hebronlu senyör Bezalel, O m r i krah, tüm Kafkasya topraklarım ve doğuya doğru yer alan adalan almalıdır. 155
35 - Betlehemli senyör Samuel, Pekahia kralı, türn Hindis tan topraklarını almalıdır. 36 - iskenderiyeli haham, İtalyan menseli senyör Hoşeya Nantua (Mantua?), Pekhah ben Remalia kralı, Abyssinie top rakla nnın tümünü ve çevresini, ve çevreleyen denizdeki ada¬ lan almalıdır. 3 7 - İzmir'deki okuldaki ikinci ögrebnenim Ribbi Akiva, Shaltim (Shalloum?) kralı, Afrika'daki Sambation nehrinin yanında Khalah ve Ha bor topraklan üzerinde bulunan Gad kabilesi topraklanmn tümünü ve Yosef kabilesi topraklarının yansım almalıdır^. 38 - Bet Levi'nin cvlatlanmn soyundan gelen Bukyan, Lulyan ve M u n k y a n adlı üç Yunan peygamber, tapmağın i l k şarkıcılarından olmalılar ve VValin (Gaies, VValles?) şehirlerini ve çevresini almalıdırlar. Bu şehirler daima peygamberlere ve dindarlara (Hassidim) tahsis edilmelidir. Bazı lan da dullara ve Öksüzlere tahsis olunmalıdır. imza: David ben Yishay, A r y c h Deve Hay Isai'nin oğlu David, tanrısal aslan
1101
Belge E'"' Yahudi ulusuna, Mesih'in gelmesini ve İsrail'in selamım bekleyen size sonsuz banş ve huzur d i l i y o r u m . İngiliz vatandır.
9 Murada bu bcİKerun I no.lu bölümündeki aynı hatalar* rastlanmakta
lOYuda w İsrail'in toplam tamı adedi 38 d i r Sabetav dünvavı paylaştı rırken, kral olmayan Eli've ve diğer Ebe've 11 ve 21 noJu krallıklan vermiş tir. 18 noJunun sadece hahamlık işlevi mevcuttur. 38 numarada anılan pey gamberler kimdir? I I Bu konuvla ilgili ayrıntılar k i n yukarıdaki savla ge Ricaut tanhındcn alınmıştır, alt l l . i. 186.
156
bakını/ (Bu bel
daşı birçok kimseye olan borçlarınızdan haberimiz olduğu için, meşru borçlannızı ödemenizi emretmek bize doğru gel d i . Bize itaat etmeyi ve sizden yapmanızı istediğimiz şeyleri reddederseniz şunu bilmelisiniz k i sevincimize ve krallığımıza bizle birlikte asla u y u m sağlayamayacaksınız.
Belge F»« Erkeklerin, kadınların ve ailelerin İkamet ettiği i z m i r adındaki şehirde yaşayan kardeşlerim ve halkım, d i n kardeş lerim: Barışın efendisi kral Salomon ve evlatlığı benim tara fımdan gelen banş sizinle birlikte olsun. Gelecek A b ayının 9'unda, çok lezzetli etler ve çok hoş içkilerle, bol şamdanlı ve ışıklı bir ortamda ve müzik aletlerinin ve şarkıların eşliğinde eğlence düzenleyip bayram ermenizi emrediyorum, çünkü o gün büyük kral, dünya üzerindeki tüm kralların üzerindeki Sabetay Sevi'nin doğum günüdür. Böylece yapacağınız çalış mayla kendinizi bir bayram gününde yapılması gerekenlere göre ayarlayacak ve en güzel giysilerinizi kuşanacaksınız. Dualar hususunda da bayram günlerindeki aynı düzeni ta k i p edin. Farklı olmayan şeylerden konuşuyor olsanız bile, bu gün boyunca Hıristiyanlarla diyalog kurmanıza İzin yok tur. Her çeşit çalışma yasaktır ama müzik enstrümanı çalmak serbesttir. Bu bayram günü için yapacağınız dualannızın şekli şöyle olacak. Şu sözleri söyledikten sonra: "Sen kutsalsın, ey aziz t a n n m " şunu ilave edeceksiniz: "Tüm uluslar içinden bizi seçtin; bizi sevdin ve bizde sevinç b u l d u n ; bizi diğer toplum lardan daha çok küçük gördün ama bizi emirlerinle kutsadın ve bizi kendi hizmetine ve kralımızın mzmetine çağırdın ve aziz, yüce ve müthiş ismini hepimizin ortasında bize d u y u r 12 Bu konuvla ilgili ayrıntılar için vukamlaki sayfa 40*a bakınız. {Bu bel ge Rtcaut tarihinden alınmıştır, cilt 11. s. 187-189).
