Havayolu 101 Temmuz - Aralık 2011
Abdullah NERGİZ Sektörün V2 Noktası
1
2
Contents Uçak Yolcusunun Konforunu Etki...
17 downloads
949 Views
20MB Size
Report
This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
Report copyright / DMCA form
Havayolu 101 Temmuz - Aralık 2011
Abdullah NERGİZ Sektörün V2 Noktası
1
2
Contents Uçak Yolcusunun Konforunu Etkileyen 15 Unsur
11
Havayolu 101, Şimdi de Amazon Kindle Formatında
12
Tiger Airways'in Durumu Ne Olacak?
12
Koltuk Patenti Şimdilik Air New Zealand'da
13
Çin, Avrupa Birliği'ni Sıkıştırmaya Devam Ediyor
14
Tiger Airways Yerde Kalmaya Devam Edecek Gibi
15
Hindistan Pazarı 150 Milyar Dolar'a Ulaşacak
15
THY, Kendi Rekorunu Kırabilecek mi?
16
Etihad, Manchester City Sponsorluğunu Genişleterek Uzattı
17
İstanbul Hava Yolları
18
Gogo, Uçuş Esnası İnternet Bağlantısında Açık Ara Önde
19
Yeşilköy'den Kurtköy'e Uçakla Gidilir mi?
20
THY’nin Yeni Boeing 737-900′lerinin İlk Uçuş Noktası Neresi Olacak?
21
THY'nin Temmuz Mönüsünde Neler Var?
21
American Airlines Kardeş Payı Yapacak
23
Madrid ve Barselona Havalimanları Satılıyor
24
American Airlines 460 Uçaklık Sipariş Verdi
24
Petrol Fiyatlarındaki Son Durum Ne?
25
Gökyüzünün iPhone'u Hizmete Girdi
26
Hackerlar Şimdi de Mil Puanlarına Dadandı
27
Karbon Emisyonu Sistemi'ne Karşı ABD'den Somut Adım
28
HK Airlines'ın Gözü, Hong Kong-Londra Hattında
29
Yeşilköy Havalimanı - 1971
30
Ryanair, Nisan-Haziran Dönemi Performansını Açıkladı
31
3
4
THY, İpek Yolu'nda Pedal Basıyor
32
Hub&Spoke Yapısının Dezavantajları
32
Havayolu Sektöründe Rekabet ve Herfindahl Endeksi
34
Havayolu Şirketlerinin Hazırladığı 10 Viral Video
35
Bağlantı Yapısını Etkileyen Dokuz Etken
36
Turkish Airlines goes ‘Byzantine chic’ with its new lounge at Istan...
36
Havayolu Sektörü İkinci Çeyrek Performansı
38
Google'ın Seyahat Sektörüne Girişine Az Kaldı
39
Pet Airways; Evcil Hayvanlar İçin Seyahat Etmek Çok Kolay
40
A340-300 Konforuyla Güneşe Direkt Uçuş
40
Sky Airlines, Türkiye İçhatlarına Veda Etti
41
Havayolu İttifakları ile Dünya Turu
42
ABD Senatosu, FAA Problemini Çözemedi
43
En Fazla Yolcu Taşıyan 20 Havayolu Şirketi
44
Delta ile LivingSocial, Kupon Konusunda İşbirliği Yapıyor
45
FAA'de Mutlu Son
47
Ekşi Sözlük'te Pegasus Tartışması
47
JAL, Yeni Ortaklıklar Peşinde
48
ANA'nın Rüya Uçağı Artık Hazır
49
Markalar, Havalimanını Yeniden Keşfediyor
50
Havayolu Sektörü - Sosyal Medya İlişkisi
51
Sadakat Programları, Matematik Sorusu Gibi
53
Havayolu Sektöründe E-Ticaret Oranları
53
Havayolu Pazarlamasının 6 Zorluğu
54
Business Class Yolcusu Ne Bekler?
55
LAN-TAM Birleşmesinin Onayı İçin İlk Adım Atıldı
56
Cathay Pacific - Blending Borders Facebook Uygulaması
57
Uçarız Tüm Dünyaya, Dünyanın Dilediğince
57
Havalimanı Gelir Kaynakları
59
British Airways'ten Devrim Niteliğinde Bir iPad Uygulaması
60
Yine jetBlue, Yine Mavi Kart
60
Havayolu Sektörünü Zorlu Bir 4.Çeyrek Bekliyor
62
Korean Air, Kadın Yolcularına Nasıl Davranıyor?
62
Avrupalı Havayollarının Maliyetleri
64
THY Ekosistemi - Haziran 2011
64
Boeing 787 Dreamliner Resmî Sertifikayı Aldı
65
Delta, 767-300ER Filosunu Tefriş Ediyor
66
Vijay Mallya ve Kingfisher Airlines
67
Yolcuların Uçağa Biniş Sistemi Nasıl Olmalı?
68
Dar Gövde Uçak Utilizasyonu 2010
69
Lufthansa IT Systems Satılıyor mu?
70
Papua Yeni Gine Havayolları (Airlines PNG)
70
Son 5 Yılda Birim Maliyetler Nereye Geldi?
71
BOAC'nin Britannia Tayyareleri ile Uçunuz
73
Avrupa Havayolları İş Modeli Değişiklikleri
73
Boarding Sistemlerine Yakından Bakış
75
Bagajlara Sosyal Medya Tarzı Statü Güncelleme Geliyor
76
Google'dan Yeni Bir Devrim: Flights Artık Hizmetinizde!
77
Havayolu Şirketleri Sosyal Medya'da
78
Hat Kârlılığı mı, Network Katkısı mı?
79
FedEx ve Air France da, Yeni Uçak Siparişi Veriyor
80
5
6
Lufthansa Bu Kez de bmi'ı Satıyor
81
Networks in Aviation - Kitap Notları
82
AEA, Karbon Emisyonu Konusunda İkaz Etti
89
British Airways'in Kuyruğu - Sene 1997
90
To Fly. To Serve. British Airways
91
easyJet, 2011 Yılı Kâr Beklentisini Yükseltti
92
United Airlines, 200 Uçak Sipariş Edecek
92
Ne Olacak Bu JAT'ın Hali?
93
Petrol Fiyatlarında Son Durum
94
Şirketler Yeniden Maliyetlere Odaklandı
95
Qatar Airways Yeni Web Sitesini Yolcularına Sundu
96
Avrupa Birliği, Karbon Emisyonu Oranlarını Açıkladı
97
GPS, Hava Trafiğini Rahatlatacak mı?
98
Dünya Genelinde Kaç Tane Havaalanı Var?
99
Airports Go Futuristic with Driverless Pods, e-paper Guides and an ...
100
Karbon Emisyonu Sisteminin Zayıf Noktaları
101
airBaltic İflas Koruması İstedi
102
Aer Lingus, Rahat Yüzü Görebilecek mi?
103
Atlas Jet - Airbus A321 (TC-ETN)
104
'Uçan Banka'nın Yere İnişinin 10.Yıldönümü
104
American Airlines İflas mı Edecek?
106
Havayolu Şirketleri Domates Satarsa Ne Olur?
107
Yolcu Talebi Düşüyor, Kargo Pazarı Daralıyor
108
Pan Am'ın Türkiye Seferleri Kaldırıldı
109
Ocak-Ağustos 2011: İlk 20 Avrupalı Havalimanı
109
Delta Connect: Uçuş Esnasındaki Ana Sayfanız
113
Air France, Marsilya'daki Konumunu Güçlendiriyor
114
Dünyanın En Uzun 20 Uçuş Hattı
116
Avrupa Birliği: Karbon Emisyonu Uygulaması Tamamen Kanunî
124
I Always Take Advantage of a Good Crisis by Shaking up The Company
124
Sesten Hızlı Uçtunuz mu?
125
Concorde, New York'ta
127
Korean Air: Avrupa Kargo Talebi Düşük, Maliyetler Yüksek
128
Frankfurt'taki Yeni Pist Ne Getirecek?
129
Sosyal Medya Kullanırken Dikkat Edilecek 5 Nokta
130
Madrid ve Barselona Havalimanları'nın Satışı Ertelendi
132
Virgin Galactic'in 'Uzay Limanı' Törenle Adandı
133
bmi Kimin Olacak?
133
Southwest'ten Mesafeye Göre Fiyat Kampanyası
134
Estonian Air Makes History in Loyalty Marketing
135
Sadakat Programlarının Geleceği, Sosyal Medyada mı?
136
bmi Bölünecek mi?
137
Southwest'ten Üçüncü Çeyrek Sürprizi
138
Yolcular Dijital ve Mobil Hale Gelirken
138
Atlantic++
140
Boeing 787 Dreamliner Yarın Hizmete Giriyor
141
Gökyüzünün iPhone'u Hizmete Girdi
141
Lufthansa 2012'de %3 Büyüyecek
142
E-Ticaret İşinde Sahtekârlıkla Mücadele
144
Qantas Grevi Mahkemede Bitti
145
7
8
How Lufthansa and British Airways are competing with Emirates on In...
146
Scoot - Uzun Menzilde Yeni Bir Düşük Maliyetli Taşıyıcı
148
Networks in Aviation - Book Review
150
Rekabet Kurumu, Condor'a Ceza Kesti!
152
Emission Trading System for Aviation: A Fresh Breath for European U...
153
Steve Jobs, Seyahat Sektörünü de Etkilemişti
155
Havayolu Sektöründe Tâlî Gelirler - 2011
156
THY'nin New York Mönüsünde Neler Var?
158
Kingfisher İflas mı Ediyor?
159
Dubai Airshow 2011
161
American Airlines - Now More
162
airberlin: Departure 2012
163
Havayolu Sektörünün Merkezi Kayarken
163
Swissair ve Hunting Strategy
165
Dünyanın En Fazla Yolcu Taşıyan 20 Havayolu Şirketi
167
LATAM Kuruluyor; Sırada Büyüme Hedefleri Var
168
Qatar Airways expands via niche markets, opening 24 new routes in 2...
168
Qatar Airways Genişlemeye Devam Edecek mi?
170
Hong Kong'un Kargo Performansı, Ekonominin Gidişatını Gösteriyor
172
ETOPS Nedir?
172
Havayolu Sektörü ve Petrol Tipleri
173
Üsküp Havalimanı'na TAV Damgası
174
Lufthansa Tüm Yatırımlarını Durdurma Kararı Aldı
176
American Airlines İflas Etti
177
American Airlines AAdvantage Açıklaması
177
Jet Airways, Uçaklarını Önce Satacak Sonra Kiralayacak
179
Belgrad Nikola Tesla Havalimanı'ndaki Yolcu Artışı Devam Ediyor
180
Emirates ve Tim Clark
181
Premium Economy ve Ürün Farklılaştırması
182
Mükemmeli Arayan Yolcular Frankfurt'a Emirates ile Uçuyor
183
İnfografik: Pan Am vs Ryanair
184
Türkiye Havayolu Sektörü Rekora Koşuyor
185
Havalimanı ile Havaalanı Arasındaki Fark Nedir?
186
South African LCC Mango rewards random acts of kindness
189
Tarihî TWA Uçuş Merkezi'nde Bir Gezinti
190
2012'ye Yönelik Tahminler Kötüleşiyor
191
Karbon Emisyonu Davasında Karar Günü Yaklaşıyor
192
iFly Magazine: Uçuş Esnası Dergilerinde Yeni Bir Soluk
192
Delta, GOL'a Ortak Oldu; Brezilya Pazarına Adım Attı
194
Havayolu Sektörü Bu Yıl Neden Zarar Ediyor?
195
Havayolu Sektöründe İşbirliği Aşamaları
196
Kasım 2011 İtibarıyla Petrol Fiyatları
197
The Last Nine Minutes: The Story of Flight 981 - Kitap Notları
198
Boeing ile Southwest, Tarihi Rekora İmza Atıyor
199
Ryanair ile easyJet Kafa Kafaya
200
Avustralya Havacılık Anlaşması Yürürlüğe Girdi
201
After wave of new low-cost carriers, booming Asia sees launch of pr...
202
İnfografik: Türk Hava Yolları
204
9
10
Yıl 2012. Hani, Nerede Hidrojenli Uçaklar?
205
Çinli Şirketler Karbon Emisyonu Sistemi'ne Katılmayacak mı?
206
Business Yolcuları, Economy'ye Kayıyor
207
THY, Son Altı Yılda Hangi Uçuş Noktalarını Açtı?
208
Etihad'ın Stratejik airberlin Hamlesi
211
bmi'ın Yeni Sahibi Belli Oldu
213
Lufthansa Cargo'nun Çin ile İmtihanı
214
THY Yeni Yılda Hangi Şehirlere Uçmaya Başlayacak?
215
Havayolu Şirketleri Kâr/Zarar Durumu
216
Böyle Olur Low-Cost'ların Bilet Fiyatı Detayları
217
Koltuklar Çeşitlenirken Maliyetleri de Artıyor
218
Star Alliance develops common long-haul economy seat for its member...
219
2011'de Neler Oldu?
220
Uçak Yolcusunun Konforunu Etkileyen 15 Unsur Friday, July 01, 2011 Kişiden kişiye değişmekle birlikte, bir uçak yolcusunun konforunu etkileyen unsurları şu şekilde sıralayabiliriz: 1- Koltuk 2- Uçuş Esnası Eğlence ve Bağlanırlık Sistemi 3- Tuvalet 4- Havalandırma 5- Gürültü 6- Uçuş süresince meydana gelen, türbülans gibi hareketler 7- Uçak içi tasarım ve mekanın genişliği, ferahlığı 8- Baş üstü dolapları 9- Uçuş esnasında sunulan ikram 10- Kabin içi hijyen 11- Uçuş esnası ve sonrasıyla ilgili bilgilendirme 12- Kabin ekibinin davranışları 13- Çevre koltuklarda oturan kişiler 14- Yolcunun kendi karakteri, huyu-suyu 15- Uçuş öncesi yaşanan gecikmeler Görüldüğü üzere, bir uçak yolcusunun konforunu, dolayısıyla memnuniyet derecesini etkileyen bir çok unsur bulunuyor. Belki de bu yüzden havayolu ile seyahat eden yolcuları memnun etmek, her zaman ve kolayca mümkün olmuyor. :)
Havayolu 101
11
Havayolu 101, Şimdi de Amazon Kindle Formatında Tuesday, July 05, 2011 Havayolu 101, şimdi de Amazon Kindle formatında! Geçtiğimiz ayın sonuna doğru ebook formatına çevrilerek Library.nu, Scribd ve Amazon.com mecralarından meraklılarının beğenisine sunulan Havayolu 101'e artık, Amazon Kindle Store'dan aylık abonelik satın alınarak anlık olarak ulaşmak mümkün oluyor. Aylık abonelik ücreti sadece 1,99 USD olan Havayolu 101'in Kindle ortamına sunulmasının önemini, bu cihazı bizzat kullanmakta olanlar daha iyi kavrayacaktır. Böylece Havayolu 101, Türkiye'de bir ilke daha imza atarak, Kindle Blog sistemi üzerinden tüm dünyaya yayın yapan ilk Türk havacılık blogu ünvanını da kazanmış oldu. Ne diyelim; darısı diğerlerinin başına. :)
Tiger Airways'in Durumu Ne Olacak? Wednesday, July 06, 2011 Güney Doğu Asya'nın "ultra" düşük maliyetli havayolu şirketi olma iddiasındaki Tiger Airways zor günler yaşıyor. Avustralya'nın sivil havacılık uçuş emniyeti ile ilgili resmî otoritesi, belli bazı konularda gerekli cevapları alamadıkları gerekçesiyle, 2 Temmuz gününden itibaren Tiger Airways'in, Avustralya iç hatlarındaki faaliyetlerini askıya almıştı. Şirketin 10 adet Airbus A320'den oluşan Avustralya filosu, bir haftalığına yere çekilmiş durumda. Tabii burada asıl önemli olan, Tiger Airways'in maddî kaybından ziyade, havayolu sektörü için her şeyden önce gelen "uçuş emniyet" hususunda söz konusu şirketin kamuoyu nezdinde alacağı yara. Bilet fiyatları ne kadar ucuz olursa olsun, uçuş emniyeti noktasında hakkında soru işaretleri bulunan bir havayolu şirketiyle hiç kimse seyahat etmek istemez. Tiger Airways yöneticileri yaşanan bu krizi acilen çözmek için Avustralyalı yöneticilerle 12
Havayolu 101
görüşmelere başladılar bile. Ancak gelen haberlere göre, yaşanmakta olan sorunun kısa sürede halledilemeyeceği ve bir haftalık uçuş yasağının uzatılacağı yönünde. Hisselerinin hatırı sayılır bir kısmı Singapore Airlines ve Singapur devletine ait Temasek Holding'e ait olan Tiger Airways'te böyle bir gelişme yaşanması doğrusu bizim için büyük bir sürpriz oldu. Zira Singapur, kuralların ve kanunların bir hayli ön planda olduğu bir ülke ve çizgi dışına çıkanlara kesinlikle müsamaha gösterilmiyor. Umarız kısa zamanda Tiger Airways yeniden Avustralya iç hat seferlerine başlar ve bir havacılık cenneti durumundaki Avustralya'nın semalarını renklendirmeye devam eder. Not: Avustralya iç hat seferleri dışındaki Tiger Airways seferleri halen sorunsuz bir biçimde icra edilmekte.
Koltuk Patenti Şimdilik Air New Zealand'da Wednesday, July 06, 2011 Air New Zealand, filosuna geçen sene sonunda kattığı Boeing 777-300ER’larla birlikte yolcularına sunduğu inovatif koltukların patentlerini bir süre daha elinde tutacağını açıkladı. Kısaca hatırlamak gerekirse, Air New Zealand, Premium Economy sınıfındaki yeni koltuklarını “Spaceseat” ve standart Economy Class’taki yeni koltularını ise “Skycouch” olarak markalandırmıştı. Spaceseat bölümündeki oturma düzeni 2-2-2 olarak tespit edilmiş, Premium Economy olmasına karşın bu bölüm, koltuk düzeni açısından Business Class’la benzer hale getirilmişti. Cam kenarındaki koltuklar bir birlerinden farklı yönlere doğru bakarken, orta bölümdeki koltuklar yüz yüze konumlanlandırılmıştı. Asıl sürpriz ise Economy Class’ta. Nispeten boş olan uçaklarda bir çok yolcunun koltukları birleştirip yattığını görmüşsünüzdür. İşte bu gibi yolcular için ideal bir ürün sunuyor Air New Zealand. Oturma düzeni 3-4-3 şeklinde olan Economy Class’ın cam kenarlarındaki ilk 10 sırası, Sykcouch koltuklarına ayrılmış. Arzu edenler buradaki üç koltuğu birden satın alarak küçük bir yatak haline getirebiliyor. Mary Kirby tarafından verilen habere göre, Air New Zealand yönetimi pazara sundukları bu yeni koltuk tiplerinin satışlarından bir hayli memnun. Şirket, kendi tasarladığı ve sırasıyla Recaro ve Contour adlı koltuk üreticilerine lisansladığı bu inovatif ürünlerin keyfini biraz daha sürmek istiyor gibi. Air New Zealand, 30'dan fazla havayolu şirketi tarafından talep edilen bu yeni koltuk tiplerinin patentini en azından bir - iki sene kadar elinde tutacağa benziyor. Havayolu 101
13
Çin, Avrupa Birliği'ni Sıkıştırmaya Devam Ediyor Wednesday, July 06, 2011 Çin, karbon emisyonu sistemi uygulaması konusunda Avrupa Birliği'ni sıkıştırmaya devam ediyor. Çin haber ajansı Xinhua'da yayımlanan bir haberde, Avrupa Birliği (AB) tarafından havayolu şirketlerine de şart koşulan karbon emisyonu sisteminin ne denli adaletsiz bir yapıya sahip olduğu vurgulandı. Çin, AB ile olan mücadelesinde ABD'yi de yanına çekmek istiyor. Haberde, AB'nin tek taraflı ve bölgesini aşacak şekilde devreye sokmaya niyetlendiği söz konusu uygulamanın haksızlığına vurgu yapılırken, ABD'li havayolu şirketlerinin bu konuda yaptıkları itirazlara ve girişimlere de değinilmiş. Yapılan hesaplara göre, karbon emisyonu uygulaması sebebiyle Çinli havayolu şirketlerinin ilk yıl için ödeyecekleri fatura 125 milyon USD mertebesinde gerçekleşecek. 2020 yılına kadar bu rakamın toplamda 3 milyar Dolar'a yaklaşması bekleniyor. Bu uygulamada AB üyesi olmayan ülkelerin en fazla itiraz ettikleri konu, havayolu şirketlerinin ödemesi gereken miktarın, herhangi bir seferin sadece AB hava sahasındaki kısmına göre değil, söz konusu seferin tamamının uzunluğuna göre hesaplanacak olması. Yani toplam mesafesi 8.000 Km civarında olan bir Pekin-Londra seferinin sadece 1.500 Km'lik bölümü AB hava sahasında icra edilirken, AB'nin karbon emisyonu sistemine göre yapılacak ödemede, 8.000 Km'lik toplam mesafe baz alınıyor. Yine aynı haberde altı çizilen bir başka husus ise, iklim değişikliğine karşı yapıldığı iddia edilen karbon emisyonu sistemi sayesinde elde edilecek milyarlarca Dolar'lık gelirin, gelişmekte olan ülkeler yerine gelişmiş olan ülkelerin kullanımına sunulacak olması. Bu durum, iklim değişikliği hakkında yapılan konferanslar ve akabinde imzalanan anlaşmaların ruhuna aykırı. Olması gereken bunun tam tersi. Reuters'in haberine göre şu anda 16 farklı Çin havayolu şirketinin AB'ye uçuş hakkı bulunurken, fiili durumda 11 şirket sefer yapıyor. Özellikle Air China, China Southern Airlines ve China Eastern adlı havayolu şirketlerinin, söz konusu uygulamadan en fazla zarar göreceği tahmin ediliyor. AB tarafından tüm dünyaya empoze edilmekte olan karbon emisyonu sisteminin daha uzunca bir süre tartışma konusu olmaya devam edeceği görülüyor.
14
Havayolu 101
Tiger Airways Yerde Kalmaya Devam Edecek Gibi Thursday, July 07, 2011 Sıkı kurallarla kısıtlanan ticarî havayolu sektörü için adeta bir cennet olan Avustralya'da, yabancı menşeli şirketlerin iç hat uçuşu yapma iznini alması mümkün olabiliyor. Dün Tiger Airways ile Avustralya sivil havacılık uçuş emniyeti otoritesi arasındaki sorundan bahsetmiştik. Ancak bu olayda da görüldüğü üzere, sivil havacılıkla ilgili kurumlar denetleme görevini bir hayli ciddiye alıyor ve en küçük bir hatayı dahi affetmiyor. Avustralya'dan gelen haberlere göre, Tiger Airways için ilk aşamada bir hafta olarak tespit edilen uçuş yasağının bu ay sonuna kadar uzatılması söz konusu. Zira uçuş emniyeti ile ilgili kurumun yaptığı denetlemeler henüz sonuçlanmış değil. Şirketin web sitesinde de, Avustralya iç hat uçuşlarının 31 Temmuz'a kadar askıya alındığı yönünde bir ibare mevcut. Bu durum, şirketin günde 50-60 civarında uçuşu iptal etmesi anlamına geliyor. Tabii denetlemenin sonucunda Tiger Airways'in yeniden Avustralya iç hatlarına dönüş yapıp yapmayacağı da merak konusu. Her zaman vurguladığımız gibi, ticarî havayolu sektöründe uçuş emniyeti, ilk sırada yer alıyor. Normal durumda Tiger Airways'in taşıdığı yolcular ise şu anda Qantas ve Virgin Australia ile seyahat etmek durumundalar. Bakalım Güneydoğu Asya'nın bu "kaplan" şirketi, Avustralya'daki sorunlarını halledebilecek mi?
Hindistan Pazarı 150 Milyar Dolar'a Ulaşacak Thursday, July 07, 2011 Boeing tarafından yapılan bir tahmine göre, önümüzdeki 20 yıl içerisinde Hindistan'daki ticarî uçak pazarı 150 milyar Dolar'a ulaşacak. Dünya genelinde hava yolu ile seyahat edenlerin sayısı yılda ortalama %5 civarında artış gösterirken, Hindistan'da bu oran %8'in biraz üzerinde. Daha önceki yazılarımızda da vurguladığımız üzere, Hindistan'ın nüfusu ile Hindu Havayolu 101
15
şirketlerin sahip olduğu uçak sayısı arasında büyük bir orantısızlık var. Nüfusu Hindistan'ın biraz daha üzerinde olan Çin'de, havayolu şirketlerinin filolarında toplam 1400 yolcu uçağı bulunurken, bu rakam Hindistan'da sadece 300. Hindistan gibi hem coğrafî hem de demografik açıdan çok büyük olan ülkelerde, şehirler arası ulaşım büyük önem taşıyor. İngiltere sömürgesi olduğu dönemden miras kalan demiryolu ile ulaşımın hâlâ ön planda olduğu Hindistan'da, bu durumun değiştirilmesi ve seyahat talebinin hava yoluna kaydırılması hedefleniyor. Japonya ve Çin'in ardından Asya'nın en büyük üçüncü ekonomisi konumundaki Hindistan için bu hedefin sağlanması şart. Aksi takdirde sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmaya sahip olmaları pek mümkün görünmüyor. Tabii Hindistan'la ilgili bu tahmini açıklayan Boeing'in, Airbus karşısında son dönemde bir miktar geri kaldığı, sektördeki tüm uzmanların ortak görüşü. Hatırlanacağı üzere, iki Hindu firma İndiGo ve Go Airlines tarafından verilen 180 ve 72 uçaklık siparişlerin her ikisi de Airbus'a aitti. Liste fiyatlarına göre bu siparişlerin toplam değeri 23 milyar USD mertebesinde. Sonuç olarak; Boeing'in tahmini tutarsa, önümüzdeki yıllarda Hindu firmalarından gelecek büyük siparişlere hazırlıklı olmamız gerektiği söylenebilir.
THY, Kendi Rekorunu Kırabilecek mi? Thursday, July 07, 2011 Sektörün cevabı merakla beklenen sorularından bir tanesi, THY'nin bu yıl kendi rekorunu kırıp kıramayacağı. Son yıllarda bir çok rekora imza atan THY için tabii olarak hangi rekordan bahsettiğimizi belirtmemiz gerekiyor: Yeni hat açma rekoru. Hatırlanacağı üzere, 2006 yılında tam 24 yeni uçuş noktasını birden devreye sokan THY, ulaşılması güç bir rekora imza atmıştı. 16 Ocak 2006 tarihinde Lubljana ile başlayan açılışlar, yedi ay gibi bir hayli kısa bir süre içerisinde tamamlanmış ve Lagos, 27 Temmuz 2006'da THY uçuş ağına merhaba diyerek o yılın 24. ve son yeni hattı olmuştu. THY'nin yeni hat açılışları sonraki yıllarda da devam etmekle birlikte, hiç bir zaman 2006 yılına yaklaşamamıştı. 2011, bu açıdan biraz farklı bir yıl olmaya aday gibi görünüyor. Yeni yıla, 30 Ocak 2011'de açılan Guangzhou hattı ile giriş yapıldı. Hemen ardından gelen Los Angeles, Şiraz, Valencia, Erbil, Toulouse, Malaga, Selanik, Cenova, Basra, Napoli ve Necef hatlarıyla birlikte şu an itibarıyla 12 yeni uçuş noktasına ulaşılmış 16
Havayolu 101
durumda. Açılış sıralarını bekleyen Kabil, Süleymaniye, İslamabad, Torino, Musul ve Dammam hatlarıyla birlikte bu rakam 18'e yükselecek. 2011 içerisinde açılacağı resmî olarak ilan edilmiş bu hatlara ilave olarak THY uçuş ağına yeni noktaların katılması durumunda, 2006 yılındaki rekor zorlanacak gibi görünüyor. Kesin sonuç için yıl sonunu beklememiz gerekiyor. Yıllık bazda THY'nin 2006'dan bu yana açmış olduğu hat sayıları şu şekilde: 2006: 24 2007: 4 2008: 3 2009: 10 2010: 11 Fotoğraf: THY Basın Odası
Etihad, Manchester City Sponsorluğunu Genişleterek Uzattı Monday, July 11, 2011 Etihad Airways, Manchester City ile olan sponsorluk anlaşmasını genişleterek uzattı. 10 yıl için geçerli olacak yeni dönem, İngiliz futbol klübünün stadını, çalışma tesisini ve formasını kapsıyor. Bu anlaşma ile her iki tarafın küresel çaptaki farkındalığının ve iş imkânlarının geliştirilmesi hedefleniyor. 10 yıl gibi bir hayli uzun bir süre geçerli olacak işbirliği dahilinde şu noktalar yer alıyor: 1- Halen "The City of Manchester Stadium" adını taşıyan stadın adı "Etihad Stadium" olarak değiştirildi. Önümüzdeki sezon boyunca yaklaşık 2 milyon kişinin stadı ziyaret edeceği hesaplanıyor. 2- Mevcut forma sponsorluğu devam edecek. 3- Medya ile ilişkilerde de işbirliğine gidilerek Hindistan, Çin, ABD, BAE ve İngiltere gibi ülkelerde ortak çalışmalar yapılması hedefleniyor. 4- Ticarî işbirliği: Taraflar, mevcut müşteri veritabanlarını ve sadakat programlarını
Havayolu 101
17
kullanarak hedefli pazarlama alanında beraber kampanyalar düzenleyecek. 5- Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri geliştirilecek. 6- Manchester City temalı olarak yeniden boyanan bir Airbus A330 tipi uçak, ManchesterAbu Dabi hattının ana taşıyıcısı olarak konumlandırıldı. Futbol topu desenine sahip olan uçağın görünüşü gerçekten harika olmuş. Resmen açıklanmasa da, medyada yer alan haberlere göre 10 yıllık sözleşme dahilinde Manchester City'ye ödenecek para, 240 milyon USD civarında olacak. 2006 yılında Arsenal'le 15 yıllık bir sözleşme yapan Emirates'in ödediği rakam ise 160 milyon USD mertebesindeydi. Tabii söz Manchester şehrinden açılınca akla ilk olarak "City" değil, "United" adlı futbol takımının geldiğini ve bu takımın sponsorunun halen Türk Hava Yolları olduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim. ;) Fotograf: Etihad Airways Media Centre
İstanbul Hava Yolları Wednesday, July 13, 2011 Yaşı 25-30'un üzerinde olanların çok rahatça hatırlayacağı bir şirkettir, İstanbul Hava Yolları (İHY). İHY, kısa ömürlü Bursa Hava Yolları'nı bilmeyenler için, o zamanlar devlet şirketi konumundaki Türk Hava Yolları'nın karşısına çıkan ilk ciddi özel mülkiyetli havayolu şirketi olarak hafızalarda yer etmiştir. Türkiye'deki internet patlamasının hemen öncesinde göklere elveda dediğinden olsa gerek, online ortamda İHY hakkında tatmin edici bilgilere ulaşmak bir hayli güç. Bu yüzden biraz daha derin bir arşive girdik ve ilginizi çekeceğini umduğumuz bilgilere ulaştık. İHY'nin resmî kuruluş tarihi 25 Aralık 1985. Şirket ilk uçuşunu ise 14 Mart 1986 tarihinde yapıyor. İHY'nin ilk yönetim kurulu başkanı, TİSK'in efsanevî başkanı Refik Baydur. Genel Müdür koltuğunda ise, özellikle Almanya turizm pazarının bilindik isimlerinden Sümer Akat oturmakta. Şirketin diğer kurucuları arasında Yücel Meydan, Yener Canalp, Nihat Böytüzün, Lütfü Renda, Ercan Erman, Necati Telger ve Turgut Koyuncuoğlu isimlerini görüyoruz. Kurucular Almanya pazarından olunca, İHY'nin hedef bölgesi de ilk aşamada aynı oluyor. Almanya'nın yanı sıra, Türkiye iç hatları ve Kuzey Kıbrıs da, şirketin uçuş ağı dahilinde yer almış. 18
Havayolu 101
Almanya seferleri charter statüsünde icra edilirken, Kıbrıs ve Türkiye iç hatları tarifeli olarak yapılıyor. Zaten THY'nin karşısında İHY ismini anılır hale getiren de işte bu; yani Türkiye iç hat uçuşları. İlk aşamada İstanbul'dan Adana, Ankara, Antalya, Diyarbakır, İzmir ve Trabzon seferleri yapılırken, Ankara'dan da Adana, Diyarbakır, İzmir ve Trabzon seferleri tarifede yer alıyor. Enteresan bir bilgi; tarifeli uçuşlar arasında Antalya-Dalaman da mevcut. Belli ki bölgesel yolcu trafik hareketinden pay alınması hedeflenmiş. O zamanki para ile 1 milyar TL sermayesi olan şirketin filosunda sadece üç uçak bulunmaktaydı. Türkiye'de pek tanınmayan bu uçakların bir tanesi BAC 1-11, diğer ikisi ise Sud Aviation SE 210 Caravelle modeli uçaklardı. Amblemi gibi, ilk uçağının adı da Lale olan İHY'nin Mine isimli ikinci tayyaresini halen İstanbul Yeşilköy Havacılık Müzesi'nde görmek mümkün. İlk uçuşundan 10 yıl sonra, 1996 yılında, İHY'nin filosunun 16 adet Boeing (737 ve 757) ile donatıldığını görüyoruz. Bu süre zarfında toplam 10 milyon yolcu taşıyan şirket, dış hatlarda tam 47 noktaya sefer yapar hale gelmişti. Fakat 15 yıla yakın bir süre halkın hizmetinde olan İHY, mâlî problemler sebebiyle maalesef 2000 yılında göklere veda etmek zorunda kalmıştı. Daha 1980'li yılların ortasında, ticarî havayolu sektörü gibi bir hayli meşakkatli bir işe soyunan ve kendilerinden sonra gelen girişimcilere cesaret aşılayan hür müteşebbislerimize saygılarımızı gönderiyoruz. Görsel: Milliyet Gazetesi Arşivi
Gogo, Uçuş Esnası İnternet Bağlantısında Açık Ara Önde Thursday, July 14, 2011 Geçen ay yazdığımız bir yazıda, havayolu şirketlerine uçuş esnası internet bağlantı hizmeti sağlayan Gogo adlı şirketin müşterilerini saymış ve açık ara önde olduğunu belirtmiştik. Özellikle ABD'de çok kuvvetli bir konumda olan Gogo'nun müşterileri arasında Air Canada, airTran, Alaska Airlines, American Airlines, Delta Air Lines, Frontier, United Airlines, US Airways ve Virgin America bulunuyor. Jaunted'da yayımlanan ve Amerikalı şirketlerin uçuş esnası eğlence ve bağlanırlık
Havayolu 101
19
sistemlerinin incelendiği bir makalede, şirketlerin yolcularına sunmakta oldukları internet, TV yayını, Müzik ve Oyun imkânlarından bahsedilmiş. Burada açıkça görülüyor ki, bir istisna hariç Amerikalı şirketlerin uçuş esnası internet bağlantısı ya Gogo, ya da hiç yok! :) O istisna, internet bağlantısı olarak Row 44 firmasını kullanan Southwest. Row 44'ü Gogo'dan ayıran en önemli özellik, internet bağlantısı için yer istasyonları yerine uydu bağlantısını kullanması. Amerika'daki uçuş esnası internet pazarı, önümüzdeki yıllarda bir hayli hareketleneceğe benziyor. Alt yapı çalışmalarını ABD geneline yayabilen bir Row 44'ün, Gogo'ya rakip olmaması için hiç bir sebep bulunmuyor. Ama Gogo'nun mevcut müşteri veritabanına bakıldığında, bunun çok da hızlı ve kolay olmayacağı açıkça görülmekte.
Yeşilköy'den Kurtköy'e Uçakla Gidilir mi? Friday, July 15, 2011 Önümüzdeki günlerde İstanbul'un iki boğaz köprüsünde birden bakım çalışmaları yapılacak. Hiç temenni etmeyiz ama bakım çalışmaları sebebiyle köprülerin iki günlüğüne tamamen kapatılmak zorunda kalındığını düşünsenize. İstanbul trafiği ne hale gelir acaba? Böyle bir durumda, İstanbul Atatürk Havalimanı ile Sabiha Gökçen Havalimanı arasında uçak seferleri yapılır mıydı? İki liman arasındaki kuş uçumu mesafe 43 Km. Köprülerin kapalı olduğu şartlarda, Yeşilköy'den Kurtköy'e uçakla gidilir miydi? Ülkemizde mümkün olur muydu bilemiyoruz ama bu hafta sonu ABD'nin Los Angeles kentinde böyle bir şey yaşanacak. Kentin ünlü 405 numaralı otoyolu, büyük bir bakım çalışması için Cumartesi-Pazar günleri kapalı olacak. Kent sakinleri tarafından "Car-mageddon" şeklinde tanımlanan bu olay yüzünden Los Angeles'ta büyük bir trafik sıkışıklığı yaşanacağı tahmin ediliyor. Bu keşmekeşten kurtulmak isteyenlere çözüm getiren şirket ise JetBlue oldu. "Over-the405" sloganıyla yola çıkan şirket, 16 Temmuz Cumartesi günü yolcularına, şehrin güneyindeki Long Beach Airport ile kuzeyindeki Bob Hope Airport arasında karşılıklı iki sefer sunuyor. İki liman arasındaki kuş uçumu mesafe 47 Km. Yani hemen hemen İstanbul Atatürk ile Sabiha Gökçen Havalimanları arasındaki kadar. Ve tek yön bilet ücreti sadece 4 USD.
20
Havayolu 101
İnsana çılgınca gelen bu fikir sizce tutmuş mudur? Evet; toplam dört seferde arz edilen 600 koltuk, sadece iki saat içinde tükenmiş durumda. Karayolu trafiğindeki bir soruna böylesi bir çözüm üreten JetBlue'yu tebrik etmekten başka yapacak bir şey bulunmuyor. :)
THY’nin Yeni Boeing 737-900′lerinin İlk Uçuş Noktası Neresi Olacak? Monday, July 18, 2011 Geçtiğimiz Haziran ayında bir test uçuşu esnasında çekilen ve Flickr'a yüklenen bir fotoğrafını yayımladığımız, THY'nin yeni Boeing 737-900'lerinin ilk uçuş noktası neresi olacak dersiniz? Havayolu şirketlerinin tarife değişikliklerini çok yakından takip eden Airline Route adlı web sitesinin haberine göre, yeni 737900'lerin THY uçuş ağında kullanılacağı ilk nokta Senegal'in başkenti Dakar olacak. Açıldığı tarihten bu yana geniş gövde uçaklar ile hizmet verilen bu nokta, Kasım ayından itibaren THY'nin filosuna katılmaya başlayacak olan Boeing 737-900 tipi uçaklarla ulaşılır hale gelecek. İlk uçuş tarihi olarak 24 Kasım 2011 tarihi tespit edilmiş. Ama tabii her zaman olduğu gibi, operasyonel sebeplerle bu tarihte değişiklik olabileceğini hesaba katmakta fayda var. Unutmadan ekleyelim; filoya yeni katılacak 737-900'ler "ER", 737 ailesinin uzun menzilli versiyonlarından. THY'nin kendi Boeing 777-300ER’larında kullanılan “Comfort Class” koltukları bu uçakların business sınıfında yer alacak. Yatış açısı artırılan bu koltuklarda özel ekranlar da yer alacak. Economy’de ise koltuk aralıkları filodaki diğer 737′lere göre daha geniş olacak. Böylece THY'nin özellikle son beş yıldır sürdürmekte olduğu Afrika açılımı da yeni bir ivme kazanmış olacak.
THY'nin Temmuz Mönüsünde Neler Var? Tuesday, July 19, 2011 Havayolu 101 ekibi olarak geçtiğimiz haftasonu gerçekleştirdiğimiz İstanbul-Barselona seyahatinde, yine THY'nin zengin economy class mönüsüyle karşılaştık.
Havayolu 101
21
Bundan dört-beş sene kadar önce Do&Co ile yaptığı ortaklığın ardından, uçuş esnasında yolcularına sunduğu ikram kalitesinde gözle görülür bir yükseliş ivmesi yakalayan THY, hatırlanacağı üzere 2010 yılında, Skytrax tarafından yapılan değerlendirmede “En İyi Economy Class İkramı” ödülünü kazanmıştı. İşte TK1853 ve TK1854 uçuş numaralı seferlerdeki THY economy class mönüleri: I) a- Sade yoğurt b- Kahvaltı tabağı (Beyaz peynir, gouda peyniri, siyah ve yeşil zeytin) c- Çırpılmış yumurta (Hindi jambon, kaşarlı tost, ızgara domates ve yeşil biber) d- Ekmek, Tereyağ ve Reçel II) a- Zeytinyağlı barbunya b- Baharatlı tavuk sote (Sebze türlüsü, sade pilav) veya c- Izgara dana köfte (Domatesli patlıcan sote, patates graten) d- Bademli kek THY’nin Economy Class mönüsünde yer alan içecekler ise şu şekilde:
22
Havayolu 101
1- Meyve Suları: Portakal, Domates, Vişne ve Elma 2- Meşrubat: Cola, Cola Light, Sprite, Ice Tea, Maden Suyu ve Ayran 3- Sıcak İçecekler: Kahve ve Çay 4- Biralar: Tuborg ve Efes Pilsen 5- Alkollü İçkiler: Viski, Cin, Votka, Rakı Bakalım THY’nin bu zengin mönüsü geçen seneki başarısını göstererek, Skytrax’te yeniden zirveya çıkacak mı?
American Airlines Kardeş Payı Yapacak Wednesday, July 20, 2011 Filosunu yenileme çalışmaları kapsamında, 250-280 arasında yeni dar gövde uçak siparişi vereceği geçtiğimiz ay içerisinde haber konusu olan American Airlines'ın hangi uçak firmasını tercih edeceği merak edilmeye devam ediyor. Liste fiyatıyla yaklaşık 23 milyar USD tutarında olacak bu sipariş, en azından şimdilik, AirAsia’nın rekorunu kıracak gibi görünüyor. 613 uçaklık filosunun tamamı Boeing modellerinden oluşan American Airlines’ın bu sipariş çerçevesinde 100 civarında Airbus siparişi edebileceği konuşuluyordu. Ancak dün Reuters tarafından yayınlanan bir habere göre, American, vereceği yeni siparişte "kardeş payı" yaparak, tek bir uçak üreticisi ile hareket etme stratejisini değiştirme niyetinde. Böylece, şirketin filosuna Boeing 737-800 tipi uçakların yanı sıra, 125-140 civarında da Airbus A320neo'nun dahil olma ihtimali git gide kuvvetleniyor. Boeing'in, Airbus'ın 320neo'suna karşılık olarak, 737'nin motorları yenilenmiş bir versiyonunu teklif ettiği de gelen haberler arasında. Bu haber doğru çıkarsa, 320neo'ya karşılık olarak yakın tarihe kadar "biz sadece motorları değil, tüm uçağı yenileyeceğiz" diyen Boeing'in, American gibi büyük bir müşteriyi kaçırmamak için iş planlarında Havayolu 101
23
değişikliğe gideceğini ön görebiliriz. Sipariş kararının önümüzdeki bir-iki ay içerisinde kesinlik kazanması bekleniyor.
Madrid ve Barselona Havalimanları Satılıyor Wednesday, July 20, 2011 2008-2009 küresel mâlî krizinden en fazla etkilenen ülkelerin başında gelen İspanya'da sular durulmuyor. Evvelsi gün yapılan bir açıklamaya göre, halen İspanya devletinin idaresinde olan Madrid Barajas ve Barselona El Prat havalimanlarının işletmesi, önümüzdeki Kasım ayının sonuna kadar satılacak. Devlet, elindeki hisselerin %90'ını devretmeyi hedefliyor. Sözkonusu havalimanlarının işletme ruhsatı, 20 yıllık bir süre için devrediliyor. Buna ilave olarak beş yıl uzatma opsiyonu mevcut. Böylece Madrid Barajas'tan 3.7 milyar Euro, Barselona El Prat'tan ise 1.6 milyar Euro gelir elde edileceği tahmin ediliyor. Ayrıca, işletme hakkını elde eden firmalar, havalimanlarının yıllık gelirinin %20'sini devlete aktaracak. 2012 tahminlerine göre bu rakam Madrid için 150 milyon, Barselona için 80 milyon Euro mertebesinde gerçekleşecek. Tabii yaklaşık 30 yıldır Avrupa Birliği üyesi olan İspanya'da en büyük iki havalimanının işletmesinin şimdiye kadar devlette olması ayrıca dikkat çekici. Hatırlanacağı üzere İstanbul Atatürk Havalimanı'nın işletmesi, bundan yaklaşık 12-13 sene önce özel sektöre devredilmiş, yenilenen dış hatlar terminalinin resmî açılışı 3 Ocak 2000 tarihinde yapılmış ve 10 Ocak'tan itibaren de fiilen hizmete girmişti.
American Airlines 460 Uçaklık Sipariş Verdi Wednesday, July 20, 2011 Daha bu sabahki yazımızda American Airlines'ın vereceği büyük siparişten bahsetmiş ve muhtemelen Airbus ile Boeing arasında dengeli bir seçim yapacağını vurgulamıştık. Ancak az önce gelen habere göre American, seçimini ağırlıklı olarak Airbus'tan yana kullanmış durumda. Boeing'in resmî Twitter kanalından yapılan açıklamada American'ın, motorları yenilenmiş 24
Havayolu 101
737'ler için 200 kesin ve 100 de opsiyonlu olmak üzere toplam 300 adetlik sipariş verdiği belirtiliyor. Öte yandan Airbus'ın aldığı sipariş sayısı ise tam 260 adet. İlave olarak 365 adet de opsiyon var. American'ın Airbus'a verdiği kesin sipariş, A320 ve A320neo arasında eşit olarak bölünmüş. 2013 yılında başlayacak teslimatların 2022'ye kadar devam etmesi bekleniyor. Siparişin opsiyonlu bölümünün teslimatları ise (eğer kesin siparişe dönüşürse), 2025 yılına kadar devam edecek. Böylece daha önce de belirttiğimiz gibi Air Asia'nın sipariş rekoru çok kısa ömürlü oldu. Yeni rekor American'a geçerken, gözler yine büyük bir sipariş vermesi beklenen Delta'ya çevrildi. Bakalım Delta, sektörde hızla yükselen çıtayı nereye çekecek?
Petrol Fiyatlarındaki Son Durum Ne? Thursday, July 21, 2011 2010 yılının sonlarından itibaren yukarı yönlü harekete başlayan ve bu yılın başında Arap ülkelerinde yaşanan olaylarla birlikte iyice ivmelenen petrol fiyatlarındaki son durum ne? Şu günlerde petrol fiyatı, varil başına, BRENT’te 118 ve WTI’da 99 USD seviyelerinde seyrediyor. Nisan ayının ilk yarısında fiyatlar sırasıyla 125 ve 112 USD mertebesine ulaşmıştı. Petrol fiyatlarının gidişatına şöyle bir bakalım. Bundan böyle, önceki yazılarımızdan farklı olarak, petrol fiyatının hesaplanmasında Index Mundi sitesinden aldığımız ve BRENT, WTI (West Texas Intermediate) ve Dubai Fateh spot fiyatlarının basit ortalaması olan rakamları kullanacağız. Geçen yılın, yani havayolu sektörünün ciddi manada kâr ettiği 2010 yılının ilk altı ayı ile bu yılın (2011) ilk altı ayı arasındaki petrol fiyat artış oranları sırasıyla şu şekilde: Ocak 10/11: %20 Şubat 10/11: %31 Mart 10/11: %37 Nisan 10/11: %38
Havayolu 101
25
Mayıs 10/11: %43 Haziran 10/11: %42 Son 10 günü içerisinde bulunduğumuz Temmuz ayında da petrol fiyatlarının hız kesmediği görülüyor. Fortune dergisinde yayınlanan bir haberde, ortalama 100 Dolar olan petrol fiyatının, havayolu sektörü tarafından telafi edilemeyeceği iddia ediliyordu. Anlaşılan o ki, yeni bir küresel iktisadî kriz olmadığı müddetçe, yüksek petrol fiyatlarıyla yaşamaya alışmamız gerekiyor ve şş modeline göre havayolu şirketlerinin toplam maliyetleri içerisinde %30-60 arasında yer tutan akaryakıt giderleri, bu gidişle sektörün bu seneki muhtemel kârını yiyip bitirecek gibi görünüyor.
Gökyüzünün iPhone'u Hizmete Girdi Thursday, July 21, 2011 Bundan dört yıl önce kamuoyuna ilk tanıtıldığında, Havayolu 101, Boeing 787 Dreamliner'ı " ticarî havayolu sektörünün iPhone'u " şeklinde tanımlamıştı. Belki de son 20 sene içerisinde ilk kez bir büyük uçak üreticisi, radikal farklılıklara ve yeniliklere sahip bir uçağı dünyanın hizmetine verecekti. Ancak yeni tayyarenin üretim aşamasında art arda yaşanan aksaklıklar, 2008 yılının Mayıs ayı olarak tespit edilen ilk teslim tarihinin üç yıldan fazla ötelenmesine sebep olmuştu. "Dreamliner" adı, müstehzî bir ifadeyle "Delay-liner" olarak telaffuz edilir hale gelmişti. İşte tüm ticarî havayolu sektörünün uzun zamandır beklediği an geldi. Boeing 787 Dreamliner'ın ilki bugün, Japon havayolu şirketi All Nippon Airways (ANA) tarafından hizmete verildi. Boeing 787'nin ilk ticarî seferi, Narita (Tokyo) ile Hong Kong arasında özel bir charter uçuşu şeklinde yapıldı. Havayolu 101 olarak herkes için hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Bu vesileyle, sektörün "uçan iPhone'u" olmaya aday 787'nin öne çıkan özelliklerine kısaca yeniden bir bakalım: 1. Karbon-fiber ve sertleştirilmiş plastikten mürekkeb komposit madde ile üretildi 2. %20 daha az yakıt sarfiyatı 3. %30 daha az bakım maliyeti 1. Motor : Bleedless 2. Kabin içinde hava temizleyici sistem 3. Mevcut uçaklara nazaran daha yüksek kabin basıncı ve nem oranı (kabin basıncı 6000 fit olacak) 26
Havayolu 101
4. 5. 6. 7. 8. 9.
Büyük pencereler (mevcut uçaklardakilere göre neredeyse iki katı) Daha büyük baş üstü dolapları Kabin içi özel ışıklandırma (gün doğumu, gece gibi) Tavan ve kabin içi bagaj bölümlerinde yeni, ferah tasarım Daha büyük tuvaletler “Vertical Gust Suppression” : Yolculuk esnasında türbülansa girildiğinde yolcular üzerinde meydana gelen düşme hissini azaltıcı bir sistem.
Tüm bunların yanında, Japon ANA firmasının, bu uçağı işletecek ilk firma olma sebebiyle büyük bir pazarlama ve tanıtım avantajına sahip olacağını vurgulamamız gerekiyor. Toplamda 55 adet sipariş vermiş olan ANA, Boeing 787'yi ilk olarak şu hatlarda kullanacak: Haneda (Tokyo) - Frankfurt (Uluslararası uzun menzil) Haneda (Tokyo) - Pekin (Uluslararası kısa-orta menzil) Haneda (Tokyo) - Okoyama (İç hat)
Hackerlar Şimdi de Mil Puanlarına Dadandı Friday, July 22, 2011 Online bankacılık şifresi, email parolası, cep telefonu numarası derken, hackerlar şimdi de mil puanlarına dadandı. Havayolu sektörünün son 30 senede kaydettiği hızlı büyüme, geçtiğimiz 1 Mayıs'ta 30. yaşgününü kutlayan sık uçan yolcu programlarının da önemini bir hayli artırdı. Mil puanları sadece ücretsiz bilet kestirmeye yarayan bir olgu halinden, havayolu şirketlerinin hazırladıkları kataloglar üzerinden bir çok ürünü satın almaya yarayan bir takas aracına evrildi. Tabii yolcuların hesaplarında biriken bu miller, bir bakıma para yerine geçmeye başlayınca, organize biçimde sahtecilik işleri yapan kişilerin dikkatini çekti. Mesela Brezilya'daki bir çete, yine karanlık işlerde kullanılmak amacıyla kullanılabilecek bir botnet'i 60.000 mil'e satılığa çıkarmış. Yine bir başka çete, çalıntı kredi kartı numaralarını, yine çalıntı olan mil puanlarıyla takas etme fırsatı aramaktaymış. Brezilyalı bir havayolu şirketinin sık uçan yolcu programındaki bir üyesinin, 7600 USD'lik mil puanı çaldırdığı iddia ediliyor. Bir hayli ciddi bir meblağ. Pek iyi; yolcuların hesaplarında biriken mil puanları nasıl çalınıyor? Havayolu 101
27
Kötü huylu hackerlar tarafından gerçekleştirilen bu hırsızlık vakalarının ilk aşamasında, seçilen kurbanlara "havayolu şirketinden gönderilmiş" imajı verilen bir email mesajı yollanıyor. Mesajda bir internet linki verilerek, "üyelik bilgilerinin güncellenmesi" durumunda üyenin ilave mil puanı kazanacağı bilgisi yer alıyor. Bu mesaja aldanıp linke tıklayanlar ise hackerlar tarafından hazırlanmış olan bir "fishing" sayfasına yönlendiriliyor. İlgili havayolu şirketinin program üyelik bölümü görünümündeki bu sayfadaki kullanıcı adı ve parola kısımlarını dolduranları ise kötü bir sürpriz bekliyor. Kullanıcı adı ve parola artık hackerların ellerinde. Siz siz olun, emin olmadığınız yerden gelen emaillerdeki linkleri tıklayıp, özel bilgi girişi yapmayın. :)
Karbon Emisyonu Sistemi'ne Karşı ABD'den Somut Adım Friday, July 22, 2011 Yürürlüğe giriş tarihi (1 Ocak 2012) yaklaştıkça, Avrupa Birliği (AB) tarafından tüm dünyaya empoze edilmeye çalışılan 'Karbon Emisyonu Sistemi'ne karşı olan tepki ve girişimler hız kazanıyor. Bu kapsamda bir süredir faaliyet gösteren ABD'li yetkili ve siyasîlerden en somut adım geçtiğimiz Çarşamba günü atıldı. ABD Temsilciler Meclisi Ulaştırma Komitesi tarafından Kongre'ye sunulan bir kanun teklifiyle konu, ABD'nin en üst siyasî biriminin gündemine getirilmiş oldu. Söz konusu kanun teklifi yasalaşırsa, Ulaştırma Bakanlığı, ABD'li havayolu şirketlerinin AB tarafından savunulan karbon emisyonu sistemine üye olmasını yasaklayacak. Sunulan kanun teklifinde AB açıkça uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmekle itham ediliyor. ABD'li havayolu şirketlerinin büyük bir dezavantaja maruz kalacağı, ABD vatandaşlarının işlerini kaybedeceği ve neticede bir ticaret savaşının başlayacağı da yine kanun teklifinde bulunan diğer dikkat çekici hususlar. Bunun yanı sıra, AB tarafından toplanacak paranın ne amaçla kullanılacağının şeffaf olmaması da eleştirilen konular arasında. AB tarafından şampiyonluğu yapılan karbon emisyonu sistemi tartışması git gide ilgi çekici hale geliyor. Sistemin yürürlüğe girişine sadece beş ay kaldı ve dünyanın etkili aktörlerinden ABD ve Çin, AB'ye açıkma meydan okumaya başladı. Havayolu 101'de son dönemde sık sık ele aldığımız karbon emisyonu sistemindeki hesaplama yöntemini bir kez daha hatırlamakta fayda var:
28
Havayolu 101
Havayolu şirketlerinin ödemesi gereken miktar, herhangi bir uçuşun sadece AB hava sahasında gerçekleşen kısmına göre değil, söz konusu seferin tamamının uzunluğuna göre hesaplanacak. Yani toplam mesafesi 8.000 Km civarında olan bir Pekin-Londra seferinin sadece 1.500 Km’lik bölümü AB hava sahasında icra edilirken, AB’nin karbon emisyonu sistemine göre yapılacak ödemede, 8.000 Km’lik toplam mesafe baz alınıyor.
HK Airlines'ın Gözü, Hong Kong-Londra Hattında Saturday, July 23, 2011 Hong Kong Airlines'ın (HK Airlines) gözü, Asya ile Avrupa arasındaki en yoğun yolcu trafiğine sahip olan Hong Kong-Londra hattında. Hong Kong-Londra hattını diğer yoğun pazarlardan ayıran en önemli özelliği, business class yolcusunun toplam yolcu sayısı içerisindeki payının yüksek olması. Tek yönde haftalık 20.000 gibi hayli yüksek bir koltuk arzının olduğu bu hatta halen Cathay Pacific (pazarın %50'si Cathay'da), British Airways (%21), Qantas, Air New Zealand ve Virgin Atlantic sefer düzenlemekte. Son bir yıldır filosunun yeni Airbus A330-200'lerle güçlendirmekte olan HK Airlines, gelecek sene teslim alınacak üç adet Airbus A330-200'i 116 tam yatan koltukla donatarak bu uçakları Hong Kong-Londra hattında "all business" konfigurasyonu ile uçuracak. Şirketin diğer A330'ları 24 koltuk business ve 259 koltuk economy class olmak üzere iki sınıflı. Asya'da halen Singapore Airlines (Airbus A340-500 & 100 koltuk & Singapur - Newark ve Los Angeles) ve All Nippon Airways (Boegin 737-700 & 38 koltuk & Tokyo-Bombay) all business şeklinde düzenledikleri uçaklarla yolcularına hizmet veriyor. HK Airlines böylece, Asya ile Avrupa arasında all business şeklinde konfigure edilmiş uçaklarla sefer yapan ilk havayolu şirketi olmayı hedefliyor. Ancak söz konusu pazarın en önemli özelliği, burada seyahat eden yolcuların büyük oranda "kurumsal müşteriler" olması. Bu yüzden HK Airlines'ın işi bir hayli zor olacağa benziyor. Zira havayolu şirketleriyle müşterileri olan firmalar arasında uzun dönemli biçimde yapılan kurumsal anlaşmalara nüfuz etmek çok da kolay olmuyor. HK Airlines'ın yüzleşeceği bir başka zorluk da, Heathrow'daki slot problemi olacak. Şirket, bu havalimanından slot almasının zorluğunu öngörerek, daha ziyade Gatwick'e odaklanmayı tecih etmiş. Business class yolcularının çok da tercih etmediği bir havalimanı burası. Yakın geçmişte MAXjet, Eos ve Silverjet adlı şirketler all business pazarına yönelik Havayolu 101
29
girişimler olarak hafızalarımızdaki yerlerini koruyor. Sadece all business uçaklarla faaliyet gösteren ve hedeflerine ulaşamayan bu şirketler 2007 sonu, 2008 başı gibi art arda iflas ederek sektöre veda etmek zorunda kalmışlardı. HK Airlines'ın böyle bir riski bulunmuyor. Ayrıca şirket, Çin'in en zengin bölgelerinden olan Guangdong'daki business yolcu trafiğini, planladıkları Hong Kong-Londra hattına kanalize edebileceğine inanıyor. Yolcuların hizmetine 2012 yılında sunmayı plandıkları bu yeni iş modeli konusunda HK Airlines'a başarılar diliyoruz. Konuyla ilgili daha detaylı bir analize, CAPA'nın web sitesinden ulaşabilirsiniz.
Yeşilköy Havalimanı - 1971 Monday, July 25, 2011 Bu ayki nostalji köşemizde, Atatürk (Yeşilköy) Havalimanı'nın 1970'lerdeki genişleme çalışmalarına uzanıyoruz. Eskiden 18-36 olarak tanımlanan ve geçen sene 06-24 pistinde yapılan bakım çalışmasının ardından adı 17-35 şeklinde değiştirilen kuzey-güney pistinin inşaatı 1968 yılında başlamış ve 1971 yılının sonunda tamamlanmıştı. O yıllarda, büyük bir kısmı iç hat olmak üzere yıllık 1,5-2 milyon civarında yolcu trafiğine sahip olan Yeşilköy Havalimanı'ndaki genişleme çalışmaları kapsamında, yeni bir pistin yanı sıra, her biri beş milyon yolcu kapasiteli olacak dört ilave terminal binası yapılması planlanmaktaydı. İnşaatına 1972 yılında başlanması planlanan ilk terminal binasının ön görülen tamamlanma tarihi ise 1975 yılıydı. Pistin tamamlandığı tarihlerde Milliyet Gazetesi'nde bu konuyla ilgili olarak çıkan bir haberdeki üç nokta özellikle dikkat çekiyor. Bunlardan ilki, dünya genelindeki turist trafiği ile ilgili olarak yapılan tahmin. Habere göre, turist trafiği 1980 yılına kadar yükselecek, o tarihten sonra ise düşüşe geçecekti. Çok şükür böyle bir şey yaşanmadı. İkinci olarak; Londra yakınlarındaki Essex'te, Heathrow'un yerini alacak modern bir havalimanının inşaatına başlandığı bilgisi yer alıyor. Aradan geçen 40 senelik süreye rağmen Heathrow'un yerini alacak yeni bir liman inşa edilmedi.