157
d u n : Ey u l u tannmız, iyiliğin sayesinde, sevinç ve bayram güruerini, eğlence zamanlarını ve bu teselli gününü, azizliğin debdebeli çağrısında, senin hi/jnetindeki ilk erkek evlat ve sevgili Mesih Sabetay Sevi'nin, kralımızın doğumu adına, Mısır dışına çıkışımızın anısını kutluyoruz." Bunun deva mında, olarak Tesniye'nin b i r i n c i ikinci ve üçüncü bölümle rini, on yedinci ayete kadar ders olarak* okuyacaksınız: Bozmadan ve kusursuz şekilde Tevrat okuyacak beş kişi se çeceksiniz, bayram günleri ve peygamberlerin dersleri* *) için gösterilmiş, her şabatta sinagogda okunan sabah hayır d u alarım okuyacaksınız, her şabatta ve debdebeli bayramlarda kullanılan Mussaf adlı duanızdan önce Yeremya'mn (jeremı) otuz birinci bölümünü tekrar edeceksiniz. Ek adak yerine, onun yerine Tehilim (Mezmurlar) getirildiği için, yüksek ses le aziz bir u y u m içinde 95'inci Mezamiri okuyacaksınız ve sa bahın i l k lütuflanmn adına 91'inci Mezamiri şarkı olarak söy ledikten ve 98'inciyi söylemeden hemen önce, 132'nciyi tek rar edeceksiniz, ancak. "Düşmanlanna gelince, o n l a n utanç la kaplayacağım, ama onun üzerinde çelenk çiçek verecek" denilen son ayetteki " o n u n üzerinde" yerine "çok yükseğin üzerinde" diyeceksiniz. Bundan sonra 126'na Mezamir gele cek ve sonra da 113'ten itibaren 119*3 kadar olan Mezamirler. 131
1
Yortu ya da ajtfesüıde tanrıya şarap adama esnasında, ilk erkek evladın ve hizmetçin Sabetay Sevi'nin, kralımızın doğumundan bahsederken şu hayır duasını söyleyeceksiniz: "Dünyanın kralı, bizi yaşatan, bizi müdafaa e d i p hayatımızı bu güne kadar koruyan, ey kutsal t a n n m . " Bu günün arife sinde, sabahın lütfü için işaretlenmiş 81'inci, 132'nci ve 126'na Mezamirleri de okuyacaksınız. Bu gün, yüzyıllar bo yunca debdebeli bir gün ve İsrail oğullan ile benim aramda ,ın
13 lYraj* 14 Al Ura 15 Kidu»
158
kdlıa bir tanıklık olsun. Audite audiendo et mandúcate b o n u m
Belge G' *» 1
Bu yılın 22 Hesvan'ı. Senyörlerimizin scnyörü, krallanmızın kralı, İsrail Öğren cilerini t o p l a y a a esaretimizden bizi kurtaran, en büyük i n san, Y a k u p ' u n tannsının Mesİhi, sayesinde şerefin göklere yükseldiği ve Hükümdarlığın kısa zamanda yükselip ebedi yen kalıcı olduğu, gerçek Mesih, tanrısal aslan, Sabetay Sevi, A m i n . Etlerini Öptükten ve ayaklannızdaki tozu sildikten sonra, krallar kralına olan görevim başlıyor, k i o n u n tarafın dan Majeste göklere çıkabilir ve Hükümdarlık büyüyebilir. Bu mektup, azizliğirtizin güzelliği ile süslenmiş u l u üstünlük taşıyan bölge hükümdanna, kralın kanun ve sözlerinin yüzü müzü aydınlattığını biidimn-k içindir. Bu gün İsrail'de deb debeli bir bayram ve yönehcüerimize b i r ışık günüydü. Zira, bizim görevimiz olduğuna göre, emirlerinizi abr almaz u y gulamaya k o y u l d u k . Birçok acayip şey işittik ama cesareti miz var ve kalbimiz bir aslanın kalbi gibi, yaphklannızın ne denini size sonría m u gerekiyor, zira sizin eserleriniz olağa nüstü mükemmel ve size olan sadakatimiz çok dayanıklı, çünkü biz hayahrruzı sizin adınızın azizliğine adadık. H a l i hazırda Şam'a varmış b u l u n u y o r u z , orada kısa süre sonra İskenderun'a' » geçmeye karar verdik, çünkü siz b u vesileyle çıkıp r y n e n hayatın kralının yüzündeki ışık gibi olan, tannnın ışıktan yüzünü görmemizi emrettiniz, ve biz, sizin hizmetçilenrtizin hizmetçileriyiz, ayağınızdaki tozlan sileceğiz, Majesteye ekselanslannız ve şerefiniz için yalvararak, bize 17
16 Bu komiyi* ilgili ayrıntılar k i n yukanda sayfa 44'e balonu. (Bu belge Ricaut Urihinden alınmıştır, cill D, s. 174-175). 17 Alexandrette jehn.