30
Havayolu 101
Ve sonuncusu; Yeşilköy Havalimanı'na yapılacak yeni terminallerin şehiriçi trafik bağlantısını rahatlatmak amacıyla, Sirkeci-Halkalı arasındaki banliyö tren hattına bir ilave yapılarak, yolcuların doğrudan yeni terminalin altına ulaşması sağlanacak. İlk ikisi bir yana, keşke üçüncü nokta gerçekleşmiş olsaydı diyoruz. Anlaşılan o ki, Türkiye'nin o günlerde içerisinde bulunduğu zor iktisadî şartlar, Yeşilköy Havalimanı'nın genişletilmesi işini de akamete uğratmış ve demiryolu bağlantısı bir yana, terminaller dahi tamamlanamamış. Fotoğraflar: Milliyet Gazetesi Arşivi ve DHMİ web sitesi
Ryanair, Nisan-Haziran Dönemi Performansını Açıkladı Monday, July 25, 2011 Günde 1500'den fazla uçuş yapan, Avrupa'nın dev düşük maliyetli taşıyıcısı Ryanair, Nisan-Haziran dönemi performansını açıkladı: 140 milyon Euro net kâr. Analistlerin tahmini, 150 milyon Euro idi. Ryanair'in yıllık kâr hedefi ise 400 milyon Euro mertebesinde. Üç aylık dönemde gelirini %29 oranında artıran şirket, geçen seneye göre 3 milyon daha fazla yolcu taşıdı. Akaryakıtının ciddi oranda bir bölümünü hedge etmesine rağmen, geçen seneye göre yaklaşık %50 daha pahalı hale gelen akaryakıt fiyatları, Ryanair'in sonuçlarına ilave 200 milyon USD olarak yansıdı. Üç aylık dönemdeki yolcu artış oranı %18 olurken, ortalama bilet fiyatları %11, tâlî gelirler ise %22 oranında yükseliş kaydetti. Geçmiş yıllarda akaryakıt hedging'i sebebiyle bir hayli zarar eden Ryanair bu kez turnayı gözünden vurmuş durumda. Şirket, gelecek sene Mart ayına kadar olan dönem dahilinde akaryakıtının %90'ını ortalama 86 USD gibi bir hayli avantajlı bir fiyat üzerinden hedge etti. Hatırlanacağı üzere, petrolün varil fiyatı şu sıralar WTI'da 99 USD ve BRENT'te ise 118 USD civarında seyrediyor.
Havayolu 101
31
THY, İpek Yolu'nda Pedal Basıyor Tuesday, July 26, 2011 Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir toplantıda, THY'nin özellikle Avrupa ile Asya arasında taşımakta olduğu transit yolcu trafiğine göndermede bulunarak, "THY, günümüzün İpek Yolu üzerinde faaliyet gösteriyor" mealinde bir açıklama yapmıştı. Bu açıklama tazeliğini korurken, Hong Kong'tan gelen bir sponsorluk haberi bizlere, THY'nin modern İpek Yolu taşımacılığını tanıtım amacıyla ilginç adımlar atmakta olduğunu gösterdi. THY, Hong Kong'ta bulunan ve genç yaştaki sporculara destek olmayı amaçlayan "Sports for Hope" derneğinin faaliyetlerine katkıda bulunmak amacıyla, İran'ın Meşhed kentiyle Çin'in Kaşgar kenti arasında yapılacak bisiklet turuna sponsor oldu. Andrea Oschetti adlı bisikletçinin 31 Temmuz'da başlatacağı turun, 3.100 Km sonunda 19 Eylül'de tamamlanması hedefleniyor. Yedi hafta sürecek aktivite boyunca İran ve Çin'in yanı sıra; Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan da ziyaret edilecek. Son derece zorlu iklim ve tabiat şartları altında yapılacak bu tur sonucunda toplanacak para ile genç yaştaki sporcuların desteklenmesi amaçlanıyor. Hong Kong'ta ikamet etmekte olan Oschetti, memleketi İtalya'ya yaptığı seyahatlerinde ise THY'yi tercih ediyor. Web sitesinde yaptığı açıklamada Türk insanı ve İstanbul'dan övgüyle bahseden sporcu, THY ile seyahat etmeyi, "İpek Yolu'nda yapılacak bir yolculuğun çağdaş versiyonu" şeklinde tanımlamış.
Hub&Spoke Yapısının Dezavantajları Tuesday, July 26, 2011 1978 yılında ABD'de gerçekleştirilen iç hat deregulasyonu ve 1990'larda Avrupa Birliği'nde yaşanan serbestleşme sonrası hızla yayılan hub&spoke iş modelinin, ölçek ekonomisinden gelen avantajları olduğu gibi bazı dezavantajları da bulunuyor.
32
Havayolu 101
İşte hub&spoke yapısına aşırı güvenen network taşıyıcıları, düşük maliyetli taşıyıcılar karşısında zor durumda bırakan zayıf noktalar: 1. Kaynak kullanım oranının düşüklüğü 2. Hub'da uygulanan dalga sistemi sebebiyle, yer işletme hizmetinde kullanılan her türlü kaynağın utilizasyonu gün içerisindeki belli zaman dilimlerinde maksimuma çıkarken, günün diğer zamanlarında bir hayli düşük seviyelere iniyor. 3. Yine aynı dalga sistemi sebebiyle, uçak ve uçuş ekibi olabilecek süreden daha az utilize ediliyor. 1. Artan ticarî karmaşıklık 2. Envanter takibi ve fiyatlama konularında özel karmaşık algoritmalar kullanılması. 3. Karmaşık pazar araştırması ve rekabet analizi yapılmak zorunda kalınması. 1. Artan operasyonel karmaşıklık 2. Transit yolcu ve bagajlarının hızlı bir biçimde aktarılabilmesi için, yüksek teknoloji ürünü ve yüksek maliyetli bagaj düzenleme ve taşıma sistemlerinin kullanılması. 3. İlave güvenlik önlem ve altyapıları (Ör: AB bünyesindeki havalimanlarındaki Schengen ve non-Schengen ayrımı) 4. Dalga sistemi nedeniyle zincirleme tehir riskinin bir hayli yüksek olması. Hub&Spoke yapısının bu zayıf ve yüksek maliyetli noktaları, düşük maliyetli taşıyıcı iş modelinin doğup gelişmesine istemeden de olsa büyük katkı yapmıştır. İş modellerini mümkün mertebe basit hale getirip standardize eden düşük maliyetliler, yüksek uçak ve ekip utilizasyonunun yanı sıra, hayli düşük yer işletme maliyetlerine ulaşmayı başarmışlardır. Özet olarak söylemek gerekirse; hub&spoke yapısından vazgeç(e)meyen bir network taşıyıcının, düşük maliyetli taşıyıcıların elde ettiği maliyet tabanına ulaşması hiç bir zaman mümkün görünmemektedir.
Havayolu 101
33
Havayolu Sektöründe Rekabet ve Herfindahl Endeksi Wednesday, July 27, 2011 Havayolu 101'de bundan iki yıl kadar önce değindiğimiz Herfindahl Endeksi'ni, bu kez farklı bir açıdan yeniden ele alıyoruz. Orris Herfindahl ve Albert Hirschman adlı iktisatçılar tarafından formülize edilen ve literatürde Herfindahl Endeksi (HHI) olarak bilinen ölçüm sistemi, herhangi bir sektördeki rekabet düzeyini tespit etmeye yarıyor. Bu endeks, özellikle ABD’de gerçekleştirilen şirket birleşmelerinin rekabeti menfi yönde etkileyip etkilemediğinin anlaşılmasında ilgili devlet kurumları tarafından aktif bir biçimde kullanılmakta. HHI formülü şu şekilde:
HHI < 100 : Rekabet düzeyi çok yüksek HHI < 1000 : Piyasa pek yoğunlaşmamış (rekabet düzeyi manasında) 1000 < HHI < 1800 : Piyasada orta derece yoğunlaşma var HHI > 1800 : Piyasada yüksek düzeyde yoğunlaşma var (oligopol) HHI = 10.000 : Tekel piyasa Havayolu şirketlerinin, hat bazında yaptıkları kâr-zarar analizlerinde, HH endeksinin işaret ettiği rekabet düzeyinin de mutlaka hesaba katılması gerektiğine inanıyoruz. Zira 1800 puanın üzerindeki pazarlarda kâr ediyor olmak, şirketin gerçek performansını değerlendirme noktasında yanıltıcı olabilir. Endeksin ilk iki kademesinin bulunduğu 1000 puanın altındaki pazarlarda kâr etmek pek kolay olmayabilir. Ama en azından, 1000-1800 puan arasında yer alan pazarlarda kârlılığın hedeflenip bu hedefe ulaşılabilmesi, bir havayolu şirketinin bilançosuna müspet yönde büyük katkıda bulunacaktır. Öte yandan, 1800 puanın üzerindeki bölümde yer alan hatlarda zarar ediyor olmak ise bir hayli kritik sonuçları beraberinde getirecektir. Özellikle 10.000 puan üst sınırına yakın bölgelerdeki pazarlarda zarar ediyor olmak, sektör genelinde pek müsamaha gösterilemeyecek duruma işaret eder. Tabii özellikle network taşıyıcılar için, yani hub&spoke yapısında faaliyet gösterip transit yolcu sayısının önemli yer tuttuğu havayolu şirketleri için, HH endeksinin kullanımında dikkatli olmak şart.
34
Havayolu 101
Hat performans analizinde, hem yerel hem de transit pazar payının hesaba katılmasının en doğrusu olacağına inanıyoruz.
Havayolu Şirketlerinin Hazırladığı 10 Viral Video Wednesday, July 27, 2011 İnternet bağlantı hızı ve web sitelerinin veri depolama imkânlarında son 5-6 yıl içerisinde elde edilen hızlı artışa paralel olarak, reklam-pazarlama çalışmalarında video görüntülerinin önemi ve oranı da gün geçtikçe artıyor. SimpliFlying'den Shubhodeep Pal tarafından hazırlanan sunumda, son dönemde havayolu şirketleri tarafından hazırlanan viral video çalışmaları ele alınmış. İşte sunumda yer alan bazı viral kampanyaların ayrıntıları: 1. Air New Zealand: 2. "Nothing to Hide" 3. Bilet fiyat politikalarının şeffaf olduğunu vurgulamak amacıyla, personelin vücudu uniforma şeklinde boyandı. 4. Amaçlar: Sadakat, Gelir, İlişki geliştirme 5. Youtube'da 7 milyona yakın izlenme sayısı. 1. Southwest: 2. 3. 4. 5. 1.
"Singers and Rappers" Güvenlik anonsu bir kabin görevlisi tarafından rap tarzında yapılıyor. Amaçlar: Sadakat, İlişki geliştirme Youtube'da 700.000'e yakın izlenme sayısı. Jetblue:
2. 3. 4. 5.
"Glass Half Full" Diğer şirketlerin uçuş esnasında içecekleri sunuş şekli eleştiriliyor. Amaçlar: Sadakat, Gelir, İlişki geliştirme Youtube'da 70.000 civarında izlenme sayısına sahip. Ayrıca uçaktaki diz mesafesinin vurgulandığı videoyu da tavsiye ediyoruz. 1. KLM: 2. 3. 4. 5. 1.
"Economy Confort Class Lansmanı" KLM'in yeni ürünü, bir illüzyonist tarafından tanıtılıyor. Amaçlar: Gelir, İlişki geliştirme Youtube'da 1,5 milyona yakın izlenme sayısı. Lufthansa:
2. "Pillowfight" 3. Uçuş esnasında, kabin ekibi ve yolcuların hep birlikte oynadığı bir yastık savaşının görüntüleri. Lufthansa gibi ciddiyetiyle bilinen bir şirkete ait olması özellikle dikkatleri çekiyor. Havayolu 101
35
4. Amaçlar: Sadakat, İlişki geliştirme 5. Youtube'da 1,2 milyona yakın izlenme sayısı. Bu noktada, bu sunumda olmayan ama bundan 3-4 ay kadar evvel THY tarafından hazırlatılarak, online mecralara yayılan "inanilmaz evlenme teklifi" videosunu da hatırlamak gerekiyor. Youtube'da 700.000 civarında bir izlenme oranına dahip olan videoda, THY'nin sık uçan yolcu programı Miles&Smiles'ın ön planda olduğu görülüyordu.
Bağlantı Yapısını Etkileyen Dokuz Etken Thursday, July 28, 2011 "Connectivity", İngilizce'den Türkçe'ye tercümesi zor olan kelimelerden biri. Bu kelime havayolu sektöründe, tarife hazırlanırken en fazla dikkat edilmesi gereken konulardan bir tanesi olan bağlantılı uçuşları nitelemek için kullanılıyor. Çok fazla kafa karışıklığına yol açmamak için "bağlantı yapısı" olarak tercüme ediyoruz. Özellikle Hub&Spoke şeklindeki uçuş ağına sahip olan network taşıyıcılar için, şirketin hub'ında, uçuşların mümkün olan en kısa zamanda ve en fazla bağlantılı uçuşa imkân verecek şekilde düzenlenmesi şart. İşte tarifedeki bağlantı yapısını belirlerken dikkat edilmesi gereken dokuz etken: 1. Gelen (inbound) ve giden (outbound) uçuş sayısı 2. Gün içerisindeki her bir 'bank'in geçici tasarımı. (Gün içerisindeki bir dalga, gelen uçuşlar (bank) ve giden uçuşların (bank) toplamı ile ortaya çıkıyor) 3. Gün içerisindeki toplam bank sayısı 4. Yön (Havayolu şirketinin uçuşlarının ağırlıklı yönü: Doğu-Batı veya Kuzey+DoğuBatı gibi) 5. Döngüsel şablon (Rotational Pattern; bir uçağın hub'dan kalkıp, gideceği nokta veya noktalara ulaşıp yeniden hub'a geri dönüşü) 6. Havalimanı altyapısı 7. Tesadüfî bağlantı yapısı 8. MCT (Minimum Connecting Time) 9. Bank'lerin kendi iç yapıları Kaynak: P. Goedeking, Networks in Aviation
Turkish Airlines goes ‘Byzantine chic’ with its new lounge at Istan... Thursday, July 28, 2011 Ambitious Turkish Airlines (THY), Europe’s fourth biggest airline and voted best airline in Europe in the 2011 Skytrax survey, has seen passengers soar as a result of an aggressive strategy to turn Istanbul’s Atatürk Airport into a hub for passengers travelling between Europe, Asia and Africa. One third of THY’s passengers currently transits in Istanbul and the airline plans to double this in the near future. To offer the rapidly growing 36
Havayolu 101
number of passengers a better experience on the ground, Turkish Airlines has just opened a renovated and expanded lounge at Istanbul Airport. Byzantine chic The large, 3,000 m2 lounge (nearly three times the size of the former 1100m2 lounge) can accomodate 2,000 passengers per day and is divided in several sections, among which are a billiard hall and library, a TV wall, business centre, and a play room for children. The lounge also includes private relaxation rooms, showers with special toiletry kits, and a private infant room. Catering in the lounges is provided by gourmet catering company Turkish Do&Co and passengers can help themselves on an extensive menu of hot and cold dishes, pastry, while a Turkish pizza (pide) kitchen prepares fresh pizzas on the spot. Besides a fresh juice bar, the beverage section offers Turkish brands such as Uludağ soda and Efes beer. The design of Turkish Airlines’ lounge oozes an ambience of ‘Byzantine chic’ with curved arches that reflect the airline’s Ottoman roots (see also our recent whitepaper for more on how airlines can use their heritage to differentiate the passenger experience). The lounge also features a 150-year old olive tree and automatic piano that reportedly allows passengers to connect their iPod into to have it play their music. The lounge is accessible to Turkish Airlines’ business class passengers as well as and elite-tier members of THY and Star Alliance loyalty programs. New cabin interiors In October 2010, THY also unveiled a new cabin interior, designed by Priestmangoode. The airline’s new business class seats are nearly 2-meter long flat beds and meals are served by an onboard chef. Turkish Airlines’ new premium economy product, Comfort Class, which will also act as business class seat in THY’s new narrowbody aircraft, offers seats with a 45-inch pitch. Economy seating features nine different colours “reflecting the colours and visual richness found in Istanbul.” THY is also in the process of introducing in-flight broadband, provided by Aeromobile/Panasonic, on its new widebodies.
This article is re-published with kind permission of "www.airlinetrends.com". Turkish Airlines New CIP Lounge (July 2011) [slideshare id= 8713526&w= 510&h= 426&sc= no] View more presentations from Havayolu 101
Havayolu 101
37
Havayolu Sektörü İkinci Çeyrek Performansı Friday, July 29, 2011 Hafta başında Ryanair'in ikinci çeyrek (Nisan-Haziran) sonuçlarını detaylı şekilde ele almıştık. Son 10 gün içerisinde Avrupa ve ABD'deki bir çok büyük havayolu şirketinin ikinci üç aylık döneme ait mâlî sonuçları bir biri ardına kamuoyu ile paylaşıldı. Genel olarak bakıldığında, geçen seneye göre %40 civarında daha pahalı olan akaryakıt fiyatlarının ikinci çeyrek sonuçları üzerinde menfî yönde etkili olduğu söylenebilir. Ryanair gibi akaryakıtının %90'lık bir bölümünü 86 USD üzerinden hedge etmiş olan şirketler ise, artan petrol fiyatlarının yıkıcı etkisinden büyük oranda korunmuş durumda. Buna ilave olarak özellikle Kuzey Afrika ve Ortadoğu pazarlarından beslenen şirketlerin de (Ör: Air France-KLM) şansının yaver gitmediği görülüyor. İşte seçtiğimiz bazı havayolu şirketlerinin üç aylık performansları: Ryanair: • Net kâr/zarar: +139 milyon Euro American Airlines: • İşletme kârı/zararı: -78 milyon USD • Net kâr/zarar: -286 milyon USD United Continental: • İşletme kârı/zararı: +808 milyon USD • Net kâr/zarar: +538 milyon USD JetBlue: • İşletme kârı/zararı: +86 milyon USD • Net kâr/zarar: +25 milyon USD Lufthansa Group (Lufthansa, SWISS, bmi, Austrian Airlines ve Germanwings): • İşletme kârı/zararı: +230 milyon Euro • Net kâr/zarar: +301 milyon Euro Air France-KLM: • İşletme kârı/zararı: -145 milyon Euro • Net kâr/zarar: -212 milyon Euro Delta Air Lines: • İşletme kârı/zararı: +481 milyon USD • Net kâr/zarar: +198 milyon USD 38
Havayolu 101
Singapore Airlines: • İşletme kârı/zararı: +9 milyon USD • Net kâr/zarar: +37 milyon USD International Airlines Group (British Airways + Iberia): • İşletme kârı/zararı: +190 milyon Euro • Net kâr/zarar: +94 milyon Euro
Google'ın Seyahat Sektörüne Girişine Az Kaldı Friday, July 29, 2011 Bundan bir sene kadar önce, Google'ın, ITA'i satın aldığının duyurulması ile başlayan tartışma devam ediyor. Bu satın alma işleminin belirli şartlar dahilinde kabul edilmesinin ardından çalışmalarını hızlandıran Google'ın, seyahat sektörüne girişine çok az bir süre kaldı. Sektördeki dedikodulara göre, uçuş araması için ITA destekli özel bir arama motoru geliştiren Google, önümüzdeki haftalarda bunun duyurusunu yapacak. Tnooz'da Evan Konwiser imzasıyla yayınlanan bir makalede, Google'ın seyahat sektörüne girişinin aslında çok da büyük bir negatif etkisi olmayacağı iddia edilmiş. Makalenin altında yer alan yorumlardan da anlaşılacağı üzere, Konwiser'ın bu iddiasına bir hayli itiraz gelmiş durumda. İşte yazarın tezini desteklemek için öne sürdüğü dayanak noktaları: 1. Google'ın, ITA firmasını bünyesinde barındırmasının getireceği avantajlar net değil 2. Google ile bir ITA müşterisi olan KAYAK firmasının rekabeti, "denk kuvvetlerin mücadelesi" şeklinde olacak 3. ITA, seyahat sektörünün bu kısmındaki tek oyuncu değil Makalede ayrıca, Google'ın arama sonuçları ile oluşacak trafiği belli bir web sitesine kanalize etmeye cesaret edemeyeceği, zira ITA'in satın alınmasına izin verilen resmî kararda, rekabet ve anti-tekel hususunun özellikle göz altında olacağının belirtildiği de yer alıyor. Google'ın bu sene başında devreye soktuğu "Panda" uygulamasını ve seyahat sektöründeki sonuçlarını düşününce, yukarıda ele aldığımız makalenin yazarı Evan Konwiser kadar serinkanlı olamıyoruz. :)
Havayolu 101
39
Pet Airways; Evcil Hayvanlar İçin Seyahat Etmek Çok Kolay Tuesday, August 02, 2011 Havayolu sektöründeki "niş" çalışmalardan bahsederken genelde all-business olarak tâbir edilen işler gelir akıllara. Ancak geçtiğimiz günlerde rastladığımız bir havayolu şirketi, iş modeli kavramını çok farklı bir boyuta taşımış durumda: Pet Airways Sadece iki senelik bir geçmişi olan bu havayolu şirketinin hizmet verdiği yolcu segmenti, adından da tahmin edilebileceği üzere evcil hayvanlardan oluşuyor. :) Beechcraft 1900 tipi turbo-prop uçaklardan oluşan filosuyla şu anda ABD'nin aralarında New York, Los Angeles, Şikago gibi kentleri de bulunan dokuz noktasına hizmet veren Pet Airways'in yolcularının kimler olduğuna buradan ulaşmak mümkün. Uçak kabinleri evcil hayvanların en konforlu bir biçimde seyahat etmesine yönelik olarak elden geçirilmiş. Pet Airways'in mâli performansı ise henüz istenen seviyede değil. Bu yılın Ocak-Mart dönemine ait sonuçlara bakıldığında, geçen yılın aynı dönemine göre şirketin toplam geliri %49 artış gösterek 393.000 USD seviyesine tırmanmakla birlikte, 1.6 milyon civarında net zarar edildiği görülüyor. Geçen yıl bu rakam 218.000 USD mertebesindeymiş. Havayolu taşımacılığına çok farklı bir yaklaşım getiren Pet Airways'i tebrik ediyor, sektörde kalıcı ve uzun ömürlü olmalarını temenni ediyoruz.
A340-300 Konforuyla Güneşe Direkt Uçuş Tuesday, August 02, 2011 Havayolu 101'i Twitter'dan takip edenler, 140 karakter dahilindeki mesajlar sayesinde zaman zaman çok enteresan bilgilerle karşlaşma fırsatı bulabiliyor.
40
Havayolu 101
Dün yayınladığımız bir mesajda zamanda yolculuk yapmış, " THY'nin New York seferlerinin, Ekim 1992 - Ekim 1994 tarihleri arasında Newark Havalimanı'na yapıldığını biliyor muydunuz?" diye sormuştuk. Bugün yine o tarihlere gidiyoruz. 1993 yılının Temmuz ayı, THY tarihinde ayrı bir öneme sahip. Airbus'tan sipariş edilen dört motorlu dev A340-300'lerden ilki filoya o ay içerisinde katılmıştı. Böylece THY'nin direkt uçuş yapabileceği nokta sayısında artış sağlanmış, ilk olarak da Tokyo, Bangkok, Singapur ve New York gibi hatlara sefer planlanmıştı. Milliyet Gazetesi'nde 18 Ağustos 1993 tarihinde yayınlanan bir reklamda, işte bu gelişmenin duyurusu yapılmış, Tokyo ile Bangkok & Singapur hatlarında Airbus A340-300 tipi uçakların kullanılacağı müjdelenmişti. İlk aşamada Tokyo seferleri yapacak olan yeni uçaklar, "A340-300 Konforuyla Güneşe Direkt Uçuş" sloganıyla kamuoyuna tanıtılmış ve 340'larla beraber THY tarihinde bir başka ilke daha imza atılarak, "First Class" hizmeti yolcuların beğenisine sunulmuştu. Fotoğraf: Milliyet Gazetesi Arşivi
Sky Airlines, Türkiye İçhatlarına Veda Etti Tuesday, August 02, 2011 Yaklaşık 10 yıldır Avrupa ile Türkiye arasında charter tipi faaliyette bulunan Sky Airlines, bu yılın başında yurtiçi tarifeli seferlere başlamıştı.
Havayolu 101
41
15 Ocak 2011 tarihinde "Hoş Geldin Şampiyon! İyi Uçuşlar Türkiye!" diyen şirketin uçuş ağında ilk aşamada İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Van, Trabzon ve Diyarbakır bulunuyordu. Ancak 8 Ocak tarihli yazıımızda, Sky Airlines'ı bekleyen zorluklara değinmiş ve operasyona düşük sezonda başlaması, dağınık filo yapısı ve yeni nesle yönelik sosyal medya ortamlarındaki zayıflıkları ile 59 TL'den başlayan bilet fiyatlarının ne kadar sürdürülebilir olduğunu sorgulamıştık. Şirketten dün yapılan açıklama, Havayolu 101'in öngörüsünün maalesef doğru olduğunu gösterdi. Sky Airlines, Türkiye içhatlarına veda etti. 3 Ağustos tarihi itibarıyla iç hat seferlerini bitiren şirket bundan böyle eskisi gibi, sadece Avrupa charter pazarında faaliyet göstermeye devam edecek. Geçen yılki başarısız Turkuaz Airlines denemesi gibi, Sky Airlines'ın iç hat macerası da yedi ay gibi bir hayli kısa sürede sonuçlanmış oldu.
Havayolu İttifakları ile Dünya Turu Tuesday, August 02, 2011 Havayolu ittifaklarının yolcu nezdindeki belki de en önemli avantajı, üye havayolu şirketleri arasında imzalanan codeshare anlaşmaları sayesinde oluşan geniş uçuş ağıdır. İttifaka üye şirketlerinden birisinin satış kanalları üzerinden satın alınacak bir biletle, dünyanın bir çok noktasına kolayca seyahat etmek mümkün hale geliyor. Air France-KLM ile Delta'nın başını çektiği Skyteam (14.000 günlük uçuş, 900 havalimanı ve 169 ülke), sunmuş olduğu yedi farklı seyahat pass'ı ile dikkat çekiyor.
42
Havayolu 101
"Skyteam ile Dünya Turu" şeklinde tercüme edilebilecek "Go Round the World" pass'ı sayesinde, dünya çapında nefis bir seyahat yapmak mümkün olabilir. Seyahat edilmek istenen parkur, Skyteam'in "Round the World Planner" adlı online aracı ile seçilebiliyor. Ancak bugün itibarıyla bu sayfanın çalışmadığını ve yapım aşamasında olduğunu görmek doğrusu biraz hayalkırıklığı oldu. Oysa Star Alliance'ın (21.000 günlük uçuş, 1.160 havalimanı ve 181 ülke) dünya turu online sistemine girdiğimizde, böylesi bir seyahat parkurunu kolayca seçebildik. İstanbul'dan başlayan ve Dubai, Bangkok, Singapur, Los Angeles, New York ve Londra üzerinden yine İstanbul ile son bulan seyahat planımız için 8.500 TL (Economy Class) mertebesinde bir tahminî fiyata ulaştık. Aynı parkuru bir diğer büyük havayolu ittifakı olan oneworld'de (9.300 günlük uçuş, 750 havalimanı ve 146 ülke) denediğimiz de ise 3.150 Euro'luk fiyatla karşılaştık. Bu fiyat bugünkü kurla 7.800 TL civarına denk geliyor. Ancak oneworld ile Star Alliance arasındaki üye sayısı farkının gücünü ve etkisini burada görebilmek mümkün. Seçtiğimiz parkurda Star Alliance üyesi şirketlerle direkt uçuş yaparak seyahat etmek mümkünken, oneworld'de tam üç noktada aktarma yapmak zorunda kalınıyor. Özellikle doğuya doğru yapılan seferlerde oneworld'ün bu noktadaki zayıf yapısı ortaya çıkıyor. Üç havayolu ittifakının da sunduğu dünya turu pass'larının kullanımıyla ilgili bazı ortak noktalar bulunuyor. Bunlardan en fazla dikkat çekenleri şöyle: - seyahat planının doğu veya batı yönünde olması, - başlangıç noktası ile bitiş noktasının aynı ülke sınırları içerisinde olması, - seyahat esnasında Atlas Okyanusu veya Pasifik'in bir kez geçilmesi, - seyahatin bir yıllık bir süre içerisinde bitirilmesi, - seyahat süresinde yapılacaka aktarma sayısının kısıtlanması, - seyahat pass'ının mil puanlarıyla da satın alınabiliyor olması. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, kişisel bütçesi müsait olup bir dünya turu yapmak isteyenler için, havayolu ittifakları bir hayli cazip seçenekler sunuyor.
ABD Senatosu, FAA Problemini Çözemedi Wednesday, August 03, 2011 Ülkemizde ABD devletinin borç tavan limitinin yükseltilip yükseltilmeyeceği kadar dikkat çekmese de, ABD Kongresi'nin Amerikan Sivil Havacılık Dairesi'nin (FAA) ihtiyaç duyduğu ilave mâlî kaynak talebi hususunda bir anlaşmaya varamaması, milyarlarca Dolar'lık havalimanı projelerinin durmasına ve 70.000'den fazla kişinin işten çıkarılmasına yol açtı. Havayolu 101
43
Kongre'nin Temsilciler Meclisi üyelerince hazırlanan yasa tasarısı, senatörler tarafından onaylanmayınca, FAA'in projeleri durdurulmak zorunda kalındı. FAA tarafından ülke genelindeki 243 havalimanında, toplam değeri 11 milyar USD mertebesinde olan inşaat projeleri askıya alındı. İlave mâlî kaynak izin süresinin dolduğu 22 Temmuz'dan bugüne 70.000'den fazla kişi işten çıkarılırken, havalimanı güvenliğinden sorumlu onlarca müfettişin de maaş almadan çalışmaya devam ettiği belirtiliyor. Özellikle mâlî açıdan FAA'e bir hayli bağımlı olan küçük havalimanlarının büyük zorluklarla karşı karşıya olduğu gelen haberler arasında. İşin enteresan tarafı, bu işten -şimdilik- kârlı çıkanlar, havayolu şirketleri oldu. Altyapı bütçesine destek amacıyla biletlerin toplam ücreti içinde bulunan vergiler, son 12 gündür fiilen FAA'in kasasına gitmiyor. Ancak havayolu şirketleri bilet fiyatlarında bir değişiklik yapmadığından, yolculardan tahsil edilen söz konusu miktar, şirketlerde kalıyor. ABD Kongresi yakında tatile girerek Eylül ayına kadar çalışmayacak. Söz konusu kanun hakkında önümüzdeki bir kaç gün içerisinde bir uzlaşmaya varılamaması durumunda, o tarihe kadar havayolu şirketlerinin elde edeceği hiç hesapta olmayan bu gelir miktarının 1 milyar USD mertebesine ulaşması bekleniyor. İnanılması gerçekten çok güç durum! ABD'nin işine akıl sır ermiyor. :)
En Fazla Yolcu Taşıyan 20 Havayolu Şirketi Wednesday, August 03, 2011 IATA tarafından bu yıl 55.si yayımlanan WATS (World Air Transport Statistics) dokumanında, havayolu sektörünün son 10 yıllık performansı ile birlikte, 2010 yılına ait özel veriler de bulunuyor.
44
Havayolu 101
Sektörün içinden olmayan kişiler için bir havayolu şirketinin gücü, pek doğru olmasa da, genelde taşıdığı yolcu sayısıyla ölçülüyor. 2010 yılına bu açıdan bakıldığında, son üç yıldır adı sürekli ekonomik krizle anılan ABD'deki havayolu şirketlerinin taşınan yolcu sayısı sıralamasında ilk sıraları kimselere kaptırmadığı görülüyor. İlk üç basamakta sırasıyla Delta, Southwest ve American Airlines yer alıyor. Onları China Southern Airlines ve Ryanair izliyor. United ile Continental, birleşmelerine karşın listede ayrı ayrı yer almış. Bu iki şirketin birlikte taşıdığı yolcu sayısı 98 milyona yakın. Yani aslında üçüncü sırada olmaları gerekiyor. ABD'li şirketlerin ilk 20 sıradaki havayolları arasındaki yolcu payı %42 gibi bir hayli yüksek bir oranda. Neredeyse 1.5 milyarlık bir nüfusa sahip Çin'in bu listede yer alan üç firması ise ancak %16'ya ulaşabilmiş. Southwest, Ryanair ve easyJet, dünya genelindeki ilk 20 sıralamasına giren düşük maliyetli taşıyıcılar ve toplam payları %20. İşte WATS'ta yayımlanan verilere göre 2010 yılında "en fazla yolcu taşıyan" 20 havayolu şirketi.
Delta ile LivingSocial, Kupon Konusunda İşbirliği Yapıyor Thursday, August 04, 2011 Online ticarete en fazla önem veren ve bu konudaki gücünü ve etkinliği daha da ileriye götürmek için farklı bir çok uygulamaya imza atan Delta, bu kez de kupon işine girdi.
Havayolu 101
45
Böylece Delta, "Günün fırsatı" konseptini 21 ülke ve 478 noktada sahip olduğu 40 milyon üyesiyle başarıyla uygulayan LivingSocial ile kendi web sitesini uyumlu hale getirerek, yolcularına yeni bir imkân sunmuş oluyor. Kupon sistemini bilmeyenler için kısa bir açıklama yapmak gerekirse; LivingSocial, Groupon gibi firmalar farklı bir çok sektördeki firmayla (Kafe, otel, restoran gibi) tek bir gün için geçerli olacak çok özel anlaşmalar yaparak bunları üyelerinin kullanımına sunuyor. Delta da şimdilik kendi biletleri için olmasa da, LivingSocial'ın sunduğu diğer fırsatları yolcularının kolayca alabileceği bir sisteme geçmiş durumda. Sistem şu şekilde işliyor. Delta.com'dan biletinizi alıyorsunuz. "My Trips" bölümünde uçuş bilgilerinize girdiğinizde, LivingSocial'dan günün tekliflerini alma seçeğenini (bir kereliğine) işaretliyorsunuz. Bu aşamadan sonra uygulamanın algoritması süreci devralıyor ve sizin seyahat ettiğiniz şehir ve tarih çifti dahilinde olmak üzere fırsat duyurularını size göndermeye başlıyor. Böylece posta kutunuz sizin ilgilenmeyeceğiniz tekliflerle de dolup taşmıyor. Örnek: 6-7 Ağustos tarihlerinde New York'tan Miami'ye seyahat edeceğinizi düşünün. LivingSocial size Miami'de bu haftasonuna yönelik teklifleri size gönderiyor. Yeniden New York'a geri döndüğünüzde ise sadece New York ile ilgili teklifler geliyor. Hem pazarlama, hem sosyal medya, hem de Y Nesli'ne yönelik uygulamaları için online ticaret konusunda defalarca tebrik ettiğimiz Delta'yı bir kez daha kutluyor, yeniliklerini dört gözle bekliyoruz. :)
46
Havayolu 101
FAA'de Mutlu Son Friday, August 05, 2011 Amerikan Sivil Havacılık Dairesi’nin (FAA) son bir kaç haftadır ilave mâlî kaynak sağlanması konusunda içinde bulunduğu kriz durumunun çözümünde sağduyu kazandı. İlave mâlî kaynak izin süresinin dolduğu 22 Temmuz’dan bugüne yaklaşık 74.000 kişinin işini kaybettiği ve havalimanı güvenliğinden sorumlu onlarca müfettişin maaş almadan çalışmaya devam etmek zorunda kaldığı sorun, Temsilciler Meclisi tarafından Senato'ya gönderilen kanun değişikliği teklifinin kabul edilmesinin ardından çözülmüş oldu. FAA'in belli konulardaki yetkisinin 22 Temmuz'da sona erdiğini hatırlayalım. Kanun değişikliğinde, FAA'in yeniden yetkili hale geleceği tarih ise 16 Eylül olarak tespit edilmiş. Bu sebeple, bir hayli sıkıntılı geçen sürecin en büyük mağdurunun FAA olduğu söylenebilir. Kurumun gelir toplama yetkisinin bulunmadığı yaklaşık 1.5 aylık dönemdeki kaybı 371.8 milyon USD olarak tahmin ediliyor. Söz konusu dönemdeki yetki boşluğu sebebiyle, vergi başlığı altında toplanması gereken uçak bileti, jet yakıtı ve kargo konusundaki gelirler havayolu şirketlerinin kasasında kalacak. FAA'in yetkisinin yenilenmesinin ardından, 22 Temmuz itibarıyla durmuş olan havalimanı yatırımları da yeniden devreye girecek ve işini kaybetmiş olan yaklaşık 70.000 kişi rahat bir nefes alacak.
Ekşi Sözlük'te Pegasus Tartışması Monday, August 08, 2011 Dün, Ekşi Sözlük'te, bir havayolu şirketinin sosyal medya kavramı ile imtihanına şahit olduk. Bir Ekşi yazarının Pegasus Havayolları hakkında öğleden sonra 14:30 civarında başlattığı tartışma, bir çok yazarın katılımıyla saatler boyunca devam etti. Yazarın şikayet ettiği konu, Pegasus uçuşlarında ücretsiz su ikramı olmaması hakkındaydı. İlgili entry'sinde yazar, kabin memurundan bir bardak su istemesinin ardından, kendisine yarım litrelik bir şişe su getirildiği ve karşılığında 3 TL talep edildiğini yazıyor ve isyan ediyor. Bu entry'nin arkasından, Ekşi Sözlük'te bir Pegasus patlaması yaşandı. Şirketi savunanlar, düşük maliyetli taşıyıcı iş modelinin gereği olarak uçakta ücretsiz ikram Havayolu 101
47
yapılmadığını belirtirken, Pegasus'u eleştirenler bir yandan bir bardak bile su ikram edilmemesini gayrıinsanî bulurken, diğer taraftan da şirketin bilet fiyatlarının hiç de ucuz olmadığını iddia ettiler. Bununla birlikte kendi uçuş deneyimlerinden, Pegasus ile çok ucuza seyahat ettiğini vurgulayanlar da oldu. Tartışma başladığında Pegasus Airlines başlığı altında 1185 entry bulunurken, tartışmanın sona erdiğini söyleyebileceğimiz, sabaha karşı 04:00 saatinde ise entry sayısı 1368'e ulaşmıştı. Yani bir gün içerisinde Pegasus başlığı, %15 oranında yeni entry girişine sahne olmuştu. Biraz Nasreddin Hoca'nın yorumu gibi olacak ama bu tartışmaya katılanların hemen hemen hepsi haklı diyebiliriz. Bir yandan ülkemizde düşük maliyetli taşıyıcı iş modelinin tam manasıyla yerleşmemiş olması (ücretli su), diğer taraftan yine ülkemizde nüfus dağılımının dengeli olmaması sebebiyle Pegasus'un olması gerektiği gibi bir işletme stratejisi izleyemiyor oluşu (uçuş ağı + fiyat politikası), bazı yolcuları isyan ettirirken, bazılarını da çok memnun ediyor. Ve yakın bir gelecekten değiştirilmesi mümkün olmayan bu sebepten ötürü, ülkemizde düşük maliyetli taşıyıcı iş modelinin tam manasıyla hayata geçirilmesi pek de muhtemel görünmemektedir. Türkiye, bir gün gelip Avrupa Birliği üyesi olursa, belki...
JAL, Yeni Ortaklıklar Peşinde Monday, August 08, 2011 Hatırlanacağı üzere, geçen senenin başında iflas etmesinin ardından bir yeniden yapılanma sürecine giren Japan Airlines (JAL), zarar ettiği bir çok hattı kapama kararı almıştı. Tokyo ile Amsterdam, Roma, Milano gibi Avrupa'nın önde gelen kentleri arasındaki seferlerin iptali özellikle dikkatleri çekmişti. JAL, Avrupa'da şu anda sadece dört kente uçuş yapıyor. JAL bu sebeple, Japonya'dan Avrupa'ya seyahat etmek isteyen muhtemel yolcularına daha iyi hizmet verebilmek amacıyla, Avrupalı havayolu şirketleriyle yakın ortaklık (Joint Venture) kurma niyetinde. Ortaklık konusunda öncelik tabii ki, üyesi bulunduğu havayolu ittifakının başını çeken British Airways + Iberia şirketlerinde. Ancak JAL'dan yapılan açıklamaya göre, oneworld ittifakında kısıtlayıcı bir durum olmadığından, diğer ittifaklarda yer alan şirketlerle de Avrupa hatları için temasa geçilmiş durumda.
48
Havayolu 101
Air France-KLM ve Finnair, JAL'ın gündemindeki diğer iki havayolu şirketi. Avrupa için planladığı ortaklık gerçekleşirse, JAL'ın eski kıtada dolaylı da olsa hizmet vereceği nokta sayısı 10'un üzerine çıkacak. ABD hatları için halihazırda American Airlines ile bir joint-venture kurmuş olan şirketin bu uygulaması dahilinde Asya ile ABD arasında 10 hatta hizmet veriliyor ve yılda 170 milyon Dolar'a yakın bir tasarruf sağlandığı belirtiliyor. JAL'ın kendi ülkesindeki en yakın rakibi All Nippon Airways de (ANA) benzer ortaklıklarla uçuş ağını kuvvetlendirmeye çalışıyor. Bu kapsamda ANA, Avrupa hatları için Ekim ayında devreye girecek bir uygulamada Lufthansa ile işbirliğine gitmiş durumda. Nisan-Haziran döneminde 215 milyon USD mertebesinde işletme kârı elde eden JAL'ın bu yeni ortaklık girişimleri, önümüzdeki dönemde şirkete bakalım neler katacak? Fotograf: Arpingstone
ANA'nın Rüya Uçağı Artık Hazır Tuesday, August 09, 2011 Yüzdük yüzdük, kuyruğuna geldik. Boeing tarafından All Nippon Airways (ANA) için üretilen 787 Dreamliner modelinin ilki (JA801A), teslimat için hazır. Projenin ilk aşamasında Mayıs 2008 olarak hedeflenen teslimat, yaklaşık 3,5 yıllık bir gecikmeyle önümüzdeki günlerde gerçekleşecek ve Eylül ayından itibaren ANA, rüya uçağıyla resmen ticarî seferlere başlayacak (Tokyo-Hong Kong). İlk 787'nin uzun zamandır merak edilen kabin içi konfigurasyonu da bu vesileyle kamuoyu ile paylaşıldı. Bölgesel seferler ile iç hatlarda kullanılacak uçak öncelikle 264 koltukla donatıldı. İlerleyen aylarda bölgesel uçuşlarda kullanılacak uçakların koltuk sayısı, 42 business ve 180 economy class olmak üzere 222'ye düşürülecek. 264 kotuklu versiyonda, 12 Sicma Majesty business class ve 252 Sicma AIRgonomic FX economy class koltuğu bulunacak. Economy'de koltuklar, 2-4-2 düzeninde yer alıyor. Uzun menzilli uluslararası uçuşlarda ise, business class'ta 46 adet Sicma Skylounge koltuk (1-2-1 ve 1-1-1 düzeninde) ve economy class'ta 112 adet AIRgonomic FX koltuk kullanılacak. Yani uçağın toplam koltuk kapasitesi sadece 158 olacak. ANA'nın 787'sinde dikkatimizi en fazla çeken özelliklerden ikisi, sadece kadınların kullanabileceği tuvaletler ve klozetlerdeki özel yıkama sistemi.
Havayolu 101
49
Boeing 787 Dreamliner gibi devrimsel bir uçakta böylesine sıra dışı uygulamaların bulunması, doğrusu çok yakışmış. Toplamda 55 adet 787 siparişi olan ANA, ilk uçağın teslimatının ardından 31 Mart 2012 tarihine kadar 11 adet ve 31 Mart 2013'e kadar 8 adet daha 787'yi filosuna dahil edecek. Havayolu 101 ailesi olarak, hem çok zorlu ve uzun bir üretim sürecinden sonra 787'yi teslim etme aşamasına gelen Boeing'i, hem de sabırla bu günün gelmesini bekleyen ANA'yı tebrik ediyor, kazasız-belasız-arızasız uçuşlar temenni ediyoruz.
Markalar, Havalimanını Yeniden Keşfediyor Wednesday, August 10, 2011 Özellikle bireysel tüketicilere hitap eden bir çok marka, havalimanını yeniden keşfediyor. Bundan bir buçuk yıl kadar önce okuduğumuz bir makalede havalimanlarının gelişimi şu şekilde özetleniyordu: 1- 1960’ler: Hava istasyonu 2- 1970’ler: Alışveriş merkezi 3- 1980’ler: Ticaret merkezi 4- 1990’lar: Eğlence merkezi 2000’lerde ne olduğu ise biraz meçhul. 11 Eylül olayı ile birlikte bir gerilim alanına dönen havalimanları, son bir kaç senedir nispeten kendine gelir gibi oldu. New York Times'ta yayınlanan bir makalede, havalimanının, özellikle giyim, aksesuar, öte-beri gibi nispeten kolayca satın alınabilen ve seyahat esnasında ve sonrasında 50
Havayolu 101
yolcuların rahatça yanlarında taşıyabilecekleri ürünleri pazarlayan firmalar tarafından nasıl yeniden keşfedildiği anlatılıyor. 2008-2009 iktisadî durgunluğuna paralel olarak azalan AVM ticaret hacimlerine karşı bir atak olarak markalar, havalimanlarında bir biri ardına yeni mağazalar açıyor. Havalimanlarının uzunca bekleyişlere sahne olabilecek yapısı, yolcuların böylesi mağazalara olan ilgisini artırıyor. Aslında buralarda çok uzunca bir süredir gümrüksüz (dutyfree) mağazalar bulunuyordu. Standart mağazaların da katılımıyla havalimanları artık tam manasıyla bir AVM kıvamına doğru ilerliyor. Mango, Johnston & Murphy, Brooks Brothers, Brookstone, Victoria’s Secret, H&M ve Zara gibi firmalar son dönemde havalimanlarında yeni mağaza açan ünlü markaların en önde gelenleri. Havalimanlarındaki mağazalarda, metrekareye düşen satış oranı, aynı markaların bir AVM veya caddedeki mağazalarına göre daha yüksek. Tabii bu istatistikî veriyi değerlendirirken, havalimanındaki mağazaların çok daha kısıtlı bir alana sahip olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Bunun yanı sıra, yolcuların bagajlarının rahatça geçebilmesi için mağazaların geçiş yerlerinin daha geniş yapıldığını ve vitrin bölümünün kaldırıldığını da ekleyelim. Özellikle havanın kötü olduğu ve tehirlerin arttığı anlarda havalimanı mağazalarının daha fazla satış yaptığı belirtiliyor. Beklemekten sıkılan yolcular, ferahlamak için kendilerini alışverişe veriyor belli ki. :) Markaların, havalimanlarına olan bu teveccühü, havalimanı işletmecilerince memnuniyetle karşılanıyor. Gelirlerini çeşitlendirmek isteyen işletmeciler, sadece havayolu şirketlerinden elde ettikleri gelirlere bağımlı olmak istemiyor. MAC Consulting tarafından hazırlanan bir rapora göre, havalimanları gelirlerinin %41'i havayolu şirketlerinden, %19'u ise perakende satış mağazalarından sağlanıyor. Neticede yazımızın giriş bölümüne dönersek, 2010'lu yılların havalimanını bir "alışveriş + ticaret + eğlence" merkezi olarak tanımlayabiliriz.
Havayolu Sektörü - Sosyal Medya İlişkisi Thursday, August 11, 2011 Havayolu 101'de sık sık bahsettiğimiz konulardan bir tanesi, sektörün sosyal medya araçlarını kullanımı konusu oluyor.
Havayolu 101
51
Emtialaşma belasından muzdarip hizmet sektöründeki bir çok marka, müşterilerine sunduğu hizmetleri farklılaştırmak adına bir çok yeniliği devreye sokarken, hem bu yenilikleri tanıtmak hem de müşteri sadakatini geliştirmek amacıyla, sosyal medyaya dört kolla sarılıyor. Başta Facebook ve Twitter olmak üzere Flickr, Youtube, LinkedIn, Slideshare, konum bazlı uygulamalar, blogging gibi sosyal medya unsurları, havayolu sektöründeki aktörlerin yoğun bir biçimde kullandığı araçlar. Ve tabii ki, söz konusu sosyal medya ortamlarının en aktif üyeleri, 25 altı yaş gruplarından geliyor. Bir iki sene önce Havayolu 101'de değindiğimiz Demografik Pazarlama ve Y Nesli Pazarlaması konuları, önümüzdeki yılların reklam-pazarlama-satış trendini şimdiden tahmin edebilmek için bir hayli önemli. 1945-1964 arası doğan 'Babyboomers' nesli, özellikle ABD'de, reklam ve pazarlama işini zirveye taşımıştı. 1985-2010 arası doğan 'Y Nesli'nin de benzer bir şekilde reklam ve pazarlama konusunda büyük bir değişime imza atması bekleniyor. Y Nesli, tıpkı Babyboomers gibi kalabalık ve kendine has özellikleri olan bir grup. 1985 yılı ve sonrasında doğdukları için, bu çocuklara bir bakıma teknoloji veya internet nesli demek de mümkün. Bilgisayar, cep telefonu, internet gibi şeyler onlar için son derece tabii, son derece aşina. Y Nesli tüm zamanların en fazla tüketim yapan nesli. Elektronik eşyaya bayılıyorlar. Değişim demek, Y Nesli demek. Önümüzdeki on yıl içerisinde bu neslin yavaş yavaş iş hayatına atılıp, kendi paralarını kendilerinin kazanacağını düşündüğümüzde, şirketlerin faaliyetlerine kârlı biçinde devam edebilmeleri için organizasyon yapılarını ve sattıkları ürün ve hizmetleri, bu nesle hitap edecek şekilde yeniden şekillendirmelerinin şart olduğu görülüyor. Son olarak, Y Nesli'nin toplam nüfusunun, Babyboomers'ı geçtiğini ilave edelim havayolu şirketlerine, strateji planlarını bu yönde güncellemelerini tavsiye edelim.
52
Havayolu 101
Sadakat Programları, Matematik Sorusu Gibi Thursday, August 11, 2011 1981 yılında önce American Airlines ve bir hafta sonra da United'ın başlattığı sık uçan yolcu programları, önce havayolu ve sonraki yıllarda da tüm seyahat sektörünün vaz geçilmez pazarlama araçlarından birisi haline gelmişti. Ama zamanla evrilen ve bir hayli karmaşık hesaplamalara (hem mil puanı hesaplaması, hem de program üye segmentasyonu) sahne olan programlar günümüzde, adeta bir matematik sorusunu andırır oldu. Bu konu hakkında Simpliflying'in sahibi Shashank Nigam tarafından geçtiğimiz sene kaleme alınan bir makale hâlâ güncelliğini korumakta. Nigam'a göre ideal bir sık uçan yolcu programında dikkat edilmesi gereken üç nokta şu şekilde: 1. Basitlik: Programların "Kazan-Harca" şartlarının olabildiğince basit olması. 2. Kıyaslanabilirlik: Bileti satın alma aşamasında, diğer havayolu şirketlerinin sadakat programlarıyla kıyaslanarak, kazanılacak mil puanı miktarının yolcuya gösterilmesi. 3. Program faydalarının artırılması: Program imkânlarının havalimanı ve seyahat aşamasının ötesine taşınması. Son dönemde yaygınlaşan sosyal medya ortamlarıyla daha fazla entegrasyon. Shashank'a hak vermemek elde değil. Ne demiş atalarımız; "basit, güzeldir." :)
Havayolu Sektöründe E-Ticaret Oranları Friday, August 12, 2011 Airline Business ve SITA'nın sponsorluğunda bu yıl 13.'sü yapılan BT Trendleri araştırmasının sonuçları açıklandı. Katılan havayolu şirketlerinin beyanlarına göre şekillenen sonuçlara göre, 2014 yılına gelindiğinde, havayolu şirketlerinin %90'ı, cep telefonu üzerinden satış yapar olacak. Zaten günümüzde, sektördeki şirketlerin %91'i, mobil hizmet (bilet satış, check-in gibi) alanlarına yatırım yapıyor. Yine 2014'te, şirketlerin %69'u, sosyal medya ağları üzerinden bilet satışı yapabilir hale Havayolu 101
53
gelmeyi planlıyor. Halihazırda, ankete katılan şirketlerin %16'sı bu yeni satış kanalını aktif biçimde kullanıyor. Bu yılın sonuna kadar bu kanalı açmayı planlayanların oranı ise %23. SITA'nın anketindeki dikkatleri en fazla çeken şey, havayolu şirketlerinin dağıtım kanallarını aracıların (acente) elinden alarak, kendi idarelerine geçirme yolunda attıkları adımlar oluyor. 2014'te uçak biletlerinin %58'i, web sitesi ağırlıklı olmak üzere, doğrudan satış kanallarından satılacak. Bu oran şu anda %34 mertebesinde. Bir satış kanalı olarak düşük maliyetli taşıyıcılar tarafından uzunca bir süredir %95-99'luk oranlarda kullanılan e-ticaret (web sitesi) unsuru, artık sektör genelinde hakimiyeti ele geçirmiş olacak. Böylece şirketler öncelikle üç önemli noktada bunun faydasını görecek: 1. Dolaylı satış kanallarının şirketlere yüklediği ve %10'lar civarında olan dağıtım maliyetleri ortadan kalkacak, 2. Yolcu ile havayolu şirketi arasında doğrudan iletişim sağlanacak ve müşteri sadakati artırılacak. Acente kanalının müşteriyi, farklı şirketlere yönlendirme riski sıfırlanacak. 3. Şirketlerin mahallî ofislerindeki satış baskısı hafifletilerek, asıl işleri olan pazarlama faaliyetlerine ilave personel istihdam etmek zorunda kalmadan daha fazla vakit ayırmalarının önü açılacak. E-Ticaret işini, sosyal medya kanalıyla birleştirerek etkin şekilde kullanan havayolu şirketlerinin, bir önceki yazımızda değindiğimiz Y Nesli'nin rüzgârını da arkasına alarak, bu konuda zayıf kalan şirketlere kıyasla hem maliyet tasarrufu hem de CRM noktalarında büyük bir avantaj sağlayacakları daha bugünden görülüyor; 2014'ü beklemeye bile gerek yok. :)
Havayolu Pazarlamasının 6 Zorluğu Friday, August 12, 2011 Hizmet sektöründe pazarlama yapmak, emtialaşma fenomenine karşı direnç gösterebilmek açısından bir hayli önemli olduğu kadar, zordur da. Derinlemesine düşünüldüğünde belki daha fazlası da bulunabilir ama Havayolu 101 olarak ilk anda aklımıza altı farklı zorluk geliyor. İşte havayolu sektöründeki pazarlama yetkililerini zorlayan altı unsur: 1. Satılan hizmetin çabuk bozulur olması (Boarding kapandığı anda, uçaktaki tüm boş koltuklar bozulmuş sayılır), 2. Satılan hizmetin görünmez oluşu, 54
Havayolu 101
3. Hizmet kalitesi seviyesinin bir hayli değişken olması, 4. Satılan hizmetin üretim sürecinde müşterilerin (yolcu) de yer alması (seyahate karar verilmesinden, havalimanından çıkışa kadar) 5. Hizmetin tecrübe edilmesinde, yolcunun kendisi dışında bir çok kişinin sürece dahil edilmesi, 6. Yolcular açısından, satın alınan hizmetin değerini ölçmenin zor oluşu. Bir malın pazarlanmasında dikkate alınan unsurlar ürün, fiyat, tanıtım ve mekân olurken, hizmet sektöründe ön plana fizikî ögeler, kişiler ve süreç çıkıyor. Tabii bunlara günümüzde artık müşteri becerileri, müşteri hizmeti, çalışan memnuniyeti ve hissedarların değerleri (menfaatleri) de eklenmiş durumda. Havayolu sektöründe pazarlama yapmanın zorluklarını aşmaya çalışırken, bu sektördeki gerçekleri akıldan çıkarmamak ve stratejiyi buna göre tespit etmekte fayda var. Havayolu şirketlerinin marka değerinin bir hayli yumuşak ve değişken oluşu, arz-talep dengesinin tutturulmasının neredeyse imkânsız olması, sunulan hizmetin yaşam döngüsünün kısalığı, müşteri beklentilerinin yüksekliği, seyahat davranışlarının değişkenliği, öldürücü rekabet, gelirlerin ve dolayısıyla maliyetlerin baskı altında oluşu ve havayolu sektörünün küresel bazdaki gelişmelere (iktisadî, siyasî gibi) bir hayli maruz olması, sektördeki pazarlama girişimlerinin başarı oranını aşağıya çeken etkenlerden bazıları.
Business Class Yolcusu Ne Bekler? Monday, August 15, 2011 1978 yılında ABD iç hatlarında yapılan deregulasyonun ardından bilet fiyatlarının havayolu şirketlerince "serbestçe" belirlenebilir hale gelmesinin ardından, söz konusu karardan en fazla etkilenen ve kısa sürede iflasa sürüklenenler, charter firmaları olmuştu. Charter firmalarının etkin olduğu pazarlarda bilet fiyatlarını hızla aşağı çeken ana taşıyıcılar, premium olarak adlandırılan business class yolcularının yanı sıra, yüksek bilet fiyatları sebebiyle daha önceleri kendilerini tercih etmeyen "tatilci" yolcuları da cezbetmeyi başarmıştı. Böylece ana taşıyıcıların toplam yolcu sayısı içerisindeki business class yolcu oranı düşmeye başlarken, buna paralel olarak ortalama bilet fiyatları da ucuzlamıştı. Neticede benzer değişiklikler dünyanın diğer ülkelerinde de yaşanmış ve şirketlerin yolcu profili değişirken, business class yolcularının değeri bir hayli artmıştı. Günümüzde bir çok havayolu şirketi, business yolculardan elde ettiği gelirle, kendi economy class'ını sübvanse ediyor bile denilebilir. Economy yolcuları, satın aldıkları biletlerin fiyat seviyesine bir bakıma business yolcularına borçlu. :)
Havayolu 101
55
Bu vesileyle, business class yolcularının havayolu şirketlerinden beklentilerinin ne olduğunu, kademe kademe ele alalım. Beklenti grafiğinin merkezinde, her yolcu için ilk sırada yer alan üç unsur yer alıyor: Uçuş Emniyeti, Tarife ve Güvenilirlik. İkinci kademede özellikle business yolcuların daha hassas olduğu Koltuk Konforu, İnternet bağlantısı, CIP Salonu ve İkram unsurları öne çıkıyor. Üçüncü kademede Duş, Masaj, Limuzin Hizmeti gibi nispeten sıra dışı beklentiler yer alıyor. Son kademe ise tüm bunların dışındaki muhtemel "niş" hizmetler yer alıyor. Açıkça görülüyor ki, yukarıda belirtilen bu hizmet unsurlarını yolcularına başarılı bir şekilde sunabilen havayolu şirketleri, hem yüksek fiyatlı bilet satın alanlar (business class), hem de "fiyata hassas" kişilerle (sübvanse edilen economy class ücretleri sayesinde) uçaklarını doldurmayı başarıyor.
LAN-TAM Birleşmesinin Onayı İçin İlk Adım Atıldı Tuesday, August 16, 2011 Hatırlanacağı üzere, Şili merkezli LAN ile Brezilyalı TAM, bundan tam bir sene kadar önce yaptıkları bir açıklama ile, birleşme niyetlerini tüm kamuoyuna ve sektöre bildirmişti. Yılda 30 milyon yolcu taşıyan TAM ve 15 milyon yolcuya hizmet veren LAN'ın birleşmesiyle ortaya çıkacak şirketin adı, LATAM Airlines olarak tespit edilmişti. Birleşme kabul edilirse LATAM, hem gelir hem de taşınan yolcu sayısı bakımından dünyada ilk 15'e girecek. Ayrıca, Güney Amerika kıtasındaki nüfuzunu bir hayli artıracak. İşte bu işbirliği çerçevesindeki ilk karar, geçtiğimiz hafta içerisinde Brezilya Mâliye Bakanlığı tarafından verildi ve LAN ile TAM'ın, Brezilya iç hatlarındaki rekabet hususunda bir sorun teşkil etmediği belirtilerek, iki şirketin birleşmesine izin verilmesi tavsiye edildi. Bundan sonraki aşamada gözler, Brezilya Adalet Bakanlığı ve Brezilya Rekabet Kurulu'nun vereceği kararlara çevrilecek. Ayrıca Şili tarafından gelecek kararın da beklenmesi gerekiyor. Öte yandan, muhtemel bir LAN-TAM birleşmesi neticesinde kurulacak LATAM'ın hangi havayolu ittifakında yer alacağı da merak konusu. Star Alliance mı, oneworld mü?
56
Havayolu 101
Cathay Pacific - Blending Borders Facebook Uygulaması Tuesday, August 16, 2011 Hong Kong merkezli Cathay Pacific, yolcularıyla olan iletişiminde sosyal medya kullanımında başı çeken havayolu şirketlerinden bir tanesi konumunda yer alıyor. Son dönemde Facebook üzerinden düzenlediği "We Love Japan" (500 bedava bilet) ve "The Art of Dessert" (uçuş esnası ikram mönüsünde yer alacak tatlı tarifi) kampanyaları henüz hatırımızdan çıkmamışken, yeni bir Cathay kampanyası ile karşılaştık. Kampanyanın konusu, 1 Eylül 2011'den itibaren haftada yedi frekansla açılacak Hong Kong (HKG) - Şikago (ORD) hattı. "Blending Borders" adı verilen bu kampanya, Facebook'ta Cathay'ın "US" (ABD) hesabı üzerinden düzenleniyor. Katılımcılardan istenen, Hong Kong ve Şikago gibi dünyanın iki ünlü ve önemli kentini, tek bir çalışmada bir araya getirmeleri. "Sınırların harman edildiği" bir konsept dahilinde katılımcılar, ister resim, ister fotoğraf, ister heykel; hatta daha ilerisi, kendi tercih ettikleri herhangi bir formatla bu yarışmada yer alabiliyor. Son katılım tarihi, 22 Ağustos 2011. Ardından, aralarında Cathay Pacific'ten bir kabin personelinin de yer aldığı dört kişilik jüri, katılımcılar arasında seçim yaparak büyük ödülü kazanan talihliyi tespit edecek. Büyük Ödül: İki kişilik Hong Kong bileti, kültürel Feng Shui mimarî turu, kazanan çalışmanın Cathay Pacific Facebook fan sayfasında ve bazı havalimanlarında tanıtımı. Cathay Pacific ülkemizde çok tanınan bir havayolu şirketi değil. Ama yine de bu vesileyle böylesi bir yarışmaya katılabilecek tasarımcı ve sanatçılarımıza duyurmuş olalım. Not: Twitter'da Cathay Pacific'in 14.852, CP US'in 4.978 ve CP JP'nin 6.509 takipçisi bulunuyor. Twitter kullanımında biraz zayıf kaldıkları ortada. Önümüzdeki dönemde kendilerinden, bu mecrada da atak bekleyebiliriz.
Uçarız Tüm Dünyaya, Dünyanın Dilediğince Tuesday, August 16, 2011 "Uçarız Tüm Dünyaya, Dünyanın Dilediğince!"
Havayolu 101
57
Sene 1980. Aylardan Haziran. Amerikalı efsane Pan Am, Milliyet Gazetesi'ne verdiği bir reklamda, Türkiye ile New York arasında "direkt" ve "her gün" uçan tek havayolu şirketi olduğunu potansiyel yolculara bir kez daha hatırlatmak istemiş. 06:30'da Ankara'dan başlayan uçuş, İstanbul'daki duraklamanın ardından saat 08:15'te New York'a devam ediyor ve yerel saatle 14:30'da JFK havalimanına ulaşıyor. Havayolu 101'i sürekli takip eden okurlarımız, eski tarihlerde 5. Trafik Hakkı'nın şimdiki zamana nispetle çok kolay verildiğini veya PanAm, Air France, KLM gibi şirketlerin çoklu duraklamayla tek bir sefer dahilinde bir çok yabancı noktayı bir birine bağladığını hemen hatırlayacaktır. Tabii şu anı yaşayan bizler için bunlar çok tuhaf şeyler. Şartların değişmesi, havayolu trafiğini de etkiledi: 1. Millî havayolu şirketlerinin gelişmesiyle birlikte kimse kimseye kolay kolay 5.Trafik Hakkı vermez oldu. 2. Uçak teknolojisinin ilerlemesine paralel olarak, dünyanın bir çok noktasına duraklama yapmaksızın, direkt uçuşlarla ulaşmak mümkün hale geldi. 3. İnsanların gelir seviyesinin yükselmesi ve ortalama uçak bileti fiyatının düşmesiyle, iki nokta arasındaki seferlerin doluluk oranı yükseldi; çoklu duraklamalı seferlere ihtiyaç kalmadı. Bunda hub&spoke yapısının gelişmesinin de payı bulunuyor. Sonuçta; Sene 2011. Pan Am yok, duraklamalı seferler minimumda ve İstanbul - New York seferleri, 14'ü THY ve 7'si Delta tarafından olmak üzere haftada toplam 21 kez icra ediliyor.
58
Havayolu 101
Havalimanı Gelir Kaynakları Wednesday, August 17, 2011 Seyahatlerinde havayolunu tercih edenlerin sayısı arttıkça, buna paralel olarak havalimanlarının gelirleri de ciddi oranlarda artış kaydediyor. Geçtiğimiz hafta havalimanlarının özellikle terminal içindeki gelirlerinin ne denli önemli bir noktaya geldiğine dikkat çeken bir yazı yayınlamıştık. Şimdi de, ortalama bir havalimanının hangi gelir kalemlerine sahip olduğunu kısaca ele alalım: 1. Havacılık Gelirleri:
1. 2. 3. 4.
2. 3. 4. 1.
Uçak, Havayolu şirketi ve Yolcu hizmetleri harçları. Havacılık İmtiyazları:
2. 3. 4. 5. 1.
Akaryakıt, İkram, Teknik bakım ve Kargo imkânları. Terminal Gelirleri:
2. Yeme&İçme, 3. Perakende satış ve 4. Özel hizmetler. Otopark Gelirleri Otomobil Kiralama Reklam Gelirleri Havalimanı Kira Gelirleri
Bu noktada, IATA'daki görevini geçtiğimiz günlerde Tony Tyler'a devreden Giovanni Bisignani'nin ünlü bir sözünü bir kez daha hatırlamakta fayda var:
"Uçak üreticileri, rezervasyon şirketleri, havaalanı işletmecileri…Havayolu sektöründe herkes kâr eder; havayolu şirketleri müstesna. Havayolu şirketleri uçuş hizmetini verir ama istikrarlı biçimde kâr etmede kronik problem yaşarlar." Doğru söze ne denir? Sektör oyuncularının 10 yıllık kâr marjı sıralamasında havalimanları, %19'la ilk sırada yer alıyor. :)
Havayolu 101
59
British Airways'ten Devrim Niteliğinde Bir iPad Uygulaması Thursday, August 18, 2011 British Airways'in (BA) dün yaptığı bir basın duyurusunun başlığı şu şekildeydi: " British Airways, iPad Kullanarak Yolcu Hizmetinde Devrim Yapıyor " Yapılan açıklamaya göre BA, kabin memurlarının iPad kullanmaya başlamasıyla birlikte, uçuş esnasında verilen yolcu hizmetlerine yeni bir boyut getiriyor. iPad üzerinden çalışacak yeni uygulama ile birlikte CRM konseptine gerçekten de yeni bir bakış açısı getirilmiş. Bu sayede kabin personeli, bir yolcunun hangi koltukta oturduğunu, kiminle beraber seyahat ettiğini, sık uçan yolcu programındaki statüsünü ve varsa özel yemek tercihini görebilecek. iPad üzerinden bunun yanısıra tarife, güvenlik dokumanları ve en son güncellenen yolcu hizmet duyurularına ulaşmak da mümkün oluyor. Ayrıca kabin ekibi, yine iPad sayesinde yer personeli ile temasa geçerek, herhangi bir problemin uçuş esnasında giderilmesini sağlayabilecek. Uçak kapı katmadan kabin ekibine verilen ve üzerinde doluluk oranına göre 300'den fazla yolcu isminin bulunabileceği kâğıt listenin de sonu geliyor. Yolcu isimleri artık iPad ekranında. Şu anda 100 kabin memuru tarafından denenmekte olan iPad uygulaması, önümüzdeki aylarda daha da yaygınlaştırılacak. British Airways gibi kökü eskilere dayanan şirketlerde böylesi değişikliklere ve yeniliklere çok kolay rastlanmıyor. Sektöre yeni bir açılım sağladıkları için kendilerini tebrik ediyoruz. Darısı diğer havayolu şirketlerinin başına.
Yine jetBlue, Yine Mavi Kart Thursday, August 18, 2011 Yine jetBlue, yine "Mavi Kart".
60
Havayolu 101
ABD'nin önde gelen düşük maliyetli havayolu şirketlerinden olan jetBlue, ilkini 2009, ikincisini ise 2010 yılında yaptığı Mavi Kart uygulamasını (All You Can Jet Pass) bu yıl da tekrar ediyor. jetBlue bu yıl pass'ın adını "BluePass" olarak değiştirmiş ve bizim tercümemize benzer hale getirmiş. (Mavi Kart) :) Belli bir ücret karşılığında satın alınan BluePass ile, belli şartlar dahilinde bir çok kez seyahat etmek mümkün oluyor. 2009 yılında ilk kez yapıldığında, 599 USD karşılığında bir ay boyunca istediğiniz kadar seyahat edilebilirken, 2010 yılındakinde kampanya çeşitlendirilmiş ve ilk pass 2009'daki ile aynı şartlarda ama 699 USD karşılığında, ikinci pass ise 499 USD karşılığında fakat Cuma ve Pazar günleri uçmamak kaydıyla yolcuların seçimine sunulmuştu. Bu yıl BluePass adı altında üç farklı seçim imkânı olduğu görülüyor: 1. Boston All: Üç ay boyunca (22 Ağustos - 22 Kasım), 1.999 USD, Boston çıkışlı ve varışlı olmak üzere tüm jetBlue noktaları, 2. Boston Select: Üç ay boyunca (22 Ağustos - 22 Kasım), 1.499 USD, Boston çıkışlı ve varışlı olmak üzere 13 farklı jetBlue noktası, 3. Long Beach Select: Üç ay boyunca (22 Ağustos - 22 Kasım), 1.299 USD, Long Beach çıkışlı ve varışlı olmak üzere 9 farklı jetBlue noktası, Görüldüğü üzere kampanyanın süresi bir aydan üç aya uzatılırken, geçerli olan uçuş noktaları ise kısıtlanmış. Yine de sık uçan yolcular için kârlı bir kampanya olacağını düşünüyoruz. Bu yılın BluePass'ı da öncekiler gibi sadece web sitesinden satın alınabiliyor. BluePass'ın son satış tarihi ise 31 Ağustos. ABD'de yaşayan ve sık uçan okurlarımız; elinizi çabuk tutun. :)
Havayolu 101
61
Havayolu Sektörünü Zorlu Bir 4.Çeyrek Bekliyor Thursday, August 25, 2011 Ticarî havayolu sektörü için beklenmedik bir biçimde çalkantılı cereyan etmekte olan 2011 yılı, şirketlerin mâlî performanslarını derinden etkilemeye devam edecek gibi görünüyor. 29 Temmuz'daki yazımızda değindiğimiz ikinci çeyrek sonuçları, sektörün gidişatını göstermesi açısından bir hayli çarpıcıydı. O sonuçlara son günlerde Malaysia Airlines (MAS) ve Air New Zealand da (ANZ) eklendi. Yüksek akaryakıt fiyatından şikayet eden MAS, bu yılın ikinci çeyreğinde yaklaşık 180 milyon USD mertebesinde zarar etti. Şirketin toplam geliri %8 oranında artarken, akaryakıt giderinin artış oranı %41'i buldu. Yapılan tahminlere göre yılın ikinci yarısında da MAS'ın kâra geçmesi beklenmiyor. Dünyanın bir diğer ucundaki ANZ'de de benzer sıkıntılar göze çarpıyor. Bir yandan akaryakıt fiyatının yüksekliği, diğer taraftan da Avustralasya bölgesini etkileyen deprem ve yanardağ faaliyetleri ANZ'nin mâlî performansını bir hayli menfî yönde etkilemiş durumda. Şirketin kârı çok daha yüksek olabilecekken, söz konusu etkenler sebebiyle yıllık kâr ancak 67 milyon USD seviyesine ulaşabildi. ANZ'nin özellikle uzun menzilli hatlarında zorluk yaşadığı ve hat başına haftalık 1 milyon NZD zarar ettiği gelen bilgiler arasında. Tüm bu gelişmelerin çerçevesinde ABD'li havayolu şirketlerinin yılın dördüncü çeyreğinde %0.5 oranında kapasite azaltacağı haberini aldık. ABD'li şirketlerin ne denli büyük olduğu düşünüldüğünde, yarım puanlık bir değişikliğin ne manaya geldiği rahatça anlaşılabilir. Ticarî havayolu sektörünü gerçekten de zorlu bir dördüncü çeyrek bekliyor. Bakalım şirketler gelişi belli olan bu güç döneme nasıl bir hazırlık yapmış olacaklar?
Korean Air, Kadın Yolcularına Nasıl Davranıyor? Thursday, August 25, 2011 Airlinetrends.com'da yayınlanan bir yazı bizi yine sektörün çok farklı bir noktasına götürüverdi.
62
Havayolu 101
Yakın zamana kadar hava yolcusu denince akla bir klişe olarak 40 yaşlarındaki iş adamları gelirdi. Artık devir değişti. ABD'de iş amaçlı seyahat edenlerin artık %40'ını kadınlar oluşturuyor. Sık uçan yolcu programlarının üyelerine baktığımızda da kadın üye oranının %50 seviyesine ulaştığını görüyoruz. Air France ve Lufthansa, kadın yolcularına özel uçuş esnası dergileri sunarken, Asiana, hamile yolcularına "premom" hizmeti veriyor. Korean Air ise bu işi bir adım daha öteye taşıyarak, geçmiş yıllarda Japonya'daki belediye otobüslerinde gördüğümüze benzer bir uygulamayı devreye soktu. Şirketin hub'ı konumundaki Seul Incheon Havalimanı'nda, "Prestige Lounge" adı verilen yeni bir önemli yolcu salonu açılarak kadın yolculara yönelik bir çok kolaylık aynı anda hizmete sunuldu. Yeni salonun bir bölümü tamamen kadınlara ayrılmış durumda. Dinlenme odası, uyku odası, makyaj bölümü, çocuk bakım odası gibi bir çok nokta sadece kadın yolcuların kullanımı için hazırlanmış. Korean'ın toplam yolcu sayısı içerisinde kadın oranı %45 mertebesinde. Önemli yolcu salonunun yanı sıra, Korean Air'in 2007 yılından bu yana uzun menzilli uçaklarında kadınlara özel tuvalet uygulamasını sürdürdüğünü hatırlatalım. "Kadınlara pozitif ayrımcılık" konusu son yıllarda sık sık gündeme geliyor. Erkeklere nispeten bir ayrımcılık yapılacaksa, böylesi farklı uygulamalar sanırız en doğru olanları. Zira ayrı bir salon veya tuvalet bahis mevzuu olduğunda, erkekler pek zarar görmezken, kadınlar bu işten bir hayli memnun kalıyorlar. Korean Air'in geçtiğimiz aylarda hizmete soktuğu A380'indeki koltuk sayısınının da rakiplerine nazaran çok daha az olduğunu ve yolcu konforu için her şeyin düşünüldüğünü unutmamak gerekiyor. Tebrikler Korean!
Havayolu 101
63
Avrupalı Havayollarının Maliyetleri Friday, August 26, 2011 Dünkü yazımızda dünya genelindeki havayolu şirketlerinin yılın ilk altı ayındaki mâlî performanslarına bir kez daha değinmiş ve yılın son çeyreğininin bir hayli zorlu geçmeye aday olduğunu vurgulamıştık. Şirketler gelirlerini artırmak için ellerinden geleni yapıyor, buldukları her fırsatı kullanmaya çalışıyor. Mesela önümüzdeki Ramazan Bayramı tatili dönemindeki uçak bilet fiyatlarını şöyle bir gözden geçirmek, ne demek istediğimizi anlatabilir. Ama tabii işin maliyet yönü her zamanki önemini koruyor. Akaryakıt fiyatlarındaki sert artış, bu yılki havayolu şirket bilançolarını darma duman etmiş durumda. Bilindiği üzere, havayolu sektöründeki iki büyük maliyet kalemi akaryakıt ve personel giderleri. İşte Avrupalı havayolu şirketlerinin son 7 senedeki fiilî ve ilave olarak önümüzdeki 3 yıla yönelik tahminî maliyet yapıları. Grafikte hem akaryakıt hem de personel giderlerinin toplam şirket maliyetleri içerisindeki oranları görülüyor. Özellikle personel tarafında şirketler, maliyetleri ciddi oranda düşürmeyi başarmışlar. 2004'te %23.7 olan personel maliyet oranı, 2010 yılında %19.6'ye inmiş ve 2013 yılında %18.3'e kadar azalmaya devam edeceği ön görülüyor. Akaryakıt tarafında ise durum tam tersi. 2004'te %16.9 mertebesindeki akaryakıt giderleri, 2010 yılında %23.8'e yükselmiş. 2011'de %27, 2013'te ise %29.9 oranına yükselmesi bekleniyor. Havayolu 101 olarak düşüncemiz şudur ki, muadillerinden çok daha az akaryakıt tüketen veya alternatif bir akaryakıt kullanan bir uçak motoru, sektörde tam manasıyla bir devrim manasına gelecek. Şirketlerin, kendilerinin müdahil olamadıkları akaryakıt giderlerini azaltabilmesinin "şimdilik" başka yolu görünmüyor.
THY Ekosistemi - Haziran 2011 Saturday, August 27, 2011 Son yıllarda hızla yeni şirket ortaklıklarına girerek bir holding kimliğine bürünen Türk Hava Yolları'nın (THY) oluşturduğu ekosistemi ilk olarak geçtiğimiz yılın sonunda ele almıştık. 64
Havayolu 101
Dün açıklanan 6 aylık mâlî performans sonuçlarınının yer aldığı dokümanda, THY'nin mevcut ortaklıklarınının da bir listesi yer alıyordu. Gördük ki, 6 aylık süre içerisindeki THY ekosistemine yeni yeni şirketler katılmış. Listeye bizim eklediğimiz Anadolujet, henüz bağımsız bir şirket değil. THY'nin bir alt markası konumunda. Anadolujet'i de dahil ettiğimizde, THY ailesinin tam 14 farklı unsurdan oluştuğu görülüyor. İşte o liste ve THY'nin iştirak oranları: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14.
THY Teknik: %100 Sun Express: %50 THY Do&Co: %50 BH Havayolları: %49 TGS: %50 THY OPET: %50 TEC: %49 Goodrich TT: %40 TCI Kabin İçi Sistemleri: %51 KTHY: %10 Turkbine Teknik: %50 Uçak Koltuk: %100 HABOM: %100 Anadolujet: %100 (alt marka)
Boeing 787 Dreamliner Resmî Sertifikayı Aldı Monday, August 29, 2011 Boeing tarafından "oyun değiştirici" , Havayolu 101 tarafından ise "Havayolu sektörünün iPhone'u" olarak tanımlanan Boeing 787 Dreamliner, sancılı geçen uzun yılların sonunda ABD Federal Havacılık Kurumu FAA'den resmî uçuş sertifikasını aldı. Böylece yaklaşık üç buçuk senelik bir gecikmenin ve bir kaç milyar Dolar'lık bütçe aşımının ardından Boeing'in ilgili yöneticileri nihayet rahat bir nefes alma imkânı bulmuş oldular. Havayolu 101
65
Liste fiyatı 185 milyon USD olan Dreamliner için şu an itibarıyla 827 adet sipariş verilmiş durumda. İlk 787, Japon ANA firması tarafından kullanılacak. Söz konusu ilk uçağın 28 Eylül'de Tokyo'ya inmesi bekleniyor. 2013 yılının sonunda Boeing'in, ayda 10 adet 787 üretebilecek bir hıza ulaşacağı hesaplanıyor. Ama bu kadar talep gören bir uçak olmasına karşın, 787 projesinin yakın zamanda kâra geçmesi pek beklenmiyor. Hatta Boeing'in bu konuda hiç yorumda bulunmadığını da ekleyelim. Ama bizim düşüncemiz, Airbus'ın A380 projesinde olduğu gibi, 787'yi filosuna dahil edecek ilk havayolu şirketlerinin bu uçaktan çok memnun kalacağı yönünde. Hem işletme maliyetlerinin düşüklüğü hem de yolcu konforu noktasında getirdiği yenilikler, filosunda 787 Dreamliner'ı bulunduran şirketlerin pazarlama sıkletine ilave takat katacak. Şimdi sıra, Boegin 787 Dreamliner'ın Japonya'da yapacağı ilk resmî ticarî uçuşu beklemeye geldi.
Delta, 767-300ER Filosunu Tefriş Ediyor Monday, August 29, 2011 Delta Air Lines, filosunda bulunan Boeing 767-300ER tipi uçaklarının iç tasarımını tefriş ediyor. Şirketin resmî blog sitesindeki açıklamaya göre -300ER'ların iç tasarımında çok büyük bir değişiklik yapılırken, daha önce filodaki 400ER'larda yapılanlar örnek alınacak. "ER" (Extended Range) kısaltmasından da anlaşılacağı üzere Delta bu uçakları özellikle uzun menzilli uçuş noktalarında kullanıyor. Çin, Japonya, AB, Afrika gibi bir çok noktada Delta'nın 767-300ER modeli uçaklarını görmek mümkün oluyor. Bu açıdan bakıldığında, yapılmakta olan bu iç tasarım değişikliği, uluslarlarası yolcu memnuniyeti için son derece önemli. Yıl sonuna kadar toplam 7 adet -300ER'ın içinin yenilenmesi hedefleniyor. Delta'nın bu uçaklarda kullandığı koltuk düzeni özellikle dikkati çekiyor. Yıldırıcı ve öldürücü rekabetin olduğu ticarî havayolu sektöründe Delta'nın Business Class'taki koltuk tip ve düzeni gerçekten mükemmele yakın. 767 işletmecilerinin genelde tercih ettiği 2-2-2 düzeninin yerine, Delta'nın 767'lerinde koltuklar 1-2-1 şeklinde yerleştirilmiş. Böylece Business'ta seyahat eden tüm yolcuların koridora direkt çıkışı sağlanmış oluyor. Yeni koltuklar, eskilerine nispeten %20 daha geniş. 180 derece yatabiliyor. Elektrik prizi, USB girişi ve LED aydınlatma gibi kolaylıklar da unutulmamış. 66
Havayolu 101
Aradan 15-20 yıl geçip, 2010'lu yıllarda havayolu sektöründeki gelişmeler neydi diye kitaplar yazıldığında, Delta tarafından yapılan filo yenilemesi, değinilecek konuların en başında gelecek.
Vijay Mallya ve Kingfisher Airlines Tuesday, August 30, 2011 Vijay Mallya denince akla ne geliyor acaba? Ülkemizde her nedense, başarılı olmuş yabancı iş adamları pek tanınmıyor. Vijay Mallya da bunlardan biri. 56 yıllık ömrüne şöyle bir bakıldığında, bir havayolu şirketinin de başında olması hasebiyle, Richard Branson'la bir hayli benzerlik gösteren farklı girişimleri olduğu görülüyor. Vijay'i Branson'dan ayıran en önemli özellik, babasının bir iş adamı olması ve Vijay'in bir çok konuda kendisine onu örnek alması. Branson'da ise böyle bir durum yok. İş hayatına sıfırdan başlamış durumda. Zaten ilk işi olan plak satışının ve sonrasında gelen tüm şirketlerinin adının "Virgin" olması da buradan kaynaklanıyor. Mallya 1983 yılında, henüz 28 yaşındayken, United Breweries Group (UB Group) adlı alkollü içecek firmasının yönetimini babasından devralarak ilk büyük adımı atmış. UB Group zamanla büyüyerek, farklı sektörlerde faaliyet gösteren ve bünyesinde 60'tan fazla şirketin yer aldığı dev bir şirketler topluluğuna dönüşmüş. Alkolün yanı sıra mühendislik, tarım, kimya, bilişim teknolojisi, havacılık, tatil, spor gibi bir çok farklı faaliyet başlığını UB Group'ta görmek mümkün. Formula 1'deki Force India ve Kriket Ligi'deki Royal Challengers takımlarının sahibi olan Mallya, sponsorluk ilişkileri üzerinden de futbolla ilgileniyor. Mallya'nın konumuzla asıl ilgili olan teşebbüsü ise tabii ki Kingfisher Airlines. Uçuş faaliyetine 2005 yılında başlayan şirketin 66 uçak bulunan filosu Airbus ve ATR'lerden oluşuyor. Yine Airbus ve ATR'lerden mürekkep 130 adet de yeni tayyare siparişi bulunuyor. 2012 sonunda 71 olması hedeflenen filodaki uçak sayısı sonraki yıllarda sırasıyla 86, 103, 122 ve 138 olarak planlanmış. Kingfisher'in bu kısa tarihçesinde dikkati en fazla çeken şey, kazandığı ödüller. 5-6 yıl içerisinde bir çok müşteri memnuniyeti, marka ve kalite ödülü kazanan şirket, Skytrax kapsamındaki 5 yıldızlı az sayıdaki havayolu şirketinden bir tanesi. Ayrıca Hindistan'ın en iyi havayolu şirketi olma ünvanını da elinde tutuyor. Zaten Hindistan iç hatlarındaki en büyük firma da Kingfisher. 59 iç ve 8 dış olmak üzere toplam 67 noktaya uçan şirket, günde 380 civarında sefer düzenliyor. 2010-11 senesinde iç Havayolu 101
67
hatlarda %83, dış hatlarda ise %77'ye yakın bir yolcu doluluk oranı bulunuyor. Sırası gelmişken, Hind firmalarının iç hat pazar paylarına da bir göz atalım: Kingfisher (%20), Indigo (%19.7), Jet Airways (%17.5), Air India (%15.4), Spicejet (%13.6), Jetlite (%7.3) ve Go Air (%6.4). Önümüzdeki dönemde oneworld üyesi olmayı hedefleyen şirketin mâlî performansının ise gerek 2009-10 ve gerekse 2010-11 yıllarında çok parlak olmadığını ve söz konusu yılların zararla kapatıldığını eklemekte fayda var. Vijay Mallya'nın da diğer bazı başarılı iş adamları gibi, ticaret hayatında belli bir çıtanın üzerine geçtikten sonra kendisini tatmin etmek için havayolu sektörüne atılmış olabileceğini tahmin ediyoruz. Şirket şimdilik zarar etse de, filosunun genişlemesine paralel olarak, Hindistan'daki havayolu kapasite açlığı da hesaba katıldığında, gelecek yıllarda mâlî açıdan da müspet performans gösterir hale gelecek gibi görünüyor.
Yolcuların Uçağa Biniş Sistemi Nasıl Olmalı? Friday, September 02, 2011 The Consumerist adlı web sitesinde okuduğumuz bir yazıda, bir kuantum fizikçisinin yolcuların uçaklara binişinin (boarding) optimizasyonu hakkında çalışmalar yaptığını okuduğumuzda, bu konuya biraz daha yakından bakmaya karar verdik. Yolcuların uçağa biniş hızları, özellikle utilizasyonun bir hayli önemli olduğu düşük maliyetli iş modelinde kritik bir role sahip. Dolayısıyla, bu tarzda bir iş modelini tutan şirketler, 190 - 200 aralığında bir yolcu sayısına sahip uçaklarını 25-30 dakika gibi kısa bir süre içerisinde çevirebilmek (turnaround) amacıyla farklı farklı boarding şekilleri denemekte. Bunlardan en radikali, yolculara koltuk numarası dağıtılmaması. Düşük maliyetli iş modelinin kralı, yılda 100 milyondan fazla yolcu taşıyan Southwest, boarding'te bunu tercih edenlerden. Böylece, istediği koltuğa oturmak isteyen yolcular hem boarding için havalimanına erken geliyor hem de biniş için start verildiğinde birer Usain Bolt haline evriliyor. Bu sayede de boarding süresi minimize edilmiş oluyor. Tabii şirketlerin iş modellerine ve yerde kalış sürelerinin uzunluğuna göre tercih ettikleri başka boarding sistemleri de mevcut. Hemen yukarıda bunlardan bazıları görülüyor. 68
Havayolu 101
Basit şekildeki "zone boarding" modelleri olduğu gibi, pencere-koridor-orta koltuk kombinasyonu ile hayli karmaşık yöntemler de mevcut. Tabii asıl önemlisi, söz konusu boarding modellerinin pratiğe ne oranda geçirilebildiği. Ne kadar sürat, o kadar yüksek zamanında kalkış oranı. ;) not: grafiklerdeki numaralar, yolcuların biniş sırasını göstermektedir.
Dar Gövde Uçak Utilizasyonu 2010 Friday, September 02, 2011 Dünkü yazımızda yolcuların uçağa biniş hızının öneminden bahsedirken, bu işin özellikle düşük maliyetli taşıyıcılar için hayatî öneme sahip olduğunu belirtmiştik. Hazır konu buraya gelmişken, Avrupalı bazı havayolu şirketlerinin 2010 yılında dar gövdeli uçak filolarıyla ortalama günlük kaç saat utilizasyona ulaştıklarına bakalım. Yandaki grafiğe şöyle bir göz atınca ak koyun - kara koyun ortaya çıkıyor. Ryanair ve easyjet, sırasıyla günlük ortalama 9.5 ve 8.6 saatlik utilizasyonlarıyla, grafikte yer alan network taşıyıcıların açık ara önünde oldukları görülüyor. Bundan 5-6 sene kadar önce strateji değiştirerek kısa menzilde düşük maliyetli taşıyıcı (DMT) iş modelini benimseyen Aer Lingus, 7.9 saatlik ortalama ile düşük maliyetli taşıyıcılara en yakın konumdaki bayrak taşıyıcı şirket. Air France ve British Airways ise 6 saatin altındaki utilizasyonları ile menfî açıdan dikkat çekiyor. Bu grafikten çıkarılabilecek sonuçlardan üç tanesinin şunlar olduğu öne sürülebilir: 1. Network taşıyıcılar, dar gövde uçak filolarını daha ziyade uzun menzilli hatlarını beslemek amacıyla kullanıyorlar, 2. Network taşıyıcıların, DMT'lerle rekabet edebilmesi, o iş modelini taklit edebilmesi pek de mümkün görünmüyor, 3. DMT'ler, uçuş işletme operasyonunu yönetmede bir hayli başarılı. Günümüzde Ryanair'in filosunda 272, easyjet'te ise 196 adet uçak bulunuyor.
Havayolu 101
69
Lufthansa IT Systems Satılıyor mu? Wednesday, September 07, 2011 Bünyesindeki onlarca şirketiyle dünya genelinde 80'den fazla ülkede faaliyet gösteren, Hindistan'ın dev holdingi TATA, gözünü şimdi de Lufthansa'nın bilgi işlem şirketi Lufthansa Systems'a dikti. Hindistan menşeli The Economic Times gazetesinin haberine göre, TATA'nın bilgi işlem firması Tata Consultancy Services tarafından LH Systems'ın %80'lik payı için teklif edilen rakam 500 milyon USD mertebesinde. Yine gazetenin haberine göre, TATA'nın yanı sıra HP ve IBM de, Lufthansa'ya teklif götürmüş durumda. 16'dan fazla ülkede faaliyet gösteren ve 3000'den fazla çalışanı olan LH Systems 2010 yılında yaklaşık 850 milyon USD ciro elde etti. Doğrusunu söylemek gerekirse, LH Systems gibi ticarî havayolu sektöründeki oyuncular tarafından gıptayla bakılan ve hakkında sitayişle söz edilen bir bilgi teknolojileri firmasının Lufthansa tarafından satışa çıkarılması bizi şaşırttı. LH Systems, bir çok havayolu şirketi tarafından benchmarking yapılan, gerek iş modeli ve gerekse ürettiği teknoloji hizmetleri taklit edilmeye çalışılan bir organizasyon. Lufthansa'nın, müşterileri arasında bir çok önemli ve büyük havayolu firmasının da bulunduğu böylesine önemli bir şirketini satıyor olması kafaları karıştırdı. LH Systems'ın müşteri portföyünün havayolu sektöründen ibaret olmadığını da hatırlatmakta fayda var. İlk anda aklımıza, American Airlines tarafından uzun yıllar önce kurularak büyütülen ve sonunda satılmak zorunda kalınan SABRE adlı bilgisayarlı rezervasyon sistemi firması geldi. Acaba Lufthansa'nın bu konudaki planı ne? Ne gibi bir stratejik değişime gidiyor? Bunu bizlere ancak zaman gösterecek.
Papua Yeni Gine Havayolları (Airlines PNG) Wednesday, September 07, 2011 Philipp Goedeking tarafından yazılan "Networks in Aviation: Strategies and Structures" adlı kitapta, aynı uçuş numarası ile bir çok ara noktanın nasıl uçulduğuna dair bir örnek, Papua Yeni Gine Havayolları'nın (Airlines PNG) uçuş ağından seçilmiş.
70
Havayolu 101
Örneğe göre; PNG'nin CG359 numaralı uçuşu sekiz segment ve dokuz noktadan oluşmakta. Kiunga'dan başlayan sefer sırasıyla Lake Murray, Obo, Suki, Daru, Balimo, Kikori ve Kerema'ya uğradıktan sonra Port Moresby'de son buluyor. Bu ilginç örnek vesilesiyle PNG'ye biraz daha yakından bakalım istedik. Papua Yeni Gine yaklaşık 7 milyonluk bir nüfusa sahip. İktisadî açıdan çok da kuvvetli olmayınca, havayolu şirketlerinin gücü de buna paralel olarak kısıtlı oluyor. (Karşı örnekler: Singapur, Dubai, İsviçre, Hollanda) PNG, ülkenin bölgesel havayolu şirketi konumunda. Millî havayolu şirketi ise Air Niugini. Ama onun büyüklüğü de çok fazla değil. IATA kodu "CG", ICAO kodu ise "TOK" olan PNG'nin ana merkezi Port Moresby Uluslararası Havalimanı. 2010 yılı sonu itibarıyla filoda de Havilland Canada DHC Dash 8-102, de Havilland Canada DHC-6-300 Twin Otter ve ATR 72-500 tiplerinden toplam 21 uçak bulunuyor. 44 farklı noktaya haftada 300 civarında sefer yapılıyor. Şirketin 600'un üzerinde personeli bulunuyor. Papua Yeni Gine'nin haricinde, Avustralya'ya da sefer yapılıyor. Olur da bölgeye yolunuz düşerse, Airlines PNG ile seyahat etmeyi de ihmal etmeyin. :)
Son 5 Yılda Birim Maliyetler Nereye Geldi? Friday, September 09, 2011 Son yazılarımızın bazılarında yine düşük maliyetli taşıyıcıların, havayolu sektöründeki devrimsel rolüne işaret etmekteyiz.
Havayolu 101
71
Hepimizin bildiği üzere, düşük maliyetli taşıyıcılar, adları üzerinde, işin maliyet yanında gerçekleştirdikleri muazzam fark sayesinde var olabiliyorlar. Ve network taşıyıcılar ne yaparlarsa yapsınlar, bir türlü bu yaramaz ama kuvvetli rakiplerinin yanına dahi yaklaşamıyorlar. Yolcuların uçağa biniş sistemlerinden, dar gövde uçak utilizasyonlarına kadar bir çok noktada düşük maliyetliler, rakip iş modellerine bariz bir üstünlük sağlamış durumdalar. Şimdi de Avrupalı bazı şirketlerin 2005 ve 2010 yıllarındaki maliyet kalemlerinin detaylarına bakalım. Rakamlar CASK cinsinden ve Euro Cent bazında verilmiş. Maliyet kalemleri olarak Mürettebat, Akaryakıt, Havalimanı & ATC, Teknik Bakım, Sahip Olma, Pazarlama ve Diğer olmak üzere toplam yedi farklı unsur var. Önce maliyet yönetiminin belki de "kralı" sayılabilecek Ryanair'i inceleyelim. Şirket, 2005 yılından 2010'a, teknik bakım haricindeki diğer kalemlerdeki birim maliyetleri aşağı çekmeyi başarmış. Pazarlama maliyetleri sıfıra yakın olduğundan onu bu hesaba katmıyoruz. 2005 yılında 3.3 Euro Cent olan toplam CASK rakamı, 2010 yılında inanılmaz bir biçimde 2.8 Euro Cent seviyesine çekilmiş. Diğer taraftan, Air France-KLM'de durum bir hayli farklı. 2005 yılında 10.3 Euro Cent olan birim maliyet, 2010 yılında 10.6 Euro Cent'e yükselmiş. Avrupa'daki diğer network taşıyıcıların durumu da pek farklı değil. British Airways'ın birim maliyetleri 6.3'ten 7.9'a ve Iberia'nınkiler 8.1'den 8.5'e yükselirken sadece Lufthansa maliyetlerini dizginleyebilmiş ve 2005 yılında 12 Euro Cent olan CASK rakamını 2010'da 11.8 Euro Cent'e çekmeyi başarabilmiş. Bir diğer düşük maliyetli taşıyıcı easyJet de, birim maliyetini 4.5 Euro Cent'ten 4.3'e çekebilmiş. Birim maliyetler arasında en fazla dikkat çekeni, akaryakıt harcamaları. Ele alınan altı havayolu şirketi arasında sadece Ryanair, akaryakıttaki birim giderini azaltmayı başarabilmiş. Hem de 2005 yılı ile 2010 yılının ortalama petrol fiyatlarını 72
Havayolu 101
mukayese ettiğimizde, %40 gibi bir hayli yüksek bir fiyat farkı olmasına karşın. Ryanair CEO'su Michael O'Leary, agresif tavırları sebebiyle biraz antipatik bulunabilir. Ama neredeyse 20 yıldır başında olduğu şirketi getirdiği seviye ortada. Ne demişler; "yiğidi öldür, hakkını yeme!"
BOAC'nin Britannia Tayyareleri ile Uçunuz Monday, September 12, 2011 BOAC'nin Britannia Tayyareleri ile Uçunuz Bu ayki nostalji köşemizde 1958 yılına gidiyoruz. 4 Ağustos 1958 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayınlanan bir reklamda, BOAC firmasının İstanbul bağlantılı uçuşları tanıtılmış. BOAC, hatırlanacağı üzere şimdiki British Airways'in köklerini oluşturan iki firmadan bir tanesi idi. İngiltere çıkışlı olarak "Overseas" seferler düzenliyordu. Reklamda, şirketin filosundaki Bristol Britannia uçakları ön plana çıkarılmış ve uçaklar "Dünyanın En Süratli, En Sarsıntısız Jet Pervaneli Uçakları" şeklinde nitelenmiş. İstanbul'dan bağlantı verilen noktalar şehrin Batı ve Doğu yönlerinde ikiye ayrılmış. Batı'da; Londra, New York, Montreal, Detroit, Chicago ve San Francisco, Doğu'da ise Beyrut, Şam, Tahran, Basra, Bahreyn, Karaçi, Kolombo, Kuala Lumpur ve Singapur noktaları Türk halkının hizmetine sunulmuş. BOAC 'ye yeniden dönmek gerekirse; şirket bu reklamın yayınlandığı tarihten bir sene kadar önce (Temmuz 1957) Türk Hava Yolları'na %6.5 oranında ortak olmuş ve bu ortaklığı 1970'lerin ortalarına kadar devam ettirmişti. Bu zaman süresince THY'nin yönetim kurulunda, BOAC tarafından atanan bir üye yer almıştı. Bu İngiliz ortaklığı neticesinde, BOAC'ın kardeş şirketi BEA tarafından da kullanılan ve bir İngiliz üretimi olan Vickers Viscount tipi uçakların yine 1958 yılı içerisinde THY filosuna dahil olduğunu da ayrıca ilave edelim.
Avrupa Havayolları İş Modeli Değişiklikleri Tuesday, September 13, 2011 Her ne kadar uzun vadeli yapılan tahminlere biraz şüpheyle yaklaşsak da, Boeing tarafından hazırlanan ve Avrupa ticarî havayolu sektöründeki iş modeli kaymalarını ele alan grafiği incelemeye değer buluyoruz.
Havayolu 101
73
ASK bazında hazırlanan grafiğe göre Avrupa'daki havayolu şirketlerinin iş modelleri genel olarak dörde ayrılmış: 1- Broad Network (Network taşıyıcılar; Lufthansa, British Airways gibi) 2- LCC (Düşük maliyetli taşıyıcılar; Ryanair, easyJet gibi) 3- Charter/IT 4- Other Networks Çalışmanın en dikkat çekici bölümü, düşük maliyetli taşıyıcılar (DMT) tarafından pazara arz edilen koltuk kilometredeki dramatik artış. 2000 yılında toplam içerisinde sadece %3 olan DMT payı, 2010 yılında %14'e yükselmiş. Boeing'in çalışmasına göre 2020 yılında bu oranın %18'e yükselmesi bekleniyor. Network taşıyıcıların pazara arz ettiği koltuk kilometrede mutlak değer olarak bir miktar artış olsa da, toplam içerisindeki ASK payında oransal bir düşüş görülüyor. 2000 yılında %59 olan payları, 2020 yılına gelindiğinde %54'e düşebilir. Grafiğin bir başka dramatik tarafı, charter firmalarının yaşadığı pazar payı kaybı. DMT'lerin yükselişiyle birlikte, bireysel seyahat etmek isteyenlerin o firmaları tercih eder hale gelişi, charter firmalarını bir hayli zorlamaya başlamıştı. Zaten bu durum ASK paylarında da açıkça görülüyor. 2000 yılında %22 olan charter payı, 2010 yılında %15'e gerilemiş. 2020'de ise bu payın %13'e kadar düşeceği ön görülüyor. Havayolu 101 olarak biz 2020'li yıllara yönelik olarak biraz daha farklı düşünüyoruz. Sık sık belirttiğimiz üzere iş modellerindeki keskin ayrımın giderek azalacağı ve network taşıyıcı iş modeli ile düşük maliyetli sisteminin bir birine giderek yakınlaşacağını ön görüyoruz. Bakalım zaman kimi haklı çıkaracak?
74
Havayolu 101
Boarding Sistemlerine Yakından Bakış Tuesday, September 13, 2011 2 Eylül'deki yazımızda, uçakların yerde kalış süresini en aza indirmek amacıyla, yolcuların uçağa binişlerinin (boarding) hangi sırayla yapılması gerektiği konusuna değinmiştik. Bu yazımıza gelen yoğun ilgiden, boarding optimizasyonu işine daha fazla eğilmemiz gerektiğini anlıyoruz. 150 kişilik bir uçağın (tüm koltuklar dolu) boarding işleminin, 15 dakikadan daha az bir sürede nasıl yapılabileceği hakkında yoğun çalışmalar yapılıyor. Colarado Üniversitesi'nden Menkes van den Briel tarafından hazırlanan ve altı farklı boarding sistemini ele alan çalışmaya bir bakalım. Çalışmada, 12 business ve 138 economy class olmak üzere 150 koltuklu, tek koridorlu bir uçak modellenmiş ve uçağın tüm koltuklarının dolu olduğu kabul edilmiş. 1- Back-to-front boarding: Bu sisteme göre önce uçağın business class yolcuları kabul edilir. Bunun ardından, economy class yolcuları uçağın en arka sırasından başlamak üzere gruplar haline uçağa alınır. van den Briel'in modelinde uçak, altı farklı boarding bölümüne ayrılmış. Havayolu şriketlerinin tercihine göre grup sayısı değişebilir. 2- Rotating-zone boarding: Yine ilk sırada business class yolcuları uçağa alınır. Hemen ardından economy class yolcuları gruplar haline uçağa geçer. Bir önceki sistemden farkı, yolcu grupları uçağın arkasında önüne doğru değil, bir ön bir arka olmak üzere dönüşümlü biçimde yerleştirilir. Önce en arkadaki 5 sıra, sonra en öndeki 5 sıra, sonra uçağın arkasındaki ikinci 5 sıra gibi. 3- Random boarding: Business class yolcularının ardından tüm economy class yolcuları rastgele uçağa alınır. 4- Block boarding: Bu sistemin işleyebilmesi için bir hayli disiplinli bir takım çalışmasına ihtiyaç vardır. Uçak, pencere tarafından koridora doğru gruplar halinde doldurulur. Önce arka taraftaki pencere koltukları, sonra aynı bölümün orta ve koridor koltukları doldurulur. Bunun akabinde aynı işlem uçağın orta ve ön bölümleri için yapılır. 5- Outside-in boarding: Önce yine business class yolcuları. Ardından, uçağın tüm pencere tarafı koltukları, sonra orta koltuklar ve en sonunda da koridor tarafı koltuklar. Basit ve uygulanması kolay bir yöntem. Burada da arkadan öne sistemi uygulanırsa çok daha fazla verim alınabilir. 6- Reverse-pyramid boarding: "Outside-in" sisteminin biraz daha karmaşık bir biçimi. Yine pencere tarafından koridora doğru boarding sistemi benimsenmiş. Ancak bu kez bu bölümler de kendi arasında gruplandırılmış ve ilk grup yolcunun ardından ikici grup alındığında, bir birlerini engellemeyecek şekilde hem pencere hem de orta koltuklar Havayolu 101
75
doldurulur hale getirilmiş. Havayolu şirketleri genelde "Back-to-front" olarak tabir edilen, arkadan-öne bölgesel boarding sistemini tercih ediyorlar. Ama "outside-in" sistemi gerektiği gibi uygulanabilirse, çok daha kısa sürelerde yolcu biniş işlemini bitirmek mümkün olabiliyor. van den Briel'in modeline göre bu model, boarding işleminin en kısa sürede yapılmasına imkân veren sistem. Onun ardından "Reverse-pyramid" sistemi geliyor. Bu iki sistemde yolcuların, koltuklarına yerleşmeleri sırasında bir birlerini mümkün mertebe engellememeleri esas alındığından, gerektiği şekilde uygulanmaları durumunda boarding süresinin bir hayli kısalmasını sağlanabiliyor. Boarding optimizasyonu konusunda gözümüze çarpan bir başka çalışma, "Flying Carpet". Buna göre yolcular, biniş kapısına serilen ve üzerinde uçağın koltuk düzeninin yer aldığı halının üzerinde sıralanıyorlar. Ve boarding başladığında bu sıra dahilinde, gruplar halinde uçağa alınıyorlar. Ancak gerek havalimanlarındaki yer sıkıntısı ve gerekse uçak tipi ve boarding kapısı değişikliği ihtimalleri düşünüldüğünde, Flying Carpet uygulamasının gerçek hayatta, düşük maliyetli taşıyıcılar dışında pek de uygulanabilir olduğunu düşünmüyoruz.
Bagajlara Sosyal Medya Tarzı Statü Güncelleme Geliyor Tuesday, September 13, 2011 Havayolu ile seyahat edeceklere müjde! Bagajlarınız artık kolay kolay kaybolmayacak; kaybolsa bile kolayca bulunacak. Nasıl mı? Amadeus ile SITA'nın gerçekleştirdikleri iş birliği sonucunda ortaya çıkan yeni yazılım sayesinde, yolcular bagajlarının yeri hakkında anlık olarak bilgilendirilecek. Twitter'dan, Facebook'tan veya Foursquare'den gelen bir mesaj gibi. SITA BagMessage ile Amadeus Altéa Departure Control yazılımlarının entegrasyonu sonucunda ortaya çıkan Altéa Baggage Tracking yazılımı sayesinde yolcular bagajlarının durumu hakkında anlık olarak bilgi sahibi olabilecek. SITA BagMessage halihazırda, dünya genelinde 500'den fazla havayolu şirketi ve 200'e yakın havalimanı tarafından kullanılıyor. Bu sayede yeni sistemin kısa sürede yaygınlaştırılması hedefleniyor. Bagajların check-in'le başlayan havalimanındaki yolculuğu, ilk andan son ana kadar takip edilebilecek.
76
Havayolu 101
Uygulama ilk aşamada 54 havalimanında başlayacak. Ve sonrasında tüm dünyaya yayılacak. SITA'nın 7. Yıllık Bagaj Raporu'na göre 2010 yılında 29.4 bagajda sorun yaşanmış ve bu durum havayolu şirketlerine 2.94 milyar Dolar'lık bir fatura olarak yansımıştı. IATA, 2012 yılında uygulamaya sokulacak self-servis bagaj etiketleri ve bagaj takip yazılımları sayesinde, sektör genelinde 1.2 milyar Dolar mertebesinde bir tasarruf elde edilmesini hedefliyor. Altéa Baggage Tracking, IATA'nın bahsettiği bu yazılımlar arasında yer alıyor. Fotograf: Crisplant
Google'dan Yeni Bir Devrim: Flights Artık Hizmetinizde! Wednesday, September 14, 2011 Google'ın ITA'i satın alarak seyahat sektörüne girişinin ardından uzun zamandır beklenen "Flights Search" uygulaması ilk aşamada ABD iç hat uçuşları olmak üzere hizmete girdi. Havayolu 101'de, Google-ITA birleşmesi hakkında bir çok yazı yazmıştık. Ve nihayet bu birleşme ilk meyvesini vermiş oldu. Google'ı Google yapan, son derece basit ve akıcı bir arayüz ile istediğiniz uçuşu aramanız mümkün. Görünen o ki, online seyahat acentelerinin korktukları başlarına gelmiş durumda. Hatırlanacağı üzere online seyahat sektörünün önemli oyuncuları Expedia, Priceline, Kayak, Bing Travel gibi şirketler, Google'ın ITA'i satın almasına şiddetle karşı çıkmaktaydılar. Çünkü Google Flight ile yapılan aramanın sonucunda çıkan linkler, potansiyel yolcuları doğrudan havayolu şirketlerinin web sitelerine yönlendiriyor. Aracı yok, komisyon yok, hizmet bedeli yok! Doğrudan satış. :) Şu anda bazı ABD iç hat noktalarını listeleyen Google Flights, önümüzdeki aylarda tüm dünyayı kapsayacak şekilde genişleyecek. Ayrıca Flights'ın şu anki özelliklerine yenileri eklenecek. Böylece Google, yine devrim niteliğinde bir uygulamaya imza atmış oluyor. Düşük maliyetli taşıyıcılar haricindeki havayolu şirketlerinin bir türlü beceremediği "aracısız, doğrudan satış" konseptini, Google onlar için yapıyor olacak.
Havayolu 101
77
Arama esnasında Google Flight tarafından sunulan filtreleme imkânlarını kullanarak, arzu ettiğiniz sonuçlara ulaşmak mümkün. Duraklama (stop) sayısı, uçuş süresi, havayolu şirketi, havayolu ittifakı, bağlantı, fiyat gibi bir çok kriteri kullanarak arama yapmak mümkün. Bu işten nasıl para kazanacağı konusunda Google'dan henüz bir açıklama yapılmış değil. Ancak Flights'ta seçiminizi yapıp "book" butonuna bastığınızda açılan kutucukta "ads" metni yer alıyor. Muhtemelen ilerleyen zamanda burada Google reklamlarını görmemiz mümkün olacak. Klasik acenteler çok uzun yıllar havayolu sektörünün ekmeğini yedi ve son yıllarda git gide gerilemekteler. Online seyahat acenteleri ise görünüşe göre çok daha kısa ömürlü olacaklar. Google'ın ITA'yi satın almasının ardından artık online seyahat sektöründe hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. :)
Havayolu Şirketleri Sosyal Medya'da Thursday, September 15, 2011 Simpliflying'den Shashank Nigam tarafından hazırlanan ve bu hafta Seattle'da yapılan APEX 2011 zirvesinde takdim edilen sunum, kısa başlıklar altında, sosyal medya işinde havayolu şirketlerinin durumunu anlatıyor. Nigam tarafından Prezi ile hazırlanan sunum tek kelimeyle şahane. Aşağıda tamamını bulabileceğiniz çalışmada özet olarak; 1- Bu yıl 200 milyon kişiye ulaşan uçuş esnası kablosuz internet bağlantısının, havayolu şirketi - yolcu ilişkisini değiştireceği, 2- Sadakat programlarının, sosyal sadakati de içerecek şekilde evrileceği ve sadece mil puanı hediye etmenin ötesinde, sanal aksiyonların sanal ödüller getireceği, 3- Gelir ve dağıtım sistemlerinin de sosyal medya ortamına uyum sağlayacağı, klasik GDS sistemlerinin by-pass edileceği, (Malaysia Airlines ve Alaska Airlines'ın Facebook örnekleri) 4- Müşteri hizmetlerinin artık sosyal medya üzerinden sağlanacağı, konularına değiniliyor. http://prezi.com/bin/preziloader.swf 78
Havayolu 101
The Road Ahead for airlines in social media on Prezi
Hat Kârlılığı mı, Network Katkısı mı? Friday, September 16, 2011 Ticarî havayolu sektöründeki üst düzey yöneticileri en fazla meşgul eden konulardan bir tanesi, kâr-zarar hesaplarının yapılmasıdır. Tek tek şirketlerin kendi uçuş ağları bile yeterince karmaşıkken buna bir de ittifaklar, codeshare anlaşmaları gibi işbirlikleri dahil olunca, şirketin operasyonel performansının hesaplanması iyice girift bir hal alır. Bir yandan gelirlerin, diğer yandan da giderlerin hatlar arasında ne şekilde ve hangi oranlarda paylaştırılacağı her zaman tartışma konusu olmuştur. Özellikle bağlantılı uçuşlar ile seyahat eden yolcu sayısı oranının yüksek olduğu şirketlerde hatların birer kâr merkezi olarak konumlandırılması pek de doğru bir seçim gibi görünmüyor. Böyle bir tercihi ancak, saf bir düşük maliyetli taşıyıcı iş modelini benimseyen ve sadece noktadan noktaya sefer yaparak buna göre bilet düzenleyen şirketlerin (Ör: Ryanair) yapabilmesi mümkün. Oysa network taşıyıcılarda her bir hattın kârlılığı, o hattın "behind" ve "beyond" O&D (Origin&Destination) pazarlarına bağlı. Yani bir hattın ne şekilde performans gösterdiği, tüm network'e, tüm uçuş ağına yaptığı katkı ile değerlendirilmeli. Hat kârlılığı tek başına bir gösterge kabul edilmemeli fakat çabuk bir şekilde genel gidişatı görmek için bir kriter olarak takip edilmelidir. Bu sebeple; transit yolcu taşıması, dolayısıyla bağlantılı uçuşlar üzerine kurulu bir uçuş ağına sahip olan havayolu şirketleri için (Ör: Emirates) hat performansı konusundaki soruyu, "Şu hattın kârlılığı nedir?" yerine "Şu hattın network katkısı nedir?" şeklinde sormak gerekiyor. Hatta Philipp Goedeking bu sorunun, "Şu hatta uçmazsak, bunun negatif fırsat maliyeti nedir?" şeklinde sorulmasının daha doğru olduğunu iddia ediyor. Bu sorunun cevabına göre hazırlanacak analizler sayesinde, hat açma ve kapama kararları alınırken çok daha sağlıklı hükümlere varmak mümkün olacaktır. Örnek olarak; Dubai merkezli olarak yoğun bir biçimde transit yolcu taşımakta olan Emirates'i ele alalım. Bangkok hattının ne kadar başarılı olduğu ölçülmek isteniyor. Örneği sadeleştirmek için Bangkok hattının "beyond" yolcularının sadece Londra, Frankfurt ve Paris'e devam ettiğini düşünelim. Havayolu 101
79
Bangkok - Dubai - (Londra, Frankfurt, Paris) Beyond yolcu geliri ile noktadan noktaya (Dubai-Bangkok) gelirler toplanır ve Bangkok'un, Emirates'in uçuş ağına yaptığı katkı tespit edilir. Aynı hesap, behind noktalar için de yapılarak toplam katkı rakamına ulaşılır. Aşağıdaki örnek, bu hesaplamanın daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır: Londra (beyond) - Dubai - Bangkok - Sydney (behind) Hat bazında yapılan network katkısı hesabı ile, tek bir hattın potansiyel olarak ne kadar gelir getireceği görülecektir. Yani bir bakıma, o hatta sefer yapılmazsa kaybın ne kadar olabileceği ortaya çıkacaktır. (negatif fırsat maliyeti) Bu işlem Emirates'in tüm hatları için yapılır ve listelenir. Network katkı değeri değişken maliyetlerini geçen bir hat "pozitif" olarak değerlendirilirken, bunun tam tersi durumundaki bir hat ise "negatif" kabul edilecek ve açılması planlanıyorsa bundan vazgeçilecek; halihazırda faaliyette olan bir hat ise, kapatılıp kapatılmaması gündeme taşınacaktır.
FedEx ve Air France da, Yeni Uçak Siparişi Veriyor Friday, September 16, 2011 2011, büyük miktarlı uçak siparişlerinin rekor kırdığı bir sene oldu. ABD Hava Kuvvetleri, İndiGo, Go Airlines, China Aviation Supplies, AirAsia, American Airlines, Delta derken, geçen hafta havayolu sektörünün çok önemli bir diğer kanadından, kargo tarafından da bir sipariş haberi geldi. Dünyanın en büyük uçak filolarından (688 adet) bir tanesine sahip olan dev kargo şirketi FedEx'in, eskimeye yüz tutan filosuna 50 adet geniş gövdeli uçakla taze kan verme niyetinde olduğu ileri sürüldü. ABD Hava Kuvvetleri'nin ihalesinde olduğu gibi burada da Boeing 767 ile Airbus A330 modeli uçaklar kafa kafaya rekabet edecek. Liste fiyatına göre yapılan hesaba göre bu ihalenin hacminin 10 milyar USD civarında olacağı tahmin ediliyor. Ancak maliyetin yüksekliği karşısında FedEx'in, yeni uçak almak yerine, fiyatları çok daha düşük olan ikinci el uçaklara da yönelebileceği söyleniyor. Şirketin filosunda halen, yaşları 20-30 gibi bir hayli yüksek olan DC-10 ve MD-11 tipi uçaklar da bulunuyor. Zaten ilk aşamada değiştirilmesi hedeflenenler, bu gibi tayyareler.
80
Havayolu 101
FedEx'in son büyük satın alımı, Kasım 2006'da vermiş olduğu 15 adetlik Boeing 777 siparişiydi. 50 adet geniş gövdeli uçak siparişi verecek bir diğer firma ise Air France-KLM. Çok uzun zaman önce (2007 yılı) açıkladıklar sipariş niyetini ancak şimdi gerçekleştiren şirket, toplamda 50 adetlik bir sipariş verecek. Satın alınması düşünülen modeller, 25'er tane Airbus A350 ve Boeing 787 Dreamliner. Air France bu vesileyle farklı bir teşebbüste de bulunuyor. A350'lerin üzerinde sadece Rolls-Royce Trent 1000 motorları bulunuyor. Bu motorların bakımı şu anda sadece RollsRoyce'un kendi bakım merkezlerinde yapılmakta. Air France, bu yeni siparişle birlikte Trent 1000 motorlarının bakımının kendi teknik bakım merkezlerinde de yapılabilmesini talep ediyor. Benzer bir talebin Lufthansa'dan da geleceği konuşulmakta. Rolls Royce ise tabii olarak, altın yumurtlayan tavuğu elden kaçırmama niyetinde. Zira motor bakımından elde ettikleri gelir vaz geçilebilecek bir meblağ değil. Sadece Trent 1000 motoru kullandığını belirttiğimiz A350 şu ana kadar yaklaşık 600 adet sipariş almış durumda. Bunun yanısıra 800'ün üzerinde siparişi bulunan 787 Dreamliner'da kullanılabilen motorlardan biri General Electric GEnx iken, diğeri de RollsRoyce Trent 1000. Air France ve Lufthansa'nın, Rolls-Royce'tan talep ettikleri motor tamir izninin sebebi sanırız şimdi daha iyi anlaşılmıştır. :)
Lufthansa Bu Kez de bmi'ı Satıyor Monday, September 19, 2011 Bu ayın başında ticarî havayolu sektörünün gündemine bomba gibi düşen konulardan bir tanesi, Lufthansa'nın, sektör dahilinde "dünyaca ünlü" diyebileceğimiz IT Systems şirketini satılığa çıkarmış olduğu idi. İddialara göre Systems'ın %80'lik bölümü için 500 milyon USD civarında bir rakam teklif edilmişti. Söz konusu teklifi yapan firma ise, Hindistan'ın ticaret devletinden Tata'nın, IT sektöründeki şirketi Tata Consultancy Services idi. Son yıllarda sürekli büyümesine alıştığımız Lufthansa'nın, bir şirketini satacak olması bir çok kişiyi şaşırtmıştı. Bu şaşkınlığı henüz üzerimizden atamamışken, bu kez Lufthansa bünyesindeki bir havayolu şirketinin satış haberi tam manasıyla işin tuzu biberi oldu.