159
karşı Özen göstermenizi, ve güçlü sağ elinizin kuvvetiyle b i ze yardım etmenizi ve önümüzdeki yolu kısaltmanızı istiyo ruz. Günahkarlar bize zarar vermesin diye gözlerimizi bize yardım etmek ve bizi kurtarmak için can atan ve yüreklerimi zi kabartan Jah'a doğru çevirdik ve kendimizden vermeye hazırız, zira sizin gölgenizde olmaya lâyık olmamız için bize demirden pençeler verecek. Bunlar ayaklarınız alanda çiğ nenmek için secdeye varan hizmetçilerinizin hizmetçisinin sözleridir. Nathan BENJAMLN Belge H"» Kalan Yahudilere bitimsiz banş. Bu sözler Şam'a geldiği m i size haber vermek için, ve işte, senyörümüzün yüzünü göreceğim. Majeste ondan yücelecek, zira o u l u krallar kralı dır, hükümdarlık onunla büyüyecek Ona on i k i kişi seçme mizi bize ve on i k i kabileye emretti ve yerine getirdik ve ha len birlikte görünmek İçin Iskendenjn'a o n u n emirleriyle yü rüyoruz, esaslı dostlarından bazdan da oraya geliyor, onlara da orada toplanma izni verdi. Şimdi, Senyörümüzün garip şeyler söylediğini duymuş olsanız bile korkmamanız ve cesaretinizi kaybetmemeniz için size yazıyorum. Aksine, güveninizi arthnn, çünkü yaptığı her şey hayranlığa değer ve gizlidir. İnsan sağduyusu yaptıklannı anlayamaz. K i m ne kadar derin olduğunu araştırabilir ki? Kısa sürede her şey size açıkça ilan edilecek ve o zaman her şeyi görüp takdir edeceksiniz. Zira size kendisi bilgi ve recek. Bekleyip, gerçek Mesih'in selamım almaya gelenlere ne m u t l u . Yatanda hükümdarlığım ilan edip üzerimizdeki gücünü tanıtacak. NATHAN D Bu konuyla ilgili ayrıntılar için yukarıda u y b 44'e bakınız. (Bu belge Rieaul tarihinden alınmıştır, cilt 11. s. 176).
160
Belge I"» Kurban etme gücü ve İzmir şehrinde ikâmet eden tecrü beli bilginleri, soylu yöneticileri ve prensleri olan sizi yüce kuvvete sahip olan korusun, amin; çünkü o böyle istiyor. Size gmderdigımiz b u mektuplar sizin aziz şehrinizde kulağımıza çalınan birkaç kargaşa ve tatsız olayla İlgilidir. Z i ra, sizin aranızda bazı kişiler bir kralımızın yaşadığım söyle yerek yanılgıya düşüyorlar. Her şabat günü onu. sinagogla rında kutsuyorlar ve b u kişi tararından bazı günler için icat edilen Mezamirleri onun kurallan ve yöntemlerini kullana rak söylüyorlar. Bu arada inatçılık da yapıyorlar. O n u n yü zünden ruhlarımızda ne uçurumlar meydana geldiğini b i l i yorsunuz. Zira tanrının sonsuz acıma duygusu ve bize yar dım eden dualanmız kabul olmadığı zaman, düşmanlanmız İsrail'in ayağım kopartmışlardı. Bununla birlikte, yararlı o l maktan çok uzak olduğu gibi, aynca kötülükten başka bir şey üretmeyen şeyler üzerinde inat ediyorsunuz, oysa biz sizi b u kötülüklerden koruması için tanrıya dua ediyoruz. O halde geri dönün, zira takip ettiğiniz y o l kusursuz yol değil. Tacı eski törelere ve atalannızm eski adetlerine ve kullanımına, yasaya iade e d i n ve b i r daha da uzaklaşmaym. O halde size yetjolnizi kullanmanızı ve hattâ aforozlan ve diğer cezaları da dahil ederek, gerek bu adamın kendi ağzın dan gerekse başkalanmn ağzından ürettiği b u emirlerin ve duaların tümünü iptal etmenizi emrediyoruz: Hepsi şilinsin ve bir daha kalplerinize girmesin. Atalarınızın eski emirleri ni yargılayın, her şabat günü aynı dualan tekrar edin ve örf ve adetlerden alınan dersleri, krallar için, zorba hükümdarlar için olanlan vs. o k u y u n . Sultan M e h m e f i kutsayın, zira b u günlerde İsrail'e büyük bir selam göndermiştir, ve ona isyan 0 0 1
19 Bu konuyla ilgili ayrıntılar k i n yukarıda sayfa 44 c bakınız. (Bu belge Rkaut tarihinden alınmıştır, dit El s. 200-201). 20 Sabetay'ı Müslüman yapan IV. Mehmet.