Havayolu 101
81
İşin enteresan tarafı, hafızamızı biraz zorladığımızda, 9 Aralık 2009 tarihindeki yazımızda, bmi'da işlerin Lufthansa'nın istediği gibi gitmediğini ve sonraki dönemde Lufthansa'nın bmi'ı satabileceğini vurgulamışız; bir bakıma kehanette bulunmuşuz. :) Bu yazının üzerinden iki yıl geçmeden bmi'ın satılacağı yönünde haberler yeniden gündemde. bmi'ı alıcılar nezdinde cazip kılan en önemli faktör, Heathrow'da sahip olduğu slot hakları. British Airways %42 ile Heathrow'daki birinci havayolu şirketi olurken, hemen ardından %11'le bmi geliyor. bmi'ın slotlarının 1 milyar USD civarında bir değere sahip olabileceği iddia edilmekte. BA + Iberia'nın oluşturduğu IAG'den yapılan açıklamada, "slotları ile beraber olmak şartı ile" bmi'ı satın almayı düşünebilecekleri belirtildi. Diğer muhtemel alıcılar ise Virgin Atlantic, Aer Lingus ve İran Körfezi'nden bir havayolu şirketi. Emirates, Etihad veya Qatar Airways'ten bir tanesi bu değerli havayolu şirketi (slot bazında) ile ilgileniyor olabilir. Bu satışın kilit noktası, Lufthansa'nın bmi'ı satarken slotları da beraberinde verip vermeyeceği. Zira satış öncesinde, bmi'ın slotlarından en azından bir kısmı Swiss ve Austrian gibi firmalara satılabilir. Ama o zaman bmi'ı kim, neden satın alır; işte onu kestirmek çok güç.
Networks in Aviation - Kitap Notları Wednesday, September 21, 2011 Uzun zamandır ihmal ettiğimiz kitap notları bölümümüze yeniden dönüş yapıyoruz. Bu kez elimizde, havayolu sektörünün önde gelen danışmanlarından Philipp Gödeking'in bir kitabı bulunuyor: Networks in Aviation Kitapta, ticarî bir havayolu işletmesinin adeta kalbi durumundaki network yönetimi işinin nasıl yapılması gerektiği özet olarak ve anlaşılır bir dille anlatılıyor. Bu sektörde bulunup, network yönetimi biriminde görev almamış kişiler için, Gödeking'in kitabı biçilmiş kaftan. İşte bu kitabı okurken aldığımız notlar: 1) Kitap, 2010 basımı ve 163 sayfa.
82
Havayolu 101
2) Lufthansa CEO’su Christoph Franz’ın önsözüyle başlıyor. 3) Bir network ile ilgili olarak sorulacak sorular: a) Bir network’ün parçalarındaki talebin; i) Seviyesi, ii) Yapısı, iii) Dönüşümü, gelişimi nasıldır? b) Bir pazardaki oyuncuların; i) Güçlü yanları, ii) Zayıflıkları, iii) Fırsatları, iv) Tehditleri nelerdir? 4) Kara veya demiryolu ile 1-2 saate kadar olan mesafeler, bir havalimanının havzası (catchment area) kabul ediliyor. 5) Inbound market: satılan biletlerin POS’u büyük oranda bu noktanın dışındadır. (Tatil yöreleri.) 6) Outbound market: bilet satışlarının çoğu bu noktada yapılır. (büyük hub’lar) 7) Hem inbound hem de outbound olarak zayıf olan da bir çok nokta vardır. 8) Dubai, Doha, Abu Dabi gibi noktalar işte bu zayıf kategoride olan oyunculardır. Bu yüzden kendilerini tamamen aktarmalı (transfer) yolculara hizmet verecek şekilde pozisyonlamışlardır. 9) Dubai’deki aktarmalı yolcuların %26’sı uzun’dan uzun’a iken, bu oran CDG için %1, LHR için %6’dır. 10) Tatil noktaları genelde inbound karaktere sahiptir. Buralara yoğun olarak düşük maliyetli taşıyıcılar ve charter firmaları uçar. Bu yüzden böyle noktaların gerçek yolcu trafiğine ulaşmak pek de kolay değildir. 11) Yeni bir hattın açılması hakkında analiz yapılırken bakılacak kriterlerden bir tanesi de, Credit Default Probability’dir. Bu oran yüksekse, talepteki dalgalanma da yüksek olacaktır. 12) Bir O&D pazarını anlamak için gereken kritik bilgiler: a) Talebin yapısı ve hacmi (hizmet tipi ve ücret sınıfları da dahil) b) Rekabet (mesela; rakip aktarmalı parkurlar) Havayolu 101
83
c) Çıkış ve varış noktalarının makro ekonomik durumu, d) Trafik hakları gibi idarî ve hukukî konular. 13) Yazar, Havayolu 101 gibi, düşük maliyetli taşıyıcılar ile network taşıyıcıların iş modellerinin bir birine yakınlaştığını belirtiyor. Vurgu yaptığı nokta, uçuş ağı yapıları. 14) Şirketler, uçaklarının kalkış-iniş sistemini düzenlemek için FIFO ya da LIFO modelini uygular. 15) FIFO’da ilk gelen uçak ilk kaldırılır. LIFO’da ise gece uçuşundan en son gelen uçak, ilk kalkış yapan olur. 16) 1978 deregulasyonu ile birlikte ABD’deki şirketler hızla hub&spoke yapısına geçti. Bunun sebebi, hub&spoke yapısındaki parkur sayısının point-to-point sistemine göre daha az oluşudur: a) P-to-P: n(n-1) à 10(10-1) = 90 b) H&S : 2(n-1) à 2(10-1) = 18 17) Bağlantılı uçuşların ihtiyaç duyduğu iki önemli kriter: a) Uçuş frekansı b) Bağlantı süresi 18) İyi bir bağlantılı uçuşun nitelikleri: a) Minimum bağlantı süresi ve maksimum bağlantı süresi b) Detour: bağlantı yüzünden meydana gelen zaman kaybının en az olması gerekiyor. [(Distance inbound + Distance outbound) / Great Circle Distance] c) Çift yönlü (bi-directionality) olmalı. d) Trafik hakkı kısıtlarına dikkat edilmeli. 19) MCT süresi, bağlantılı uçuşların tiplerine göre (kısa-orta-uzun) değişmekle birlikte, 90 dakikalık bir MCT, ideal olarak değerlendirilir. 20) Codeshare ve Bağlantı: a) Operating Airline: Bağlantılı uçuşların her iki bacağı da aynı havayolu tarafından yapılır. b) Partial Codeshare: İki bacaktan biri codeshare yapılmıştır ve diğer havayolu tarafından icra edilir. c) Full Codeshare: Bağlantılı uçuşların her iki bacağı da codeshare yapılmıştır ve iki bacak da diğer havayolu şirketi tarafından icra edilir.
84
Havayolu 101
d) Interline: Bağlantılı uçuşların iki bacağı iki ayrı havayolu tarafından icra edilir. 21) Bir yolcu, aktarmalı seferler arasında tercih yaparken nelere dikkat eder? a) Toplam seyahat süresi, b) Havayolu şirketinin saygınlığı, c) Kalkış ve Varış saatleri, d) Bilet fiyatı 22) Network planlamasında üç farklı model kullanılıyor: a) Logit b) Neural networking c) QSI (Quality of Service Indices) 23) Hub&Spoke yapısının dezavantajları: a) Kaynak kullanım oranının düşüklüğü i) Hub’da uygulanan dalga sistemi sebebiyle, yer işletme hizmetinde kullanılan her türlü kaynağın utilizasyonu gün içerisindeki belli zaman dilimlerinde maksimuma çıkarken, günün diğer zamanlarında bir hayli düşük seviyelere iniyor. ii) Yine aynı dalga sistemi sebebiyle, uçak ve uçuş ekibi olabilecek süreden daha az utilize ediliyor. b) Artan ticarî karmaşıklık i) Envanter takibi ve fiyatlama konularında özel karmaşık algoritmalar kullanılması. ii) Karmaşık pazar araştırması ve rekabet analizi yapılmak zorunda kalınması. c) Artan operasyonel karmaşıklık i) Transit yolcu ve bagajlarının hızlı bir biçimde aktarılabilmesi için, yüksek teknoloji ürünü ve yüksek maliyetli bagaj düzenleme ve taşıma sistemlerinin kullanılması. ii) İlave güvenlik önlem ve altyapıları (Ör: AB bünyesindeki havalimanlarındaki Schengen ve non-Schengen ayrımı) iii) Dalga sistemi nedeniyle zincirleme tehir riskinin bir hayli yüksek olması. 24) Hub&Spoke yapısının bu zayıf ve yüksek maliyetli noktaları, düşük maliyetli taşıyıcı iş modelinin doğup gelişmesine istemeden de olsa büyük katkı yapmıştır. 25) İş modellerini mümkün mertebe basit hale getirip standardize eden düşük maliyetliler, yüksek uçak ve ekip utilizasyonunun yanı sıra, hayli düşük yer işletme maliyetlerine Havayolu 101
85
ulaşmayı başarmışlardır. 26) Yerel trafiği düşük olmasına karşın, bağlantılı yolcu sayısının yüksekliği sayesinde ayakta kalan limanlara “hublet” deniyor. Ör: Viyana 27) Yazar; bir havayolu şirketinin tarifesindeki “bank” sayısının, bağlantı verebilme yeteneği ile ters orantılı olduğunu iddia ediyor. Ne kadar az “bank”, o kadar çok bağlantı. 28) Bağlantılılığı (Connectivity) tespit ederken 9 faktör dikkate alınır: a) Gelen-giden uçuş sayısı b) Bank’lerin geçici tasarımı c) Bank sayısı d) Yön e) Döngüsel modeller (Rotational patterns) f) Havaalanı altyapısı g) Tesadüfî bağlantı sayısı h) Minimum Connection Time i) Dalgaların iç yapısı 29) ABD’deki hub’lar daha ziyade Doğu-Batı eksenindeyken, AB’dekiler çok yönlü trafiğe sahiptir. 30) ABD’de 10 ve daha fazla dalga olan hub’lar görmek mümkünken, AB’de durum çok farklıdır. Ör: LH (FRA): 4 dalga, Air France (CDG): 7 dalga 31) Bir hub için, hangi coğrafî yönlere hizmet verdiği çok önemlidir. İkiden fazla yöne hizmet vermek, uygun bağlantı sayısını düşüren bir etkendir. 32) Uçak yanaşıncaya kadarki yaklaşma, iniş ve taksi süreleri ile off-block sonrası pushback, taksi, kalkış ve seyir yüksekliğine kadarki süre, verimliliği gösterir. 33) Uzun menzilli uçaklar, bir bank’in başlarında varış yapar, sonlarına doğru kalkar. 34) Hub’daki bağlantı yapısı düzenlenirken öncelik, çok kazandıran ve kârlı bağlantılara verilmelidir. 35) Ancak sadece ticarî değil, operasyonel istikrara da dikkat etmek gerekiyor. 36) British Airways, LHR’de “bağlantı odaklı bir hub yapısı” pratik olmadığından, bu meydanda hiç bir zaman bir dalgalı sistemi uygulamamıştır. 37) Bunun yerine, bank’lerin bir birlerini sürekli takip ettiği “rolling hub” sistemi kullanılmaktadır. 86
Havayolu 101
38) Bundan 6-7 sene kadar evvel American Airlines, DFW ve ORD’deki dalgalı yapısını, rolling hub’a çevirdi. DFW için sonuç: a) Ortalama bağlantı süresi 6 dakika arttı, b) Varış seferi başına düşen ortalama bağlantı sayısı 2 adet düştü, c) GDS nezdindeki Pazar payı aynı kaldı, d) Zamanında kalkış oranı yükseldi 39) Slot hakları, havayolu şirketleri arasında alınıp satılıyor. Ama slot değerleri, şirketlerin bilanço aktiflerinde gösterilmiyor. 40) Lufthansa, network planlama işini hub bazında yapıyor. Bu sayede yeni bir şirket satın alındığında, o şirketin hub’ı kolaylıkla LH bünyesine entegre edilebiliyor. (hub management) 41) Yazar, “hat kârlılığı” anlayışını “tehlikeli bir konsept” şeklinde nitelemiş. 42) Yüksek oranda transit yolcu taşıyan bir şirkette, hatların birer “kâr merkezi” olarak tanımlanmasının yanlış olduğu vurgulanmış. 43) Hat performansının, negatif fırsat maliyeti kavramı üzerinden hesaplanması gerektiği iddia ediliyor. Beyond ve behind noktalardan elde edilen gelirler çok önemli. 44) Ör: Londra (Beyond) – [Dubai – Bangkok] – Sydney (Behind) 45) Şirketler arasındaki network overlap (uçuş ağı kesişmesi), rekabet düzeyini gözlemlemek açısından son derece önemlidir: a) Kesişen varış noktaları b) Kesişen direkt parkurlar c) Kesişen aktarmalı parkurlar d) Kesişen aktarmalı O&D’ler 46) Hub’lı network’lerde, kesişen aktarmalı parkur ve O&D’ler çok önemlidir. 47) Şirket birleşmelerinde, tarafların network’leri baş rolü oynar. Birleşme sinerji sağlar mı, sağlamaz mı? 48) Her ne kadar network’lerin bir birlerini tamamladığı birleşmeler iyi gibi görünse de, aslında çakışan uçuş ağları, şirketler için daha avantajlıdır. Çakışan parkurlarda; a) Gelir yönetimi, b) Trafik ve kapasite ayarlamaları, c) Kurumsal müşterilerle ilişkiler gibi noktalarda avantaj elde edilir. Havayolu 101
87
49) Şirket birleşmesi ve ittifaklar öncesinde yapılan “sinerji” hesaplarının ne kadar gerçekleştiğinin hesabını yapmak neredeyse imkânsızdır. 50) Özellikle son 10 yıl içerisinde hızlanan şirket satın alma ve birleşmeleri neticesinde çok büyük uçuş ağları oluştu. Bunun sonucunda şirketler, çoklu-hub yapısına geçmek zorunda kaldılar. 51) Bu yapının hem faydası, hem de zararı olabiliyor. 52) ABD’nin coğrafî büyüklüğü sebebiyle zaten uzun yıllardır çoklu-hub sistemleri görülüyordu. Avrupa’da da son yıllardaki satın almalar sonucunda ortaya çıktı. Asya’da ise henüz pek görülmüş değil. a) Air France-KLM: Paris CDG ile Amsterdam b) Lufthansa: Frankfurt, Münih, Zürih, Brüksel, Viyana c) Lufthansa’nın Milano’da gerçekleştirmek istediği bölgesel hub modeli ise başarısızlığa uğramıştır. 53) Çoklu-hub sisteminde iki farklı unsur göz önüne alınır: Ölçek veya Kapsam. 54) Ölçek’te, transfer yolcu sayısının çokluğu hedeflenmektedir. Hub’lar bir birlerine uzak olmalıdır. 55) Kapsam’da ise yüksek gelir elde etmek ön plandadır. Noktadan noktaya trafik önemlidir. Bu yüzden hub’lar arasındaki mesafe çok önemli değildir. 56) ABD’nin yapısı ölçek sistemine, Avrupa Birliği’nin yapısı ise kapsam sistemine uygundur. 57) Kapsam sisteminini uygulayan şirketlerin hub’larının uçuş ağlarının büyük oranda çakıştığı görülür. 58) Çoklu-hub sisteminde hub’lar üzerinden akan O&D trafiğinin tarifesini senkronize etmek çok önemlidir. Böylece A noktasından D noktasına gidecek olan bir yolcu için B veya C noktasında aktarma yapmanın hiç önemi (ve menfi bir etkisi) olmayacaktır. 59) Şirketlerin uçuş ağlarını değerlendirirken, altı farklı kritere bakılır: a) Talebin hacmi ve yapısı b) Üretim, verimlilik ve kapasite c) Bağlantı verebilme d) Coğrafî kapsam e) Riske maruz kalma düzeyi f) Yukarıdakilerinin tümünün trendi
88
Havayolu 101
60) Uçuş ağları farklı bir çok katmandan oluşur: a) En temelde yolcu talebi yer alır, b) Talebin üzerine, uçuş ağının yapısı oturtulur, c) Buna, kalkış-varış saatleri ile bununla ilgili diğer tüm unsurlar eklenir, (üretim planlama) d) Sonraki adımda bilet fiyatı katmanı ilave edilir, (gelir yönetimi) e) En son olarak da oluşturulan bu çok katmanlı uçuş ağı ile ilgili olarak gerekli iletişimde bulunulur, (GDS/CRS kanalları, web vs)
AEA, Karbon Emisyonu Konusunda İkaz Etti Wednesday, September 21, 2011 Avrupa Birliği (AB) tarafından uygulanmakta olan ve havayolu sektörünün 1 Ocak 2012 tarihinde dahil olacağı karbon emisyonu sistemiyle ilgili olarak bir ikaz da, Avrupa Havayolları Birliği'nden (Association of European Airlines - AEA) geldi. Birliğin Genel Sekreteri Ulrich SchulteStrathaus tarafından yapılan açıklamada, "AB, bazıları tarafından emperyalist olarak nitelendirilen karbon emisyonu uygulamasında ısrar ederse, çok büyük ticarî misillemelerle karşı karşıya kalabilir" dendi. Bu misillemelerin hacminin, AB ile ABD arasındaki Airbus - Boeing çekişmesinin de üzerinde olabileceği kaydedildi. Hatırlanacağı üzere özellikle son aylarda, ABD ve Çin, AB'nin tüm dünyaya empoze etmeye çalıştığı karbon emisyonu sistemine karşı en ciddi ve kararlı itirazları seslendiren iki dev ülke. Yapılan hesaplara göre karbon emisyonu sisteminin 2020'ye kadar havayolu sektörüne olan yıllık maliyetinin 4 milyar USD mertebesinde olacağı tahmin ediliyor. Bu rakamın üçte biri AB üyesi devletlerin kasasına gidecek. Ve bu paranın ne şekilde kullanılacağı çok da net değil. Özellikle uzun mesafeler kat ederek AB'deki şehirlere sefer yapan havayolu şirketleri karbon emisyonu uygulamasından menfî yönde en fazla etkilenecek olanlar. Zira AB'nin uygulamak istediği şekliyle, karbon emisyonu sistemi için yapılan hesapta, uçuşun ne kadarının AB hava sahasında gerçekleştiğine bakılmaksızın, toplam uçulan mesafe baz alınıyor. Bu mantık üzerinden yapılacak bir hesabın büyük bir haksızlığa yol açacağı aşikâr.
Havayolu 101
89
Acaba diyoruz; Doğu Asya'dan AB'ye yapılan uçuşlarda, İstanbul'da bir teknik duraklama yapılıp yola devam edilse, nasıl olur? İniş-kalkış esnasında yaşanacak masraf, karbon emisyonu maliyetinden daha düşük olur mu? Ne dersiniz? Görsel: Greencitizens.net
British Airways'in Kuyruğu - Sene 1997 Wednesday, September 21, 2011 Bu olayı çok uzun yıllar önce duymuştuk. Hatta yeri geldiğinde, 2007 yılında Havayolu 101'de de değinmiştik. Konu, British Airways'in (BA) kuyruğu. Sene 1997. BA, gerçekleştirmekte olduğu yeniden yapılanma çerçevesinde kendisini bir "küresel havayolu şirketi" olarak konumlandırmak istiyor. Ve uçak kuyruklarındaki imparatorluk bayrağını kaldırarak yerine, dünyanın dört bir yanından seçilen ve farklı bölgeleri temsil eden motifler yerleştiriyor. (dünya tasvirleri) Sonuç? Demir Leydi lakaplı Margaret Thatcher, 1997 yılındaki bir Muhafazakâr Parti konferansında, orada sergilenmekte olan "yeni kuyruklu" bir BA uçak maketine bakıyor ve yetkililerden bilgi alıyor. Hemen sonrasında da ticarî havayolu tarihine geçen o ünlü cümlesini sarf ediyor:
"Korkunç; biz İngiliz Bayrağı’nı taşıyoruz, bu berbat şeyleri değil!” Ve akabinde, maket uçağın kuyruğunu bir mendille örterek, BA'in bu yeni kurum kimliği hamlesini bitiren hareketi yapmış oluyor. Bu değişiklik öncesinde bir havalimanında körüğe yanaşan bir BA uçağı herkes tarafından tanınırken, dünya tasvirlerinin kullanımıyla birlikte şirket, bu “ayırt edici” özelliğini kaybetmişti. Aynı dönemde Virgin Atlantic’in uçaklarının burun kısmına, elinde İngiliz Bayrağı tutan bir kadın görseli yerleştirmesi de bu işe tuz biber ekmişti. Neticede iki sene gibi kısa bir süre sonra, filodaki uçaklardan kuyrukları henüz dünya tasviri taşımayanlar için bu çalışma iptal edilmiş, 2001 yılında da tüm filonun yeniden İngiliz Bayrağı’na geri döneceği açıklanmıştı. 90
Havayolu 101
İşte Thatcher'ın mendiliyle BA'in tarihine damga vurduğu o an.
To Fly. To Serve. British Airways Thursday, September 22, 2011 Bugünkü adıyla 1974 yılında kurulmuş olsa da, kökü 1919 yılına kadar giden, Britanya İmparatorluğu'nun bayrak taşıyıcı şirketi British Airways (BA), yeni bir kurum kimliği çalışması başlattı. Bu kapsamda, uzun zamandır kullanılmakta olan " The World’s Favourite Airline " sloganı, " To Fly. To Serve. " şeklinde değiştirildi. Şirket bununla da kalmadı ve yeni sloganını, İngiliz Kraliyeti'nin mottosunun (dieu et mon droit) yer aldığı dünyaca ünlü armadan esinlenilerek hazırlanmış olan arma ile birlikte kullandı. Yan tarafta görülebilir. Şirket bu sloganı ve armayı, kurulduğu ilk yıllarda kullanmıştı. Böylece British Airways, çok uzun zamandır takip etmekte olduğu "küresel havayolu" politikasını bir anda ters yüz etmiş oldu. Yeni dönemde, İngiliz kimliği çok daha ön plana çıkarılmış bir British Airways göreceğimiz kesin. Yeni kurum kimliği çalışması kapsamında bir de 90 saniyelik TV reklamı hazırlandı. Böylece BA, son 10 yıl içerisinde ilk kez bir markalandırma reklamı çekmiş oluyor. 1919'dan bu yana meydana gelen gelişmelerin yer aldığı TV reklamını aşağıdaki bağlantıdan seyretmeniz mümkün. BA'in bu kurum kimliği çalışması aslında 5 yıllık dev bir planın parçası. 5 milyar Pound gibi oldukça yüksek bir bütçeye sahip plan çerçevesinde kurum kimliğinin yanı sıra yeni uçaklar, yeni iç tasarım ve yeni hizmetler gibi daha bir çok unsur bulunuyor. Özellikle son bir kaç senedir hem ekonomik krizle hem de kabin memurlarının grevleriyle büyük yara alan BA, Iberia ile birleşmesinin ardından ayağa kalkmaya başlamıştı. Sanırız artık koşma zamanının geldiğine inanıyorlar. Önümüzdeki yıllarda muhtemelen çok farklı bir BA protresiyle karşılaşacağız. [youtube http://www.youtube.com/watch?v=a4JdQi60an0]
Havayolu 101
91
easyJet, 2011 Yılı Kâr Beklentisini Yükseltti Thursday, September 22, 2011 Avrupa'nın önde gelen düşük maliyetli taşıyıcılarından easyJet, 2011 yılına yönelik kâr beklentisini yükseltti. Daha iki ay kadar önce şirketten yapılan açıklamada, 2011 yılında 200-230 milyon Pound aralığında olacağı tahmin edilen kâr miktarı, 240-250 milyon Pound seviyesine yükseltildi. easyJet buna ilaveten, yatırımcısını sevindirecek bir haber daha verdi ve bu yıl için özel bir kâr payı dağıtılacağını açıkladı. easyJet için sene başında analistlerin yapmış olduğu kâr tahmini ise 179 milyon Pound mertebesindeydi. Şirket, sene sonu hedefi gerçekleşirse, sene başındaki tahminleri %40 civarında geçerek bir hayli başarılı bir performansa imza atmış olacak. Tabii easyJet'in bu başarısının temelinde ne var diye baktığımızda, sene başında gerçekleştirilen iş modeli değişikliğinin olduğunu görüyoruz. Havayolu 101'de sık sık değindimiz gibi, network taşıyıcı iş modeli ile düşük maliyetli model giderek bir biriyle iç içe geçiyor. Bunun sonucunda da easyJet gibi, daha önceleri iş amaçlı seyahat eden kitleyi pek de hedeflemeyen şirketler, artık gözlerini bu kârlı pazara dikiyor. Mesela easyJet'in Temmuz seferlerindeki iş amaçlı seyahat eden yolcu sayısı, geçen yıla nispeten %20 artmış durumda. Havayolu sektöründeki iş modeli değişiklikleriyle ilgili olarak 7 Şubat 2011 tarihli yazımızı okumanızı tavsiye ediyoruz. ZF2EXSE5CQF2
United Airlines, 200 Uçak Sipariş Edecek Friday, September 23, 2011 American Airlines ve Delta'nın ardından sıra şimdi de United Airlines'a geldi. Continental ile birleşmesinin ardından dünyanın en büyük havayolu şirketi konumuna gelen United, önümüzdeki günlerde 200 kadar dar gövdeli uçak siparişi vermeyi planlıyor. Liste fiyatlarına göre yaklaşık 18 milyar USD mertebesinde olacak bu büyük sipariş için, her zaman olduğu gibi iki dev uçak 92
Havayolu 101
üreticisi kafa kafaya yarışacak; Airbus ve Boeing. Her iki firma da, motorları yenilenen dar gövdeli modelleriyle United'ı ikna etmeye çalışacak. Boeing 737 MAX ve Airbus A320neo, bir siparişte daha kozlarını paylaşacak. Aslında United Continental CEO'su Jeff Smisek, geçtiğimiz Mayıs ayında yaptığı açıklamada, Boeing'in hayata geçirmeyi planladığı yeni tasarımlı 737'yi beklemek istediğini söylemişti. Ancak Boeing'in yakın zaman önce bu plandan vazgeçtiği düşünülürse, Smisek'in de o fikrinden caymış olabileceği söylenebilir. United'ın sadece dar gövdeli uçak filosunda yaklaşık 550 tayyare bulunuyor. Bunun dışında şirketin 50 adet Boeing 737, 50 adet Boeing 787 ve 25 adet Airbus A350 siparişi mevcut. Daha önce de belirttiğimiz gibi, 2011 daha şimdiden, dünya ticarî havacılık tarihine "uçak siparişi yılı" olarak geçmiş durumda. ZF2EXSE5CQF2
Ne Olacak Bu JAT'ın Hali? Sunday, September 25, 2011 İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Hırvat asıllı Josip Tito'nun önderliğinde kurulan güney slavları ülkesi Yugoslavya'nın 1991 yılından itibaren başlayan çözülme sürecinin sonunda ortaya tam 6.5 devlet çıktı. Basketbol, futbol gibi spor dallarında çok başarılı olan Yugoslavya'nın devamında ortaya çıkan bu devletlerin bir çoğu, bu alanlardaki başarılarını devam ettirdi. Ancak aynı şeyi havayolu işletmeciliği açısından söylemek bir hayli güç. 20. yüzyılın ikinci yarısında, millî bir havayolu şirketine sahip olmak; para, bayrak, istiklal marşı gibi bir bağımsızlık sembolü sayılır haline geldiğinden, Yugoslavya'dan kopan tüm devletler kendi bayrak taşıyıcı şirketini kurma yoluna gitti. Sonuç? Neredeyse hepsi için tam bir hüsran. Kendi ayakları üzerinde durabilen hiç bir şirket bulunmuyor.
Havayolu 101
93
İşte geçen haftaki haber; Slovenya'nın bayrak taşıyıcı şirketi Adria, devlet desteği sayesinde, iflas etmekten son anda kurtuldu. Geçen yıl 63 milyon Euro zarar eden şirkete, 50 milyon Euro mertebesinde bir nakit akışı sağlandı. 450 personeli bulunan şirketin önümüzdeki günlerde çalışanlarının %20'sini işten çıkarması bekleniyor. Ve yine EX-YU Aviation sitesindeki bir başka haber: Efsanevî havayolu şirketi JAT, bu kez de Azerbaycan'a teklif edildi! (Daha önce de aralarında Aeroflot ve THY'nin de bulunduğu bir çok şirketin adı, JAT ile anılmıştı) "Efsanevî" diyoruz zira JAT, 1991 ve sonrasındaki çözülme sürecine kadar Yugoslavya'nın bayrak taşıyıcı şirketi konumundaydı. 1927 yılında Aeroput adıyla kurulan şirket ilk seferini bir yıl sonra Belgrad-Zagrep arasında yapmıştı. 1930 gibi erken bir tarihte yurt dışı seferlere başlayan şirketin uçuş ağına Viyana, Graz ve Selanik kentleri dahil olmuştu. 1970 yılında Avustralya ve Kanada'ya charter seferleri başlatan JAT, 1975'te de ilk uzun menzilli tarifeli hattını açmıştı: BEG-KHI-SIN-SYD 1987 rekor yılı olmuş ve taşınan yolcu sayısı 4,5 milyona ulaşmıştı. (THY: 3.6 milyon) 1990 yılında ise ABD uçuşlarındaki yolcu sayısı yıllık 180.000’e yükselerek büyük bir başarıya imza atılmıştı. O dönemde 61 uluslararası noktaya sefer yapılıyordu. Ancak 1991'de başlayan iç savaş her şeyi alt üst etti ve geçen 20 yılın ardından JAT, Sırbistan devleti tarafından bir an önce elden çıkarılmaya çalışılan, istenmeyen bir evlat durumuna düştü. Ve sonunda Azerî şirket AZAL'dan medet umulur hale gelindi. Ne kadar yazık!
Petrol Fiyatlarında Son Durum Monday, September 26, 2011 Özellikle bu yıl havayolu şirketlerinin tam manasıyla "belalısı" olan petrol fiyatlarında son durum ne? Nisan ayında zirve yapan ve takip eden aylarda yatay bir seyre giren petrol fiyatları, son günlerde gevşeme eğiliminde. Küresel ekonominin gidişatının pek de iyi olmadığı yönünde ABD ve AB'den arka arkaya gelen haberlerin ardından, talep 94
Havayolu 101
miktarında muhtemel bir azalma yaşanacağı ön görüldüğünden olsa gerek, petrol fiyatları yavaş yavaş gerilemeye devam ediyor. BRENT'in fiyatı 105 USD mertebesine kadar gerilerken, NY ham petrol fiyatı 80 Dolar'ın da altına inmiş durumda. Havayolu 101'de kriter olarak aldığımız Dated Brent, West Texas Intermediate ve Dubai Fateh petrol fiyatlarının basit ortalamasında da benzer trendi görmek mümkün. Mayıs-Temmuz döneminde 106-108 USD civarında olan ortalama fiyat, Ağustos'ta 100 USD'ye geriledi. Eylül ayında bu fiyatın, 100 USD'nin de altında olacağı görülüyor. Böylece sene başında havayolu şirketleri için yapılan değerlendirmelerde bir kritik eşik olarak tespit edilen 100 USD seviyesinin altına inilmiş oluyor. Petrol fiyatlarındaki düşüş trendi devam ederse, 2011 yılı ortalaması 100 USD'nin altında kalacak ve ticarî havayolu şirketleri az da olsa rahat bir nefes almış olacak. Kaynak: IndexMundi
Şirketler Yeniden Maliyetlere Odaklandı Monday, September 26, 2011 Küresel ekonominin bir türlü istenen ve beklenen iyileşme trendini yakalayamaması ve petrol fiyatları, 2010 yılını büyük umutlarla kapatan havayolu şirketlerinin, 2011 yılında adeta sükut-u hayale uğramasına yol açtı. Bir yandan artan maliyetler, diğer taraftan hedeflendiği artışı gösteremeyen gelir tarafıyla birleşince, şirket bilançolarının dip satırları kırmızı mürekkeple yazılır hale geldi. Gelir kalemleri artırılamayınca, havayolu şirketlerinin yöneticileri tabii olarak bilançonun diğer kanadına eğilmek zorunda kalıyor: Maliyetler Flightglobal'da çıkan bir haberde Air France, Emirates ve SAS'ın maliyetler konusuna bakışları ele alınmış. Emirates CEO'su Tim Clark, mücadele etmekte zorlandıkları en önemli unsurun yüksek petrol fiyatları olduğunu söylüyor. Zira bu durum, hem küresel ekonomide hem de seyahat planlarında tereddütlere, dolayısıyla sıkıntılara yol açıyor. Emirates'in hedefi, şirket içinde yapacakları iyileştirmelerle %5-8 civarında bir tasarruf Havayolu 101
95
sağlamak. Gider miktarı 20 milyar USD'nin üzerine çıkan bir yapıda, bu oranda tasarruf yapılması demek, şirketin rahat bir nefef alması manasına geliyor. Clark, tüm bunlara rağmen Emirates olarak büyüme planlarından vazgeçmeyeceklerini de ekliyor. Tamamı geniş gövde uçaklardan oluşan 147 üyeli filo, Mart ayında 185 uçaklık bir dev haline dönüşecek. Air France ise bildik tasarruf yöntemleriyle kötü gidişe bir dur demek istiyor. Yeni personel istihdamının durdurulması, her birimin sabit maliyetleri düşürmek için çalışmalar yapması, verimliliğin artırılması gibi konular başta geliyor. Challenge 12 adını verdikleri tasarruf programı dahilinde hedeflenen bir yıllık 470 milyon Euro'luk hedef, birinci çeyrekte açıklanan nagatif sonucun ardından 500 milyon Euro'ya çıkarılmış. Çok uzun yıllardır istenilen performansın çok uzağında olan SAS da, 4Excellence adlı program çerçevesinde tasarruf etmeye çalışıyor. Birim maliyetlerde %5'lik bir düşüşün hedeflendiği tasarruf programı, şirket genelindeki kalite ve verimlilik çalışmalarıyla da destekleniyor. Hülasa; akaryakıt gibi kontrol dışı maliyetlerin bilançoda ağırlığını hissettirdiği dönemlerde şirketler, adeta sinekten yağ çıkartmaya çalışıyorlar. Söz konusu tasarruf programlarının ne denli başarılı olduğunu ancak 2011-12 mâlî sonuçları açıklandığında görebileceğiz. Görsel: http://www.diymarketers.com/2010/10/19/conference-money-saving-tip/
Qatar Airways Yeni Web Sitesini Yolcularına Sundu Monday, September 26, 2011 Skytrax tarafından dünyanın en iyi havayolu seçilen Qatar Airways, yeni web sitesini yolcularının kullanımına sundu. Yeni web sitesi hazırlanırken, son bir kaç yıldır sanal alemi etkisi altına almış olan "minimalist" yaklaşımdan etkilenildiği açıkça görülüyor. Bilindiği üzere, önceki yılların kalabalık, aynı anda bir çok bağlantının ve banner'ın bir arada bulunduğu ana sayfaları yerine artık, mümkün mertebe sade; az sayıda ve önemli bağlantının yer aldığı giriş sayfaları tercih ediliyor.
96
Havayolu 101
Qatar'ın yeni web sitesinin en ilgi çekici yanı, online işlemlerin yer aldığı bölüm. Doğrusu siteye ilk girildiğinde, online rezervasyon yapılacak olan yer biraz gözden kaçıyor gibi. Ancak kalkış ve varış şehirlerinin yazılacağı yer fark edilip tıklandığında, online rezervasyon bölümü açılıyor. Sonraki adımlarda yukarıdan aşağı doğru bir akış tercih edilmiş. Beş adımda bilet satın alma işlemini bitirmek mümkün oluyor. İşlemlerin aynı sayfa içerisinde yapılıyor hissinin verilmiş olması güzel. Ödeme seçenekleri arasında Diners Club ve UATP'nin de bulunduğu farklı bir çok kart bulunuyor. Ancak bunlar dışında alternatif ödeme seçeneklerinin (PayPal, Bill Me Later, ELV gibi ) olmaması, Qatar Airways web sitesinin online yolcu deneyimi açısından eksi puan. Sitenin dikkat çekici bir başka bölümü, Qatar Airways'in sosyal medya mecrasındaki yeriyle ilgili olan sayfa. Ana sayfada kendisine sadece kuru bir "Follow us online" linkiyle yer bulabilen bu bölüm aslında bizce, biraz daha fazla ön plana çıkarılmayı hak ediyor.Zira bu sayfada artık klasik haline gelen Facebook, Twitter, Flickr gibi sosyal medya mecralarının yanı sıra flyertalk, Linkedin, Wikipedia, tripadvisor, SeatGuru gibi önemli online cemaatlerin Qatar Airways hakkındaki sayfalarının linklerine de yer verilmiş. Netice olarak baktığımızda, bazı eksikleri olmasına karşın Qatar Airways'in web sitesinin yeni tasarımı, cesur ve sade tasarımı ile tebriği hak ediyor.
Avrupa Birliği, Karbon Emisyonu Oranlarını Açıkladı Tuesday, September 27, 2011 Avrupa Birliği (AB), 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren havayolu şirketlerinin dahil olacağı karbon emisyonu sisteminin oranlarını açıkladı. Buna göre şirketler, 2012 yılındaki karbon emisyonu kotalarının ortalama olarak %85'ini bedavaya alacak. 2013-2020 arası için bu oran %82 olarak tespit edildi. Ancak şirket bazında bakıldığında, bedava kota oranının %20 gibi bir hayli düşük bir oranla, %100 arasında değiştiği görülüyor. AB tarafından başlatılacak bu uygulamadan yaklaşık 4000 civarında havayolu şirketinin etkileneceği belirtiliyor. Öte yandan AB tarafından yapılan açıklamanın en ironik bölümü, havayolu şirketlerine
Havayolu 101
97
tahsis edilen ücretsiz karbon emisyonu kotasına parasal değer biçilen cümleler. AB, şirketlere ücretsiz olarak verdiği kotanın 10 yıllık değerinin 20 milyar Euro'nun üzerinde olduğunu belirterek, havayolu şirketlerinin bu parayla filolarına yatırım yaparak mevcut uçaklarını daha verimli (akaryakıt) olanlarla değiştirmelerinin mümkün olduğunu açıklamış. Tam manasıyla şaka gibi bir mantık yürütme! Buna göre AB, havayolu şirketlerini önce borçlandırıp sonra da o borçları affeden bir konuma gelmiş olmuyor mu? Daha da komik olan yanı, tamamen kâğıt üzerinde olan bu "potansiyel gelirler" ile yeni uçak ve motor satın alınması tavsiye ediliyor. Gerçekten sıra dışı bir yaklaşım. Öte taraftan IATA Genel Direktörü Tony Tyler tarafından bugün yapılan açıklamada ise, AB'nin karbon emisyonu sistemi adeta "kaş yapayım derken, göz çıkarma" şeklinde tâbir edilerek, uygulamanın acilen iptal edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Doğru söze ne denir!
GPS, Hava Trafiğini Rahatlatacak mı? Wednesday, September 28, 2011 Bundan neredeyse dört yıl önce, ABD'deki hava trafiği özellikle bazı bölgelerde durma noktasına gelince, yetkililer bu meseleye bir neşter vurmak istemişler ve bazı girişimlerde bulunmuşlardı. 2 Ekim 2007 tarihli yazımızda bu meselenin Başkan seviyesinde değerlendirilmekte olduğunu söylemiştik. Hemen ardından da aynı yılın Kasım ayında, ABD’nin yıl içerisinde en yoğun hava trafiğini yaşadığı Şükran Günü tarihlerine denk gelen beş gün boyunca ülkenin doğu kıyılarındaki askerî hava koridorlarının, sivil şirketlere açılmasına karar verildiğini belirtmiştik. Aradan geçen dört yıla rağmen ABD'nin hava trafiği yoğunluğuna henüz kesin bir çözüm bulunabilmiş değil. Bu sorunu çözmek için yine Başkan seviyesinde bir girişim gündeme geliyor. GPS bazlı hava trafik kontrol teknolojisi olan NextGen'e olan devlet desteği artırılıyor. Bu teknoloji sayesinde uçaklar, mevcut sisteme nazaran, bir birlerine daha yakın bir biçimde ve daha düz bir rota üzerinde uçabilecekler.
98
Havayolu 101
Böylece tehirlerin ve uçuş sürelerinin üçte bir oranında azalacağı hesaplanıyor. Tahminler doğru çıkarsa, bu sistem havayolu şirketleri ve yolcuların milyarlarca dolarlık tasarruf edebilmesi anlamına geliyor. Daha az akaryakıt sarfiyatı, daha az karbon emisyonu, daha fazla uçuş emniyeti... Ancak ABD Federal Havacılık Dairesi FAA'in tahminlerine göre GPS bazlı sistemin ABD geneline yaygınlaştırılabilmesi için 2020 yılına kadar beklenmesi gerekiyor. Bu kadar uzun bir süreye kimsenin tahammülü yok. Bu noktada, bağlantısını verdiğimiz makalenin yazarı Peter Orszag şöyle bir tavsiyede bulunmuş: Hava trafik kontrol işini FAA'in uhdesinden alarak özelleştirmek. Orszag bu noktada Kanada'yı örnek gösteriyor ve NAV Canada adı altındaki kuruluşun, hava trafiğini emniyetli ve verimli bir biçimde idare ettiğini söylüyor. Küresel iktisadî kriz sebebiyle son bir kaç yıldır artış hızı duran ABD hava trafiği bakalım önümüzdeki yıllarda ne gibi gelişmeler gösterecek.
Dünya Genelinde Kaç Tane Havaalanı Var? Thursday, September 29, 2011 Chartsbin adlı web sitesinde, dünya genelindeki bir çok istatistikî verinin görsel hali bulunuyor. Aklınıza gelebilecek farklı bir çok rakamsal sonucun görsel yansımasını burada bulabilirsiniz. Biz de ilk olarak ülke bazında kaç tane havaalanı olduğuna baktık. Havaalanları "paved" ve "unpaved", yani düzeltilmiş asfalt veya beton ile toprak zeminler olmak üzere ikiye ayrılmış. Veri kaynağı olarak CIA'in yıllık Factbook'u kullanılmış. Bu yüzden ülkelerde bulunan en küçük havaalanlarına kadar hepsi hesaba dahil edilmiş. Mesela Türkiye'de 88'i düzeltilmiş, 11'i toprak olmak üzere toplam 99 havaalanı görünüyor. Bu konuda liderlik, ABD'nin elinde. Toplam 15.079 havaalanıyla ABD, diğer ülkelere nispeten açık ara önde bulunuyor. Onu 4.072 havaalanı ile Brezilya ve 1.819 havaalanı ile Meksika takip ediyor. Tabii yukarıda da belirttiğimiz üzere, bu rakamlardaki "paved-unpaved" oranına dikkat Havayolu 101
99
etmek gerekiyor. Zira Brezilya ve Meksika'daki meydanların çok büyük bir oranı, jet uçaklarının iniş-kalkış yapamayacağı toprak zeminlerden oluşuyor.
Airports Go Futuristic with Driverless Pods, epaper Guides and an ... Thursday, September 29, 2011 Airports are high-traffic locations with a diverse and international mix of consumers, which makes them well-suited to trial novel technologies (see also our article on airports’ experiments with virtual technologies). The latest futuristic showcases are laser-guided travel pods, electronic paper guide cards and a hydroponic vegetable garden. LondonHeathrow In mid-September, laser-guided pods that transport passengers without drivers or timetables were officially launched at London Heathrow Airport’s Terminal 5, following a 6-month trial.The 21 pods, which carry up to four passengers and their luggage between the business car park and the main terminal building, are laser-guided and run along tracks. They take an average of ten minutes less for the two-mile route than the airport buses, mainly by avoiding traffic on the roads around Heathrow. Passengers use a touch screen to choose their destination and there are no timetables (and no waiting), as a central computer ensures that pods are distributed at each station according to passenger demand. When waiting for a passenger, the pods recharge themselves at battery points. The 21 low energy, battery powered, zero emission vehicles, which use 70 percent less energy than it takes to power a car, and 50 percent less than a bus, can transport up to 500,000 passengers each year and replace 50,000 shuttle bus journeys. The pods were initially devised in 1995 by engineers during a research project at the University of Bristol, and were then developed by ULTra PRT in cooperation with BAA. The system will also be piloted near Delhi and Amritsar in India, and at the new by Norman Foster-designed Apple campus in Cupertino, California HelsinkiVantaa Another pilot project that aims to make travelling more convenient for passengers, issues transfer passengers on a tight connection with a personalized electronic display card to guide them to their boarding gate at Helsinki Airport. Developed by Finnish company Agaidi, the thin display card, which can operate up to three years without charging, shows personalized, real-time flight information to passengers and keeps them updated about, for example, boarding times and estimated walking time to the gate. It also contains information about services along the way, such as cafés, restaurants and shops. Helsinki Airport is a popular transfer point for flights between Asia and Europe, and the
100
Havayolu 101
airport says it is piloting the new electronic display card to further develop its hassle-free transfers. During the one-month test period the passengers are accompanied by airport personnel to make sure they return the device when they reach their gate. ChicagoO’Hare In the USA, the world’s first aeroponic garden in an airport has just opened at Chicago O’Hare (whose airport code, ORD, stands for orchard, by the way). 44 different types of organic herbs and vegetables, including swiss chard, red habanero peppers, onion chives, basil,dill, parsley, lettuce, thyme, oregano, and green beans, are growing from 26 8-foot tall white towers and are being cultivated using ‘hydroponics’, a method of growing plants that involves replacing soil with nutrient-rich water. The garden will provide year-round cultivation, and the harvest – which comes about once a month – will be used in four restaurants at the airport. The 928-square-foot O’Hare Urban Garden, which is located in the located in the mezzanine level of Terminal 3, G Concourse, was paid for by airport caterer HMS Host, who says the airport vegetable garden meets traveller’s demands for fresh local produce. In 2010, sandwich chain Subway, also opened a hydroponic lettuce garden right in the middle of one of its outlets in central Tokyo.
This article is re-published with kind permission of “www.airlinetrends.com“.
Karbon Emisyonu Sisteminin Zayıf Noktaları Friday, September 30, 2011 Yürürlüğe giriş tarihi yaklaştıkça hakkındaki tartışmalar büyüyen Avrupa Birliği (AB) Karbon Emisyonu Sistemi ile ilgili olarak IATA tarafından yapılan "iptal etme" çağrısını hatırlıyoruz. Şimdi o çağrının ayrıntılarına bir bakalım ve IATA tarafından "misguided" olarak tanımlanan uygulamanın zayıf noktalarının neler olduğunu inceleyelim. Gerek havayolu şirketleri, gerekse uçak ve motor üreticileri, karbon emisyonu salınımını azaltmak amacıyla ellerinden geleni yapıyorlar. 2020 yılına kadar emisyon miktarının yılda ortalama %1.5 oranında azaltılması hedefleniyor. 2050 yılına gelindiğinde ise, emisyon salınımının 2005 yılına nispeten yarı yarıya azaltılacağı hesaplanıyor. Bir hayli iddialı bir hedef. Zira günümüzde yılda yaklaşık 2.8 milyar yolcu ve 46 milyon ton kargo taşıyan havayolu sektörünün, 2050 yılına gelindiğinde yılda 16 milyar yolcu ve 400 milyon ton kargo taşıması bekleniyor.
Havayolu 101
101
Sektör genel olarak karbon emisyonu salınımının azaltılması yönünde hemfikir. Zaten bu yönde hareket edebilmek için ICAO'nun liderliğinde belirlenen, dört bacaklı bir strateji bulunuyor. Teknolojiye yatırım, daha verimli altyapı, daha verimli işletme yapısı ve müspet yönde iktisadi tedbirler, bu stratejiyi oluşturan unsurlar. Küresel kapsamda yürütülmek istenen böyle bir strateji varken AB tarafından tek taraflı ve bölgesel kapsamlı bir sistemin havayolu şirketlerine dayatılması, pek de makul bir girişim olarak algılanmıyor. AB'nin getirdiği sistem öncelikle uluslararası hukuka aykırı bir şekilde vergilendirme yapıyor. Sistem dahilindeki hesaplamada bir uçuşun sadece AB hava sahasındaki bölümü değil, başından sonuna dünya genelindeki tamamı baz alınıyor. ABD, Çin ve Hindistan bu sisteme resmen muhalefet eden devletler. Bu temel sorunun yanı sıra mesafe bazlı yapılacak hesaplamalar sonucunda AB sınırlarına uzak olan havalimanlarını hub olarak kullanan şirketlerin maddi açıdan dezavantajlı durumu düşecek olması, serbest piyasa şartlarında rekabeti tahrip edici bir rol oynayacak. AB'nin tek taraflı uygulaması, küresel çapta yapılması amaçlanan emisyonla mücadelenin dengesini bozup çok katmanlı bir vergilendirmeye sebep olacağından, yolcuların gereğinden fazla bir miktarda ödeme yapmasına yol açacak. Yolcuların diyoruz zira havayolu şirketleri daha en başından, karbon emisyonu sisteminin maliyetini bilet fiyatlarına yansıtmanın planlarını yapıyor. Son olarak, AB'nin sistemindeki en büyük soru işaretlerinden bir tanesi, toplanan vergilerin ne yönde kullanılacağı. Yani AB kasasına giren paraların çevre ile ilgili konularda harcanacağının bir garantisi bulunmuyor. Görünen o ki, karbon emisyonu sistemi daha çok su götürecek!
airBaltic İflas Koruması İstedi Friday, September 30, 2011 TV programının sunucusu Richard Branson'a sorar:
"Havayolu sektöründe nasıl milyoner olunur?" Branson cevap verir:
"Bunun için sektöre milyarder girmek gerekir." :) Ticarî havayolu, evet, çok renkli, çok dinamik, yeniliklere açık, ileri teknolojinin kullanıldığı 102
Havayolu 101
ve tüm dünya geneline hitap eden bir iş alanı. Ancak mâlî açıdan bakıldığında, bir o kadar da tehlikeli bir sektör. İşte airBaltic. Havayolu 101'de zaman zaman bahsettiğimiz ve büyüme stratejisini ve uygulamaya koydukları inovatif yenilikleri takdir ettiğimiz airBaltic, geçtiğimiz hafta, iflas koruması için başvuru yapmak zorunda kaldı. Letonya merkezli şirket, bulunduğu bölgede ciddi bir ihtiyacı karşılamakta. Bu yüzden airBaltic'in pazardan çekilmesi, Baltık bölgesindeki dengelerin değimesi anlamına geliyor. Ancak airBaltic'in iflasındaki en ilgi çekici nokta, şirketin hissedarlarının kimler olduğu ve bu aşamadan sonra nasıl davranacakları. Zira %52 ile ana hissedar durumundaki Letonya devleti, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz sebebiyle, bir havayolu şirketini kurtaracak mâlî imkânlara sahip değil. Öte yandan airBaltic üzerindeki en etkili hissedar, Baltic Aviation System (BAS) adlı şirket. Ve bu şirket, çok zengin bir Rus iş adamı olan Vladimir Antonov'a ait. Antonov, airBaltic'i mâlî açıdan kurtaracak kadar geniş bir servete sahip. Fakat Avrupa Birliği kanunlarına göre, Birlik üyesi bir havayolu şirketinde çoğunluk hisselerin, Birlik vatandaşı olmayanların elinde olması yasak. Yani Letonya hükümeti tam manasıyla "iki arada, bir derede" kalmış durumda. airBaltic'i kurtaracak paraları yok, parası ve şirkete ilgisi olan kişinin ise böyle bir işe girişmesinin önü hukuken tıkalı gibi. Bölgesel kapsamda son yılların parlak şirketlerinden olan airBaltic'in geleceği bakalım nasıl şekillenecek?
Aer Lingus, Rahat Yüzü Görebilecek mi? Friday, September 30, 2011 Avrupa'nın en şanssız havayolu şirketlerinden bir tanesi, hiç şüphesiz ki, Aer Lingus'tur. 75 yıllık mazisiyle yaşlı kıtanın en köklü şirketlerinden olan İrlandalı bayrak taşıyıcı, maruz kaldığı Ryanair rekabeti yüzünden son 15 yıldır bir rahat yüzü görebilmiş değil. Zira Ryanair, belki de havayolu sektörünün görüp göreceği en yırtıcı, en saldırgan rakip ve İrlanda merkezli bir şirket. Zaten bundan bir kaç yıl önce Ryanair'in, Aer Lingus'u satın almak için ne kadar uğraştığı Havayolu 101
103
zihinlerimizde hâlâ tazeliğini koruyor. İşin garip tarafı, %25'i halen İrlanda devletine ait olan Aer Lingus'un en büyük hissedarı %30'luk bir oranla Ryanair! Aer Lingus'un %42'si ise İrlanda Borsası'nda işlem görüyor. İki kez Aer Lingus'u satın almaya çalışan ama engellenen Ryanair'in hevesi kaçmış gibi görünüyor. Şirketten yapılan açıklamada, müşteri çıkarsa, %30'luk payı satmaya hazır oldukları belirtildi. Bununla birlikte Ryanair'den bir başka açıklama daha yapıldı ve Aer Lingus'taki %25'lik payını satmaya niyetlenen İrlanda Devleti'nin en muhtemel müşterisinin British Airways olduğu iddia edildi. Bu iddia gerçeğe dönüşürse ortaya çok garip bir durum çıkacak. Bir birine rakip üç şirket. Bunlardan ikisi, üçüncüde bir birlerine ortak olacak. :) Ya sonrası?
Atlas Jet - Airbus A321 (TC-ETN) Sunday, October 02, 2011
'Uçan Banka'nın Yere İnişinin 10.Yıldönümü Monday, October 03, 2011 Hem bayrak taşıyıcısı olduğu ülkenin durumu hem de mâlî açıdan sağlamlığı sebebiyle "uçan banka" olarak adlandırılan Swiss Air'in yere inişinin (grounding) 10. yıldönümü.
104
Havayolu 101
Uçaklarına yüklenecek akaryakıt için dahi nakit para bulamaz hale gelen şirket, bundan 10 yıl önce, 2 Ekim 2001 tarihinde tüm uçuşlarını süresiz olarak durdurmuştu. Borçları sebebiyle şirketin bazı uçaklarına el konulmuştu. İsviçre bankaları, hükümet ve rakip şirket Crossair, Swiss Air'i kurtarmak amacıyla devreye sokulmuştu. Ancak bu konuda bir konsensus sağlanamayınca, şirketin iflası kabul edilmiş, yerine bugünkü Swiss şirketi kurulmuştu. Ancak o da hedeflenen başarıya ulaşamayınca, 2005 yılında Lufthansa bünyesine katılmıştı. 1919 yılında kurulan Ad Astra Aero ve 1925'te kurulan Balair'in birleşmesiyle 1931 yılında göklere merhaba diyen bu köklü şirket, nasıl olmuştu da nakitsiz kalmıştı? Hem de kasasında bulunan bol miktarda nakit sebebiyle "uçan banka" olarak adlandırılırken. Swiss Air, 1989 yılında imzalan bir anlaşma ile Delta Air Lines ve Singapore Airlines ile birlikte, "Global Excellence" adı verilen havayolu ittifakını kurar. 1990'da bu kez, SAS, Austrian Airlines ve Finnair ile birlikte "European Quality Alliance" adlı ittifaka imza atılır. Bu ittifak ilerleyen yıllarda bizlerin de aşina olduğu "Qualiflyer Group" adını alır. Swiss Air 1990'larda büyük bir hızla genişleme politikasını sürdürür. Sabena, Air Liberté, AOM, Air Littoral, Volare, LOT, Air Europe, TAP Portugal, Türk Hava Yolları, South African Airways, Portugalia ve LTU adlı havayolu şirketlerine ya hissedar olunur, ya da bu şirketler Qualiflyer'e üye yapılır. Yeni binyıla girerken Swiss Air'in kasasında artık o meşhur nakit bolluğundan eser kalmamıştır. 11 Eylül 2001 saldırısı, Swiss Air'e inen son darbe olur.
Havayolu 101
105
Ticarî havayolu sektörünün saldırıdan menfî şekilde etkilenmesi sonucunda Swiss Air iyice zora girer. İsviçre'nin dünyaca ünlü bankalarından UBS, Swiss Air'in kredi hattını kapatarak adeta şirketi bitiren son noktayı koyar. Banka, bu hareketi sebebiyle yoğun şekilde eleştirilir. UBS kısaltması müstehzi bir biçimde "United Bandits of Switzerland" ve bankanın CEO'su Marcel Ospel ise "bin Ospel" olarak anılır. Böylece, Swiss Air'in 10 yıl boyunca sürdürmüş olduğu şirket satın alarak büyüme politikası hüsranla neticelenmiş olur.
American Airlines İflas mı Edecek? Tuesday, October 04, 2011 Çok değil iki buçuk ay önce vermiş olduğu 460 kesin, 465 de opsiyonlu sipariş ile adeta sektörü sallayan American Airlines (AA) iflas mı ediyor? Bu şok edici iddia dün kulislerde konuşulmaya başlandı. Söylenenlere göre American Airlines yakın bir gelecekte iflas koruması (Chapter 11) talebiyle başvuru yapmayı planlıyor. Bu haber üzerine, New York borsasında işlem gören AA hisseleri günü %33'lük bir düşüşle kapattı. Beş sene içerisinde ABD'nin en genç filosuna sahip olacak AA şu an itibarıyla ülkenin üçüncü büyük havayolu şirketi konumunda bulunuyor. Yılda 85 milyon civarında yolcu taşıyan bu dev şirketin iflas koruması istemesi, hiç kuşkusuz ticarî havayolu sektörünü moral motivasyon açısından menfi yönde etkileyecektir. AA'in bu sene üst üste dördüncü kez yıllık zarar açıklaması bekleniyor. 2012 için yapılan tahminler de farklı değil. Eğer AA ile ilgili olarak ileri sürülen iflas koruması doğru çıkarsa, aylardır dünya kamuoyunu meşgul eden "ikinci resesyon" meselesi ilk aşamada havayolu sektörünü etkilemiş olacak. Sene başından bu yana sahnede olan "yüksek petrol fiyatı & zayıf talep" ikilisinin ilk büyük kurbanı AA mi olacak? Bir kaç gün içerisinde şirketin akıbetinin netlik kazanacağını düşünüyoruz. not: AA daha önce iflas koruması kapsamına girip bir yeniden yapılanma sürecinden geçmediğinden, maliyetleri rakiplerine göre daha yukarıda bulunuyor.
106
Havayolu 101
Havayolu Şirketleri Domates Satarsa Ne Olur? Tuesday, October 04, 2011 Müşteri: Domatesin kilosu kaça? Satıcı: Duruma göre değişiyor efendim. M: Hangi duruma göre??? S: Bir çok duruma göre efendim. M: Yaklaşık bir fiyatı yok mu bunun? S: Valla, kilosu 50 Kuruş'tan başlıyor, kilosu 20 Lira'ya kadar 35 farklı fiyatımız bulunuyor. M: Birbirlerinden ne farkı var bu domateslerin? S: Ne yalan söyleyeyim; bir farkları yok. Hepsi aynı domates. M: O zaman, kilosu 50 Kuruş olandan alayım. S: Önce bir kaç soru sormam gerekiyor. Domatesi ne zaman yiyeceksiniz? M: Bu akşam yeriz herhalde. S: Oooo; bu akşam yiyecekseniz, domatesin kilosu 20 Lira. M: Hayda! 50 Kuruş olanı satın alabilmem için ne zaman yemem lazım? S: İki hafta sonra. Ve domatesi yemeye akşam saat 20:00 civarı başlayıp, en az 23:00'e kadar yemeye devam etmeniz gerekiyor. M: Sen benimle dalga mı geçiyorsun? S: Beyefendi burada kimseyle dalga geçmiyoruz. Zaten o tarih için elimizde domates var mı, ona da bakmam lazım. M: Nasıl ya! Arkandaki sepetler domates dolu. S: Domateslerin orada olması, size satabilirim manasına gelmiyor. Her tarih için belli kiloda domates ayırıyoruz. Bu arada şunu söylemem gerekiyor ki, domatesin kilosu az önce 22 Lira oldu. M: Yani biz konuşurken domatese zam mı geldi? S: Evet efendim. Biz her gün fiyatları ve kuralları yüzlerce kez değiştiriyoruz. Şimdi; kaç kilo istiyorsunuz? M: Ver oradan iki - üç kilo! Havayolu 101
107
S: İki mi, üç mü? Kesin rakam belirtmelisiniz. Aksi takdirde bizim stok takip işimiz zorlaşıyor. Ve tam söylediğiniz zamanda yemelisiniz domatesleri. Aksi takdirde cezaî işlem yapmak zorunda kalabiliriz. M: Siz delirdiniz herhalde; domatesi gidip başka manavdan alacağım. S: Boşuna uğraşmayın efendim. Bütün manavlar aynı sistemi kullanıyor. Farklı bir şekilde domates satın almanız mümkün değil.