^61
etme talihsizliğini göstermeyin- Olanlardan sonra en küçük bir hareketin şüphe uyandıracak bir neden teşkil edeceğini ve çevrenizdeki en değerli varlıklarınız İçin kaçınılmaz bir yıkı ma neden olacağınızı unutmayın. Böylece, bu adamdan ve adından uzaklaşın ve a d mı ağzınıza dahi almayın. Bu husus ta bize İtaat etmeyi reddederseniz, kendimizi ödevimizi yap maya adadığımızı unutmayın, nasihatlanmızı dinlemek iste meyenler ve İtaat etmeyenler hakkında tam olarak bilgi vereceğiz. A m a tanrının hayır duası bizi dinleyip enirimize itaat edenlerin üzerinde olsun. Bu sözler huzurunuzdan ve iyiliğinizden başka bir şey istemeyenlerin ve b u mektubu i m zalayanlann sözleridir. İstanbul Şevat ayının 5. Günü, Pazar. İmza: Hananya ben Yakar ın oğlu Yom Tov, İzak Alnakagua, Yosef Kazabi, Menase Banıdo, Samuel oğlu Kaleb, EIiczer Kasti, Elİezer Gerşon, Yosef Akohen, Eliezer Aluf. 1
Belge j o » İsrail'in çobanlan ve yöneticileri olan sizler. Evrenin u l u tanrısı adına İzmir ilinde oturarak, İsrail'in annesi olan, prenslerini, bağışçılarım ve özellikle derin erdemleriyle ve uzun tecrübeleriyle saygı d u y u l a n kişileri, Senyörden, tannmızdan o n u n karşısında yaşatmasını ve sizi barış bolluğu içinde sevindirmesini isteyin, amin.
Sem/Örün arzusu bu şekilde olsun. Bunlan size yazmamızın nedeni, Gazze'de bulunan Nat¬ han Benjamin adındaki b i l g i n kişinin yayınladığı dünyayı sarsan doktrinlerden haberdar olduğumuzu size bildirmek21 Bu konuyla ilgili avnnhlar »cin yukarıda sayfa 44"e bakınız. (Bu belge Rıcaul tarihinden alınmıştır, cilt II. s, 204-206).
162
tir. Şirndi aldığımız habere göre ayru şahıs birkaç gün önce İskenderun'a gitmek üzere Gazze'den aynlmışhr ve oradan da İzmir'e girmek zorundadır. Daha sonra ise İstanbul'a ya da Edirne'ye geçmeyi düşünmektedir. Bir insanın bilerek ce hennem ateşinin alevlennin içine girmek istemesi bize çok et kileyici geliyor. Ancak, bunun gerçekleşmesinden korkma mız gerekiyor, zira insanın ayağı onu daima zarara doğru gö türür. Bu nedenle, b u mektubu imzalayan biz, olgun yargılannıza sığınıp onun bu seyahate devam etmemesini ve o n u dönmeye mecbur etinenizi emrediyoruz. Zira, buraya geür gelmez, zaten herkesin rüyalarında yeni bir krallığı gördüğü bir ortamda, şüphesiz ayru kargaşaian başlatacaktır ve şunu da unutmayın k i her gün mucize olmaz. T a n n biliyor k i , ma alesef bu adam gelir gelmez tanrının halkı her tarafta imha edilecek ve i l k imha edilecek kişi de o olacak. Tann yardım etsin ve aklı başında olsun, zira günümüzün gelişen dünya sında yapılan en küçük hata büyüyor. Karışıklıkların bizi ne zor d u r u m l a r a sürüklediğini hatırlayın ve bundan sonra ba şımıza gelecek dertlerin daha etkili olmasından korkun. Bu nedenle, o n u n seyahatini engellemek için, yetiminizi ve bizim yetlurnizi kullanın. Yasalanmızın benzer durumlar için elver diği tüm sınırlamalardan yararlanın ve onun kendisine refa kat edenlerle birlikte geri dönmelerini sağlayın. Size tepki gösterir ve itaatsizlik ederse, ona vazifesini hatırlatmak için yasalanmız yeterince kuvvetlidir. Böylesi o n u n için ve İsrail için hayırlı olacaktır. T a n n aşkı için, bu sözlerimiz kulaklarınıza girsin, ve bun ların boş ve nafile şeyler olduğunu tahayyül etmeyin. O n u n ve siz Yahudilerin hayatının buna bağlı olduğunu unutma¬ yın. Tann bizi korumak istiyor ve İsrail halkına acımak İsti yor, amin. İstediği şeyler gerçekleşsin. H u z u r u n u z d a n başka bir şey istemeyen kişiler tarafından yazılmıştır. İmza: Hananya Y a k a r i n oğlu Y o m Tov, Mois Benveniste, 163
Izak Ainakagua, Yoset Kazanı, bamuel Akasına, H a h a m Samuel'üı oğlu Kaİeb, Mois Barudo, Elıezer Aluf, Yeşua Rafael Benvenıste.
164
İRANLI M A R A N L A R Ermenilerin İshafan kovulmasından sonra Yahudiler için de uygulanmaya başlanmıştı. Bu olay Ermeni takvimi ile 1106 yılında. Şah Abbas II döneminde (1641 • 1666) bir cuma aksamı cereyan etmişti- İtimat-ul-devlet " makamının sahibi Mehmed Bey, daha Önce Ermeniler'e yapbğı gibi şimdi de Ya hudileri İsfahan'dan çıkartmak istiyordu. Bu amaçla, getirdi ği askerler aracılığı ile Yahudi toplumuna şu mesajı iletiyor d u . : ' T ü m a/anlıklar şehri terk ederek şehir dışında herhangi bir bölgeye yerleşebilirler. Muhammed'İn dinden olmadığınız için sadık teba değilsiniz, Sizler için Ş a h i n emri böyledir" 1
Bu sözleri duyan bazı Yahudiler rica ettiler " K r a l bizim için böyle b i r emir verdiyse tartışmasız kabul eder ve yerine getiriniz. Yalnız sizden üç günlük bir süre istiyoruz k i şehri ailemiz, çocuklanmız, eşyalarımız ve diğer varlıklanmız ile terkedebitelim. Gördüğünüz gibi akşam oluyor. Bilmelisiniz ki aramızda gece yürüyemeyecek küçük çocuklar, hastalar ve yaşlılar var; bu nedenle bize üç gün izin verilmesini rica edi yoruz." A m a askerler ertesi güne kadar bile kalmalanna izin vermediler, tam aksine derhal ve çabuk şehirden çıkmalarını İstediler. Çünkü İtirnat-ül-devletin emri hiçbir mazeretin kabul edilmesi, sabaha kadar bile beklenmeksizin, o akşam ve o gece Yahudilerin tümünün aileleri ile birlikte çıkanlmalan yönünde i d i . Ertesi güne kalanlar, İtimat-ul-devlet'in emrine karşı gelmek suçundan hapse atılacak işkence görecekti. 1. Orjinal metinde de aynen böyle yazılmış. Başbakan muadili bir mevki olmalı (veya genel vali)
165
£ i (J
Itimat-ül-devlet Yahudilerin Cumartesi gününü kutsal ka bul ettiklerini biliyordu. Askerler, Yahudileri işkence ve dayakla evlerinden çıkar dılar. Bir çoğunu kılıç ve kırbaç darbeleri ile yaraladılar. Eş yalarım dağıttılar, kapılarım kırdılar Yahudiler gecenin iler leyen saatlerinde, çocuklarının ellerinden tutarak yataklan ve yemekleri sırtlanda, ağlayarak evlerinden çıktılar. Olanlan evlerinden veya sokaklarından izleyen Muharnmedanlar (Müslümanlar) ise onlara aamadılar. Y a h u d i l e r şehri terk ettikten soma Tahauga ve Kavrabad'a (-Kitapta daha çok İbraniler diye geçiyor-) gimlerse de oralarda da kalamadılar, çünkü askerler bu şehirlerde yaşa yanlara, İrimat-ül-devlet'in emri olarak, Yahudilere ev veril memesini söylediler. Böylece tüm Yahudi t o p l u m u bannaksız kaldı. 0
Kış yaklaşıyordu. Barınacak yeri olmayan Yahudiler acılar içinde kıvranıyordu. Aralarında yaştılar ve kadınlar vardı Aynca rastladıklan müslümanlar onlan lanetliyor, küfredi¬ yor, dövüyor ve işkence yapıyordu. İtimat-ul-devlet, bütün bunlan denedikten sonra, Yahudi lerin kendi arzulan ile müslüman olmayacaklarım anladı ve bu işi güç kullanarak yapmaya karar verdi. Askerlerine rastladıklan i l k erkek Yahudiyi yakalayarak huzuruna getirmelerini emretti. Bunun üzerine askerler işe koyuldular ve yakaladıktan erkek Yahudileri bağlayarak sa raya getirdiler. Itimat-ül-devlet İlk defa ılımlı bir d i l kullana rak onlara seslendi: "Beyler, haydi hiç bir işe yaramayan adetlerinizi terkedin yeryüzü ve gökyüzünün yaratıcısı tannyı tanıyın ve böylece kardeşimiz o l u n . " Yahudiler "Biz yeryüzü ve gökyüzünün yaratıcısı Tannyı tanıyoruz. A m a adetlerimizi terk etmek ve kardeşiniz olmak istemiyoruz. Onlar bize tannnın emridir ve senin de bildiğin gibi bize Peygamber Musa tarafından iletilmiştir." diye yanıt2. Kitapta daha çok toraniler diye geçiyor. 166