Yolcu Talebi Düşüyor, Kargo Pazarı Daralıyor Wednesday, October 05, 2011 Ticarî havayolu sektörünün Ağustos ayı performansı açıklandı. IATA tarafından yayınlanan verilere göre, yolcu trafiği (RPK - Revenue Passenger Kilometer) geçen yılın aynı ayına göre %4.5 artarken, kargo pazarında (FTK - Freight Tonne Kilometer) %3.8 oranında daralma gerçekleşti. Aynı oranlar Temmuz ayında sırasıyla %6 ve %-1.8 olarak gerçekleşmişti. Bu yılın Temmuz ve Ağustos aylarını kıyasladığımızda da, Ağustos ayında yolcu pazarının %1.6, kargo pazarının ise %1.3 oranında gerilediği görülüyor. Yani adeta davul zurna çalarak gelmekte olan ikinci küresel durgunluk rüzgârı, havayolu sektörünü bulutlandırmaya başladı bile. İşin ilgi çeken tarafı, yolcu doluluk oranının %81.4 gibi bir hayli yüksek seviyelerde seyrediyor olması. Sık sık geçirilen krizler sebebiyle adeta " şerbetlenen " havayolu şirketlerinin belki de en iyi yaptıkları şey, kapasite kullanımı. Bu sayede, en azından, muhtemel kayıplar en aza indirgeniyor. Yine RPK bazında, uluslararası uçuşların gelişimine bölgesel açıdan baktığımızda karşımıza çıkan sonuçlar ise şöyle: Avrupa, %7.9'luk artışla başı çekiyor. Ortadoğu bölgesi ise %6.7'lik büyüme ile ikinci sırada. Asya-Pasifik ve Afrikalı taşıyıcılar, %5.3 ve %5.2'lik artışlarla onları takip ediyor. Son sırada sadece %2.9 oranında artış kaydedebilen Kuzey Amerika bölgesi bulunuyor. ABD'deki zayıflık, iç hatlarda da kendisini gösteriyor. Dünya iç hat pazarının yarısını oluşturan dev ABD iç hat pazarı, Ağustos ayında %0.3 oranında küçüldü. Aynı ay içerisinde %19.7'lik artış kaydeden Hindistan iç hat pazarı ise büyük bir başarıya imza atmış oldu. IATA'nın ölçümlerine göre, dünya ekonomisinin GSMH artış oranının %2'nin altına indiği 108
Havayolu 101
yıllarda ticarî havayolu sektörü kümüle olarak zarar ediyor. 2011 ve 2012 yıllarında dünya GSMH artış oranının %2'ye yakın seviyelerde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Bu durumda, havayolu sektörünün kâr toplamının da giderek azalacağını söylemek mümkün. Sektör daha kendisini yeni yeni toparlarken yeniden yüz yüze gelinen " ikinci dip ", gerçekten de hiç iyi olmadı.
Pan Am'ın Türkiye Seferleri Kaldırıldı Thursday, October 06, 2011 Pan Am'ın Türkiye Seferleri Kaldırıldı 13 Eylül 1981 tarihli Milliyet Gazetesi'nde yer alan bir haberin başlığı bu şekilde. Bundan neredeyse 30 sene evvel alınan bir karar sonucunda, 1946 yılından itibaren 35 sene boyunca Türkiye'yi dünyaya bağlayan havayolu şirketi konumundaki Pan Am, Türkiye seferlerini iptal etme kararı almış. Kararın kökenine bakıldığında, ticarî havayolu sektörü ile adeta eşanlamlı olan "mâlî kriz" kelimesini görüyoruz. Habere göre, "içinde bulunduğu mâlî kriz sebebiyle Temmuz ayı içerisinde ABD'de yedi istasyonunu kapatan ve 3000 personelinin işine son veren Pan Am", alınan tedbirler çerçevesinde Türkiye hatlarını da kapatma kararı alıyor. İstanbul'dan son sefer 12 Eylül 1981 tarihinde yapılıyor. Frankfurt aktarmalı olarak New York'a gidecek olan uçak, İstanbul'dan 137 yolcusuyla hareket ediyor. Sefer, Boeing 727 tipi bir uçak ile gerçekleştiriliyor. Ankara'dan icra edilen son uçuşun tarihi ise 13 Eylül 1981. Fakat hangi tedbirleri alırsa alsın, Pan Am, içine sürüklendiği kötü durumdan bir türlü kurtulamıyor ve 1991 yılında göklere veda etmek zorunda kalıyor. Bu vesileyle tüm okurlarımıza, Pan Am'ı konu alan dizi filmin geçtiğimiz ay içerisinde ABD'de ABC kanalında yayımlanmaya başladığını bir kez daha hatırlatalım.
Ocak-Ağustos 2011: İlk 20 Avrupalı Havalimanı Thursday, October 06, 2011 Geçtiğimiz Haziran ayında, bu yılın ilk üç ayında Avrupa'da en fazla yolcu trafiğine sahip olan 20 havalimanının listesini yayınlamıştık.
Havayolu 101
109
anna.aero'dan aldığımız verilere göre, 2011'in ilk sekiz ayına ait tablo ise aşağıda yer alıyor. Haziran ayındaki yazımızda vurguladığımız durumun gerçekleştiğini ve İstanbul Atatürk Havalimanı'nın (AHL) atak yaparak Roma'yı geride bıraktığını görüyoruz. Yılın ilk sekiz ayı sonunda AHL, Avrupa'nın 7. büyük havalimanı konumuna yükselmiş durumda. Sekiz aylık listedeki asıl büyük gelişme, Antalya Havalimanı'nın, yaz mevsiminin de etkisiyle çok büyük bir sıçrama yapması. 17.5 milyonluk yolcu trafiğiyle Antalya, listede 12. sıraya kadar tırmanmayı başardı. Antalya ile mevsimsel benzerlik gösteren bir başka liman, İspanya'nın tatil merkezi Palma de Mallorca. Mallorca havalimanı da hızla atak yaparak 14. sıraya yükselmiş. Ancak yaz mevsiminin artık sona erdiğini düşündüğümüzde, bu iki havalimanı seneyi ilk 20 içerisinde kapatsa bile, sıralama olarak aşağıya doğru kayacaklarını ön görebiliriz. Öte yandan AHL'nin durumuna baktığımızda, 2011 boyunca gösterdiği performansı yılın son aylarında da devam ettirmesi halinde, sene sonunda Münih'i geride bırakarak Avrupa'nın 6. büyük havalimanı olacağını tahmin ediyoruz.
110
Havayolu 101
SıraHavalimanıToplam Yolcu 1 London Heathrow 46.325.829 2 Paris CDG 40.859.608 3 Frankfurt 37.441.514 4 Madrid 33.576.636 5 Amsterdam 33.330.894 6 Munich 24.986.279 7 Istanbul Ataturk 23.988.852 8 Barcelona 23.105.313 9 London Gatwick 22.954.226 10 Rome Fiumicino 21.417.335 11 Paris ORY 18.372.432 12 Antalya 17.474.334 13 Zurich 16.229.758 14 Palma de Mallorca 16.148.513 15 Copenhagen 15.215.046 16 Oslo 13.967.615 17 Vienna 13.894.020 18 Dusseldorf 13.370.962 19 Dublin 12.994.512 20 Manchester 12.707.679
Havayolu 101
111
112
Havayolu 101
Delta Connect: Uçuş Esnasındaki Ana Sayfanız Friday, October 07, 2011 Son bir kaç yıldır yürüttüğü yeniden yapılanma programı çerçevesinde filosundaki uçakları kablosuz internet bağlantısı ile donatan Delta Air Lines, Delta Connect adını verdiği yeni bir uygulama başlattı.
Havayolu 101
113
Eylül 2011 itibarıyla 560'tan fazla uçağında internet bağlantısı bulunan Delta, önümüzdeki dört ay içerisinde 250 adet bölgesel jetini de sanal alemle bağlanır hale getirmeyi hedefliyor. Hatırlanacağı üzere Delta'nın uçaklarının internet bağlantısı, GoGo tarafından sağlanıyor. Ve bunu kullanmak isteyen yolcular belli bir meblağ ödemeyi gözden çıkarmak zorunda. Delta Connect adı verilen uygulama ile ise, bazı temel bilgiler yolculara ücretsiz bir biçimde sunulacak. Delta Connect sayesinde Wall Street Journal ve People'dan son haberleri okumak, OpenTable'dan restoran rezervasyonu yapmak veya StubHub'dan maç bileti satın almak mümkün oluyor. Lüks bir şeyler satın alacağım diyorsanız, Delta Connect üzerinden Gilt'e ulaşmak da mümkün. Bunların yanı sıra uçuşla ilgili bilgiler, varış noktası hakkındaki haberler, Delta'nın kurumsal web sitesi gibi online ortamlara yine ücretsiz ulaşmak mümkün oluyor. Delta, özellikle internet bağlantısına yaptığı yatırımla, yeni bir küresel krizin ayak seslerinin duyulduğu şu günlerde, her geçen gün emtialaşan havayolu sektöründe kendisini farklılaştırmaya devam ediyor.
Air France, Marsilya'daki Konumunu Güçlendiriyor Monday, October 10, 2011 1980′lerde ABD’li network taşıyıcıların yaşadığı düşük maliyetli taşıyıcı rekabeti özellikle 1990′ların sonlarından itibaren Avrupalı havayolu şirketlerini de vurmuş; British Airways, Air France, KLM, Lufthansa gibi şirketler kısa mesafeli iç hat (hem ülke, hem de Avrupa Birliği içi) uçuşlarında ciddi bir kârlılık sorunu yaşar hale gelmişlerdi.
114
Havayolu 101
Ryanair ve easyJet, Avrupa Birliği içerisinde sivrilirken, network taşıyıcılar bazı hatlardan çıkmak veya frekans azaltmak zorunda kalmıştı. Örnek vermek gerekirse, 2002 yılında Air France’ın Fransa iç hatlarında %39 olan pazar payı, 2009′a gelindiğinde %32′ye gerilemişti. Aslında Fransa’daki gelişmiş hızlı tren sistemi, düşük maliyetli taşıyıcıların bu ülkede yer edinmelerini zorlaştırmıştı. Buna rağmen Air France büyük bir kan kaybı yaşamıştı. Bu gidişe bir dur demek isteyen Air France, geçen sene düşük maliyetli taşıyıcılara karşı büyük bir atağa kalkmış, Havayolu 101 olarak bu gelişmeyi "Air France Strikes Back!" başlığıyla duyurmuştuk. Açıklanan bölgesel gelişim planına göre Air France, 2011'in sonuna kadar Fransa’nın dört kentinde toplam 40 uçak konumlandırarak “çoklu merkez” (multi-hub) uygulamasına geçme kararı almıştı. Her noktada 10 uçak bulunması planlanıyordu. Marsilya, Bordeaux, Nice ve Toulouse kentleri Air France’ın yeni dönem stratejisinde baş rolü oynarken, Paris ve Lyon dışında ilk kez bu kadar çok noktadan operasyona başlayacak olan Air France, dar gövdeli uçaklarıyla (A319 ve A320) yüksek utilizasyona ulaşmayı planlıyordu. Bu kapsamda Marsilya'dan 9'u iç, 3'ü dış hat (Tunus, Cezayir, Roma) olmak üzere toplam 12 noktaya doğrudan sefer düzenlemekte olan Air France, Marsilya'daki konumunu güçlendiriyor. Air France, 2'si iç ve 11'i dış hat olmak üzere Marsilya çıkışlı olarak tam 13 yeni noktaya sefer düzenleyeceğini açıkladı. Yeni destinasyonların arasında İstanbul da yer alıyor. Halen İstanbul ile Marsilya arasında haftada dört kez uçmakta olan Pegasus için pek iyi olmayan, ama bu hattı sık kullanan yolcular için bir hayli keyifli bir haber. Air France'ın Marsilya hub'ından devreye sokacağı yeni hatlar ve haftalık uçuş sayıları şu şekilde: Milano Malpensa (MXP) 14, Brest (BES) 7, Düsseldorf (DUS) 7, Basel-Mulhouse (BSL/MLH) 7, Atina (ATH) 4, Kazablanka (CMN) 4, Istanbul (IST) 4, Moskova Sheremetyevo (SVO) 4, Beyrut (BEY) 3, Eindhoven (EIN) 3, Biarritz (BIQ) 2, Kopenhag (CPH) 2, Prag (PRG) 2. Yeni hatlar, Marsilya Havalimanı için haftalık toplam ilave [63 X 2 = 126] uçuş manasına geliyor.
Havayolu 101
115
2000 yılında Marsilya Havalimanı'ndaki pazar payı %47 düzeyinde olan ve 3 milyon yolcu taşıyan Air France, 2010 yılına gelindiğinde %31'e gerileyen pazar payı ile ancak 2.4 milyon yolcuya hizmet verebilmişti. Şirketin bu yıl gerçekleştirmekte olduğu strateji değişikliği ve çoklu-hub sistemi sayesinde Marsilya'daki görünümün bundan böyle çok farklı olacağı daha şimdiden söylenebilir. Bir yandan Air France'ın bu noktaya güçlü bir biçimde yeniden giriş yapması, öte taraftan hukukî bazı sorunlar sebebiyle Ryanair'in Marsilya'dan büyük oranda çekilmesi, bizim bu tahmini yapmamızı sağlıyor. Bakalım Air France'ın 2011 yılı itibarıyla gerçekleştirdiği bu strateji değişikliği, önümüzdeki yıllarda ne gibi sonuçları beraberinde getirecek.
Dünyanın En Uzun 20 Uçuş Hattı Tuesday, October 11, 2011 Havayolu seyahatinin uzakları yakın ettiği hepimizin malumu. Ama dünya üzerinde sefer düzenlenmekte olan öyle şehir çiftleri var ki, aradaki mesafeyi ve uçuş süresini görünce hayret etmemek mümkün değil. İlk sırada, Singapore Airlines tarafından işletilmekte olan Singapur - New York (Newark) hattı bulunuyor. İki havalimanı arasındaki mesafe tam 15.345 Kilometre. Tarifeli uçuş süresi 18 saat 50 dakika olarak tespit edilmiş. Uçuş öncesi ve sonrasında havalimanında geçirilen süre de dahil edilirse, bu seyahat neredeyse bir tam gün sürüyor. İkinci sırada yine Singapore Airlines'a ait olan Los Angeles - Singapur hattı bulunuyor. 14.114 Km'lik bu hattın tarifeli uçuş süresi 17 saat 20 dakika. Dünyanın üçüncü en uzun hattı ise Qantas tarafından işletilmekte olan Sydney - Dallas hattı. 13.804 Km'lik hatta seyahat etmek isteyenler 15 saat 25 dakika uçmayı göze almak durumunda. Bu listede hemen ilk anda dikkatimizi çeken şey, biri ABD'nin batı, diğeri doğu kıyısında olan iki havalimanının Singapur'a olan mesafesinin sadece 1000 küsur kilometre farketmesiydi. Düz mantıkla bakıldığından mesafenin çok daha fazla olması gerekiyor. İşin sırrı, uçuş rotasında. Singapur - Los Angeles seferi Pasifik Okyanusu üzerinden yapılırken, Singapur - Newark seferinde rota Kuzey Kutbu'nun üzerinden geçiyor ve yol mümkün mertebe kısaltılmış oluyor. İşte aradaki mesafe bazında dünyanın en uzun 20 uçuş hattı. 116
Havayolu 101
Havayolu 101
117
Sıra Nereden Nereye Havayolu Uçuş No Mesafe Km Süre 1 Newark Singapore Singapore Airlines SQ 21 15.345 18 Sa 50 Dk 2 Los Angeles Singapore Singapore Airlines
118
Havayolu 101
SQ 37 14.114 17 Sa 20 Dk 3 Sydney Dallas Qantas QF 7 13.804 15 Sa 25 Dk 4 Johannesburg Atlanta Delta Air Lines DL 201 13.582 17 Sa 05 Dk 5 Dubai Los Angeles Emirates EK 215, EK 217 13.420 16 Sa 30 Dk 6 Dallas
Havayolu 101
119
Brisbane Qantas QF 8 13.363 16 Sa 00 Dk 7 Los Angeles Bangkok Thai Airways International TG 795 13.309 17 Sa 20 Dk 8 Dubai Houston Emirates EK 211 13.144 16 Sa 20 Dk 9 Dubai San Francisco Emirates EK 225 13.041 16 Sa 00 Dk
120
Havayolu 101
10 New York Hong Kong Cathay Pacific CX 831, CX 841, CX 845 12.990 16 Sa 05 Dk 11 Newark Hong Kong Continental Airlines CO 99 12.980 15 Sa 50 Dk 12 Doha Houston Qatar Airways QR 77 12.951 16 Sa 20 Dk 13 Johannesburg New York South African Airways SA 203
Havayolu 101
121
12.825 16 Sa 05 Dk 14 Los Angeles Melbourne Qantas, V Australia QF 94, VA 12 12.748 15 Sa 50 Dk 15 Detroit Hong Kong Delta Air Lines DL 187 12.645 15 Sa 45 Dk 16 Toronto Hong Kong Cathay Pacific, Air Canada CX 827, AC 15 12.569 15 Sa 25 Dk 17 Mumbai Newark
122
Havayolu 101
Continental Airlines, Air India CO 49, AI 191 12.565 16 Sa 05 Dk 18 Taipei Newark EVA Air BR 32 12.552 14 Sa 55 Dk 19 Chicago Hong Kong United Airlines, Cathay Pacific UA 895, CX 807 12.542 15 Sa 25 Dk 20 Vancouver Sydney Air Canada AC 33 12.484 15 Sa 25 Dk
Havayolu 101
123
Avrupa Birliği: Karbon Emisyonu Uygulaması Tamamen Kanunî Tuesday, October 11, 2011 Avrupa Adalet Divanı avukatlarından Juliane Kokott tarafından yapılan açıklamada, Avrupa Birliği (AB) tarafından 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren havayolu şirketleri için de uygulanmaya başlanacak olan karbon emisyonu sisteminin tamamen kanunî olduğu iddia edildi. Kokott bu açıklamayı, ABD'li havayolu şirketleri tarafından söz konusu karbon emisyonu sistemi aleyhine sürdürülmekte olan hukukî mücadeleye karşı yaptı. Kokott'a göre bu uygulama, mevcut Açık Semalar anlaşması kapsamında tüm yasalara uygun. Dünya genelinde yılda açığa çıkan toplam karbon emisyonunun %3'lük bir bölümünün havayolu sektörü kaynaklı olduğu hesaplanıyor. 1997 yılında imzalanan Kyoto anlaşmasına göre, karbon emisyonu ile mücadelenin International Civil Aviation Organization (ICAO) tarafından yapılması gerekiyordu. Ancak AB'nin tek başına böyle bir yola başvurması, tartışmaları alevlendirdi. Birlik, 2003 yılından bu yana karbon emisyonu sistemini uyguluyor. 1 Ocak 2012 itibarıyla bu sisteme havayolu sektörü de dahil olacak. IATA bu tartışmada havayolu şirketlerinin yanında bulunuyor. Örgüt tarafından yapılan açıklamalarda, karbon emisyonu sistemiyle mücadelenin lüzumundan bahsedilirken, bu işin ICAO'nun önderliğinde yapılması gerektiği vurgulanıyor. Yılbaşına şunun şurasında iki aydan biraz fazla bir zaman kalmışken, AB'nin uygulamak istediği karbon emisyonu sisteminin akıbeti henüz netleşmiş değil.
I Always Take Advantage of a Good Crisis by Shaking up The Company Tuesday, October 11, 2011 "I always take advantage of a good crisis by shaking up the company!"
124
Havayolu 101
Etihad'ın Avustralyalı CEO'su James Hogan böyle diyor. Yani her zaman, krizlerden şirketi yeniden yapılandırmak için faydalandığını söylüyor. Hogan, 10 Eylül 2006 tarihinden bu yana Etihad Airways'in CEO'su konumunda. Bunun öncesinde yine aynı bölgeden Gulf Air'in başında bulunan Hogan, orada 2002-2006 yıllarında çalışmış. Henüz halka arz edilmediğinden mâlî performansının nasıl olduğu hakkında çok fazla fikir sahibi olunmayan Etidah'ın CEO'sunun krizlere yaklaşımı bu şekilde. 2002'den bu yana SARS, Irak'ın işgali, dünya ekonomik krizi gibi bir çok badireyi atlatan havayolu sektöründe çalışan bir CEO'nun bu yöndeki açıklaması bu yüzden önemli ve dikkat çekici. 2011 yılını başa baş (break-even) noktasında kapatacaklarını iddia eden Hogan, tüm olumsuzluklara rağmen 2012 yılında artık kâr eden bir havayolu şirketi olacaklarını savunuyor. Yılın üçüncü çeyreğinde gelirlerini önceki senenin aynı dönemine göre %39 oranında artıran Etihad, uçuş ağını genişletmeye ve yolcu sayısını artırmaya devam ediyor. Üç aylık geliri 1.1 milyar USD seviyesine ulaşan şirket taşıdığı yolcu sayısını da %19 oranında artırarak 2.25 milyona çıkardı. Bu dönemdeki yolcu doluluk oranı ise %80.7 ile Etihad tarihi için bir rekor. Bakalım 2012'de Etihad, Hogan'ın hedeflerine ulaşabilecek mi? Ve bu dönemde, mevcut kriz şartları çerçevesinde Etihad'ın kurumsal yapısında bir "shake-up" yaşanacak mı? :)
Sesten Hızlı Uçtunuz mu? Wednesday, October 12, 2011 "Sesten Hızlı Uçtunuz mu?"
Havayolu 101
125
Duru Turizm tarafından bundan tam 25 yıl önce gazetelere verilen bir reklamda, seyahatsever kitleye böyle sorulmuştu. 25-30 Ekim 1986 tarihlerini kapsayan tur programı Paris gezisinden ibaretti. Ama Paris ile Türkiye arasındaki uçuşun Concorde ile yapılacak olması, işin rengini değiştiriyordu. Uçuş mesafesi bir Concorde için kısa olduğundan, üç saatlik uçuş boyunca belki de sadece çok kısa bir süreliğine ses hızının üzerine çıkılabilecekti. Ama olsun; ayrıcalıklı olmayı seven kişiler için, hele de 1980'lerin ortalarındaki bir tarihte bu durum bulunmaz bir fırsattı. Hem de bu uçuş, bir Concorde tarafından Türkiye'ye yapılan ilk sefer olma niteliğini kazanacaktı. Duru Turizm'in düzenlediği tur, Air France ile gerçekleşiyordu. İşin enteresan tarafı, filosunda Concorde bulunan diğer şirket, British Airways (BA), Air France ile bir anda Concorde-Türkiye rekabetine girerek beklenmedik bir adım atıyordu. Tarifede olmadığı halde 25 Ekim 1986 tarihindeki Londra-İstanbul seferi, bir Concorde ile icra edilerek, Türkiye'ye gelen ilk Concorde olma şerefi, G-BOAA tescilli BA tayyaresine nasip oluyordu. 67 yolcu ve 9 mürettebat ile 3 saat 7 dakikada Londra'dan İstanbul'a gelen Concorde, saat 12:40'ta Atatürk Hava Limanı'na iniş yapmıştı. 14:30'da dönüş seferi için kalkış yapan uçakta bu kez 96 yolcu yerini almıştı. Hatırlanacağı üzere, ilk uçuşunu 2 Mart 1969, ilk “sesten hızlı” uçuşunu ise 1 Ekim 1969’da yapan Concorde için dünyanın önde gelen bir çok havayolu toplamda 100'ün üzerinde sipariş vermişti. Dokuz mürettebat ve 100 yolcusu ile saatte 2.170 km hıza ve 18.300 metre yükseliğe ulaşabilen Concorde, Paris – New York arasını 3.5 saatte kat ediyordu (New York şehri, 22 Kasım 1977 tarihine kadar Concorde’un uçuşuna izin vermemiştir). 1976′da, yıllardır süren çalışmalar meyvesini vermiş, süpersonik (sesten hızlı) uçak Concorde, 21 Ocak 1976’da British Airways ve Air France’ın filolarında Londra–Bahreyn
126
Havayolu 101
ve Paris–Rio hatlarında hizmete girmişti. Ancak; 1973’teki petrol krizi ve ardından yaşanan malî sıkıntılar sonucunda sadece British Airways ve Air France, arda kalan iki müşteri olmuşlardır ki onlar da bu uçakları alabilmeleri amacıyla kendi hükûmetleri tarafından desteklenmekteydiler. Toplamda sadece 20 adet Concorde üretilmiş ve bunlardan ancak 14 tanesi British Airways ve Air France tarafından kullanılmıştır. 25 Temmuz 2000’de Paris’te yaşanan kaza, Concorde için sonun başlangıcıdır. (Air France’ın 4590 no’lu seferinde 100 yolcu ve 9 mürettebat bulunuyordu. Kaza sonucunda tamamı hayatını kaybetti.) Siyasi, kültürel ve teknolojik açılardan büyük bir başarı sayılabilecek Concorde için aynı şeyleri ticarî yönden söylemek pek de mümkün değil. Bu yüzden, yolcular arasında adeta bir efsane olan ve yapılan yolculukların masalsı bir şekilde anlatıldığı Concorde, Paris kazası bahane edilerek 24 Ekim 2003’te tarifeli son, 26 Kasım 2003’te de bir çok ünlü simanın katıldığı jübile uçuşunu yaparak devrimsel bir hareket olarak imzasını attığı göklere veda etmişti.
Concorde, New York'ta Wednesday, October 12, 2011 Hazır bu sabahki yazımızda Concorde'un Türkiye ve dünyadaki macerasına kısaca değinmişken, Havayolu 101 ekibi olarak geçtiğimiz yıllarda New York'a yaptığımız bir gezide ziyaret ettiğimiz Intrepid Uçak Gemisi Müzesi sahasında yer alan Concorde'un fotoğraflarını paylaşalım. British Airways'e ait olan uçağın tescil kodu G-BOAD. Uçak gemisinin hemen yanında yer alan Concorde'a kısa bir ziyaret yapma imkânı da bulunuyor. Ziyaretçileri en fazla şaşırtan şey, "azametli" Concorde'un kabin içi hacminin darlığı. 100 yolcu kapasiteli uçağın içi adeta bir bölgesel jet kıvamında. Koridorda yürümek bile bir hayli zor.
Havayolu 101
127
Benzer şeyleri kokpit için de söylemek mümkün. Concorde'un pilotları için ayrılan mekanın da pek ferah olduğu söylenemez. İşte ses ötesine uzanan efsanenin artık müzelerde çekilen fotoğraflarından bir kaç kare.
Korean Air: Avrupa Kargo Talebi Düşük, Maliyetler Yüksek Friday, October 14, 2011 Korean Air'in dünyanın en büyük ikinci uluslararası kargo taşıyıcısı havayolu şirketi olduğunu biliyor muydunuz?
128
Havayolu 101
Evet, yoğun kargo taşımasıyla meşhur Korean Air, Avrupa'daki kargo talebinin tahminlerin altında kaldığını açıkladı. Özellikle cep telefonu ve tüketici elektroniğindeki zayıf seyrin bu durumda etken olduğu söyleniyor. Yolcu trafiğinde ise az da olsa bir artış yaşandığı belirtildi. Hatırlanacağı üzere Korean Air, filosuna yeni dahil olan Airbus A380 uçaklarını sadece 407 koltuklu bir konfigurasyonla geçtiğimiz Haziran ayında hizmete vermişti. Geride kalan dört aylık süre içerisinde Korean Air, A380'in performansından bir hayli memnun. Tahterevallinin diğer tarafında ise maliyetler oturuyor. Bir yandan artan petrol fiyatı, diğer taraftan ABD Doları'na karşı değer kaybeden Kore Won'u, Korean Air'in maliyetlerini menfî yönde etkilemeye devam ediyor. Bu seyir devam ettiği takdirde, kâr etse bile, Korean Air'in bir hayli düşük bir marjda kalacağı öngörülüyor.
Frankfurt'taki Yeni Pist Ne Getirecek? Friday, October 14, 2011 Dünyanın en hareketli hava meydanlarından bir tanesi olan Frankfurt Havalimanı, bu ayın sonunda dördüncü pistine merhaba demeyi planlıyor. (53 milyon yolcu/2010) Yıllık 530.000 uçak hareketi limiti olan meydan, son yıllarda 490.000 gibi kritik rakamlara ulaşarak kapasitesini zorlar durumdaydı. Yeni pistin getireceği %32 Havayolu 101
129
oranındaki ilave kapasite ile meydanın en azından bir süreliğine rahat bir nefes alacağı söylenebilir. Şu anda saatlik slot sayısı 82. Yeni pistle birlikte bu sayı ilk aşamada 90'a çıkacak. Sonraki yıllarda saatte 100 slota ulaşılacak. Maksimum kapasite ise 126. Yeni slotlar, büyükbaba (grandfather rights) hakları kavramına göre dağıtılacak. Yani yeni kapasitenin %50'si havalimanındaki mevcut şirketlere teklif edilirken, geri kalan bölüm de slot talebinde bulunan yeni havayollarına tahsis edilecek. Lufthansa'nın Frankfurt Havalimanı'ndaki pazar payı %65 seviyesinde. Bu noktada Lufthansa'nın önünde iki seçenek bulunuyor. Ve bu iki seçenek de şirketi negatif yönde etkileyecek gibi görünüyor. Lufthansa ya havalimanında açılacak yeni slotlara tâlip olacak ve muhtemel bir doluluk oranı (LF) ve dolayısıyla birim gelir baskısıyla yüzleşecek, ya da slotları almayacak ve bunların özellikle Körfez'deki (İran Körfezi) havayolu şirketlerine (Emirates, Qatar gibi) gidişine seyirci kalacak. Ve bu çevik ve tehlikeli rekabet karşısında yine birim gelirinin düşmesi riskiyle karşı karşıya kalacak. Bunun yanı sıra, Frankfurt'ta şu anda %7'lik paya sahip düşük maliyetli taşıyıcıların da ilave slotlara tâlip olacakları gelen haberler arasında. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, Frankfurt Havalimanı'nda bu ay sonunda hizmete girmesi beklenen yeni pist, Lufthansa için büyük bir meydan okuma olacakken, bu noktada büyümeyi hedefleyen şirketler için de aynı oranda büyük bir fırsat sunacak. Bakalım önümüzdeki yıllarda Frankfurt'taki pazar payları ve birim gelirler ne yönde değişecek?
Sosyal Medya Kullanırken Dikkat Edilecek 5 Nokta Sunday, October 16, 2011 EyeforTravel tarafından geçtiğimiz günlerde Amsterdam'da düzenlenen "Online Marketing & Social Media in Travel" zirvesinde öne çıkan ve sosyal medya uygulamalarında dikkat edilmesi gereken beş nokta şu şekilde. 1- Etkili bir biçimde ilişki (engagement) kurmak çok önemli: Amsterdam'daki zirvede ön plana en fazla çıkan kelime "engagement" oldu. Dijital pazarlama konsepti çerçevesinde kullanılan bu kelimeyi Türkçe'ye çevirmek çok kolay değil. Bu kelime, şirketler ile sosyal medyayı kullanan mevcut veya potansiyel müşterileri
130
Havayolu 101
arasında kurulan ilişki için kullanılıyor. Sosyal medya ortamında buna çok dikkat etmek gerekiyor. Duyuru tarzında açıklamalar yerine, ilişki kurmanın amaçlandığı cümleler kurmak daha yerinde oluyor.
"Keukenhof'un resmî açılışına bir ay kaldı." demek yerine, "Keukenhof'un resmî açılışı, Van Gogh lalesine ithaf edilerek yapılacak. Siz de bir kişiye lale ithaf etseydiniz, bu kişi kim olurdu?" şeklinde bir cümle "engagement" açısından çok daha faydalı sonuçlar verecektir. 2- Müşterilerinizin, markanızı beğendiklerini paylaşmalarını en kolay hale getirin: Bu konudaki örnek, Simpliflying'ten Shashank Nigam tarafından verildi. Uruguaylı bir havayolu şirketi olan Pluna, online rezervasyon sırasında, son adımdan hemen önce, yolcularına bu seyahat planlarını twitleme imkânı veriyor. Basit ama etkili bir sosyal medya uygulaması. 3- Sosyal medya uygulamalarına yapılan yatırımın getirisini ölçmek: Pek çok şirketin yapamadığı veya yanlış yaptığı bir şey, sosyal medyaya yaptıkları yatırımın ne kadar geri dönüşü olduğunu ölçmek. Yapılan en önemli hatalardan bir tanesi, Twitter veya Facebook'taki takipçilere birim değer biçilmesi. Bunun yerine, daha farklı performans kriterleri getirerek, onları değerlendirmek daha doğru. Mesela, sık uçan yolcu programı üyelerinin yaptığı online rezervasyon oranının (sayısının) artırılması gibi. 4- Video kullanımı: Youtube bugün dünyanın en büyük ikinci arama motoru konumunda. İnsanlar online ortamda bol bol yazı okumak yerine, iyi kurgulanmış bir videoyu seyretmeyi tercih ediyor. Bu hususu akılda tutarak, artık maliyeti çok düşük seviyelerde olan video çekimi ve gösterimi işine eğilmek gerekiyor. 5- Kullanıcı (Müşteri) yorumları önemini korumaya devam edecek: Web sitelerindeki kullanıcı yorumları, gerek online ve gerekse fizikî mecralarda bir hizmet veya mal satın alacak kişiler tarafından yoğun bir biçimde okunmaya devam ediyor. Şirketler bu yorumları yakından takip etmeli ve bunları, potansiyel müşterileri tarafından kolaylıkla ulaşılabilir hale getirmeli. Yakın zamana kadar çok fazla derinliği olduğu söylenemeyecek sosyal medya uygulamaları her geçen gün etkinliğini artırıyor. Önümüzdeki yıllarda Y Nesli'nin ve akabinde gelen Dijital Nesli'n de dünya genelindeki nüfuzunun artmasıyla birlikte, satıcı müşteri ilişkilerinin hiç tahayyül etmediğimiz bir yere gittiğini görmek, bizler için sürpriz olmamalı.
Havayolu 101
131
Madrid ve Barselona Havalimanları'nın Satışı Ertelendi Monday, October 17, 2011 Bir ülkenin ekonomisinde işler kötü gitmeye başladığında, durumu toparlamak hiç de kolay olmuyor. Çaresiz kalan hükümetler, devletin elinde ne var ne yok, satmak zorunda kalabiliyor. Hatta bazen durum daha da kötü olabiliyor. Ekonomik ve siyasî belirsizlikler o kadar artıyor ki, satışa çıkarılan devlet mülküne uygun müşteri bulmak dahi imkânsız hale gelebiliyor. Geçtiğimiz yaz mevsiminde İspanyol hükümeti tarafından satışa çıkarılan Madrid ve Barselona havalimanları şimdilik elde kaldı. Kasım ayının sonuna kadar satılması planlanan bu iki havalimanında, devlet mülkiyetinde bulunan %90'lık hissenin elden çıkarılması hedefleniyordu. Sözkonusu havalimanlarının işletme ruhsatı, 20 yıllık bir süre için devredilecekti. Böylece Madrid Barajas’tan 3.7 milyar Euro, Barselona El Prat’tan ise 1.6 milyar Euro gelir elde edileceği tahmin ediliyordu. Ayrıca, işletme hakkını elde eden firmalar, havalimanlarının yıllık gelirinin %20′sini devlete aktaracaktı. 2012 tahminlerine göre bu rakam Madrid için 150 milyon, Barselona için 80 milyon Euro mertebesinde gerçekleşecekti. Ancak hem bu fiyatların alıcılar tarafından yüksek bulunması, hem de gerekli finansmanın sağlanması hususunda yaşanan sıkıntılar, Kasım ayında yapılacak genel seçimleri muhalefet partisinin kazanması ihtimali ile birleşince, Madrid ve Barselona havalimanlarının satışı üç ay ertelendi. İktidara gelmesine kesin gözüyle bakılan Halk Partisi, iktisadî zorluklar ileri sürülerek devlet mallarının satışına sıcak bakmıyor. Bu yüzden de söz konusu iki havalimanının en azından bir süre daha özelleştirilmeyeceği gelen haberler arasında. Görünen o ki, son dönemde özellikle Avrupa Birliği merkezli olarak yeniden hortlayan küresel mâlî kriz, havayolu sektörünün tüm aktörlerini derinden etkilemeye devam edecek.
132
Havayolu 101
Virgin Galactic'in 'Uzay Limanı' Törenle Adandı Tuesday, October 18, 2011 İngiliz iş adamı Sir Richard Branson'ın en çılgın projelerinden bir tanesi olan Virgin Galactic için ABD'nin New Mexico eyaletinde inşa edilen uzay limanının binası törenle adandı. (Bina, uzaya adandı) Bina törenle adandı diyoruz ama törenle ilgili olarak dağıtılan fotoğraflarda binanın iç mekânı ile ilgili herhangi bir görsele rastlayamadık. Muhtemelen, geçen sene pisti tamamlanan uzay limanının bu yıl da binasının dış bölümleri tamamlandı. İç bölümler henüz tam manasıyla faaliyete geçecek durumda olmayabilir. Zaten acelesi de yok. 2007 yılında başlaması hedeflenen uzay yolculukları için daha 2-3 senelik bir sürenin geçeceği tahmin ediliyor. Evdeki hesap, çarşıya uymadı diyebiliriz. Uzay yolculuğunda kullanılacak WhiteKnightTwo ve SpaceShipTwo araçlarının da bir gösteri uçuşu yaptığı törene, içlerinde bu seyahat için 200.000 USD'yi gözden çıkarmış olan 150 uzay yolcusunun da bulunduğu 800 kişi katıldı. Uzay yolculuğu için depozito ödeyenlerin toplam sayısı ise 450 civarında. "Spaceport America" adı verilen tesis, 209 milyon USD'ye mâl oluyor. 11.000 metrekarelik bir alana sahip olan bina, çevre kalitesi açısından LEED Gold standardına sahip. Binanın ısıtılmasında ve soğutulmasında, jeotermal kaynaklardan faydalanılacak. Bundan bir sene kadar önce, 10 Ekim 2010 tarihinde ilk test uçuşunu yapan Virgin Galactic ile gerçekleşecek seyahat 2.5 saat sürecek ve bunun beş dakikası yerçekimsiz ortamda olacak. Fotoğraf: Mark Greenberg
bmi Kimin Olacak? Tuesday, October 18, 2011 Ticarî havayolu sektörü, gerçek manada "küresel" niteliğe sahip nadir endüstrilerden bir tanesi. Ancak havayolu sektörünü diğer küresel sektörlerden ayıran en büyük özelliği, kurallarla aşırı derecede sınırlandırılmış olması ve piyasadaki aktör sayısının çokluğu. Belki de bu yüzden, artık sıradanlaşmış olan düşük kâr marjı&zarar ikilisi, sektörün yakasını bir türlü bırakmıyor. Havayolu 101
133
Bu yüzden de son dönemde büyük çaptaki firmaların birleşmelerine daha sık rastlar olduk. Öte yandan, Lufthansa'nın son bir kaç yıl içerisinde satın aldığı şirketlerin arasında bulunan bmi'ı satışa çıkardığını da geçen ay duymuştuk. Muhtemel müşteriler arasında “slotları ile beraber olmak şartı ile” IAG, Virgin Atlantic, Aer Lingus ve İran Körfezi’nden bir havayolu şirketinin olduğu iddia ediliyordu. (Bu arada British Airways geçen ay bmi'dan, altı adet Heathrow slotunu satın aldı.) Zaman ilerledikçe bmi'ın satışıyla ilgili pazarlıklar da netleşmeye başladı. İran Körfezi'nden gelen muhtemel müşterinin Etihad Airways olduğu dillendiriliyor. İşin ilginç tarafı, milliyet temelli mülkiyet sorunsalı sebebiyle bmi'ı doğrudan satın alamayacak olan Etihad'ın, bu iş için Virgin Atlantic ve/veya Aer Lingus'tan hisse satın alma yoluna gideceği konuşuluyor. Bu iki firmadan satın alacağı %25 oranında hisse ile Britanya'ya adeta çıkartma yapacak olan bir Etihad'ın, önümüzdeki dönemde çok daha aktif bir politika takip edebileceği söylenebilir. Şu an itibarıyla Virgin Atlantic'in %51'i Richard Branson'a, %49'u ise Singapore Airlines'a ait. Aer Lingus'ta satışı söz konusu olan bölüm ise İrlanda devletinin mülkiyetinde bulunuyor. Neticede şirketler satış ve satın alma kararlarını verirken, rekabet unsurunu da göz önünde tutacaktır. Bu açıdan baktığımızda Lufthansa'nın, bmi'ı (ve çok değerli Heathrow slotlarını) Kuzey Atlantik'teki en önemli rakibi British Airways'e satmak yerine, Etihad gibi yeni bir oyuncuyu tercih edeceğini tahmin ediyoruz.
Southwest'ten Mesafeye Göre Fiyat Kampanyası Wednesday, October 19, 2011 Düşük maliyetli taşıyıcı iş modelinin piri Southwest'ten, mesafeye göre fiyat kampanyası geldi. Şirketin web sitesinde tanıtımı yapılan kampanya kapsamında bilet fiyatları, tıpkı sık uçan yolcu programlarındaki gibi belli mil aralıklarına bölünmüş: 450 mile kadar olan uçuşlar 35 USD, 451-1000 mil arası 65 USD, 1001-1500 mil arası 95 USD ve 1500 milden uzun olan mesafeler 125 USD olarak tespit edilmiş. 134
Havayolu 101
Farklı bazı vergilerin bu fiyatlara dahil olmadığını hemen belirtelim. Bu fiyatlardan bilet alabilmek için 18-19-20 Ekim tarihlerinde Southwest'in web sitesinden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Kampanya dahilindeki uçuşların geçerli olduğu tarih aralıkları ise 30 Kasım - 14 Aralık 2011 ve 4 Ocak - 15 Şubat 2012. Ülkemizdeki "low-fare" havayolu şirketlerinden de benzer şekilde, kalıpların biraz daha dışında kampanyalar bekliyoruz.
Estonian Air Makes History in Loyalty Marketing Thursday, October 20, 2011 Baltık bölgesinin "küçük ama gururlu" havayolu şirketi Estonian Air, bu ayın sonuna doğru uygulamaya sokacağı yeni sık uçan yolcu programı ile bir ilke imza atmaya hazırlanıyor. Yeni programa göre üyeler, sadece uçtukları oranda değil aynı zamanda şirketi sosyal medya ortamlarında tanıttıkları/savundukları oranda
da
puan
kazanacak.
Estonian Air bu yüzden yeni sık uçan yolcu programını "dünyanın ilk sosyal sadakat programı" olarak tanımlamış. Facebook'un platform olarak kullanıldığı programda üyelerin diğer kişilerle paylaşacağı görüşleri ve Retweet'ler, puan kazanmalarını sağlayacak. Tabii ki bunların Estonian Air hakkında olması gerekiyor. İşte konuyla ilgili olarak havayolu şirketinden yapılan açıklama: Estonian Air is the first airline in the world to launch a social loyalty programme fullypowered by social media and using the underlying Facebook platform. Estonian Air customers and fans can be rewarded for a variety of advocacy actions, like sharing their reviews of the airline on Facebook and tweeting a deal about the airline. This is the first time in the world where customers will be rewarded for advocacy without even having to fly the airline. Airlines are trying to find ways to make air travel more attractive and rewarding for even those who aren’t frequent flyers. The future of airline loyalty is now a pressing question given to the growth of social technologies. In this field Estonian Air is working together with SimpliFlying, the world leaders in helping airlines engage customer profitably. “Today 88% of frequent flyers use Facebook and they are twice as active as ordinary Facebook users. Over 70% of them would like to be part of a social loyalty programme too. Estonian Air’s pioneering effort in this field will intensify a pool of advocates for engaging with the airline online. The lessons learned from this can potentially change the course of airline loyalty programmes globally,” says Shashank Nigam, CEO of Havayolu 101
135
SimpliFlying. “In addition to rewarding and sharing recognition to our fans and customers, we also see it is an innovative way to bring Estonian Air and Estonia to the world map. Estonia is a small market and in order to provide good connections at reasonable price for Estonians, the airline needs to also attract connecting traffic from outside Estonia. Social Media is one of the most effective ways to market and promote brands across the borders,” said Tero Taskila, the CEO of Estonian Air. Foursquare recently announced a growth of 3,400%, signed up its 6 millionth user, and that nearly 381.6 million people checked in worldwide – all in 2010. A study conducted by social networking site myYearbook reported that 81% of respondents said they received advice from friends and followers relating to a product purchase through a social site and 74% of those who received such advice found it to be influential in their own decisions. These are the trends Estonian Air aims to capitalize upon. Fotoğraf: 54north
Sadakat Programlarının Geleceği, Sosyal Medyada mı? Thursday, October 20, 2011 SimpliFlying tarafından hazırlanan ve havayolu şirketlerinin CRM açısından bir hayli önem verdikleri sadakat programlarının, sosyal medya araçlarıyla olan ilişkisini sorgulayan infografik, bu konuda akla gelen bir çok sorunun cevabını veriyor. Hazırlanan bu infografik aslında SimpliFlying ile İngiltere'de Cranfield Üniversitesi'nin bir işbirliği sayesinde gerçekleştirilen anket sonucunda ortaya çıkan özet görüntü. Çalışmanın en önemli bulguları şekilde: 1- Twitter'da bir hesaba sahip olan havayolu şirketi sayısı, bir "sık uçan yolcu programı" olan sayısından daha fazla. (191 vs 179) 2- Sık uçan yolcuların neredeyse %90'ı Facebook'u düzenli bir biçimde kullanıyor ve %65'i en azından bir havayolu şirketini "like" etmiş durumda. 3- Sık uçan yolcular için düşük bilet fiyatı; müşteri hizmeti, uçuş deneyimi, mil puanı kazanma gibi unsurların yanında en az öneme sahip olan şey. 4- Sık uçan yolcuların %65'i, online check-in ve Facebook sayfasına katkılar sonucunda "sosyal sadakat puanı" kazanma imkânına olumlu yaklaşıyor. 5- Sık uçan yolcuların %80'inden fazlası, bir havayolu şirketini arkadaşlarına tavsiye etmesi veya onun hakkında müspet yorum yapması sonucunda puan kazanma imkânına olumlu yaklaşıyor. SimpliFlying, sosyal sadakat programı konsepti hususunda çok iddialı. Zaten bu sabah
136
Havayolu 101
bahsettiğimiz Estonian Air çalışmasını da onlar yaptı. Bakalım ilerleyen yıllar, bu çok hareketli online uygulama ortamında kimleri haklı çıkaracak?
bmi Bölünecek mi? Friday, October 21, 2011 Lufthansa'nın artık kesin olarak gözden çıkardığı belli olan bmi'ın satışı nasıl olacak? Acaba şirket bölünerek mi satılacak, yoksa yoluna bir bütün olarak devam etmeyi başarabilecek mi? Mevcut iş modeline göre bmi'ın üç farklı parçadan oluştuğu söylenebilir: 1- Avrupa, Afrika ve Ortadoğu pazarlarında faaliyet gösteren klasik bir havayolu şirketi, 2- Britanya pazarını hedefleyen bölgesel operasyon ve, 3- "bmi baby" adındaki düşük maliyetli taşıyıcı bölümü. British Airways gibi büyük taşıyıcıların, özellikle Heathrow slotlarını elde edebilmek için bmi'ın birinci bölümüyle ilgilendikleri görülürken, bmi baby'ye ancak İngiltere merkezli diğer düşük maliyetli taşıyıcıların tâlip oldukları iddia ediliyor. Flybe adlı şirketin bu konuda en makul alıcı olacağı söyleniyor. Böylece Flybe, borçlarını yüklenmek şartıyla bmi baby'yi bedavaya devralırken, Heathrow slotlarının 600-700 milyon USD değerinde olduğu hesaplanan ana şirketi de British Airways veya bir başka aktör satın alabilir. Etihad Airways'in, Virgin Atlantic veya Aer Lingus ile ortak bir biçimde bmi'a teklif verme niyetinde olduğunu hemen hatırlayalım. Zarar etmesine rağmen bmi'ı çok değerli kılan ve bir çok dev şirketi peşinden sürükleyen Heathrow slotlarının ne manaya geldiğini anlamak için, Continental Airlines'ın 2008 yılında dört çift slot için 209 milyon USD ödediğini belirtmek yeterli olacaktır. Heathrow'daki slotların şu anda %43'ü British Airways'e ve %9'u bmi'a ait durumda. British Airways'in payı yüksek görünebilir. Ancak Avrupa'nın diğer devlerinin kendi hub'larındaki slot oranlarıyla mukayese edince, %43 rakamı düşük kalıyor. Lufthansa, Frankfurt'ta %66, Air France Paris Charles de Gaulle'de %59 ve KLM Amsterdam Schiphol'de %57 oranında slota sahip. not: Yılda ortalama 10 milyon civarında yolcu taşıyan ve 2010 yılını 145 milyon Euro zararla kapatan bmi'ın, bu yıl daha kötü bir performans göstereceği tahmin ediliyor. Şirket Havayolu 101
137
bu yılın ilk yarısında 120 milyon Euro zarar etmişti.
Southwest'ten Üçüncü Çeyrek Sürprizi Friday, October 21, 2011 Yılın Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyreği, havayolu şirketleri için adeta bir kurtarıcı gibidir. Bu aylarda görülen yoğun yolcu trafiği ve artan birim gelirler, diğer aylarda zarar etmekte olan bir şirketin bile yılı kârla kapatmasını sağlayabilir. Ancak ABD'den gelen bir haber herkesi şaşırttı. Düşük maliyetli dev Southwest, yılın üçüncü çeyreğinde 140 milyon USD zarar ettiğini açıkladı. Ama neden? Akaryakıt giderlerinin toplam maliyetler içerisinde büyük bir yer tutuyor olması, havayolu şirketlerinin bununla ilgili olarak "hedging" yapma iştahını kabartıyor. Hele de yükselen petrol fiyatlarının sahne aldığı bir piyasa ortamında, düşük fiyattan hedging yapmışsanız, keyfinize diyecek olmaz. Ama işler tam tersi gittiğinde, Air France'ın 2009 yılında hızla düşen petrol fiyatları karşısında 500 milyon Euro'ya yakın bir hedging zararı yazmak zorunda kaldığını her zaman akılda tutmak gerekiyor. İşte bunun bir benzeri ama daha küçük çapta olanı, Southwest'in başına gelmiş durumda. Geçen sene aynı dönemde 205 milyon USD kâr eden şirket, üçüncü çeyrekte düşen petrol fiyatlarının etkisiyle 140 milyon USD zarar etti. Hedging zararları ve bir defalık harcamalar hariç tutulduğunda ise Southwest'in 122 milyon USD kâr ettiği görülüyor. Her ne kadar hedging hesaplaması bilanço üzerinde yapılan bir "nakit-dışı" işlem olsa da, bu unsur hariç tutulduğunda bile Southwest'in kârında %40 civarında bir düşüş yaşandığı gözden kaçmıyor.
Yolcular Dijital ve Mobil Hale Gelirken Monday, October 24, 2011 Havayolu sektörünün duayen isimlerinden Nawal Taneja'ya ait olan ve yakın zamanda bir özetini yayımlayacağımız "The Passenger Has Gone Digital and Mobile" adlı kitabın dördüncü bölümünün üzerinde özellikle durulması gerekiyor.
138
Havayolu 101
Bu bölümde, son yıllardaki gelişmelerin sonucunda artık "dijital" ve "mobil" haline gelmiş yolcularla şirketler arasında kurulacak olan ilişkinin üzerinde yükseleceği dört önemli temel noktadan bahsediliyor. Birbirleriyle sürekli etkileşim halinde olan ve neticede yolcu memnuniyet derecesini tayin eden bu dört temel nokta şu şekilde sıralanıyor: 1- Yolcu İlişki Yönetimi (Passenger Relationship Management) 2- Yolcu Segmentasyonu (Passenger Segmentation) 3- Yolcu Sadakati (Passenger Loyalty) 4- Pürüzsüz Yolcu Deneyimi (Flawless Passenger Experience) Aslında bu dört unsur geçmişten bugüne her zaman şirketlerin gündeminde olagelmiş konulardan. Ancak son dönemde yolcuların dijital ve mobil bir niteliğe evrilmiş olması, bu unsurların bir birleriyle entegre bir biçimde ve çağımızın şartlarına uygun bir halde yürütülmesini gerektiriyor. İşte Taneja'nın kitabında bunun nasıl yapılabileceğinin ipuçları yer alıyor. Sanırım içinde bulunduğumuz şu yıllarda, Kenichi Ohmea tarafından bundan 15 sene kadar önce şirketlerin artık "yeni kıtaya" göç etmeleri gerektiği şeklinde vurgulanan devrimsel değişiklik gerçekleşmekte. Belki çok fazla farkında değiliz ama ardı ardına geliştirilen ve geniş kitlelerin kullanımına sunulan teknolojiler, insanoğlunun yaşam tarzını değiştirdi, değiştiriyor, değiştirecek. Havayolu şirketlerinden beklenen, bu değişime olabildiğince hızlı bir biçimde ayak uydurup, yolcuları hakkında ellerinde bulunan geniş veri setlerini yeniden yapılandırarak, yolcularına en iyi hizmeti verecek uygulamalara imza atmaları. İçinden geçmekte olduğumuz bu değişim sürecine paralel olarak şirketler bir an önce, işletme ve ürün odaklı yapıyı terk ederek, yolcu odaklı yapıya doğru geçiş yapmalı.
Havayolu 101
139
Bu değişimi gerçekleştirebilenler sektördeki yerlerini kuvvetlendirerek yollarına devam ederken, eski kıtada kalanlar, bunun sonucuna katlanmak zorunda kalacak.
Atlantic++ Monday, October 24, 2011 Küresel boyutta faaliyet göstermesine karşın içinde bu kadar çok farklı aktörün bulunduğu belki de tek endüstri, ticarî havayolu sektörüdür. Bu durum artık kronik bir hale gelmiş olan düşük kâr marjı & zarar ikilisinin, sektörün üzerinde adeta kara bulutlar gibi dolanmasına yol açıyor. Ve bu gidişe bir son vermeye niyetlenmiş olan büyük oyuncular, yıllardır havayolu sektöründeki konsolidasyondan bahsedegeliyorlar. Anlaşılan, yavaş yavaş işin uluslararası siyaseti ilgilendiren kısımlarında da uzlaşmaya varılıyor ki, çok büyük şirketlerin bir araya gelerek kurdukları "joint venture" tipi yapılar, konuyla ilgili yetkili mercilerden onay alıyor. Joint venture yapılanmasına son dönemde verilebilecek örneklerden bir tanesi American Airlines, British Airways ve Iberia arasında kurulmakta olan transatlantik ortaklığı ve birisi Air France ile Delta arasındaki çalışma ise, bir diğeri de United Continental, Air Canada ve Lufthansa arasında 2008 yılında kurulan Atlantic++ adlı yapıdır. Bu yıl içerisinde Swiss, bmi ve Austrian'ın da Atlantic++ üyesi olduğu biliniyor. Lufthansa'nın 2010 yılı faaliyet raporunda verilen bilgiye göre, bu ortaklık sadece transatlantik hatlarını değil Afrika, Ortadoğu ve Hindistan noktalarını da kapsamı altına alıyor. Günde 280 transatlantik uçuşla 61 destinasyon, 23 ülke ve 15 hub, Atlantic++'ın operasyon sahasına dahil oluyor. Ortaklığın bu noktalardaki pazar payı %29 olurken, yılda 7 milyar Euro'dan fazla ciro üretiyor. Bu şekildeki ortaklıkların en büyük faydası koordinasyon içerisinde hazırlanan uçuş tarifesi, entegre edilen satış-pazarlama programları ve beraberce hazırlanan bilet ücret politikası oluyor. Tabii bu işe yolcu gözüyle bakınca, rekabet düzeyinin azalması ve yükselen bilet fiyatları görülüyor. İtirazlar da beraberinde geliyor. Ancak yazımızın başında da belirttiğimiz üzere, sektörün küresel olmasına karşın halen yerel bazda işletilmesi ve bunun sonucunda gelen negatif mâlî sonuçlar, önümüzdeki yıllarda havayolu sektöründeki konsolidasyonun daha da hızlanacağını ve rekabet ile ilgili bazı noktaların görmezden gelineceğinin habercisi durumunda. 140
Havayolu 101
Joint venture yapılarıyla ilgili en tuhaf olan şey, halihazırda mevcut olan havayolu ittifaklarının içinde ikinci bir ittifak olarak faaliyet göstermeleri. Otuza yakın üyesi bulunan Star Alliance'ın içindeki bazı şirketlerin üyesi olduğu Atlantic++'ın ne gibi etkileri olacağını zaman gösterecek.
Boeing 787 Dreamliner Yarın Hizmete Giriyor Tuesday, October 25, 2011 Son dakikada bir aksilik olmazsa, All Nippon Airways (ANA) tarafından teslim alınan ilk Boeing 787 Dreamliner, Tokyo (Narita) - Hong Kong uçuşuyla yarından itibaren ticarî seferlere başlayacak. Bu vesileyle biz de Boeing 787 ile ilgili bazı bilgilere kısaca değinmek istedik. Dreamliner'ın biri 55.8 (787-8), diğeri 61.8 metre (787-9) olmak üzere iki farklı versiyonu bulunuyor. 2004 yılından itibaren sipariş almaya başlayan 787, en fazla ilgiyi, uçağın fiziken tanıtıldığı 2007 yılında gördü. O yıl verilen yeni sipariş sayısı 300'ün üzerindeydi. 2011 yılında ise 787 yeni tek bir sipariş bile alamadı. Boeing 787 Dreamliner için şu ana kadar verilen toplam sipariş sayısı 821. Uçağı ilk kullanacak olan ANA, 55 siparişle, 787 müşterileri arasında ilk sırada yer alıyor. Onu 50 siparişle Qantas ve United-Continental firmaları takip ediyor. 787'nin her iki modeli de çift koridorlu. 210-250 arası yolcu taşıyacak olan -8 modeli, çift koridorlu olan yolcu uçakları değerlendirildiğinde, koltuk sayısının azlığı ile dikkat çekiyor. Tabii 250 koltuklu olacak bir konfigurasyonu kast etmiyoruz. Yarın büyük gün. Boeing için bir rüya olmaktan kabusa doğru yol alan Dreamliner projesi nihayet resmen hayata geçiyor. Ticarî havayolu sektörü için bir dönüm noktası olacak bu yeni uçağın herkes için hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Gökyüzünün iPhone'u Hizmete Girdi Wednesday, October 26, 2011 Bundan dört yıl önce, kamuoyuna ilk tanıtıldığında Havayolu 101, Boeing 787 Dreamliner'ı " ticarî havayolu sektörünün iPhone'u " şeklinde tanımlamıştı.
Havayolu 101
141
Belki de son 20 sene içerisinde ilk kez bir büyük uçak üreticisi, radikal farklılıklara ve yeniliklere sahip bir uçağı dünyanın hizmetine verecekti. Ancak yeni tayyarenin üretim aşamasında art arda yaşanan aksaklıklar, 2008 yılının Mayıs ayı olarak tespit edilen ilk teslim tarihinin üç yıldan fazla ötelenmesine sebep olmuştu. "Dreamliner" adı, müstehzî bir biçimde "Delay-liner" olarak telaffuz edilir hale gelmişti. İşte tüm ticarî havayolu sektörünün uzun zamandır beklediği an geldi. Boeing 787 Dreamliner'ın ilki bugün, Japon havayolu şirketi All Nippon Airways (ANA) tarafından hizmete verildi. Charter niteliğindeki bu ilk sefer (NH7871), Tokyo Narita ile Hong Kong arasında yapıldı. Havayolu 101 olarak herkes için hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Bu vesileyle, sektörün "uçan iPhone'u" olmaya aday 787'nin öne çıkan özelliklerine kısaca yeniden bir bakalım: 1. Karbon-fiber ve sertleştirilmiş plastikten mürekkeb komposit madde ile üretildi
1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9.
2. %20 daha az yakıt sarfiyatı 3. %30 daha az bakım maliyeti Motor : Bleedless Kabin içinde hava temizleyici sistem Mevcut uçaklara nazaran daha yüksek kabin basıncı ve nem oranı (kabin basıncı 6000 fit olacak) Büyük pencereler (mevcut uçaklardakilere göre neredeyse iki katı) Daha büyük baş üstü dolapları Kabin içi özel ışıklandırma (gün doğumu, gece gibi) Tavan ve kabin içi bagaj bölümlerinde yeni, ferah tasarım Daha büyük tuvaletler “Vertical Gust Suppression” : Yolculuk esnasında türbülansa girildiğinde yolcular üzerinde meydana gelen düşme hissini azaltıcı bir sistem
Lufthansa 2012'de %3 Büyüyecek Friday, October 28, 2011 Lufthansa, yılın üçüncü çeyrek performansının da dahil olduğu 9 aylık bilançosunun dün kamuoyu ile paylaştı.