ladılar. Itimat-ül-devlet 'bizim ırıanamızı kabul ederseniz si ze hazineler ve yüksek mevkiler veririz" dedi Josef adındaki Yahudi şöyle dedi: "Biz en küçük bir eşya sattığımı/ da önce parayı alırız sonra mab veririz. Siz İse he diye ve mevkileri irıancınızın üstünde tutuyorsunuz" Josef burüan söylerken İtimat-ül-devlerin kızarak o n u öldüreceği ni düşünüyordu. Tüm diğer Yahudiler de " H e p i n : â öldürün sizin dininizi kabul etmektense Ölmeyi tercih ederiz" diye ba ğırdılar. İtimat-ül-devlet "Bana niye karşı geldiğinizi biliyo r u m . Kızıp sizi öldüreceği m i samyorsunuz? İyi bilin k i ara nızdan hiç b i r i n i öldürmeyeceğim. A m a işkence ve diğer şe killerle öyle baskılar uygulayacağım k i sonunda, tüm ümitle rinizi yitirerek, bizim d i n i m i z i kabul edeceksiniz" dedi. Yahudiler kendi aralannda görüştükten sonra İtimat-üldevlete bir dilekçe sunarak kendilerine oturmak için bir yer tahsisim rica ettiler. Dediler k i "Şehirden çıkarılan Ermenile re yaptığın gibi, bize de nerede olursa olsun bir arada yaşa yabileceğiniz evlerimizi kurup yerleşebUcccgirniz bir yer göster" İtiat-ül-devlet diğer yöneticilerle görüştükten sonra onla ra şehrin dışında, oldukça uzak bir yer gösterdi. Bu bölgenin adı Kozaldere i d i ve Mussaİas İmam yakınlarında idi. Bu böl ge İhtiyaca cevap vermiyordu. Şehirden çok uzaktı ve su yok tu. Uzaktan getirilen su yetersiz kalıyor, taşlı, dağlık arazi k u y u kazmaya imkan vermiyordu. Bu bölge bilinçli olarak se çilmişti. Yahudiler oraya gitmediler ve yine evsiz ve açıkta kaldılar.
|
İtimad-ül-devlet yavaş yavaş işkence yapmaya karar ver- 5 d i . Şehrin dışında, terk edilmiş, duvarlarla çevrili yüksek bir U kale vardı. Ev yoktu ve kimse yaşamıyordu İtimad-ül-devlet, her i k i Yahudi'nin b i r asker tarafından takip edilmesini ve İşkenceye tabi tutulmasını emretti. Yakalanan i k i Yahudi birbirine bağlanıyor, kaleye hapsediliyordu, Islanan toprak, gece soğuğunda donuyordu. Yahudiler orada üç 167
< < ğ £
ve üç gece, aç ve susuz kabyordu. Aileleri duvarların üstün de yemeleri için ekmek ahyorsada askerler yemelerine izin vermiyordu. Daha sonra İHmad-ül-devlet oradan çıkartılarak şehir içindeki zindanlara kapatılmalarını emretti. D i n i lidere (Sadr) şu soruyu sordu: "Bunlar kendiliklerinden bizim inancımızı kabul etmeyecek. Ne yapmab? Zor kullanmak yolu ile onlan döndürmek mümkün mü? Sadr şöyle cevapladı: " D i n i m i z , herhangi birine, d i n değiştirmek için zor kullanmayı uygun görmez" — Peki o zaman ne yapayım? — Ben karışmam, b u senin işin İtimat-ül-devlet Yahudileri yeniden huzuruna getirtti ve onlara M u h a m m e d dinini kabul etmelerini söyledi ve i k i to rnan » ile ödüllendirileceğini, işkenceden k u r t u l u p evinde ra hatça yaşayacağım söyledi. İlk kabul edene de özel hediyeler ve mevki vadetti. Orada bulunanlar arasında, Ovadia isimli şahıs İtimad-ül-devlef in yanına gelerek kendi isteği ile Yahu d i dinini terk etmek ve müslüman olmak istediğini söyledi. İtimat-ül-devlet çok sevindi, Ovadya'yı abartılı bir şekilde Överek O'na kardeşim diye hitap etti. Kendi elbiselerini O n a g i y d i r d i . Parmağındaki yüzüğü çıkartıp Ovadia'nın parma ğına taktı. Daha bir çok hediyeler verdi. 0
Bu dönemde Ovadia İran yönetimine b i r çok hile öğretti Yahudileri aynı yerde, bir arada tutmamayı, toplu halde sara ya getirmemeyi tavsiye etti. Birbirlerine cesaret verdiklerini biliyordu. 2-3 kişilik gruplar halinde çağırarak baskı yolu ile d i n değiştirmeye zorlanmalarını öğütledi. Son olarak Haham denilen d i n adamma el atılmasını ya hediyeler ve vaatlerle; ya da işkence tehdidi ile d i n değiştir mesinin sağlanmasını söyledi. O dönerse diğerleri de O n u izlerdi. Ovadia'nın Önerisi üzerine Said (arapçada said yahudİ an3 İran altın lıraw
168
lamındadır) isimli haham bulundu. Itimat-üt-devlet şöyle de d i : "Söyleyeceğim herşeye evet de, Şah'ın emrine uy, müslümardığı kabul et, hediye ve şereflere nail o l . " H a h a m hiç bir şey istemedi ve öneriyi reddetti. Yönetici ve yardımcüan ne söyledi ise H a h a m dikkate almadı, sadece evine dönmek için izin istedi. IHmat-ül-devlet Haham'a evine dönme izni ver diyse de, dönme Ovadya etkisini kullanarak H a h a m ' i n orada kalmasını sağladı. Hiç bir ikna çabası H a h a m i etkilemiyor d u . Üç gün b u şekilde geçti. Dördüncü gün yine muhtelif ko nuşmalardan sonra şu karar kendisine iletildi: "Müslüman dirıini kabul etmezsen kamını deşeriz, cesedini bir deveye bağlayıp şehirde dolaşhnnz, varlığına el koyarız ve aileni dağıtınz." H e m e n bir deve getirip Haham'in karşısına oturttu lar ve kılıçlarını çekip son kez "Ya müslüman o l ya kamını deşeriz" dediler. Bir taraftan ailesi, diğer taraftan ölüm kor kusu Haham'a yenilgiyi kabul ettirdi. Bunun üzerine büyük bir neşe içinde müslümanbğa d o n d u r u l d u . Haham'in şekilde d i n değiştirmesinden sonra Yahudiler birer ve ikişer olarak huzura getirildiler. "Diyecek ne kaldı. Hahamınız bile müslüman o l d u . Siz de artık direnmeyin." denildi. Ancak Yahudiler buna inanmıyorlardı. Yönetici hap se gönderilip başka bir gün tekrar huzuruna getirmeleri em rediliyordu. Böylece bir kaç kez huzura çıktılar, hapse geri döndüler. Bu gidiş geliş sırasında askerler, hizmetçiler onlara küfrediyor suratlarına tükürüyor, yerlerde sürüklüyor ve d i n değiştirmeye zorluyorlardı. Bu işkenceler sonunda, bir ay içinde 350 Yahudi Müslüman o l d u . İranlılar dönenlerin her birine i k i tornan para, yeni elbiseler veriyor ve evlerine dönebileceklerini söylüyorlardı. Kabul etmeyenler ise hapse geri dönüyordu. Bu baskılardan kimse kurtulamadı ve tüm İsfa han Yahudileri Müslümanlığı kabul etti. D i n değiştirme tamamlanınca İranlılar, dönmelere, müs lüman adetlerini öğretmesi, İbadete götürmesi ve müslüman¬ lar gibi dua etmelerini sağlaması için bir mollayı görevlendir169
3 tj
diler. Kurallar değiştirilerek dönmelerin müslüman kızlarla ve müslüman la n n da dönme kızlarla evlenebilmesi sağlandı. Dönmelerin kendi adetlerine göre hayvan kesmemeleri ve eti müslüman kasaplardan almalan istendi. Ama dönmeler Iran camiilerine gitmediler, onlarla ilişki kurmadılar ve gizlice hayvan kesmeye devam ettiler. Bazen takip edilme korkusu ile müslüman kasaplardan et satın aldılar ve herkesin görebi leceği şekilde taşıyarak eve getirdiler. Ancak eve varınca bu eti köpeklere yedirdiler. İbrani t o p l u m u b u tür davranışlan ile gerçek dininden uzaklaşmadı. Ovadia ve arkadaştan çok mutluydular. Sıkı müslüman olmuşlardı. Dönmelerin arasında dolaşarak gerçekten müs lüman olup olmadıklarını ve yahudi adetlerini hala uygula yıp uygulamadıklarım öğrenmeye çalışıyorlardı. " N i y e camiye değil de Yahudilerin sinagaguna gidiyorsu nuz? veya " N i y e çocuklarınızı mollaya değil de gizlice haha ma yolluyorsunuz" yahut " N e d e n çarşıdan et sabn almıyor sunuz da evde hayvan kesiyorsunuz" şeklinde somlar soru yorlardı. İranlılardan çekinen dönmeler, susmalan için onlara para veriyorlardı. Yahudi t o p l u m u bu çileleri daha fazla taşı yamadı. Ovadya'dan başlamak üzere gerçek dönmeleri öldürmeye karar verdiler. Yahudi t o p l u m u içinde d i n i baskılara çok kızan b i r i vardı. Adı Pinhasti. Ovadya'ya karşı büyük bir k i n besliyor ve onu öldürmek istiyordu. Topluluk içinde görüşmeler yaptığı üç arkadaşı ile anlaştı. Birincinin adı Isaac, ikinci Massih ve üçüncü Juda i d i . Dördü i l k fırsatta hain Ovadia'yı öldürmeye karar verdiler ve bir gece b u n u gerçekleştirdiler. ö n c e pis cesedini ortadan kaldırmak istediler. Ancak son ra bundan vazgeçerek cesedi caddenin ortasında bırakarak, gece karanlığından da istifade ederek kayboldular. Bu olaydan sonra İranlılar dönmeler üzerindeki baskılara 170