142
Havayolu 101
Lufthansa COE'su Christoph Franz tarafından açıklanan sonuçlara göre şirket, 9 aylık dönemde grup olarak; - 22.1 milyar Euro ciro, - 578 milyon Euro faaliyet kârı ve - 288 milyon Euro net kâr elde etti. Yıl boyunca dünya genelinde yaşanan siyasî huzursuzluklar, bir türlü istendiği şekilde toparlanamayan ekonomik durum ve yüksek petrol fiyatları, 2011'in bir çok havayolu şirketi için bir hayli sıkıntılı geçmesine yol açıyor. Franz, tüm bunlara rağmen grup halinde kâr ediyor olmalarını bir başarı olarak gördüğünü belirtti. Lufthansa için bu yılın, üç haneli bir kâr rakamıyla kapanacağı tahmin ediliyor. Bu arada Lufthansa, daha önce %9 olarak tespit ettiği 2012 yılı büyüme planını da %3 olarak revize etti. Lufthansa Group'un faaliyet kârlarının ayrıntıları ise şu şekilde: Lufthansa (yolcu) +161 milyon Euro Swiss +244 milyon Euro Austrian -34 milyon Euro bmi -154 milyon Euro Germanwings -23 milyon Euro Lufthansa Cargo +173 milyon Euro Lufthansa Technik +198 milyon Euro Lufthansa Systems +12 milyon Euro LSG SkyChefs +56 milyon Euro
Havayolu 101
143
E-Ticaret İşinde Sahtekârlıkla Mücadele Monday, October 31, 2011 Bundan 10 yıl önce hayaldi. İnternet üzerinden giyim alışverişi yapmak herkese çok uzak geliyordu. Ama aradan yıllar geçti; Markafoni, Limango, Trendyol, Morhipo gibi web sitelerinin geldiği noktayı, televizyonlara verdikleri reklamları görünce, Türkiye'de eticaret işinin yeni bir aşamaya geçiş yapmakta olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Havayolu sektörü için de benzer şeyleri söyleyebiliriz. Bundan 4-5 sene önce şirketlerin tamamen e-bilet formatına geçiş yapması ile birlikte dağıtım işini bir hayli kolaylaştıran internet sayesinde online check-in, mobil biniş kartı, koltuk seçimi gibi seçenekler artık birer endüstri standartı haline gelmiş durumda. Tabii online mecraların kullanımının bu derece artması, yapacakları sahtekârlıklarda mecra farkı gözetmeyen kişileri de harekete geçiriyor. Bu konuda Airline Business dergisinde yayımlanan bir makale, her ne kadar Accertify firmasının reklamını yapan bir advertorial niteliğinde olsa da, havayolu şirketlerinin online sahteciliğe karşı nasıl mücadele ettiğini göstermesi açısından faydalı. Online sahtecilik yüzünden havayolu sektörünün 2010 yılında 1.4 milyar USD gibi bir hayli yüksek bir maliyete katlanmak zorunda kaldığı hesaplanıyor. İşin sonunda marka saygınlığının yara alması ve müşteri memnuniyetsizliği olduğundan, büyük havayolu şirketleri online sahteciliğe karşı profesyonel seviyede tedbir alıyor. Ancak benzer şeyleri daha küçük, özellikle de düşük maliyetli taşıyıcılar için söylemek pek mümkün olmuyor. Bu durum, sahtecilik işine girişen kişilerin daha ziyade bu gibi şirketleri hedef almasına yol açıyor. Deloitte firması tarafından hazırlanan "Fraud in the Airline Industry" adlı rapora göre büyük taşıyıcıların karşılaştığı her 300 sahtecilik vakasına karşı düşük maliyetliler, 1000 olayla uğraşmak zorunda kalıyor. Yine aynı rapora göre havayolu şirketlerinin %52'sinin kendisine ait bir "hileli işlemleri tespit ve takip" sistemi bulunmuyor. Ama herhangi bir korkuya sebep vermeyelim. Şirketlerin böyle bir sistemi olmasa bile, kredi kartı firmaları veya havayolu şirketlerine Sanal POS hizmeti veren bankaların online sahteciliğe karşı bir hayli sofistike savunma mekanizmaları oluyor. Önümüzdeki yıllarda e-ticaret işi daha da yaygınlaştıkça, online sahteciliğin iyice marjinalleşmesi kaçınılmaz. 144
Havayolu 101
Çünkü gelecek e-ticarette. :)
Qantas Grevi Mahkemede Bitti Monday, October 31, 2011 Tüm havayolu sektörü üçüncü çeyrek performanslarına odaklanmışken, dünyanın uzak köşelerinden Avustralya'da mevsimin yaza dönüşü bir hayli sıcak oldu. Ağustos ayından bu yana Qantas yönetimiyle çalışan sendikası arasındaki mücadele, geçtiğimiz hafta sonu mahkemeye taşındı. Her şey, Qantas'ın 200 milyon AUD mertebesine yükselen dış hat zararına bir çözüm bulmak isteyen şirket yönetiminin yaptığı "yeniden yapılanma" ve "dış kaynak kullanımı" açıklaması ile başladı. Söz konusu yeniden yapılanma projesi sonucunda 1.000 civarında personelin işini kaybedeceğinin gündeme gelmesi ile birlikte şirket içerisindeki sendikalara greve gitmeye başladı. Uçuşlar tamamen durdurulmasa da, bir çoğu iptal edilmeye veya tehirli bir biçimde gerçekleştirilmeye başlandı. Qantas geçen hafta yaptığı bir açıklama ile, haftalık 15 milyon AUD (16 milyon USD) civarında zarar ettiğini duyurdu. Bu adeta kamuoyuna yapılmış bir imdat çağrısı niteliğindeydi. Anlaşılan şirket yönetimi açısından bıçak kemiğe dayanmış olacak ki, geçtiğimiz Cumartesi günü Qantas'ın tüm uçuşları iptal edildi. Buna ilave olarak şirket genelinde de lokavt ilan edilerek, sendikalar ile yönetim arasında aylardır süren çekişmede ipler koparıldı. 70.000 civarında yolcunun seyahat planları alt üst oldu. Dünyanın farklı 22 havalimanındaki 108 Qantas tayyaresi öylece beklerken, artık millî bir mesele halini alan greve, ücret anlaşmazlıkları uzlaştırma mahkemesi müdahale etti. "Fair Work Australia" adlı kurum, Qantas yönetimini, sendikaları ve Avustralya Hükûmeti'ni dinledikten sonra kararını verdi ve Qantas grevini iptal etti. Bunun ardından Qantas, bir günlük aranın ardından uçuşlarına yeniden başladı. Mahkemenin kararına göre sendikalar acilen müzakere masasına dönerek görüşmelere başlamak zorunda. Ve taraflar 21 gün içerisinde bir anlaşmaya varmak zorundalar. Aksi halde, Fair Work Australia'nın vereceği karara razı olmak durumunda kalacaklar.
Havayolu 101
145
Qantas personelini temsil eden tam onbeş farklı sendika bulunuyor. Bunlardan onikisi ile anlaşma sağlanırken; bagaj taşıyıcıları, mühendisler ve pilotları temsil eden üç sendika ile bir türlü uzlaşma imkânı bulunamamıştı. Şirket yönetiminin işi gerçekten zor olmalı! :) Fotograf: AFP
How Lufthansa and British Airways are competing with Emirates on In... Tuesday, November 01, 2011 This article is re-published with kind permission of “www.airlinetrends.com“. As the global economy dynamically changes, all major airlines are focusing on the rapidly growing middle class and business markets of the BRICs and the ‘Next 11’ as a new source of growth. According to Boeing’s latest outlook, these emerging economies will collectively occupy over 60 percent of passenger flows by the year 2030. India Last month we discussed how Emirates is capitalizing on new passenger flows, for example connecting Asia with Africa and with Latin America via its Dubai hub. A good showcase of the challenge that the rise of Emirates is posing to European legacy carriers is India, since the subcontinent is the second largest market for both British Airways (50 weekly flights to 5 destinations in India) and Lufthansa (52 weekly flights to 7 destinations), after the United States. India is also Emirates’ largest operational market with 185 flights a week to 10 destinations. Says Orhan Abbas, vice president India and Nepal at Emirates, “The Indian market is a very important one for us as Indians have overtaken the British as the single largest tourist group on Emirates.” In the 2010-2011 fiscal year, Emirates’ revenues from India grew 24 per cent to USD1.7 billion, while traffic grew with 10 per cent. Emirates’ aggressive approach has resulted in significant market shares on international flight routes from India; the airline currently holds 35 per cent on routes from India to Britain, 40 per cent to France, 20 per cent to Germany, and 31 per cent to New York. The airline’s low prices and large network in India make it an attractive option, and on the popular route between India and North America, Gulf airlines such as Emirates are virtually the only practical option for travellers from second-tier Indian cities. A passenger from New York on the way to, for example, Thiruvananthapuram, has to connect twice when flying via Europe (e.g, at Frankfurt and at Delhi), compared to a single connection at Dubai. Besides the large number of Indians working in the Gulf states, “one of the reasons for
146
Havayolu 101
Emirates’ success is that so many Indians love transiting via Dubai,’’ says Madhav Oza of Blue Star Travels, one of the biggest travel consolidators in Mumbai. “The shopping, easy visas and simply the familiarity with the city often makes them choose it over colder and more congested European hubs like Frankfurt, Paris or Brussels,” he says. Localization As part of its strategy to become a truly global-oriented airline, Emirates has built an extensive ‘soft’ infrastructure in-flight, catering to diverse passengers tastes with cabin crew from 130 different nationalities, local food and entertainment. In 2009, Emirates introduced a major revamp of its onboard product to meet regional preferences of India’s diverse populace. For example, on all routes the airline offers passengers the choice of two Indian and one Western dish in all classes. In-flight entertainment providess route-specific boarding music, reading material, and Emirates’ IFE system contains a large selection of programmes and music in varied Indian languages. The airline also introduced local cabin crew on its Indian flights, and as part of the program, over 10,000 crew members received a specially-produced DVD titled ‘Journey through India’ containing an introduction to the country, its diverse customs, and guidelines for interaction with passengers from different Indian states. Lufthansa, British Airways In order to retain traffic to and from India, European carriers such as Lufthansa and British Airways are emphasizing their direct routes to Europe, as well as their vast transatlantic network (many Indians travel between India and North America). “India is a strategic market for Lufthansa and we foresee tremendous growth coming from this region,” says Lufthansa’s Director South Asia, Axel Hilgers. Lufthansa and BA have also been introducing localized services onboard to cater to Indian passengers and compete on the ‘soft elements’ of the passenger experience as well. In-flight service Lufthansa employs around 200 cabin crew members from India, who speak the language and are familiar with local customs. According to Werner Heesen, former director South Asia at Lufthansa, research showed that Germans and Indians have different behaviour patterns, be it gestures, vocabulary or softer skills. “We would like our non-Indian crew to know these mannerisms. For example, offering water is one of the basic norms of Indian hospitality. In the West, this doesn’t happen. Also, if the demand of a passenger can’t be met in the West, he’s simply told so. In the East, it would be first explained why the demand can’t be met; there’s a reluctance to say ‘no’ on the face.” British Airways’s international cabin crew from India wear a traditional uniform, designed by leading Indian designer Rohit Bal. Additionally, British Airways cabin crew can converse in more than three languages on India routes, i.e. a typical member from Delhi would be able to converse in Hindi, English and Punjabi. In-flight dining Lufthansa serves indian meals in Economy Class and has teamed with Indian chefs from The Leela, a chain of luxury hotels in India, to serve Indian dishes in its premium cabins. The german carrier also offers all passengers a choice of chai (spiced Indian tea) as well as Assam teas, and Asian vegetarian and Hindu meals can be booked preflight. Lufthansa says it also makes sure that cabin crew is aware of local customs. For Havayolu 101
147
example, whisky is always served with water, whiletea and coffee are served extra hot. British Airways in 2008 changed the standard two meal options in Economy – beef and pork – with fish pie and chicken to respond to religious restrictions from the Hindu and Muslim communities. In-flight entertainment While Bollywood cinema has become par-for-course on the India routes of many major airlines, Lufthansa and British Airways are unique among European airlines in their regional entertainment offerings. Both airlines provide the option of music and movies in both Hindi and Tamil, aimed at their North and South Indian routes, respectively. Marketing Lufthansa has also been particularly active in creating marketing initiatives aimed at Indian consumers, tapping into the three great passions in India, food, festivals and cricket. In 2010, the airline organized a fantasy cricket league, while its ‘Flavours of India’ contest asked online users to share their personal Indian food recipes. Another recent campaign is Lufthansa’s A380 Park & Fly game, a set up of large LED screens at malls in Delhi, Mumbai and Bengaluru that lets shoppers taxi an A380 into a hangar using their own cell phone. A specific target group for both Lufthansa and BA are Indian students that study overseas. BA allows Indian students travelling abroad to check an extra piece of luggage, while Lufthansa has created a microsite aimed at helping students wanting to go abroad. Competition The growth of India’s middle class and businesses, the large Indian diaspora (over 30 million Indians live abroad), and the financial issues that Indian international carriers such as Air India and Kingfisher continue to face, make the subcontinent an attractive market for international airlines. However, with Emirates’ relentless growth and distinct competitive advantages (low cost structure, Dubai hub, flights to eight of India’s second tier cities), the challenges are mounting on all carriers targeting the Indian market. The competition between Emirates and established airlines such as Lufthansa and British Airways for Indian travellers is a good example of how airlines, besides their network, are wooing a new and much more diverse passenger base. Special thanks to Vivek Mayasandrafor co-writing this article
Scoot - Uzun Menzilde Yeni Bir Düşük Maliyetli Taşıyıcı Tuesday, November 01, 2011 Düşük maliyetli taşıyıcı ve network taşıyıcı iş modelleri gün geçtikçe birbirlerine yakınsarken, uzun menzilde faaliyet göstermek üzere yeni düşük maliyetli taşıyıcılar kamuoyunun karşısına çıkmaya devam ediyor.
148
Havayolu 101
İşte onlardan bir diğeri, geçtiğimiz Mayıs ayında ilk kez duyulan Scoot, resmen tanıtıldı. Scoot, halen portföyünde Silk Air ve Tiger Airways gibi şirketleri bulunduran Singapore Airlines'ın yeni bebeği olarak havayolu sektöründeki yerini aldı. Scoot kelimesinin "hızla ayrılmak, tabanları yağlamak, fışkırtmak" gibi farklı manaları bulunuyor. Böylece bu şirket de, yavru şirketlerin "tuhaf" isimli olma geleneğini bozmamış oluyor. :) Yakın zamanda ANA tarafından tanıtılan havayolu şirketinin Peach olan adı halen aklımızda. 2012 yılının ortalarında, muhtemelen yaz tarifesi dönemine geçilirken faaliyete geçecek şirketin filosu, Singapore Airlines'tan temin edilecek Boeing 777-200 tipi uçaklardan oluşacak. Avustralasya, Çin ve o bölgedeki diğer bazı noktalar, yeni şirketin uçuş ağına dahil olacak. Özellikle Air Asia X tarafından başarıyla uygulanmakta olan uzun menzilde düşük maliyetli iş modeli, böylece yeni bir soluk kazanmış olacak. Bilindiği üzere Doğu Asya, dünya genelinde iktisadî açıdan en canlı bölge. Bu sayede artan gelir seviyesi, kişilerin havayolu seyahatine olan talebini de artırmakta. Önümüzdeki dönemde de hem iktisadî hem de havayolu seyahati açısından bu bölgenin, dünyada liderliği diğer bölgelere kaptırmayacağı tahmin ediliyor. Bölgede bir biri ardından kurulan havayolu şirketleri de bunun bir ispatı olsa gerek. Scoot Airlines gibi olan havayolu şirketleri aslında bir bakıma yolcuya sunulan ürünün "unbundle" edilmiş hali. İsteyen havayolu seyahatini parça parça alıp kendi keyfine göre kendisi şekillendirir, isteyen de ürünü bir paket halinde alıp detaylara kafa yormadan keyfine bakar. Sektör bu yönde hızla ilerlemekte. Bakalım bundan 10 sene kadar önce Avrupalı ve ABD'li havayolu şirketler tarafından denenip başarısızlıkla sonuçlanan "düşük maliyetli yavru şirket" girişimleri yeniden canlanacak mı?
Havayolu 101
149
Networks in Aviation - Book Review Wednesday, November 02, 2011 The preface written by Dr.Christoph Franz (CEO of Lufthansa) welcomes readers. Since Lufthansa Group serves more than 270 destinations under various brand names such as Lufthansa, Swiss, Austrian, bmi, Brussels Airlines, and Germanwings, Dr.Franz’s foreword is symbolically important. In the first chapter, one can find the basic concepts and definitions of the aviation market such as market types, O&Ds, Routes, and Flights and some analysis methods like time series, upscaling, gravitation models and reverse engineering. In the next chapter, there is a comparison of the structural, economic and strategic rationales of hub-and-spoke and point-to-point network architectures. Beside that the operational basics of aviation network structures and key tools needed to master complex planning and the controlling of aviation networks can also be found in this chapter. The third chapter analyzes the connectivity and the hub structures. The writer claims that the most effective driver of connectivity is the number of flight movements at a given hub, as the number of feasible hits greatly rises when compared to the number of underlying flight movements. And to the contrary of what every other human in the aviation industry believes, the number of banks (a temporal cluster of inbound and outbound flights) correlates conversely with connectivity: the fewer the better. Optimum asset utilization for airports is discussed in fourth chapter. The productivity of the assets deployed is at least as important as commercial objectives like connectivity. Infrastructural constraints can significantly impact efficient asset utilization. One of the most severe infrastructural constraints is the opening hours of airports. In the fifth chapter two case studies discussed: one generic bottom-up case study and the other one, examining the top-down redesign of KLM’s hub for the winter schedule 2009 – 2010. Sixth chapter mentions about the key organizational, structural, and procedural options for network management, the basic fundamentals of network control, and the most important IT tools for supporting such processes. Here, route profitability concept is defined as “dangerous” and “toxic”. Instead, the writer suggests “negative opportunity cost” concept. This is especially valid for airlines with high transfer passenger share. Here “network value contribution” must be by no means favored against route profitability concept. Next, Goedeking explains and discusses the competition and the alliance among airlines in terms of network structures. Here, the network overlapping between considered 150
Havayolu 101
airlines is the main issue. He claims that the overlapping networks of two merging airlines are more advantageous than the complementary ones. Additionally he emphasizes that the potential synergy of a merger is highly unlikely to predict before. Goedeking also examines the strengths and weaknesses of multi-hub structures, and introduces the tactics for assessing and improving synchrony within such complex networks. Soon after 1978 domestic market deregulation, networks with multiple major transfer hubs emerged in the United States, and European and Asian airlines quickly followed. In multi-hub system scope and scale are considered. In scope type high yield is the goal while transfer passenger number is targeted in the scale type multi-hub systems. US carriers have been following the multi-hub system for many years. But it is a new phenomenon for European counterparts. Air France KLM and Lufthansa are two good examples for multi-hubbing. In the last two chapters of the book you can find how to examine the performance of a network and Goedeking’s hierarchically layered networks concept. He combines the revenue management, scheduling and network planning components of an airline together. He assumes a network in five layers. At the bottom there is the passenger demand. On top of it is the network structure. Scheduling is added as the third layer. After this point, revenue management comes into the play. And as the last layer the communication, i.e. distribution channels take place in the layered network concept of Goedeking. With this book one can discover the main aspects of an airline’s network structure. It has been written with a simple style which allows also people without deep knowledge about network management understand topics adequately. Since network planning can be described as the heart of an airline’s operation, I recommend everyone in airline business to read Networks in Aviation in order to get a very useful insight about this important point of airline management. About the author Dr. Philipp Goedeking advises airlines, airport operators, air navigation service providers (ANSPs), governmental authorities, and financial institutions around the world. His expertise includes network and alliance strategies, network synergy assessment, and airline mergers and acquisitions. Prior to founding airconomy, for 15 years he ran the aviation practice of the largest Europe-based strategy consultancy, including two years as managing director of the firm’s operations in China and five years on the firm’s supervisory board. Before that, he worked for Lufthansa in various senior positions in information technology, corporate strategy, and network management. Book Information Author: Dr. Philipp Goedeking
Havayolu 101
151
Title: Networks in Aviation - Strategies and Structures Publisher: Springer-Verlag Publishing Date: 2010 ISBN: 978-3-642-13763-1
Rekabet Kurumu, Condor'a Ceza Kesti! Wednesday, November 02, 2011 Rekabetin Korunması hakkındaki 4054 sayılı kanun Türkiye'de bu kez havayolu sektörü ile ilgili bir kararın alınmasında rol oynadı. Rekabet Kurumu, 10 Haziran 2010 tarihinde, Sun Express (Güneş Ekspres Havacılık A.Ş.) ile Condor Flugdienst GmbH’nin çeşitli anlaşmalar vasıtasıyla Almanya-Türkiye arasındaki uçuşlarda rekabete aykırı davranışlarda bulunup bulunmadıkları hususunda soruşturma başlatmıştı. Ve soruşturmanın sonucu dün açıklandı. Söz konusu şirketlerin, aralarında akdettikleri dağıtım anlaşmaları çerçevesinde fiyat tespiti yapmak suretiyle 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesini ihlal ettiklerine oybirliği ile hükmeden Rekabet Kurulu, Condor'a, bir önceki mali yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin takdiren % 1,5’i oranında olmak üzere 733.016,80 TL idarî para cezası verilmesine karar verdi. Sun Express ise, "Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmelik" in 4. maddesi kapsamında pişmanlık başvurusunda bulunması ve bu başvurunun Kurul tarafından kabul edilmesi sayesinde bu soruşturmadan hiç ceza almadan kurtuldu. Condor firmasının 733 bin TL tutarındaki cezası da aslında, yine aynı yönetmeliğin 5.maddesi çerçevesinde indirim yapılmış olan bir rakam. Zira ceza tespit edilirken uygulanan %1,5'lik oran, değişik şartlara göre %5 veya %10'a kadar çıkabiliyor. Böyle durumlarda, yani rekabete aykırı bir uygulamaya imza atan taraflardan bir tanesi diğerini (veya diğerlerini) ihbar ettiğinde, soruşturmadan hiç ceza almadan sıyrılması mümkün olabiliyor. Hatırlanacağı üzere bundan 4,5 yıl kadar önce benzer bir durum British Airways ile Virgin Atlantic arasında yaşanmıştı. British Airways (BA), ABD’ye yaptığı seferlerde Virgin Atlantic ile bir olup, "yakıt harcı" miktarlarını sabitlediğinden, ABD Adalet Bakanlığı tarafından 148 milyon Pound, İngiltere Dürüst Ticaret Bürosu tarafından da 121.5 milyon Pound olmak üzere toplam 270 milyon 152
Havayolu 101
Pound cezaya çarptırılmıştı. Cezanın sebebi ise, Ağustos 2004 ile Ocak 2006 arasında BA yetkililerinin, Virgin Atlantic’ten bazı kişilerle gizlice anlaşıp, yakıt harcı rakamını kademeli olarak 5 Pound’tan 60 Pound’a kadar yükseltmeleri idi. Ve Virgin Atlantic, tıpkı Sun Express gibi, yapılan işbirliğini yetkili mercilere ihbar ettiğinden, bu soruşturmadan ceza almadan kurtulmuştu. Rekabet hassas bir konu; herkesin çok dikkat etmesi gerekiyor zira burada söz konusu olan kamu yararı. Şakası yok!
Emission Trading System for Aviation: A Fresh Breath for European U... Wednesday, November 02, 2011 European Union has been struggling to solve continuously deepening so-called “Euro-zone” debt crisis for months. All other countries locked to the long awaiting result of the summit of the European leaders including United States where the global financial economic crisis took the first shot with sub-prime credit crunch in August 2007. While whole world braced for the possible impact of the Euro-zone crisis, there is another topic of conflict glooming over the relations between European Union and the rest of the world. European Union Emission Trading System (EU ETS) EU ETS launched in 2005 is the first emission trading system in the world in terms of its wide scope. The EU ETS is the cornerstone of the EU's strategy for fighting climate change. It is the first international trading system for CO2 emissions in the world and beside 27 EU Member States also the other three members of the European Economic Area – Norway, Iceland and Liechtenstein take part in EU ETS. It currently covers over 10,000 installations in the energy and industrial sectors which are collectively responsible for close to half of the EU's emissions of CO2 and 40% of its total greenhouse gas emissions.[1] Under the EU ETS, large emitters of carbon dioxide within the EU must monitor their CO2 emissions, and annually report them, as they are obliged every year to return an amount of emission allowances to the government that is equivalent to their CO2 emissions in that year. Beginning with 2012, EU ETS will also be applicable for airlines industry. The calculation of the system is based on 97% of the aviation industry's 2004-6 emissions and divided up between carriers according to amount of pollution caused in 2010. Airlines would get 85%
Havayolu 101
153
of permits free, with the remaining 15% auctioned. And this is the root cause of the ongoing debate between EU and the rest of the world. Although the intention of the EU ETS is very positive such as spending the fee collected for the environmental issues, the conditions and the calculation of the emission fee for the airline companies are highly controversial. Let’s give an example in order to clarify the intended calculation of EU ETS fees for airlines. According to the Great Circle Mapper, total air distance between New Delhi and Frankfurt airports is 3812 miles. And almost 3000 miles of it lies outside the European air space. But according to the EU ETS rules, the emission fee for an airline operating between New Delhi and Frankfurt will be calculated over the whole distance; here 3812 miles. This is where the big players such as United States, China, Russia and India weigh in. While relevant authorities of the EU continuously claim the legality of the ETS by saying “the inclusion in the EU emissions trading scheme of flights of all airlines from and to European airports is compatible with the principle of fair and equal opportunity laid down in the Open Skies Agreement”[2], in United States a legislation introduced to ban U.S. air carriers from participating in the Emissions Trading Scheme that would tax U.S. airlines flying into and out of the European Union. Bipartisan House Transportation Committee leaders see EU ETS as “unjust” and “a clear violation of international law that puts U.S. air carriers at a competitive disadvantage, kills U.S. aviation jobs, and may lead to a trade war.” [3] China has already deferred an Airbus A380 order of Hong Kong Airlines in June by way of retaliation against EU and Russia proposed strategic allocation of high-value slots at European and Russian airports in order to avoid increasing carbon emissions instead of imposing ETS.[4] On the other hand, leading international institutions of aviation industry also have positioned themselves against EU’s ETS. In September, International Air Transport Association (IATA) bluntly called EU for abandoning the ETS while alleging it as “misguided”.[5] Tony Tyler, IATA’s Director General and CEO, emphasized that IATA is not against emission trading system. But the EU’s unilateral and regional approach to ETS could harm the initiatives taken by ICAO aiming to reach a real solution under a global approach. Association of European Airlines (AEA) also warned EU. Ulrich Schulte-Strathaus, Secretary General AEA, said at a conference that “if the EU persists in an approach which some have called imperialist, the question is posed as to how they will ensure compliance” and added that “The EU faces a serious risk of some sort of retaliation.”[6] And finally, an international meeting between International Civil Aviation Organization (ICAO) Council and other non-EU Member States[7] was held in New Delhi on 29th-30th September to discuss the inclusion of aviation in the European Union Emission Trading System (EU-ETS). 154
Havayolu 101
After the meeting a joint declaration was published. The declaration opposed the EU’s ETS plan, which claimed to be inconsistent with applicable international law and called upon to urge the EU and its Member States to refrain from including flights by non-EU carriers in its ETS. It also called to urge the EU and its Member States to work collaboratively with the rest of the international community to address aviation emissions. Only two months remaining for the official beginning date of EU ETS and there is still a big uncertainty about application of that plan in real world. It is obvious that the plan will be a great headache and controversy for international community in the shadow of the EU’s current economic troubles since the use of the carbon emission fee collected is very blurred. [ 1 ] http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=MEMO/08/35&format=HTML& aged=0&language=EN&guiLanguage=en [2] http://www.bbc.co.uk/news/world-europe-15203149 [3] http://transportation.house.gov/news/PRArticle.aspx?NewsID=1357 [4] http://atwonline.com/eco-aviation/news/russia-proposes-airport-slots-co2-reductionincentive-1014 [5] http://www.iata.org/pressroom/pr/Pages/2011-09-27-01.aspx [6] http://www.reuters.com/article/2011/09/19/trade-airlines-idUSL5E7KJ0YS20110919 [7] Participating countries: Argentine Republic, Brazil, Canada, China, Chile, Colombia, Cuba, Egypt, Japan, Republic of Korea, Malaysia, Mexico, Nigeria, Paraguay, Peru, Philippines, Qatar, Russian Federation, Saudi Arabia, Singapore, South Africa, Thailand, Turkey, United Arab Emirates and United States of America
Steve Jobs, Seyahat Sektörünü de Etkilemişti Thursday, November 03, 2011 Geçtiğimiz ay içerisinde erken sayılabilecek bir yaşta farklı bir boyuta göç ederek tüm dünyanın gündemine yerleşen Steve Jobs'un liderliğindeki Apple firması, son yıllarda piyasaya sürdüğü ürünleriyle seyahat sektörünü de derinden etkilemekte. İnovasyon kelimesiyle adeta eşanlamlı hale gelen Apple, seyahat sektörüyle ilgili olarak -şimdilik- herhangi bir projeyi sonuçlandırmış olmasa da, kişilerin kullanımına sunduğu kullanıcı dostu, mobil hayatı teşvik edici ürünleriyle, seyahat işini dolaylı olarak etkilemeyi başarmış durumda. Nispeten büyük ve dokunmatik ekranlar, artık her yerde bulunabilen hızlı ve kablosuz internet bağlantısı, mobil cihazların TV ve PC'nin ardından "üçüncü ekran" olarak insanoğlunun hayatında vazgeçilmez bir nesne haline gelmesini sağladı. Havayolu 101
155
Apple ürünlerinin dünya genelinde görmüş olduğu geniş kabul, ürün veya hizmetlerini satmak isteyen firmaların, ister istemez, mobil çözümlere olan ilgisini artırdı. Seyahat sektörünün oyuncuları, bu "oyun değiştirici" unsura çabucak uyum sağladı. Artık mobil cihazlara uyumlu olmayan bir web sitesi ve müşterilerine sunabileceği bir mobil uygulaması olmayan bir şirketin, rekabetle başa çıkması mümkün görünmüyor. Gelecekte neler olabileceğini tahmin edebilmek için Apple'ın bir kaç yıldır geliştirmekte olduğu ve belki de iPhone'un bir sonraki versiyonu ile birlikte tam manasıyla devreye girecek olan iTravel uygulamasına özellikle dikkat etmek gerekiyor. iTravel ile birlikte belki de bir hayal gerçek olacak ve şu anda otel, otomobil, havayolu gibi parçalara ayrılmış durumdaki seyahat sektörü tek bir uygulama üzerinden mobil ortama aktarılmış olacak. Arama, bilet satın alma, otel, otomobil kiralama, havalimanı hizmetleri, destinasyon bilgileri gibi seyahat sektörünün farklı unsurları böylece kişilerin yanlarında her zaman taşıdıkları mobil cihazlarda, kolayca ulaşılabilir hale gelecek. Ve mesela iTravel etkisi sebebiyle belki de havayolu şirketleri artık yolcularına sunmakta oldukları hizmeti sadece "havalimanından havalimanına" değil de, "kapıdan kapıya" şeklinde tasarlamak zorunda kalacak. Şirketlerin şimdiden "C Nesli" (connected, communicating, content-centric, computerized, community oriented, clicking) için hazırlık yapmaya başlayıp kendilerini birer "değer tümleştirici" (value integrator) haline dönüştürmesi gerekiyor. Yeni Kıta'da rekabet edebilmek için bu şart.
Havayolu Sektöründe Tâlî Gelirler - 2011 Friday, November 04, 2011 "Unbundling", yani daha çok kâr sağlamak amacıyla bir ürünün parçalarının ayrı ambalajlar içinde satışa sunulması, eski bir pazarlama taktiğidir. Havayolu sektöründe bu taktiği yoğun bir biçimde ilk hayata geçirenler, düşük maliyetli taşıyıcılar (DMT) olmuştu. 2010'lu yıllara gelindiğinde bu durum yavaş yavaş artık tüm sektör için geçerli hale geliyor. Özellikle kısa mesafeli uçuşlarda düşük maliyetli rakipleriyle rekabet edebilmek için onların açtığı yoldan ilerlemekte olan fullservice havayolu şirketleri de, yolcularına sundukları hava seyahati hizmetini bileşenlerine ayırmaya başladı.
156
Havayolu 101
Böylece DMT'lerin her fırsatta bir koz olarak kullandıkları, "yolcular temel olarak uçak seyahatini satın almak istiyor. Diğer hizmetleri satın almak isteyenler, ilave ücret ödeyerek bunu elde edebilirler" söyleminin de önüne geçilmiş olacak. Zira bu sayede temel bilet fiyatı ucuzlarken, ilave hizmetler ayrı kalemler halinde yolcuların tercihine sunulacak. Uçuş esnasında yemek yemek istemeyen veya uçuş öncesinde koltuk seçimi yapmak istemeyen bir kişi, bunlara dolaylı bir biçimde de olsa para vermek zorunda kalmayacak. Amadeus ile IdeaWorks tarafından ortaklaşa hazırlanan bir infografik, tâlî gelirlerin (ancillary revenue) ne boyuta geldiğini göstermesi açısından önemli. Tâlî gelirler öncelikle üçe ayrılmış: 1- Sık uçan yolcu programı gelirleri - %50 2- Fazla bagaj gelirleri - %20 3- Diğer gelirler (Yemek, internet bağlantısı, otel rezervasyonu komisyonu gibi) - %30 Bunların alt kırılımları ise aşağıdaki gibi listelenmiş. A) A la carte: 1- Uçuş esnası yeme-içme 2- Bagaj - Fazla bagaj 3- Koltuk seçimi ve upgrade'ler 4- Özel yolcu salonlarına giriş 5- Check-in ve güvenlik araması önceliği 6- Uçağa erken biniş 7- Uçuş esnası eğlence sistemleri 8- İnternet bağlantısı B) Komisyon temelli gelirler: 1- Otel rezervasyonu 2- Otomobil kiralama 3- Seyahat sigortası C) Sık uçan yolcu: Program ortaklarına mil puanı satışı Havayolu 101
157
D) Reklam gelirleri: 1- Uçuş esnası dergisindeki reklamlar 2- Uçuş esnasında bulunan reklamlar 3- Yolculara sunulan ürünlerdeki reklamlar (Ör: Yemek kutusunun üzeri) Amadeus ve IdeaWorks'ün 2011 yılına dair tâlî gelir tahmini ise gerçekten muazzam. Ticarî havayolu sektörünün 2011 yılında 32.5 milyar USD civarında tâlî gelir üretmesi bekleniyor. Bu rakam, 2010 yılına nispeten %44'lük bir artış manasına geliyor. Kuzey Amerikalı taşıyıcılar 15 milyar USD ile başı çekerken, onları 9 milyar USD ile Avrupalı rakipleri izliyor. Sektörün gidişatı açıkça gösteriyor ki, önümüzdeki yıllarda havayolu şirketleri yolcularının karşısına bileşenlerine tamamen ayrılmış ürünlerle çıkacak. Uzun menzilli uçuşlarda bile...
THY'nin New York Mönüsünde Neler Var? Thursday, November 10, 2011 Havayolu 101 ekibi olarak geçtiğimiz hafta İstanbul ile New York arasında gerçekleştirdiğimiz seyahatimizde, yine THY’nin zengin economy class mönüsüyle karşılaştık. Bundan dört-beş sene kadar önce Do&Co ile yaptığı ortaklığın ardından, uçuş esnasında yolcularına sunduğu ikram kalitesinde gözle görülür bir yükseliş ivmesi yakalayan THY, hatırlanacağı üzere 2010 yılında, Skytrax tarafından yapılan değerlendirmede “En İyi Economy Class İkramı” ödülünü kazanmıştı. İşte TK0011 ve TK0002 uçuş numaralı seferlerdeki THY economy class mönüleri: TK0011 İlk Servis: 1- Zeytinyağlı Taze Fasulye 2- Mozarella Peynirli Yeşil Salata 3- Izgara Köfte veya Tavuk Külbastı 4- Do&Co Çikolata Mus 5- Beyaz Peynirli Pide veya Vişneli Kek 158
Havayolu 101
TK0011 İkinci Servis: 1- Zeytinyağlı Enginar 2- Baharatlı Tavuk Fileto 3- Elmalı Strudel TK0002 İlk Servis: 1- Tabbouleh 2- Cacık 3- Tavuk Şiş (Baharatlı Tereyağı Sos, Sote Sebzeler, Patates Graten) veya Polenta & Köfte (Patlıcan ve Domatesli Lazanya, Sote Ispanak) 4- Limonlu Tart TK0002 İkinci Servis: 1- Taze Meyve Salatası 2- Peynir Çeşitleri 3- Mantarlı Omlet (Izgara Domates ve Yeşil Biber, Sote Patates) 4- Ekmek, Tereyağ ve Reçel THY’nin Economy Class mönüsünde yer alan içecekler ise şu şekilde: 1- Meyve Suları: Portakal, Domates, Vişne ve Elma 2- Meşrubat: Cola, Cola Light, Sprite, Ice Tea, Maden Suyu ve Ayran 3- Sıcak İçecekler: Kahve ve Çay 4- Biralar: Tuborg ve Efes Pilsen 5- Alkollü İçkiler: Viski, Cin, Votka, Rakı
Kingfisher İflas mı Ediyor? Friday, November 11, 2011 Dün Financial Times'ta yayımlanan bir haber, sektöre bomba gibi düştü.
Havayolu 101
159
Hindistan'ın pırıltılı havayolu şirketi Kingfisher, iflas mı edecek? Bundan yaklaşık iki ay kadar önce yazdığımız bir yazıda, Kingfisher ve sahibi Vijay Mallya'dan bahsetmiştik. Skytrax'e göre 5 yıldızlı az sayıdaki havayolu şirketinden bir tanesi olan Kingfisher, uçuş faaliyetine 2005 yılında başlamıştı. Şirketin 66 uçaktan oluşan filosunda Airbus ve ATR’ler bulunuyor. Bunun yanı sıra, Airbus ve ATR’lerden mürekkep 130 adet de yeni tayyare siparişi mevcut. Hindistan’ın en iyi havayolu şirketi olma ünvanını da elinde tutuyor. Zaten Hindistan iç hatlarındaki en büyük firma da Kingfisher. 59 iç ve 8 dış olmak üzere toplam 67 noktaya uçan şirket, günde 380 civarında sefer düzenliyor. 2010-11 senesinde iç hatlarda %83, dış hatlarda ise %77′ye yakın bir yolcu doluluk oranı bulunuyor. Hatırlanacağı üzere, Hindistan'daki havayolu sektörü hızlı bir büyüme trendi içerisinde. Bu yıl içerisinde iki Hindu firma İndiGo ve Go Airlines tarafından Airubs'a verilen 180 ve 72 uçaklık siparişler halen akıllarda. Liste fiyatlarına göre bu siparişlerin toplam değeri 23 milyar USD mertebesinde. Tüm bunlara rağmen, Kingfisher'in içine sürüklendiği borç sarmalının artık baş edilemez bir noktaya geldiği iddia ediliyor. Şirketin bir hafta içerisinde tüm uçuşlarını durdurduğunu açıklamasının hiç de sürpriz olmayacağı yine aynı haberde bulunan bir başka dramatik iddia. Çarşamba günü Kingfisher, 50 uçuşunu birden iptal ederek bir anda alarm zillerinin çalmasına yol açmıştı. Bu yüzden mağdur olan binlerce yolcu öfkeden çılgına dönmüş durumda. Yine geçtiğimiz ay yayımlanan bir raporda Kingfisher'in fiilen "müflis" bir şirket olduğu belirtilerek, yatırımcıların ellerindeki Kingfisher hisselerini acilen satmaları tavsiye ediliyor. Haberde yer alan bir başka iddiaya göre Kingfisher, uzun zamandır borçlarını ödeyemez durumda. "Uçan Banka" Swiss Air'in bundan tam 10 yıl önce başına gelenleri hatırlayınca, Kingfisher'in seyrettiği yolun nereye varacağını tahmin etmek güç olmuyor. Zira Hindustan Petroleum adlı şirket geçtiğimiz ay, ödenmeyen 26 milyon USD'lik fatura sebebiyle, Kingfisher'e verdiği akaryakıtı bir süreliğine kesmişti. Bu noktada yazımızın başındaki Skytrax - 5 yıldız vurgusuna geri dönmek istiyoruz. Skytrax genel olarak havayolu şirketlerinin hizmet kalitesini ölçmeye yönelik bir yapıya ve 160
Havayolu 101
amaca sahip. Bu yüzden, şirketlerin mâlî performanslarıyla Skytrax yıldızları arasında pek bir ilişki bulunmuyor. Aslında Skytrax gibi, havayolu şirketlerinin mâlî durumlarını takip eden organizasyonlar olduğunu biliyoruz. Umarız önümüzdeki dönemde işin sadece pırıltılı olan bölümleri değil, biraz sıkıcı da olsa, rakamlarla dolu olan yanı da mercek altına alınır. Bu sayede, sektörün önemli oyuncularının gerçek performanslarını değerlendirmemiz mümkün olur. Not: Hindistan'daki diğer havayolu şirketlerinin mâlî durumlarının da Kingfisher'den daha iyi olmadığını eklemek gerekiyor.
Dubai Airshow 2011 Monday, November 14, 2011 Havayolu sektörünün üretici tarafındaki aktör sayısının nispeten az ve satılan ürünlerin bir hayli yüksek fiyatlı oluşu, bu niş pazarla ilgili olarak yapılan fuarların bir hayli kısıtlı sayıda kalmasına yol açıyor. Satılan ürünlerin güncelleme periyodlarının bir hayli uzun süreli oluşu da cabası. Yine benzer sebeplerle, bu fuarlar bienal şeklinde, yani iki senede bir düzenleniyor. İngiltere'deki Farnborough, Fransa'daki Paris Air Show ve Almanya'daki Luft- und Raumfahrtausstellung (ILA) dünya çapındaki havacılık fuarlarından ilk akla gelenler. Emirates markasıyla havayolu sektörüne renk ve heyecan katan Dubai Emirliği, düzenlemiş olduğu havacılık fuarı ile sektörün bu noktasında da var olduğunu ilan ediyor. Bu sene 13-17 Kasım 2011 tarihleri arasında misafirlerini ağırlayacak Dubai Airshow, her geçen yıl büyüyen organizasyonuyla dikkat çekiyor. Fuarı bu yıl 55.000 kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. 1000 civarında şirketin katıldığı fuarın ilki 1989 yılında yapılmıştı. O günden bu yana Dubai Airshow çok büyük aşama kaydetmiş durumda. Bu yılki fuarda tam 104 farklı hava aracı sergileniyor. Fuar sadece ticarî ziyaretçilere açık. Havacılığa meraklı halkın, fuarı ziyaret etmesi mümkün değil. Dubai Airshow'u mukayese edebilmek açısından Farnborough fuarı hakkında bir kaç rakam verelim. En sonuncusu 2010 yılında düzenlenen fuara 120.000 ticarî ziyaretçi katılmış. Fuarın halka açık olan son iki gününde ise 130.000'den fazla ziyaretçi adeta fuara akın etmiş.
Havayolu 101
161
Sergilenen hava aracı sayısı 152. Bu bilgiler ışığında bakıldığında, Dubai Airshow'un aslında bir hayli iyi bir seviyede olduğu söylenebilir. Önümüzdeki yıllarda dünyanın en önde gelen havacılık fuarı olarak Dubai'yi görürsek hiç şaşırmayalım. Son olarak, havacılık fuarlarında adet olduğu üzere Dubai Airshow'un da sansasyonel bir uçak siparişi ile açıldığını hatırlatmakta fayda var. Geçen yıl Farnborough Airshow'da 30 adet Boeing 777 siparişi veren Emirates, ev sahiplerinden bir tanesi olduğu Dubai Airshow'da geleneği sürdürdü ve tam 50 adetlik Boeing 777 siparişiyle rekor kırdı. Sipariş, liste fiyatları üzerinden tam 18 milyar USD tutarında ve bu açıdan "tek seferde verilen en pahalı Boeing siparişi" ünvanını kazandı.
American Airlines - Now More Tuesday, November 15, 2011 Havayolu 101'in New York seyahatinde American Airlines reklamlarına rastlamıştık. Şehrin ünlü metrosunun özellikle Grand Central ve Time Square istasyonları adeta American Airlines reklamlarıyla kaplanmıştı. "Now More" sloganıyla duvarları süsleyen reklamlarda, şirket tarafından yolculara sunulan yeni uçuş noktalarının reklamları yapılıyordu. Aslında American Airlines'ın sunduğu yeni uçuş noktaları, mütteffikleriyle yaptığı işbirliklerinin sonucunda ortaya çıkan yerler. Şirket Avrupa'da, British Airways ve Iberia, Asya'da ise Japan Airlines ile olan işbirliklerini derinleştirerek, hizmet seviyesini yükseltiyor. Zira "more" kelimesinin altında sadece yeni uçuş noktaları bulunmuyor. Daha fazla fiyat seçeneği, daha uygun uçuş tarifeleri, daha iyi bağlantı imkânları ve daha fazla mil puanı kazanma fırsatları da yine American Airlines'ın bu son çalışmasına dahil olan diğer unsurlar. Sektörün tamamen serbestleşeceği günler git gide yakınlaşıyor. Yakın bir zamanda, havayolu ittifakları yerini şirket birleşmelerine bırakacak gibi.
162
Havayolu 101
airberlin: Departure 2012 Tuesday, November 15, 2011 Geçen yılın Temmuz ayında ilk açıklama yapıldığında, bu gelişmeyi önceden bilenler dışındaki herkes için çok büyük bir sürpriz olmuştu. Yoluna uzun bir müddet düşük maliyetli taşıyıcı iş modeliyle devam eden ve son yıllarda "melez" bir yapıya evrilerek, mevcut iş modelini network taşıyıcı iş modeliyle birleştiren airberlin, bir ilke imza atarak, bir havayolu ittifakına, oneworld'e üye olacağını açıklamıştı. British Airways'in sponsorluğunda oneworld'e giriş çalışmaları devam eden airberlin, ittifaka üye oluşuyla ilgili olarak geçtiğimiz günlerde büyük bir iletişim kampanyası başlattı: Departure 2012 Almanya'daki havalimanlarını posterlerle donatan şirket, slogan olarak "airberlin and oneworld take off for a shared future" cümlesini tercih etmiş. Bu iletişim kampanyası ile, airberlin'in oneworld üyeliği konusunda yolcular nezdinde genel bir farkındalık oluşması amaçlanıyor. 2012 yılındaki üyelikle birlikte oneworld'ün halihazırdaki geniş uçuş ağına katılacak airberlin daha şimdiden ittifak üyesi bir çok şirketle yapmış olduğuğ code-share anlaşmalarıyla geleceğe dönük hazırlıklarını hızla sürdürmekte. American Airlines, British Airways, Finnair, Iberia, Malév, S7 ve Royal Jordanian, airberlin'in code-share anlaşması yaptığı oneworld üyeleri. airberlin'in üyeliği ile birlikte oneworld, Star Alliance'ın kalesi durumundaki Almanya'da bir hayli güçlü bir köprübaşına sahip hale gelecek. Tabii bu vesileyle, airberlin'in en büyük hissedarının, Pegasus'un da sahibi durumundaki Esas Holding olduğunu, yakın geçmişte Pegasus'la airberlin arasında da code-share anlaşması yapıldığını ve 2 Kasım 2011 tarihinden itibaren Air Berlin Turkey markası altında Antalya ile Almanya'nın 14 noktasına sefer başlatıldığını anımsamakta fayda var.
Havayolu Sektörünün Merkezi Kayarken Wednesday, November 16, 2011 Bir kaç gün önce Dubai Airshow'da Emirates'in açıkladığı 50 adetlik Boeing 777-300ER alımı, son yıllarda bu bölgedeki havayolu şirketleri tarafından verilen büyük siparişlerin devamı niteliğindeydi.
Havayolu 101
163
Mesela; Emirates, toplam 90 adetlik Airbus A380 siparişiyle, bu uçak tipinin müşterileri arasında açık ara önde. Emirates kadar olmasa da Etihad, Qatar Airways ve Türk Hava Yolları (THY) gibi, bölgedeki diğer havayolu şirketleri de son yıllarda yakalamış oldukları hızlı büyüme trendiyle uzun zamandır ilgi odağı durumundalar. CAPA tarafından geçen hafta yayımlanan bir analiz-haberde, Orta Doğu'daki havayolu şirketleri mercek altına alınmış. İran Körfezi civarında konuşlanan havayolu şirketleri Avustralya, Hindistan ve ABD pazarlarına arz ettikleri kapasiteyi ve uçuş noktası sayısını hızla artırırken, THY'nin özellikle Orta Asya ve Orta Doğu'da bir hayli kuvvetlendiği görülüyor. Körfez'deki şirketlerin toplamda Avustralya pazarına ayırdıkları kapasite şimdiden Bangkok'u geçmiş durumda. Belki de bir kaç sene içerisinde Hong Kong'u yakalamaları mümkün olacak. Avustralya pazarının hâkim aktarma noktası ise Singapur. Haftalık 60.000'e yaklaşan koltuk arzı ile Singapur, açık ara önde. Avrupa Birliği'nde arzu ettiği hareket alanını bulamayan Körfez şirketleri, gözlerini son dönemde özellikle ABD'ye dikmiş durumda. Arka arkaya açılan yeni hatlar ve artırılan kapasite dikkat çekiyor. THY'nin Orta Asya ve Kafkas ülkelerindeki güçlü yapısının yanı sıra, İran ve Irak'ta son bir kaç sene içerisinde gelmiş olduğu nokta da gerçekten çarpıcı. İran'da dört (Tahran, Meşhed, Şiraz ve Tebriz) ve Irak'ta altı (Bağdat, Basra, Erbil, Musul, Necef ve Süleymaniye) uçuş noktası ile THY adeta bu ülkelerin dünyayla bağlantısını sağlar konumda. Benzer bir şeyi Körfez şirketleri ile Hindistan arasında söylemek mümkün. Yakın zamana kadar havayolu sektörünün merkezi olarak Avrupa'yı gösterebilirdik. Londra, Paris, Frankfurt gibi büyük hub'ların yanı sıra Amsterdam gibi, Zürih gibi, iç hat pazarı olmayan küçük ülkelerin şehirleri de, Doğu-Batı ekseninde kendilerini bir aktarma noktası olarak konumlandırarak uzun yıllardır havayolu sektörünün kaymağını yemekteydi. Ancak görünen o ki, ilerleyen yıllarda; özellikle de 2020 sonrasında, sektörün merkezi 164
Havayolu 101
Doğu'ya doğru kayacak ve İstanbul, Doha, Abu Dabi ve Dubai gibi kentler, havayolu seyahati açısından yeni cazibe merkezleri olarak başrol oynamaya başlayacak.
Swissair ve Hunting Strategy Thursday, November 17, 2011 Havayolu 101’in araştırma birimi, Swissair’in 1990’lı yıllarda hayata geçirdiği stratejiyi ve sonunda yaşamış olduğu şoku inceledi. Aslında her şey, İsviçre’de, 6 Aralık 1992 tarihinde Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik konusunda yapılan referandumla başladı. Halk oylaması sonucunda AB üyeliğinin reddedilmesi, Swissair için sonun başlangıcı olmuştu. İç hat pazarı çok küçük olduğundan büyük oranda uluslararası uçuşlara dayalı bir network yapısı olan şirket, kendisini bir anda oyunun dışında bulmuştu. Zira, AB üyesi ülkelerin havayolu şirketleri, o tarihlerde ikinci aşamasına geçilmek üzere olan deregulasyondan faydalanırken, Swissair, sağlanacak serbestleşme ile birlikte doğacak fırsatların uzağında kalacaktı. İşte bu duruma karşı bir ön tedbir olarak, Swissair yönetimi ile ünlü danışmanlık firması McKinsey tarafından hazırlanan “Hunting Strategy” devreye sokuldu. Buna göre Swissair’in, AB’de tescilli şirketlere küçük hissedar olarak bu pazarda %20 gibi oldukça iddialı bir paya ulaşması hedefleniyordu. Böylece şirket, İsviçre’nin üye olmadığı AB’ye dolaylı bir biçimde adım atmış olacaktı. Hunting Strategy kapsamında Swissair, uygun görülen şirketlere %10-30 arasında bir oranda ortak olacak ve toplamda en fazla 300 milyon İsviçre Frangı (CHF) harcanacaktı. İşe ilk aşamada Belçika’nın bayrak taşıyıcısı Sabena’ya %49.5 oranında ortak olunarak başlandı. Ve proje çok kısa zamanda çığırından çıktı. 2000 yılının sonuna gelindiğinde Swissair’in ortak olduğu havayolu şirketleri şu şekildeydi: Air Europe %49, Volare Air %34, Air Littoral %49, Austrian Airlines %10, AOM France %49.5, Balair/CTA Leisure %100, Crossair %70.5, Cargolux %33.7, LOT Polish %37.6, LTU Group %49.9, Portugalia %42, South African Airways %20, Sabena 49.5, Ukraine International Airlines %5.6, TAP Air Portugal %34. Bu şirketlerin bazıları, yine Swissair’in liderliğinde 1992 yılında Crossair ve Swissôtel’in katılımıyla kurulan ve 1998 yılında diğer üyelerinde katılımıyla büyüyen Qualiflyer’ın da üyesiydi.
Havayolu 101
165
Qualiflyer’ın en tuhaf yanı, bir çok havayolu şirketini bir araya getirmesine karşın bu şirketlerin sadece Avrupa kıtasında yer almasıydı. İttifak üyesi şirketlerin şimdiki ittifaklardan farklı olarak, birbirleriyle değil de sadece Swissair’le sıkı ticarî ilişkiler içine girmeleri de işin bir başka anlaşılmaz tarafıydı. İş bununla da kalmadı ve 1990’lar boyunca Swissair tarafından bir çok yan şirket kuruldu. Yer işletme, teknik, ikram, kargo, bilgi-işlem, uçak kiralama, otel, hava fotoğrafçılığı ve hatta tarım gibi bir çok farklı konuda Swissair’e ait şirketlere rastlamak mümkün olmuştu. Swissair’in hedefi, Qualiflyer çatısı altında topladığı şirketlerin, kendi yan şirketlerinin müşterisi olmasıydı. Mesela üye şirketlerin yer işletme hizmetini Swissport’tan, ikram hizmetini Gategourmet’den, uçak kiralama hizmetini de Flightlease’den satın alması hedefleniyordu. Ancak evdeki hesap, çarşıya uymadı. “Hunting Strategy” için belirlenen 300 milyon CHF’lik maksimum harcama tutarı 4 milyar CHF’yi aştı. Kurulan yan şirketler kâr ederken, Swissair büyük miktarda zarar etmeye başladı. Bir zamanların “Uçan Bankası”, 2000 yılını yaklaşık 3 milyar CHF ekside kapadı. Şirketin üst yönetiminde arka arkaya bir çok değişiklik yapıldı. Swissair’in portföyündeki hisselerin elden çıkarılmasına karar verildi. Ama bir türlü arzu edilen iyileşme sağlanamadı. En nihayetinde 2 Ekim 2001 tarihine gelindi. Şirketin o anki başkanı Mario Corti, yeterli nakit para bulunamadığı gerekçesiyle tüm uçuş operasyonunu durdurdu. Tüm İsviçre derin bir şok haline girmişti. Belki de Corti’nin istediği de buydu; bir şok tedavi. Zira 2007 yapımı “Swissair - Die letzten Jahre” adlı belgeselde, şirketin kasasında operasyonu en azından bir kaç gün daha da olsa sürdürebilecek nakit paranın bulunduğu iddia ediliyor. Corti’nin taktiği işe yaradı. Swissair’in durması adeta İsviçre’nin durması gibi algılandı ve o ana kadar şirkete mâlî destek vermekten kaçınan hükûmet devreye girerek gerekli mâlî destek sağlandı. Swissair 4 Ekim 2001 tarihinde yeniden operasyona başladı. Bu arada bir yeniden yapılandırma planı (Phoenix) devreye sokularak, Swissair’in iflası ve onun yerine, Crossair tabanlı olarak yeni bir şirketin kurulmasına karar verildi. Yeni şirket, Swiss International Airlines adı altında 31 Mart 2002 tarihinden itibaren seferlere başladı. Ancak bu aşı da tutmadı ve en nihayetinde Swiss, 2005 yılında Lufthansa Group’un bir parçası oldu. 166
Havayolu 101
Swissair’in 1990’larda 10 yıla yakın bir süre devam ettirdiği Hunting Strategy’nin sonucu:
“AVA GİDEN, AVLANIR!”
Dünyanın En Fazla Yolcu Taşıyan 20 Havayolu Şirketi Friday, November 18, 2011 2011 yılının sonlarına yaklaştığımız şu günlerde, geçen sene (2010) içerisinde havayolu şirketlerinin taşımış olduğu ücretli yolcu sayısına şöyle bir bakalım. IATA tarafından hazırlanan verilerden aldığımız ve dünyanın en fazla yolcu taşıyan ilk 20 havayolu şirketinin yer aldığı liste yan tarafta. Buna göre ilk sırada Delta yer alıyor. Bir kaç sene önce Northwest'i bünyesine katan Delta, bu sayede birinci sırya yükselmiş durumda. Delta'nın hemen ardından Southwest geliyor. Şirket 2010 yılında 106 milyon yolcu taşımış. Ve bunların tamamı ABD iç hat yolcusu. Southwest'in bu özelliğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Bu sene içerisinde AirTran'i bünyesine katan Southwest, eğer yolcu sayıları toplam olarak açıklanırsa, 2011 yılından itibaren dünyanın en fazla yolcu taşıyan şirketi ünvanını elde edecek. Listenin üçüncü sırasında bir başka ABD'li şirket, American Airlines var. Son aylarda mâlî açıdan zor günler geçiren şirket, 2010 yılında 86 milyon yolcu taşımış. 20 şirketlik listeye baktığımızda, altı adet ABD şirketini görmekteyiz. Bu altı şirketin taşıdığı toplam yolcu sayısı, 453 milyon. İlk 20 şirket içerisindeki payları %41. ABD dışında ilk 20'ye birden fazla şirket sokabilen ülkeler ise üç şirketle Çin ve ikişer şirketle Japonya, Brezilya ve Avrupa Birliği. easyJet ve Ryanair'i Avrupa Birliği'nin şirketleri olarak değerlendirebiliriz. Bakalım 2011'de ilk 20 şirket sıralamasında ne gibi değişiklikler olacak? Hızla büyümekte olan Emirates, üst sıralara tırmanabilecek mi? 21. sırada bulunan Türk Hava Yolları, ilk 20 içine girebilecek mi? Merakla takip ediyoruz.
Havayolu 101
167
LATAM Kuruluyor; Sırada Büyüme Hedefleri Var Monday, November 21, 2011 Şili merkezli LAN ile Brezilyalı TAM, bundan bir buçuk sene kadar önce yaptıkları bir açıklama ile, birleşme niyetlerini tüm kamuoyuna ve sektöre bildirmişti. 2010 yılında yaklaşık 33 milyon yolcu taşıyan TAM ve 17 milyon yolcuya hizmet veren LAN’ın birleşmesiyle ortaya çıkacak şirketin adı, LATAM Airlines olarak tespit edilmişti. Yeni kurulacak LATAM'ın yönetim kurulu başkanı olması beklenen Mauricio Amaro tarafından yapılan bir açıklamada, şirketin iddialı büyüme hedeflerine sahip olduğu görülüyor. Amaro, önümüzdeki 10 yıl içerisinde LATAM'ın 450-500 uçaklık bir filoya sahip olacağını ve şu an sefer düzenlenmeyen Asya kıtasına da uçuşların başlatılacağını belirtti. LAN ve TAM'ın şu anki filolarında sırasıyla 130 ve 150 olmak üzere toplamda 280 civarında uçak bulunuyor. Genel bir değerlendirme ile bakılacak olursa, LATAM'ın önümüzdeki 10 yıl içerisindeki iki katı büyüklüğe ulaşma hedefi olduğu görülüyor. LATAM'ın kuruluş sürecinde son durumun ne olduğuna da bir bakalım. Brezilya tarafında, onay vermesi gereken üç kurumdan ikisi LATAM'a izin vermiş durumda. Üçüncü resmî kurumun da onay vermesiyle, süreç tamamlanmış olacak. Şili'de ise ülkenin rekabetten sorumlu kurumu geçtiğimiz Eylül ayında 11 şart koşarak bu birleşmeye onay vermişti. LAN, bu şartlardan üç tanesine yüksek mahkemede itiraz etti. Bu itirazın sonucu bekleniyor. Şirket yönetimleri, LAN ile TAM'ın birleşme sürecinin, 2012 yılının ilk çeyreği sonuna kadar tamamlanacağını tahmin ediyor. Bu arada, oneworld tarafı ağır basmakla birlikte, yeni kurulacak şirketin hangi havayolu ittifakında yer alacağı henüz resmen teyid edilmiş değil.