son verdiler. Vergi almadılar, angaryaya tabi tutmadılar ve müslüman b i r t o p l u m farz ederek rahat bıraktılar. Oysa İran lılar, Yahudilerin müslüman olmadıklarım çok i y i biliyorlar dı. Diğer taraftan Yahudiler kendi adet ve ibadetlerine de vam ediyorlardı. " H e r sene Ödemeye mecbur olduğumuz vergiyi tespit edip bir kenarda biriktirelim. İstedikleri taktir de Öder ve k u r t u l u r u z " diyorlardı. Hatta hediye edilen i k i to rnam da üzerine faiz ilave ederek saklıyorlar ve istenildiğin de geri vererek kurtulmayı düşünüyorlardı. 1660/da İranlılar ve Yahudilerin d u r u m u böyle idi. İleride olacaktan ise ancak Altah bilirdi. İsfahan Yahudileri'ni müslümanlığa döndürdükten sonra İtimat-ül-devlet, tüm valilere Ş a h i n bir fermanım yayınlaya rak, şerürde ve köylerde nerde olursa olsun Yahudilerin müs lümanlığa döndürülmesini istedi. Kendiliğinden şahın emri ne uyanlara hiç birşey yapılmayacakb. Valiler direnenleri iş kence yolu İle döndüreceklerdi. Bu emri alan valiler Yahudi topluluklarına Ş a h i n arzusu n u ilettiler. Yahudiler müslüman olmayı kabul etmiyorlardı. Para vererek, yaşadığı şehirden göç ederek veya diğer tüm imkanlarla d i n değiştirmekten kaçıyorlardı. Kaçamayanlar ise müslümanlıği kabul etmiş gibi görünüyor ancak gizlice Yahudi ibadet ve adetlerini sürdürüyorlardı. Aşağıdaki şehirlerde Yahudiler baskılar sonucu d i n değiş tirmişlerdi: Kecham, Goam, Tebriz, ArdebU, Şiraz, Cazbim, 1 .ar, Pandaricum. Para vererek veya diğer yollarla direnerek Yahudilerin din değiştirmediği bölgeler ise Gulpekan, Hounsar, Bender, Suchdar, Hamadan, Yezd, Kirman, Horasan, Toumanant, Asdarabad, Kilam, Farhabad i d i . Farhabad Valisi Mirza Sadık, İsfahan Yanudilerinin müs lüman olduğunu duyunca, Fahrabad Yahudileri'ne baskı uy gulamaya başladı. Henüz Ş a h i n emri ulaşmamıştı. Yahudiler 171
valiye "Şahın böyle b i r e m r i yok, biz niye körü davranıyor s u n " dediler. Bu t u t u m karşısında vali biraz yumuşadı ama kalbi Yahudilere karşı k i n d o l u y d u . Biraz sabretti ve Şah'ın emri ulaştığında Y a h u d i l e r i çağırdı. "Şimdi ne diyeceksiniz, işte Şah'ın emri, ona u y u n ve müslüman o l u n . " Fahrabad Y a h u d i l e r i açık direniş gösterdiler. Cesaretle ve açıkça "Biz kendi d i n i m i z i terk edip müslüman olmayız. Bi ze ne yapacaksan y a p " dediler. Bu direniş karşısında vali işkenceye başvurdu. Bazılarını Ölüme m a h k u m etti. Bazılarını kırbaçlattıktan sonra suya ba tırdı, çıkartıp tekrar kırbaçlath. Askerlerine yahudi evlerine girip eşyalarını yağmalama ve kadınlara tecavüz etme izni verdi. Askerler büyük bir vahşetle kadınlara ve kız-erkek ço cuklara saldırddar. Bu Yahudiler zengindi. Çarşıda değerli eşyalar sathklan ve hanout adı verilen dükkanlan vardı. Vali bu dükkanların da yağmalanmasını emretti. Bu emir derhal yerine getirildi. Yüzden fazla Yahudi tutuklandı. Birbirlerinin arkasına boyunlarından geçirilen bir zincirle bağlanarak yargılanmak üzere valinin sarayına götürüldüler. Hapse atıldılar. Bu d u r u m üç dört ay sürdü. Tüm işkencelere karşın süren direniş ten bıkan vali Y a h u d i l e r i serbest bıraktı. Ancak Yahudi o l d u k l a n m n belli olması için işaretlenmelerini istedi. Yahudiler bu İşaretlenmeyi memnuniyetle kabul ettiler. Sonuçta Yahudiler o kadar çok acı çektiler k i , İranlılar bi le bıktılar ve onlara kötülük yapmaktan vazgeçtiler. Bu saye de Yahudiler kendi adetlerine göre yaşamaya devam ettiler.
172