Qatar Airways expands via niche markets, opening 24 new routes in 2... Monday, November 21, 2011 This article is re-published with kind permission of “www.airlinetrends.com“.
168
Havayolu 101
With an enviable outlook ahead of them, Emirates, Etihad Airways and Qatar Airways are some of the world’s fastest-growing airlines. A recent reportreleased by the Boston Consulting Group illustrates that the three carriers will collectively triple their capacity over the next 20 years. But while these so-called ‘Gulf Gullivers’ have a number of similarities – they have placed multi billion-dollar aircraft orders, large investments in their premium services, and expanded their airports in order to turn the Gulf region into the world’s 24/7 aviation hub – they have taken on different growth strategies. We have highlighted before how Emirates, which will become the world’s largest operator of widebody aircraft by 2015, is combining its global Dubai hub with localized services on board. This time we are taking a look at Qatar Airways, who has been taken a slightly different expansion approach by seeking out markets that have yet been unexplored by fellow Gulf carriers. Airline of the year The national carrier of Qatar has experienced a rapid ascent to become one of the top airline brands in the sky. Earlier this year, 5-star rated Qatar Airways was named “Airline of the Year 2011” by Skytrax – which cited its roomy economy class cabin and the Business and First Class experience (including the Premium Terminal at its Doha hub) as key drivers for the ranking. Qatar Airways currently operates a fleet of 102 aircraft to 109 destinations, and by 2013 plans to serve 120 destinations with a fleet of 120 aircraft. Receiving a new aircraft every 18 days, the airline is targetting an annual growth of 35 percent in the coming years, and has ordered more than 200 aircraft, including 10 a380s and 80 a350s, worth over USD 40 billion. Additionally, Qatar Airways is a key stakeholder in the construction of Doha’s brand new international airport, scheduled to open in 2012. Niche Markets While Qatar Airways is likely to remain smaller in total size than its near neighbour Emirates for the foreseeable future, the Doha-based carrier seems keen to overtake its Dubai-based rival in the number of destinations served (109 versus 116 routes at the moment). Speaking at the recent Dubai Air Show, Qatar Airways CEO Akbar Al Baker said that the airline’s mission “…has been to operate to key business and leisure destinations around the world, but also to underserved markets where others dare not venture into. We take bold decisions to serve certain markets because we believe it makes strong business sense.” Qatar Airways has capitalized on the absence of its competitors in various markets. In Europe the airline already flies to 27 destinations, including Eastern European cities such as Budapest, Bucharest and Sofia, as well as Copenhagen, Stockholm, and Oslo in
Havayolu 101
169
Scandinavia. These second and third tier destinations have limited long-haul direct flights, so passengers have to make a stop-over anyway in most cases. In 2011, Qatar launched seven new European destinations and the airline will start services to Helsinki and Zagreb next year, making it the first Gulf carrier to serve the four Nordic capitals, which in the words of Business Traveller, are a “neglected area of the world, with Emirates and Bahrain-based Gulf Air serving only Copenhagen, while Abu Dhabi-based Etihad is not represented at all.” Qatar Airways says it is “placing strategic importance into emerging cities around the world.” Upcoming routes include Chongqing (China) in late November, as well as 2012 route launches to Baku (Azerbaijan), Tblisi (Georgia), Benghazi (Libya), Kigali (Rwanda) and Mombasa (Kenya). The airline also recently announced that it had reached an agreement with the Iranian government to fly domestically in the country. In total, Qatar Airways will launch 15 routes during 2011 and another 9 during 2012, many of which are currently not served by neither Emirates nor Etihad Airways. Narrowbodies While Emirates moves in on new routes to second- and third-tier destinations with widebody aircraft such as the A330 or B777, Qatar Airways tends to take a more cautious approach by starting small, grow the route and then deploy larger aircraft as market demand grows. The airline has extensively deployed narrowbody aircraft – which makes up 40 percent of its fleet – on new short and medium haul routes, without compromising its inflight experience. For example, Qatar serves the Venice – Doha route with an A320 featuring 12 seats in Business Class and 132 seats in Economy, compared to around 180 seats by airlines such as Lufthansa and Air France. Qatar’s A320s offer personal screens in all seats with a choice of more than 700 audio and video on demand options. The aircraft is also equipped with OnAir connectivity, so passengers can use their mobile phones onboard for SMS and emails. Just like the diverse nationalities of Emirates’ flight attendants, Qatar Airways has a multi-lingual cabin crew, and for example, the Doha – Bucharest (Romania) route is staffed by Romanian and Arabic-speaking crew. Qatar Airways currently operates 38 A320 aircraft, with a further 9 pending delivery. The airline has just ordered another 50 aircraft of the A320neo series (a more fuel-efficient update of the existing A320 family), of which it will become the first operator by 2015. Turkish Airlines It has often been suggested that Turkish Airlines (THY) could be regarded as the fourth ‘Gulf Gulliver’, and the airline is taking a growth approach an approach similar to that of Qatar Airways. From its Istanbul hub, THY can reach both European cities and the Gulf or North Africa in two to five-hour flights for which its B737s and A320s are ideally suited. Says THY’s CEO, “Smaller aircraft are better to serve secondary cities in Europe and offer a cost advantage that even Gulf carriers cannot match.” According to analysts, THY even has an advantage over the Gulf airlines, as with a Turkish population of over 70 million people, it has substantial origin-destination and domestic markets.
Qatar Airways Genişlemeye Devam Edecek mi? Tuesday, November 22, 2011 Dün yayımladığımız makalede, Qatar Airways'in sürdürmekte olduğu genişleme politikasının ayrıntılarına bakmıştık.
170
Havayolu 101
Bugün de, yine Qatar Airways'e uzanıyoruz ve geçen hafta içerisinde şirketin CEO'su Akbar al-Baker ile yapılan röportajı ele alıyoruz. Bu sene 13-17 Kasım 2011 tarihleri arasında misafirlerini ağırlayan Dubai Airshow, hatırlanacağı üzere bir çok büyük siparişe sahne olmuştu. Emirates'in verdiği 50 adetlik Boeing 777 siparişinin yanı sıra AtlasJet'in '10 + 5' adetlik Bombardier CS300, Kuveytli kiralama şirketi Alafco'nun 50 adetlik Airbus A320neo ve Qatar Airways'in '50 + 30' adetlik (liste fiyatı 4.6 milyar USD + 2.8 milyar USD) Airbus A320neo ve beş adet adet Airbus A380 siparişi, dikkatleri çekmişti. Hiç kuşkusuz en fazla ön plana çıkan, Qatar Airways'in siparişi olmuştu. Özellikle de siparişle ilgili yapılması planlanan basın toplantısının son anda iptal edilmesi ve alBaker'in açıklamaları, Dubai Airshow'a damgasını vurmuştu. Bundan çok kısa bir süre sonra gelen haberle ise iş tatlıya bağlanmış, taraflar uzlaşmıştı. Günün sözü, al-Baker'den gelmişti:
"Airbus, uçak üretimini öğrenmeye devam ediyor. Siparişle ilgili açıklamayı iptal ettik. Şu anda bir çıkmazdayız. Bunu aşabilirsek, ne âlâ. Aksi takdirde, güle güle!" Ama neticede yukarıda belirttiğimiz sipariş gerçekleşmiş ve Qatar Airways, Airbus A320neo'yu uçuracak ilk müşteri olma hakkını kazanmıştı. Bu uçağa sipariş veren ilk şirket olmadığı halde... Bölgedeki diğer rakipleri gibi, Qatar Airways'in de en önemli özelliği ve bir bakıma handikapı, bir iç hat pazarının olmayışı. Bu yüzden, şirketin 2010 yılında şirketin taşıdığı 12.4 milyon yolcunun tamamı dış hatlarda seyahat eden kişiler. Ve bunların da çok büyük bir bölümü, dünyayı Doğı-Batı ekseninde kat edenlerden oluşuyor. Emirates için de durum aynı. Taşıdığı 31 milyon yolcunun tamamı dış hatlarda. Qatar Airways'in yolcularının %80'inin transit seyahati tercih edenler olduğu tahmin ediliyor. Özellikle Emirates'e karşı adeta bir hayat mücadelesi vermekte olan Qatar Airways büyümesine devam ediyor. Bakalım önümüzdeki yıllarda, bölgedeki en kuvvetli rakibi Emirates'e göre durumu ne olacak? Havayolu 101
171
Dünya seyahat pazarı, bu şirketlerin muazzam uçak siparişlerine ve pazara arz edecekleri bol miktarda kapasiteye yetecek kadar transit yolcu üretmeye devam edebilecek mi?
Hong Kong'un Kargo Performansı, Ekonominin Gidişatını Gösteriyor Tuesday, November 22, 2011 2010 yılında, üst üste 18 yıl hava kargo taşımacılığında birinciliği kimseye kaptırmayan Memphis Havalimanı'nı geride bırakarak dünya genelinde ilk sıraya yükselen Hong Kong Havalimanı'nın kargo performansı, küresel ekonominin adeta bir röntgen filmini çekiyor. Geçtiğimiz Pazar günü açıklanan Ekim ayı sonuçlarını, dünya genelindeki ekonomik sıkıntıların bir yansıması olarak değerlendirmek mümkün. Önceki seneyle mukayeseli olarak bakıldığında havalimanından geçen kargo miktarı üst üste yedi aydır düşüş göstermekte. Ekim ayında 342.000 ton olarak gerçekleşen kargo performansı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %8.2'lik bir azalma manasına geliyor. Bu yılın ilk 10 ayındaki toplam kargo hacmi ise %4.4'lük bir düşüşle 3,3 milyon ton mertebesinde gerçekleşti. 2011'deki kargo hacminin, yaklaşık %2.5'lik bir düşüşle 4 milyon ton civarında olması bekleniyor. İşin enteresan tarafı, Hong Kong Havalimanı'nı kullanan yolcu sayısının artışa devam ediyor oluşu. Ekim ayında %5,9 oranında artan toplam yolcu sayısı 4,6 milyona ulaştı. Bu durumu belki de, ekonomik krizlere çok daha hassas olan iş dünyasının, dünyanın genel gidişatına karşı fazlaca tedbirli davranması şeklinde yorumlayabiliriz. Ne olursa olsun, 2030 yılına yönelik genişleme planları halen devam etmekte olan Hong Kong Havalimanı, daha uzunca bir süre dünya ekonomisinin bir göstergesi olmaya devam edecek gibi görünüyor.
ETOPS Nedir? Wednesday, November 23, 2011 Havayolu 101'de geçtiğimiz yıllarda ele aldığımız bazı temel konuları zaman zaman yeniden gündeme getirmeyi uygun buluyoruz.
172
Havayolu 101
İşte onlardan bir tanesi; ETOPS. Bakalım ETOPS neymiş? Amerikalılar bir kavramı veya nesneyi tanımlarken bir sürü kelimeyi yan yana ekleyip, sonra da kısaltmayı çok severler. Hele bir de kısaltıldığında başka bir İngilizce kelime ortaya çıkıyorsa…. ETOPS; Extended Twin-Engine Operations‘ın kısaltmasıdır. Zaman zaman “Engines Turn or Passengers Swim” de denilmekte. :) Özetle ETOPS; çift motorlu uçakların acil durumlarda tek motorla ne kadar bir süre havada kalabileceklerini düzenlemektedir. Uçağın rotası da buna göre çizilir ve acil bir durumda inilecek havaalanının uçağın rotasından bir saatlik mesafeyi aşmamasına dikkat edilir. Ancak havayoluna ve uçağın arıza kayıtlarına göre bu süre uzatılabilir. Örneğin, Airbus’ın dört motorlu modeli A340 karşısında ETOPS düzenlemesinin dezavantajını yaşayan Boeing 777 şu anda maksimum 208 dakikaya kadar ETOPS izni alabilmektedir. Ancak kullandığı bir B777 ile motor sorunu yaşayan havayolu, ETOPS süresinde kısıtlamayla karşılaşabilir. Bunun yanında son gelen bilgilere göre ise FAA (Federal Aviation Administration), ETOPS konusunda yeni bir düzenlemeye giderek Boeing’in bu derdine çare bulacakmış.
Havayolu Sektörü ve Petrol Tipleri Thursday, November 24, 2011 Dünya genelinde üretilen petrolün ticaretinde, daha doğrusu fiyatının tespitinde başlıca dört farklı gösterge tipi bulunuyor. Bunlar; West_Texas_Intermediate (WTI), Brent, Dubai ham petrol ve OPEC referans sepeti şeklinde adlandırılıyor. Özellikle WTI ve Brent, petrol fiyatlarının takibinde başı çekmekte.
Havayolu 101
173
Geçtiğimiz yıla kadar 1-2 USD'lik farklarla işlem görmekte olan bu iki petrol tipi, bu yılın başında Arap ülkelerinde, özellikle de Libya'da meydana gelen olaylar ve Kuzey Amerika'daki petrol rezervlerindeki beklenmedik artışla birlikte, fiyat bakımından bir birlerinden bir hayli ayrışmıştı. Brent fiyatı, WTI'ın önüne geçmiş ve hatta geçtiğimiz Ekim ayında bu iki petrol tipi arasındaki fark bir ara 25 USD'nin üzerine çıkmıştı. Bloomberg'ten bugün aldığımız fiyatlarda ise Brent 108 USD ve WTI 96 USD civarında seyrediyor. Yani aradaki fark 12 USD'ye kadar gerilemiş durumda. Bu iki gösterge petrol tipinin fiyatlarının ayrışması, havayolu sektörü üzerinde enteresan bir etkiye sahip. Uçaklarda kullanılan jet yakıtının fiyatı, daha ziyade Brent tipi petrolün fiyatına paralel olarak hesaplanıyor. Buna karşılık ABD'deki bir çok havayolu şirketi, petrol fiyatındaki muhtemel artışlara karşı yapmış oldukları hedging işlemlerinde WTI endeksini kullanıyor. Bu sebeple, ABD'li havayolu şirketleri, reel dünyada akaryakıtı daha yüksek fiyatlara alırken, yapmış oldukları hedging anlaşmalarındaki petrol fiyatlarının nispeten düşük kalması sonucu meydana çıkan fark sebebiyle bir miktar zarar eder hale gelmişlerdi. Özellikle yılın üçüncü çeyreğinde Southwest Airlines, United Continental ve Alaska Air'in hedging zararı yazdığını biliyoruz. Örnek vermek gerekirse, United Continental, bu yılın üçüncü çeyreğinde hedging işlemlerinin 52 milyon USD'lik bir kayba yol açtığını açıklamıştı. Tabii bunun tamamının WTI - Brent farkından kaynaklandığını söylemek mümkün değil ama yine de bu farkın, böyle bir sonuç çıkmasında ilave bir menfi etkiye sahip olduğu düşünülebilir. Öte yandan, Delta Air Lines bu sene başında aldığı bir kararla, akaryakıt hedging'inde kullandığı gösterge fiyatını WTI'dan Brent'e çevirmişti. American Airlines ise hedging işlemlerini ham petrol üzerinden değil, son mamul fiyatını referans alarak yapıyor. Belki de en doğrusu bu. Dünya genelinde ekonomik sıkıntılar devam ediyor olsa da, 2008 yılının aksine, petrol fiyatlarında -şimdilik- herhangi bir düşüş görülmüyor ve 100 USD civarındaki seyir devam ediyor.
Üsküp Havalimanı'na TAV Damgası Monday, November 28, 2011 Havayolu 101 ekibi olarak altı yıl aradan sonra yeniden ziyaret ettiğimiz Üsküp'te bir çok şey eskisi gibi dururken, kente havayolu ile ulaşanları artık büyük bir sürpriz karşılıyor.
174
Havayolu 101
Türkiye'nin havalimanı inşası ve işletmeciliği konusundaki lider firması TAV tarafından geçtiğimiz Eylül ayının başında hizmete açılan Üsküp Büyük İskender Havalimanı'nın yeni terminal binası, Balkanlar'daki diğer havalimanlarını bilenler için söylüyoruz; gerçekten görülmeye değer. 2008 yılında Makedonya Hükümeti ile TAV arasında varılan anlaşma sonucunda, Üsküp ve Ohrid havalimanlarının TAV tarafından yenilenerek 20 yıllığına işletilmesine karar verilmişti. 2010 yılının Mart ayında Üsküp Havalimanı'nın işletmesini üstlenen TAV, yaklaşık 100 milyon Euro'luk bu yatırımla limanın kapasitesini yıllık 4 milyon yolcuya yükseltti. 40,000 m2'lik bir alana sahip yeni terminalde 23 check-in bankosu ve 6 adet körük bulunuyor. Bunların yanı sıra yeni bir otopark, idare binası, kargo bölümü, 25.000 m2'lik apron sahası ve pistin 2.950 metre'ye uzatılması da TAV tarafından gerçekleştirilen yenileme projesine dahil edildi. Acı ama gerçek; bilenler bilir, Büyük İskender Havalimanı'nın eski hali tam manasıyla bir otobüs terminalini andırmaktaydı. Yeni terminal sayesinde sadece meydanın yolcu kapasitesi artırılmıyor, bir bakıma Makedonya'nın imajı da düzeltilmiş oluyor. Üsküp'e gelen turistler en azından kente giriş-çıkış yaparken bir Avrupa kentinde olduklarını hissedebilecek. :) Limana sefer yapan havayolu şirketlerinin arasında, Türk Hava Yolları'nın yanı sıra Lufthansa, Austrian, SAS, Swiss, British Airways, Iberia, Wizz Air gibi bir çok Avrupalı taşıyıcı bulunuyor. Üsküp'e tarifeli sefer düzenleyen şirketlere en son katılan ise 15 Ağustos 2011 tarihinden itibaren İstanbul ve İzmir'den bu kente uçmaya başlayan Pegasus olmuştu. Zaten Üsküp'ün caddelerinde Pegasus'un reklamlarını görmek mümkün. 2010 yılında, 2009'a nispeten %14 oranında bir artışla 685.000 yolcuya hizmet veren Üsküp Büyük İskender Havalimanı'nın 2011 yılında da yaklaşık %10'luk bir büyüme oranına ulaşması bekleniyor. Havayolu 101
175
Umarız Balkanlar'ın en az gelişmiş bölgelerinden bir tanesi durumundaki Makedonya'da şartlar kısa sürede iyileşir ve Üsküp Havalimanı bu değişimin bir simgesi haline gelir. Yazımızı TAV'ın sloganıyla bitirelim:
"Live, Smile and Fly!" :)
Lufthansa Tüm Yatırımlarını Durdurma Kararı Aldı Tuesday, November 29, 2011 Bazı arkadaşlar aksini iddia etse ve umsa da, 2012 yılının ekonomik gidişatının 2011'den daha iyi olacağı yönünde pek bir ışık görünmüyor. Hedeflediği yükselişi sağlayabilmek için sepetindeki safraları birer birer atmaya başlayan Lufthansa yönetiminin de 2012'ye yönelik düşünce ve öngörüleri benzer yönde. Geçtiğimiz aylarda Lufthansa grubu bünyesindeki IT şirketi Lufthansa Systems ve İngiltere menşeli havayolu şirketi bmi'ın satış görüşmeleri kamuoyuna yansımıştı. Bunlarla yetinmeyen Lufthansa yönetimi, önümüzdeki altı aylık dönem için, aciliyeti bulunmayan tüm yatırımları dondurma kararı aldı. Bu karara gerekçe olarak, dünya ekonomisinin zayıf gidişatı gösterildi. Yüksek seyreden petrol fiyatlarını ve Avrupa Birliği bünyesinde devam etmekte olan Euro bölgesi borç krizini de unutmamak gerekiyor. Bununla birlikte, Lufthansa tarafından konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, işle ilgili olan kritik yatırımların ise bu gelişmeden etkilenmeyeceği özellikle vurgulandı. Aciliyeti bulunmayan yatırımların altı ay boyunca dondurulması sayesinde Lufthansa'nın mâlî esnekliğinin korunması ve finansal maliyetlerin daha fazla artmasının engellenmesi hedefleniyor. 2008-2009 dünya mâlî krizi sırasında küçülen ticarî havayolu sektörü, kriz döneminin geride bırakıldığını düşününerek çok büyük uçak siparişleri vermiş, özellikle 2010 yılı sonrasında işlerin yeniden rayına gireceğini ummuştu. Ancak görünen o ki, evdeki hesap çarşıya uymamış durumda. 2012 sonrasında sektör çok büyük bir kapasite fazlasıyla yüzleşmek zorunda kalacak. Havacılık tâbiriyle söylemek gerekirse; "Brace for impact!"
176
Havayolu 101
:)
American Airlines İflas Etti Tuesday, November 29, 2011 Ve aylar öncesinden konuşulmaya başlanan ihtimal, gerçek oldu. American Airlines iflas etti. Temmuz ayında vermiş olduğu 460 kesin, 465 de opsiyonlu sipariş ile adeta sektörü sallayan American Airlines (AA), Chapter 11 kapsamına alınması için gerekli başvuruyu yaptı. Beş sene içerisinde ABD’nin en genç filosuna sahip olacak AA şu an itibarıyla ülkenin üçüncü büyük havayolu şirketi konumunda bulunuyor. Yılda 85 milyon civarında yolcu taşıyan bu dev şirketin iflas koruması istemesi, hiç kuşkusuz ticarî havayolu sektörünü moral motivasyon açısından menfi yönde etkileyecek. AA’in bu sene üst üste dördüncü kez yıllık zarar açıklaması bekleniyor. 2012 için yapılan tahminler de farklı değil. Böylece, sektörde sene başından bu yana sahnede olan “yüksek petrol fiyatı & zayıf talep” ikilisinin ilk büyük kurbanı AA oldu. AA'in bu vesileyle içine gireceği yeniden yapılanma süreciyle ilgili daha detaylı bilgiye bu adresten ulaşmak mümkün. Bu olayla birlikte, uzun zamandır dünya kamuoyunu meşgul eden “ikinci resesyon” meselesi de bir bakıma netleşti denilebilir. Havayolu sektöründe iflasların, yatırım ertelemelerinin yaşandığı bir dünyanın resesyonda olmadığını kimse söyleyemez herhalde. Felaket tellallığı yapmaya gerek yok ama 2012 gerçekten de ticarî havayolu tarihine geçmeye aday bir yıl olacak gibi görünüyor.
American Airlines AAdvantage Açıklaması Wednesday, November 30, 2011 American Airlines'ın (AA) dün itibarıyla Chapter 11 kapsamına alınmasını müteakip, yolcuların kafasında bir çok soru oluşmuştu.
Havayolu 101
177
Bunlardan bir tanesi de, şirketin 30 yıllık sık uçan yolcu programı olan AAdvantage'ın bu durumdan ne şekilde etkileneceğiydi. Bu duruma karşı hızlı hareket eden AA yönetimi, tüm üyelere gönderdiği bir e-posta mesajıyla, herhangi bir endişeye mahal olmadığını vurguladı. İşte o açıklama:
Dear AAdvantage® Member, As you may know, on Tuesday, November 29, American Airlines filed for reorganization under Chapter 11. We took this action as part of our efforts to secure our long-term success in delivering the highest standards in air travel. We are committed to meeting your travel needs with outstanding customer service and safety, and it will be business as usual at American throughout our reorganization process. More than 80,000 people at American appreciate your loyalty and look forward to continuing to serve you. We want to assure you that your AAdvantage® miles are secure. The AAdvantage miles that you've earned are yours and will stay yours, subject to usual policies, until you choose to redeem them for a great award with us. Likewise, your elite qualifying miles and your elite status, including lifetime status granted under the Million MilerSM program is secure and remains intact. You will continue to earn miles through all our existing AAdvantage participating companies and you will be able to redeem those miles for the same great awards — flights, upgrades, car rentals and hotels just to name a few. And, throughout the coming year, we will be adding even more opportunities to earn miles, as well as new ways to redeem those miles. American is honoring all tickets and reservations as usual, and making normal refunds and exchanges. And, we intend to maintain a strong presence in domestic and international markets. As we and all airlines routinely do, we will continue to evaluate our operations and service, assuring that our network is as efficient and productive as possible. Additionally, relationships with our oneworld Alliance and other codeshare partners are continuing to provide you with opportunities to earn and redeem miles for travel to hundreds of destinations worldwide, and we are honoring all tickets and reservations for travel on our partner airlines as usual. For information about American's reorganization process, please visit AA.com/restructuring. Even more importantly, we remain committed to providing a superior customer experience with a focus on delivering what our customers value most — the newest fleet with our upcoming aircraft deliveries, network strength in the important cities of the world 178
Havayolu 101
and world-class products, service and technology. American Airlines has a proud history, and we will have a successful future. All of us on the American team thank you for your loyalty and we look forward to welcoming you aboard soon. Sincerely, Maya Leibman President — AAdvantage Loyalty Program
Jet Airways, Uçaklarını Önce Satacak Sonra Kiralayacak Thursday, December 01, 2011 Yüksek petrol fiyatları, jet yakıtına getirilmiş olan yüksek vergi, iç ve dış hatlardaki yoğun rekabet ve basiretsiz yönetimler, Hindistan'daki havayolu şirketlerini iflasın eşiğine getirmiş durumda. Geçtiğimiz ay içerisinde hakkında iflas dedikoduları çıkan Kingfisher, kendisine finansman desteği sağlayacak bir ortak arayışına halen devam ediyor. Bir devlet şirketi olan Air India'nın da boğazına kadar borca battığı gelen haberler arasında. Benzer mâlî sıkıntılar içerisinde olan ve geçtiğimiz yıllarda filosundaki uçakların bir kısmını kiralamak zorunda kalan Jet Airways'in durumu da hiç iç açıcı değil. Filosunda 100 civarında uçak bulunan Jet Airways, mâlî kaynak sağlamak amacıyla farklı bir yola başvurmaya hazırlanıyor. Şirketin filosundaki uçakların 40 kadarı kendisine ait. Bu uçakların önce leasing firmalarına satılması ve sonra yeniden kiralanarak Jet Airways filosunda kullanılmaya devam edilmesi gündemde. Böylece 300 milyon USD civarında bir tasarruf sağlanabileceği hesaplanıyor. Kingfisher'in de Jet Airways gibi uçaklarını önce satıp sonra kiralama yoluna gidebileceği konuşuluyor. Hatta Air India'nın, bir adım öteye giderek, henüz teslim almadığı Boeing 787 Dreamliner uçaklarını satıp-kiralama yöntemine başvuracağı iddia ediliyor. Bu haberler, belini yeni yeni doğrultmaya başlayan Hindistan havayolu sektörü için 2012
Havayolu 101
179
yılının nasıl geçmeye aday olduğunu da gösteriyor. Uluslararası pazarda zaten Emirates, Etihad ve Qatar Airways gibi şirketlerle mücadele etmek zorunda kalan Hindu şirketlerini gerçekten zor günler bekliyor.
Belgrad Nikola Tesla Havalimanı'ndaki Yolcu Artışı Devam Ediyor Friday, December 02, 2011 Hatırlanacağı üzere 19 Aralık 2009 tarihinden itibaren Sırbistan, Karadağ ve Makedonya vatandaşları, AB ülkelerine vize almadan seyahat etme hakkına kavuşmuşlardı. O dönemde Malev, Tarom, Ryanair ve Wizz Air gibi bir çok şirket Belgrad'a yeni seferler düzenlemeye başlamıştı. Vizesiz dönemin başlamasını takiben Belgrad Havalimanı’nda gerçekleşen yolcu trafiği artışının %20 seviyelerinde olduğu iddia edilmişti. Konuyu yerinde araştırmak amacıyla Havayolu 101 ekibi olarak 2010 yılının Mart ayında Belgrad'ı ziyaret etmiş, havalimanını yerinde görmüştük. 2009-2010 döneminin ilk üç ayını mukayese ettiğimizde, AB vizesinin kaldırılmış olmasının, o an itibarıyla çok fazla bir etkisi olmadığı kanaatine varmıştık. Ancak o yılın sonlarına doğru Wizz Air’in 13. merkezi olarak bir adet Airbus A320 tipi uçağı Belgrad'a konuşlandırması ve Nikola Tesla Havalimanı'nın bu sayede beş yeni uçuş noktası ile tanışması, belki de bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Sırbistan'ın zor günler geçiren bayrak taşıyıcı şirketi JAT Airways Belgrad'ta, yani hub'ında arz ettiği kapasiteyi kısarken, bu boşluk Wizz Air tarafından fazlasıyla doldurulmuş durumda. Lufthansa Group'un toplamda %10'luk bir ilavede bulunması ve Dubai'li düşük maliyetli taşıyıcı flydubai'nin de geçen ay içerisinde seferlere başlamasıyla birlikte, 2010 yılını %13'lük bir yolcu artışı ile kapatan Nikola Tesla Havalimanı'nda, 2011 yılının ilk 10 ayındaki yolcu sayısı artış oranı %16'ya ulaştı. Görünen o ki, ev sahibi havayolu şirketinin içinde bulunduğu zor duruma rağmen, vizelerin kaldırılması havayolu trafiğine yaramış durumda. Bu noktada, Havayolu 101 olarak vize uygulamalarının kaldırılmasıyla ilgili iddiamızı tekrar ediyoruz. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki vizelerin kaldırılması, Türkiye ile söz konusu birliğin üye ülkeleri arasındaki hava trafiğine hissedilir derecede katkı yapacaktır.
180
Havayolu 101
Emirates ve Tim Clark Saturday, December 03, 2011 Tim Clark. Emirates'in tarihine adını daha şimdiden altın harflerle yazdırmış olan bir İngiliz. 1972 yılında British Caledonian şirketine girişiyle birlikte ticarî havayolu sektörüne ilk adımını atan Clark, 1975 yılında Bahreyn'e, Gulf Air'e transfer olmuştu. 1985 yılında planlama bölümünün başındaki kişi olarak Emirates'in kuruluşunda görev alan Tim Clark, o tarihten bu yana, yani 26 senedir bu şirkette yer alıyor. Tim Clark, 2003 yılından itibaren de Emirates'te başkanlık görevini üstlenmiş durumda. Airline Business dergisi, Emirates'te adeta başarıdan başarıya koşan Tim Clark'la bir röportaj yaptı. İşte o röportajın satır başları. Tim Clark, kendisini ve ekibini, Emirates'in uçuş ağını küreselleştirmeye sıkı bir biçimde inanan kişiler olarak tanımlıyor. Clark, bu amaç için gerekli olan filo yapısı, uçuş hakları, havalimanı altyapısı ve devlet desteğinin hazır olduğunu vurguluyor ve bu sayede, şu anda 150 uçaklık filosuyla 114 noktaya sefer düzenlemekte olan Emirates'in hızlı bir biçimde büyümeye devam edeceğine dikkat çekiyor. Clark'a göre, şu anda tüm kıtalara uçuşu olan Emirates'in network'ündeki tek eksik, transpasifik bölgesi. ABD'nin batı kıyısı, Çin, Güneydoğu Asya ve Avustralya çoktan Emirates'in uçuş ağına dahil edilmiş durumda. Tek eksik, pasifik bölgesindeki bu noktaların bir birlerine bağlanması. Clark, bu iş için hazır olduklarını ve filodaki büyümeye paralel olarak transpasifik hatlarında da aktif bir biçimde rekabet etmeye başlayacaklarını söylüyor. Mart 2013'te filosundaki uçak sayısı 185'e ulaşacak olan Emirates, aynı yılın Eylül ayında 44 adet Airbus A380 işletiyor hale gelecek. Tabii uçak sayısındaki bu dramatik artış, kabin ve kokpit personeli sayısını da hızla yukarı çekiyor. Önümüzdeki Mart ayında, yani 2012'nin ilk çeyreği sonunda, Emirates için çalışan kabin personeli sayısı 16.000'e ulaşacak. Muazzam bir rakam! Tim Clark özellikle ABD ve Çin'deki mevcudiyetlerini sağlamlaştırmak istiyor. Havayolu 101
181
ABD'de Emirates markasının fazla bilinmediğini söyleyen Clark bu ülkedeki pazarlama faaliyetlerine özel önem veriyor. Clark'ın Çin'le ilgili düşüncesi ise yakın gelecekte bu ülkede tam dört yeni noktaya uçuş düzenleyebilmek. Clark bu noktada, özellikle Almanya ve Avusturya gibi Avrupa ülkelerinde talep ettikleri ilave uçuş frekanslarının verilmemesinden şikayetçi. Son olarak Tim Clark'ın, havayolu ittifakları hakkındaki düşüncesine değinmek gerekiyor. Clark, havayolu ittifaklarının yolculardan ziyade üye şirketlerin menfaatlerini koruduğunu ve bu açıdan bakıldığından çok doğru bir uygulama olmadığı kanaatinde. İttifakların merkezi olarak üye şirketlerin filo planına, uçuş yapacakları noktalara ve tarife yapısına karışma ihtimali de Clark için kabul edilemez hususların arasında yer alıyor. Neticede; Emirates büyümeye devam ediyor ve bu dev geminin kaptan köşkünde, 26 senedir şirketin içerisinde görev yapmakta olan Tim Clark bulunuyor. Tebrikler... Fotoğraf: Airline Business
Premium Economy ve Ürün Farklılaştırması Sunday, December 04, 2011 Özellikle geçen yıl içerisinde Havayolu 101'in pazarlama ekibi tarafından incelenen konuların başında "emtialaşma" ve "ürün farklılaştırma" geliyordu. Ürün farklılaştırmasına ülkemizden güncel bir örnek olarak da, 2010 yılının sonlarına doğru filosuna kattığı Boeing 777-300ER tipi uçaklarında "Comfort Class" uygulaması başlatan Türk Hava Yolları'nın göstermiştik. Zaten THY'nin, sunmuş olduğu ürünle Skytrax Premium Economy dalında geçen yıl birincilik ödülü alması kimseyi şaşırtmamıştı. Zira sunulan ürün tamamen ayrı bir sınıftı ve economy class'a nispeten bir hayli ilave özelliği vardı. THY gibi istisnaları olmakla birlikte çoğu havayolu şirketi, premium economy sınıfını, standart economy'ye çok benzer özelliklerle sunuyor. Daha doğrusu, premium economy, standart economy'nin biraz iyileştirilmiş hali oluyor. 8-10 cm daha fazla diz mesafesi, 10-15 derece daha fazla yatan koltuklar, biraz daha zengin bir ikram mönüsü gibi. Pazarlama işinin anavatanı olan ABD'de bu iş nasıl yapılıyor diye bakılırsa, çok sık uçak yolculuğu yapan Edward Russell tarafından NYC Aviation için hazırlanan bir değerlendirme, Amerikalı şirketlerin premium economy işine nasıl yaklaştıklarını göstermesi açısından bir hayli faydalı olabilir. 182
Havayolu 101
Delta Air Lines, Frontier Airlines, JetBlue Airways, United ve Virgin America gibi bir çok şirket bu ara sınıfa uçaklarında yer veriyor. United, "Economy Plus" adını verdiği ürünle, 10 yılı aşkın bir süredir yolcularına hizmet sunarken, Virgin America ve JetBlue, premium economy'de mevcut örnekler arasında öne çıkıyor. Premium economy'nin hedef kitlesi tabii ki standart economy class yolcuları. Hiç bir havayolu şirketi, business class yolcusunu premium economy'de görmek istemez. Bu yüzden bilet fiyatları, premium economy ürününün başarısında kritik rol oynuyor. Russell'ın yazısından anladığımız kadarıyla, Amerika'daki şirketler kısa mesafelerde 10 USD, 15 USD gibi bir hayli düşük seviyelerden başlayan fiyat farklarıyla yolcularını premium economy'ye davet ediyor. Orta-uzun mesafeli uçuşlarda ise bu fiyat farkı 100 USD'nin üzerine çıkabiliyor. Hatta yoğun dönemde yapılacak bir New York - Los Angeles uçuşunda gidiş-dönüş toplam 500 USD gibi bir ilave ücrete razı olmanız gerekebilir. Ama gerçekten çok sık uçan bir yolcu olan (yılda 100.000 mil) Edward Russell'ın da belirttiği gibi, özellikle uzun uçuşlarda bu fiyat farkını ödemek gerçekten değiyor. Pazara sundukları bu ara sınıf sayesinde Amerikalı havayolu şirketleri bir hayli fazla ilave gelir elde ediyor. Zira premium economy koltukları genelde tamamen dolu oluyor. JetBlue'dan örnek vermek gerekirse; geçen yıl bu şekilde 85 milyon USD ilave gelir elde eden şirket, 2011 yılında bu rakamın 100 milyon USD mertebesine ulaşacağını tahmin ediyor. Özetlemek gerekirse; emtialaşan hizmet sektöründe ürün farklılaştırması şart ve görünen o ki bu işin şampiyonluğunu Amerikalı şirketler yapıyor.
Mükemmeli Arayan Yolcular Frankfurt'a Emirates ile Uçuyor Monday, December 05, 2011 Mükemmeli Arayan Yolcular Frankfurt'a Emirates ile Uçuyor
Havayolu 101
183
1987 yılına ait bir gazete reklamı yolculara bu sloganla seslenmiş. 25 Ekim 1985 tarihinde, o zamanlar adı pek de duyulmamış olan Dubai'nin, küçücük bir havayolu şirketi olarak ilk uçuşunu gerçekleştiren Emirates'in belki de Türkiye pazarına ciddi manada ilk hitabı bu şekilde olmuş. O zamanlar haftada iki kez yapılmakta olan Dubai-İstanbul seferi, gerekli devletler arası anlaşmalar sayesinde Frankfurt'a uzatılmış. Zaten Emirates'in İstanbul hattının açılışı da 1987 yılına denk geliyor. Emirates'in seferleri Airbus A310-300 tipi uçaklarla yapılmaktaymış. O zamanlar kimsenin umurunda olmayan bu küçük havayolu şirketi, gün geldi gelişti ve artık tüm dünyanın biraz gıpta, biraz da kıskançlıkla baktığı bir dev haline dönüştü. Emirates şu anda, 15 tanesi Airbus A380 olmak üzere 150 uçaklık filosuyla dünyanın dört bir yanında 114 noktaya sefer düzenliyor ve yılda 30 milyondan fazla yolcuya ev sahipliği yapıyor. Görsel: Milliyet Gazetesi Arşivi
İnfografik: Pan Am vs Ryanair Monday, December 05, 2011 Skyscanner tarafından hazırlanan ve bir zamanların efsanevî havayolu şirketi Pan Am ile günümüzün düşük maliyetli fenomeni Ryanair'i çeşitli açılardan mukayese eden bir infografik'e rastladık.
184
Havayolu 101
Her ne kadar bu iki havayolunu karşılaştırmak, elma ile armutu kıyaslamak gibi olsa da, havayolu seyahatinin nereden nereye geldiğini göstermesi açısından gayet güzel bir çalışma olmuş. İnfografikteki iki nokta özellikle dikkat çekici. Bunlardan ilki, dünya genelinde bir yılda taşınan yolcu sayısı. 1960 yılında ancak 67 milyon yolcu havayolu ile seyahat edebilirken, 2010 yılında bu rakam 5 milyar gibi inanılması güç bir mertebeye ulaşmış durumda. İnfografikte dikkat çeken ikinci nokta ise Pan Am'ın taşıdığı yolcu miktarı. Pan Am, 1967 yılında 6,7 milyon yolcu taşımış. Belki de dünya genelinde taşınan yolcunun %7-8 gibi bir hayli yüksek orandaki bir kısmı, tek bir havayolu şirketi tarafından misafir ediliyormuş. Bugüne uyarlarsak, tek bir havayolu şirketinin yılda 350-400 milyon yolcu taşıması gibi bir şey. Pan Am'ın o yıllarda gerçekten "yıkılmaz" gibi algılanması ve çok uzun yıllar sektörün baş rol oyuncusu olmaya devam edeceğinin düşünülmesi boşuna değilmiş. :)
Türkiye Havayolu Sektörü Rekora Koşuyor Tuesday, December 06, 2011 Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü tarafından dün yayımlanan verilere göre, Türkiye havayolu sektörü rekora koşuyor.
Havayolu 101
185
Yapılan açıklamaya göre bu yılın Kasım ayında; 1- Türkiye genelindeki iç hat uçak trafiği, geçen yılın Kasım ayına göre, % 13,8 artışla 46.530 mertebesinde gerçekleşirken, dış hat uçak trafiği % 8,5 artışla 30.115, toplam uçak trafiği ise % 11,7 artışla 76.645 oldu. 2- Türkiye'deki hava meydanları toplam 8.191.167 yolcuya ev sahipliği yaparken, geçen yılın Kasım ayına göre yolcu sayısı iç hatlarda % 16,1 artışla 4.779.478 ve dış hatlarda % 13,7 artışla 3.411.689 oldu. 3- Kargo taşımacılığı da benzer bir artışla (% 13,3) 162.872 ton olarak gerçekleşti. Böylece 2011 Kasım ayı sonu itibarıyla; Türkiye genelinde iç hat yolcu sayısı % 15,6 artışla 53.847.797, dış hat yolcu sayısı % 13 artışla 56.379.160 ve toplam yolcu sayısı da % 14,2 artışla 110.226.957’ye ulaşmış oldu. Geçtiğimiz aylarda kaleme aldığımız ve Avrupa'daki havalimanlarının 8 aylık performansını değerlendirdiğimiz yazımızda, "İstanbul Atatürk Hava Limanı’nın (AHL), 2011 boyunca gösterdiği performansı yılın son aylarında da devam ettirmesi halinde, sene sonunda Münih’i geride bırakarak Avrupa’nın 6. büyük havalimanı olacağını tahmin ediyoruz" şeklinde bir ön görümüz olmuştu. Yılın ilk 8 ayında 23.988.852 yolcuyu ağırlayan AHL'nin, Kasım ayı sonunda 34.513.874 gibi rekor bir sayıya ulaştığını görüyoruz. (+%16 y/y) Münih'in Kasım sonu yolcu sayıları henüz elimize geçmedi. Ama kuvvetle muhtemel, Avrupa'nın en fazla yolcu ağırlayan havalimanları sıralamasında AHL, 2011 yılını Münih Havalimanı ile kafa kafaya bitirecek. Asıl sınav ise, Münih'i geçtikten sonra başlayacak. En yakın rakip Amsterdam, AHL'ye göre yılda 10-12 milyon daha fazla yolcuya hizmet vermekte.
Havalimanı ile Havaalanı Arasındaki Fark Nedir? Tuesday, December 06, 2011 Havalimanı ile havaalanı kelimelerinin, aynı şeyi ifade etmek için kullanılan iki farklı terim olduğu zannedilir.
186
Havayolu 101
Aslında bu böyle değildir. 2009 yılındaki bir yazımızda bu konuya değinmiş ve elimizden geldiğince bu iki kelimenin atıfta bulunduğu kavramları açıklamaya çalışmıştık. Şimdi elimizde daha iyi bir kaynak var: DHMİ tarafından hazırlanan havacılık terimleri sözlüğü. İşte bu sözlüğe göre havalimanı ve havaalanı kelimelerinin manaları. Havaalanı: Bütünü ya da bir bölümü içinde hava araçlarının; iniş, kalkış ve yer hareketlerini gerçekleştirebilmeleri için karada veya suda oluşturulmuş, (bina, tesis ve teçhizatla donatılmış) tanımlanmış saha. Havalimanı:Uluslararası hava trafiği, geliş ve gidişlerine hizmet vermek amacıyla tesis edilmiş olup, gümrük, göçmenlik, halk sağlığı, hayvan ve bitki karantina işlemleri ve benzeri işlemlerin bünyesinde vakit kaybedilmeksizin yürütüldüğü havaalanıdır. DHMİ'nin resmî web sitesine göre Türkiye'deki havaalanı ve havalimanları şunlar: Havalimanları Listesi: İstanbul Atatürk Havalimanı Ankara Esenboğa Havalimanı İzmir Adnan Menderes Havalimanı Antalya Havalimanı Muğla Dalaman Havalimanı Muğla Milas - Bodrum Havalimanı Adana Havalimanı Trabzon Havalimanı Havayolu 101
187
Isparta Süleyman Demirel Havalimanı Nevşehir Kapadokya Havalimanı Erzurum Havalimanı Gaziantep Havalimanı Havaalanları Listesi: Adıyaman Havaalanı Ağrı Havaalanı Amasya Merzifon Havaalanı Antalya Gazipaşa Havaalanı Balıkesir Körfez Havaalanı Balıkesir Merkez Havaalanı Batman Havaalanı Bursa Yenişehir Havaalanı Çanakkale Havaalanı Denizli Çardak Havaalanı Diyarbakır Havaalanı Elazığ Havaalanı Erzincan Havaalanı Çanakkale Gökçeada Havaalanı Hatay Havaalanı Kahramanmaraş Havaalanı Kars Havaalanı Kayseri Havaalanı Kocaeli Cengiz Topel Havaalanı Konya Havaalanı Malatya Havaalanı
188
Havayolu 101
Mardin Havaalanı Muş Havaalanı Samsun Çarşamba Havaalanı Siirt Havaalanı Sinop Havaalanı Sivas Nuri Demirağ Havaalanı Şanlıurfa Gap Havaalanı Tekirdağ Çorlu Havaalanı Tokat Havaalanı Uşak Havaalanı Van Ferit Melen Havaalanı Zonguldak Çaycuma Havaalanı
South African LCC Mango rewards random acts of kindness Wednesday, December 07, 2011 This article is re-published with kind permission of “www.airlinetrends.com“. Social good is on a lot of people’s minds these days. With a turbulent economic climate and more social awareness, nonprofits, charities and businesses have been scaling their presence to give more, and have been doing so with unique models. Over the past year, businesses in particular have been unprecedented in their initiatives ranging from pay-what-you-can schemes to giving free rides to volunteer events. The trend of spreading good is rightfully taking root in the global business community, and more and more airlines have been catching on with their own unique initiatives. Airpoints, surprises and free wifi Dutch carrier KLM has been widely recognized in the industry as a highly innovative carrier – a reputation that can also be applied to their involvement in kindness-based campaigns. In late 2010, KLM’s incredibly well-received KLM Surprise initiative, rewarded small gifts to random passengers who left an ‘@KLM’ tweet or checked in at the airline’s Schiphol Airport FourSquare locations. With New Zealand being the world’s first country to designate a national ‘Random Acts of Kindness Day’, it should come as no surprise
Havayolu 101
189
that Air New Zealand has also been at the forefront of offering kindness to fliers. In addition to its long running gift-granting @AirNZFairy Twitter account, Air New Zealand earlier this year launched a similar campaign as KLM’s at Auckland, Wellington and Christchurch airports. Mango Recognizing and rewarding kindness made its way to South Africa this year in the form of Kindness Month. Mango, one of the country’s low cost carriers, and a subsidiary of South African Airways, commemorated its fifth birthday by implementing a new initiative to reward acts of kindness across the country. During ‘Kindness Month’, which started on 15 November and lasts until 15 December, 2011, Mango will be celebrating acts of kindness between South Africans “through hearing how South Africans helped one another.” Says Mango’s CEO Nico Bezuidenhout, “We want to hear about personal experiences, about individuals who have made a difference; small but significant acts that has impacted someone’s day, week or life. It could be a shop assistant who went out of their way for a customer, a friend in need, someone who gives you a lift when in challenging circumstances. Anything. In the lead up to the December holiday season, we need to share kindness in even larger measures.” To be a part of Kindness Month, anyone can nominate anyone for any act of kindness in South Africa with a tweet, Facebook post, email, or by filling out a formon Mango’s site. Mango mentioned that they’ll be rewarding verified acts of kindness with “various token gestures,” such as flight tickets. Mango will also encourage its own staff to perform at least 200 minutes of kindness and community service annually. Kindness isn’t the first initiative Mango has brought to the South African market. To making air travel more accessible to South Africans, Mango retails flight tickets through local supermarkets, and accepts retail account cards as payment online. In February 2012, Mango will be South Africa’s first low-cost airline to offer in-flight wifi (provided by Row44), with pricing expected to be between R50 (USD6, EUR4.50) and R100 per flight.
Tarihî TWA Uçuş Merkezi'nde Bir Gezinti Wednesday, December 07, 2011 New York - JFK Havalimanı'nın belki de en ünlü terminali, 5 numaralı TWA Uçuş Merkezi'dir. Bu mekan, Fin asıllı Amerikalı ünlü mimar Eero Saarinen tarafından tasarlanarak 1962 yılında hizmete girmişti. Havayolu seyahatinin daha ziyade zenginlere ve seçkinlere hitap ettiği o dönemlerin belki de zirve noktası olan TWA Uçuş Merkezi, kanatlarını açmış bir kuşa öykünen sıra dışı mimarisiyle gerçekten göz alıyor. TWA’in 2001 yılında göklere veda etmesinin ardından uzunca bir süre atıl vaziyette kalan bu ünlü ve sıra dışı terminal, JFK merkezli olarak başarılı bir uçuş operasyonu sürdüren JetBlue’nun ihtiyaçları doğrultusunda yenilenerek 22 Ekim 2008 tarihinde yeniden hizmete girmişti.
190
Havayolu 101
Daha doğrusunu söylemek gerekirse, Terminal 5'in olduğu bölüme yapılan ek bina JetBlue için hizmet vermeye başlarken, Saarinen tarafından tasarlanmış olan ön kısım 2001 yılından bu yana kapalı halde kalmaya devam ediyor. ABD'de millî tarihî mekanlar listesine alınan TWA Uçuş Merkezi'ndeki restorasyon çalışmaları halen sürmekte. Open House New York tarafından Ekim ayında düzenlenen bir organizasyonla dört buçuk saatliğine meraklıların ziyaretine açılan merkez, aradan geçen bunca yıla rağmen sıra dışı olma özelliğini korumakta. Jaunted tarafından hazırlanan haberden anladığımız kadarıyla, her ne kadar JetBlue'nun bu yönde bir talebi olsa da, TWA Uçuş Merkezi'nin yolcuların kullanımına yeniden açılması pek düşünülmüyor. İşte merkezin geçtiğimiz Ekim ayında düzenlenen etkinlik esnasında çekilen fotoğrafları: TWA Uçuş Merkezi
Photos and video: Cynthia Drescher for Jaunted
2012'ye Yönelik Tahminler Kötüleşiyor Wednesday, December 07, 2011 Üyesi olan 240 farklı havayolu şirketinin dünya havayolu trafiğinin %84'ünü taşıdığı IATA, sektöre yönelik kâr/zarar tahminlerini revize etmeye devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda 2012'de havayolu sektörünün 4,9 milyar USD civarında kâr edeceğini tahmin eden IATA, bu rakamı 3,5 milyar USD olarak değiştirdi. IATA, sektörün bu yılı 6,9 milyar USD kârla kapatacağını ön görüyor. Örgütün dikkat çekmeye çalıştığı asıl tehlike ise, şu sıralarda tüm haber bültenlerinin gündeminde olan Avrupa Euro bölgesi borç krizi. IATA, Avrupalı hükümetlerin çözüm konusunda anlaşamaması ve muhtemel bir bankacılık krizi durumunda, bölge farketmeksizin, tüm havayolu sektörünün büyük yara alacağını öne sürüyor. Dünya genelindeki yolcu artışının duracağı ve taşınan kargo miktarının %5'e yakın oranda gerilemesinin söz konusu olacağı böyle bir durumda sektörün 2012 yılında 8 milyar USD'nin üzerinde zarar edebileceği konuşuluyor. Küresel ekonominin şu an içinde bulunduğu şartlarda bizi en fazla şaşırtan şey, petrol fiyatlarının yüksek seyrinin devam ediyor oluşu. 2008 yılının Temmuz ayında 147 USD ile tarihi zirve yapan petrol fiyatı, takip eden Havayolu 101
191
aylarda patlak veren küresel mâli krizle birlikte hızlı bir düşüşe geçmiş ve aynı yılın Aralık ayında 35 USD'yi görmüştü. Şu an ise, yeni bir küresel ekonomik kriz gündemde bu kadar yer alırken, petrol fiyatları istikrarlı bir biçimde 100 USD'nin üzerinde tutunmaya devam ediyor. Petrol fiyatının bu kadar yüksek olduğu bir ortamda havayolu sektörünün bir durgunluğa girmesi, IATA'nın tahminlerinden de vahim sonuçları beraberinde getirebilir. Umarız, yanılırız...
Karbon Emisyonu Davasında Karar Günü Yaklaşıyor Thursday, December 08, 2011 Yürürlüğe giriş tarihi yaklaştıkça, havayolu şirketlerini, özellikle de Avrupa Birliği (AB) sınırlarına uzak mesafede olanlarını iyice gerilime sokan karbon emisyonu sistemiyle ilgili olarak yeni bir aşamaya gelinmiş durumda. Bu uygulamaya muhalif olan şirketlerin AB'ye karşı açmış oldukları davanın, yüksek mahkeme tarafından 21 Aralık'ta bir karara bağlanması bekleniyor. Bu haber doğruysa, daha önce yeni yılın ilk haftalarında sonuçlanacağı tahmin edilen hukukî sürecin, söz konusu uygulamayla ilgili tereddütleri ortadan kaldırmak amacıyla hızlandırıldığı düşünülebilir. Her ne kadar nihai karar 21 Aralık'ta açıklanacak olsa da, Avrupa Adalet Divanı Baş Hukuk Müşaviri Juliane Kokott tarafından bundan iki ay kadar önce yapılan açıklamada, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren havayolu şirketlerinin de dahil olacağı karbon emisyonu sisteminin tamamen kanunî olduğu iddia edilmişti. Baş Hukuk Müşaviri'nin tavsiyesinin, mahkemenin vereceği karar için bağlayıcı olmamakla birlikte, büyük oranda yol gösterici bir nitelik taşıdığı bilinen bir gerçek. 21 Aralık'ta bir sürpriz olmaz ve yüksek mahkeme, Avrupa Birliği lehine karar verirse, bakalım birlik-dışı şirketler nasıl bir yol izlemeye başlayacak?
iFly Magazine: Uçuş Esnası Dergilerinde Yeni Bir Soluk Thursday, December 08, 2011 iFly Magazine.
192
Havayolu 101
Hollanda Kraliyet Havayolları - KLM tarafından iki ayda bir online ortamda yayımlanmak üzere hazırlanan bir uçuş esnası dergisi. iFly Magazine aslında KLM tarafından bir "online seyahat dergisi" şeklinde tanımlanmış. Bu tanım doğru olmakla birlikte, işin içinde bir havayolu şirketi bulununca, insanın aklına daha ziyade uçuş esnasında uçak yolcularının beğenisine sunulan kurumsal dergiler geliyor. Havayolu 101 olarak biz de, iFly Magazine'i bu açıdan bir uçuş esnası dergisi olarak tanımlıyoruz. Ama tablet PC kullanımının hızla arttığı şu dönemde, ister uçakta ister başka bir yerde, iFly Magazine, her zaman okunabilecek bir içeriğe, kaliteye ve erişilebilirliğe sahip. iFly Magazine'de, KLM'in uçuş noktalarını tanıtan bir çok makale, fotoğraf ve video bulunuyor. Derginin 28 Kasım 2011'de yayımlanan bu sayısında Milano, Hong Kong, Dallas ve bazı kayak merkezlerini tanıtan bölümler yer alıyor. Ek olarak; 1854 yılında başladığı üç yıllık seyahatiyle Orta Afrika'yı bir baştan diğerine kat ederek önemli bir keşif gezisine imza atan David Livingstone'un hikâyesi de, derginin mutlaka görülmesi gereken sayfaları arasında sayılabilir. Yine iFly Magazine'den, 2017 yılında tamamlanması planlanan yeni Pekin Havalimanı terminali hakkında bilgi sahibi olabilmek mümkün. Bu dergi aslında, önümüzdeki yıllarda e-kitap formatının gideceği noktayı da göstermesi açısından son derece önemli bir örnek. Şimdiki, statik sayfalardan oluşan .pdf formatındaki kitaplar yerine, son derece canlı, her an güncellenen ve interaktif özelliklere sahip e-kitap ve e-dergiler, hayatımızın bir parçası olacak. Mesela; 14 sayfa gibi görünen iFly Magazine'in, içine girildiğinde çok daha fazlasını sunan bir yapıya sahip olduğu hemen fark ediliyor. Yukarıda belirttiğimiz ve dünyanın çeşitli noktaları hakkında bilgi sağlayan bölümlerde ayrıca, otel ve otomobil kiralama işlemlerine bağlantılar verildiği gibi, istendiği takdirde tek tıkla KLM'in online rezervasyon sayfasına erişilip, uçak bileti satın almak da mümkün. Alışverişe ayrılan kısımlar da cabası. Havayolu 101
193
Online mecradaki uygulamalarıyla her zaman takdir edilen KLM'den de böylesi bir çalışma beklenirdi zaten. :)
Delta, GOL'a Ortak Oldu; Brezilya Pazarına Adım Attı Friday, December 09, 2011 ABD'li dev taşıyıcı Delta Air Lines, 2014 yılında Dünya Kupası, 2016 yılında da Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapacak Brezilya’nın güçlü havayolu şirketlerinden GOL'a ortak oldu. Uzunca bir zamandır havayolu sektörünü hem havayolu şirketleri hem de havalimanı altyapıları açılarından geliştirmeye çalışan Brezilya hükümeti, böylelikle, yapmış olduğu girişimlerin ilk meyvesini aldı da denilebilir. Delta, anlaşma çerçevesinde 100 milyon USD'lik bir yatırımda bulunurken, bunun karşılığında GOL'un yönetim kuruluna bir temsilcisini atayacak. Delta - GOL ortaklığı sonucunda; - iki şirket arasındaki codeshare anlaşmalarının artırılması, - bağlantılı seferlerin tarifelerinin optimize edilerek, verimliliğin artırılması, - taraflara ait sık uçan yolcu programlarının (SMILES ve SkyMiles) senkronize edilmesi, ve - pazarlama, satış, reklam, teknik bakım gibi bir çok konuda iş birliği yapılması hedefleniyor. GOL halihazırda Brezilya iç hat yolcu trafiğinin (ÜYK) yaklaşık %35-40'lık, dış hat trafiğinin ise %10'luk bir kısmını elinde tutuyor. Filosunda bulunan 124 uçakla 63 noktaya sefer (940/gün) yapan GOL; São Paulo Congonhas, Rio de Janeiro Galeão ve Brasília havalimanlarını hub olarak kullanıyor. 2010 yılını 130 milyon USD kârla kapatan şirket, bu yılın ilk 9 ayında ise 460 milyon USD civarında bir zarara imza atmış durumda. Önümüzdeki sene içerisinde Şilili LAN ile birleşecek olan TAM, GOL'un en önemli rakibi konumunda. TAM, LAN'la birlikte oneworld veya Star Alliance'ın üyesi olarak yoluna devam ederken, GOL, yapılan açıklamaya göre yoluna şimdilik yalnız devam edecek.
194
Havayolu 101
Brezilya havayolu sektörü önümüzdeki dönemde de dikkatleri çekmeye devam edecek gibi görünüyor. Fotoğraf: Blog da GOL
Havayolu Sektörü Bu Yıl Neden Zarar Ediyor? Monday, December 12, 2011 Güneydoğu Asya ve Ortadoğu gibi bazı istisnaî bölgeler olmakla birlikte, sektördeki havayolu şirketlerinin bir çoğu 2011 yılında ya zarar ediyor ya da kâr miktarı geçen yıla nispeten bir hayli düşmüş durumda. Sene başından itibaren Arap ülkelerini etkisi altına alan huzursuzluklar, Japonya'da meydana gelen deprem ve tsunami felaketi, Avrupa Birliği'ni derinden etkileyen borç krizi gibi bir çok unsur, havayolu şirketlerinin 2011 yılını mâlî açıdan zayıf bir performansla geçirmelerine sebep oluyor. Aslında taşınan yolcu sayısına bakıldığında, talep miktarında pek de negatif bir görünüm olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Pek iyi, hal böyleyken, şirketleri zarara sürükleyen sebep ne? Bilindiği üzere bir havayolu şirketinin başta gelen iki büyük maliyet kalemi bulunuyor. Şirketlerin takip ettikleri iş modeli ve faaliyet gösterdikleri bölgelere göre değişmekle birlikte, toplam giderler içerisinde, personel giderleri %25-35 ve akaryakıt giderleri %3050 arasında yer tutuyor. Dünya genelinde ekonomik sıkıntıların devam ettiği bir ortamda personel maaşlarında dramatik artışlar yaşanmadığı bir gerçek. Bu durumda, akaryakıt fiyatlarının etkisini mercek altına almamız gerekiyor. İşte sektör genelindeki ortalama bilet fiyatlarıyla, akaryakıt fiyatları arasındaki ilişkiyi net bir biçimde gözler önüne seren bir grafik. Grafikte, son beş sene içerisindeki uluslararası ortalama gidiş-dönüş bilet fiyatı ile, jet yakıtının varil fiyatının seyri bulunuyor. Küresel mâlî ekonomik krizin patladığı 2008-2009 dönemindeki ayrışmanın ardından bir birine paralel hareket eden bilet fiyatı & jet yakıtı fiyatı ikilisi, bu yılın başından itibaren yeniden farklı yönlerde hareket etmeye başlamış. Bilet fiyatları nispeten sabit seyrederken, akaryakıt fiyatları son üç yılın en yüksek seviyelerine tırmanmış. Ve bu durum, kullanacağı akaryakıtı makul fiyatlardan hedge etmemiş şirketler için büyük Havayolu 101
195
bir darbe haline gelmiş. 2012 yılında yüksek akaryakıt fiyatı & arz fazlası ikilisinin sektöre hakim olmaya devam edeceği varsayılırsa, IATA'nın tahminlerinin bu kez doğru çıkma ihtimali bulunduğu düşünülebilir.
Havayolu Sektöründe İşbirliği Aşamaları Monday, December 12, 2011 Milliyet temelli mülkiyet sorunsalından inim inim inleyen ticarî havayolu sektörü, özellikle son 20-25 sene içerisinde, farklı devletlerde tescil edilmiş olan şirketlerin bir araya gelerek ortaklık yapabilmeleri için türlü türlü çözümler üretmiştir. Bugün sizlerle, Havayolu 101 Ar-Ge departmanı tarafından yapılan bir araştırmada (Qantas strateji brifingi) tesadüf edilen güzel bir grafiği paylaşmak istiyoruz. X ekseninde şirketler arasındaki ilişkinin olgunluğu, Y ekseninde ise şirketler arası entegrasyonun derinliği bulunan grafik, havayolu sektöründeki işbirliği aşamalarını dört safhaya ayırmış. 1- Interline 2- Codeshare 3- Joint Business Agreements 4- Equity Partnerships Grafiğin sağ tarafında ilave olarak, bu işbirliği aşamalarının ticarî kıymetleri de verilmiş. Yıllarca interline ve codeshare anlaşmalarıyla adeta "deli pösteki sayar gibi" işlerin içinde debelenip duran sektör, buradaki grafiğe göre yorumlamak gerekirse artık üçüncü aşamaya geçti denilebilir. İkili, hatta üçlü joint venture anlaşmaları, tam şirket birleşmelerinden önceki son durak. Interline ve codeshare ile yapılamayan bir çok şey, joint venture'lar sayesinde gerçekleştirilebiliyor. Kâr-zarar ortaklığı, yolcularla olan ilişkilerdeki bütünsellik, ücret ve tarife yapısının senkronize edilmesi ve bunların dağıtımı, joint venture anlaşmalarının sağladığı faydalardan hemen akla gelenler. Bir sonraki aşamada sınır-ötesi şirket birleşmeleri geliyor ki, Avrupa Birliği dahilinde hile-i şer'iye yoluyla zaten yapılmakta olan bu tür işbirlikleri, önümüzdeki beş sene içerisinde tamamen serbestleşebilir. 196
Havayolu 101
O dönem geldiğinde, hem mâlî hem de operasyonel açıdan güçlü olanlar ayakta durmaya devam ederken, bu şartları yerine getiremeyen şirketler ya kepenk kapatmak ya da büyük şirketlerin kanatları altına girmek zorunda kalacaklar.
Kasım 2011 İtibarıyla Petrol Fiyatları Tuesday, December 13, 2011 Petrol fiyatlarının havayolu sektörü üzerindeki kârlılık etkisinden bu kadar söz etmişken, Kasım 2011 sonu itibarıyla oluşan ortalamalara bir göz atmakta fayda bulunuyor. Küresel ekonominin gidişatının pek de iyi olmadığı yönünde ABD ve AB’den arka arkaya gelen haberlerin ardından, talep miktarında muhtemel bir azalma yaşanacağı ve petrol fiyatlarının yavaş yavaş gerileyeceği ön görülmesine karşın, Kasım ayına bakıldığında, durumun pek de beklendiği gibi olmadığı aşikâr. Havayolu 101′de kriter olarak aldığımız Dated Brent, West Texas Intermediate ve Dubai Fateh petrol fiyatlarının basit ortalaması Ağustos - Ekim döneminde sakin bir biçimde seyrettikten sonra, Kasım ayında yeniden yükselişe geçmiş durumda. Kesin olmayan son verilere göre Kasım 2011'deki ortalama petrol fiyatı 105 USD mertebesinde gerçekleşti. Aralık ayında ise fiyatların biraz gevşediği görülüyor. Bugün itibarıyla WTI ham petrol 98 USD, Brent petrol 107 USD civarında işlem görüyor. Tabii vurgulamakta fayda var; petrol fiyatlarını takip ederken, USD/Euro paritesini de unutmamak gerekiyor. Son bir haftadır USD lehine bir değişim yaşanmakta ve parite 1,32'nin altına inmiş durumda. Son günlerde petrol fiyatlarının USD bazında geriliyor olmasının asıl sebebi de bu. Havayolu 101 Araştırma Departmanı olarak önümüzdeki dönemde de petrol fiyatlarını yakından takip etmeye devam edeceğiz. Kaynak: IndexMundi
Havayolu 101
197
The Last Nine Minutes: The Story of Flight 981 Kitap Notları Tuesday, December 13, 2011 Havayolu 101 Literatür Departmanı tarafından gerçekleştirilen kitap incelemelerimiz devam ediyor. 3 Mart 1974 tarihinde meydana gelen ve bir çok açıdan dünya sivil havacılık tarihine geçen TK 981 Paris kazasıyla ilgili olarak yazılmış olan iki farklı kitap bulunuyor. Bunlardan ilki Paul Eddy, Elaine Potter ve Bruce Page adlı üç gazeteci tarafından kaleme alınmış olan “Destination Disaster: From The Tri-Motor to The DC-10, The Risk of Flying” adlı kitap. İkincisi ise, Moira Johnston tarafından yazılmış olan “The Last Nine Minutes: The Story of Flight 981“. Destination Disaster adlı eseri 2010 yılının başlarında incelemiştik. Şimdi sıra diğer kitaba geldi. 1. 1976 basımı olan kitap, 317 sayfa. 2. 35 yıl öncesine ait olmasına karşın, fizikî açıdan bir hayli iyi bir durumda. 3. Kitabın ilk bölümlerinde, kazanın hemen öncesi ve sonrası, bir hayli duygusal bir açıdan ele alınmış. 4. İngiltere'deki BEA grevi sebebiyle, Paris Orly Havalimanı'nda meydana gelen kargaşa etraflı bir biçimde tariflenmiş. 5. Buna ilaveten, kitaba da adını veren ve uçağın kalkışından kazanın meydana gelişine kadarki dokuz dakikalık bölümde, yolcuların ruh halinin ne olabileceğini tahmin etmeye çalışan satırlar gerçekten etkileyici. 6. Ermenonville Ormanı'nda yaşananlar yine ayrıntılı şekilde ele alınmış. Kitapta özellikle kimlik tespiti sırasında çekilen zorluklara da yer verilmiş. 7. Diğer kitapta olduğu gibi bu kitapta da, kaza sonrasındaki kaos durumu ve kabahatin kimde olduğunun tespit edilmeye çalışıldığı sürece geniş bir biçimde değinilmiş. 8. DC-10'un kargo kapısında açıkça belli olan bir tasarım hatası olmasına karşın, kazanın müsebbibi olarak Orly'de çalışan bir bagaj taşıma görevlisinin ve sonrasında THY'nin suçlanmaya çalışılması, gerçekten ibret verici. 9. O yıllarda yeni yeni üretilmeye başlanan Boeing 747, Lockheed L-1011 ve DC-10 gibi geniş gövdeli uçakların tasarımında bilhassa göz önünde tutulması gereken "size effect" kavramının, TK 981 kazasındaki rolü irdelenmiş. 10. Yazar, kitabın ortalarından itibaren neredeyse sonuna kadar, tamamen kaza sonrasındaki hukukî süreci anlatmaya başlıyor. 11. Bu durum hem kitabın asıl konusundan sapmasına hem de metnin okunabilirliğinin bir hayli azalmasına yol açıyor. 12. Bazı bölümlerde, dava sürecinde yer alan avukatların özel hayatlarına dahi değinilmiş.
198
Havayolu 101
13. Diğer kitapla mukayese edildiğinde, The Last Nine Minutes'ın nispeten zayıf kaldığı yorumu yapılabilir. 14. Yukarıda belirttiğimiz eksikliklerine rağmen, 3 Mart 1974 TK 981 kazasını ele alan iki kitaptan bir tanesi olması sebebiyle, Havayolu 101 Literatür Departmanı olarak bu eserin okunmasını tavsiye ediyoruz.
Boeing ile Southwest, Tarihi Rekora İmza Atıyor Wednesday, December 14, 2011 2011, havayolu şirketleri açısından kârlılık bağlamında sıkıntılı geçse de, uçak üreticileri için adeta rüya gibi bir yıl oldu. Son gelen habere göre Boeing ile Southwest, dar gövdeli uçak siparişinde tarihi bir rekora imza atmaya hazırlanıyor. Boeing'in yeni modeli 737 MAX, AirTran'i satın alana kadar filosunun tamamı 737 tipi uçaklardan oluşan Southwest'in yeni seçimi olacak. Southwest, 150 tanesi MAX modeli olmak üzere toplamda 208 adetlik bir sipariş veriyor. Siparişin liste fiyatlarına göre toplamı, 19 milyar USD mertebesinde gerçekleşecek. Böylece, geçtiğimiz Temmuz ayında American Airlines tarafından verilmiş olan 200 uçaklık Boeing 737 siparişi de geride bırakılıyor. Endonezyalı havayolu şirketi Lion Air tarafından geçen ay geçilen ve 201 adedi 737 MAX olan 230 uçaklık siparişi de hatırlamak gerekiyor. Ancak bu sayının tamamı kesin sipariş değildi. Boeing'in 737 MAX 8 modelinin liste fiyatı 95.2 milyon USD, daha büyük olan 737 MAX 9 modelininki ise 101.7 milyon USD olarak tespit edilmiş. Şu ana kadar bu yeni model için 948 adet sipariş alan Boeing, gelecek yılın sonuna kadar bu sayının 1500 civarına ulaşmasını bekliyor. Bu büyük siparişle -en azından şimdilik- tarihe geçen Southwest'in filosunda şu an itibarıyla 699 uçak bulunuyor. 88 tanesi AirTran'in filosundan gelen Boeing 717 olan bu büyük takımın geri kalan üyelerinin tamamı Boeing 737 ailesinden oluşmakta. Boeing ile Southwest arasındaki ilişki o denli sıkıdır ki, önceki yıllarda üretilen bazı 737 modellerinin tasarımında, Southwest aktif rol almıştı. 737-300, 737-500 ve yeni nesil 737700 modellerin özellikle kabin içi tasarımlarında Southwest'in etkisi ve katkısı bir hayli fazla. Southwest, bu rekor sipariş dahilindeki uçaklarını 2017 yılından itibaren teslim almaya başlayacak.
Havayolu 101
199
Ryanair ile easyJet Kafa Kafaya Wednesday, December 14, 2011 Anna.aero'da yayımlanan bir analizde, gerek Avrupa'nın ve gerekse dünyanın en büyük düşük maliyetli taşıyıcılarından olan Ryanair ile easyJet arasındaki rekabet, "base" (merkez) bazında ele alınmış. İki şirket arasındaki mukayese, OAG MAX Online'dan 5 Aralık 2011 haftası için alınan veriler üzerinden gerçekleştirilmiş. Tek bir havalimanından yapılan direkt seferler açısından, Ryanair'in Londra Stansted merkezi, 94 nokta ile ilk sırada yer alıyor. easyJet'in Londra Gatwick merkezi 69 nokta ile ikinci sırada bulunurken, bu ikiliyi 56 uçuş noktası ile, Ryanair'in Brüksel Charleroi merkezi takip ediyor. Tek bir havalimanından yapılan haftalık sefer sayısı açısından ise, easyJet'in Londra Gatwick merkezi 735 uçuşla başı çekiyor. Onu, 631 uçuşla Ryanair - Londra Stansted ve 617 uçuşla Norwegian - Oslo merkezleri takip ediyor. Bu sonuçlardan, Ryanair'in Stansted merkezinin, çok fazla noktaya hizmet vermekle birlikte, uçuş frekansı açısından çok da derin olmadığı sonucuna varılabilir. İlave olarak; pazara sunulan koltuk arzı bakımından bir değerlendirme yapmak gerektiğinde, easyJet'in daha ziyade 156 koltuklu Airbus A319'larla operasyon yaparken, Ryanair'in 189 koltuklu Boeing 737-800'leri tercih ettiğini göz önünde bulundurmak şart. Arz edilen koltuk miktarı bazında Ryanair - Londra Stansted ve easyJet - Londra Gatwick merkezleri arasında haftalık olarak %1'den daha az bir fark bulunuyor. Yan taraftaki grafiklerde kendisine yer bulan Pegasus'a da değinelim. Pegasus, hem sefer sayısı hem de uçuş noktası bakımından kendisine üst sıralarda yer bulmuş. Ancak bu durumun en önemli sebebi, Pegasus'un, Avrupalı rakiplerinden farklı olarak çok-merkezli bir yapı yerine, uçuş operasyonunu tek bir hub üzerinden "topla-dağıt" mantığı çerçevesinde yürütüyor olması. Son olarak, haberin hemen başında Türk Hava Yolları'nın (THY) elinde bulundurduğu bir birincilikten de bahsedildiğini belirtelim.
200
Havayolu 101
Son açılan hatlarla birlikte THY, 170 nokta ile, tek bir havalimanından en fazla noktaya sefer yapan Avrupalı havayolu şirketi konumuna yükselmiş durumda.
Avustralya Havacılık Anlaşması Yürürlüğe Girdi Thursday, December 15, 2011 Gündem bedelli askerlik ve şike yasalarına kilitlendiğinden, bu yasalarla aynı tarihte Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren üç ayrı havacılık anlaşması gözden kaçtı. 4 Mart 2010 tarihinde Yeni Zelanda, 28 Nisan 2010 tarihinde Avustralya ve 12 Mayıs 2010 tarihinde Rusya ile imzalanan hava ulaştırma anlaşmaları (HUA), ilgili kanunların kabulüyle, 15 Aralık 2011 tarihi itibarıyla yürür hale geldi. Bu anlaşmalar ile; Türkiye ile söz konusu ülkeler arasında gelişmekte olan ilişkilere katkıda bulunmak amacıyla karşılıklı hava seferlerinin yapılması ön görülüyor. Ayrıca bu yolla, ülkeler arasındaki ekonomi, kültür ve turizm alanlarındaki işbirliğinin daha ileri bir düzeye taşınması amaçlanıyor. Rusya ile devreye giren HUA ile Yeni Zelanda ve Avustralya HUA arasında serbestlik açısından belirgin bir fark bulunuyor. Rusya ile yapılan anlaşmada; hareket noktaları, ara noktalar, varış noktaları ve ileri noktalar ya tek tek belirtilmiş ya da akit tarafların havacılık otoritelerinin ileride yapacakları görüşmeler sonucunda alınacak kararlara bağlanmış durumda. Yeni Zelanda ve Avustralya ile yapılan anlaşmalarda ise söz konusu uçuş noktaları "herhangi bir nokta" şeklindeki ifade ile tamamen serbest bırakılmış. Hatırlanacağı üzere, dünya genelindeki en liberal düzenlemelere sahip havayolu sektörleri, Yeni Zelanda ve Avustralya'da bulunuyor. Bu iki ülke arasında ayrıca, Avrupa Birliği iç hat pazarına benzer biçimde bir "Ortak Havacılık Pazarı" anlaşması mevcut. Böylece Türkiye ile Avustralya arasında uzun zamandır konuşulagelen uçak seferlerinin önünde hiç bir engel kalmamış oldu. Havayolu 101 yönetimi olarak, bu anlaşmanın her iki ülkeye de hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Not: Rusya Federasyonu ile yapılan anlaşmanın devreye girmesiyle birlikte, 29 Ağustos 1967 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği arasında imzalanmış bulunan hava ulaştırma anlaşması da yürürlükten kalkmış oldu.
Havayolu 101
201
After wave of new low-cost carriers, booming Asia sees launch of pr... Thursday, December 15, 2011 This article is re-published with kind permission of “www.airlinetrends.com“. GDP growth, increased trade flows, the rise of a new middle class, and market liberalization are the main drivers behind the rapidly growing demand for air travel in Asia Pacific over the coming decade. Airbus, for example, projectsthat by 2030 the region will account for 33 percent of worldwide revenue passenger kilometres, up from 28 percent today. The growth in the region’s aviation market is resulting in a large number of new airline launches. In the past year, full-service airlines such as ANA (Peach, AirAsia Japan) and JAL (Jetstar Japan) have announced their own low-cost initiatives in order to take advantage of market deregulation in Japan, while the region’s largest LCC’s – AirAsia, Jetstar and Lion Air – continued their expansion. Singapore Airlines, meanwhile, has launched a low-cost long-haul subsidiary, called Scoot. At the other end of the spectrum, the region’s booming economies and the resulting growth in business travel have led ‘challenger airlines’ such as Skymark from Japan (lowdensity A380) and Hong Kong Airlines (Hong Kong – London ‘Club’ service) to announce all-premium long-haul flights, while in Southeast Asia, Qantas, Malaysia Airlines and AirAsia founder Tony Fernandes have all revealed plans to set up their own regional premium carrier. Qantas ‘Red Q’ Because of intense competition from Gulf-based and Asian carriers, Qantas’ international market share in Australia has fallen from 39 to 14 per cent over the past decade. The airline’s cost base for its international operations is said to be 20 per cent higher than that of its competitors. With its dominance at home eroded, Qantas in August 2011 announceda plan to establish an Asian hub, which is is expected to reduce its operating costs with tens of millions of dollars. Says Qantas CEO Alan Joyce: “Our aim is to position ourselves in the Southeast Asian marketplace in advance of planned aviation liberalisation. In five years we plan to have a hub in the world’s fastest growing aviation region, feeding traffic into both our Qantas and Jetstar networks. This is how we will end the disadvantage of being an end-of-the-line carrier.” As part of the plans, Qantas will establish a premium short-haul carrier, which will likely be called RedQ (or alternatively OneAsia). According to Australian Business Traveller, Qantas’ Asian subsidiary plans to emulate British Airways’ all-business trans-Atlantic service from London City to New York with lie-flat beds, but will also have “superior” economy seats”. Says CEO Alan Joyce, “the airline will be better than anything else seen
202
Havayolu 101
in Asia with lie-flat beds in the business cabin and [it] will have a private jet feel to it.”
Kuala Lumpurhub After Singapore initially emerged as the most likely base, Qantas is now reportedly favouring setting up its new premium airline in Kuala Lumpur. A major reason for this shift is Malaysia Airlines’ (MAS) entry into the oneworld alliance, which paves the way for closer cooperation between MAS and Qantas and turn Kuala Lumpur into a major hub. There are also reports that MAS is also pursuing a tie-up with oneworld member British Airways – which currently does not serve Kuala Lumpur – leading to a potential joint venture in the UK-Malaysia market and beyond. Says MAS CEO Ahmad Jauhari Yahya, “MAS can be the link into intra-Asia, South East Asia, BA for Europe and US points, and Qantas for Australasia. By combining to scale they can beat Emirates and even Singapore Airlines.” MalaysiaAirlines ‘Sapphire’ At the same time, however, MAS has also announced plans to launch its own premium short-haul carrier in mid-2012, targeting short-haul routes to destinations in Asia. According to CAPA, MAS will begin to shift early next year all of its B737-800s to its new regional premium carrier, which has not yet been formally named, although could be called Sapphire. The new carrier will initially operate routes within four hours of Kuala Lumpur, such as Singapore, Jakarta, Manila, Hanoi, Ho Chi Minh City and Bangkok and would serve as a point-to-point commuter service, as well as a feeder for MAS’s longhaul operations. Says MAS CEO Yahya, “In the first half of 2012, we will launch our new short-haul brand, flying an entirely new Boeing 737-800 fleet. Given a clean slate, a new business model can be designed from inception for sustainable commercial success without any inertial drag of legacy airline models. We also intend to create a separate management structure to focus on the unique customer needs of regional premium travellers. This new airline shall set new standards for product and service quality, cost efficiency, and operational excellence.”
MalaysiaAirlines, Qantas, AirAsia According to Australian Business Traveller, Qantas medium-range premium airline Red Q will complement the regional routes which MAS has earmarked for its own top-shelf carrier. The Malaysia Airlines offshoot will focus on destinations within four hours of Kuala Lumpur, whereas Red Q would run flights from Australia and destinations further afield in Asia. According to MAS, AirAsia will play no role in the new premium airline. In August, AirAsia agreed to acquire 20.5 percent of MAS, which will likely see AirAsia picking up low-cost domestic and regional routes currently operated by MAS, allowing the latter to focus on the premium international market. AirAsia ‘Caterham Jet’ But, to make matters even more complex, AirAsia CEO Tony Fernandes is rumoured to be setting up a new premium regional airline, likely be called Caterham Jet. The name comes from the recent purchase by Fernandes of British sports car manufacturer Caterham Cars, and Fernandes Formula 1 racing Team Lotus will also change its name to Caterham Racing. Caterham Jets, which has yet to be granted an operating licence by the Malaysian Havayolu 101
203
government, is expected to fly out of Subang Airport, Kuala Lumpur’s former international airport, which is located considerably closer to the city centre than the current KLIA airport. According to CAPA, the cities named as possible destinations for the premium point-to-point service (as opposed to the feeder models of Qantas’ Red Q and MAS’ Sapphire) are Bangkok, Jakarta and Singapore.
Point to point Caterham Jet reportedly has secured several Bombardier CRJ200 jets which have been sent for retrofitting. The CRJ200 typically seats 50 passengers, but the configuration will likely be much less dense and give passengers a private jet feel. Aviation Week reports that Caterham Jets will be led by Peter Leiman, who earlier launched European air taxi operator Blink. Boom times The various announcements to set up premium services in the Asia Pacific region are a telling sign of the economic boom times in Asia, and resemble the heydays of premium aviation in Europe about five years ago, which saw the rise (and fall) of premium airlines such as Eos and Silverjet. As CAPA rightfully warns, “Just as the North Atlantic market was flooded last decade with premium carriers eventually put out of business by their legacy rivals, a potential market does not mean the market is accessible.”
İnfografik: Türk Hava Yolları Friday, December 16, 2011 Online mecranın kullanımının artmasına paralel olarak, insanlar bir çok şeyi basılı dokumanlar yerine elektronik cihazların ekranlarından ve dijital formatta okumaya başladı. Bu değişim, gözlerin çabuk yorulması, okumaktan çabuk sıkılmak gibi bir takım yan etkileri de beraberinde getirdi. Bir çok bilgiyi derli toplu ve insanların ilgisini çekecek bir şekilde sunmak bir hayli önem arz etmeye başladı. Ve neticede, infografik adı verilen çözüm her geçen gün daha fazla kullanılır hale geldi. Her ne kadar bu formatta hazırlanmış Türkçe kaynak sıkıntısı çekilse de... Havayolu 101 Ar-Ge departmanı bu eksikliği giderme yönünde ilk adımı atarak, yurdumuzun güzide havayolu kuruluşu Türk Hava Yolları (THY) hakkında küçük bir infografik hazırladı. Yan taraftaki infografiği çok daha detaylandırmak, çok daha fazla bilgi vermek; görsel açıdan zenginleştirmek mümkün. Özellikle de, mesela, yolcu sayısı ve filo büyüklüğü gibi istatistikî verilerin son 5 yıllık gelişimini eklemek daha manalı olabilir. THY İnfografik 204
Havayolu 101
İnfografiğin hemen başında THY'nin kurulduğu 1933 yılına atıfta bulunularak şirket logosunun eski ve yeni haline yer verilmiş. Bunun hemen ardından personel sayısı, uçulan şehir ve ülke sayısı, filodaki uçaklar ve taşınan yolcu miktarına değinilmiş. (2011 verileri) Çalışmanın alt bölümünün sol tarafında, THY ekosisteminin Haziran 2011 tarihindeki durumu bulunuyor. THY'nin hissedarı olduğu 13 şirket ile bir alt markayı (AnadoluJet) burada görebilmek mümkün. THY ekosisteminin hemen sağ tarafında da, şirketle ilgili bazı bilgiler görsel bir biçimde sunulmuş. THY'nin Skytrax'te "Avrupa'nın En İyi Havayolu" şirketi seçilmiş oluşu, sık uçan yolcu programı Miles&Smiles, uçakta internet ve TV imkânı "Live TV", 7 milyar Dolar'lık ciro, "Globally Yours" sloganı gibi unsurlar burada toplanmış. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, bu infografiği çok daha ileri bir seviyeye taşımak mümkün. Bu konudaki ilk girişimi gerçekleştirdiği için Havayolu 101 Ar-Ge departmanını tebrik ediyor, benzeri çalışmaların devamını diliyoruz.
Yıl 2012. Hani, Nerede Hidrojenli Uçaklar? Saturday, December 17, 2011 Geleceğe dönük yapılan tahminlerin, hele de 10-20 yıl gibi uzun sayılabilecek bir zaman diliminin ötesine uzananların, ne denli hatalar içerebileceği herkesin malumu. İşte onlardan bir tanesi, Havayolu 101 Arşiv Departmanı tarafından gün yüzüne çıkarıldı. Özellikle dünya genelindeki petrol arzında bir sıkıntı olduğu zamanlarda, alternatif yakıtlarla ilgili bir çok senaryo geliştirilir. İran ile Batı dünyası arasındaki krizin başlangıç dönemlerine rast gelen bir tarihte, Bilim ve Teknik dergisi, 1980 yılı Kasım sayısında, Hobby'den alıntıladığı bir habere yer vermiş. Buna göre, Amerikalı uçak üreticisi Lockheed, "geleceğin akaryakıtı olarak sıvı hidrojen kullanmak üzere" bir proje geliştirmiş. Hidrojenin dünyada sınırsız ölçüde bulunması ve bu yakıtı kullanan bir aracın atık gaz olarak saf su buharı yayacak olması, Lockheed'in bu projeyi geliştirmesinin iki esas sebebi olarak vurgulanmış. Öyle 10 yıllar sonrası filan değil, hemen 1987 yılında hidrojenle çalışan motorlara sahip uçakların hizmete gireceği ön görülmüş.
Havayolu 101
205
Uçaklardan bir tanesi, o yıllarda mevcut olan L-1011 Tristar'ın kargo versiyonuyken, diğeri bir hayli iddialı bir yolcu uçağı olacak şekilde tasarlanmış. Aynı anda 400 yolcu taşıyabilen, çift katlı ve dört motorlu bu yolcu uçağının menzili, 11.350 Km olarak tespit edilmiş. Tabii sıvı hidrojenin çok kolay alev alabilmesi uçuş emniyetini ciddi manada tehdit ettiğinden, bu duruma da bir çözüm düşünülmüş. Uçaklarda bulunacak hidrojen depoları, kayıcı taşıyıcı raylar altında özel duvarlarla kaplanacaktır. Ve uçakların depoları, kalkıştan hemen önce en kısa sürecek bir biçimde özel şekilde yakıtla doldurulacaktır. Neticeye baktığımızda, bırakın 1987 yılını, 2020'li yıllar için dahi hidrojenle çalışacak bir uçak üretimi planlanmamaktadır. Lockheed adlı yolcu uçağı üreticisi firma, 16 sene önce iş dünyasına veda etmiştir. Dünya genelinde büyük gövdeli yolcu uçağı pazarına biri Amerikalı, diğeri Avrupalı olan Boeing ve Airbus firmaları hükmetmektedir. Ve alternatif yakıtla çalışan uçaklar yerine, petrol türevi sıvı kullanan mevcut modellerin daha tasarruflu olanları (Boeing 737 MAX ve Airbus A320NEO) üzerinde durulmaktadır. Havayolu 101 olarak daha önce de seslendirmiş olduğumuz bir iddiamızı yineliyoruz:
"İstikbale dair yapılan tüm tahminler yanlıştır."
Çinli Şirketler Karbon Emisyonu Sistemi'ne Katılmayacak mı? Monday, December 19, 2011 1 Ocak 2012 tarihinde resmen başlayacak ve Avrupa Birliği (AB) sınırları içerisindeki herhangi bir havaalanına iniş yapacak tüm havayolu şirketlerini kapsayacak olan karbon emisyonu sistemine karşı tepkiler devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Çin Hava Ulaştırma Birliği Genel Sekreteri Wei Zhenzhong tarafından yapılan bir açıklama akıllara, acaba "Çinli Şirketler Karbon Emisyonu Sistemi'ne Katılmayacak mı?" sorusunu getirdi. Zhenzhong yaptığı açıklamada gayet sarih bir biçimde Çinli şirketleri, AB ile bu konuda herhangi bir şekilde iş birliği yapmaktan kaçınmaya davet etti. Zhenzhong ayrıca, Çinli şirketlerin AB'nin ilgili makamlarına karbon emisyonu izleme planlarını sunmamalarını ve konuyla ilgili hiç bir müzakereye girişmemelerini de talep etti. AB'nin bu konuda ısrarcı olması durumunda, Çin devletinin misillemede bulunması gerektiği de yine Çin Hava Ulaştırma Birliği Genel Sekreteri tarafından yapılan açıklamanın can alıcı noktalarından bir diğeri.
206
Havayolu 101
Karbon emisyonu sisteminin Çinli havayolu şirketlerine maliyetinin ilk yıl için 126 milyon USD olacağı ve bu rakamın 2020 yılına kadar üç katından fazla artış göstereceği tahmin ediliyor. AB'nin, karbon emisyonu sistemine tüm havayolu şirketlerini dahil etme girişimi, dünya genelindeki bir çok devlet tarafından "tek taraflı", "korumacı" ve 1944 Şikago Konvansiyonu, Kyoto Protokolü ve Dünya Ticaret Örgütü kurallarına aykırı olarak nitelendiriliyor. Bazı havayolu şirketlerinin karbon emisyonu sistemi konusunda AB'nin taleplerini yerine getirmemesi gibi bir durumda ne olacağı ise büyük merak konusu. Acaba AB, Çinli havayolu şirketlerinin uçuşlarını yasaklamak veya onlara para cezası kesmek gibi bir şeye cesaret edebilir mi? Bekleyelim, görelim.
Business Yolcuları, Economy'ye Kayıyor Monday, December 19, 2011 Avrupa Birliği'ni aylardır etkisi altında tutan borç krizinin tam manasıyla çözülememesi, ticaret güven endeksinde gerilemeye ve uluslararası ticarette duraklamalara yol açınca, bu kötü gidişin ilk emaresi havayolu sektörü üzerinde görülmeye başladı bile. IATA tarafından geçen hafta açıklanan Ekim ayı analizine göre, özellikle Avrupa'daki business class yolcuları, tasarruf amacıyla git gide economy class'ı tercih eder hale geldiler. Geçen yılın aynı dönemiyle mukayese edildiğinde, dünya genelindeki premium yolcu sayısı Eylül ayında %6.7 artış kaydetmişken, bu oran Ekim ayında sert bir düşüşle %0.1'e geriledi. Bu gidişle Kasım ve Aralık aylarındaki premium yolcu sayısı rakamlarında 2010 yılına göre bir düşüş yaşanması kimseyi şaşırtmayacak. Ekim ayında economy class yolcu sayısında ise önceki yılın aynı dönemine göre %4'lük bir artış kaydedilmiş. Bu durum, business class yolcusunun giderek economy class'ta seyahat eder hale geldiği iddiasını güçlendiren bir gösterge. Yazımızın girişinde de belirttiğimiz gibi, son iktisadî krizin odak noktası Avrupa Birliği olduğundan, premium yolcu kaybının en şiddetli biçimde hissedildiği bölge de burası. Ekim ayında, Avrupa'daki premium yolcu sayısı, geçen yıla nispeten %3.3 oranında azalmış durumda. Uzak Doğu'daki premium yolcu sayısı ise %10.4 oranında artış kaydetmiş. Havayolu 101
207
Görünen o ki, Avrupa merkezli havayolu şirketlerini, özellikle de premium yolcu kaynaklı gelirleri, toplam gelirleri içerisinde yüksek paya sahip olanlarını, zor günler bekliyor. Tıpkı 2009 yılında olduğu gibi. Zira yolcu sayısı aynı kalsa bile, birim gelirlerde düşüş yaşanacağı aşikâr. Özellikle akaryakıt ve personel giderlerinin yüksek seyretmeye devam ettiği bu günlerde, gelir tarafında yaşanacak böyle bir azalma, şirket bilançolarının menfi yönde baskılanması manasına geliyor. Halen dünyanın en canlı ekonomilerinin yer aldığı Güneydoğu Asya'nın havayolu şirketleri ise, en azından şimdilik, bölgesel avantajlarının keyfini çıkarmaya devam edecek gibiler.
THY, Son Altı Yılda Hangi Uçuş Noktalarını Açtı? Tuesday, December 20, 2011 Bir kaç saat sonra; tarifeye göre 10:50'de ilk push-back'i yapılacak olan İstanbul-Gatwick seferiyle THY, bu yılki 20. uçuş noktasını açacak. Böylece 30 Ocak 2011 tarihinde Guangzhou ile başlayan seri, Heathrow'un ardından Londra ve İngiltere'nin ikinci büyük (yolcu sayısı açısından) havalimanı konumundaki Gatwick'le tamamlanmış oluyor. Açılan 20 yeni hatla 2011 yılı, THY'nin tüm tarihinin rekorunun kırıldığı 2006 yılına en fazla yaklaşılan dönem ünvanını da eline geçirdi. Hatırlanacağı üzere 2006 yılında, yedi ay gibi kısa bir süre içerisinde tam 24 yeni hat, THY'nin uçuş ağına dahil edilmişti. Havayolu 101 Arşiv Departmanı, THY'nin son altı yıl içerisinde açtığı yeni hatların bir listesini hazırladı. İşte 2006'dan bu yana Türkiye'ye bağlanan dünya şehirleri:
208
Havayolu 101
2006
2007
Lubljana Abu Dabi Duşanbe Sanaa Rostov Donetsk Tebriz Kazan Belgrad St.Petersburg Helsinki Doha Maskat Venedik Dublin Riga Adisababa Hartum Ekaterinburg Dnepropetrovsk Bombay Minsk Osaka Lagos
Batum Halep Cape Town Bağdat Johannesburg Birmingham Medine
2008
2009
2010
2011
Nayrobi Ufa Meşed Dakar Sao Paulo Bingazi Göteborg Toronto Lviv Cakarta
Bologna Soçi Darüsselam Kampala İskenderiye Nahçıvan Podgorica Akra Washington Dakka Saygon
Guangzhou Los Angeles Şiraz Valencia Erbil Toulouse Malaga Selanik Cenova Basra Napoli Necef Kabil Süleymaniye İslamabad Torino Dammam Musul Misrata Gatwick
200620072008200920102011 Lubljana Batum Halep Nayrobi Bologna Guangzhou Abu Dabi Cape Town Bağdat Ufa Soçi Los Angeles Duşanbe Johannesburg Birmingham Meşed Darüsselam Şiraz Sanaa Medine Dakar Kampala Valencia Rostov Sao Paulo İskenderiye Erbil Donetsk Bingazi Nahçıvan Toulouse Tebriz Göteburg Podgorica Malaga Kazan Toronto Akra Selanik Belgrad Lviv Washington Cenova St.Petersburg Cakarta Dakka Basra Helsinki Saygon Napoli Doha Necef Maskat Kabil Venedik Süleymaniye Dublin İslamabad Riga Torino Adisababa Dammam Hartum Musul Ekaterinburg Misrata Dnepropetrovsk Gatwick Bombay Minsk Osaka Lagos Not: Libya'daki iç savaş sebebiyle, Trablus'a alternatif olarak açılan ve kısa bir süre devrede kalan Mitiga'yı, THY'nin 2011 listesine katmadık. Onunla birlikte bu yıl açılan hat sayısı 21'e ulaşıyor.
Etihad'ın Stratejik airberlin Hamlesi Wednesday, December 21, 2011 Star Alliance, oneworld ve Skyteam gibi üç büyük havayolu ittifakına girerek belli bir şablona uymak zorunda kalmak istemeyen Körfez havayolu şirketleri, stratejik işbirlikleri yapmaktan ise geri durmuyor. Bunun son örneği, bu hafta başında kamuoyuna açıklanan Etihad - airberlin ortaklığı oldu. Abu Dabi merkezli Etihad, airberlin'de bulunan %2.99 oranındaki hissesini, 73 milyon Euro ödeyerek %29.21'e yükseltecek. Havayolu 101
211
Böylece halen, portföyündeki şirketlerin arasında Pegasus'un da bulunduğu ESAS Holding'in en büyük hissedar (%16.48) olduğu airberlin'de taşlar ciddi manada yerinden oynayacak. Bu işbirliği, son yıllarda yakasını zarardan bir türlü kurtaramayan airberlin için adeta bir can simidi niteliğinde. Yapılan anlaşmaya göre 2016 yılına kadar Etihad'ın airberlin'e, 255 milyon USD'ye kadar borç vermesi de mümkün olacak. Etihad'ın tespit edeceği iki isim, airberlin'in yönetim kuruluna atanacak. Etihad ve airberlin arasında hem codeshare hem de sık uçan yolcu programlarının senkronize hale getirilmesi yönünde ciddi adımlar atılırken, iki şirketin yolcuları, 77 ülkede 239 destinasyona ulaşabilir hale gelecek. İlk aşamada airberlin, Körfez'deki bağlantı noktasını Dubai'den Abu Dabi'ye kaydırırken, 15 Ocak 2012'den itibaren Berlin ile Abu Dabi arasında haftada dört kez sefer yapacak. Etihad böylece, yıllardır Berlin'e uçuş yapabilmek için izin isteyen ancak bunu bir türlü başaramayan rakibi Emirates'e karşı da bu noktada bir adım öne geçmiş olacak. Ayrıca airberlin'in bir hayli kuvvetli olduğu Avrupa hatları, bir bakıma, Etihad'a da açılmış olacak. Tabii işe bir de airberlin ile Pegasus'un işbirliği açısından bakmakta fayda var. Henüz o yönde bir açıklama veya niyet beyanı bulunmasa da, Pegasus ve Etihad'ın bir araya gelerek, airberlin ile ayrı ayrı yapmış oldukları işbirliklerini kendi içlerininde bir olgunluğa kavuşturmaları, Avrupa-Türkiye-Körfez ekseninde çok ciddi bir havayolu gücünün doğmasına yol açabilir. Son olarak, airberlin'in önümüzdeki yıl içerisinde oneworld üyesi olacağını da hatırladığımızda, bölgedeki işbirliği denkleminin bir hayli karmaşık bir hale geldiğini söyleyebiliriz. airberlin Hakkında: airberlin is Germany's second largest airline. The company has a workforce of 9,200 employees. In 2010 alone, airberlin received over 10 awards for service and quality. The fleet comprises 170 aircraft with an average age of five years, making it one of the most modern fleets in Europe. The airline's state-of-the-art jets are highly fuel efficient, which contributes toward a long-term reduction in pollution emissions from aircraft. As one of the major European airlines, airberlin flies to 171 destinations in 45 countries. In 2010, the airline carried 33.6 million passengers. airberlin has signed up for membership to the global airline alliance oneworld® and is expected to become a full member by spring 2012. airberlin operates codeshare flights with the oneworld members American Airlines, British Airways, Finnair, Iberia, Malév, Royal Jordanian and S7. 212
Havayolu 101
Etihad Airways Hakkında: Etihad Airways, the national airline of the United Arab Emirates, began operations in 2003, and in 2010 carried more than seven million passengers. From its hub at Abu Dhabi International Airport, Etihad serves 82 cities in the Middle East, Africa, Europe, Asia, Australia and North America, with a fleet of 63 Airbus and Boeing aircraft, and 100 aircraft on order, including 10 Airbus A380s, the world’s largest passenger aircraft. For more information, please visit: www.etihad.com
bmi'ın Yeni Sahibi Belli Oldu Friday, December 23, 2011 Lufthansa'nın portföyündeki şirketlerden British Midland International'ın (bmi) akıbeti sektörde aylardır konuşulagelmekteydi. Ve nihayet bmi'ın yeni sahibi belli oldu. Lufthansa ile geçtiğimiz ay bu konuda prensip anlaşmasına varmış olan IAG (British Airways + Iberia), bmi'ın yeni sahibi oldu. IAG bu işlem için Lufthansa'ya 270 milyon USD ödeyecek. Oysa bmi’ın sadece Heathrow'daki slotlarının 1 milyar USD civarında bir değere sahip olabileceği iddia edilmekteydi. Bu sonuçtan, bmi'ın Lufthansa için taşınamayacak kadar büyük bir yük haline geldiği anlaşılıyor. Hatta Lufthansa ile IAG arasındaki anlaşmaya biraz daha yakından bakınca, daha ilginç bir ayrıntıyla karşılaşıyoruz. IAG'nin 270 milyon USD ödeyerek satın alacağı bölüm, bmi'ın ana kısmı. Yani "bmi regional" ve "bmi baby" şimdilik Lufthansa'nın elinde bulunmaya devam ediyor. Lufthansa bu iki bölümü, bmi'ın IAG'ye satış işlemi tamamlanıncaya kadar üçüncü şirketlere satma hakkına sahip. Eğer bu gerçekleşmezse, IAG'nin Lufthansa'ya ödeyeceği 270 milyon USD'lik tutarda indirim yapılacak. Hayır, yanlış okumuyorsunuz. Regional ve baby bölümlerinin satılamaması, IAG'nin ödeyeceği toplam tutarı aşağı çekecek. bmi'ın içine düştüğü vahim durumu varın siz hesaplayın. Kısa bir hatırlatma yapmak gerekirse; bmi'ın, daha doğrusu bmi'ın Heathrow slotlarının muhtemel müşterileri arasında IAG, Virgin Atlantic, Aer Lingus ve Etihad Airways bulunuyordu. İngiltere merkezli düşük maliyetli taşıyıcı Flybe'nin de, bmi baby ile ilgilendiği söyleniyordu. Havayolu 101
213
Havayolu sektörü bir hayli acımasız. 60 yılı aşkın bir geçmişi olan bir şirketin geldiği nokta gerçekten üzücü. Her şeye rağmen Havayolu 101 ailesi olarak bu anlaşmanın tüm bmi personeline hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Lufthansa Cargo'nun Çin ile İmtihanı Friday, December 23, 2011 Şimdilik ABD'nin ardından dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin, devasa iş hacmi ve sunduğu fırsatlar sebebiyle her girişimcinin rüyalarını süslüyor. Ancak Çin'in iç dinamikleri ve şahsına münhasır yapısı, sunduğu fırsatların yanı sıra, bu ülkede iş yapmayı bir hayli güçleştiriyor. İşte bu durumdan şikayetçi olan bir dev; Lufthansa Cargo. Şirketin CEO'su Karl Ulrich Garnadt yaptığı bir açıklamada, Çin'deki işlerini gözden geçirdiklerini ve tüm seçeneklerin açık olduğunu belirtti. Garnadt, Çin pazarının, Lufthansa Cargo'nun toplam cirosunun beşte birini oluşturduğunu ancak bu pazarın iktisadî açıdan neler vaad ettiğinin, pazar payı ve stratejik ehemmiyetten önce geldiğini vurguladı. Tercüme etmek gerekirse, Lufthansa Cargo Çin'deki işlerinden ya zarar etmekte, ya da beklediğinin çok gerisinde bir düzeyde kâr etmekte. Bilindiği üzere Lufthansa'nın Çin'de, Jade Cargo adında bir ortak girişimi (joint venture) bulunuyor. %25'i Lufthansa'ya ait olan Jade Cargo'nun %51'i Shenzhen Airlines ve %24'ü Alman kalkınma bankası DEG'e ait. 2004 yılında kurulan Jade Cargo'nun filosunda altı adet Boeing 747 kargo uçağı bulunuyor. Şirket şu anda, aralarında İstanbul'un da yer aldığı 13 noktaya sefer düzenliyor. Çin tarafı razı gelmediğinden, Jade Cargo'da uzun zamandır gerekli sermaye artışı yapılamıyor ve bu durum Almanlar'ın canını sıkıyor. Öte tarafta, Lufthansa Cargo'nun filosu ise tamamı MD-11 olan 18 uçaktan oluşuyor. Lufthansa Cargo ayrıca Lufthansa'nın filosundaki yolcu uçaklarının kargo bölümlerini (belly cargo) kullanıyor. Ancak bir yandan son bir kaç aydır sert bir şekilde yavaşlamaya başlayan dünya kargo pazarı, diğer yandan Frankfurt Havalimanı'na getirilen gece uçuşu yasağı, Lufthansa Cargo'nun belini fena halde bükmüş durumda. Şirket, kış tarifesinde Çin seferlerinde iki frekans (haftada) azaltmak ve kargo seferlerini gündüz saatlerine çekmek zorunda kaldı.
214
Havayolu 101
Bu yüzden, 2012 yılında filoya iki yeni kargo uçağı dahil edilmesi planı da iptal edildi. Zira Frankfurt'ta geçen Ekim ayında devreye giren gece uçuşu yasağının Lufthansa Cargo'ya 15 milyon Euro civarında bir maliyeti olması bekleniyor. Bu yasak 2012 yılında da devam ederse, ki bu konudaki duruşma Mart ayında yapılacak, şirketin 2012 yılında 40 milyon Euro mertebesinde kayıp yaşayacağı tahmin ediliyor. 2012, Lufthansa Cargo için hem Çin hem de Frankfurt ile bir imtihan yılı olacağa benziyor. Fotoğraf: Konstantin von Wedelstaedt
THY Yeni Yılda Hangi Şehirlere Uçmaya Başlayacak? Saturday, December 24, 2011 20 Aralık'taki yazımızda, 2011 yılındaki son yeni uçuş noktası olan Londra Gatwick'e yapılacak ilk sefer vesilesiyle, THY'nin son altı yıl içerisinde uçuş ağına dahil ettiği dünya şehirlerinin bir listesini yayınlamıştık. 2006 yılındaki 24 kentten sonra 2011 yılında, şirketin uçuş ağına katılan 20 yeni nokta ile rekora çok yaklaşılmıştı. Pek iyi; THY, yeni yılda, yani 2012'de hangi şehirlere uçmaya başlayacak? İşte THY'nin resmî olarak duyurusunu yaptığı ve filo müsaitliği ve alınacak izinlere bağlı olmak şartıyla 2012 yılında sefer başlatacağı dünya kentleri: Aalborg Abidjan Abuja Bilbao Billund Bremen Buenos Aires Edinburgh Kano Kinşasa
Havayolu 101
215
La Coruna Leipzig Mogadişu Novosibirisk Ulanbatur Görüldüğü üzere 2012 yılında -şimdilik- 15 yeni nokta, THY'nin geniş küresel ağına dahil olmak için sırada bekliyor. Bakalım 2012, önce 2011 ve sonrasında 2006 yılında açılan yeni hat sayılarına yaklaşabilecek mi?
Havayolu Şirketleri Kâr/Zarar Durumu Monday, December 26, 2011 Küresel ekonominin en önemli unsurlarından olan havayolu sektörünün en göz önünde bulunan, en parlak üyeleri hiç kuşku yok ki, ticarî havayolu şirketleri. Ancak işin enteresan tarafı, sektörün en düşük kâr marjıyla çalışan bölümü de yine havayolu şirketleri tarafından oluşturuluyor. IATA eski Başkanı Giovanni Bisignani, 2005 yılındaki bir açıklamasında mealen şöyle diyordu:
"Uçak üreticileri, rezervasyon şirketleri, havaalanı işletmecileri…Havayolu sektöründe herkes kâr eder; havayolu şirketleri müstesna. Havayolu şirketleri uçuş hizmetini verir ama istikrarlı biçimde kâr etmede kronik problem yaşarlar." Havayolu sektörüyle ilgili bu gerçekleri göz önünde bulundurarak, havayolu şirketleri için son 15 yılın kâr-zarar durumuna bir bakalım. IATA tarafından hazırlanan grafik, 1995-2011 yıllarını kapsıyor. 1990'lı yılların ikinci yarısında dünya genelinde iktisadî açıdan yaşanan nispeten olumlu ortam, havayolu şirketlerinin performansına da yansımış. Şirketler toplamda, pek görülmeyen bir şekilde üst üste tam altı yıl kâr etmiş. 2001 yılında önce ekonomik yavaşlama ve hemen ardından gelen 11 Eylül olaylarıyla birlikte havayolu şirketleri, uzun sürecek bir kaos dönemine adım atmış. 2011 yılı sonucu tahminî olmak üzere, bu 11 yıllık süreçte havayolu şirketleri sadece dört kez kâr etmeyi başarabilmiş.
216
Havayolu 101
2001-2005 döneminde şirketler arka arkaya tam beş yıl zarar etmiş. 2008-2009 küresel mâlî krizinin hemen ardından hızla toparlanan ve 2010 yılında gerek EBIT ve gerekse net sonuçlar açısından ciddi manada kâr eden havayolu şirketlerinin bu geri dönüşü pek de uzun soluklu olamamışa benziyor. Zira 2011 yılında düşüşe geçen kâr miktar ve oranının, mevcut şartlar değişmezse, 2012 yılında daha da aşağı gitmesi bekleniyor. Öte yanda, küresel ekonominin gidişatıyla ilgili olarak 2012 yılının ikinci yarısından itibaren toparlanma yaşanabileceğini söyleyen analistler bulunuyor. Bakalım bu muhtemel toparlanma, havayolu şirketlerini nasıl etkileyecek?
Böyle Olur Low-Cost'ların Bilet Fiyatı Detayları Tuesday, December 27, 2011 Daha çok kâr sağlamak amacıyla bir ürünün parçalarının ayrı ambalajlar içinde satışa sunulması, eski bir pazarlama taktiğidir. İngilizce tâbirle “Unbundling” denilen bu taktiği havayolu sektöründe yoğun bir biçimde ilk hayata geçirenler, düşük maliyetli taşıyıcılar (DMT) olmuştu. Bu durumun arkasında, DMT’lerin her fırsatta bir koz olarak kullandıkları, “yolcular temel olarak uçak seyahatini satın almak istiyor. Diğer hizmetleri satın almak isteyenler, ilave ücret ödeyerek bunu elde edebilirler” söylemi yatıyor. Unbundling kavramının bilet fiyatlarına yansıması da bir hayli enteresan oluyor. "Full service" havayolu şirketlerinde bir kaç satırdan oluşan bilet fiyatı detayları, DMT'lerde adeta bir market alışverişi faturasına benziyor. :) İşte sektörün önde gelen DMT'lerinden Ryanair, easyJet ve Air Asia X'in bilet fiyatlarının ayrıntıları. Temel bilet fiyatının yanı sıra; ilave bagaj, yemek, öncelikli boarding, koltuk seçimi gibi bir çok farklı kalemi bu ayrıntılarda bulmak mümkün. Havayolu sektörünün genelinde unbundling yönünde bir eğilim olduğunu belirtmekte fayda var. Özellikle de ABD ve AB'nin rekabeti yüksek iç hatlarında bu fenomeni hissetmek mümkün.
Havayolu 101
217
Şirketlerin ayrıca bu sayede talî gelirlerini artırdığını da akıllardan çıkarmamakta fayda var. Şirketler bu sayede bir yandan sundukları ürünü çeşitlendirip farklılaştırma fırsatını bulurken, diğer yandan da "her şey dahil" mantığı uygulandığında kendilerini tercih etmeyecek bir yolcu segmentini cezbetmiş oluyorlar. Fotograf: AirAsia Flickr
Koltuklar Çeşitlenirken Maliyetleri de Artıyor Wednesday, December 28, 2011 Sektördeki emtialaşma eğilimine karşı havayolu şirketlerinin sıkı sıkıya sarıldığı araçların başında, yolcuların uçuş konforunu doğrudan etkileyen koltuklar geliyor. Havayolu ile seyahat edecek olanlar için, kabin içi tasarımı son derece önemli. Çünkü, parası verilerek satın alınan “uçak yolculuğu hizmeti” yolcu tarafından burada teslim alınıyor. Dolayısıyla, uçak yolculuğu hizmetinin ne şekilde sunulduğu bir hayli kritik hale geliyor. Lokantada yenilen yemeğin kendisinin lezzetli olması kadar, o yemeğin ikram edildiği tabağın, çatal-bıçağın, masa örtüsünün durumunun da önemli olması gibi. Bu yüzden havayolu şirketleri, uçak siparişi verirken, hangi sınıfta hangi koltukları seçecekleri noktasında kılı kırk yarıyor. Genel kanının aksine, şirketler, uçaklarında kullanacakları koltukları, Boeing ve Airbus gibi üreticilerden bağımsız olarak, doğrudan koltuk üreticisi firmalarla yaptıkları görüşmeler sonucunda tespit ediyor. Dünya genelinde öne çıkmış uçak koltuğu üreticileri arasında B/E Aerospace, Weber, Recaro, Contour ve SICMA gibi şirketler bulunuyor. TWA'in bundan 25 sene evvel Kuzey Atlantik pazarında Pan Am ile rekabet edebilmek için devreye soktuğu Ambassador Class koltuklarıyla başlayan ve British Airways'in 1995'te first class'ta ve 2000 yılında business class'ta 180 derece yatabilen koltuklar kullanmasıyla yeni bir aşamaya geçiş yapan "koltuk savaşı", günümüzde tüm hızıyla devam ediyor. Fakat artık sadece 180 derece yatabilen geniş koltuklar, özellikle sık uçan "business" yolcularını tatmin etmekten çok uzak. Bu yüzden; vücuda göre şekil alan, gerektiğinde masaj yapabilen, en son mobil teknolojilere uyum sağlayabilmiş uçuş esnası eğlence sistemlerini barındıran, mini barı ve özel ışıklandırması bulunan koltuklar, havayolu şirketlerinin tercihleri arasında yer alıyor. Tabii bir koltuğun ötesinde, karmaşık bir sistem haline gelen böylesi ürünler, maliyetlerini de beraberinde getiriyor. 218
Havayolu 101
Modern business class koltuklarının her bir tanesi şirketler için, 100-150 Kg ağırlık ve 80100 bin USD arasında maliyet anlamına geliyor. Uçağın ağırlığını mümkün mertebe azaltarak yakıt tasarrufu yapılması hedefi bu yüzden bir anda buharlaşıp uçuveriyor. Karmaşık bir sistem haline geldiğini belirttiğimiz koltuklar, uçak üreticilerini de zorluyor. Gerek yeni üretilen koltukların teknik açıdan uçaklara yerleştirilmesindeki uzun süreç ve gerekse bu koltuklarla ilgili resmî sertifikasyon aşaması, hem uçak üreticilerinin hem de havayolu şirketlerinin başını ağrıtıyor. Bu duruma bir çare arayan uçak üreticileri, müşterilerine sunmak üzere kataloglar oluşturarak, koltuk tiplerini sınırlandırma yoluna gitmeye başladı. İlk olarak Boeing tarafından 787 Dreamliner modelinde uygulanan bu sistem sayesinde, üretim safhasının hızlandırılması amaçlanıyor. 787 müşterileri, economy class için altı ve business class için üç farklı koltuk tipi arasından seçim yapabiliyor. Benzer bir uygulamanın Airbus tarafından, A350 modeli için yapılacağı gelen haberler arasında. Neticede, emtialaşmaya bir dur demek isteyen havayolu şirketleri özellikle business class'ta farklı olabilmenin yollarını ararken, maliyetler de artmaya devam ediyor.
Star Alliance develops common long-haul economy seat for its member... Thursday, December 29, 2011 This article is re-published with kind permission of “www.airlinetrends.com“. Airline alliances so far have been about codeshares, trans-atlantic and trans-pacific joint ventures, reciprocal frequent flyer programs, shared lounges and in some cases shared airport terminals (a.k.a. ‘move under one roof’). Star Alliance, the largest of the three global airline alliances, is now adding a new dimension to alliance collaboration by launching a joint long-haul economy seat. Star Alliance has selected aircraft interior manufacturer B/E Aerospace as the development partner for its common seat programme. Lufthansa, Austrian and Air China will be the initial member carriers to install the seats on their long-haul fleets, with first deliveries scheduled to begin in 2012. The joint procurement initiative is designed to offer all Star Alliance members a standardised base for their long-haul economy seats. B/E Aerospace is developing a base and advance version of the seat and airlines will pick their own colors, cushions and IFE system. According to a Star Alliance spokesman, the goal of the joint procurement initiative “is not to come up with a standardised economy-class seat across Star Alliance, but rather to select a seat base that those carriers who wish to participate can use and adapt to their needs in terms of color, fabric, in-flight entertainment systems, etc.”
Havayolu 101
219
The vendor selection process was coordinated by Star Alliance and included initial market research along with joint customer trials conducted in both China and Germany earlier in 2011. Air China was among the Star members participating in the seat study and selected 200 of its Phoenix Miles members to test three seat concepts from various manufacturers at a seating simulation zone set up at Beijing Capital Airport in March 2011. According to Air China each participant spent 1.5 hours testing the seats, before completing questionnaires on aspects such as comfort, design and possible improvements. According to Flight Global, Star Alliance has been quietly studying the possibility of jointly agreeing and procuring a common seat architecture for at least three years. The alliance reasons that if it can bring enough carriers together to agree on a specification for an economy-class seat, this would lead to “competitive pricing, shortened delivery lead times, and reduced development expenses and maintance costs.” As Jeffrey Goh, Vice President Legal Star Alliance, summarizes it: “Star Alliance has again set an industry trend by becoming the first alliance to partner with an airline seat manufacturer to deliver product innovation to its member carriers. With this initiative we demonstrate that our member carriers can continue to offer differentiated products while at the same time working together to drive synergies, lower costs and enhance the passenger experience.” Lufthansa Group short-haul seat Star Alliance’s joint seat initiative isn’t Lufthansa’s first experience with selecting a common seat for use by different airlines. In December 2010, Lufthansa introduced a new lightweight seat on its European short- and medium-haul fleet. The main feature of the seat, made by Recaro, is that the seat pocket, traditionally located at the bottom, is now installed on eye level, which provides passengers with nearly 4 centimeters more legroom. The seat is also deployed by Lufthansa subsidiaries SWISS, Austrian, and Brussels Airlines. Over 300 frequent flyers were involved in the design and selection process – and the majority opted for the Recaro seat over other seats.
2011'de Neler Oldu? Friday, December 30, 2011 Aralık ayının şu son günlerinde, arkamıza dönüp son 365 gün içerisinde neler olmuş diye baktığımızda, bir hayli çalkantılı bir yılı geride bıraktığımızı görüyoruz. İşte ticarî havayolu sektörü açısından ay ay öne çıkan haberler: Ocak: Skycouch Hizmete Girdi Şubat: Petrol Fiyatları Son İki Yılın Zirvesinde Mart: Küresel Sektör, Küresel Sorunlar 220
Havayolu 101
Nisan: Türkiye Bölgesel Havacılığı İçin Dönüm Noktası Mayıs: Fotoğrafınızın KLM’in 777′sinde Olmasına Ne Dersiniz? Haziran: Alaska Airlines Pilotları iPad Kullanmaya Başlıyor Temmuz: American Airlines 460 Uçaklık Sipariş Verdi Ağustos: Yine jetBlue, Yine Mavi Kart Eylül: Google’dan Yeni Bir Devrim: Flights Artık Hizmetinizde! Ekim: Gökyüzünün iPhone’u Hizmete Girdi Kasım: American Airlines İflas Etti Aralık: Çinli Şirketler Karbon Emisyonu Sistemine Katılmayacak mı? Havayolu 101 ailesi olarak, 2012′nin tüm ticarî havayolu sektörü için kazasız-belasız ve bol kârlı geçmesini temenni ediyoruz.
Havayolu 101
221
0101060845
Non-customer created content © SharedBook and its licensors. All rights reserved by their respective parties. Patents pending for the SharedBook technology. NOT FOR RESALE. For personal, noncommercial use only. LIABILITY LIMITED TO COST OF PRODUCT.
© Havayolu 101 Temmuz - Aralık 2011